Öz Türkçe İsimler
Türklerin köklerinden, anlam ve tarihi bağlantıları ile, yaklaşık on-bin adet öz Türkçe, eski Türk isimleri içinden, bebek isimleri seçin.
TABAN
1- Tapan, tapınan 2- Temas, dokunma, vurma 3- Dizi, sıra, kafile - Altay Türkleri, Beltir oymağı, dip dedelerindenTABAN BATUR
birl. Taban/Batur - Timur Kürkan Han’ın komutanlarındanTABAR
1- Tapan, tapınan 2- Vuran, döven, dövüşçüTABARU
(Tabar) - Kazak hanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanTABAY
(Tapay) birl. Top/Ay - Kazak hanlığı, beylerindenTABGAÇ
1, Dövüşçü, kavgacı 2- Ulu, saygıdeğer, muhterem 3- Tapıcı, tapınıcı - Çin kayıtlarında "Topa" olarak da geçerTABGAÇ KAĞAN
birl. Tabgaç/Kağan - Göktürk kağanlarındanTABGAÇU
(Tabgaç)TABGAÇYEKE
birl. Tabgaç/Yeke - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTABIN
(Tapın) İbadet - 1- Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Yediuruğ oymağı, dip dedelerinden 2- Başkurt oymaklarındanTABKI
VicdanTABU
(Tapı, tapu) Kutsanmış, kutlu yapılmış, tapılacak duruma getirilmişTABUK
1- Tabu 2- İnayet, yardım, hizmetTABUN
Tapın, ibadetTABUNAY
birl. Tabun/Ay - Başkurt oymaklarındanTAÇA
Tasarı, kurgu, planTAÇABEGÜM
birl. Taça/BegümTAÇAM
Tasarı, plan, kurgu, senaryo - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın torunuTADIK
Tat, lezzet, damakTADIK ÇUR
birl. Tadık/Çur - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTAG
(Tak, tağ, dağ) - Karahanlılar dönemi, Oğuz beylerindenTAGA
1- Silah 2- Kural, kaide 3- Saygıdeğer, hürmet edilenTAGAY
1- Saygı duyulan kişi 2- Dayı, ana tarafından gelen akraba - Kırgızların, Sazan oymağı, dip dedelerindenTAGI
1- Dindar, inançlı 2- Takı, aksesuar - Kırgızların, Girik oymağı dip dedelerindenTAGUK
TavukTAĞ
Dağ - Altay Türkleri, Beltir oymağı, dip dedelerindenTAĞALP
birl. Dağ/AlpTAĞAN
Üç ayak, saçayağıTAĞANER
birl. Tağan/ErTAĞAŞAR
birl. Dağ/Aşar mec. Azimli, kararlı - Çengiz Kaan’ın andası ve gençlik arkadaşlarındanTAĞATAY
birl. Dağ/Atay - Kırgız oymak beylerindenTAĞAY
birl. Dağ/Ay - . . Çengiz Kaan’ın Karabudun’ dan gelip yükselen bey ve komutanlarındanTAĞBEK
birl. Dağ/BekTAĞLUK
Dağlık, dağlık bölgeTAĞLUK BARLAS
birl. Tağluk/Barlas - Timur Kürkan Han dönemi, bey ve komutanlarındanTAĞMA
1- Dağ eteği 2- Elçi, devlet temsilcisi, devlet görevlisi - İlhanlılar dönemi, bey ve komutanlarındanTAĞMAÇ
(Tağma) - Türk mitolojisinde, Böriteçine’nin torunlarındanTAĞTEKİN
birl. Dağ/Tekin - Şam Salçukluları, bey ve komutanlarındanTAĞTİMUR
birl. Dağ/TimurTAĞUDAR
1- Heybetli, dağ gibi 2- Dağıtıcı, yok edici, yıkıcı, şiddetli 3- Kısmet, nasip - Kulagu Han’ın oğlu. Abaka Han’ın kardeşiTAKAK
Ucu, ateşli ok - Salçukluların, dip dedelerindenTAKAY
1- Dayı, ana tarafından akraba 2- DolunayTAKGÜN
birl. Dağ/Gün - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTAKIĞ
Takı, ziynet, aksesuar, mücevherTAKIR
Takı, ziynetTAKIŞ
Takı, süs, aksesuarTAKIŞKAYA
birl. Takış/Kaya - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTAKİ
Dindar - Kıpçak hanlığı dönemi, beylerindenTAKSUK
Harika, olağanüstü, anormalTALA
1- İri cüsseli, heybetli 2- Seçkin, güzideTALABUĞA
birl. Tala/BoğaTALAKAN
Yağmacı, yağmalayanTALAN
Yağma, yağmalama, üşüşme, saldırı - Avar hanlarındanTALANBAY
birl. Talan/BayTALANHAN
birl. Talan/Han - Cücen hanlarındanTALAS
1- At yarışlarındaki, başlangıç ve bitiş çizgisi 2- Fırtına, kum fırtınası 3- Dalga 4- Tartışma, münakaşa - 1- Oğuz Kağan’ın torunlarından 2- Kırgızların, oymak beylerindenTALAY
(Taluy, Tulay, Toluy, Tolu) 1- Okyanus, derya, büyük deniz, büyük göl mec. Ululuk, büyüklük, sonsuzluk 2- Gelecek, ikbal 3- Seçkin, güzide - Şamanist gelenekte Deniz ve göllere bakan TanrıTALAZ
DalgaTALI
Güzide, seçkinTALIKU
Seçkin, güzide, beğenilen - Çağatay hanlarındanTALIMAN
Seçkin, güzideTALKILIÇ
(Dalkılıç) Zırhsız, korumasızTALKAN
Kızartılmış tahılTALPIN
Faal, aktif, çalışkan, himmetliTALŞIK
İtimat, teminat, güvenceTALU
(Tolu, Taluy, Talay, Tulay) - Çengiz Kaan’ın en küçük oğlu. Çeşitli tarih kayıtlarında bu ad, dört biçimde de yazılırTALUALP
birl. Talu/AlpTALUBEK
birl. Talu/BekTALUPARS
birl. Talu/ParsTALUY
(Talay)TAMAÇ
(Tağmaç)TAMAN
Duman, sis - Atilay Han’ın dedelerindenTAMAN TARKAN
birl. Taman/Tarkan - Göktürkler dönemi, bey ve komutanlarındanTAMAR
1- Damla, damlayan 2- Demir, demir cevheriTAMARBALA
birl. Tamar/BalaTAMGAÇ
Memur, devlet memuru, damgacı, devlet görevlisi - Harzemliler (Tekeş Han) dönemi bey ve komutanlarındanTAMGAÇHAN
birl. Tamgaç/Han - karahanlı hanlarındanTAMGAÇU
(Tamgaç) - Babür kağan dönemi beylerindenTAMIŞ
1- Demiş, söylemiş, bilgili, deneyimli, sözüne değer verilen, sözüne güvenilen 2- DamlaTAMIŞBAY
birl. Tamış/BayTAMIŞBEK
birl. Tamış/BekTAMIŞER
birl. Tamış/ErTAMİR
Temir, demirTAMİZ
DamlaTAMTUK
Büyük ve kuvvetli ateşTAMU
(Tamuğ) Yerin dibi, yer altı, cehennem - Şamanist gelenekte, kötü kişi ve ruhların, öldükten sonra gittikleri yerTAMUALP
birl. Tamu/AlpTAMUBEG
birl. Tamu/BeğTAMUHAN
birl. Tamu/HanTAMUKAN
birl. Tamu/KanTAN
(Tang) 1- Gün açımı, gün doğumu, şafak 2- İlginç, acayip, şaşkınlık yaratan 3- Tatlı, tat veren, huzur veren - Hun hanlarından, Şapolya Han’ın yeğeniTANA
(Dana) dana, iki yaşındaki inek yavrusu - 1- Türkmenlerin, Yaymut, Küçük Tatar ve Atabey oymakları, dip dedelerinden 2- Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Bayoğlu oymağı, dip dedelerindenTANALMIŞ
birl. Tan/AlmışTANALP
birl. Tan/AlpTANALTUN
birl. Tan/AltınTANATAR
birl. Tan/AtarTANATMIŞ
birl. Tan/Atmış - Uygur yazıtlarında Adı geçen bir beyTANAY
birl. Tan/AyTANAYDIN
birl. Tan/AydınTANAYIT
birl. Tan/Ayıt - Timur Kürkan hanın eniştesiTANBAY
birl. Tan/BayTANBEGÜM
birl. Tan/BegümTANBEK
birl. Tan/BekTANBERDİ
birl. Tan/VerdiTANBERK
birl. Tan/BerkTANBİGE
birl. Tan/BikeTANBOĞA
birl. Tan/BoğaTANBULAÇ
birl. Tan/BulaçTANDAĞ
birl. Tan/DağTANDOĞAN
birl. Tan/DoğanTANDOĞDU
birl. Tan/DoğduTANDOĞMUŞ
birl. Tan/DoğmuşTANDORA
birl. Tan/DoruTANDORU
birl. Tan/DoruTANDORUK
birl. Tan/DorukTANDU
1- Tan vakti, tan vaktinde doğmuş 2- Alev, alevli büyük ateş - Altay Türkleri, Kişiler oymağı, dip dedelerindenTANDU HATUN
birl. Tandu/Hatun - Celayirliler devleti hanlarından Şah Levent’in evdeşiTANDU MENGÜ HAN
birl. Tandu/Mengü/Han - Altınordu hanlarındanTANDUALP
birl. Tandu/AlpTANDUBAY
birl. Tandu/BayTANDUBEK
birl. Tandu/BeğTANDUGÜN
birl. Tandu/GünTANDUHAN
birl. Tandu/HanTANER
birl. Tan/ErTANERBAY
birl. Taner/BayTANERİ
birl. Tan/EriTANG
1- Mucize, olağanüstülük 2- Tan vakti 3- Giriş, antreTANGAK
Kaygı, endişeTANGATMIŞ
(Tanatmış) birl. Tan/Atmış - Babür kağan dönemi bey ve komutanlarındanTANGÖK
birl. Tan/GökTANGSU
birl. Tang/SuTANGSUK
Mucize, şaşırtıcı olay, olağanüstülükTANGUT
(Tankut) Savaşlarda, mızrak ve tuğların yanına ya da ucuna takılan ipek kumaş, flamaTANGUTAY
birl. Tangut/AyTANGÜN
birl. Tan/GünTANHAN
birl. Tan/Han - Göktürkler (İşbara kağan) dönemi, bey ve komutanlarındanTANHATUN
birl. Tan/HatunTANIK
1- Tanuk, şahit, gözlemci 2- Tanıdık, dost, yarenTANIKBEG
birl. Tanık/BeğTANIKER
birl. Tanık/ErTANIL
Ünlü, meşhur, tanınanTANIP
Tanınmış, ünlüTANIR
Ünlü, tanınmış - Başkurt oymaklarındanTANIŞ
1- Tanınan, bilinen, aşina, tanıdık 2- Danışılan, bilgi ve deneyimine başvurulan, danışman - Akşitler devleti dönemi, Şam valisiTANIŞALP
birl. Tanış/AlpTANIŞBAY
birl. Tanış/BayTANIŞBEK
birl. Tanış/BekTANIŞER
birl. Tanış/ErTANIŞHAN
birl. Tanış/HanTANIŞIK
Yakından tanınan, tanıdık, bildik, dost, yarenTANIŞMAN
(Danışman) Tanış, danışılan, bilgili kişi ( Türkçe’den Farsça’ya geçen adlardan)TANIT
Tanınacak nitelikte, belirgin, tanınabilenTANİZ
birl. Tan/İzTANJU
(Tanyu) Sonsuz genişlik, ululuk, olağanüstülük, mucize gibi - Hun imparatorlarının ünvanlarındanTANKAN
birl. Tan/Kan - Şato Türkleri kağanlarından (Tarkan Kağan)TANKİŞİ
birl. Tan/Kişi - Kıpçak hanlarından, Yen Timur Han’ın oğluTANKOÇ
birl. Tan/KoçTANKUL
birl. Tan/KulTANKULİ
birl. Tan/KuliTANKURT
birl. Tan/KurtTANKUT
birl. Tan/KutTANKUTAY
birl. Tan/KutayTANKÜÇ
birl. Tan/GüçTANLA
1- Şaşılası, ürkütücü, olağanüstü, mucize 2- Suçlayan, yargılayıcı 3- Doğuş, tan vaktiTANLAĞI
MucizeTANLAK
(Tanla)TANMAN
Tan vakti doğanTANPINAR
birl. Tan/PınarTANRIDAĞ
birl. Tanrı/Dağ " Tanrı Dağı" - Çok eski dönemlerden beri, kutsanarak, Tanrı tarafından yalnızca Türklere tahsis edildiğine inanılan ve halen kutlu kabul edilen sıradağların genel adıTANRIKULU
birl. Tanrı/KuluTANRIKUT
birl. Tanrı/Kut - Tanrısal, Tanrıdan gelen, Tanrının Kutunu üzerinde bulunduran, hazret, haşmetmaap, Hun imparatoru Mete Han’ın ünvanıTANRIKUT METE
Tanrıkut/MeteTANRIVERDİ
birl. Tanrı/Verdi - İznik Salçuklularından ve Kılıçarslan’ın komutanlarındanTANRIVERMİŞ
birl. Tanrı/Vermiş - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanTANSIĞ
(Tansık, Tansu) hayret verici, şaşırtıcı, olağanüstüTANSIKBAY
birl. Tansık/BayTANSU
1- Tansık, mucize 2- Yadigar, armağan 3- Birleşik, müttehidTANSUK
(Tansu)TANTAŞ
birl. Tan/TaşTANTIK
1- Çok konuşan, konuşkan 2- Tanıdık, hısım, ahbapTANTOLU
birl. Tan/DoluTANTÜN
birl. Tan/TünTANUĞ
Tanı, teşhis, kanıt, tanınan, tanınmaya yol açanTANUK
(Tanık)TANUKALP
birl. Tanuk/AlpTANYAŞİLİ
birl. Tan/Yeşili - Uygur yazıtlarında adı geçen bir hanımTANYEL
birl. Tan/YelTANYELİ
birl. Tan/YeliTANYER
birl. Tan/YerTANYİRİ
birl. Tan/YeriTANYOLAÇ
birl. Tan/YolaçTANYU
(Tanju) Ulu, ulaşılmaz, hükümranTANYUKUT
birl. Tanyu/KutTANYÜZ
birl. Tan/YüzTAP
Dilek, istek, umut, yardım ve bunları içine alan beklentilerle dolu inançTAPAĞ
1- Tapma, tapınma, saygı 2- Görev, işTAPAR
Tapan, seven, umanTAPARLU
1- Mutlu, umutlu 2- Sofu, dindarTAPDUK
1- Çocuğu uzun süre olmayanların, çocuğu olduğunda verdiği adlardan 2- Saygı ve sevgiye layık, saygıdeğer 3- İbadet, tapınmaTAPDUKEMRE
birl. Tapduk/Emre - Anadolu Salçukluları dönemi bektaşi babalarındanTAPI
Tapınma, ibadetTAPIK
Önde, önde olan, önde gelenTAPIN
Tapınma, umma, beklentiTAPINGU
Tapınılacak nitelikte sevilenTAPIR
Buluş, yenilik, icatTAPKI
VicdanTAPKIR
Ayak altında kalıp, katılaşan toprakTAPKUR
Tabur, dizi, topluluk, kafileTAPLAK
Rıza, kabul, teyitTAPUK
Tapu, Tabu 1- Tapınma, dilek, istek 2- Tabu, kör inanç 3- Hizmet, hizmetliTAPUKÇI
(Tapıcı) - Saray muhafızı, muhafız askeriTAPUKSAK
Saygılı, hürmetliTAPUN
Kutsama, kutsal bir varlığa yönelme, beklenti, ibadet - Başkurt oymak beylerindenTAPUNMUŞ
SofuTAR
Dar, darlık, zahmet, sıkıntıTARA
Ağaç dallarını budamak için kullanılan bıçakTARAGAY
Turgay, tarla kuşu, çayır kuşu - Timur Kürkan Han’ın babasıTARAKA
1- Tarak, eşme, ayırma aleti 2- Saygı gösterenTARAMAN
Tarayıcı, rençber, çiftçiTARAN
1- Geniş arazi, ekinlik, ekin yeri 2- Sınır, hudutTARANÇI
1- Sınır muhafızı 2- Ekinci, rençber - Doğu Türkistan, Kazak-Uygur bölgesinde yaşayan oymaklardanTARANÇIBATUR
birl. Tarançı/Batur - Çengiz Kaan dönemi bey ve komutanlarındanTARANG
Mevki sahibi, imtiyazlı, saygıdeğerTARATAY
birl. Tara/Tay - Çengiz Kaan dönemi, Kerayet beylerindenTARBAN
Gururlu, mağrur - Mokan Kağan’ın oğluTARDU
1- Öncelikli, imtiyazlı 2- Durdu, duran yaşam - Göktürkler dönemi, üst düzey yöneticilere verilen bir unvanTARDU ŞAD
birl. Tardu/Şad - İstemi Kağan’ın oğullarındanTARDUŞ
İmtiyazlı - Göktürkler döneminde, devletin batı kısmında kalanların genel adıTARGAN
Savaşlarda, düşmanın geçeceği yollara, onların gidişini ağırlaştırmak ve güçleştirmek için bırakılan, kaya ve kütük parçalarıTARGAY
Taragay, TurgayTARGUN
Mahçup, sıkılgan - Altay Türkleri, Çor oymağı, dip dedelerindenTARGUTAY
birl. Tar/Kutay - Çengiz Kaan dönemi, Tayçikut beylerindenTARHAN
(Tarkan) İmtiyaz sahibi soylu kişi. Bu kişiler, vergi vermez, suçları dokuz kereye kadar bağışlanır, kağan ve hanların huzuruna izinsiz girebilirlerdi.TARHUN
Güzel kokulu bir yayla çiçeğiTARIK
Darı, tahıl, ekinTARIK HAN
birl. Tarı/HanTARIM
1- Emek, enerji, zahmet, sıkıntı 2- Ziraat, rençberlik 3- Irmakların küçük kollarıTARIMER
birl. Tarım/ErTARINÇ
Sınır, hudut, uçTARING
1- Derin, derinlik 2- ZiraatTARKAN
İmtiyazlı ve soylu kişi (Tarhan)TARKANÇ
1- Öfke, gücenme, rahatsızlık, kızgınlık 2- Darılma, sıkılmaTARKAT
Bakan, nazır, yönetici, bürokratTARKINÇ
1- Darılma, darlanma, küsme, küskünlük 2- İsyan, başkaldırmaTARLIG
1- Güçlük, darlanma, sıkılma 2- Bahşiş, hediye - Altay Türkleri, Kara Apa oymağı, dip dedelerindenTARTA
TeraziTARTABAY
birl. Tarta/Bay - Mısır- Türk kölemenleri dönemi, bey ve komutanlarındanTARTAGAN
1- Tartan, terazi 2- Dağınık, derbederTARTIŞ
Armağan, bağışTARUG
1- Darı, ekin 2- Hediye, bağışTASAR
Plan, tasarı, tasarımTASIM
Gösteriş, afiTAŞ
1- Dış, dışta olan, görünürde olan 2- Kaya parçası mec. Sertlik, dayanıklılık - 1-Abbasiler dönemi Türk asıllı komutanlarından 2- Gazneli Mahmud dönemi bey ve komutanlarındanTAŞALP
birl. Taş/AlpTAŞAN
Taşmış, dışa vurmuş, coşkunTAŞAR
Taşmış, coşkun, ateşliTAŞBARLAS
birl. Taş/BarlasTAŞBAŞ
birl. Taş/BaşTAŞBAY
birl. Taş/BayTAŞBEK
birl. Taş/Bek - Timur Kürkan dönemi bey ve komutanlarındanTAŞDEMİR
birl. Taş/DemirTAŞER
birl. Taş/ErTAŞGAN
Taşan, coşan, ateşli - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.TAŞGARU
Dışarı, dışarıdan, taşraTAŞGI SALUR
(Taşkı Salur) birl. Taşgı/Salur - Harezm hanlığı dönemi beylerinden.TAŞGIN
Taşmış, dışa vurmuş, coşkulu, ateşli, asabiTAŞKI
Dışarıdan, taşralıTAŞKAN
1- Taşgan, taşan 2- birl. Taş/KanTAŞKIN
Coşkun, ateşliTAŞKINALP
birl. Taşkın/AlpTAŞKINAY
birl. Taşkın/AyTAŞKINBAY
birl. Taşkın/BayTAŞKINBEG
birl. Taşkın/BeğTAŞKINER
birl. Taşkın/ErTAŞKUL
birl. Taş/KulTAŞKLUK BEĞ
birl. Taşlık/BeğTAŞOĞUZ
birl. Taş/Oğuz (Dış Oğuz)TAŞRALU
Dışarıdan, yabancıTAŞRIK
Dışarıda, gurbet, gurbetçi, sefere giden.TAŞTAN
birl. Taş/TanTAŞTANBEK
birl. Taştan/Pek - Kırgız oymak beylerinden.TAŞTEKİN
birl. Taş/Tekin - Abbasiler dönemi, Türk asıllı valilerden.TAŞTİGİN
birl. Taş/TiginTAŞTURA
birl. Taş/TuraTAŞUG
Taşınabilir mal, menkul değerTAŞÜREK
birl. Taş/Yürek ( Cesur, gözükara)TAT
1- Yemek, damak 2- Uzak, uzakta, uzaktan, yabancılaşmış 3- Kılıç pası, paslı kılıçTATAR
1- Uzakta kalmış, yabancılaşmış 2- Çayırlık, mera 3- Kent dışında yaşayan - Altay, Kumadı oymağı, dip dedelerinden.TATARHAN
birl. Tatar/Han - 1- Alınca Han’ın oğullarından. Oğuz Kağan’ın torunlarından 2- Babür Han dönemi bey ve komutanlarından.TATAŞ
(Dadaş) 1- Yakın dost, yaren, arkadaş 2- Uzakta kalmış, aynı uzaklığı paylaşanTATAY
birl. Tat/Ay - Kırgızların oymak beylerinden.TATBEK
birl. Tat/BekTATERİ
birl. Tat/EriTATIG
Tatlı, hoşTATIR
Çayırlık, otlak, meraTATLI
Tatlı veren, hoşa giden mec. Güleryüzlü, sevimli, cana yakınTATU
1- Barış, sulh 2-Uzağı gören, uzak görüşlü 3- Bakıcı, eğitici 4- Tatlı, tat veren 5- Yaratılış, fıtratTATU TONGA
birl. Tatu/Tonga - Çengiz Kaan’ın oğullarının, atabeyi, eğitmeni.TATUKAĞAN
birl. Tatu/Kağan - Göktürk kağanlarından. Apa Kağan’ın kardeşiTAV
1- Hız, devinim, çeviklik, koşu, davranmak, harekete geçmek. (Farsça’daki "Tav, tavlamak" sözcükleri ile yalnızca ad benzerliği var. . . ) 2- DağTAVAR
Hızlı hareket eden, hızlı davranan.TAVÇI
((Tavaçı) - Babür Han’ın bey ve komutanlarından.TAVGAÇ
1- Hızlı koşan, hızlı davranan, atik 2- Çekici, cezbediciTAVIŞGAN
TavşanTAVLI
1- Hızlı, atik 2- DağlıTAVLIBEK
birl. Tavlı/BekTAVLIBUĞA
birl. Tavlı/ BoğaTAVLITİMUR
birl. Tavlı/TimurTAVTAN
birl. Tav/TanTAY
1- Dayak, dayanak, dayanılacak nesne 2- Soy, asalet, soyluluk ünvanı 3- Ululuk, büyüklük, çokluk 4- Mevki, yer, bölge 5- Ananın erkek kardeşi, dayı 6- Süt emen at yavrusuTAYAK
Baston, değnek, dayanılacak nesne.TAYALP
birl. Tay/AlpTAYANA
birl. Tay/AnaTAYANÇ
1- Dayanç, dayanak 2- Hami, koruyucu, sırdaş, güvenilen kişiTAYANÇI
Danışman, memur. - Uygurlar döneminde, küçük dereceli memur ünvanlarındanTAYANG
Dayak, dayanak, destek, dayanakTAYANGHAN
birl. Tayang/Han - Çengiz Kaan dönemi, Nayman hanlarındanTAYANGU
Danışman, aracı, sıradışı. Han ve kağanların danışmanlarına verilen bir unvanTAYAŞ
birl. Tay/Aş (Aşmaktan. . ) - Altay Türkleri, Çor oymağı, dip dedelerindenTAYBARS
birl. Tay/Bars - 1- Baybars Han’ın komutanlarından 2- Sibir hanlığı, hanlarındanTAYBERK
birl. Tay/BerkTAYBİLGE
birl. Tay/BilgeTAYBİLGE TUTUK
birl. Tay/Bilge/Tutuk - Bayan Çur Kağan dönemi, Uygur komutanlarından ve Kaşgar valisiTAYBOĞA
birl. Tay/Boğa - 1- Çengiz Kaan dönemi, Sibirya valilerinden 2- Cuci Han’ın torunlarındanTAYBUGA
birl. Tay/Boğa - Salçuklular devleti, bey ve komutanlarındanTAYCU
1- Hami, destekçi, koruyucu 2- Soylu, seçkin 3- Tay sahibi, tay eğiticisi - Kubilay Kaan’ın torunlarındanTAYCUKUŞ
birl. Taycu/Kuş - Özbek Han dönemi bey ve komutanlarındanTAYÇAR
(Tayçur) birl. Tay/Çar-Çur - Çengiz Kaan dönemi beylerinden (Camga beyin kardeşi)TAYÇİKUT
birl. Tacı/Kut - Altay bölgesi, Türk oymaklarındanTAYÇU
(Taycu) - Timur Kürkan Han’ın oğullarındanTAYÇU NOYAN
birl. Tayçu/Noyan - Çengiz Kaan dönemi beylerindenTAYEÇE
birl. Tay/Eçe. . Soylu, saygıdeğer hanım. (Teyze, sözcüğünün buradan geldiğini söyleyen dilciler var. )TAYER
birl. Tay/ErTAYERK
birl. Tay/ErkTAYERKE
birl. Tay/ErkeTAYGA
1- Kavak, çam, söğüt karışımı ormanlık bölge 2- yoğurtlu sebze çorbası - Manas destanında adı geçen bir beyTAYGAN
1- Karışık ağaçlı orman 2- Dayanak, destekTAYGANA
Kaygan, kayıcıTAYGUN
Yavru, çocuk, torunTAYGUR
Kayan, kızakla kayanTAYIK
Kibar ve nazik gençTAYHAN
birl. Tay/HanTAYKUT
birl. Tay/KutTAYLAN
1- Beyefendi, centilmen 2- Yakışıklı, heybetli 3- Düzgün ve etkileyici konuşanTAYSAN
birl. Tay/SanTAYSAL
birl. Tay/SalTAYSEÇEN
birl. Tay/Seçen - Çengiz Kaan’ın kaynatası, Börte Hatun’un babasıTAYSENGÜN
birl. Tay/Sengün - Bilge Kağan’ın komutanlarındanTAYSUN
birl. Tay/Sun - Çengiz Kaan’ın gençlik arkadaşlarındanTAYŞI
1- Mürşit, yol gösteren 2- Hami, koruyucuTAYTİMUR
birl. Tay/TimurTAYTUĞ
birl. Tay/TimurTAYTUĞLU
birl. Tay/Tuğlu - Çengiz Kaan dönemi, ünlü hanımlarındanTEBER
Balta, baltalı mızrakTECİMEN
İdareli, ekonomistTECİMER
Ekonomist, hesaplıTEDAN
Tutan, zapt eden, zabitTEDAN MANGU HAN
birl. Tedan/Mangu/Han - Altınordu hanlarındanTEDİK
(Tetik) 1- Usta, becerikli, bilgili 2- Öğüt, nasihatTEGEN
(Değen) Değerli, karşılığı olan - Türkmenlerin, Göklen oymağı dip dedelerindenTEGİN
Tigin, prens, şehzade, bey oğlu. Göktürkler döneminde, vali ünvanı olarak da kullanılmıştır. - karahanlılar devleti komutanlarındanTEGİNEK
Değnek, bastonTEGİR
1- Değer, kıymet, paha 2- Hücum, taarruz 3- Ulaşım, ulaşmaTEGİŞ
1- Değişim, değişme 2- Döğüş, temas, çarpışma, hücumTEGRE
Daire, çevre, cıvar, etrafTEGREK
1- Değer, kıymet 2- Tekerlek, değirmi, yuvarlakTEGREK HATUN
birl. Teğrek/Hatun - Timur Kürkan Han’ın anasıTEĞBAGATUR
birl. Teğme/Bagatur - Batu Han, dönemi, Altınordu komutanlarındanTEĞME
Değme, seçkin, farklıTEĞREK HATUN
(Tegrek Hatun)TEKER
1- Değer, kıymet 2- Çevre, yöre, daire 3- Saldırgan, mütecavizTEKEŞ
Döğüş, değiş, temas, savaş, savaşçı - Alparslan Han’ın oğullarındanTEKEŞBAY
birl. Tekeş/Bay - Harzem hanlarından, İlbars Han’ın oğluTEKİN
1- İyi, güzel, biricik, emsalsiz, uğurlu, uygun 2- Rahat, güvenli, güvenilir, 3- Tigin, prens, bey oğlu 4- Tabi, bağlı, kul, köle 5- Boş, ıssız, toplumdan uzak kişi 6- Saldırgan - 1- Alparslan Han’ın oğullarından 2- Abbasiler dönemi, Mısır valilerindenTEKİN TAMGAÇ
birl. Tekin/Tamgaç - Alparslan Han’ın dünürü, Melikşah’ın kayın atasıTEKİNALP
birl. Tekin/Alp - Gazneliler devletinin kurucusu olan, Sevük Tekin’in dedesiTEKİNAY
birl. Tekin/Ay - Tolunoğulları hanlığının son hanıTEKİNBAY
birl. Tekin/BayTEKİNER
birl. Tekin/ErTEKİNHATUN
birl. Tekin/Hatun - Timur Kürkan Han’ın anası. (Farklı tarih kayıtlarında, Teğrek Hatun " ve Tekin Hatun" olarak geçen bu adların doğrusunu seçmek pek de isabetli olmayacağından, her ikisi de bu derlemeye alınmıştır. . )TEKİNİK
Güvenilir, iyi, münasip, uygunTEKİN TİMUR
birl. Tekin/Timur - İlhanlılar devleti, bey ve komutanlarındanTEKİR
1- Değer, kıymet, paha 2- kara benli, kara çizgili 3- Hücum, saldırı, saldırganlık - Salçuklular dönemi bey ve komutanlarındanTEKİRALP
Birl. Tekir/AlpTEKİRBEK
birl. Tekir/BekTEKİRHAN
birl. Tekir/HanTEKİRSOY
birl. Tekir/SoyTEKİRTAG
birl. Tekir/DağTELA
1- Delici, delen 2- Tolu, olgun, bilge 3- Armağan, adak, sunguTELABUĞAHAN
birl. Tela/Boğa/Han - Altınordu hanlarındanTELAHAN
birl. Tela/Han - Batu Han’ın oğullarından Mengü Timur Han’ın kardeşiTELE
(Tela)TELEBUKA
birl. Tele/BoğaTELEK
Armağan, sunguTEMİR
DemirTEMİR YALUP
birl. Demir/Yalup . . . demirci ustası, silah yapımcısıTEMİRAY
birl. Temir/AyTEMİRBAY
birl. Temir/BayTEMİRBEK
birl. Temir/BekTEMİRBUĞA
birl. Temir/Boğa - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTEMİRÇAL
birl. Temir/Çal ( kılıç darbesi, kılıç vuruşu) - Kırgız oymak beylerindenTEMİREN
Ok başlığı, okun ucundaki sivri ve delici demir parçasıTEMİRER
birl. Temir/ErTEMİRİLUN
birl. Temir/İlun - Çengiz Kaan’ın kız kardeşiTEMİRHAN
birl. Temir/Han - Eski dönem, " Maden Tanrısı"TEMİRKAN
birl. Temir/Kan - Öketay Kaan’ın evdeşiTEMİRKIRAN
birl. Temir/Kıran mec. Acı kuvvet, acı kuvvete sahip kişi - Hint- Türk kölemenleri devleti, bey ve komutanlarındanTEMİRKOCA
birl. Temir/Koca - Kundur Türkleri, Kasay oymağı, dip dedelerindenTEMİRKUL
birl. Temir/KulTEMİRTAN
birl. Temir/TanTEMİŞ
Demiş, söylemiş, bilgin, deneyimliTEMİŞALP
birl. Temiş/AlpTEMİŞBEK
birl. Temiş/BekTEMİŞHAN
birl. Temiş/HanTEMREN
(Temiren)TEMUÇİN
(Temurcin, Timurçin)TEMÜGE
(Temürge) demir, nüvesi - Çengiz Kaan’ın en küçük kardeşi (Ot Tigin’in diğer adı)TEMÜRKAZUK
birl. Temir/Kazık Kutup yıldızıTENBE
At koşumu, koşum takımıTENEKUR
Boraks madeniTENGİZ
DenizTENKİZBEK
birl. Tengiz/BekTENGRİBİRDİ
birl. Tengri/Verdi - Babür Han’ın bey ve komutanlarındanTENGRİ KAĞAN
(gök Kağan) birl. - Göktürk Kağanlarından Bilge Kağan’ın oğluTENGRİKULU
birl. Tengri/Kulu - Babür Han’ın bey ve komutanlarındanTENİK
Azim, kararlılıkTENŞİ
Eşit, adil, adaletliTEOMAN
Sis, duman, tuman - . . Hun imparatoru Mete Han’ın babasıTEPE
1- Uç, sınır, doruk, yükseklik, yüksek yer 2- Yığın, kütle 3- Bir nesnenin sivri ucuTEPETAŞ
birl. Tepe/TaşTERDİBEK
(Turdubek) birl. Terdi-Turdu/Bek - Babür Han’ın komutanlarındanTEREÇE
İnce, narin, zarifTEREK
Siper, koruyucuTEREKEME
Siper, siperlik, sütre - Türkmenlerin, Yaymut ve Uğurçalı oymağı, dip dedelerindenTERİLGEN
Diri, canlı, hazır, tetik, tetikteTERİLGENBUDUN
birl. Terilgen/Budun - Devletin çekirdeğini oluşturan boy merkez halk Devletin, temel, ulusal askeri gücüTERİM
1- Bilim, sanat, bilim ve sanat erbabı 2- Emek, alın teri, zahmet 3- soyluluk, şeref, onur, nurlu 4- toplantı, dernek 5- Han soyundan gelen kızlara verilen bir soyluluk ünvanıTERİMAPA
birl. Terim/ApaTERİMAY
birl. Terim/AyTERİMBAY
birl. Terim/BayTERİMER
birl. Terim/ErTERİŞ
Derleme, toparlama, birleştirme, birleştirici, derleyip toparlayıcıTERİŞALP
birl. Teriş/AlpTERİŞBAY
birl. Teriş/BayTERİŞBEK
birl. Teriş/BekTERİŞKUL
birl. Teriş/KulTERKEN
1- Süs oku, süslü ok 2- Savaş arabası 3- Soylu, soyluluk ünvanıTERKEN HATUN
birl. Terken/hatun - Kulagu Han’ın gelini, Mengü Timur Han’ın evdeşiTERKENBEGÜM
Birl. Terken/Begüm - Alparslan Han’ın gelini. Melikşah’ın evdeşiTERNEK
Dernek, toplantıTESİYEMİ TANYU
(Ululuğun sınırı olmayan, en ulu ) - Hun imparatorlarının ünvanlarındanTETİK
1- Uyanık, hazır 2- Becerikli, mahirTEYENG
SincapTEYMUR
DemirTEZ
1- Hızlı, ivedi, hızlılık 2- Kaçma, ürkme, ürküntü 3- Şiddet, şiddetli (. . Farsçadaki "tiz" (Sivri, sivri uç) ile yalnızca ad benzerliği var. )TEZAY
birl. Tez/AyTEZBARS
birl. Tez/BarsTEZBAY
birl. Tez/BayTEZBEK
birl. Tez/BekTEZBÖRİ
birl. Tez/BöriTEZBUĞA
birl. Tez/BoğaTEZEL
birl. Tez/ElTEZER
birl. Tez/ErTEZHAN
birl. Tez/HanTEZİK
Ürkme, ürküntüTEZKAN
birl. Tez/KanTEZME
Çabuk kızan, canı ağzında, kızıp çekip gidenTEZOK
birl. Tez/OkTEZTAY
birl. Tez/TayTEZTİGİN
birl. Tez/TiginTEZÜREK
birl. Tez/Yürek Heyecanlı, ateşliTIBIK
Sakin, asudeTILSIM
Büyü, efsun, sihirTIN
(Tin) Ruh, can, nefesTINGI
1- Tin, can, yaşam 2- Kulağa gelen ses, ses dinleme (Tınlama)TINGLAK
Efendi, söz dinleyenTINGLAR
Dinler, hürmetkarTINGLATUR
Sözü dinlenen, sözü geçerTINGLAYU
Munis, söz dinleyenTINGLIĞ
Canlı, diriTINI
1- Ruhsal, ruhla ilgili 2- İnanç, iman 3- Tıngırtı, kulağa gelen sesTINIBEK
birl. Tını/BekTİGİN
Prens, şehzade, han oğlu, bey oğluTİGİNBAY
birl. Tigin/BayTİGİNER
birl. Tigin/ErTİGREK
Çevre, daireTİKE
Parça, bölüm, lokma, tıkımTİKEN
Dikili, dik, dikmiş - Oğuznamede adı geçen Tuman Han’ın oğullarındanTİKENER
birl. Tiken/ErTİKİM
Parça, lokmaTİLBE
Dilek, dilenen şey, muratTİLBİ
DilekTİLEK
Murad, istek, dilek - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTİLKİ
Tilki, kürkü için avlanan hayvan - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTİLMAÇ
Çevirmen, tercumanTİLMEN
(Dilmen) Konuşkan, hatip, çenebazTİLTAY
Etken, amil, nedenTİLUN
Dolun, tolun, dolu, tam, eksiksiz, kusursuzTİLUNBULAK
birl. Tilun/Bulak - Çengiz Kaan dönemi beylerindenTİMAGUR
Merhametli, vicdanlıTİMUÇİN
(Temuçin, temurçin, timurçine) - Çengiz Kaan’ın ilk adı. Ancak doğrusu, Timurçin’dir. Demir ucu, sivri demir anlamındadır.TİMUR
Demir - (Türk tarihinde bu ad ile çok ünlü kişiler vardır. Ancak bir çoğunun bu ad ile birlikte bir ad ile birleşik olarak ya da ünvanlarıyla birlikte anılmasından dolayı, hepsi ayrıca değerlendirilmiştir. )TİMUR KAAN
birl. Timur/Kaan - Kubilay Kaan’ın oğluTİMUR KULA
birl. Timur/Kula - Timur Kürkan han dönemi vali ve komutanlarındanTİMUR KUTLUĞ
birl. Timur/Kutluğ - Altınordu hanlarından Toktamış Han’ın oğluTİMUR KUTLUK
birl. Timur/Kutluk - Timur Kürkan Han’ın Kıpçak valisi ve komutanlarındanTİMUR KÜRKAN
birl. Timur/Kürkan - Türk dünyasının en ünlü simalarından. Yalnızca Türk tarihi değil, dünya tarihinin de başta gelen liderlerinden. Çengiz Kaan’dan sonra, dünyanın ikinci büyük fatihi. Yaşamı hep çetin mücadelelerle geçmiş, koca bir imparatorluğu adeta yoktan var etmiştir. Kürkan (Damat) lakabını, evliliğinin ilk yıllarında, kayın eçesi olan Buhara Emir’ in himayesinde oluşu nedeniyle almış, daha sonraları, İranlılar ona " Timurleng", Otmanlılar " Aksak Timur" lakabını takmışlardır. Bu ulu kişi zamanında, Türk dünyası üçüncü ve son kez olarak, tek devlet çatısı altında toplanmış, " Birleşik Türk devletleri" ideali, bu ulu kişinin döneminde son kez gerçek olmuştur.TİMURALP
birl. Timur/AlpTİMURAY
birl. Timur/AyTİMURBAY
birl. Timur/BayTİMURBEG
(Timurberk) birl. Timur/Beğ - Babür Han dönemi bey ve komutanlarındanTİMURBUĞA
birl. Timur/Boğa - Mısır-Türk kölemenleri hanlarındanTİMURBUKA
birl. Timur/Boğa - Kıpçak hanlarından Mengü Timur Han’ın oğluTİMURÇİN
(Timuçin, timurçine)TİMURER
birl. Timur/ErTİMURHAN
birl. Timur/Han - Bulgar devleti hanlarındanTİMURKOCA
birl. Timur/Koca - İlhanlılar devleti, bey ve komutanlarındanTİMURTAN
birl. Timur/TanTİMURTAŞ
birl. Timur/Taş - 1- İlhanlılar devleti, komutanlarından 2- Salçuklular devleti, Mardin atabeylerindenTİMURTAY
birl. Timur/TayTİN
1- Can, ruh, öz 2- Soluk, nefes, yel 3- Dinmiş, dingin, sakin, bitik 4- Gök, göksel, Tanrısal - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış Oymakları, dip dedelerindenTİNESİ
birl. Tin/EsiTİNESİOĞLU
birl. Tinesi/Oğlu (Göğün oğlu) - Göktürkler dönemi bey ve komutanlarındanTİRGEÇ
Diri, canlı, dirilik veren - Altay-tuva oymaklarındanTİRİG
Diri, canlı, güçlüTİRİGLİĞ
Dirlik, yaşam, geçimTİRİL
1- Can, ruh, yaşam 2- Dirilik, canlılık, derlenip toparlanma 3- Derlenme, derlenişTİRİM
Yaşam, geçim, hayat yoluTİRKİŞ
Kervan, kafileTODURGA
(Dodurga)TOGA
1- Doğa, tabiat, hilkat, yaratılış, huy 2- Kalın, katı, yoğun, doymuş 3- Usul, yordam, teamülTOGAN
Toğan, DoğanTOGANHAN
birl. Togan/Han - karahanlı hanlarındanTOGANALP
birl. Togan/AlpTOGANER
birl. Togan/ErTOGAY
1- Toga 2- Dolunay 3- Koruluk, küçük orman 4- Tok/Ay - Babür Han dönemi beylerinden 2- Kırgız oymaklarındanTOGAY TİMUR
birl. Togay/Timur - Cuci Han dönemi Horasan valisiTOGAYBERDİ
birl. Togay/Verdi - Kırgızların Togay oymağı, dip dedelerindenTOGAYHAN
birl. Togay/Han - Altınordu hanlarındanTOGU
1- Doğu, doğuş 2- Vuruş, darbeTOGUZ
(Tokuz) - Başkurt oymak beylerindenTOĞA
(Toga)TOĞAÇ
(tokaç) Topuz, çamaşır yıkarken kullanılan tahta topuz - akşitler devletinin kurucusu olan, Akşit beyin babasıTOĞAÇHAN
birl. Toğaç/Han - . . Uygur hanlarındanTOĞAN
1- doğan, doğan kuşu 2- Canlı, doğmuş olan, yaşayan - 1- Kubilay Kaan dönemi, vakanüvislerinden (Tarihçilerinden) 2- Sevük Tekin dönemi, Gazneliler komutanlarındanTOĞAN ARGUN
birl. Toğan/Argun - Yenisey yazıtlarında adı geçen bir beyTOĞAN HAN
birl. Toğan/Han - Cücen hanlarındanTOĞAN TİMUR
birl. Toğan/Timur - Çengizoğullarının , Çin’de hükümet eden son kağanıTOĞANAY
birl. Toğan/AyTOĞANBAY
birl. Toğan/BayTOĞAN TEKİN
birl. Toğan/Tekin - Altay destanlarında adı geçen bir beyTOĞAR
Doğar - Özbeklerin, Konrat oymağı, dip dedelerindenTOĞAY
(Togay, tokay) - Kıpçak hanlarındanTOĞMA
1- Dokuma, dokumadan yapılan giysi 2- Yerli, yerli halktan olan kişiTOĞMA ŞAD
birl. Toğma/Şad - Bilge Kağan dönemi, bey ve komutanlarındanTOĞMAÇ
(Tağmaç)TOĞMAK
(Tokmak)TOĞMUŞ
Doğmuş, ortaya çıkmış, canlı, yaşayanTOĞRUL
1- Tuğrul 2- Doğrulmak, ayağa kalkmakTOĞRULŞHAN
Toğrul/Han - Çengiz Kaan dönemi, Kerayet hanlarından Yesukey Bagatur’un andasıTOĞRULÇA
Doğan kuşu, doğan yavrusuTOĞSIK
Doğuş, doğum, ortaya çıkışTOĞTAY
birl. Tok/Tay - Mengü Timur Han’ın oğullarındanTOĞUL
1- Doğulu, doğudan 2- Doğum, doğuş, ortaya çıkış - Altay Türkleri, Tuva oymağı, dip dedelerindenTOĞULBAY
birl. Toğul/Bay - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTOĞULGA
Tolga, tulga, savaş başlığı, miğferTOK
1- İrilik, katılık, dayanıklılık, yoğunluk 2- Vuruş, darbe, döğüş, savaş 3- Yol, yöntem, yordam - Kundur Türkleri oymak beylerindenTOKA
1- Tok, sert, katı 2- Usul, yol, yordam, teamül 3- Döğüş, vuruş, vuruşma, 4- Huy, hilkat, yaratılış - Manas destanında adı geçen bir beyTOKABAY
birl. Toka/Bay - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTOKAÇ
(Togaç) Topuz, çamaşır topuzu - 1- Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerinden 2- Tolunlular devleti bey ve komutanlarından 3- İkşitler devletinin kurucularındanTOKALIG
Tokluk, katılık, sertlik - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTOKARI
birl. Tok/Arı - çengiz Kaan’ın komutanlarındanTOKATİGİN
birl. Toka/Tigin - Koço Uygurları prenslerindenTOKATİMUR
birl. Toka/Timur - . . Çağatay devleti hanlarındanTOKAY
1- dolunay 2- Dere kenarlarında yetişen bir çiçek, çalı - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTOKAYBEGÜM
birl. Tokay/BegümTOKDAĞ
birl. Tok/Dağ - Mısır-Türk kölemenleri devleti, vali ve komutanlarındanTOKDEMİR
birl. Tok/DemirTOKDOĞAN
birl. Tok/DoğanTOKER
birl. Tok/ErTOKHAN
birl. Tok/han - Avar hanlarındanTOKLU
1- Yol, yordam, bilen, bilge 2- Bir yaşını geçmiş kuzu 3- İri, dolgun, besili - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTOKLUKTİMUR
birl. Tokluk/Timur - Çağatay han’ın torunlarındanTOKMAK
Vurma, ezme, döğme aracı Kalın, geniş, ağaçtan yapılmış çekiç - Türkmenlerin, Çavdur oymağı, dip dedelerindenTOKMANGUT
birl. Tok/Mangut - Özbeklerin, Mangut oymağı, dip dedelerindenTOKOL
Kuma, ikinci hanımTOKSABA
birl. Tok/Saba (Sopa)TOKSARMIŞ
birl. Tok/Sarmış - Salçuk beğ dönemi oğuz beylerindenTOKSARU
birl. Tok/Sarı - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Bayoğlu ve Aday oymağı, dip dedelerindenTOKTA
1- Durma, yaşama, direnç, dayanıklılık 2- Tedbir, tedbirlilik - Cuci Han’ın torunlarındanTOKTABAŞ
birl. Tokta/BaşTOKTABAY
birl. Tokta/Bay - Naymanlar devleti, hanlarındanTOKTABEG
birl. Tokta/BeğTOKTABUĞA
birl. Tokta/Boğa - babür Han’ın dayısının oğluTOKTAGA
(Toktağ) birl. Tok/Dağ - Mısır- Türk kölemenleri dönemi vali ve komutanlarındanTOKTAK
Tedbir, tedbirli, temkinliTOKTAKAYA
birl. Tokta/Kaya - Altınordu hanlarındanTOKTAMIŞ
Durucu, kalıcı, dirençli, dayanıklı, uzun ömürlü, dirayetli - Kırgızların, Nogay oymağı, dip dedelerinden 2- Türkmenlerin, Teke oymağı ilk beylerinden (Otamış beğ’in kardeşi)TOKTAMIŞ GİRAY HAN
Toktamış/Giray/Han - 1- Kırım hanlarından 2- Türkmenlerin, Teke oymağı, dip dedelerindenTOKTAMIŞ HAN
birl. Toktamış/Han - Altınordu hanlarından (Bu devlette bu ad ile iki han vardır)TOKTAR
Dayanıklı, dirayetli, uzun ömürlüTOKTAŞ
birl. Tok/Taş . . Mola yeri, dinlenme bölgesi - Kıpçak hanlarındanTOKTA TİMUR
birl. Tokta/Timur - Kubilay Kaan’ın torunlarındanTOKTAV
birl. Tok/DağTOKTAY
birl. Tok/Tay - Çengiz Kaan dönemi Merkit beylerindenTOKTAY HAN
birl. Toktay/Han - Kıpçak hanlarındanTOKTAY HATUN
birl. Toktay/HatunTOKTİMUR
birl. Tok/Timur - Çengizoğullarının, Çin’de hükümet eden KaanlarındanTOKTUKA
(Toktuga)TOKTULGA
birl. Tok/TulgaTOKU
1- Doğu 2- Döğüş, temas, savaş - İdil Bulgarları devleti, hanlarındanTOKUÇ
(Toğuç)TOKUÇİNE
birl. Toku/Çine - Cücenler devleti, hanlarındanTOKUM
1- Doğum, doğuş 2- Yaşam, direnç, dayanıklılık - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTOKUMAK
1- Tokmak 2- birl. Tokum/AkTOKUR
1- Gözü pek, cesur 2- Dokur, dokumacıTOKUR HATUN
birl. Tokur/Hatun - Uygur yazıtlarında adı geçen bir hanımTOKURGAK
Dokuma aleti, dokuma tezgahıTOKUŞ
1- Döğüş, savaş, vuruşma 2- Doğuş, direnç, yaşam, dirayet - Göktürkler dönemi beylerinden Kürşad’ın kırklarındanTOKUŞ KOCA
birl. Tokuş/Koca - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyTOKUZ
1- Dokuz sayısı (. . Türklerin uğurlu ve kutlu saydıkları sayılardan) 2- sıkça ve kalınca dokunmuş bir kumaşTOKUZ ARKA
birl. Dokuz/ArkaTOKUZ HATUN
birl. Dokuz/Hatun - Kulagu Han’ın evdeşiTOKUZALP
birl. Dokuz/AlpTOKUZBEGÜM
birl. Tokuz/BegümTOKUZBEK
birl. Tokuz/BekTOKUZER
birl. Tokuz/ErTOKUZMENGÜ
birl. Tokuz/MengüTOKUZOĞUZ
birl. Tokuz/OğuzTOKUZTİMUR
birl. Tokuz/TimurTOKUZUNÇ
DokuzuncuTOLAN
Eşsiz, emsalsizTOLANBUĞA
birl. Tolan/Boğa - Timur Kürkan Han dönemi, bey ve komutanlarındanTOLAY
Bir tavşan türüTOLDI
Doldu, dolu, doluluk, bütünlük, olgunluk, irilik, bilgelik, erginlikTOLDIALP
birl. Toldı/AlpTOLDIBAY
birl. Toldı/BayTOLDIKORGAN
Anıt, lahit, abideTOLGA
Miğfer, çelik başlıkTOLGAER
birl. Tolga/ErTOLGAHAN
birl. Tolga/HanTOLGAN
1- Dolgun, iri, dolu 2- Acı, üzüntü, inlemeTOLGAY
Çevre, cıvarTOLGUNAY
birl. Tolgun/AyTOLIDARU
birl. Tolu/Darı - . . Keykatu Han Dönemi, İlhanlı bey ve komutanlarındanTOLKAN
Dolgun - Kırgızların, Togay ve Saltu oymağı dip dedelerindenTOLMIŞ
Dolmuş, dolu, olgun, bilge - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTOLMIŞ ÖZBEĞ
birl. Tolmış/Özbağ - Babür Han dönemi bey ve komutanlarındanTOLU
1- Dolu, olgun, kamil, yetkin, usta 2- İçki, içki kadehi, içki ile dolu kadeh 3- Seçkin, güzideTOLUALP
birl. Tolu/AlpTOLUBEGÜM
birl. Tolu/BegümTOLUBEK
birl. Tolu/Bek - Sovyetler Birliğinin, ilk dönemlerinde yaşayan Türkmen asıllı sosyologTOLUER
birl. Tolu/ErTOLUHAN
birl. Tolu/Han - Arap işgalleri sırasında, onlara karşı direniş örgütleyen ve çeşitli savaşlara giren bir beyTOLUK
1- Dolu, olgun, yetkin, bilge 2- Tuluk, tulum - Çengiz Kaan’ın torunlarındanTOLUK TÜGE
birl. Toluk/Tüge (Tike) - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanTOLUKAN
birl. Tolu/Kan - Çengiz Kaan’ın gençlik yoldaşlarındanTOLUM
1- Silah, savaş aleti 2- Olgun, dolgunTOLUN
Dolu, tam, bütün, eksiksiz, kusursuz, olgunlaşmışTOLUNALP
birl. Tolun/Alp - Tolunoğulları beyliğinin kurucusuTOLUNAY
birl. Tolun/Ay. . Ay’ın en güzel hali.TOLUNBAY
birl. Tolun/BayTOLUNBİGE
birl. Tolun/Bike - Sibir hanlarından, Güçüm hanı’ın kızı.TOLUNER
birl. Tolun/ErTOLUNHAN
birl. Tolun/Han - Avar hanlarından.TOLUNTİGİN
birl. Tolun/Tigin - Avarlar devleti bey ve komutanlarından.TOLUTİMUR
birl. Tolu/TimurTOMAN
Duman, sis - Macar Kumanları, bey ve komutanlarından.TOMANBAY
birl. Duman/Bay - Mısır – Türk kölemenleri, hanlarından. Baybars Han’ın yeğeni.TOMBAY
Manda, camışTOMRİS
(Tomris Hatun) 1-Demir ucu 2- Demir sesi. 3- Demirin özü, nüvesi. 4- Bereket, bolluk, uğur. - Türk tarihinin ünlü simalarından. Sakalar devletinin katun’u (kraliçesi) (İran – Turan savaşları sırasında, zalimliğiyle ünlü, Pers kralı Hüsrev’in, Türk topraklarını işgal etmesine karşın yapılan savaşta büyük kahramanlıklar göstererek, onu yenmiş, başını kesip kan dolu bir fıçıya atarak, "Hayatın boyunca kana doymadın, kan döküp kan içtin. Ben de sana yakışanı yapıp, seni bundan mahrum etmeyeceğim. . " diyen ulu kişi. )TON
Don, giyim, giysi, elbise - Altay Türkleri, Tuva ve Kömnüç oymağı, dip dedelerinden.TONA
Giyimli, varlıklı, yakışıklıTONAT
Donat, cömert, eli açık, aç doyuran – çıplak giydiren.TONATİGİN
birl. Tona/Tigin - Bilge Kağan dönemi bey ve komutanlarından.TONATMIŞ
Giydirmiş, hayır hasenette bulunmuş, cömert ve eli açık.TONATURA
birl. Tona/TuraTONGA
Kaplan, Asya kaplanı. - Göktürk bey ve komutanlarından. Çin elçilerindenTONGA HAN
birl. Tonga/HanTONGABERDİ
birl. Tonga/VerdiTONGARA
BİRL. Ton/Kara - Uygur oymaklarından.TONGATEKİN
birl. Tonga/TekinTONGÖK
birl. Ton/GökTONGRA ESİM
birl. Tongara/Esim - Göktürkler dönemi dokuz oğuz asıllı beylerinden.TONGUZ
DomuzTONKA
1- Tunga , kaplan 2- iri, büyük, gösterişliTONGUÇ
birl. Ton/GüçTONLU
Giyimli, şık, zengin, varlıklıTONLU TUNGA
birl. Tonlu/Tunga - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.TONSUZ
YoksulTONTAŞ
birl. Ton/Taş - Salçuklular dönemi, Musul atabeylerindenTONYUKUK
(Tanyu/Kök, gök) Sonsuzluk ve genişlik, bilgelik ve deneyimlilik.TOP
Yığın, topluluk, bütünlük, erkTOPAÇ
1- Top gibi, toparlak, dolgun 2-İbrik 3- Sepet, seleTOPAK
Topluca, toplanmış, yığınTOPKARA
birl. Top/Kara - Özbeklerin, Konrat ve Konçagalı oymakları, dip dedelerinden.TOPO KAĞAN
birl. Topu/Kağan - Göktürk kağanlarından. Mokan Kağan’ ın yeğeni.TOPRAK
. . Yer, yurt, araziTOPURGAN
Ayak basıldığında toz çıkaran, yumuşak toprakTOPUZ
Toplanıp, kurutulmuş, katılaşmış, topluca ve katıca. Silah, dövme ve ezme aracıTOR
1- Mevki, mertebe, şeref, şereflilik 2- Türeme, doğma, soy, gelişme, yayılma 3- Ağ, tuzak 4- Giysi 5- Evlat, çocuk, nesil 6- Zayıflık, incelik, hamlık - Altay Türkleri, Teleut oymağı, dip dedelerinden.TORALP
birl. Tor/AlpTORAMAN
1- Fahri, onursal, şerefli 2- Kaba, yetişmemiş, acemi 3- İri, dolgun, heybetli - Akhunlar devleti, hanlarından.Toran
Turan, duran, yaşayan, dirençliTORBAY
birl. Tor/BayTORÇUK
KozalakTORÇUKAY
birl. Torçuk/AyTORDU
Durdu, duranTORDUBAY
birl. Tordu/BayTORKAYA
birl. Tor/KayaTORKU
İpekli kumaşTORLAK
1- Eğitilmemiş at 2- Çırak, acemi, hamTORMIŞ
Durmuş, yaşayan, yaşar, yaşamTORMU
Yaşam süresi, yaşamTOROĞUL
birl. Tor/OğulTORTİMUR
birl. Tor/TimurTORU
1- Duruş, yaşam 2- Bolluk, bereket, fazlalık 3- Doru, doru renkTORUG
Doruk, Doru renkTORUK
1- Doruk, zirve 2-İnce, zayıf, ham, olmamışTORUM
1- Aygır, aygır yavrusu 2- Kul, köle, muti, bağlı 3- Deve yavrusuTORUMTAY
birl. Torum/Tay - Mısır-Türk kölemenleri devleti, Suriye valisi ve komutanlarından.TORUN
1- Evladın, evladı 2- Sevgili, biricik, çok sevilen 3- Acemi, ham, yetişmek üzere olan 4- Genç boğa - Abbasiler (El Muktedi) dönemi, Bağdat beylerbeyi.TORUNBEK
birl. Torun/Bek - Kulagu Han dönemi, Diyarbakır valilerinden.TORUNTAY
birl. Torun/Tay - Mısır-Türk kölemenleri, Suriye valisi olan "Torumtay" bazı kaynaklarda, bu ad ile de geçmektedir.TOSUN
1- Genç boğa, 2- Tos atan, tos vuran, azgın, azmış, saldırgan - Abbasiler dönemi, Türk asıllı vali ve komutanlarından.TOSUNALP
birl. Tosun/AlpTOSUNBAY
birl. Tosun/BayTOSUNBEG
birl. Tosun/Beğ - İkşitler devleti, bey ve komutanlarından.TOSUNER
birl. Tosun/ErTOSUNTAY
birl. Tosun/TayTOY
1- Şölen, yemekli eğlence, düğün dernek 2- Em, ilaç, doyum, doyumluluk 3- Ordu, ordu birliği 4- Çamur bataklık 5- Doğan türü bir avcı kuş 6- Genç, gençlik, acemilik, çıraklıkTOYAK
1- Atlara giydirilen savaş zırhı 2- Tırnak, at tırnağıTOYALP
birl. Toy/AlpTOYAN
Toy sahibi, toy veren kişiTOYANAY
birl. Toyan/AyTOYANER
birl. Toyan/ErTOYBAY
birl. Toy/BayTOYBEGÜM
birl. Toy/BegümTOYGA
1- Toy sahibi, toy veren kişi, 2- Toylarda yapılan çorba, ayranlı çorbaTOYGABUĞA
birl. Toyga/BoğaTOYGAN
1- Kurultay üyesi 2- Bir kuş türü 3- Genç, tazeTOYGAR
Tarla kuşu, çayır kuşuTOYGUN
1- Genç, taze, deneyimsiz 2- DoymuşTOYGUR
Doymuş, gözütok, olmuş, olgunTOYLAK
1- Toy yeri, toy yapılan yer 2- Karargah, ordunun toplandığı yer.TOYLUK
Toy yeri, Toy yapılan yerTOYMADUK
1- Özlenen, özlemi duyulan 2- Hırslı, doyumsuzTOYMAGUR
İştahlı, oburTOYTİMUR
Ermiş, keramet sahibi, Şaman büyüğü, kam, rahipTOZUN
1- Tosun 2- Düzen, uyumlulukTÖGİ
Cömert , eli açıkTÖGÜN
Çekici, yakışıklıTÖKMEN
Çekici, yakışıklıTÖKÜ
Eli açık, cömert, müsrif - Kazakların, Ortayüz bölüğü, Argın ve Mumın oymağı, dip dedelerindenTÖKÜŞ
Düğüş, savaş, vuruşmaTÖLEÇ
Ücret, yevmiyeTÖLEGEN
Olgun, kamil, yetişkin - Kırgızların, " Kız ipek" destanında adı geçen bir beyTÖLEK
1-Ücret, yevmiye 2- Sükunet, sakinlik - Kazakların, Ortayüz bölüğü, Argın ve Mumın oymağı, dip dedelerindenTÖLEKKAYA
birl. Tölek/Kaya - . . Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTÖLİS
Bölük, bölünmüş - Altay Türkleri, Teleut oymağı, dip dedelerindenTÖLİŞ
(Tölis)TÖLÜK
Tuluk, tulum - Kazak hanlığı dönemi beylerindenTÖR
1- Türemek, çoğalmak, yaratılış 2- Makam, mevki, onur yeri, şerefli yer 3- Usul, kural, teamülTÖRAPA
birl. Tör/Apa - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTÖRE
1- Düzen, gelenek, usul, teamül, geleneksel hukuk 2- Türeyiş, yaşayış, çoğalma, yaratılışTÖREALP
birl. Töre/AlpTÖREBAY
birl. Töre/BayTÖREHAN
birl. Töre/HanTÖREKUL
birl. Töre/Kul - Kırgız kökenli, ünlü Türk edebiyatçısı"Cengiz Aytmatov " un babasıTÖREKULU
birl. Töre/KuluTÖRELİ
Töresi olan, töreye bağlı, geleneklerine bağlıTÖREMEN
Görgülü, töreye bağlı - Kızıl Türkleri, destanında adı geçen bir beyTÖREN
1- Töreye uygun yapılan, töre gereği yapılan, mersim 2- Soylu, necip, seçkinTÖRENAY
birl. Tören/AyTÖRENBAY
birl. Tören/bayTÖRENBEG
birl. Tören/BeğTÖRETEKİN
birl. Töre/TekinTÖRKİN
Kök, menşe, dip, soyTÖRTKARA
birl. Dört/kara - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Alimoğlu oymağı, dip dedelerindenTÖRTOĞUL
birl. Dört/Oğul - Kazakların, Ortayüz bölüğü, nayman oymağı, dip dedelerindenTÖRÜ
1- Yasa, devlet düzeni 2- Türeyiş, yaratılışTÖRÜCE
Töreye ve yasaya uygunTÖRÜİÇİ
Töreye uygunTÖRÜLÜG
Töreye bağlılık, Töre bilgisi, Töre uygulamasıTÖRÜM
1- Türeyiş, yaratılış 2- Töreye bağlılıkTÖRÜMAY
birl. Törüm/AyTÖRÜMÇÜ
Töreye bağlı, soyuna bağlıTÖRÜMER
birl. Törüm/ErTÖRÜN
1- Soylu, soyluluk 2- Tören, merasim, ihtiramTÖRÜTGEN
Yaratıcı, yaratan, halikTÖŞTÜK
Düş, rüyaTÖZ
Kök, dip, temel, cevher, özTÖZLÜK
Öz, esas, asıl, kök, köklü, özlüTÖZÜN
Soylu, temeli sağlam, köklüTUNAY
Evlatlık kız çocuğu - İlhanlı hanlarından Ahmet Han’ın evdeşiTUDAYBEGÜM
birl. Tuday/BegümTUDAYBİKE
birl. Tuday/BikeTUDUK
(Tutuk) - İlhanlılar devleti, komutanlarındanTUDUN
(Tutun) 1- Tutunma, bağlılık, sadakat 2- Destek, güvence, tutunulacak nesne - Hazar kağanlığı döneminde kullanılan " vali " ünvanlarındanTUDUN ERKİN
birl. Tudun/Erkin - Bilge Kağan dönemi, bey ve komutanlarındanTUDUNHAN
birl. Tudun/Han - Avarlar devleti hanlarındanTUDUN YAMTAR
birl. Tudun/Yamtar - Bilge Kağan dönemi, bey ve komutanlarındanTUGA
(Toga) - Türkmenlerin, Teke, Ötemiş ve Taşayak oymakları, dip dedelerindenTUGABAY
birl. Tuga/bay - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Bayoğlu ve baybaktı oymakları, dip dedelerindenTUGAN
DoğanTUGANA
Özel ok (İçi oyulmuş, içinde evrak gizlenen ok)TUGANBAY
birl. Tugan/BayTUGAN
1- Küçük ırmak, çay, akarsu 2- TogayTUĞ
Sancağın tepesine takılan at kuyruğu, kıldan yapılan flama, Uğur ve Kut işareti olarak kullanılır olmasına karşın, bundan daha çok Da savaş isteği, başkaldırı ve isyan sembolü olarak kullanılmıştır. 2- Tıkaç, kapak, bend, setTUĞAÇAN
birl. Tuğ/AçanTUĞAÇAR
birl. Tuğ/Açar - Çengiz Kaan’ın damadı ve komutanlarındanTUĞAÇI
Tuğcu, tuğ taşıyanTUĞAL
birl. Tuğ/AlTUĞALP
birl. Tuğ/AlpTUĞANÇI
Doğancı, doğan terbiyecisi, doğan eğitmeni, doğan yetiştiricisiTUĞAT
birl. Tuğ/At - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.TUĞAY
birl. Tuğ/AyTUĞAYTİMUR
birl. Tuğay/TimurTUĞBAY
birl. Tuğ/Bay - Çengiz Kaan’ ın komutanlarından.TUĞBEGÜM
birl. Tuğ/BegümTUĞBİKE
birl. Tuğ/BikeTUĞCU
1- Tuğ taşıyan kişi, alemdar 2- İsyancı, isyankarTUĞCUBAY
birl. Tuğcu/BayTUĞÇE
Küçük tuğ, tuğcukTUĞÇUBAY
birl. Tuğcu/BayTUĞER
birl. Tuğ/ErTUĞGÜN
birl. Tuğ/GünTUĞKAYA
birl. Tuğ/KayaTUĞLU
Tuğ sahibi, kutlu, uğurlu - Harzem hanlarından. (Tuğlu Hacı)TUĞLUK
Tuğlu, tuğu olan, tuğ taşıyan - Tuğluklar devletinin kurucusu ve ilk hanı.TUĞLUKER
birl. Tuğluk/ErTUĞLUKŞAD
birl. Tuğluk/ŞadTUĞLUKTİMUR
birl. Tuğluk/Timur - Çağatay devleti, hanlarından.TUĞMA
1- Doğmuş, ortaya çıkan, boy gösteren 2- Tuğ kaldıran, isyankarTUĞMAŞAD
birl. Tuğma/ŞadTUĞMENGÜ
birl. Tuğ/MengüTUĞRUL
1- Doğan kuşu, bir doğan türü 2- doğru, doğrulmuş, dik- ayakta 3- Türk mitolojisinde, adı geçen, yarı insan, yarı kuş. - Türk tarihinde bu ad ile, bir çok ünlü kişi vardır. Bunlar yalnız olarak olduğu gibi, çeşitli sıfat ve birleşik adlar ile de birbirinden ayrılabilmektedir. Bu kişilerin içinde en ünlüleri ise, Salçuklular devletinin kurucuları olan iki kardeşten biri olan Tuğrul Beğ’ dir. Çağrı beğ’ in kardeşi, Alparslan Han’ ın amcasıdır.TUĞRULALP
birl. Tuğrul/AlpTUĞRULBEK
birl. Tuğrul/Bek - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ ın kırklarından.TUĞRULÇA
Tuğrul gibi. - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.TUĞRULTEKİNÇ
birl. Tuğrul/Tekin - Salçuklular dönemi, Musul atabeylerinden.TUĞRULTİGİN
birl. Tuğrul/Tigin - Salçuklular, (Sançar Han) dönemi bey ve komutanlarından, Ekinci Beğ’ in oğlu.TUĞSAVUL
birl. Tu/Savul - Eski dönemlerde, ordu içinde tuğ taşıyan ve onu koruyup, önde tutmakla görevi olan kişilere verilen ad.TUĞŞAD
birl. Tuğ/Şad - Buhara hanlığı, hanlarından. Budun han’ ın oğlu.TUĞTAN
birl. Tuğ/TanTUĞTAY
birl. Tuğ/TayTUĞTEKİN
birl. Tuğ/Tekin - Selahaddin Eyyubi’nin kardeşi. Sonraları, kendi adıyla "Tuğtekinliler" devletini kuran kişiTUĞTEMUR
birl. Tuğ/Temur - Eyyubiler devleti dönemi, Yemen valisi ve komutanlarındanTUĞTİGİN
birl. Tuğ/Tigin - Suriye Salçukluları, atabeylerindenTUĞTİMUR
(Tuğtemur)TUĞUÇ
TuğcuTUKAY
birl. Tok/AyTUKÇAK
TuğcuTUKTAYHATUN
birl. Tuktay/hatun - Abaka han’ın evdeşiTUKUZBAY
Dokuz/BayTULA
1- Tolu, dolu, olgun 2- AynaTULABOĞA
birl. Tula/Buğa - Kıpçak hanlarındanTULABUĞA HAN
(Tela Buğa han) - Altınordu hanlarındanTULAN
Dolu, olgun, kamilTULANKAĞAN
birl. Tulan/Kağan - Göktürk kağanlarındanTULAY
1- Talay, taluy, okyanus, deniz 2- Ayna 3- Dolu, dolgun, olgunTULAYBALA
birl. Tulay/BalaTULAYHAN
birl. Tulay/Han - Çengiz Kaan’ın oğlu. Kulagu Han’ın babasıTULGA
Tolga, miğferTULGAR
1- Azim, kararlılık, inanç, güvenç 2- Gösteriş, heybet, heybetlilikTULGAY
Tuga, Tolga, miğferTULİ
1- Dolu, olgun, kamil 2- AynaTULİKAĞAN
birl. Tuli/Kağan - Göktürk kağanlarındanTULİN
1- Tolun, dolun, tam, eksiksiz, kusursuz 2- Ayna 3- Çene, çene kemiğiTULİNBAY
birl. Tulin/BayTULİNBEK
birl. Tulin/BekTULİNTAY
birl. Tulin/TayTULKİ
TilkiTULKİTİMUR
birl. Tulki/Timur - Kırım hanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanTULTAG
Sakin, kendinden eminTULU
1- Dolu, ergin, olgun 2- AynaTULUHAN
birl. Tulu/Han - Göktürk kağanlarından Çuluk Kağan’ın oğlu. Kürşad’ın ağabeyiTULUER
birl. Tulu/ErTULUK
1- Dolu, olgun, bilge 2- yayık, çömlekTULUN
1- Tolun, dolu 2- Çene kemiğiTULUNER
birl. Tulun/ErTULUNTOY
birl. Tulun/ToyTULUY
(Talay, Tulay)TUMA
Yeğen, kuzen - Kazakların, Ortayüz bölüğü, Girey oymağı, dip dedelerindenTUMAÇI
Erkek kuzen, (Amca, hala, dayı, teyze çocuğu)TUMAÇIM
Kız kuzenTUMAĞAN
1- Nilüfer çiçeği 2- Duman, sisTUMAN
Duman, sis - Dede Korkut destanlarında, Korkut Ata’ nın ad verdiği beylerden 2- kazakların, Ortayüz bölüğ Argın ve Mumin oymakları, dip dedelerindenTUMANHAN
birl. Tuman/Han - Hun hanlarından. (Teoman Han) Mete Han’ın babasıTUMANALP
birl. Tuman/AlpTUMANAY
birl. Tuman/AyTUMANBAY
birl. Tuman/BayTUMANBEK
birl. Tuman/BekTUMANER
birl. Tuman/ErTUMANGELDİ
birl. Tuman/GeldiTUMAY
Sessiz, sakin, kendi halindeTUMAYBEGÜM
birl. Tumay/begümTUMGAN
Tuman, sis - Cuci Han’ın torunlarındanTUMRUL
Dumrul, Demir ucuTUNA
(Tona) Varlıklı, zengin, gösterişli, ihtişamlıTUNABAĞA TARKAN
birl. Tuna/Bağa/Tarkan - Uygurlar (Bögü Kağan) dönemi vezirlerindenTUNAHAN
birl. Tuna/HanTUNÇ
Bronz, Bakır, kalay karışımıTUNÇALP
birl. Tunç/AlpTUNÇARSLAN
birl. Tunç/ArslanTUNÇAY
birl. Tunç/AyTUNÇBARS
birl. Tunç/BarsTUNÇBAY
birl. Tunç/BayTUNÇBEK
birl. Tunç/BekTUNÇBOĞA
birl. Tunç/BoğaTUNÇBÖRİ
birl. Tunç/BöriTUNÇDAĞ
birl. Tunç/DağTUNÇER
birl. Tunç/ErTUNÇSAY
birl. Tunç/SayTUNG
Nüfus sahibi, kudretli, muktedirTUNGA
1- Kaplan, Asya kaplanı 2- Kudret, ihtişam, fevkaladelik - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanTUNGA ALP ER
birl. Tunga/alp/ErTUNGABAY
birl. Tunga/BayTUNGAER
birl. Tunga/ErTUNGAŞAD
birl. Tunga/Şad - İstemi kağan’ın yeğeniTUNGBAĞATARKAN
birl. Tung/Bağa/Tarkan - Uygurlar (Bögü Kağan) dönemi komutanlarındanTUNGATAR
birl. Tunga/Tor - Babür han’ın bey ve komutanlarındanTUNGATİGİN
birl. Tunga/Tigin - Göktürkler dönemi bey ve komutanlarındanTUNGA TUDUN
birl. Tunga/Tudun - Bati göktürkleri bey ve komutanlarındanTUNGA TURAN
birl. Tunga/DuranTUNGUÇ
Çocuk, evlat, evlatlıkTUNGUT
EvlatlıkTUNTAŞ
birl. Tün/TaşTUNUÇ
TunçTUR
1- Durmak, yaşam, canlılık 2- İrade, istek, yargıTURA
1- Dura, durak, ev, mekan 2- Deriden örülen kamçı 3- Sibirya bölgesinin eski adı - Alper Tunga’nın dedesiTURABARS
birl. Tura/BarsTURABAY
birl. Tura/BayTURABİGE
birl. Tura/Bike - İbni Batuta’nı seyahatnamesinde adı geçen bir Türk kızıTURABOĞA
birl. Tura/BoğaTURAGİNE
(Turagüne) birl. Tura/Güne, Güneş - Öketay Kaan’ın evdeşiTURAGUT
(Turgut, Turkut) birl. Turagut/KutTURAGUTBAYAN
birl. Turagut/Bayan - çengiz kaan dönemi Celayıroğulları, beylerindenTURAGÜN
birl. Tura/GünTURAGÜNE
(Turagine)TURAK
1- Durulan yer, yaşanılan yer, mekan 2- Yaşam, ömürTURAKBAY
birl. Turak/BayTURAKMENGÜ
birl. Turak/MengüTURAKUT
birl. Tura/KutTURAL
Durma, yaşama, ömürTURAM
Olgunluk, kemal - Otmanlılar ( Yavuz Selim Han) dönemi, İran elçisiTURAMUN
1- Evcil, evcimen 2- Onurlu, onuruna düşkünTURAN
Duran, yaşayan, ömür, ömürlü, yaşama direnci (Çocukları sık ölen ailelerin, uzun ömür ve kalıcılık dileklerini içeren adlardan. Ayrıca, Farsçadaki, "Tuuran" ile yalnızca ad benzerliği var ve söylenişlerde anlamlar da farklıdır. Farsçadaki Turan, İranlılarca "Türk Yurdu" anlamındadır. )TURANALP
birl. Turan/AlpTURANAY
birl. Turan/AyTURANBARS
birl. Turan/BarsTURANBAY
birl. Turan/BayTURANBUĞA
birl. Turan/BoğaTURANER
birl. Turan/ErTURANHAN
birl. Turan/HanTURANTİMUR
birl. Turan/TimurTURAPA
birl. Tur/ApaTURATAN(a)
birl. Tura/Ton(a)TURATAY
birl. Tura/TayTURATİMUR
birl. Tura/TimurTURATUTUK
birl. Tura/Tutuk - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTURBAY
birl. Tur/BayTURBEGÜM
birl. Tur/BegümTURBİGE
birl. Tur/BigeTURÇAK
Filiz, fidanTURÇİK
1- Durucu, kalıcı, uzun ömürlü 2- Fidan - Salçuklular dönemi bey ve komutanlarındanTURÇİKAY
birl. Turçik/AyTURDU
Durdu, sağ, salim, yaşar, yaşayan, kalıcı, ömürlüTURDUBEK
birl. Turdu/Bek - Babür Han dönemi bey ve komutanlarındanTURGAK
Bekçi, muhafız, koruyucuTURGAN
Duran, ömürlü - Kuman hanlarındanTURGAY
1- Tarla kuşu, serçe 2- Türk/Ay - Kulagu Han’ın oğullarındanTURGAYTURAN
birl. Turgay/Turan - Kırgızların, Togay, Buğu ve Kıdık oymağı, dip dedelerindenTURGUT
(Turagut) 1- Ömürlü, durucu, uzun yaşamlı 2- Belde, mekan mesken, yaşanılan yer - Otmanlılar dönemi, ünlü denizcilerindenTURGUTALP
birl. Turgut/Alp - Otmanlıların, ilk dönem bey ve komutanlarındanTURHAN
birl. Tur/HanTURHAN HATUN
birl. Turhan/Hatun - Alparslan Han’ın gelini, Melikşah’^ın evdeşi (Bazı tarih kayıtlarında, bu ad ile, bazılarında ise "Tur Hatun" olarak geçmektedir. )TURHATUN
birl. Tur/hatunTURKAK
Nöbetçi, bekçiTURKAY
1- Turgay 2- Türk/Ay - Kulagu Han’ın oğullarından. (Bazı kayıtlarda, Turgay, bazılarında ise Turkay olarak geçer. )TURKU
Ateşli, harir, heyecanlıTURKUAZ
Rengi mavi ile (Türk mavisi) özdeş olmuş bir süs taşıTURMUŞ
Ömür, yaşam, uzun ömürlülük (çocukları sık ölen ailelerin kullandıkları adlardan)TURNA
Leylek türü, iri ve geniş kanatlı bir kuşTURSUN
Dursun, Durdu, duran, durmuş vb. yaşam, ömür, uzun ömür - Babür Han dönemi beylerinden (Tursun Muhammed)TURŞAK
Filiz, sürgünTURU
1- Duru, saf, arık 2- Duran, yaşayan, ömürlü 3- Durgun, sakinTURUBAY
birl. Turu/BayTURUBEK
birl. Turu/BekTURUBUĞA
birl. Turu/BoğaTURUGELDİ
birl. Turu/GeldiTURUHAN
birl. Turu/HanTURUM
1- Yaşam, ömür 2- Sükunet, durgunluk - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Almoğlu ve Karasakal oymakları, dip dedelerindenTURUMTAY
1- Turum/Tay 2- Doğan türü, avcı bir kuş - Göktürkler dönemi, beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanTURUŞKAN
Dayanıklı, metanetli, dirençli, uzun ömürlüTURUT
1- Yer, yurt, durulan, yaşanılan yer 2- Ömür, yaşamTUSİT
Göğün ötesi - . . Şamanist gelenekte, ulu ruhların gittiği yer. Göğün katlarındanTUSKAN
Akraba, yakın, hısımTUŞGÜL
İşaret, iz, nişanTUT
1- Yakalayış, kavrayış, saklayış 2- Vuruşma, vuruş, yenme, ezme, koparma 3- Ordu, ordugah 4- Kılıç ve benzeri silahların üzerindeki kir, pasTUTA
Bahşiş, armağanTUTAÇ
Komşu, yakın, dostTUTAÇI
Komşu, yakınTUTAK
1- Silah kabzası 2- Saldırı, hücum, taarruz 3- EvlatlıkTUTAKBALA
birl. Tutak/Bala - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTUTAKBAY
birl. Tutak/BayTUTAL
birl. Tut/AlTUTAM
Demet, buket, desteTUTAN
Elinde bulunduran, yönetimi altında bulunduran - Göktürkler dönemi beylerindenTUTANKAĞAN
(Tutun Kağan) birl. Tutan/Kağan - 7. Yüz Avar kağanlarındanTUTAR
Tutucu, hükmediciTUTARHAN
birl. Tutar/Han - İlhanlı hanlarından. Kulagu Han’ın oğluTUTAŞ
1- Küçük hanım, evin en küçük kızı 2- Bekar, bakire kız 3- KomşuTUTAY
birl. Tut/AyTUTGAK
1- İnilti, inleyiş, hüzün 2- Geceleri keşfe çıkan savaş birliğiTUTGAN
Tutucu, fanatikTUTGUÇ
kahvaltı, kuşluk vakti yenen yemekTUTGUN
Tutsak, esir, hapis, tutulu, tutulmuş, bağlanmışTUTKU
Kapama, ele geçirme, bağlama, bağlanmaTUTGUK
Esir, hapis, tutsakTUTNAK
Destek, arkaTUTNUK
Tutunulacak nesne, dayak, arka, destekTUTSU
1- Vasiyet, öğüt, nasihat 2- BağımlılıkTUTSUK
Öğüt, nasihat, vasiyetTUTU
Esir, tutsak, rehine 2- Çekici, cazip, güzel 3- Tutuş, savaş, döğüş 4- Ağırbaşlı, mahçup, utangaç 5- Yiğit, batur, döğüşçü 6- Bakan, nazır, valiTUTUALP
birl. Tutu/AlpTUTUBAY
birl. Tutu/BayTUTUG
Vali, askeri vali - Göktürkler döneminde kullanılan askeri ünvanlardanTUTUHAN
birl. Tutu/Han - Timur Kürkan han’ın dedelerindenTUTUK
1- Döğüş, savaş, savaşçı 2- Devlet görevlisi, devlete bağlı 3- Evlatlık 4- Büyü, sihir 5-Tutsak, esir, tutulmuş, rehin - 1- Oğuznamede, Türk’ün oğullarından 2- İlhanlılar dönemi, bey ve komutanlarındanTUTUKAY
birl. Tutuk/AyTUTUKER
birl. Tutuk/ErTUTUN
Tutunulacak nesne, destek, arka, güvenceTUTUNHAN
birl. Tutun/HanTUTUNÇ
1- Evlat, oğul, uşak 2- Tutunulacak nesne, güvenceTUTUNGU
Öğüt, nasihat, vasiyetTUTURGAN
Öğüt, nasihat, vasiyetTUTURGU
Öğüt, nasihat, akılda tutulanTUTUŞ
1- Dövüş, savaş 2- Zapt etmek, egemenlik kurmak 3- bağlılık, sadakat 4- Orduyu ve devleti düzene sokmak - Alparslan Han’ın oğullarındanTUTUŞUK
Demet, çiçek demeti, buketTUTUTONGA
birl. Tutu/Tonga - Çengiz Kaan’ın Uygur kökenli danışmanı, oğullarının eğitmen ve atabeyi bu ulu kişi, imparatorluğun resmi dilinin "Türkçe" oluşunda ve Türk kültürünün egemen kılınmasında, önemli etken olmuştur.TUYAK
1- Dayak, destek, değnek 2- Duyan, işiten, işitici, dikkatli, uyanık - Özbeklerin oymak beylerindenTUYAN
Duyan, işitenTUYANER
birl. Tuyan/ErTUYGU
Duygu, his duyumuTUYGUN
Doğan türü bir avcı kuşTUYGUNAY
birl. Tuygun/AyTUYUK
Dayak, destek, arkaTUYUN
Saygın, muteberTUZGU
Yemek, yoldan geçenlere verilen yemekTUZAK
Sevgili, sevgili için söylenen sözTUZAĞI
Sevgili, aşık, maşukaTUZGUN
Armağan, sunu, bahşişTÜBE
1- Tepe, yüksek yer 2- Siper, sütre - Timur Kürkan han dönemi beylerindenTÜBEK
Tübe, tepeTÜGÜN
1- Düğün, bağlılık 2- bahşiş, hediyeTÜGÜZ
Düz, tam, eksiksiz, mükemmel - İlhanlı hanlarındanTÜKEL
1- Tüy, saç, kıl 2- Dik, dikili - Türk mitolojisinde, ağaçtan doğduğuna inanılan kişiTÜKÜN
1- Düğün, dernek, toplantı 2- Bahşiş, armağanTÜLAY
(Tulay, Talay)TÜLEK
1- Zeki, kurnaz, fettan 2- Tüylü, kıllıTÜLEKTİMUR
birl. Tülek/Timur - Celayıroğulları beyliği, komutanlarındanTÜLGÜ
Alaca, renkli bir karga türüTÜLİN
1- Ayna 2- Ayın çevresindeki ışık halesiTÜLÜ
1- Rica, yakarış 2- Düş, rüyaTÜLÜBAY
birl. Tülü/Bay - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTÜLÜŞ
Ücret, değer, emeğin karşılığı alınan karşılıkTÜMEN
1- Duman, duman, sis 2- On bin sayısının askeri terminolojideki kullanılışıTÜMENBAY
birl. Tümen/BayTÜN
GeceTÜNBAY
birl. Tün/Bay ( Kazak ve Kırgızlarda, yatak, şilte)TÜNEK
Gece kalınan yerTÜNG
1- Gece, gece karanlığı 2- Olağanüstülük, fevkaladelikTÜNGTUDUN
birl. Tüng/Tudun - Göktürkler dönemi vali ve komutanlarındanTUNG YABGU KAĞAN
birl. Tüng/Yabgu/Kağan - Batı Göktürkler kağanlarındanTÜNKATAR
birl. Tün/Katar - Kırgızların, Togay, Soyak, karata ve Kıtay oymakları, dip dedelerindenTÜNKÜR
Peri, melekTÜNTAŞ
birl. Tün/Taş - . . Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTÜNTAY
birl. Tün/Tay - Kırgızların, Togay ve Sayak oymakları, dip dedelerindenTÜR
Soy, kök, orjin, çeşit, kan, damar, doğuş, yaratılış, oluşTÜRE
1- Töre 2- Tigin, prens, şehzadeTÜREBAY
birl. Türe, /BayTÜREBİGE
birl. Türe/BikeTÜREGÜN
birl. Türe/GünTÜREKAN
birl. Türe/KanTÜREKARATAY
birl. Türe/Karatay - İlhanlılar devleti, bey ve komutanlarındanTÜREL
Türeli, töreye bağlı, töresel, hukuk, hukuki, hukuka uygunTÜRELİ
Türe sahibi, töreye bağlı, hukuka bağlı - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTÜREMEN
Töreye bağlı, töreye göre yaşayanTÜREMENGÜ
birl. Türe/MengüTÜRENER
Töreye bağlı, töre sahibiTÜREÖZBEY
birl. Türe/Özbey - Mısır-Türk kölemenleri devleti, bey ve komutanlarındanTÜRETAY
birl. Türe/TayTÜRETAYÇU
birl. Türe/Tayçu - İlhanlı devleti hanlarından. Mangu Timur han’ın oğluTÜRETGEN
Yaratıcı, mucit, üretgenTÜRETİMUR
birl. Türe/Timur - Mısır-Türk kölemenleri devleti, vali ve komutanlarındanTÜRGİŞ
Uygurların bir kolu olan Türk boyuTÜRİL
birl. Tür/İlTÜRİLÇİK
birl. Tür/İlçik (ilçi, elçi)TÜRK
Bu kutlu ad, birçok anlamları içinde barındırır. Türeyiş, doğuş, güç, erk, soy, döl, çoğalma, düzen vb. ( Birçok dilbilimci, değişik anlatımlar yapıyormuş gibi görünseler de aslında tek bir şey vardır ortada. O da Töreli, Töreye bağlı, Töreye göre olmuş, Töre ile özdeş, iyilik, güzellik, doğruluk ve düzenlilik içinde yaşayan, bunun için gerektiğinde, mayasından gelen güç ve erkini kullanan kişi ya da kişiler topluluğu, anlamlarını net bir biçimde içinde barındırıyor olması. . ) - Babür Han döneminde bu adla anılan üç ayrı bey vardır. 1- (Molla kadem) Türk 2- (Molla Devlet) Türk 3- (Hacı) Türk (Ali)TÜRKALP
birl. Türk/AlpTÜRK BİLGE KAĞAN
(Orhun anıtlarında, Bilge kağan kendini böyle tanıtır. )TÜRKAN
(Terken)TÜRKANAKA
birl. Türkan/Aka - İran Salçuklularından, Mehmed Han’ın evdeşiTÜRKAN HATUN
birl. Türkan/Hatun - Harzem hanı Muhammed’in anasıTÜRKAY
birl. Türk/AyTÜRKBÖRİ
birl. Türk/BöriTÜRKEKUL
birl. Türke/KulTÜRKEL
birl. Türk/ElTÜRKER
birl. Türk/ErTÜRKEŞ
Türgiş (Türke yakın, Türke benzer) - Bilge Kağan dönemi beylerindenTÜRKİL
birl. Türk/İlTÜRKİLİ
birl. Türk/İliTÜRKKAN
birl. Türk/KanTÜRKMEN
Türk gibi, Türk adamı, Türk türünden kişi. . . Bu ad, özellikle Oğuz boyundan olan Türkleri anlatmak için, Arap ve İran tarihçileri tarafından kullanılan ve Farsça bir ek ile söylenen "Türkmenend" sözcüğünden kaynaklanıyorsa da, Türkçe’de "Men, Man" ekleri de varolduğundan, pek fazla bir anlam değişikliği olmuyor. Ancak, bu eklerle değerlendirildiğinde ise anlam biraz değişebiliyor ve Uz-man, koca-man, dil-men, vb. sözcükleri gibi mübalağa ve büyüklük ekleriyle, " Büyük Türk, Ulu Türk" gibi bir anlama bürünüyor. Bazı Avrupalı bilim adamları da, Türk Kuman adlarının, karışımından oluşan ve öztürk anlamını içerdiğini söyler. - Babür Han dönemi beylerinden (Türkmen El Fetih)TÜRKSAY
birl. Türk/SayTÜRKSEN
Birl. Türk/SenTÜRKSOY
birl. Türk/SoyTÜRKŞAD
birl. Türk/Şad - İstemi kağan’ın oğullarındanTÜRKTİGİN
birl. Türk/Tigin - Abbasi halifesinin, İdil Bulgarlarına yolladığı, İbn’i yönetimindeki heyetle bulunan Türk beyiTÜRKÜ
Türk dilinde söylenen, melodi - Otmanlılar döneminde, kırsal alanlarda yaşayan ve Türkçeden başka bir dil konuşmayan topluluklar için kullanılmış bir sözcükTÜRÜ
Dürülmüş, derli, toplu, düzenliTÜRÜNG
Aktif, faal, çalışkanTÜŞ
Düş, rüyaTÜŞTEMİZ
birl. Tüş/Temiz - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTÜTSÜ
Güzel kokulu ot yakarak ortaya çıkarılan kokuTÜTSÜK
1- Tütsü, tüten koku 2- Öfkeli, kinci, öç alıcıTÜTÜK
1- Güzel ve etkileyici koku, duman, tütme kokusu 2- Düdük, savaşlarda ve savaş talimlerin- de komut vermek için kullanılan düdükTÜZ
Düz, düzen, kök, esas, kural, bütünlük, doğruluk, uyum, uyumlulukTÜZAPA
birl. Tüz/ApaTÜZE
1- Düz, doğru, düzen, kural, uyum, ahenk 2- İdare, yönetim 3- Ulus, topluluk, halk 4- Uyum, uyumluluk, barış, uzlaşı 5- KusursuzlukTÜZBAY
birl. Tüz/bayTÜZBAYKÜÇ
birl. Tüz/Bay/Güç - Bütün, hepsi, hepsini içine alanTÜZEN
Düzen, uyum, kurallar bütünüTÜZENKULU
birl. Tüzen/KuluTÜZLİ
Uyumlu, uygun, düzenli, idareciTÜZLÜG
uyum, ahenk, geçimTÜZÜK
(Düzük) 1- Düzen, düzülü, sıralı, düzenleme, düzenlenmiş, düzenli, 2- Özel durumlara göre biçimlenmiş kurallar bütünüTÜZÜKERİ
birl. Tüzük/EriTÜZÜL
1- Düzülü, sıralı, muntazam, disiplinli, hiyerarşik 2- Anlaşmış, anlaşmalıTÜZÜM
Düzgünlük, sıra, dizgiTÜZÜN
1- Düzen, kural, teamül, gidişat 2- Öz, kök, soy, soylu, seçkin, egemen 3- Uysal, yumuşak huylu ve davranışlı - Abbasiler, (El Muktedi) dönemi, Türk asıllı vali ve komutanTÜZÜNALP
birl. Tüzün/AlpTÜZÜNBAY
birl. Tüzün/BayTÜZÜNBEGÜM
birl. Tüzün/BegümTÜZÜNBEK
birl. Tüzün/Bek - Hamdanoğulları beyliği, bey ve komutanlarındanTÜZÜNBİKE
birl. Tüzün/BikeTÜZÜNBULAK
birl. Tüzün/Bulak - Uygur kağanlığı dönemi beylerindenTÜZÜNER
birl. Tüzün/ErTÜZÜNKUL
birl. Tüzün/KulTÜZÜNSELİG
birl. Tüzün/SeligTÜZÜNTAY
birl. Tüzün/TayUBUT
Ar, edep, tevazu, alçak gönüllülükUC
Uç, sınırUCAS
İddia, bahisUCUD
Yeryüzü, dünyaUCUN
Uçta, sınırda, kenarda, uçbeyi - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyUÇ
1- Son, bitim, sınır, kıyı 2- Aşırılık, ekstrem 3- Herhangi bir nesnenin sivri kısmı 4- Ordu kanadı, kol, cenahUÇA
1- Koruma, himaye, arka 2- Uç, sınır, limit 3- Kendini aşmış, yüksek, uluUÇAHAN
birl. Uça/Han - Sibir hanlarındanUÇAR
1- Haber, havadis 2- Kanıt, delil 3- Göğe yakın, Tanrıya yakın, dindar 4- Uçarı, vurdumduymazUÇARBEG
birl. Uçar/BekUÇARHAN
birl. Uçar/hanUÇARKAM
birl. Uçar/Kam - Göktürkler dönemi, bilginlerindenUÇAY
birl. Uç/AyUÇBAY
birl. Uç/BayUÇBEY
birl. Uç/Bey - Sınır karakollarında görev yapan askeri birlik komutanıUÇER
birl. Uç/ErUÇGUN
1- Kam, baksı, kendinden geçmiş, tıransa girmiş 2- Kıvılcım, şerereUÇKAN
Uçan, uçucuUÇKARA
birl. Uç/Kara . . Sırtı renkli, kanatları kara bir kuş türüUÇKIR
birl. Uç/KırUÇKUN
Uçuk, kendinden geçmiş, ateşli, heyecanlıUÇMAGAY
birl. Uçmağ/AyUÇMAĞ
(Uçmak) CennetUÇSIZ
Sınırsız, geniş, büyük, alabildiğine. .UÇUBEK
birl. Uçu/BekUÇUK
Uçmuş, kendinden geçen, mest olan kam, baksıUÇUMAK
Uçmak, cennetUÇUR
1- Devir, dönem 2- Mürşid, şeyhUÇURAN
Mürşid, şeyh, kamUÇURUM
Son, uzak, uzak nokta, uçulan, uzaklaşılan, yüksek ve derin dağ yamacı, yarUÇUZ
birl. Uç/Uz 1- Alçak gönüllü 2- Basit, kolayUD
(Ut) 1- Arka, geri, ardından gitme, takip 2- karşılaşma, çatışma, yenme, utku 3- Uyuma, uyku - Türkmenlerin, Salur ve Yalvaç oymakları, dip dedelerindenUDAR
1- Takipçi, peşini bırakmayan, kovalayan 2- Yener, galip gelirUDARSENGÜN
birl. Udar/Sengün - Bilge Kağan’ın bey ve komutanlarındanUDU
UykuUDUK
Uyanık, diriUDUM
Ard arka, arkası sıraUDUN
1- Hüner, beceri 2- Sönmüş, sönük - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyUDUZ
1- Mürşit, yol gösteren, ardından gidilen 2- Yollayan, sevk edenUGAN
Kaadir, yaratan ve hükmeden, Ali, yüksek, kudretli - . . Çok eski dönemlerden beri, Tanrı ve Tanrı sıfatı olarak kullanılan bu sözcük, Türklerin ilk Müslüman oldukları dönemlerde de, bir süre Tanrı adı olarak kullanılmıştır.UGANAY
birl. Ugan/AyUGANBERDİ
birl. Ugan/Verdi - Babür Han dönemi amiral ve beylerindenUGANBİGE
birl. Ugan/BikeUGANER
birl. Ugan/ErUGIN
Fikir, düşünceUGIŞ
Zeka, üretkenlikUGUZ
Kutlu, mübarekUĞRAK
1- başvurulan kişi, bilge ve deneyimli kişi 2- Savaşa giderken, Askerlerin, aile ya da eşyalarını topluca bıraktıkları yer 3- Uğranılan yerUĞRAKALP
birl. Uğrak/AlpUĞRAKBAY
birl. Uğrak/BayUĞRAŞ
1- Düşünce, tasarı, iş, çaba, meslek 2- Mücadele, savaşım, savaş, Karşılaşma, karşı karşıya gelmeUĞRAŞI
Meslek, iş, çaba, savaşım, geçimUĞRUK
Savaşa giderken, askerlerin eşyalarını bıraktıkları yer - Türkmenlerin, Çavdur oymağı, dip dedelerindenUĞRUN
Yan bakış, gizlice bakışUĞUR
1- Baht, talih, iyilik, güzellik, kut, bolluk, bereket 2- Süre, zamanUĞURAL
Uğurlu, kutlu, bahtı açık - Mısır-Türk kölemenleri devleri saray nazırlarındanUĞURAPA
birl. Uğur/ApaUĞURAY
birl. Uğur/AyUĞURBAY
Birl. Uğur/BayUĞURBİL
birl. Uğur/BilUĞURÇAL
birl. Uğur/Çal (Sürmek, değdirmek) - Türkmenlerin, Yaymut oymağı, dip dedelerindenUĞURKAN
birl. Uğur/KanUĞURKUL
birl. Uğur/KulUĞURLU
Kutlu, bereketli, talihliUĞURSAY
birl. Uğur/SayUĞURTAN
birl. Uğur/TanUĞURTAŞ
birl. Uğur/TaşUĞURTAY
birl. Uğur/TayUĞUŞ
Akraba, hısım, kan bağıyla birbirine bağlı kişilerden her biriUKANER
birl. Ugan/ErUKUŞ
Zeka, akıl, yetenekUL
1- Temel, esas, kök, oluş, oluşum, doğuş 2- İşaret, nişan, izULA
Temel, esas, esaslıULAÇ
1- Ulaştıran, bağlayan, bağlayıcı 2- İsabet 3- Tim, takım, müfrezeULAÇLI
Ulaştıran, ulak - Türkmenlerin, Karakalpak oymağı, dip dedelerindenULAĞ
1- Soy, nesil 2- Maiyet, bütünlük 3- ulak, haberci 4- Bağ, zincirULAK
1- Ulaştırıcı, ulaştıran, haberci, bağlantı sahibiULAKBAY
birl. Ulak/BayULAKBAK
birl. Ulak/Bek - Kulagu Han’ın öteki adıULAKBUĞA
birl. Ulak/BoğaULAKÇI
Haberci, ulaştırıcı, bağlayıcı, bağlantıULAKÇIHAN
birl. Ulakçı/han - Altınordu hanlarından. Batu Han’ın torunuULAKKOCA
birl. Ulak/KocaULAM
1- Eklenmiş, katılmış, tim, müfreze 2- Dizi, dizili, bağlı, dizgi 3- yetenek, yetenekli 4- Ululama, selamlama, temennaULAMBAY
birl. Ulam/BayULAMBEK
birl. Ulam/BekULAN
1- Bağlayan, bağlayıcı, birleştirici, etkileyici 2- Ulu, ululanmış, saygıdeğer, söz dinleten 3- Taze, tazelik, gençlik, genç, cıvanULANBATUR
birl. Ulan/Batur Ünlü ve ulu kahramanULANBAY
birl. Ulan/BayULANDI
Ululandı, kutsandı, kutluULANMIŞ
Ulu, kutsal, mübarek, saygıdeğerULAR
1- Bağlayan, birleştiren, birleştirici 2- Erkek keklikULAŞ
1- Ululuk, ululaşma, yücelik 2- Oluş, temel, kök, soy, soyluluk 3- yetişme, kavuşma Ulaşılacak olan, bağlanılacak olan, ülkü, ideal 4- uluyuş, kurt gibi uluma 5- Savaş uranı, savaş narası 6- Kent, kent arazisi 7- İsabet - Türk mitolojisinde, Dip Yabgu han’ın ve oğlunun vezirliğini yapmış bilge kişiULAŞALP
birl. Ulaş/Alp - Salçuklular dönemi, bey ve komutanlarındanULAŞBAY
birl. Ulaş/BayULAŞBEĞ
birl. Ulaş/Beğ - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir Oğuz beyi. Salur Kazan’ın babasıULAŞHAN
birl. Ulaş/hanULAŞKAN
birl. Ulaş/kanULAŞBÖRİ
Birl. Ulaş/BöriULAŞBUĞA
birl. Ulaş/BoğaULAŞLU
1- Amaçlı, idealist, ne istediğini bilen 2- Ulaşıcı, bağlayıcı, birleştirici 3- Kentli, zengin, varlıklıULAŞTAN
birl. Ulaş/TanULAT
Bağlayıcı, birleştiriciULAY
birl. Ul/AyULCA
1- Ezeli, eskiden beri var olan 2- Pay, ganimet, savaş ganimetiULCAŞ
1- Tazim, ululama, büyükleme 2- Bölüşüm, paylaşım, ganimetULCAŞBAY
birl. Ulcaş/BayULCAŞBEK
birl. Ulcaş/BekULDIZ
Yıldız - Batı Hunları hanlarındanULIÇ
Yavru, yaren, sevilen ve korunanULIÇIM
Yavru, yavrucakULIG
Uluma, yakınma, sızlanmaULIŞ
Uluyuş, kurt gibi ulayışULU
(Ulug, Uluğ) Yüce, yüksek, mübarekULUAY
birl. Ulu/AyULUCA
1- Ululuğa yakın, saygıdeğer, hürmetli 2- Üst düzey yönetici, erk sahibiULUÇ
1- Temel, esas, oluş, ulaş 2- Bağ, bağlantı, ilişki 3- Uluyuş, uluma - Salçuklular dönemi, bey ve komutanlarındanULUÇAY
birl. Ulu/ÇayULUGAY
birl. Uluğ/AyULUĞ
Ulu, yüce, mübarekULUĞ CUCİ
birl. Uluğ/Cuci - Çengiz Kaan’ın kamı, falcısı ve danışmanı. ( Bazı tarihçiler bu kişinin, "Çengiz Yasaları"nın hazırlanmasına ön ayak olduğunu, Çengiz’e, "Türk Birliği" fikrini verip bunu aşılayan kişi olduğunu yazarlar. . . )ULUĞALP
birl. Ulu/AlpULUĞAYGUÇİ
birl. Ulu/Ayguçi - Göktürkler ve özellikle Uygurlar döneminde başbakan ( sadrazam, baş vezir) ünvanı olarak kullanılmıştır.ULUĞBATU
birl. Ulu/BatuULUBAY
birl. Ulu/BayULUĞBEGÜM
birl. Ulu/BegümULUĞBEY
birl. Ulu/Bey - Timuroğulları devleti hanlarından. Timur Kürkan Han’ın torunlarından ve dünyaca ünlü gökbilimci, astrolog ( kendi adına yaptırdığı, gözlem evi (Rasathane) bugün dahi kullanılmaktadır. )ULUĞBİGE
birl. Ulu/BikeULUĞBİLGE
birl. Ulu/BilgeULUĞBİTİG
birl. Ulu/BitigULUĞER
birl. Ulu/ErULUĞERK
birl. Ulu/ErkULUĞERKİN
birl. Ulu/Erkin - Uygurların, Yir Bayırku oymağı, dip dedelerindenULUĞHAN
birl. Ulu/hanULUĞKAN
birl. Ulu/KanULUĞKUTLUBİLGEKAĞAN
- Uygur kağanlarındanULUĞKÜN
birl. Ulu/GünULUĞNOYAN
birl. Ulu/Noyan - Çengiz Kaan döneminde "Başkomutanlık" sıfatı olarak kullanılan bir unvanULUĞŞAD
birl. Ulu/Şad - İstemi Kağan’ın oğullarındanULUĞTAN
birl. Ulu/TanULUĞTARKAN
birl. Ulu/Tarkan - Göktürkler, (kara Kağan) dönemi, vezir ve danışmanlarındanULUĞTAY
birl. Ulu/TayULUĞTİMUR
birl. Ulu/TimurULUĞTUĞ
birl. Ulu/TuğULUĞTÜRK
birl. Ulu/Türk - Oğuznamede Oğuz Kağan’ın vezirlerindenULUĞTÜRKAN
birl. Ulu/TerkenULUĞYÜZ
birl. Ulu/Yüz - Kazakların, üç ana boyundan biriULUKOYUN
birl. Ulu/Koyun - Yakut destanlarında adı geçen "Ateş Tanrısı"ULUKUL
birl. Ulu/KulULUKULİ
birl. Ulu/KuliULULA
Yücelt, yükselt, mübarek kılULUM
Debdebe, şaşa, gösterişULUN
(Ulan, İlun) Ulu, ululanmışULUNYEGE
birl. Ulun/Yeke Sözü dinlenen, saygı duyulan, bilgi ve deneyimine başvurulan hanım - Çengiz Kaan’ın anasıULUOBA
birl. Ulu/ObaULURAK
Ulu, kebir, en büyükULUS
1- Ul (Temel, kök, esas) dan. . . Ul/Uz 2- Ülüş, bölüm, kesim, topluluk. . . dan boy, halk, millet, budun (Uygurlarda) 3- Sürü, geniş, büyük sürü (Moğollarda) 4- Aynı merkeze, ya da devlete bağlı, yurttaş topluluğu (Türkiye’de) 5- Türkçe’yi, sonradan öğrenerek, Türklerin arasına karışmış, zamanla Türkleşmiş, halk, ya da kişi (Göktürklerde) - Ünlü bilgin, Ali Şir Nevai’nin babasıULUSU
birl. Ulu/SuULUŞ
Pay, bölümULUTAN
birl. Ulu/TanULUTARHAN
birl. Ulu/tarhan - Abbasiler dönemi, Mısır valisiULUTAŞ
Birl. Ulu/Taş - Öteki adı da, Kür Han olan bu kişi, Karakıtaylar devletinin kurucusu ve ilk hanı olup, "Türkçülük" düşüncesinin, o dönem koşullarına göre değerlendirildiğinde, ilk fikir babası sayılır.ULUTAY
birl. Ulu/TayULUTOY
birl. Ulu/ToyULUTOYUN
birl. Ulu/Toyun - Yakut destanlarında, kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen TanrıULUYÜZ
birl. Ulu/Yüz - Üç ana kazak boyundan biriUMAK
Irk, soy, kemikUMAN
Umutlu, bekleyenUMANÇ
1- Umutluluk 2- İntizarUMAR
UmutluUMARBAY
birl. Umar/bayUMARHAN
birl. Umar/Han - Tuna Bulgarları hanlarındanUMARKAN
birl. Umar/KanUMAY
Koruyucu, şefkatli, iyiliksever - Eski dönem, Tanrıçalarından ( Halen, Altay ve tüm Kuzey Türkleri arasında çocukları sevip, koruduğuna inanılır)UMDI
Arzu, beklentiUMDU
Ümit, ümitliUMUCA
Umutlu bekleyişUMUÇ
Rica, yakarış, beklentiUMUG
1- Ümit, destek, dayanak 2- Sığınma, ilticaUMUNÇ
Rica, beklentiUMUR
Umar, ümitli - Aydınoğulları dönemi beylerinden (Umur Bey)UMUŞ
BeklentiUMUT
Umuş, ümit, beklentiUNAT
Doğru, yerinde, uygun, olgun, yeterliUNGAN
(Ungan) 1- Bağlı, bağımlı 2- Bahtiyar, doğru yolda olanUR
1- Uğur, baht, mutluluk 2- Vur, vurmak, darbeURAGUT
Dişi, üretken, tohum, tohumlukURAK
Orak, doğrayıcı, biçici - Altınordu hanlarından, Al Çığır’ın oğluURAL
1- Vur 2- Or-AlURAN
1- Savaş narası, nara 2- Vuran, vurma eyleminde bulunan, döven 3- parola - Başkurtları, oymak beylerindenURANALP
birl. Uran/AlpURANBAY
birl. Uran/BayURANBEK
birl. Uran/BekURANHAN
birl. Uran/hanURANKAN
birl. Uran/KanURANKILIÇ
birl. Uran/KılışURANKUL
Birl. Uran/KulURANKULU
birl. Uran/KuliURAS
1-Kut, baht, mutluluk 2- Ateş bakışlıURAZ
Uras, kut, baht - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenURAZKUL
birl. Uraz/KulURAZLI
Mutlu, bahtiyarURBALA
birl. Ur/BalaURBERK
birl. Ur/BeğURGU
(Urku) - Kırgızların, İçgilik oymağı, dip dedelerindenURKAN
birl. Ur/KanURKU
Uğur, baht, talihURKUTİGİN
birl. Urku/Tigin - Göktürkler dönemi prenslerinden. Kürşad’ın yeğeni, Tulu Han’ın oğluURPAK
(Urpağ) 1- Evlat, uşak 2- Kibar, nazikURTEKİN
birl. Ur/tekin - Altay destanlarında adı geçen bir beyURTİMUR
birl. Ur/Timur - Cuci Han’ın torunlarındanURUĞ
(Uruk)URUK
1- Boy, ok, ulus 2- Vuruk, vurgunURUKALP
birl. Uruk/AlpURUKAY
birl. Uruk/ayURUKBAY
birl. Uruk/BayURUKBİGE
birl. Uruk/BikeURUKER
birl. Uruk/ErURUL
1- Tür, cins 2- ÖrsURULU
Cins, soyluURUM
1- Şeref, onur, haysiyet 2- Meleke, beceri, yatkınlıkURUMDAY
Panzehir ve tedavi için kullanılan bir taşURUN
1- Orun, şeref, itibar 2- Miktar, adetURUNÇA
1- Şerefli, onurlu 2- Emanet, rehinURUNGU
1- Şeref, onur, haysiyet, onurlu davranış 2- Eğitim ve talim kılıcıURUNGUŞAD
birl. Urungu/Şad - Göktürk prenslerinden. Kürşad’ın oğluURUNKOCA
birl. Urun/Koca - Tuman Han’ın torunlarındanURUS
1- Orus, uras, uraz) 2- Uruş, kırış, savaş - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Bayoğlu ve Aday oymakları, dip dedelerindenURUSİNAL
birl. Urus/İnal - Kırgız, oymak beylerindenURUSHAN
birl. Urus/han - 1- Oğuznamede Yafes’in oğullarından. Türk’ün kardeşlerinden 2- Kıpçak hanlarından. Cuci Han’ın torunuURUSKUŞ
birl. Urus/Kuş - Türkmenlerin, Yaymut ve Bayramşahlı oymakları, dip dedelerindenURUŞ
Vuruş, döğüş, kırış, savaşURUŞALP
birl. Uruş/AlpURUŞBAY
birl. Uruş/BayURUŞBEK
birl. Uruş/BekURUŞHAN
birl. Uruş/HanURUŞKAN
Savaşçı, cengaverURUT
1- Aşama, merhale 2- Amaç, maksat, hedefURUZ
1- Uraz, uras 2-Vuruş, döğüş - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir bey. Kazan Beğ’in oğlu, Basat’ ın babasıUS
Öz, töz, yeti, anlayış gücü, akıl, zeka, uzlukUSAL
birl. Us/AlUSALDI
birl. Us/AldıUSALMIŞ
birl. Us/AlmışUSAN
Uslu, akıllı, usta, uzmanUSANAR
birl. Us/AnarUSANBAY
birl. Usan/BayUSARI
birl. Us/ArıUSARIK
birl. Us/ArıkUSBAY
birl. Us/BayUSBEK
birl. Us/BekUSBOL
birl. Us/Bol . . Dahi, üstün zekalıUSER
birl. Us/ErUSERBAY
birl. Us/ErbayUSLU
Akıllı, uzman, üstadUSLUAY
birl. Uslu/AyUSLUGÜN
birl. Uslu/GünUSLUĞ
(Uslu)USLUHAN
birl. Uslu/HanUSLUM
Becerikli, mahirUSLUY
Deneyimli, tecrübeliUSUK
Uslu, akıllı, zekiUSUN
1- Uzun, uzman, derin, engin, deneyimli 2- Gerçek, sahihUSUNUZLUĞ
birl. Usun/Uzluk - karahanlılar dönemi, vezirlerindenUSUNBAY
birl. Usun/BayUSUNBEKİ
birl. Usun/Beki - Çengiz Kaan dönemi (Kökçü’den sonraki) başşamanıUSUNBİGE
birl. Usun/BikeUSUNER
birl. Usun/ErUSUNKOCA
birl. Usun/KocaUŞAK
Çocuk, genç, taze, ufaklık, (. . Uş kökünden, dağılma, parçalanma, ufalanma, Farsçadaki Uşşak ile yalnızca ad benzerliği var. Anlamlar farklı. Farsçadaki, Hizmetçi, müstahden. . )UŞUN
(Usun)UŞUNKOCA
(Usun Koca) - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyUTA
1- Tedavi, onarım, tamir, iyileştirme 2- Zafer, galibiyetUTABAY
birl. Uta/BayUTACI
Doktor, eczacı, iyileştiriciUTAMAN
1- Utkan, galip, muzaffer 2- Eczacı, doktor 3- Edeoli, mahçup, sıkılganUTAN
1- Galip, muzaffer 2- Utanma, ar, mahçubiyetUTANGAN
Utangaç, mahçup, kendi kendini sıkanUTAR
1- Yener, utkan, galip 2- İyileştirici 3- Kovalayan, takip eden - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanUTAŞ
1- Yardım, imdat 2- Galibiyet, zafer, utku 3- Takip, kovalamaca - karahanlılar dönemi, bey ve komutanlarındanUTGUÇU
Galip, muzafferUTKU
Zafer, galibiyet, yenme, üstün gelme, güçlüklerden sonra ulaşılan mutlu sonUTLU
1- Galip, muzaffer 2- Sıkılgan, mahçupUTUGLU
Galip, muzafferUTUŞ
Yenme, galibiyet, zaferUTUZ
birl. Ut/uzUVUT
Utanma duygusu, edep, arUYAN
1- Dikkat, itina, dikkatlilik, tedbir 2- İman, inançUYANIK
Dikkatli, tedbirliUYAR
Uyumlu, uygunUYAV
Uyanık, fatin, ferasetliUYDAÇI
Mürşid, yol gösteren, öğretmenUYGAN
1- Uyumlu, geçimli, uysal 2- Bağlı, tabi, mutiUYGANBAY
birl. Uygan/BayUYGANBEK
birl. Uygan/BekUYGAR
(Uygur) çağdaş, uyumlu, uygun, uyarlı, medeniUYGU
Ahenk, uyumUYGUL
UyumluUYGUN
1- Yakışıklı, güzel, elverişli 2- Geçimli, dirlikçi, imtizaçlıUYGUR
(uygar) - Türk boyları içinde, bu günkü anlamda bir kentleşmeye ilk başlayan Türk boyu. Kağıdı, akapunkturu, matbaayı, tekstil sanayiini ve daha birçok buluşu gerçekleştiren Türk boyuUYGURALP
birl. Uygur/AlpUYGURBAY
birl. Uygur/BayUYGUT
Uyumlu, ahenkli, uygarUYGUTALP
birl. Uygut/Alp - Otmanlıların ilk dönem bey ve komutanlarındanUYLAŞ
1- Uyum, geçim, dirlik, düzen 2- Fikir, düşünce, tefekkürUYLAŞI
Uyum, geçim, barışUYSAL
uyumlu, efendi, yumuşak başlı, halim, selimUYTUN
Kutlu, mübarekUYTUNALP
birl. Uytun/AlpUYTUNAY
Birl. Uytun/AyUYTUNBAY
birl. Uytun/bayUYTUNBÖRİ
birl. Uytun/BöriUYUM
Uygunluk, denklik, ahenk, armoniUZ
Us, öz, erk, yetme, beceri, başarı, açılma, uzama, genişleme, açılım, yayılımUZA
1- uzay, genişlik, uzunlık, yaygınlık 2- Eski, eskiye dayalı, kadim, mazi 3- Geçiş, geçitUZAK
1- Uzman, usta, sanatkar 2- Güçlü, egemen, başarılıUZAKBAY
birl. Uzak/BayUZAM
Uzlanmış, ustalaşmış, ustaUZAMIŞKAĞAN
birl. Uzamış/Kağan - Göktürk KağanlarındanUZAN
Uzman, usta, akıllı, bilgili, sanatçı, pirUZAY
Feza, gök boşluğu, uzamış, genişlemiş, genişUZBEGÜM
birl. Uz/BegümUZBEK
birl. Uz/BekUZBEY
birl. Uz/beyUZBİGE
birl. Uz/BikeUZDU
Ezeli, çok eski, kadimUZEL
birl. Uz/El Usta, maharetli, becerikli, sanat erbabıUZELLİ
Usta, maharetli, elinden iş gelenUZER
birl. Uz/ErUZERK
birl. Uz/ErkUZHAN
birl. Uz/Han - Oğuznamede, Moğol Han’ın dört oğlundan biriUZİL
birl. Uz/İlUZKAN
birl. Uz/KanUZHATUN
birl. Uz/HatunUZKUL
birl. Uz/KulUZKULİ
birl. Uz/KuliUZLUK
İhtisas, uzmanlık - Kumanlar dönemi beylerindenUZMA
Kalifiye, uzman, pirUZMAN
Usta, pir, otoriteUZTİMUR
birl. Uz/Timur - Batu Han’ın torunlarındanUZUG
Uyanık, dikkatli, müteyakkızUZUN
(Usun) 1- Uzman, pir, becerikli, iş bitirici 2- yaygın, geniş 3- kalıcı, daimi - Karakoyunlular devleti hanlarından. Uzun HasanUZUNAY
birl. Uzun/Ay - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyUZUNBAY
birl. Uzun/BayUZUNER
birl. Uzun/ErUZUNERK
birl. Uzun/ErkUZUNGÜN
birl. Uzun/GünUZUNTAY
Birl. Uzun/TayUZUNTÖR
birl. Uzun/TörÜÇ
Üç sayısı. (Türklerin, dokuz, kırk gibi, uğurlu saydığı sayılardan)ÜÇAY
birl. Üç/AyÜÇBAY
birl. Üç/BayÜÇİL
birl. Üç/İl - Sarı Türgişler devleti hanlarındanÜÇKÜN
birl. Üç/GünÜÇOĞUL
birl. Üç/Oğul . . Üçüncü oğul - Göktürkler dönemi, beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanÜÇOĞUZ
birl. Üç/OğuzÜÇOK
birl. Üç/Ok - Oğuz boylarındanÜÇTAMGA
birl. Üç/Tamga - Kırgızların, Togay ve Girik oymakları, dip dedelerindenÜÇTUĞ
birl. Üç/TuğÜÇURUK
birl. Üç/Uruk - Özbek oymak beylerinden. Özbek oymaklarındanÜGE
(Üyge) Ünlü, meşhurÜGİT
Öğüt, nasihat, propaganda, ajitasyonÜĞDÜL
Bahşiş, ihsanÜKELGE
Armağan, bahşişÜLEGÜ
Bölüm, kısım, payÜLEŞÜR
Bölüşüm, paylaşım, paylaşımcıÜLGEN
1- Ulu, kebir 2- İri, büyük, heybetli, geniş - Eski dönem Tanrılarından ( Türk mitolojisinde İyilik Tanrısı)ÜLGİ
Örnek, numuneÜLGÜDÜR
Örnek, numuneÜLGÜT
Örnek, numuneÜLKE
Bölüm, parça, toprak, diyar, memleket, vatan, yurtÜLKEM
Ülke, memleket sevgisiÜLKEN
(Ülgen)ÜLKER
1- yıldızlar topluluğu, yıldız kümesi 2- Yedi kardeşler de denen bir yıldız grubu 3- Kadife, peşgir, gibi dokumaların üzerindeki, ince tüy, havÜLKER ÇERİĞ
Savaş hilesi, savaş taktiğiÜLKÜ
1- İdeal, hedef, olacağına inanılan. . "Olan, değil, olması gereken. . " 2- Prensip, adet, düstur 10- Üleşme, bölüşme, pay, pay ortaklığıÜLKÜCÜ
Ülkü sahibi, olması gerekeni düşünenÜLKÜDAŞ
Aynı ülküyü benimseyen ve aynı ülküyü paylaşan kimseÜLKÜER
birl. Ülkü/ErÜLKÜM
Ülkü sevgisiÜLKÜSAY
Birl. Ülkü/SayÜLÜGLÜ
Talihli, kısmetli, bahtı açıkÜLÜK
(ülüg) Kısmet, nasip, payÜLÜKBULMUŞ
birl. Ülük/Bulmuş - Uygur kağanlarının ünvanlarındanÜLÜŞ
1- Bölüş, bölüm, bölünen, pay 2- Konuk payı, komşu payı, ailenin ihtiyaçları dışında, konuk- komşu için ayrılan ve saklanan payÜMİT
Umut ( Türkçeden Farsçaya geçen bir sözcük)ÜN
1- Ses, seda 2- Şöhret, namÜNAL
1- Ün/Al 2- İnal (Han soyundan gelen, soylu ve imtiyazlı bey)ÜNALDI
birl. Ün/Aldı Ünlü, meşhurÜNALP
birl. Ün/AlpÜNALTİGİN
Birl. Ünal/TiginÜNAY
birl. Ün/AyÜNBAY
birl. Ün/BayÜNDEV
Namlı, meşhurÜNER
birl. Ün/Er - Salçuklular (Berk Yaruk han) dönemi bey ve komutanlarındanÜNERBAY
birl. Üner/BayÜNERSAL
birl. Üner/SalÜNGELDİ
birl. Ün/GeldiÜNKUL
birl. Ün/KulÜNKULİ
birl. Ün/KuliÜNLÜ
1- Meşhur, namlı, tanınmış 2- Gür sesli, sesini duyuranÜNLÜER
birl. Ünlü/ErÜNLÜSOY
birl. Ünlü/SoyÜNSAL
birl. Ün/Sal (Salmak. . dan)ÜNSALDI
birl. Ün/SaldıÜNSALMIŞ
birl. Ün/SalmışÜNSAY
birl. Ün/SayÜNSEV
birl. Ün/SevÜNSOY
birl. Ün/SoyÜNÜBOL
birl. Ünü/BolÜNVERDİ
birl. Ün/VerdiÜREGEN
Bereketli, münbitÜREGİR
Bolluk, bereket, üretkenlik - Oğuz boylarındanÜREK
Yürek, kalpÜREKALP
birl. Ürek/AlpÜREKAY
birl. Ürek/AyÜREKBAY
birl. Ürek/BayÜREKBEK
birl. Ürek/bekÜREKLÜ
Cesur, yiğitÜRENTUYUN
birl. Üren/Tuyun - Eski dönem, Yakut Tanrı adlarındanÜRGAN
Kıvılcım, şerareÜRGÜÇ
Körük, demirci körüğüÜRK
Dehşeh, korku, çekinceÜRKMEZ
Cesur, korkusuzÜRKMEZHAN
birl. Ürkmez/HanÜRKMEZKAN
birl. Ürkmez/KanÜRKÜT
Ürkütücü, dehşet vericiÜRÜK
Süregen, daimiÜRÜN
Döl, verim, ekin, üremiş, üretilmiş olanÜRÜNDÜK
Verimli, seçkin, güzideÜRÜNDÜL
Seçkin, güzideÜRÜNG
1- Maneviyat, manevi güç, 2- Temiz, pak, pakizeÜRÜNGAY
birl. Ürüng/Ay - Uygur kağanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanÜSTBUĞA
birl. Üst/Boğa (Üstebuğa) - Çağatay hanlarındanÜSTE
Galip, faikÜSTEK
Üstün, galip, faikÜSTER
birl. Üst/ErÜSTÜN
Üstte olan, galip, faik, muzafferÜSTÜNALP
birl. Üstün/AlpÜSTÜNAY
birl. Üstün/AyÜSTÜNBAY
birl. Üstün/bayÜSTÜNBEK
birl. Üstün/BekÜSTÜNER
birl. Üstün/ErÜSTÜNGÜ
Üstün gelme, üste çıkma, mertebe atlama, dereceÜSTÜNKOCA
birl. Üstün/Koca - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyÜSTÜNSAY
birl. Üstün/sayÜSTÜNSOY
birl. Üstün/SoyÜTEBAY
birl. Üte/Bay (Ötebay) - Kırgızların, Argın oymağı, dip dedelerindenÜTGÜR
Hızlı, seri, çabukÜYEN
1- İlkeli, özüne bağlı 2- İyilik sever, temiz yürekliÜYGE
İyi, yararlı, zararsızÜYGEBİGE
birl. Üygen/BikeÜYGEN
İyilik dolu, temiz kalpliÜYGENARIK
birl. Üygen/Arık - Altay, Tuva, Sogay destanlarında adı geçen bir TanrıçaÜYGENBEGÜM
birl. Üygen/BegümÜZBE
Üzgün, kızgın, dargın, darlanmış, mahzun, sıkıntılıÜZLÜNÇÜĞ
Olağanüstü, fevkaladeÜZÜT
Can, ruh, öz, tinVAR
(Bar) Oluş, ortaya çıkış, doğuşVARAK
Menzil, varılacak yerVARAN
1- Varlıklı, zengin 2- Sonuca ulaşan, erenVARGI
1- Varılan yer, sonuç 2- mal, mülkVARHAN
birl. Var/han - 1- Doğu Hun devleti hanlarından 2- Çengiz kaan dönemi, Kerayet hanlarındanVARIM
1- Servet, mal, mülk 2- Evlilik çağına gelmiş kızVARIMLU
Evlilik çağına girmiş kızVARIŞ
Menzil, varılacak yerVARIŞLI
MenzilVARLIG
(Varlık) 1- Mevcudiyet, var olma hali 2- Varlık, servet, zenginlik, bütünlük 3- Evren, kainatVAROĞUL
birl. Var/OğulVAROL
birl. Var/Ol Uzun ömür dileğiVERDİ
Cömert, eli açık, bağışlayıcı, ihsanda bulunanVERDİ HAN
birl. Verdi/Han - Altınordu devleti, hanlarındanVERGİ
(Bergi, birgü) 1- Huy, tabiat, yaratılış, aitlik, özellik 2- Haraç, nusum, verilen, ödenen nesneVERİM
Veriş, verme, bolluk, bereketVURAL
birl. Vur/Al (Almak. . dan)VURGUN
1- Vurulmuş, aşık 2- Baskın, ırgalama, yağmalamaVURGUNALP
birl. Vurgun/AlpVURGUNAY
birl. Vurgun/AyVURGUNER
birl. Vurgun/ErVURSAY
birl. Vur/SayVURTUT
birl. Vur/Tut (Tutmak. . dan)VURUŞ
Savaş, döğüş, kırışYABA
(Yapa, yapu) 1- Yapı, oluşum 2- Alet, edevat - Özbeklerin, Üç Uruğ oymağı, dip dedelerindenYABAGU
Yabgu, genel valiYABALAK
(Yablak) Dayanıklı, metin, mütehammilYABAN
1- Yabancı, yabani, vahşi 2- Yapan, yapıcıYABASU
birl. Yaba/SuYABAY
Yapay, yapan, yapıcı, yapılmışYABGU
1- Üst düzey yönetici, genel vali 2- Merkeze bağlı, özerk, bölge yöneticisi - Göktürkler döneminde kullanılan ünvanlardanYABGUKAĞAN
birl. Yabgu/Kağan - Batı Göktürkleri, kağanlarındanYABIR
1- Yapıcı, pozitif kişilikli, aktif, çalışkan 2- Güreşçi, döğüşçü - Altay Türkleri, Tuva oymağı, dip dedelerindenYABIRAY
birl. Yabır/AyYABIT
Yapı, yapıt, eser, mamulatYABLAK HAN
birl. (Yabalak Han) Yablak/Han - Sibir HanlarındanYAD
Yabancı, el, değişik, farklıYADA
1- Yabancı, yabancılık 2- Büyü, sihir, büyü yapmada kullanılan bir taşYADABÖRİ
birl. Yada/BöriYADAÇI
Yaya, piyadeYADAĞ
(yadağ) - Altay Türkleri, Kişiler oymağı, dip dedelerindenYADAKUL
birl. Yada/KulYADASAY
birl. Yada/SayYADEL
birl. Yad/Er Gurbet, yabancı memleketYADOBA
birl. Yad/ObaYADU
Yadçı, yad ediciYAGLA
Talan, yağmaYAĞADUR
Yağış, yağmur, bolluk, bereketYAĞAN
(Yagan, yakan) 1- Ucu ateşli ok 2- Yağmur 3- Gökten inen nur 4- Yakın, yar, cananYAĞANALP
birl. Yağan/AlpYAĞANAY
birl. Yağan/AyYAĞANBAY
birl. Yağan/BayYAĞANBEK
birl. Yağan/BekYAĞANBORA
birl. Yağan/BoraYAĞANBUKA
birl. Yağan/BoğaYAĞANER
birl. Yağan/ErYAĞANHAN
birl. Yağan/HanYAĞANKUL
birl. Yağan/KulYAĞANKULU
birl. Yağan/KuluYAĞANTAY
birl. Yağan/TayYAĞANTEKİN
birl. Yağan/TekinYAĞANTİGİN
birl. Yağan/TiginYAĞANTİMUR
birl. Yağan/TimurYAĞDI
Yağmur, yağanYAĞDIALP
birl. Yağdı/AlpYAĞDIBAY
birl. Yağdı/BayYAĞDIBEK
birl. Yağdı/BekYAĞDIKAR
birl. Yağdı/Kar (kar yağarken doğan)YAĞDIKAR HAN
birl. Yağdıkar/Han - Kıpçak hanlarındanYAĞDIKAR TUGAY
birl. Yağdıkar/Togay - Babür han dönemi bey ve komutanlarındanYAĞDIBASAN
birl. Yağdı/Basan Düşmana baskın yapan, düşmanı yok eden - Danişmendoğulları beyliği, komutanlarından. Gümüş Tekin’in oğluYAĞIBASMIŞ
birl. Yağı/Basmış (Yağıbasan) - Salçuklular devleti, bey ve komutanlarındanYAĞIBASTI
birl. Yağı/Bastı (Yağıbasan)YAĞISAVAN
birl. Yağı/Savan Düşmanı püskürten, düşmanı kovan, kovalayan - Suriye Salçukluları dönemi, bey ve komutanlarındanYAĞISIYAN
birl. Yağı/Sıyan (defeden, kovan) - Salçuklular dönemi, bey ve komutanlarındanYAĞIŞ
(Yakız- Yavuz) Kara, yanarak kararmış, karaya çalan mec. Cesur, gözüpek, şiddetli, yaman, yiğitYAĞIZALP
birl. Yağız/AlpYAĞIZAY
birl. Yağız/AyYAĞIZBAY
birl. Yağız/BayYAĞIZER
birl. Yağız/ErYAĞIZHAN
birl. Yağız/HanYAĞLAKAR
(Yaylakar) birl. Yayla/Kar - 1- Uygur kağanlarının sülale adı 2- Göktürkler dönemi beylerinden, Kürşad’ın kırklarındanYAĞMA
Ganimet, ganimet paylaşımı, bolluk - Oğuz Kağan dönemi, beylerindenYAĞMIŞ
Yağmakdan - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYAĞMUR
Yağmur yağışı - 1- Göktürkler dönemi, beylerinden Kürşad’ın kırklarından 2- Musul Salçukluları beylerinden, 3- Salçuklular (Alparslan Han) dönemi, bey ve komutanlarındanYAĞMUR HAN
birl. Yağmur/HanYAĞMURAY
birl. Yağmur/AyYAĞMURBAY
birl. Yağmur/bayYAĞMURBEG
birl. Yağmur/BegYAĞMURCA
1- Sessiz ve kısa süren yağmur 2- Bir geyik türü - Cuci Han’ın oğullarından. Batu Han’ın kardeşiYAĞMURÇAK
(Yağmurca)YAĞRIK
Yakarış, dilek, niyazYAĞRIKÇI
1- Yakarıcı, duacı 2- Faydalı, yararlı, işe yarayan - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyYAĞUK
(Yavuk) Sevilen, yakınlık duyulan, gönül yakınlığıYAKA
1- Sınır, sınır bölgesi 2- Kıyı, sahilYAKACIK
Dağ eteğiYAKAK
Ucu ateşli ok - Salçuklulara ad veren, Salçuk beğ’in babasıYAKAN
1- Yakıcı, yok edici 2- yağanYAKANER
birl. Yakan/ErYAKARCA
Yakan, sıcaklığı artıranYAKARI
Dua, temenni, yakarış, dilekYAKI
1- İlaç, em 2- Yakıcı, yakanYAKIT
Yakılan, enerji, ısı kaynağıYAKITİMUR
birl. Yakı/Timur - . . Oğuz Kağan’ın torunlarındanYAKŞI
Yakışıklı, güzel, çekici, yakıcı, uygun, yakışan, doğru, iyi - Salçuklular devleti bey ve komutanlarından. Demirtaş beğ’in oğluYAKŞIALP
birl. Yakşı/AlpYAKŞIBAY
birl. Yakşı/bayYAKŞIBEK
birl. Yakşı/BekYAKŞIER
birl. Yakşı/ErYAKŞILIK
İyilik, güzellik, uygunluk - Kırgızların, Togay, Buğu ve Kıdık oymakları, dip dedelerindenYAKŞITAY
birl. Yakşı/TayYAKŞITOGA
birl. Yakşı/TogaYAKŞİHAN
birl. Yakşi/Han - İsfandiyaroğulları beyliği, beylerindenYAKTU
Işık, meşale, aydınlıkYAKURA
Yakın, yakınlık duygusuYAKUŞUK
Yakışıklı, güzel, uygun, uyumluYAKUT
Yakıt, enerji, yakılan - Halen Sibirya’da yaşamakta olan, en eski Türk boylarındanYAKUTALP
birl. Yakut/AlpYAKUZ
(Yağız)YALABIR
Parlak, parıldayanYALABUK
Parlak, parlayan, ışık saçanYALAP
Parlak, ışıltı, ışık saçan - Eski dönem, Tanrı ad ve sıfatlarındanYALAV
Alev, yalazYALAVAÇ
(Yalvaç) - Türkmenlerin, Salur oymağı, dip dedelerindenYALAZ
1- Yalın, çıplak, aleni 2- Yalın, parlak, ışıklı, alevYALAZA
(Yalaz)YALAZALP
birl. Yalaz/AlpYALAZAY
birl. Yalaz/AyYALAZBEK
birl. Yalaz/BekYALAZBÖRÜ
birl. Yalaz/BöriYALAZBUĞA
birl. Yalaz/BoğaYALAZER
birl. Yalaz/ErYALAZHAN
birl. Yalaz/HanYALAZTİMUR
birl. Yalaz/TimurYALÇIN
Dik, sarp, yukarıda, ulaşılmazYALÇINAY
birl. Yalçın/AyYALÇINBAY
birl. Yalçın/BayYALÇINER
birl. Yalçın/ErYALÇINKAYA
birl. Yalçın/KayaYALÇINSAY
birl. Yalçın/SayYALÇINTAN
birl. Yalçın/TanYALÇINTAŞ
birl. Yalçın/TaşYALÇINTAY
birl. Yalçın/TayYALDIR
1- Parlak, parlayan 2- Yıldır, yıldıran, caydırıcı, ürkütücüYALDIRALP
birl. Yaldır/AlpYALDIRAN
1- Yıldırıcı, caydırıcı, ürkütücü 2- Parlak, parlaklık verenYALDIRAY
birl. Yaldır/AyYALDIRIM
YıldırımYALDIZ
Yıldız, ışık saçan parlaklık, parlayan, ışıyan - Gazneliler devleti, beylerindenYALDRUK
(Yaldırık) Parlak, parlatılmışYALGIN
Serap, yanıltıcı, görüntüYALGINAY
birl. Yalgın/AyYALIM
1- Ateş, kıvılcım 2- Kılıcın keskin tarafı, ince ağzı 3- Yüksek kayalıkYALIMAY
birl. Yalım/AyYALIMBAY
birl. Yalım/BayYALIMBEK
birl. Yalım/BekYALIMER
birl. Yalım/ErYALIMHAN
birl. Yalım/HanYALIN
1- Alev, parlaklık 2- Çıplak, net, açıkta olan, açık 3- Kınsız, kılıfsız kılıç 4- Tek başına, yalnız, korumasızYALINALP
birl. Yalın/AlpYALINAY
birl. Yalın/AyYALINBARS
birl. Yalın/BarsYALINBAŞ
birl. Yalın/BaşYALINBAY
birl. Yalın/BayYALINBEK
birl. Yalın/BekYALINBÖRİ
birl. Yalın/BöriYALINCA
Yalnız, tek başınaYALINCA HAN
birl. Yalınca/Han - Oğuznamede, Tatar Han’ın oğullarındanYALINÇAK
Fakir, çıplak, garip, korumasız, sahipsizYALINER
birl. Yalın/ErYALINKARA
birl. Yalın/KaraYALINTAŞ
birl. Yalın/TaşYALINUZ
birl. Yalın/UzYALMA
Yağmurluk, pelerinYALMAN
1- Kılıcın keskin ağzı, kılıcın uç kısmı 2- Eğimli, dik tepeYALTUK
Yalınlık, yalın olma haliYALUNCUK
(Yalınçık, yalınçak) - Dede Korkut dönemi, Dış Oğuz beylerindenYALUNMUŞ
Yalın, çıplak, saf, arınmışYALUY
Büyü, tılsım, sihirYALVAÇ
Elçi, resul, nebi, peygamber - 1- Otmanoğullarının dip dedelerinden 2- Çengiz Kaan dönemi, Türkistan valilerindenYAM
1- Ulak atı 2- At gibi, ata benzeyen 3- Çöl, kıymıkYAMAÇ
1- Bayır, dik yokuş, dağ ya da tepenin herhangi bir yanı 2- karşı, karşısı, öteki tarafYAMAN
1- Müthiş, dehşetli, etki ve beceri bakımından olağanüstü 2- kötü, fena, üzücü - Otmanoğullarının dip dedelerindenYAMANHAN
birl. Yaman/HanYAMANAY
birl. Yaman/AyYAMANBAY
birl. Yaman/Bay - Kırgızların, Togay, Buğu ve Kıdık oymakları, dip dedelerindenYAMANBEK
birl. Yaman/BekYAMANBÖRÜ
birl. Yaman/BöriYAMANBUĞA
birl. Yaman/BoğaYAMANER
birl. Yaman/ErYAMANSAY
birl. Yaman/SayYAMANTİMUR
birl. Yaman/TimurYAMÇI
1- Ulak, postacı 2- Ulak atı, postacı atı 3- Yağmurluk 4- Kalın, kolsuz yelek, kuzu derisiyle kaplı giysiYAMI
1- Ulak atı 2- Çöp, kıymık 3- İtibar, nüfuzYAMTAR
1- Yaman, güçlü, kuvvetli 2- Yağmurluk 3- Obur, iştahlı - Göktürkler dönemi, beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanYAMUN
Denetleyici, murakıp, müfettişYANAÇI
(Yanaç) Canip, candanYANAĞ
(Yanak) Yanak, kısım, yanYANAR
1- Işıltı, ışık 2- Ateşli, sıcak kanlı, heyecanlıYANARAY
birl. Yanar/AyYANARBAY
birl. Yanar/BayYANARBEK
birl. Yanar/BekYANARBUĞA
birl. Yanar/BoğaYANARDAĞ
birl. Yanar/Dağ Volkan - Kırgız oymaklarındanYANARHAN
birl. Yanar/HanYANARKAN
birl. Yanar/KanYANARKUL
birl. Yanar/KulYANARTAN
birl. Yanar/TanYANARTAŞ
birl. Yanar/TaşYANARTAY
birl. Yanar/TayYANAŞIK
1- Ev kızı 2- Evlatlık alınmış, kız çocuğuYANBAŞ
Sadık, bağlı, yakın, yanında, yanı başında, vefakarYANÇ
(Yanıç) Hilal, yarım ay biçimindeYANÇI
At zırhıYANÇUK
(Yancık) At zırhı, at örtüsüYANÇUR
birl. Yan/Çur - Kıpçak hanlarından. Çuci Buğa Han’ın oğluYANDAŞ
Yanında duran, destekleyen, taraftarYANDIK
Heybetli, gösterişli, azametliYANDU
İnançlı, inanmış, imanlıYANGAK
1- Yanak 2- yanık, sevdalı - Türkmenlerin, Göklen oymağı, dip dedelerindenYANGAL
Isı, hararet, ateş, ateşlilikYANGIBEK
(Yengibek) birl. Yangı/Yengi/Beğ - Babür Han dönemi bey ve komutanlarındanYANGIR
Hazin söz, dokunaklı söz, hazin konuşmaYANI
Cilve, işve, can yakıcılıkYANIK
Sevdalı, aşık, istekliYANIKER
birl. Yanık/ErYANIŞIK
(Yanaşık)YANIT
1- Ödül, mükafat 2- KarışıkYANK
(Yang) Metod, tarz, usulYANKU
(Yankı) Aksi seda, ekoYANKUÇİ
Mübaşir, mahkeme memuruYANTIR
Şehla, şehla gözlüYANTUK
Gösterişli, azametliYANTUT
Bedel, tazminatYANUÇ
İnce, zayıf, narinYANUK
1- Esmer tenli, kara 2- Tutgun, aşık, sevdalıYANUKAY
birl. Yanuk/AyYANUKBAY
birl. Yanuk/BayYANULMAS
Yanılmaz, deneyimli ve bilgili otoriteYANUT
1- Yanıt, karşılık 2- Ödül, mükafatYAPA
1- Yaba, yapma, çaba, enerji 2- Bütün, hep, bütünlük 3- VefaYAPAGI
YapağıYAPAN
1- Yapıcı 2- Yaban, vahşiYAPAR
Yapıcı, üretken, olumluYAPARLI
Olumlu, yapıcıYAPI
Mamul, yapılmışYAPINÇ
(Yapınçak) Yapılmış, mamul, üretilmişYAPRAK
(Yapurgak) Ağaç ve çiçek yaprağıYAPRAKÇIĞ
birl. Yaprak/ÇığYAPSIK
Memnuniyet, neşe, meftunlukYAPŞIN
Yapıcı, olumlu, becerikliYAPURGAK
(Yaprak)YAR
(Yarı) 1- Uçurum, dik bayır 2- Tanzim, tertip, organizasyonYARAGU
Yarar, fayda, faydalı, yararlıYARAĞ
(Yara, yarag) 1- yarar, fayda, faydalı, yararlı 2- Silah, zırh, kalkanYARAŞUK
Uyumlu, ahenkli, barışseverYARAŞUR
Uygun, münasip, layıkYARATGAN
Yaratan, yaratıcıYARATU
Yaratma, tertipleme, düzenlemeYARATUN
Yaratıcı, tertipli, düzenli, örgütlüYARATUR
Yaptırır, yaptırımcı, buyurucu, örgütleyiciYARAY
Usta, ehil, beceri sahibiYARAYLI
uygun, münasip, yararlıYARBAY
birl. Yar/BayYARÇI
Ortak, şerik, hissedarYARDAK
Yardımcı, asistan, muavin, refikYARGAN
1- yararlı, faydalı, güvenilir, yakın 2- Koruyucu, muhafazakar 3- Mahkeme, yüksek mahkemeYARGAN TARKAN
Yargan/Tarkan - Bilge Kağan dönemi beylerindenYARGI
Hukuk, hüküm, mahkeme, adaletYARGIALP
birl. Yargı/AlpYARGIBAY
birl. Yargı/BayYARGIBEK
birl. Yargı/BekYARGICI
(yarguçu, yagıçı, yargıç) Yargıç hakim, yargı mercii - Otmanlıların, ilk dönem bey ve komutanlarındanYARGIÇ
Yargıcı, hakimYARGIÇU
YargıçYARGIER
birl. Yargı/ErYARGIHAN
birl. Yargı/HanYARGIN
(yarkın) 1- Gün ışığı 2- Şimşek, çakın 3- Canan, arkadaş, dost 4- Güleryüzlü, mütebessimYARGITAN
birl. Yargı/TanYARGITAY
birl. Yargı/TayYARGUÇİ
yargıcı, yargıç, hakimYARIM
1- Yapıcı, yaparlı 2- yarış, müsabaka 3- Bölüm, bölünmüş - Türkmenlerin, Çavdur oymağı, dip dedelerindenYARIP
Yarı, yarım, bölük, bölünmüşYARIŞ
1- Bölüş, bölüm 2- Müsabaka, karşılıklı, ileriye atılmaYARIZ
Yarıcı, seri, çabuk, hızlıYARKIN
(Yargın)YARKINBAY
birl. Yarkın/BayYARKINBEK
birl. Yarkın/BekYARKINER
birl. Yarkın/ErYARLIG
1- Bağışlama, acıma 2- Ferman, buyrukYARLIGAÇ
İnayet, yardım, bağış, merhametYARLIGAMAS
Acımasız, acımaz, bağışlamazYARLIGAMIŞ
Bağışlayıcı, merhametli, rahmanYARLIGAN
Rahman, bağışlayıcıYARLIGAR
BağışlayıcıYARLIGASUN
Bağışlayıcı, rahmanYARLIK
1- Esirgeme, bağışlama 2- Buyruk, fermanYARLUĞ
İrade, istem, buyrukYARLUK
Muhtaç, yoksulYARLUKA
Bağış, lütuf, korumaYARMAKAN
(Yarmayan) Armağan, hediyeYARP
(yarıp) Durgun, sabitYARPAN
(Yarban, yarıban) Sabit, sakin, kendi halinde - Kırgızların, Togay, Sarı ve Bağış oymakları, dip dedelerindenYARŞI
Hissedar, ortakYARTIM
1- Kısım, bölük, fırka 2- yardım, inayet, destekYARUK
1- Işık, ziya, nur 2- Zırh, koruyucu - Salçuklular dönemi, Halep valilerindenYARUKBAY
birl. Yaruk/Bay - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenYARUKTAŞ
birl. Yaruk/Taş - Salçuklular devleti, komutanlarından. Merv valilerindenYARUKTEKİN
birl. Yaruk/Tekin - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYASA
(Yasağ, yasak) Yasa, kanun, nizam, kural, kaide, yasakYASABAY
birl. Yasa/BayYASABEK
birl. Yasa/Bek - Otmanoğullarının, dip dedelerindenYASABUĞA
birl. Yasa/Boğa - Kıpçak hanlarındanYASAÇU
(Yasacı) 1- Parlamenter, Yasa yapan, yasa koyucu 2- Yasaya bağlı, yasalYASAĞ
yasak, yasaYASAĞUL
(Yasavul)YASAHAN
birl. Yasa/hanYASAKUL
birl. Yasa/KulYASAKBEK
(Yasabek)YASAL
1- Disiplin, sıra, saf, ordunun yürüyüş düzeni 2- Yasalara uygun, nizamiYASAN
1- Tertip, düzen, tasarı, plan 2- İşaret, alamet, bünyan, kararYASAR
(Yasur) yasaya uyan, yasayı uygulayan - Çengiz Kaan’ın Tatar kökenli evdeşiYASATAN
1- Yasalara saygılı 2- Yasa/TanYASATUR
birl. Yasa/Tur Yasaya bağlı, yasayı uygulayan - İlhanlılar devleti, Anadolu beylerbeyiYASAVUL
Yasayı korumak ve uygulamakla görevli memur. Zabıta, polis - İlhanlılar (Olcaytu Han) dönemi bey ve komutanlarındanYASAVUR
(Yasavul)YASGUÇ
Nikap, gizlilikYASUGAN
(yasakan) birl. Yasa/Kan - Çengiz Kaan’ın Tatar kökenli evdeşi. (Bazı kaynaklarda "yasdır" olarak geçer)YASUGAY
(yesugey, yasakay)YASUN
(Yisun, İsun) Doğa, tabiatYASUT
(yasıt) Onur, şeref, haysiyetYASVUL
(Yasavul) 1- Polis, bekçi 2- MübaşirYAŞ
Yaşam, ömür, dirilik, aydınlık, tazelik, ışımak, gelişim, yeşil, yeşillik, gençlikYAŞAGU
Ömür, yaşam, canlılıkYAŞALP
birl. Yaş/AlpYAŞAM
Hayat, ömür, dirlikYAŞAR
Ömür, yaşam, hayatta kalış. (çocukları sık ölen, ya da fazla yaşamayan ailelerin, yeni çocuklarına verdikleri, Turan, Turmuş, Tokta vb. adlardan)YAŞAR ALP
birl. Yaşar/alpYAŞARAY
birl. Yaşar/AyYAŞARBAY
birl. Yaşar/BayYAŞARBEK
birl. Yaşar/BekYAŞARŞAD
birl. Yaşar/Şad - Göktürk prenslerinden. Kürşad’ın ağabeyiYAŞASAY
birl. Yaşa/SayYAŞASUN
birl. Yaşa/SunYAŞAY
birl. Yaş/AyYAŞER
birl. Yaş/ErYAŞERK
birl. Yaş/ErkYAŞERKE
birl. Yaş/ErkeYAŞIL
1- Yeşil renk mec. Tazelik, gençlik, zindelik 2- Yeşillik, çimenlikYAŞIN
1- Gizlilik, gizem 2- Şimşek, çakınYAŞIT
1- Genç, körpe, taze 2- Eş, denk, eşitYAŞLAK
Giz, sır, esrar, gizli kalması gerekenYAŞMUT
birl. Yaş/Mut - Diyarbakır ve Azerbaycan valilikleri de yapmış olan, İlhanlı, prenslerinden. Kulagu Han’ın oğullarındanYAŞRU
Giz, gizlilik, gizemYAŞUK
1- Işık, ışın, şua 2- Aşkın, aşık, aşmışYAŞURGAN
Ketum, sıkı ağızlı, sır vermezYATAĞAN
(yatağan, yatakan) 1- Kama türünde, iki tarafı da kesen bir bıçak 2- Tembel, miskin Borcunu ödemeyen, üstüne yatan (Uygurlarda)YATI
Yatık, meleke, beceri, el yatkınlığı - Altay Türkleri, Kunanda oymağı, dip dedelerindenYATKIN
Yatık, yatan, uygun, uygunlukYATMAN
Muti, efendi, uyumlu, itaatkarYATUK
1- Yatkın, becerili, meleke sahibi 2- Tembel, ağırkanlı 3- Türklerin İslamiyet’e geçtikten sonraki dönemlerde, göçebe ve şamanist oğuzların, kentlerde yaşayan, Oğuz ve öteki Türk boyları için kullandıkları sıfatlardanYATUK HAN
birl. Yatuk/Han - Kazan hanlarındanYAVÇIN
(Yatçın) Konuk, yatıya gelen konukYAVGA
Soy, sop, nesilYAVNIK
Sevinç, neşeYAVRİ
Zayıf, güçten düşmüşYAVRU
Zayıf, bakıma muhtaç, ilgi ve bakım bekleyenYAVUK
Yakın, yakında duran, yakınlık duyulan, sevgiliYAVUZ
(Yağız) Kara. Mec. Sert, şiddetli, dehşetli, gözükara, yaman - Otmanlı padişahı 11. Selim’in ünvanlarındanYAVUZHAN
birl. Yavuz/hanYAY
1- Yaz mevsimi 2- Silah, ok atmaya yarayan, gergin ip, gerginlikYAYAK
yaya, piyadeYAYBEGÜM
birl. Yay/BegümYAYBİKE
birl. Yay/BigeYAYBUKA
birl. Yay/BoğaYAYGARU
Bahar, ilkbahar, yaza doğru giden zamanYAYGIN
Yayık, yayılmışYAYGIR
(Yaykır) Uzay, sema, yıldızlar alemiYAYIK
1- Yaygın, geniş, genişlemiş 2- Tufan, deprem 3- Altay destanlarında adı geçen, Tanrı Bayülken’in oğullarındanYAYIN
Serap, feyezanYAYKIRU
Sema, feza, uzayYAYKUT
birl. Yay/KutYAYLA
Yaz yeri, yazlık. Bahar, yaz aylarını geçirmek için çıkılan, yüksek dağlık bölgeYAYLAERİ
birl. Yayla/Eri Yaylada yada yaylaya çıkarken doğan çocuklar için kullanılan adlardanYAYLAK
Yayla, yazlık, sayfiye - Nogay hanlığı hanlarından, Nogay Han’ın evdeşi (Yaylak Hatun)YAYLIM
Yayılım, yayılma yeri, otlak, meraYAYMUT
birl. Yay/Mut Yaz sevinci - Türkmen oymak beylerinden ve oymaklarındanYAYSAY
birl. Yay/SayYAYSEV
birl. Yay/SevYAYSUN
birl. Yay/SunYAYUÇI
Yayıcı, dağıtıcı, haber yollayan, propaganistYAYUK
1- Yayvan, yayık, uçsuz bucaksız, geniş 2- Deprem, yer sarsıntısıYAZAL
Takı, süs, ziynet, mücevherYAZARBAY
birl. Yazar/BayYAZDIÇ
Anıt, kitabeYAZGAN
Yazan, yazıcı, yazgıyı tayin eden - Eski dönem Tanrı ad ve sıfatlarındanYAZGANALP
birl. Yazgan/AlpYAZGANAY
birl. Yazgan/AyYAZGANBAY
birl. Yazgan/BayYAZGANBEK
birl. Yazgan/BekYAZGANER
birl. Yazgan/ErYAZGANKULU
birl. Yazgan/KuluYAZGI
1- Yazı, kader, mukadderat, alın yazısı 2- Tanrısal, ilahiYAZGU
(Yazgı)YAZGULU
Talihli, bahtı açıkYAZIÇU
Yazıcı, katipYAZIM
Yazgı, mukadderatYAZIN
1- Yaz vakti, bahar vakti 2- Kader, alın yazısıYAZINÇ
Kader, alın yazısı, yazgıYAZIR
1- Çok ülkeler gezmiş, görmüş 2- Çok ülke fethetmiş, fatih 3- yazar, yazıcı, katip - Dede Korkut dönemi, Oğuz beylerindenYAZUCUALP
birl. Yazucu/AlpYAZUK
Günah, ayıp, suçYAZUKER
birl. Yazuk/ErYALIKSUZ
GünahsızYEDEN
1- Yedeği olan, yedeğine alan, tedbirli 2- Yetkin, yeterli, ustaYEDİTAG
birl. Yedi/DağYEDİ URUK
(Yedi Uruğ) - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, oymaklarındanYEĞ
(Yek, yeke) 1- Yüksek, ala, etfal, iyi, daha iyi 2- Soylu, asil, seçkin, güzide, mümtazYEĞEN
1- Yeğ, üstün tutulan, yeğin, yeğlenmiş 2- Kardeş çocuğu (Babası ya da anası ölmüş, ya da uzakta olup da yakın akrabaları tarafından yetiştirilen çocuklar için kullanılan adlardan) 3- Güveyi, damatYEĞEN ALP
birl. Yeğen/AlpYEĞEN SİLİG
birl. Yeğen/Selig - Uygur kağanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanYEĞENAY
birl. Yeğen/AyYEĞENBEK
birl. Yeğen/BekYEĞENBOĞA
birl. Yeğen/BoğaYEĞENBÖRİ
birl. Yeğen/BöriYEĞENÇİK
(Yeğencik) - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYEĞENER
birl. Yeğen/ErYEĞİN
1- Üstün, faik 2- Bereketli 3- Çok güçlü, hızlı, şiddetliYEĞİNHAN
birl. Yeğin/HanYEĞİNALP
birl. Yeğin/AlpYEĞİNBAY
birl. Yeğin/BayYEĞİNBEK
birl. Yeğin/BekYEĞİNEK
1- Yığınak, küme 2- Üstün, faik, daha iyice - 1- Salçuklular dönemi, bey ve komutanlarından 2- Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyYEĞİNER
birl. Yeğin/ErYEĞİNHAN
birl. Yeğin/Han - Çin’de hükümet etmiş, Türk hanlarındanYEĞİNTİMUR
birl. Yeğin/TimurYEĞNİ
1- hafif 2- Alçak gönüllü, mütevazıYEĞNİK
(Yeğni)YEĞREK
(Yekrek) Etfal, evla, iyi, üstünYEĞİTAN
(Yektan) birl. Yeğ/TanYEKE
(Yeğ) - Göktürk beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanYEKE YOSUN
birl. Yeke/Yosun - Uygur kağanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanYEKEBAY
birl. Yeke/BayYEKEBUĞA
birl. Yeke/Boğa - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYEREKOCA
birl. Yeke/Koca - Babür han dönemi, ünlü deniz komutanıYEREKUL
birl. Yeke/KulYEKEKÜLÜG
birl. Yeke/Külüg - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYEKREK
Evla, iyi, üstün, daha iyiYEKSAY
birl. Yek/SayYEKSEK
Tedbirli, ihtiyatkarYEKÜL
(Yeğül) Yeğni, faik, üstün, muzafferYEL
Rüzgar, esiYELARSLAN
birl. Yel/ArslanYELAY
birl. Yel/AyYELBARS
birl. Yel/BarsYELBATU
birl. Yel/BatuYELBATUR
birl. Yel/BaturYELBAY
birl. Yel/Bay - Mısır-Türk kölemenleri devleti, bey ve komutanlarındanYELBEK
birl. Yel/BekYELBÖRİ
birl. Yel/BöriYELBUĞA
birl. Yel/Boğa - Mısır-Türk kölemenleri devleti, Suriye valisi ve komutanlarındanYELÇİ
Yel gibi, hızlı - . . Timur Kürkan han dönemi, bey ve komutanlarındanYELEÇ
Havadar, yel alanYELEGEN
Hızlı, süratli, yel gibiYELEĞİN
Yel alan yer, rüzgarlı yerYELEK
1- yel gibi, hızlı 2- Okun arkasına takılan tüy, denge tüyü 3- Kolsuz ve yakasız üst giyeceğiYELEKİN
(Yeleğin) Rüzgarlı, yel esen yer, yel alan yerYELEN
1- Arzu, istek, dilek 2- FırtınaYELER
birl. Yel/ErYELES
Yel esintisi, havadar, rüzgarlıYELESDİ
birl. Yel/EstiYELESEN
birl. Yel/EsenYELESER
birl. Yel/Eser Esintili, havadar, yel esen. .YELESEY
birl. Yel/Esey Yel esintisi - Kırgız oymak beylerindenYELESİ
birl. Yel/EsiYELESİN
birl. Yel/EsinYELİM
Hareket, eylem, devinimYELİN
1- Yel uğrağı, yel alan yer 2- Yel değişi, yel temasıYELİNCE
birl. Yel/İnce (Meltem)YELİNCE HAN
birl. Yelince/han - Oğuznamede, Boğa Han’ın oğlu. Tatar Han’ın torunuYELİS
Havalı, havadar, rüzgarlıYELİZ
birl. Yel/İz Havadar, rüzgarlı, havalıYELKARA
birl. Yel/KaraYELKİM
Havadar, havası güzel yerYELKİN
1- Konuk 2- Hızlı, yol gibiYELKÖK
(Yelgök) birl. Yel/Kök, gök - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYELKUTLUĞ
(Yelkutlu, Yelkutluk) birl. Yel/KutluğYELME
Öncü, yol gösteren, mihmandarYELSALU
birl. Yel/Salı salmak. . . dan - Yalınçak Han’ın oğullarındanYELSAY
birl. Yel/SayYELSEV
birl. Yel/SevYELTAN
birl. Yel/TanYELTAY
birl. Yel/TayYELTEKİN
birl. Yel/Tekin - Abbasiler, (Mu’tasım) dönemi, Fergana valiliği yapmış bir Türk beyiYELTUTAR
birl. Yel/TutarYELUZ
birl. Yel/UzYEN
1- Yenmek, alt etmek 2- Deri 3- Yeni, yenilik, orijinalYENAL
birl. Yen/AlYENCİLEK
Hafif, yeğin, narin, inceYENDÜN
Tercih, seçim, referansYENER
Yenmek. . . denYENGİ
1- Yeni, orijinal 2- Zafer, utkuYENGİALP
birl. Yengi/AlpYENGİAY
birl. Yengi/AyYENGİBAY
birl. Yengi/BayYENGİBEK
(Yangıbek) birl. Yengi/BekYENGİÇAÇAM
birl. Yengi/ÇaçamYENGİÇİCİ
(Yengi Çiçim) birl. Yengi/Çiçi-çiçim - . . Babür Han’ın kız yeğeni.YENGİER
birl. Yengi/ErYENİN
Galip, muzaffer, utkanYENİSEY
birl. Yeni/SayYENİŞ
Galebe, galibiyet, utkuYENOL
birl. Yen/OlYENTİMUR
birl. Yen/Timur - Yisun Timur Han, dönemi, saray nazırlarından.YENTÜR
KalenderYENÜL
Mutevazı, alçak gönüllüYEPREM
Aktif, faal, becerikli, çalışkanYER BAYIRKU
birl. Yir/Bay/UrkuYERBEK
birl. Yer/BekYERÇİ
Başkan, yol gösteren, mürşid.YERÇİLİG
İzci, takipçiYERGİN
Mahzun, hüzünlü, bitkin, yere bakan, boynu bükükYERİNÜR
Durağan, üşengeç, müşkülpesentYERKARA
birl. Yer/Kara (Kara toprak) - Altay destanlarında adı geçen bir beyYERÜNMES
Hamarat, çalışkan, vurdumduymazYESUGA
(Yesuge, yasagay) Yasa, yasak, yasaya bağlı, yasadan yana - Tuman Han’ın oğullarındanYESUGENBAGATUR
birl. Yesuken/Bagatur - Karayetler devleti beylerindenYESUGEY
(Yasagay) birl. Yasağ/Ay - Çengiz Kaan’ın torunlarından. Kubilay Kaan’ın kardeşiYESUGEY BAGATUR
birl. Yasugay/Bagatur - Çengiz Kaan’ın babasıYESUKAN BEGÜM
birl. Yasugan/BegümYESUKEN
(Yasuga, yasag, yasa) Yasa, yasak, yasalı, yasaya bağlı - Bahatur Han’ın oğullarındanYESUNTİMUR
(Yisun Timur, İsen Timur) - Çengizoğullarının son dönem hanlarındanYEŞİL
(Yaşil) 1- Tazelik, taze, körpe 2- Çimen, çimenlikYEŞİM
Eski dönemlerde, Türklerce kutsanmış, değerli taşYET
(yeti, yete) Kudret, kuvvet, güç, yeterlilik, yetenek, beceri, maharetYETEK
Gaye, emelYETEN
Yeterli, yetkin, ustaYETER
Yeterli, yetkin, uzman, ustaYETGİN
(Yetkin) Çok çocuklu ailelerin, doğan çocuklarının sonuncu olması dileği ile verilen adlardanYETİ
1- yetenek, kabiliyet 2- Yetkin, kamil, olgun, becerikli, mükemmel 2- Etki, etkileyici 3- Yitik, kayıp, harcanmış, zayi olmuşYETKİN HAN
birl. Yetkin/HanYETİKARA
1- Yedi/Kara 2- Yeti/Kara - Yenisey yazıtlarında adı geçen bir beyYETİKAY
birl. Yetik/ayYETİKBARS
birl. Yetik/BarsYETİKBUĞA
birl. Yetik/BoğaYETİKKOCA
birl. Yetik/KocaYETİKOZAN
birl. Yetik/OzanYETİKTİMUR
birl. Yetik/TimurYETİKULİ
birl. Yeti/KuliYETİKUZ
birl. Yetik/UzYETİŞGİN
(yetişkin) Yetişmiş, olgun, kamil, mükemmel, yetenekliYETİZ
Hazır, amade, yeterli, olgunluğa ermişYETKİ
Sorumluluk, maharet, iş bitirme gücüYETKİN
1- yetişkin, ehil, uzman, yeterli 2- Etkileyici, çekici, mükemmelYETKİNALP
birl. Yetkin/alpYETKİNAY
birl. Yetkin/AyYETKİNBAY
birl. Yetkin/bayYETKİNER
birl. Yetkin/ErYETKİNHAN
birl. Yetkin/HanYETMEN
Olgun, gelişkin, uzman, yeterli, yetenekliYEYGÜ
Armağan, bahşiş, ihsanYEYİ
(Yeğ, yeke)YEYİN
Galip, kavi, üstte olanYEYNİ
Ehven, iyiYEYREK
Makbul, kabul gören, beğeni toplayanYEYTEM
Eski, kadimYIBAR
1- Koku, parfüm 2- Kokulu mumYIĞ
Yığılı, toplu, birikimYIĞAÇ
1- Ağaç 2- Erkeklik organı 3-Yığıcı, toplayıcı - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanYIĞAÇHAN
birl. Yığaç/Han - İlhanlılar dönemi, beylerindenYIĞAN
(Yıkan) 1- Yığıcı 2- YıkıcıYIĞANTEKİN
birl. Yığan/Tekin - Karahanlılar dönemi bey ve komutanlarındanYIĞIN
Birikim, kitle, yığılı olma hali, yığılmış, istifliYIĞINAK
Toplum, kitleYIĞINCA
Genel, teamül, sosyal kural, toplumun benimseyip uyguladığı kurallarYIĞLINÇ
(Yığlınçı) İffetli, edepli, namusluYIĞNAK
Yığın, yığınak, toplum, cemaatYIĞRIK
Mahçup, utangaçYIKIN
(yığın) Afet, yıkım , zararYIKINÇ
Yıkmış, yıkıcı - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYIKMIŞ
Yıkıcı, devirici, güçlüYILBARS
birl. Yıl/BarsYILDIKU
Yıldız, yıldız kümesi - Atilay Han’ın son evdeşi. (Bu adı ona Atilay Han vermiş)YILDIR
Yıldırıcı, ürkütücü, heybetli, dehşetli, şiddetli, gözükara, korkusuzYILDIRALP
birl. Yıldır/AlpYILDIRAN
Ürkütücü, korkutucu, heybetli, gösterişliYILDIRAY
birl. Yıldır/AyYILDIRBAŞ
birl. Yıldır/BaşYILDIRBAY
birl. Yıldır/bayYILDIRBEK
birl. Yıldır/BekYILDIRGAN
Yıldıran, ürküten, korkutan, şaşalı, gösterişliYILDIRHAN
birl. Yıldır/hanYILDIRIM
(Yaldırım) 1- Berk, yüksek voltajlı elektrik 2- Göz kamaştırıcı, ışık, aşırı parlaklık - Otmanlı hanlarından 1. Bayezit’in ünvanıYILDIRKAN
birl. Yıldır/kanYILDIZ
Yaldız, parlak ışık, parlayan, ışıyan - Türk mitolojisinde, Böritiçine’nin oğullarındanYILDIZAY
birl. Yıldız/ayYILDIZER
birl. Yıldız/ErYILDIZHAN
birl. Yıldız/han - 1- Oğuz Kağan’ın oğullarından 2- eski dönem TanrıçalarındanYILDURU
Berrak, net, temiz, billurYILGI
Yılma, dehşet, ürküntüYILGIN
Yılmış, ürkek, bezginYILIĞ
Yılgın, yılmış, yılıkYILKI
1- At, at yavrusu 2- At sürüsüYILMA
1- Yılmaz, azimli, dayanıklı, cesur, korkusuz 2- Dik yokuş, dağ yamacıYILMABEK
birl. Yılma/BekYILMABÖRİ
birl. Yılma/BöriYILMABUĞA
birl. Yılma/BoğaYILMASIN
Yılmaz, korkusuzYILMAZ
Gözüpek, korkusuz, batur, dayanıklı, azimliYILMAZBAY
birl. Yılmaz/bayYILMAZER
birl. Yılmaz/erYILTAŞ
birl. Yıl/Taş - Altay Türkleri, Kişiler oymağı, dip dedelerindenYILTAN
birl. Yıl/TanYILTAY
birl. Yıl/TayYIRAGU
Yırcı, çalgıcı, enstrüman çalan, müzisyenYIRAK
Irak, uzak, mesafeliYIRI
Sol, sol taraf, tek taraf, tek taraflıYIRIM
1- Solak 2- Yarım 3- yurt, toprak - Göktürkler dönemi, beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanYIŞ
(Yaş, yaşıl) Orman, yeşillik içindeki bölgeYIŞIK
1- Tulga, demir örgülü tulga 2- ışıkYİBEK
Ateşli, hararetli, heyecanlıYİGE
Dayanıklı, kavi, metinYİĞENÇUR
birl. Yiğen, yeğen/Çur - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYİĞENEK
1- Toplum, kitle, cemaat 2- Yeğen, yeğencik - Salçuklular dönemi, beylerindenYİĞİN
Daha iyi, sıkı, dayanıklı, üstün, tercih edilirYİĞİT
1- Yeğ, yiğ, iyi, daha iyi, sıkı, sağlam, güçlü, batur, cesur 2- Delikanlı, cıvan, genç 3- Koca, eşYİLUN
(Yulun) İri, heybetli, gösterişli, cesimYİLUNTEKİN
birl. Yilun/Tekin - Dokuz Oğuz destanında adı geçen bir bey. Buğu Han’ın torunuYİNAL
İnalYİNÇKE
İnce, zarif, narinYİNÇKELÜ
Nazik, anlayışlı, kibarYİNÇÜ
1- İnce, zarif 2- İnciYİNDEK
Daimi, ebedi, sürekli, kalıcıYİR
Yer, toprak, arazi, arz, yeryüzü, dünyaYİRÇİ
Kılavuz, izci, rehber, yer bilen, yer bildirenYİRDEŞ
Yurttaş, hemşehri, aynı toprağı paylaşanYİRDİNÇÜ
(Yirtinçü) Evren, kainatYİRGA
Mesut, mutlu, mutluluk doluYİRTİNÇÜ
Evren, kainatYİSUN
(yasun, yosun) Doğa, tabiat, yeşillik - Çengiz Kaan dönemi bilginlerindenYİSUNAY
birl. Yisun/AyYİSUNBOĞA
birl. Yisun/Boğa - Çağatay hanlarındanYİSUNBUDAK
birl. Yisun/Budak - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYİSUNER
birl. Yisun/ErYİSUNTİMUR
birl. Yisun/Timur - Çağatay hanlarından. Çağatay han’ın torunuYİTER
Varis, mirasyediYİTİK
1- Yetik, olgun 2- Keskin 3- KayıpYİTİRMİŞ
Yitik, kayıp, kaybetmiş, yoksulYİTÜT
Meziyet, maharet, beceriYİZEK
Askeri kılavuz, öncüYOĞANAK
Yığınak, kütleYOĞÇI
Yoğ’çu, yun yapan, yokluk çeken, yas tutan, yasçıYOĞUN
Kalın, gür, iri, sık, sıkı, cüsseli, fazla, fazlalaşmış, katılaşmışYOĞUNALP
birl. Yoğun/AlpYOĞUNAY
birl. Yoğun/AyYOĞUNBAY
birl. Yoğun/BayYOKUŞ
Yukarı, yukarı doğru çıkan, dik yol, bayır - Tiyeli Türkleri, oymak beylerindenYOL
Üzerinden gidilen. . . mec. 1- Kut, mut, baht, yazgı, kader 2- Örf, adet, töre, gelenek teamül, ilke, tarz, gidişatYOLA
1- Örf, adet, usul, erkan 2- Meşale, kandil - Bulgar hanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanYOLAÇ
Yol gösterici, mihmandar, rehber, önder, öncüYOLAÇAN
birl. Yol/Açan Önder, öncüYOLAÇBEK
birl. Yolaç/BekYOLAÇBÖRİ
birl. Yolaç/BöriYOLAÇHAN
birl. Yolaç/HanYOLAK
birl. Yol/ak 1- Dürüst, namuslu, temiz 2- Çığır, yenilik, gidişat 3-Kısa yol, kestirme yolYOLALDI
birl. Yol/Aldı 1- İlerleme kaydeden, gelişen, uzman, profesyonel 2- Terbiyeli, yola gelmiş, geleneklerine bağlıYOLAY
birl. Yol/Ay - 1- Kazak hanlığı dönemi, beylerinden (Çariçe Katerina’ya isyanıyla ünlenmiş bir Türk beyi) 2- Manas destanında adı geçen bir beyYOLBAK
(Yolbaka, yolbakan) Konuksever, misafirperverYOLBİLİR
birl. Yol/Bilir Görgülü, bilgili, usul erkan sahibiYOLBUĞA
birl. Yol/Boğa - Baybars Han’ın komutanlarındanYOLÇU
1- Önder, başkan, şef, lider 2- Peygamber, nebi 3- Gelenekçi, muhafazakar 4- Yolcu, yola çıkmış, yolunda gidenYOLDAM
1- Uysal, yola gelen, yolunda giden 2- Usul, metod, tarzYOLDAN
YOLDAŞ
Aynı yolun yolcusu, aynı yolu paylaşan, aynı yola gönül vermiş, aynı yola baş koymuş, aynı, töre ya da prensipler üzerinde, fikir ve gönül birliği eden, çok yakınlaşmış dost, dava arkadaşıYOLDAŞBEGÜM
birl. Yoldaş/begümYOLER
birl. Yol/ErYOLERİ
birl. Yol/Eri 1- Töreye bağlı, edep erkan sahibi, bilgili, deneyimli 2- Tarikat ehli, tarikata ya da bir şeyhe bağlı kişiYOLKUL
birl. Yol/KulYOLKULA
birl. Yol/Kula - Kıpçak hanlarından. Toktamış han’ın babası ( Bazı kaynaklarda, "yolkulu" olarak geçiyor. )YOLKULU
birl. Yol/Kulu mec. Töreye ve kurallara bağlı, irşad olmuşYOLLUK
(Yolluğ) 1- Kutlu, mübarek 2- Olgun, ergin 3- Halas bulmuş, huzura kavuşmuş, mesut, bahtiyarYOLOĞLU
birl. Yol/Oğlu 1- Fedai, sedengeçti 2- Adak, adanmış, kurban 3- Bağlı, kendini töreye ya da şeyhe bağlamışYOLSAY
birl. Yol/SayYOLSEV
birl. Yol/SevYOLTAY
birl. Yol/Tay - Manas destanında adı geçen bir beyYOLUKARSLAN
birl. Yoluk/Arslan - Kırman salçukluları, beylerinden. Melik Arslan’ın oğluYOLUM
Usul, kaide, prensipYONAT
Tam, eksiksiz, kusursuzYONCA
Sulu yerlerde yetişen bir bitki türüYONGA
(Yonca)YORÇI
(Yorçu)YORÇU
1- Askeri kılavuz, öncü, yol gösteren 2- Yorumcu, yorumlayan, eleştirmenYORDAM
1- Alışkanlık, eğilim, usul, meleke, beceri 2- Jest, eda, işve, nazYORGA
(Yurga) Rahvan giden atYORNUK
İstirahat, istirahatgah, dinlenme yeriYOSUNBUKA
birl. Yisun/Buğa - Koço Uygurları, prenslerindenYOVAŞ
(Yavaş) Çelebi, efendi, ağırbaşlı, halimYÖĞRÜK
Yörük, göçebeYÖNDEM
(Yöntem) Usul, tarz, teamül, töreye uygun biçimde olan - Harzemler devleti beylerindenYÖNET
1- Biçim, tarz, yöntem 2- uygun, uyumlu, uysal, geçimliYÖNTEM
(Yöndem)YÖNTEN
Uslup, tarz, biçimYÖRGENÇ
Dağ dönemeci, dağ yoluYÖRTEM
Usul, biçim, tarzYÖRÜK
(Yöğrük, yürük) Yürüyen, yürüyücü, göçen, göçücü, göçebeYÖYEN
Mevsim, sezonYUDUM
(Yutmak. . . dan)YUĞAK
Bir su kuşuYUĞKA
İnceYUĞRUŞ
(Yukruş, Yukruç) Eskiden, halktan biri olmasına rağmen, gösterdiği performans ve yararlılıklardan sonra, bey mertebesinde değerlendirilerek, devletin üst düzey kademelerinde görev alan kişi.YULA
1- Su kaynağı, yerden fışkıran su, göze 2- Işıldak, ışık veren, meşale, kandilYULAK
(Yula)YULU
AdaletYULYU
(Yulu, yuluk, Yulug) 1- Yardımcı, yardımsever, fedakar, adil 2- haraç, cizye, vergi 3- traş, traşlı, bakımlı 4- Yağma, yağmacıYULUĞ TİGİN
birl. Yuluğ/Tigin - Bilge Kağan ve Kül Tigin’in yeğeniYULUĞBİRİM
birl. Yuluğ/Birim - Uygurlar döneminde alınan mahsul vergisiYULUK
1- Traşlı, matruş, bakımlı 2- YağmacıYULUK ARSLAN
birl. Yuluk/Arslan - Artukoğulları beylerinden. İlgazi Beğ’in oğlu.YULUM
1- Fedakar, yardımsever 2- Yolcu, yoluna bağlı, töresine bağlıYULUMHAN
birl. Yulum/ Han - Buhara hanlığı, hanlarından.YULUMBAY
birl. Yulum/BayYULUN
Yolcu, yola gidenYUM
Mutluluk, neşe, ferahlık, rahatlıkYUMAK
Yumlu, yumuluYUMLU
Mutlu, kutlu, mübarek, huzurluYUMRU
1- Yumulu, yumuk, yumruk 2- İri, heybetli, gösterişli - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarından.YUMUK
Gül, goncagülYUMUŞ
(Yumuç) 1- Söz, öğüt, nasihat 2- Emir, ferman, buyruk 3- Müjde, müjdeli haber 4- Yumuk, yumulmuş, yumrukYUMUŞAY
birl. Yumuş/AyYUMUŞBAY
birl. Yumuş/BayYUMUŞER
birl. Yumuş/ErYUMUŞGA
Bir dağ yemişiYUMUŞHAN
birl. Yumuş/HanYUMUTGAN
Yapıcı, birleştirici, pozitif kişilikYUNAK
Üzerinde çamaşır döğülen ve yıkanan, büyük taş parçasıYUNMUŞ
Yıkanmış, temiz, titiz, arıkYUNT
1- Çadır, oba, ev, yurt, vatan 2- Terbiyesi tamamlanmamış, yarı yabani at 3- Uygarlık, medeniyetYUNTAL
birl. Yunt/AlYUNTBAY
birl. Yunt/BayYUNTBİL
birl. Yunt/BilYUNTER
birl. Yunt/ErYUNTSAY
birl. Yunt/SayYURÇI
1- Becerikli, mahir 2- Yirçi, yer gösteren, rehberYURDAER
birl. Yurda/ErYURDAKAN
birl. Yurda/KanYURDAKUL
birl. Yurda/KulYURDUM
VatanımYURGA
Rahvan giden at.YURT
1- Vatan, kutsanmış toprak 2- Kaynak, asıl, kök 3- Uygarlık, medeniyet 4- Çadır, oba, evYURTAL
birl. Yurt/Al (. . almak. . dan)YURTALP
birl. Yurt/AlpYURTAN
birl. Yurt/AnYURTAY
birl. Yurt/AyYURTBAY
birl. Yurt/BayYURTBEK
birl. Yurt/BekYURTBİLDİ
birl. Yurt/BildiYURTER
birl. Yurt/ErYURTERİ
birl. Yurt/EriYURTHAN
birl. Yurt/HanYURTKAN
birl. Yurt/KanYURTLAK
Yurt, vatan, sonradan yurt edinilmiş yer, yurtlaştırılmış yer.YURTNOYAN
birl. Yurt/Noyan - Nogay hanlığı dönemi, beylerinden.YURTSAY
birl. Yurt/SayYURTSEV
birl. Yurt/SevYUTLUK
Kayıp, zararYUTUM
Yudum, damla, tike, parçaYUVANÇ
TeselliYUVANIŞ
(Yuvanç, yavanıç)YÜCE
Yüksek, ulu, alicenap, haşmetliYÜCEL
Yücelik, ululuk, haşmet.YÜĞNEK
Alçak gönüllü, mütevazı. - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir bey.YÜĞNÜK
Salih, temizYÜĞRÜK
Yürük.YÜĞÜNT
Reverans, selamYÜKNÜ
Secde, secdede olanYÜKSEL
Yükseklik, ululuk, büyüklükYÜKSELAY
birl. Yüksel/AyYÜKSELEN
Ulu, kişi.YÜKSELGÜN
birl. Yüksel/GünYÜKSELİŞ
Büyüklük, ululuk, ikbalYÜKÜN
Baş eğme, saygı duruşu, tazim. ( Kuran’ın ilk çevirisinde, İ. S. 10. Yz. Bu sözcük, "Namaz" karşılığı olarak da kullanılmıştır. )YÜKÜNÇ
Eğilme, reveransYÜKÜNGEN
Eğilen, reverans yapan, saygılıYÜKÜNTÜR
Baş eğdirir, diz çöktürür.YÜKÜNÜK
Eğilme, reveransYÜKÜNÜR
İbadet edenYÜLEK
Okun arkasındaki, denge tüyü.YÜLEK HAN
birl. Yülek/HanYÜLEKBAY
birl. Yülek/BayYÜLEKBEGÜM
birl. Yülek/BegümYÜLEKBİGE
birl. Yülek/BikeYÜNKÜL
Hafif, narinYÜRE
Daire, helezon, çemberYÜREĞİR
Yürekli, cesurYÜREKLİ
Cesur, korkusuz.YÜRİK
Yaşam, hayat, , ömür, geçim.YÜRÜKALP
birl. Yürük/AlpYÜRÜKBİGE
birl. Yürük/BikeYÜLÜK
(Yülek)YÜLÜK ARSLAN
birl. Yülük/Arslan - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.YÜRÜKBİLGE
birl. Yürük/BilgeYÜRÜKER
birl. Yürük/ErYÜRÜKTİMUR
birl. Yürük/Timur - Koço Uygurları, prenslerinden.YÜRÜM
Yaşam, hayat, ömürYÜZAK
birl. Yüz/Ak Masum, günahsız.YÜZAKI
birl. Yüz/Akı Masumiyet, tgemizlik, namus, namusluluk, başarı, beceriYÜZAY
birl. Yüz/AyYÜZBAY
birl. Yüz/BayYÜZBEG
(Yüzbek-Yüzbey) birl. Yüz/Beg, bek, bey - Babür Han dönemi bey ve komutanlarından.YÜZBEGÜM
birl. Yüz/BegümYÜZBİKE
birl. Yüz/BikeYÜZHANIM
birl. Yüz/HanımYÜZKARA
birl. Yüz/KaraYÜZLÜG
(Yüzlüg, yüzlük) Soylu, dürüst, namuslu.YÜZÜAY
birl. Yüzü/Ay