Öz Türkçe İsimler
Türklerin köklerinden, anlam ve tarihi bağlantıları ile, yaklaşık on-bin adet öz Türkçe, eski Türk isimleri içinden, bebek isimleri seçin.
TABAN1- Tapan, tapınan 2- Temas, dokunma, vurma 3- Dizi, sıra, kafile - Altay Türkleri, Beltir oymağı, dip dedelerindenTABAN BATURbirl. Taban/Batur - Timur Kürkan Han’ın komutanlarındanTABAR1- Tapan, tapınan 2- Vuran, döven, dövüşçüTABARU(Tabar) - Kazak hanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanTABAY(Tapay) birl. Top/Ay - Kazak hanlığı, beylerindenTABGAÇ1, Dövüşçü, kavgacı 2- Ulu, saygıdeğer, muhterem 3- Tapıcı, tapınıcı - Çin kayıtlarında "Topa" olarak da geçerTABGAÇ KAĞANbirl. Tabgaç/Kağan - Göktürk kağanlarındanTABGAÇU(Tabgaç)TABGAÇYEKEbirl. Tabgaç/Yeke - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTABIN(Tapın) İbadet - 1- Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Yediuruğ oymağı, dip dedelerinden 2- Başkurt oymaklarındanTABKIVicdanTABU(Tapı, tapu) Kutsanmış, kutlu yapılmış, tapılacak duruma getirilmişTABUK1- Tabu 2- İnayet, yardım, hizmetTABUNTapın, ibadetTABUNAYbirl. Tabun/Ay - Başkurt oymaklarındanTAÇATasarı, kurgu, planTAÇABEGÜMbirl. Taça/BegümTAÇAMTasarı, plan, kurgu, senaryo - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın torunuTADIKTat, lezzet, damakTADIK ÇURbirl. Tadık/Çur - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTAG(Tak, tağ, dağ) - Karahanlılar dönemi, Oğuz beylerindenTAGA1- Silah 2- Kural, kaide 3- Saygıdeğer, hürmet edilenTAGAY1- Saygı duyulan kişi 2- Dayı, ana tarafından gelen akraba - Kırgızların, Sazan oymağı, dip dedelerindenTAGI1- Dindar, inançlı 2- Takı, aksesuar - Kırgızların, Girik oymağı dip dedelerindenTAGUKTavukTAĞDağ - Altay Türkleri, Beltir oymağı, dip dedelerindenTAĞALPbirl. Dağ/AlpTAĞANÜç ayak, saçayağıTAĞANERbirl. Tağan/ErTAĞAŞARbirl. Dağ/Aşar mec. Azimli, kararlı - Çengiz Kaan’ın andası ve gençlik arkadaşlarındanTAĞATAYbirl. Dağ/Atay - Kırgız oymak beylerindenTAĞAYbirl. Dağ/Ay - . . Çengiz Kaan’ın Karabudun’ dan gelip yükselen bey ve komutanlarındanTAĞBEKbirl. Dağ/BekTAĞLUKDağlık, dağlık bölgeTAĞLUK BARLASbirl. Tağluk/Barlas - Timur Kürkan Han dönemi, bey ve komutanlarındanTAĞMA1- Dağ eteği 2- Elçi, devlet temsilcisi, devlet görevlisi - İlhanlılar dönemi, bey ve komutanlarındanTAĞMAÇ(Tağma) - Türk mitolojisinde, Böriteçine’nin torunlarındanTAĞTEKİNbirl. Dağ/Tekin - Şam Salçukluları, bey ve komutanlarındanTAĞTİMURbirl. Dağ/TimurTAĞUDAR1- Heybetli, dağ gibi 2- Dağıtıcı, yok edici, yıkıcı, şiddetli 3- Kısmet, nasip - Kulagu Han’ın oğlu. Abaka Han’ın kardeşiTAKAKUcu, ateşli ok - Salçukluların, dip dedelerindenTAKAY1- Dayı, ana tarafından akraba 2- DolunayTAKGÜNbirl. Dağ/Gün - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTAKIĞTakı, ziynet, aksesuar, mücevherTAKIRTakı, ziynetTAKIŞTakı, süs, aksesuarTAKIŞKAYAbirl. Takış/Kaya - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTAKİDindar - Kıpçak hanlığı dönemi, beylerindenTAKSUKHarika, olağanüstü, anormalTALA1- İri cüsseli, heybetli 2- Seçkin, güzideTALABUĞAbirl. Tala/BoğaTALAKANYağmacı, yağmalayanTALANYağma, yağmalama, üşüşme, saldırı - Avar hanlarındanTALANBAYbirl. Talan/BayTALANHANbirl. Talan/Han - Cücen hanlarındanTALAS1- At yarışlarındaki, başlangıç ve bitiş çizgisi 2- Fırtına, kum fırtınası 3- Dalga 4- Tartışma, münakaşa - 1- Oğuz Kağan’ın torunlarından 2- Kırgızların, oymak beylerindenTALAY(Taluy, Tulay, Toluy, Tolu) 1- Okyanus, derya, büyük deniz, büyük göl mec. Ululuk, büyüklük, sonsuzluk 2- Gelecek, ikbal 3- Seçkin, güzide - Şamanist gelenekte Deniz ve göllere bakan TanrıTALAZDalgaTALIGüzide, seçkinTALIKUSeçkin, güzide, beğenilen - Çağatay hanlarındanTALIMANSeçkin, güzideTALKILIÇ(Dalkılıç) Zırhsız, korumasızTALKANKızartılmış tahılTALPINFaal, aktif, çalışkan, himmetliTALŞIKİtimat, teminat, güvenceTALU(Tolu, Taluy, Talay, Tulay) - Çengiz Kaan’ın en küçük oğlu. Çeşitli tarih kayıtlarında bu ad, dört biçimde de yazılırTALUALPbirl. Talu/AlpTALUBEKbirl. Talu/BekTALUPARSbirl. Talu/ParsTALUY(Talay)TAMAÇ(Tağmaç)TAMANDuman, sis - Atilay Han’ın dedelerindenTAMAN TARKANbirl. Taman/Tarkan - Göktürkler dönemi, bey ve komutanlarındanTAMAR1- Damla, damlayan 2- Demir, demir cevheriTAMARBALAbirl. Tamar/BalaTAMGAÇMemur, devlet memuru, damgacı, devlet görevlisi - Harzemliler (Tekeş Han) dönemi bey ve komutanlarındanTAMGAÇHANbirl. Tamgaç/Han - karahanlı hanlarındanTAMGAÇU(Tamgaç) - Babür kağan dönemi beylerindenTAMIŞ1- Demiş, söylemiş, bilgili, deneyimli, sözüne değer verilen, sözüne güvenilen 2- DamlaTAMIŞBAYbirl. Tamış/BayTAMIŞBEKbirl. Tamış/BekTAMIŞERbirl. Tamış/ErTAMİRTemir, demirTAMİZDamlaTAMTUKBüyük ve kuvvetli ateşTAMU(Tamuğ) Yerin dibi, yer altı, cehennem - Şamanist gelenekte, kötü kişi ve ruhların, öldükten sonra gittikleri yerTAMUALPbirl. Tamu/AlpTAMUBEGbirl. Tamu/BeğTAMUHANbirl. Tamu/HanTAMUKANbirl. Tamu/KanTAN(Tang) 1- Gün açımı, gün doğumu, şafak 2- İlginç, acayip, şaşkınlık yaratan 3- Tatlı, tat veren, huzur veren - Hun hanlarından, Şapolya Han’ın yeğeniTANA(Dana) dana, iki yaşındaki inek yavrusu - 1- Türkmenlerin, Yaymut, Küçük Tatar ve Atabey oymakları, dip dedelerinden 2- Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Bayoğlu oymağı, dip dedelerindenTANALMIŞbirl. Tan/AlmışTANALPbirl. Tan/AlpTANALTUNbirl. Tan/AltınTANATARbirl. Tan/AtarTANATMIŞbirl. Tan/Atmış - Uygur yazıtlarında Adı geçen bir beyTANAYbirl. Tan/AyTANAYDINbirl. Tan/AydınTANAYITbirl. Tan/Ayıt - Timur Kürkan hanın eniştesiTANBAYbirl. Tan/BayTANBEGÜMbirl. Tan/BegümTANBEKbirl. Tan/BekTANBERDİbirl. Tan/VerdiTANBERKbirl. Tan/BerkTANBİGEbirl. Tan/BikeTANBOĞAbirl. Tan/BoğaTANBULAÇbirl. Tan/BulaçTANDAĞbirl. Tan/DağTANDOĞANbirl. Tan/DoğanTANDOĞDUbirl. Tan/DoğduTANDOĞMUŞbirl. Tan/DoğmuşTANDORAbirl. Tan/DoruTANDORUbirl. Tan/DoruTANDORUKbirl. Tan/DorukTANDU1- Tan vakti, tan vaktinde doğmuş 2- Alev, alevli büyük ateş - Altay Türkleri, Kişiler oymağı, dip dedelerindenTANDU HATUNbirl. Tandu/Hatun - Celayirliler devleti hanlarından Şah Levent’in evdeşiTANDU MENGÜ HANbirl. Tandu/Mengü/Han - Altınordu hanlarındanTANDUALPbirl. Tandu/AlpTANDUBAYbirl. Tandu/BayTANDUBEKbirl. Tandu/BeğTANDUGÜNbirl. Tandu/GünTANDUHANbirl. Tandu/HanTANERbirl. Tan/ErTANERBAYbirl. Taner/BayTANERİbirl. Tan/EriTANG1- Mucize, olağanüstülük 2- Tan vakti 3- Giriş, antreTANGAKKaygı, endişeTANGATMIŞ(Tanatmış) birl. Tan/Atmış - Babür kağan dönemi bey ve komutanlarındanTANGÖKbirl. Tan/GökTANGSUbirl. Tang/SuTANGSUKMucize, şaşırtıcı olay, olağanüstülükTANGUT(Tankut) Savaşlarda, mızrak ve tuğların yanına ya da ucuna takılan ipek kumaş, flamaTANGUTAYbirl. Tangut/AyTANGÜNbirl. Tan/GünTANHANbirl. Tan/Han - Göktürkler (İşbara kağan) dönemi, bey ve komutanlarındanTANHATUNbirl. Tan/HatunTANIK1- Tanuk, şahit, gözlemci 2- Tanıdık, dost, yarenTANIKBEGbirl. Tanık/BeğTANIKERbirl. Tanık/ErTANILÜnlü, meşhur, tanınanTANIPTanınmış, ünlüTANIRÜnlü, tanınmış - Başkurt oymaklarındanTANIŞ1- Tanınan, bilinen, aşina, tanıdık 2- Danışılan, bilgi ve deneyimine başvurulan, danışman - Akşitler devleti dönemi, Şam valisiTANIŞALPbirl. Tanış/AlpTANIŞBAYbirl. Tanış/BayTANIŞBEKbirl. Tanış/BekTANIŞERbirl. Tanış/ErTANIŞHANbirl. Tanış/HanTANIŞIKYakından tanınan, tanıdık, bildik, dost, yarenTANIŞMAN(Danışman) Tanış, danışılan, bilgili kişi ( Türkçe’den Farsça’ya geçen adlardan)TANITTanınacak nitelikte, belirgin, tanınabilenTANİZbirl. Tan/İzTANJU(Tanyu) Sonsuz genişlik, ululuk, olağanüstülük, mucize gibi - Hun imparatorlarının ünvanlarındanTANKANbirl. Tan/Kan - Şato Türkleri kağanlarından (Tarkan Kağan)TANKİŞİbirl. Tan/Kişi - Kıpçak hanlarından, Yen Timur Han’ın oğluTANKOÇbirl. Tan/KoçTANKULbirl. Tan/KulTANKULİbirl. Tan/KuliTANKURTbirl. Tan/KurtTANKUTbirl. Tan/KutTANKUTAYbirl. Tan/KutayTANKÜÇbirl. Tan/GüçTANLA1- Şaşılası, ürkütücü, olağanüstü, mucize 2- Suçlayan, yargılayıcı 3- Doğuş, tan vaktiTANLAĞIMucizeTANLAK(Tanla)TANMANTan vakti doğanTANPINARbirl. Tan/PınarTANRIDAĞbirl. Tanrı/Dağ " Tanrı Dağı" - Çok eski dönemlerden beri, kutsanarak, Tanrı tarafından yalnızca Türklere tahsis edildiğine inanılan ve halen kutlu kabul edilen sıradağların genel adıTANRIKULUbirl. Tanrı/KuluTANRIKUTbirl. Tanrı/Kut - Tanrısal, Tanrıdan gelen, Tanrının Kutunu üzerinde bulunduran, hazret, haşmetmaap, Hun imparatoru Mete Han’ın ünvanıTANRIKUT METETanrıkut/MeteTANRIVERDİbirl. Tanrı/Verdi - İznik Salçuklularından ve Kılıçarslan’ın komutanlarındanTANRIVERMİŞbirl. Tanrı/Vermiş - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanTANSIĞ(Tansık, Tansu) hayret verici, şaşırtıcı, olağanüstüTANSIKBAYbirl. Tansık/BayTANSU1- Tansık, mucize 2- Yadigar, armağan 3- Birleşik, müttehidTANSUK(Tansu)TANTAŞbirl. Tan/TaşTANTIK1- Çok konuşan, konuşkan 2- Tanıdık, hısım, ahbapTANTOLUbirl. Tan/DoluTANTÜNbirl. Tan/TünTANUĞTanı, teşhis, kanıt, tanınan, tanınmaya yol açanTANUK(Tanık)TANUKALPbirl. Tanuk/AlpTANYAŞİLİbirl. Tan/Yeşili - Uygur yazıtlarında adı geçen bir hanımTANYELbirl. Tan/YelTANYELİbirl. Tan/YeliTANYERbirl. Tan/YerTANYİRİbirl. Tan/YeriTANYOLAÇbirl. Tan/YolaçTANYU(Tanju) Ulu, ulaşılmaz, hükümranTANYUKUTbirl. Tanyu/KutTANYÜZbirl. Tan/YüzTAPDilek, istek, umut, yardım ve bunları içine alan beklentilerle dolu inançTAPAĞ1- Tapma, tapınma, saygı 2- Görev, işTAPARTapan, seven, umanTAPARLU1- Mutlu, umutlu 2- Sofu, dindarTAPDUK1- Çocuğu uzun süre olmayanların, çocuğu olduğunda verdiği adlardan 2- Saygı ve sevgiye layık, saygıdeğer 3- İbadet, tapınmaTAPDUKEMREbirl. Tapduk/Emre - Anadolu Salçukluları dönemi bektaşi babalarındanTAPITapınma, ibadetTAPIKÖnde, önde olan, önde gelenTAPINTapınma, umma, beklentiTAPINGUTapınılacak nitelikte sevilenTAPIRBuluş, yenilik, icatTAPKIVicdanTAPKIRAyak altında kalıp, katılaşan toprakTAPKURTabur, dizi, topluluk, kafileTAPLAKRıza, kabul, teyitTAPUKTapu, Tabu 1- Tapınma, dilek, istek 2- Tabu, kör inanç 3- Hizmet, hizmetliTAPUKÇI(Tapıcı) - Saray muhafızı, muhafız askeriTAPUKSAKSaygılı, hürmetliTAPUNKutsama, kutsal bir varlığa yönelme, beklenti, ibadet - Başkurt oymak beylerindenTAPUNMUŞSofuTARDar, darlık, zahmet, sıkıntıTARAAğaç dallarını budamak için kullanılan bıçakTARAGAYTurgay, tarla kuşu, çayır kuşu - Timur Kürkan Han’ın babasıTARAKA1- Tarak, eşme, ayırma aleti 2- Saygı gösterenTARAMANTarayıcı, rençber, çiftçiTARAN1- Geniş arazi, ekinlik, ekin yeri 2- Sınır, hudutTARANÇI1- Sınır muhafızı 2- Ekinci, rençber - Doğu Türkistan, Kazak-Uygur bölgesinde yaşayan oymaklardanTARANÇIBATURbirl. Tarançı/Batur - Çengiz Kaan dönemi bey ve komutanlarındanTARANGMevki sahibi, imtiyazlı, saygıdeğerTARATAYbirl. Tara/Tay - Çengiz Kaan dönemi, Kerayet beylerindenTARBANGururlu, mağrur - Mokan Kağan’ın oğluTARDU1- Öncelikli, imtiyazlı 2- Durdu, duran yaşam - Göktürkler dönemi, üst düzey yöneticilere verilen bir unvanTARDU ŞADbirl. Tardu/Şad - İstemi Kağan’ın oğullarındanTARDUŞİmtiyazlı - Göktürkler döneminde, devletin batı kısmında kalanların genel adıTARGANSavaşlarda, düşmanın geçeceği yollara, onların gidişini ağırlaştırmak ve güçleştirmek için bırakılan, kaya ve kütük parçalarıTARGAYTaragay, TurgayTARGUNMahçup, sıkılgan - Altay Türkleri, Çor oymağı, dip dedelerindenTARGUTAYbirl. Tar/Kutay - Çengiz Kaan dönemi, Tayçikut beylerindenTARHAN(Tarkan) İmtiyaz sahibi soylu kişi. Bu kişiler, vergi vermez, suçları dokuz kereye kadar bağışlanır, kağan ve hanların huzuruna izinsiz girebilirlerdi.TARHUNGüzel kokulu bir yayla çiçeğiTARIKDarı, tahıl, ekinTARIK HANbirl. Tarı/HanTARIM1- Emek, enerji, zahmet, sıkıntı 2- Ziraat, rençberlik 3- Irmakların küçük kollarıTARIMERbirl. Tarım/ErTARINÇSınır, hudut, uçTARING1- Derin, derinlik 2- ZiraatTARKANİmtiyazlı ve soylu kişi (Tarhan)TARKANÇ1- Öfke, gücenme, rahatsızlık, kızgınlık 2- Darılma, sıkılmaTARKATBakan, nazır, yönetici, bürokratTARKINÇ1- Darılma, darlanma, küsme, küskünlük 2- İsyan, başkaldırmaTARLIG1- Güçlük, darlanma, sıkılma 2- Bahşiş, hediye - Altay Türkleri, Kara Apa oymağı, dip dedelerindenTARTATeraziTARTABAYbirl. Tarta/Bay - Mısır- Türk kölemenleri dönemi, bey ve komutanlarındanTARTAGAN1- Tartan, terazi 2- Dağınık, derbederTARTIŞArmağan, bağışTARUG1- Darı, ekin 2- Hediye, bağışTASARPlan, tasarı, tasarımTASIMGösteriş, afiTAŞ1- Dış, dışta olan, görünürde olan 2- Kaya parçası mec. Sertlik, dayanıklılık - 1-Abbasiler dönemi Türk asıllı komutanlarından 2- Gazneli Mahmud dönemi bey ve komutanlarındanTAŞALPbirl. Taş/AlpTAŞANTaşmış, dışa vurmuş, coşkunTAŞARTaşmış, coşkun, ateşliTAŞBARLASbirl. Taş/BarlasTAŞBAŞbirl. Taş/BaşTAŞBAYbirl. Taş/BayTAŞBEKbirl. Taş/Bek - Timur Kürkan dönemi bey ve komutanlarındanTAŞDEMİRbirl. Taş/DemirTAŞERbirl. Taş/ErTAŞGANTaşan, coşan, ateşli - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.TAŞGARUDışarı, dışarıdan, taşraTAŞGI SALUR(Taşkı Salur) birl. Taşgı/Salur - Harezm hanlığı dönemi beylerinden.TAŞGINTaşmış, dışa vurmuş, coşkulu, ateşli, asabiTAŞKIDışarıdan, taşralıTAŞKAN1- Taşgan, taşan 2- birl. Taş/KanTAŞKINCoşkun, ateşliTAŞKINALPbirl. Taşkın/AlpTAŞKINAYbirl. Taşkın/AyTAŞKINBAYbirl. Taşkın/BayTAŞKINBEGbirl. Taşkın/BeğTAŞKINERbirl. Taşkın/ErTAŞKULbirl. Taş/KulTAŞKLUK BEĞbirl. Taşlık/BeğTAŞOĞUZbirl. Taş/Oğuz (Dış Oğuz)TAŞRALUDışarıdan, yabancıTAŞRIKDışarıda, gurbet, gurbetçi, sefere giden.TAŞTANbirl. Taş/TanTAŞTANBEKbirl. Taştan/Pek - Kırgız oymak beylerinden.TAŞTEKİNbirl. Taş/Tekin - Abbasiler dönemi, Türk asıllı valilerden.TAŞTİGİNbirl. Taş/TiginTAŞTURAbirl. Taş/TuraTAŞUGTaşınabilir mal, menkul değerTAŞÜREKbirl. Taş/Yürek ( Cesur, gözükara)TAT1- Yemek, damak 2- Uzak, uzakta, uzaktan, yabancılaşmış 3- Kılıç pası, paslı kılıçTATAR1- Uzakta kalmış, yabancılaşmış 2- Çayırlık, mera 3- Kent dışında yaşayan - Altay, Kumadı oymağı, dip dedelerinden.TATARHANbirl. Tatar/Han - 1- Alınca Han’ın oğullarından. Oğuz Kağan’ın torunlarından 2- Babür Han dönemi bey ve komutanlarından.TATAŞ(Dadaş) 1- Yakın dost, yaren, arkadaş 2- Uzakta kalmış, aynı uzaklığı paylaşanTATAYbirl. Tat/Ay - Kırgızların oymak beylerinden.TATBEKbirl. Tat/BekTATERİbirl. Tat/EriTATIGTatlı, hoşTATIRÇayırlık, otlak, meraTATLITatlı veren, hoşa giden mec. Güleryüzlü, sevimli, cana yakınTATU1- Barış, sulh 2-Uzağı gören, uzak görüşlü 3- Bakıcı, eğitici 4- Tatlı, tat veren 5- Yaratılış, fıtratTATU TONGAbirl. Tatu/Tonga - Çengiz Kaan’ın oğullarının, atabeyi, eğitmeni.TATUKAĞANbirl. Tatu/Kağan - Göktürk kağanlarından. Apa Kağan’ın kardeşiTAV1- Hız, devinim, çeviklik, koşu, davranmak, harekete geçmek. (Farsça’daki "Tav, tavlamak" sözcükleri ile yalnızca ad benzerliği var. . . ) 2- DağTAVARHızlı hareket eden, hızlı davranan.TAVÇI((Tavaçı) - Babür Han’ın bey ve komutanlarından.TAVGAÇ1- Hızlı koşan, hızlı davranan, atik 2- Çekici, cezbediciTAVIŞGANTavşanTAVLI1- Hızlı, atik 2- DağlıTAVLIBEKbirl. Tavlı/BekTAVLIBUĞAbirl. Tavlı/ BoğaTAVLITİMURbirl. Tavlı/TimurTAVTANbirl. Tav/TanTAY1- Dayak, dayanak, dayanılacak nesne 2- Soy, asalet, soyluluk ünvanı 3- Ululuk, büyüklük, çokluk 4- Mevki, yer, bölge 5- Ananın erkek kardeşi, dayı 6- Süt emen at yavrusuTAYAKBaston, değnek, dayanılacak nesne.TAYALPbirl. Tay/AlpTAYANAbirl. Tay/AnaTAYANÇ1- Dayanç, dayanak 2- Hami, koruyucu, sırdaş, güvenilen kişiTAYANÇIDanışman, memur. - Uygurlar döneminde, küçük dereceli memur ünvanlarındanTAYANGDayak, dayanak, destek, dayanakTAYANGHANbirl. Tayang/Han - Çengiz Kaan dönemi, Nayman hanlarındanTAYANGUDanışman, aracı, sıradışı. Han ve kağanların danışmanlarına verilen bir unvanTAYAŞbirl. Tay/Aş (Aşmaktan. . ) - Altay Türkleri, Çor oymağı, dip dedelerindenTAYBARSbirl. Tay/Bars - 1- Baybars Han’ın komutanlarından 2- Sibir hanlığı, hanlarındanTAYBERKbirl. Tay/BerkTAYBİLGEbirl. Tay/BilgeTAYBİLGE TUTUKbirl. Tay/Bilge/Tutuk - Bayan Çur Kağan dönemi, Uygur komutanlarından ve Kaşgar valisiTAYBOĞAbirl. Tay/Boğa - 1- Çengiz Kaan dönemi, Sibirya valilerinden 2- Cuci Han’ın torunlarındanTAYBUGAbirl. Tay/Boğa - Salçuklular devleti, bey ve komutanlarındanTAYCU1- Hami, destekçi, koruyucu 2- Soylu, seçkin 3- Tay sahibi, tay eğiticisi - Kubilay Kaan’ın torunlarındanTAYCUKUŞbirl. Taycu/Kuş - Özbek Han dönemi bey ve komutanlarındanTAYÇAR(Tayçur) birl. Tay/Çar-Çur - Çengiz Kaan dönemi beylerinden (Camga beyin kardeşi)TAYÇİKUTbirl. Tacı/Kut - Altay bölgesi, Türk oymaklarındanTAYÇU(Taycu) - Timur Kürkan Han’ın oğullarındanTAYÇU NOYANbirl. Tayçu/Noyan - Çengiz Kaan dönemi beylerindenTAYEÇEbirl. Tay/Eçe. . Soylu, saygıdeğer hanım. (Teyze, sözcüğünün buradan geldiğini söyleyen dilciler var. )TAYERbirl. Tay/ErTAYERKbirl. Tay/ErkTAYERKEbirl. Tay/ErkeTAYGA1- Kavak, çam, söğüt karışımı ormanlık bölge 2- yoğurtlu sebze çorbası - Manas destanında adı geçen bir beyTAYGAN1- Karışık ağaçlı orman 2- Dayanak, destekTAYGANAKaygan, kayıcıTAYGUNYavru, çocuk, torunTAYGURKayan, kızakla kayanTAYIKKibar ve nazik gençTAYHANbirl. Tay/HanTAYKUTbirl. Tay/KutTAYLAN1- Beyefendi, centilmen 2- Yakışıklı, heybetli 3- Düzgün ve etkileyici konuşanTAYSANbirl. Tay/SanTAYSALbirl. Tay/SalTAYSEÇENbirl. Tay/Seçen - Çengiz Kaan’ın kaynatası, Börte Hatun’un babasıTAYSENGÜNbirl. Tay/Sengün - Bilge Kağan’ın komutanlarındanTAYSUNbirl. Tay/Sun - Çengiz Kaan’ın gençlik arkadaşlarındanTAYŞI1- Mürşit, yol gösteren 2- Hami, koruyucuTAYTİMURbirl. Tay/TimurTAYTUĞbirl. Tay/TimurTAYTUĞLUbirl. Tay/Tuğlu - Çengiz Kaan dönemi, ünlü hanımlarındanTEBERBalta, baltalı mızrakTECİMENİdareli, ekonomistTECİMEREkonomist, hesaplıTEDANTutan, zapt eden, zabitTEDAN MANGU HANbirl. Tedan/Mangu/Han - Altınordu hanlarındanTEDİK(Tetik) 1- Usta, becerikli, bilgili 2- Öğüt, nasihatTEGEN(Değen) Değerli, karşılığı olan - Türkmenlerin, Göklen oymağı dip dedelerindenTEGİNTigin, prens, şehzade, bey oğlu. Göktürkler döneminde, vali ünvanı olarak da kullanılmıştır. - karahanlılar devleti komutanlarındanTEGİNEKDeğnek, bastonTEGİR1- Değer, kıymet, paha 2- Hücum, taarruz 3- Ulaşım, ulaşmaTEGİŞ1- Değişim, değişme 2- Döğüş, temas, çarpışma, hücumTEGREDaire, çevre, cıvar, etrafTEGREK1- Değer, kıymet 2- Tekerlek, değirmi, yuvarlakTEGREK HATUNbirl. Teğrek/Hatun - Timur Kürkan Han’ın anasıTEĞBAGATURbirl. Teğme/Bagatur - Batu Han, dönemi, Altınordu komutanlarındanTEĞMEDeğme, seçkin, farklıTEĞREK HATUN(Tegrek Hatun)TEKER1- Değer, kıymet 2- Çevre, yöre, daire 3- Saldırgan, mütecavizTEKEŞDöğüş, değiş, temas, savaş, savaşçı - Alparslan Han’ın oğullarındanTEKEŞBAYbirl. Tekeş/Bay - Harzem hanlarından, İlbars Han’ın oğluTEKİN1- İyi, güzel, biricik, emsalsiz, uğurlu, uygun 2- Rahat, güvenli, güvenilir, 3- Tigin, prens, bey oğlu 4- Tabi, bağlı, kul, köle 5- Boş, ıssız, toplumdan uzak kişi 6- Saldırgan - 1- Alparslan Han’ın oğullarından 2- Abbasiler dönemi, Mısır valilerindenTEKİN TAMGAÇbirl. Tekin/Tamgaç - Alparslan Han’ın dünürü, Melikşah’ın kayın atasıTEKİNALPbirl. Tekin/Alp - Gazneliler devletinin kurucusu olan, Sevük Tekin’in dedesiTEKİNAYbirl. Tekin/Ay - Tolunoğulları hanlığının son hanıTEKİNBAYbirl. Tekin/BayTEKİNERbirl. Tekin/ErTEKİNHATUNbirl. Tekin/Hatun - Timur Kürkan Han’ın anası. (Farklı tarih kayıtlarında, Teğrek Hatun " ve Tekin Hatun" olarak geçen bu adların doğrusunu seçmek pek de isabetli olmayacağından, her ikisi de bu derlemeye alınmıştır. . )TEKİNİKGüvenilir, iyi, münasip, uygunTEKİN TİMURbirl. Tekin/Timur - İlhanlılar devleti, bey ve komutanlarındanTEKİR1- Değer, kıymet, paha 2- kara benli, kara çizgili 3- Hücum, saldırı, saldırganlık - Salçuklular dönemi bey ve komutanlarındanTEKİRALPBirl. Tekir/AlpTEKİRBEKbirl. Tekir/BekTEKİRHANbirl. Tekir/HanTEKİRSOYbirl. Tekir/SoyTEKİRTAGbirl. Tekir/DağTELA1- Delici, delen 2- Tolu, olgun, bilge 3- Armağan, adak, sunguTELABUĞAHANbirl. Tela/Boğa/Han - Altınordu hanlarındanTELAHANbirl. Tela/Han - Batu Han’ın oğullarından Mengü Timur Han’ın kardeşiTELE(Tela)TELEBUKAbirl. Tele/BoğaTELEKArmağan, sunguTEMİRDemirTEMİR YALUPbirl. Demir/Yalup . . . demirci ustası, silah yapımcısıTEMİRAYbirl. Temir/AyTEMİRBAYbirl. Temir/BayTEMİRBEKbirl. Temir/BekTEMİRBUĞAbirl. Temir/Boğa - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTEMİRÇALbirl. Temir/Çal ( kılıç darbesi, kılıç vuruşu) - Kırgız oymak beylerindenTEMİRENOk başlığı, okun ucundaki sivri ve delici demir parçasıTEMİRERbirl. Temir/ErTEMİRİLUNbirl. Temir/İlun - Çengiz Kaan’ın kız kardeşiTEMİRHANbirl. Temir/Han - Eski dönem, " Maden Tanrısı"TEMİRKANbirl. Temir/Kan - Öketay Kaan’ın evdeşiTEMİRKIRANbirl. Temir/Kıran mec. Acı kuvvet, acı kuvvete sahip kişi - Hint- Türk kölemenleri devleti, bey ve komutanlarındanTEMİRKOCAbirl. Temir/Koca - Kundur Türkleri, Kasay oymağı, dip dedelerindenTEMİRKULbirl. Temir/KulTEMİRTANbirl. Temir/TanTEMİŞDemiş, söylemiş, bilgin, deneyimliTEMİŞALPbirl. Temiş/AlpTEMİŞBEKbirl. Temiş/BekTEMİŞHANbirl. Temiş/HanTEMREN(Temiren)TEMUÇİN(Temurcin, Timurçin)TEMÜGE(Temürge) demir, nüvesi - Çengiz Kaan’ın en küçük kardeşi (Ot Tigin’in diğer adı)TEMÜRKAZUKbirl. Temir/Kazık Kutup yıldızıTENBEAt koşumu, koşum takımıTENEKURBoraks madeniTENGİZDenizTENKİZBEKbirl. Tengiz/BekTENGRİBİRDİbirl. Tengri/Verdi - Babür Han’ın bey ve komutanlarındanTENGRİ KAĞAN(gök Kağan) birl. - Göktürk Kağanlarından Bilge Kağan’ın oğluTENGRİKULUbirl. Tengri/Kulu - Babür Han’ın bey ve komutanlarındanTENİKAzim, kararlılıkTENŞİEşit, adil, adaletliTEOMANSis, duman, tuman - . . Hun imparatoru Mete Han’ın babasıTEPE1- Uç, sınır, doruk, yükseklik, yüksek yer 2- Yığın, kütle 3- Bir nesnenin sivri ucuTEPETAŞbirl. Tepe/TaşTERDİBEK(Turdubek) birl. Terdi-Turdu/Bek - Babür Han’ın komutanlarındanTEREÇEİnce, narin, zarifTEREKSiper, koruyucuTEREKEMESiper, siperlik, sütre - Türkmenlerin, Yaymut ve Uğurçalı oymağı, dip dedelerindenTERİLGENDiri, canlı, hazır, tetik, tetikteTERİLGENBUDUNbirl. Terilgen/Budun - Devletin çekirdeğini oluşturan boy merkez halk Devletin, temel, ulusal askeri gücüTERİM1- Bilim, sanat, bilim ve sanat erbabı 2- Emek, alın teri, zahmet 3- soyluluk, şeref, onur, nurlu 4- toplantı, dernek 5- Han soyundan gelen kızlara verilen bir soyluluk ünvanıTERİMAPAbirl. Terim/ApaTERİMAYbirl. Terim/AyTERİMBAYbirl. Terim/BayTERİMERbirl. Terim/ErTERİŞDerleme, toparlama, birleştirme, birleştirici, derleyip toparlayıcıTERİŞALPbirl. Teriş/AlpTERİŞBAYbirl. Teriş/BayTERİŞBEKbirl. Teriş/BekTERİŞKULbirl. Teriş/KulTERKEN1- Süs oku, süslü ok 2- Savaş arabası 3- Soylu, soyluluk ünvanıTERKEN HATUNbirl. Terken/hatun - Kulagu Han’ın gelini, Mengü Timur Han’ın evdeşiTERKENBEGÜMBirl. Terken/Begüm - Alparslan Han’ın gelini. Melikşah’ın evdeşiTERNEKDernek, toplantıTESİYEMİ TANYU(Ululuğun sınırı olmayan, en ulu ) - Hun imparatorlarının ünvanlarındanTETİK1- Uyanık, hazır 2- Becerikli, mahirTEYENGSincapTEYMURDemirTEZ1- Hızlı, ivedi, hızlılık 2- Kaçma, ürkme, ürküntü 3- Şiddet, şiddetli (. . Farsçadaki "tiz" (Sivri, sivri uç) ile yalnızca ad benzerliği var. )TEZAYbirl. Tez/AyTEZBARSbirl. Tez/BarsTEZBAYbirl. Tez/BayTEZBEKbirl. Tez/BekTEZBÖRİbirl. Tez/BöriTEZBUĞAbirl. Tez/BoğaTEZELbirl. Tez/ElTEZERbirl. Tez/ErTEZHANbirl. Tez/HanTEZİKÜrkme, ürküntüTEZKANbirl. Tez/KanTEZMEÇabuk kızan, canı ağzında, kızıp çekip gidenTEZOKbirl. Tez/OkTEZTAYbirl. Tez/TayTEZTİGİNbirl. Tez/TiginTEZÜREKbirl. Tez/Yürek Heyecanlı, ateşliTIBIKSakin, asudeTILSIMBüyü, efsun, sihirTIN(Tin) Ruh, can, nefesTINGI1- Tin, can, yaşam 2- Kulağa gelen ses, ses dinleme (Tınlama)TINGLAKEfendi, söz dinleyenTINGLARDinler, hürmetkarTINGLATURSözü dinlenen, sözü geçerTINGLAYUMunis, söz dinleyenTINGLIĞCanlı, diriTINI1- Ruhsal, ruhla ilgili 2- İnanç, iman 3- Tıngırtı, kulağa gelen sesTINIBEKbirl. Tını/BekTİGİNPrens, şehzade, han oğlu, bey oğluTİGİNBAYbirl. Tigin/BayTİGİNERbirl. Tigin/ErTİGREKÇevre, daireTİKEParça, bölüm, lokma, tıkımTİKENDikili, dik, dikmiş - Oğuznamede adı geçen Tuman Han’ın oğullarındanTİKENERbirl. Tiken/ErTİKİMParça, lokmaTİLBEDilek, dilenen şey, muratTİLBİDilekTİLEKMurad, istek, dilek - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTİLKİTilki, kürkü için avlanan hayvan - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTİLMAÇÇevirmen, tercumanTİLMEN(Dilmen) Konuşkan, hatip, çenebazTİLTAYEtken, amil, nedenTİLUNDolun, tolun, dolu, tam, eksiksiz, kusursuzTİLUNBULAKbirl. Tilun/Bulak - Çengiz Kaan dönemi beylerindenTİMAGURMerhametli, vicdanlıTİMUÇİN(Temuçin, temurçin, timurçine) - Çengiz Kaan’ın ilk adı. Ancak doğrusu, Timurçin’dir. Demir ucu, sivri demir anlamındadır.TİMURDemir - (Türk tarihinde bu ad ile çok ünlü kişiler vardır. Ancak bir çoğunun bu ad ile birlikte bir ad ile birleşik olarak ya da ünvanlarıyla birlikte anılmasından dolayı, hepsi ayrıca değerlendirilmiştir. )TİMUR KAANbirl. Timur/Kaan - Kubilay Kaan’ın oğluTİMUR KULAbirl. Timur/Kula - Timur Kürkan han dönemi vali ve komutanlarındanTİMUR KUTLUĞbirl. Timur/Kutluğ - Altınordu hanlarından Toktamış Han’ın oğluTİMUR KUTLUKbirl. Timur/Kutluk - Timur Kürkan Han’ın Kıpçak valisi ve komutanlarındanTİMUR KÜRKANbirl. Timur/Kürkan - Türk dünyasının en ünlü simalarından. Yalnızca Türk tarihi değil, dünya tarihinin de başta gelen liderlerinden. Çengiz Kaan’dan sonra, dünyanın ikinci büyük fatihi. Yaşamı hep çetin mücadelelerle geçmiş, koca bir imparatorluğu adeta yoktan var etmiştir. Kürkan (Damat) lakabını, evliliğinin ilk yıllarında, kayın eçesi olan Buhara Emir’ in himayesinde oluşu nedeniyle almış, daha sonraları, İranlılar ona " Timurleng", Otmanlılar " Aksak Timur" lakabını takmışlardır. Bu ulu kişi zamanında, Türk dünyası üçüncü ve son kez olarak, tek devlet çatısı altında toplanmış, " Birleşik Türk devletleri" ideali, bu ulu kişinin döneminde son kez gerçek olmuştur.TİMURALPbirl. Timur/AlpTİMURAYbirl. Timur/AyTİMURBAYbirl. Timur/BayTİMURBEG(Timurberk) birl. Timur/Beğ - Babür Han dönemi bey ve komutanlarındanTİMURBUĞAbirl. Timur/Boğa - Mısır-Türk kölemenleri hanlarındanTİMURBUKAbirl. Timur/Boğa - Kıpçak hanlarından Mengü Timur Han’ın oğluTİMURÇİN(Timuçin, timurçine)TİMURERbirl. Timur/ErTİMURHANbirl. Timur/Han - Bulgar devleti hanlarındanTİMURKOCAbirl. Timur/Koca - İlhanlılar devleti, bey ve komutanlarındanTİMURTANbirl. Timur/TanTİMURTAŞbirl. Timur/Taş - 1- İlhanlılar devleti, komutanlarından 2- Salçuklular devleti, Mardin atabeylerindenTİMURTAYbirl. Timur/TayTİN1- Can, ruh, öz 2- Soluk, nefes, yel 3- Dinmiş, dingin, sakin, bitik 4- Gök, göksel, Tanrısal - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış Oymakları, dip dedelerindenTİNESİbirl. Tin/EsiTİNESİOĞLUbirl. Tinesi/Oğlu (Göğün oğlu) - Göktürkler dönemi bey ve komutanlarındanTİRGEÇDiri, canlı, dirilik veren - Altay-tuva oymaklarındanTİRİGDiri, canlı, güçlüTİRİGLİĞDirlik, yaşam, geçimTİRİL1- Can, ruh, yaşam 2- Dirilik, canlılık, derlenip toparlanma 3- Derlenme, derlenişTİRİMYaşam, geçim, hayat yoluTİRKİŞKervan, kafileTODURGA(Dodurga)TOGA1- Doğa, tabiat, hilkat, yaratılış, huy 2- Kalın, katı, yoğun, doymuş 3- Usul, yordam, teamülTOGANToğan, DoğanTOGANHANbirl. Togan/Han - karahanlı hanlarındanTOGANALPbirl. Togan/AlpTOGANERbirl. Togan/ErTOGAY1- Toga 2- Dolunay 3- Koruluk, küçük orman 4- Tok/Ay - Babür Han dönemi beylerinden 2- Kırgız oymaklarındanTOGAY TİMURbirl. Togay/Timur - Cuci Han dönemi Horasan valisiTOGAYBERDİbirl. Togay/Verdi - Kırgızların Togay oymağı, dip dedelerindenTOGAYHANbirl. Togay/Han - Altınordu hanlarındanTOGU1- Doğu, doğuş 2- Vuruş, darbeTOGUZ(Tokuz) - Başkurt oymak beylerindenTOĞA(Toga)TOĞAÇ(tokaç) Topuz, çamaşır yıkarken kullanılan tahta topuz - akşitler devletinin kurucusu olan, Akşit beyin babasıTOĞAÇHANbirl. Toğaç/Han - . . Uygur hanlarındanTOĞAN1- doğan, doğan kuşu 2- Canlı, doğmuş olan, yaşayan - 1- Kubilay Kaan dönemi, vakanüvislerinden (Tarihçilerinden) 2- Sevük Tekin dönemi, Gazneliler komutanlarındanTOĞAN ARGUNbirl. Toğan/Argun - Yenisey yazıtlarında adı geçen bir beyTOĞAN HANbirl. Toğan/Han - Cücen hanlarındanTOĞAN TİMURbirl. Toğan/Timur - Çengizoğullarının , Çin’de hükümet eden son kağanıTOĞANAYbirl. Toğan/AyTOĞANBAYbirl. Toğan/BayTOĞAN TEKİNbirl. Toğan/Tekin - Altay destanlarında adı geçen bir beyTOĞARDoğar - Özbeklerin, Konrat oymağı, dip dedelerindenTOĞAY(Togay, tokay) - Kıpçak hanlarındanTOĞMA1- Dokuma, dokumadan yapılan giysi 2- Yerli, yerli halktan olan kişiTOĞMA ŞADbirl. Toğma/Şad - Bilge Kağan dönemi, bey ve komutanlarındanTOĞMAÇ(Tağmaç)TOĞMAK(Tokmak)TOĞMUŞDoğmuş, ortaya çıkmış, canlı, yaşayanTOĞRUL1- Tuğrul 2- Doğrulmak, ayağa kalkmakTOĞRULŞHANToğrul/Han - Çengiz Kaan dönemi, Kerayet hanlarından Yesukey Bagatur’un andasıTOĞRULÇADoğan kuşu, doğan yavrusuTOĞSIKDoğuş, doğum, ortaya çıkışTOĞTAYbirl. Tok/Tay - Mengü Timur Han’ın oğullarındanTOĞUL1- Doğulu, doğudan 2- Doğum, doğuş, ortaya çıkış - Altay Türkleri, Tuva oymağı, dip dedelerindenTOĞULBAYbirl. Toğul/Bay - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTOĞULGATolga, tulga, savaş başlığı, miğferTOK1- İrilik, katılık, dayanıklılık, yoğunluk 2- Vuruş, darbe, döğüş, savaş 3- Yol, yöntem, yordam - Kundur Türkleri oymak beylerindenTOKA1- Tok, sert, katı 2- Usul, yol, yordam, teamül 3- Döğüş, vuruş, vuruşma, 4- Huy, hilkat, yaratılış - Manas destanında adı geçen bir beyTOKABAYbirl. Toka/Bay - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTOKAÇ(Togaç) Topuz, çamaşır topuzu - 1- Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerinden 2- Tolunlular devleti bey ve komutanlarından 3- İkşitler devletinin kurucularındanTOKALIGTokluk, katılık, sertlik - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTOKARIbirl. Tok/Arı - çengiz Kaan’ın komutanlarındanTOKATİGİNbirl. Toka/Tigin - Koço Uygurları prenslerindenTOKATİMURbirl. Toka/Timur - . . Çağatay devleti hanlarındanTOKAY1- dolunay 2- Dere kenarlarında yetişen bir çiçek, çalı - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTOKAYBEGÜMbirl. Tokay/BegümTOKDAĞbirl. Tok/Dağ - Mısır-Türk kölemenleri devleti, vali ve komutanlarındanTOKDEMİRbirl. Tok/DemirTOKDOĞANbirl. Tok/DoğanTOKERbirl. Tok/ErTOKHANbirl. Tok/han - Avar hanlarındanTOKLU1- Yol, yordam, bilen, bilge 2- Bir yaşını geçmiş kuzu 3- İri, dolgun, besili - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTOKLUKTİMURbirl. Tokluk/Timur - Çağatay han’ın torunlarındanTOKMAKVurma, ezme, döğme aracı Kalın, geniş, ağaçtan yapılmış çekiç - Türkmenlerin, Çavdur oymağı, dip dedelerindenTOKMANGUTbirl. Tok/Mangut - Özbeklerin, Mangut oymağı, dip dedelerindenTOKOLKuma, ikinci hanımTOKSABAbirl. Tok/Saba (Sopa)TOKSARMIŞbirl. Tok/Sarmış - Salçuk beğ dönemi oğuz beylerindenTOKSARUbirl. Tok/Sarı - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Bayoğlu ve Aday oymağı, dip dedelerindenTOKTA1- Durma, yaşama, direnç, dayanıklılık 2- Tedbir, tedbirlilik - Cuci Han’ın torunlarındanTOKTABAŞbirl. Tokta/BaşTOKTABAYbirl. Tokta/Bay - Naymanlar devleti, hanlarındanTOKTABEGbirl. Tokta/BeğTOKTABUĞAbirl. Tokta/Boğa - babür Han’ın dayısının oğluTOKTAGA(Toktağ) birl. Tok/Dağ - Mısır- Türk kölemenleri dönemi vali ve komutanlarındanTOKTAKTedbir, tedbirli, temkinliTOKTAKAYAbirl. Tokta/Kaya - Altınordu hanlarındanTOKTAMIŞDurucu, kalıcı, dirençli, dayanıklı, uzun ömürlü, dirayetli - Kırgızların, Nogay oymağı, dip dedelerinden 2- Türkmenlerin, Teke oymağı ilk beylerinden (Otamış beğ’in kardeşi)TOKTAMIŞ GİRAY HANToktamış/Giray/Han - 1- Kırım hanlarından 2- Türkmenlerin, Teke oymağı, dip dedelerindenTOKTAMIŞ HANbirl. Toktamış/Han - Altınordu hanlarından (Bu devlette bu ad ile iki han vardır)TOKTARDayanıklı, dirayetli, uzun ömürlüTOKTAŞbirl. Tok/Taş . . Mola yeri, dinlenme bölgesi - Kıpçak hanlarındanTOKTA TİMURbirl. Tokta/Timur - Kubilay Kaan’ın torunlarındanTOKTAVbirl. Tok/DağTOKTAYbirl. Tok/Tay - Çengiz Kaan dönemi Merkit beylerindenTOKTAY HANbirl. Toktay/Han - Kıpçak hanlarındanTOKTAY HATUNbirl. Toktay/HatunTOKTİMURbirl. Tok/Timur - Çengizoğullarının, Çin’de hükümet eden KaanlarındanTOKTUKA(Toktuga)TOKTULGAbirl. Tok/TulgaTOKU1- Doğu 2- Döğüş, temas, savaş - İdil Bulgarları devleti, hanlarındanTOKUÇ(Toğuç)TOKUÇİNEbirl. Toku/Çine - Cücenler devleti, hanlarındanTOKUM1- Doğum, doğuş 2- Yaşam, direnç, dayanıklılık - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTOKUMAK1- Tokmak 2- birl. Tokum/AkTOKUR1- Gözü pek, cesur 2- Dokur, dokumacıTOKUR HATUNbirl. Tokur/Hatun - Uygur yazıtlarında adı geçen bir hanımTOKURGAKDokuma aleti, dokuma tezgahıTOKUŞ1- Döğüş, savaş, vuruşma 2- Doğuş, direnç, yaşam, dirayet - Göktürkler dönemi beylerinden Kürşad’ın kırklarındanTOKUŞ KOCAbirl. Tokuş/Koca - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyTOKUZ1- Dokuz sayısı (. . Türklerin uğurlu ve kutlu saydıkları sayılardan) 2- sıkça ve kalınca dokunmuş bir kumaşTOKUZ ARKAbirl. Dokuz/ArkaTOKUZ HATUNbirl. Dokuz/Hatun - Kulagu Han’ın evdeşiTOKUZALPbirl. Dokuz/AlpTOKUZBEGÜMbirl. Tokuz/BegümTOKUZBEKbirl. Tokuz/BekTOKUZERbirl. Tokuz/ErTOKUZMENGÜbirl. Tokuz/MengüTOKUZOĞUZbirl. Tokuz/OğuzTOKUZTİMURbirl. Tokuz/TimurTOKUZUNÇDokuzuncuTOLANEşsiz, emsalsizTOLANBUĞAbirl. Tolan/Boğa - Timur Kürkan Han dönemi, bey ve komutanlarındanTOLAYBir tavşan türüTOLDIDoldu, dolu, doluluk, bütünlük, olgunluk, irilik, bilgelik, erginlikTOLDIALPbirl. Toldı/AlpTOLDIBAYbirl. Toldı/BayTOLDIKORGANAnıt, lahit, abideTOLGAMiğfer, çelik başlıkTOLGAERbirl. Tolga/ErTOLGAHANbirl. Tolga/HanTOLGAN1- Dolgun, iri, dolu 2- Acı, üzüntü, inlemeTOLGAYÇevre, cıvarTOLGUNAYbirl. Tolgun/AyTOLIDARUbirl. Tolu/Darı - . . Keykatu Han Dönemi, İlhanlı bey ve komutanlarındanTOLKANDolgun - Kırgızların, Togay ve Saltu oymağı dip dedelerindenTOLMIŞDolmuş, dolu, olgun, bilge - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTOLMIŞ ÖZBEĞbirl. Tolmış/Özbağ - Babür Han dönemi bey ve komutanlarındanTOLU1- Dolu, olgun, kamil, yetkin, usta 2- İçki, içki kadehi, içki ile dolu kadeh 3- Seçkin, güzideTOLUALPbirl. Tolu/AlpTOLUBEGÜMbirl. Tolu/BegümTOLUBEKbirl. Tolu/Bek - Sovyetler Birliğinin, ilk dönemlerinde yaşayan Türkmen asıllı sosyologTOLUERbirl. Tolu/ErTOLUHANbirl. Tolu/Han - Arap işgalleri sırasında, onlara karşı direniş örgütleyen ve çeşitli savaşlara giren bir beyTOLUK1- Dolu, olgun, yetkin, bilge 2- Tuluk, tulum - Çengiz Kaan’ın torunlarındanTOLUK TÜGEbirl. Toluk/Tüge (Tike) - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanTOLUKANbirl. Tolu/Kan - Çengiz Kaan’ın gençlik yoldaşlarındanTOLUM1- Silah, savaş aleti 2- Olgun, dolgunTOLUNDolu, tam, bütün, eksiksiz, kusursuz, olgunlaşmışTOLUNALPbirl. Tolun/Alp - Tolunoğulları beyliğinin kurucusuTOLUNAYbirl. Tolun/Ay. . Ay’ın en güzel hali.TOLUNBAYbirl. Tolun/BayTOLUNBİGEbirl. Tolun/Bike - Sibir hanlarından, Güçüm hanı’ın kızı.TOLUNERbirl. Tolun/ErTOLUNHANbirl. Tolun/Han - Avar hanlarından.TOLUNTİGİNbirl. Tolun/Tigin - Avarlar devleti bey ve komutanlarından.TOLUTİMURbirl. Tolu/TimurTOMANDuman, sis - Macar Kumanları, bey ve komutanlarından.TOMANBAYbirl. Duman/Bay - Mısır – Türk kölemenleri, hanlarından. Baybars Han’ın yeğeni.TOMBAYManda, camışTOMRİS(Tomris Hatun) 1-Demir ucu 2- Demir sesi. 3- Demirin özü, nüvesi. 4- Bereket, bolluk, uğur. - Türk tarihinin ünlü simalarından. Sakalar devletinin katun’u (kraliçesi) (İran – Turan savaşları sırasında, zalimliğiyle ünlü, Pers kralı Hüsrev’in, Türk topraklarını işgal etmesine karşın yapılan savaşta büyük kahramanlıklar göstererek, onu yenmiş, başını kesip kan dolu bir fıçıya atarak, "Hayatın boyunca kana doymadın, kan döküp kan içtin. Ben de sana yakışanı yapıp, seni bundan mahrum etmeyeceğim. . " diyen ulu kişi. )TONDon, giyim, giysi, elbise - Altay Türkleri, Tuva ve Kömnüç oymağı, dip dedelerinden.TONAGiyimli, varlıklı, yakışıklıTONATDonat, cömert, eli açık, aç doyuran – çıplak giydiren.TONATİGİNbirl. Tona/Tigin - Bilge Kağan dönemi bey ve komutanlarından.TONATMIŞGiydirmiş, hayır hasenette bulunmuş, cömert ve eli açık.TONATURAbirl. Tona/TuraTONGAKaplan, Asya kaplanı. - Göktürk bey ve komutanlarından. Çin elçilerindenTONGA HANbirl. Tonga/HanTONGABERDİbirl. Tonga/VerdiTONGARABİRL. Ton/Kara - Uygur oymaklarından.TONGATEKİNbirl. Tonga/TekinTONGÖKbirl. Ton/GökTONGRA ESİMbirl. Tongara/Esim - Göktürkler dönemi dokuz oğuz asıllı beylerinden.TONGUZDomuzTONKA1- Tunga , kaplan 2- iri, büyük, gösterişliTONGUÇbirl. Ton/GüçTONLUGiyimli, şık, zengin, varlıklıTONLU TUNGAbirl. Tonlu/Tunga - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.TONSUZYoksulTONTAŞbirl. Ton/Taş - Salçuklular dönemi, Musul atabeylerindenTONYUKUK(Tanyu/Kök, gök) Sonsuzluk ve genişlik, bilgelik ve deneyimlilik.TOPYığın, topluluk, bütünlük, erkTOPAÇ1- Top gibi, toparlak, dolgun 2-İbrik 3- Sepet, seleTOPAKTopluca, toplanmış, yığınTOPKARAbirl. Top/Kara - Özbeklerin, Konrat ve Konçagalı oymakları, dip dedelerinden.TOPO KAĞANbirl. Topu/Kağan - Göktürk kağanlarından. Mokan Kağan’ ın yeğeni.TOPRAK. . Yer, yurt, araziTOPURGANAyak basıldığında toz çıkaran, yumuşak toprakTOPUZToplanıp, kurutulmuş, katılaşmış, topluca ve katıca. Silah, dövme ve ezme aracıTOR1- Mevki, mertebe, şeref, şereflilik 2- Türeme, doğma, soy, gelişme, yayılma 3- Ağ, tuzak 4- Giysi 5- Evlat, çocuk, nesil 6- Zayıflık, incelik, hamlık - Altay Türkleri, Teleut oymağı, dip dedelerinden.TORALPbirl. Tor/AlpTORAMAN1- Fahri, onursal, şerefli 2- Kaba, yetişmemiş, acemi 3- İri, dolgun, heybetli - Akhunlar devleti, hanlarından.ToranTuran, duran, yaşayan, dirençliTORBAYbirl. Tor/BayTORÇUKKozalakTORÇUKAYbirl. Torçuk/AyTORDUDurdu, duranTORDUBAYbirl. Tordu/BayTORKAYAbirl. Tor/KayaTORKUİpekli kumaşTORLAK1- Eğitilmemiş at 2- Çırak, acemi, hamTORMIŞDurmuş, yaşayan, yaşar, yaşamTORMUYaşam süresi, yaşamTOROĞULbirl. Tor/OğulTORTİMURbirl. Tor/TimurTORU1- Duruş, yaşam 2- Bolluk, bereket, fazlalık 3- Doru, doru renkTORUGDoruk, Doru renkTORUK1- Doruk, zirve 2-İnce, zayıf, ham, olmamışTORUM1- Aygır, aygır yavrusu 2- Kul, köle, muti, bağlı 3- Deve yavrusuTORUMTAYbirl. Torum/Tay - Mısır-Türk kölemenleri devleti, Suriye valisi ve komutanlarından.TORUN1- Evladın, evladı 2- Sevgili, biricik, çok sevilen 3- Acemi, ham, yetişmek üzere olan 4- Genç boğa - Abbasiler (El Muktedi) dönemi, Bağdat beylerbeyi.TORUNBEKbirl. Torun/Bek - Kulagu Han dönemi, Diyarbakır valilerinden.TORUNTAYbirl. Torun/Tay - Mısır-Türk kölemenleri, Suriye valisi olan "Torumtay" bazı kaynaklarda, bu ad ile de geçmektedir.TOSUN1- Genç boğa, 2- Tos atan, tos vuran, azgın, azmış, saldırgan - Abbasiler dönemi, Türk asıllı vali ve komutanlarından.TOSUNALPbirl. Tosun/AlpTOSUNBAYbirl. Tosun/BayTOSUNBEGbirl. Tosun/Beğ - İkşitler devleti, bey ve komutanlarından.TOSUNERbirl. Tosun/ErTOSUNTAYbirl. Tosun/TayTOY1- Şölen, yemekli eğlence, düğün dernek 2- Em, ilaç, doyum, doyumluluk 3- Ordu, ordu birliği 4- Çamur bataklık 5- Doğan türü bir avcı kuş 6- Genç, gençlik, acemilik, çıraklıkTOYAK1- Atlara giydirilen savaş zırhı 2- Tırnak, at tırnağıTOYALPbirl. Toy/AlpTOYANToy sahibi, toy veren kişiTOYANAYbirl. Toyan/AyTOYANERbirl. Toyan/ErTOYBAYbirl. Toy/BayTOYBEGÜMbirl. Toy/BegümTOYGA1- Toy sahibi, toy veren kişi, 2- Toylarda yapılan çorba, ayranlı çorbaTOYGABUĞAbirl. Toyga/BoğaTOYGAN1- Kurultay üyesi 2- Bir kuş türü 3- Genç, tazeTOYGARTarla kuşu, çayır kuşuTOYGUN1- Genç, taze, deneyimsiz 2- DoymuşTOYGURDoymuş, gözütok, olmuş, olgunTOYLAK1- Toy yeri, toy yapılan yer 2- Karargah, ordunun toplandığı yer.TOYLUKToy yeri, Toy yapılan yerTOYMADUK1- Özlenen, özlemi duyulan 2- Hırslı, doyumsuzTOYMAGURİştahlı, oburTOYTİMURErmiş, keramet sahibi, Şaman büyüğü, kam, rahipTOZUN1- Tosun 2- Düzen, uyumlulukTÖGİCömert , eli açıkTÖGÜNÇekici, yakışıklıTÖKMENÇekici, yakışıklıTÖKÜEli açık, cömert, müsrif - Kazakların, Ortayüz bölüğü, Argın ve Mumın oymağı, dip dedelerindenTÖKÜŞDüğüş, savaş, vuruşmaTÖLEÇÜcret, yevmiyeTÖLEGENOlgun, kamil, yetişkin - Kırgızların, " Kız ipek" destanında adı geçen bir beyTÖLEK1-Ücret, yevmiye 2- Sükunet, sakinlik - Kazakların, Ortayüz bölüğü, Argın ve Mumın oymağı, dip dedelerindenTÖLEKKAYAbirl. Tölek/Kaya - . . Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTÖLİSBölük, bölünmüş - Altay Türkleri, Teleut oymağı, dip dedelerindenTÖLİŞ(Tölis)TÖLÜKTuluk, tulum - Kazak hanlığı dönemi beylerindenTÖR1- Türemek, çoğalmak, yaratılış 2- Makam, mevki, onur yeri, şerefli yer 3- Usul, kural, teamülTÖRAPAbirl. Tör/Apa - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTÖRE1- Düzen, gelenek, usul, teamül, geleneksel hukuk 2- Türeyiş, yaşayış, çoğalma, yaratılışTÖREALPbirl. Töre/AlpTÖREBAYbirl. Töre/BayTÖREHANbirl. Töre/HanTÖREKULbirl. Töre/Kul - Kırgız kökenli, ünlü Türk edebiyatçısı"Cengiz Aytmatov " un babasıTÖREKULUbirl. Töre/KuluTÖRELİTöresi olan, töreye bağlı, geleneklerine bağlıTÖREMENGörgülü, töreye bağlı - Kızıl Türkleri, destanında adı geçen bir beyTÖREN1- Töreye uygun yapılan, töre gereği yapılan, mersim 2- Soylu, necip, seçkinTÖRENAYbirl. Tören/AyTÖRENBAYbirl. Tören/bayTÖRENBEGbirl. Tören/BeğTÖRETEKİNbirl. Töre/TekinTÖRKİNKök, menşe, dip, soyTÖRTKARAbirl. Dört/kara - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Alimoğlu oymağı, dip dedelerindenTÖRTOĞULbirl. Dört/Oğul - Kazakların, Ortayüz bölüğü, nayman oymağı, dip dedelerindenTÖRÜ1- Yasa, devlet düzeni 2- Türeyiş, yaratılışTÖRÜCETöreye ve yasaya uygunTÖRÜİÇİTöreye uygunTÖRÜLÜGTöreye bağlılık, Töre bilgisi, Töre uygulamasıTÖRÜM1- Türeyiş, yaratılış 2- Töreye bağlılıkTÖRÜMAYbirl. Törüm/AyTÖRÜMÇÜTöreye bağlı, soyuna bağlıTÖRÜMERbirl. Törüm/ErTÖRÜN1- Soylu, soyluluk 2- Tören, merasim, ihtiramTÖRÜTGENYaratıcı, yaratan, halikTÖŞTÜKDüş, rüyaTÖZKök, dip, temel, cevher, özTÖZLÜKÖz, esas, asıl, kök, köklü, özlüTÖZÜNSoylu, temeli sağlam, köklüTUNAYEvlatlık kız çocuğu - İlhanlı hanlarından Ahmet Han’ın evdeşiTUDAYBEGÜMbirl. Tuday/BegümTUDAYBİKEbirl. Tuday/BikeTUDUK(Tutuk) - İlhanlılar devleti, komutanlarındanTUDUN(Tutun) 1- Tutunma, bağlılık, sadakat 2- Destek, güvence, tutunulacak nesne - Hazar kağanlığı döneminde kullanılan " vali " ünvanlarındanTUDUN ERKİNbirl. Tudun/Erkin - Bilge Kağan dönemi, bey ve komutanlarındanTUDUNHANbirl. Tudun/Han - Avarlar devleti hanlarındanTUDUN YAMTARbirl. Tudun/Yamtar - Bilge Kağan dönemi, bey ve komutanlarındanTUGA(Toga) - Türkmenlerin, Teke, Ötemiş ve Taşayak oymakları, dip dedelerindenTUGABAYbirl. Tuga/bay - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Bayoğlu ve baybaktı oymakları, dip dedelerindenTUGANDoğanTUGANAÖzel ok (İçi oyulmuş, içinde evrak gizlenen ok)TUGANBAYbirl. Tugan/BayTUGAN1- Küçük ırmak, çay, akarsu 2- TogayTUĞSancağın tepesine takılan at kuyruğu, kıldan yapılan flama, Uğur ve Kut işareti olarak kullanılır olmasına karşın, bundan daha çok Da savaş isteği, başkaldırı ve isyan sembolü olarak kullanılmıştır. 2- Tıkaç, kapak, bend, setTUĞAÇANbirl. Tuğ/AçanTUĞAÇARbirl. Tuğ/Açar - Çengiz Kaan’ın damadı ve komutanlarındanTUĞAÇITuğcu, tuğ taşıyanTUĞALbirl. Tuğ/AlTUĞALPbirl. Tuğ/AlpTUĞANÇIDoğancı, doğan terbiyecisi, doğan eğitmeni, doğan yetiştiricisiTUĞATbirl. Tuğ/At - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.TUĞAYbirl. Tuğ/AyTUĞAYTİMURbirl. Tuğay/TimurTUĞBAYbirl. Tuğ/Bay - Çengiz Kaan’ ın komutanlarından.TUĞBEGÜMbirl. Tuğ/BegümTUĞBİKEbirl. Tuğ/BikeTUĞCU1- Tuğ taşıyan kişi, alemdar 2- İsyancı, isyankarTUĞCUBAYbirl. Tuğcu/BayTUĞÇEKüçük tuğ, tuğcukTUĞÇUBAYbirl. Tuğcu/BayTUĞERbirl. Tuğ/ErTUĞGÜNbirl. Tuğ/GünTUĞKAYAbirl. Tuğ/KayaTUĞLUTuğ sahibi, kutlu, uğurlu - Harzem hanlarından. (Tuğlu Hacı)TUĞLUKTuğlu, tuğu olan, tuğ taşıyan - Tuğluklar devletinin kurucusu ve ilk hanı.TUĞLUKERbirl. Tuğluk/ErTUĞLUKŞADbirl. Tuğluk/ŞadTUĞLUKTİMURbirl. Tuğluk/Timur - Çağatay devleti, hanlarından.TUĞMA1- Doğmuş, ortaya çıkan, boy gösteren 2- Tuğ kaldıran, isyankarTUĞMAŞADbirl. Tuğma/ŞadTUĞMENGÜbirl. Tuğ/MengüTUĞRUL1- Doğan kuşu, bir doğan türü 2- doğru, doğrulmuş, dik- ayakta 3- Türk mitolojisinde, adı geçen, yarı insan, yarı kuş. - Türk tarihinde bu ad ile, bir çok ünlü kişi vardır. Bunlar yalnız olarak olduğu gibi, çeşitli sıfat ve birleşik adlar ile de birbirinden ayrılabilmektedir. Bu kişilerin içinde en ünlüleri ise, Salçuklular devletinin kurucuları olan iki kardeşten biri olan Tuğrul Beğ’ dir. Çağrı beğ’ in kardeşi, Alparslan Han’ ın amcasıdır.TUĞRULALPbirl. Tuğrul/AlpTUĞRULBEKbirl. Tuğrul/Bek - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ ın kırklarından.TUĞRULÇATuğrul gibi. - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.TUĞRULTEKİNÇbirl. Tuğrul/Tekin - Salçuklular dönemi, Musul atabeylerinden.TUĞRULTİGİNbirl. Tuğrul/Tigin - Salçuklular, (Sançar Han) dönemi bey ve komutanlarından, Ekinci Beğ’ in oğlu.TUĞSAVULbirl. Tu/Savul - Eski dönemlerde, ordu içinde tuğ taşıyan ve onu koruyup, önde tutmakla görevi olan kişilere verilen ad.TUĞŞADbirl. Tuğ/Şad - Buhara hanlığı, hanlarından. Budun han’ ın oğlu.TUĞTANbirl. Tuğ/TanTUĞTAYbirl. Tuğ/TayTUĞTEKİNbirl. Tuğ/Tekin - Selahaddin Eyyubi’nin kardeşi. Sonraları, kendi adıyla "Tuğtekinliler" devletini kuran kişiTUĞTEMURbirl. Tuğ/Temur - Eyyubiler devleti dönemi, Yemen valisi ve komutanlarındanTUĞTİGİNbirl. Tuğ/Tigin - Suriye Salçukluları, atabeylerindenTUĞTİMUR(Tuğtemur)TUĞUÇTuğcuTUKAYbirl. Tok/AyTUKÇAKTuğcuTUKTAYHATUNbirl. Tuktay/hatun - Abaka han’ın evdeşiTUKUZBAYDokuz/BayTULA1- Tolu, dolu, olgun 2- AynaTULABOĞAbirl. Tula/Buğa - Kıpçak hanlarındanTULABUĞA HAN(Tela Buğa han) - Altınordu hanlarındanTULANDolu, olgun, kamilTULANKAĞANbirl. Tulan/Kağan - Göktürk kağanlarındanTULAY1- Talay, taluy, okyanus, deniz 2- Ayna 3- Dolu, dolgun, olgunTULAYBALAbirl. Tulay/BalaTULAYHANbirl. Tulay/Han - Çengiz Kaan’ın oğlu. Kulagu Han’ın babasıTULGATolga, miğferTULGAR1- Azim, kararlılık, inanç, güvenç 2- Gösteriş, heybet, heybetlilikTULGAYTuga, Tolga, miğferTULİ1- Dolu, olgun, kamil 2- AynaTULİKAĞANbirl. Tuli/Kağan - Göktürk kağanlarındanTULİN1- Tolun, dolun, tam, eksiksiz, kusursuz 2- Ayna 3- Çene, çene kemiğiTULİNBAYbirl. Tulin/BayTULİNBEKbirl. Tulin/BekTULİNTAYbirl. Tulin/TayTULKİTilkiTULKİTİMURbirl. Tulki/Timur - Kırım hanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanTULTAGSakin, kendinden eminTULU1- Dolu, ergin, olgun 2- AynaTULUHANbirl. Tulu/Han - Göktürk kağanlarından Çuluk Kağan’ın oğlu. Kürşad’ın ağabeyiTULUERbirl. Tulu/ErTULUK1- Dolu, olgun, bilge 2- yayık, çömlekTULUN1- Tolun, dolu 2- Çene kemiğiTULUNERbirl. Tulun/ErTULUNTOYbirl. Tulun/ToyTULUY(Talay, Tulay)TUMAYeğen, kuzen - Kazakların, Ortayüz bölüğü, Girey oymağı, dip dedelerindenTUMAÇIErkek kuzen, (Amca, hala, dayı, teyze çocuğu)TUMAÇIMKız kuzenTUMAĞAN1- Nilüfer çiçeği 2- Duman, sisTUMANDuman, sis - Dede Korkut destanlarında, Korkut Ata’ nın ad verdiği beylerden 2- kazakların, Ortayüz bölüğ Argın ve Mumin oymakları, dip dedelerindenTUMANHANbirl. Tuman/Han - Hun hanlarından. (Teoman Han) Mete Han’ın babasıTUMANALPbirl. Tuman/AlpTUMANAYbirl. Tuman/AyTUMANBAYbirl. Tuman/BayTUMANBEKbirl. Tuman/BekTUMANERbirl. Tuman/ErTUMANGELDİbirl. Tuman/GeldiTUMAYSessiz, sakin, kendi halindeTUMAYBEGÜMbirl. Tumay/begümTUMGANTuman, sis - Cuci Han’ın torunlarındanTUMRULDumrul, Demir ucuTUNA(Tona) Varlıklı, zengin, gösterişli, ihtişamlıTUNABAĞA TARKANbirl. Tuna/Bağa/Tarkan - Uygurlar (Bögü Kağan) dönemi vezirlerindenTUNAHANbirl. Tuna/HanTUNÇBronz, Bakır, kalay karışımıTUNÇALPbirl. Tunç/AlpTUNÇARSLANbirl. Tunç/ArslanTUNÇAYbirl. Tunç/AyTUNÇBARSbirl. Tunç/BarsTUNÇBAYbirl. Tunç/BayTUNÇBEKbirl. Tunç/BekTUNÇBOĞAbirl. Tunç/BoğaTUNÇBÖRİbirl. Tunç/BöriTUNÇDAĞbirl. Tunç/DağTUNÇERbirl. Tunç/ErTUNÇSAYbirl. Tunç/SayTUNGNüfus sahibi, kudretli, muktedirTUNGA1- Kaplan, Asya kaplanı 2- Kudret, ihtişam, fevkaladelik - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanTUNGA ALP ERbirl. Tunga/alp/ErTUNGABAYbirl. Tunga/BayTUNGAERbirl. Tunga/ErTUNGAŞADbirl. Tunga/Şad - İstemi kağan’ın yeğeniTUNGBAĞATARKANbirl. Tung/Bağa/Tarkan - Uygurlar (Bögü Kağan) dönemi komutanlarındanTUNGATARbirl. Tunga/Tor - Babür han’ın bey ve komutanlarındanTUNGATİGİNbirl. Tunga/Tigin - Göktürkler dönemi bey ve komutanlarındanTUNGA TUDUNbirl. Tunga/Tudun - Bati göktürkleri bey ve komutanlarındanTUNGA TURANbirl. Tunga/DuranTUNGUÇÇocuk, evlat, evlatlıkTUNGUTEvlatlıkTUNTAŞbirl. Tün/TaşTUNUÇTunçTUR1- Durmak, yaşam, canlılık 2- İrade, istek, yargıTURA1- Dura, durak, ev, mekan 2- Deriden örülen kamçı 3- Sibirya bölgesinin eski adı - Alper Tunga’nın dedesiTURABARSbirl. Tura/BarsTURABAYbirl. Tura/BayTURABİGEbirl. Tura/Bike - İbni Batuta’nı seyahatnamesinde adı geçen bir Türk kızıTURABOĞAbirl. Tura/BoğaTURAGİNE(Turagüne) birl. Tura/Güne, Güneş - Öketay Kaan’ın evdeşiTURAGUT(Turgut, Turkut) birl. Turagut/KutTURAGUTBAYANbirl. Turagut/Bayan - çengiz kaan dönemi Celayıroğulları, beylerindenTURAGÜNbirl. Tura/GünTURAGÜNE(Turagine)TURAK1- Durulan yer, yaşanılan yer, mekan 2- Yaşam, ömürTURAKBAYbirl. Turak/BayTURAKMENGÜbirl. Turak/MengüTURAKUTbirl. Tura/KutTURALDurma, yaşama, ömürTURAMOlgunluk, kemal - Otmanlılar ( Yavuz Selim Han) dönemi, İran elçisiTURAMUN1- Evcil, evcimen 2- Onurlu, onuruna düşkünTURANDuran, yaşayan, ömür, ömürlü, yaşama direnci (Çocukları sık ölen ailelerin, uzun ömür ve kalıcılık dileklerini içeren adlardan. Ayrıca, Farsçadaki, "Tuuran" ile yalnızca ad benzerliği var ve söylenişlerde anlamlar da farklıdır. Farsçadaki Turan, İranlılarca "Türk Yurdu" anlamındadır. )TURANALPbirl. Turan/AlpTURANAYbirl. Turan/AyTURANBARSbirl. Turan/BarsTURANBAYbirl. Turan/BayTURANBUĞAbirl. Turan/BoğaTURANERbirl. Turan/ErTURANHANbirl. Turan/HanTURANTİMURbirl. Turan/TimurTURAPAbirl. Tur/ApaTURATAN(a)birl. Tura/Ton(a)TURATAYbirl. Tura/TayTURATİMURbirl. Tura/TimurTURATUTUKbirl. Tura/Tutuk - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTURBAYbirl. Tur/BayTURBEGÜMbirl. Tur/BegümTURBİGEbirl. Tur/BigeTURÇAKFiliz, fidanTURÇİK1- Durucu, kalıcı, uzun ömürlü 2- Fidan - Salçuklular dönemi bey ve komutanlarındanTURÇİKAYbirl. Turçik/AyTURDUDurdu, sağ, salim, yaşar, yaşayan, kalıcı, ömürlüTURDUBEKbirl. Turdu/Bek - Babür Han dönemi bey ve komutanlarındanTURGAKBekçi, muhafız, koruyucuTURGANDuran, ömürlü - Kuman hanlarındanTURGAY1- Tarla kuşu, serçe 2- Türk/Ay - Kulagu Han’ın oğullarındanTURGAYTURANbirl. Turgay/Turan - Kırgızların, Togay, Buğu ve Kıdık oymağı, dip dedelerindenTURGUT(Turagut) 1- Ömürlü, durucu, uzun yaşamlı 2- Belde, mekan mesken, yaşanılan yer - Otmanlılar dönemi, ünlü denizcilerindenTURGUTALPbirl. Turgut/Alp - Otmanlıların, ilk dönem bey ve komutanlarındanTURHANbirl. Tur/HanTURHAN HATUNbirl. Turhan/Hatun - Alparslan Han’ın gelini, Melikşah’^ın evdeşi (Bazı tarih kayıtlarında, bu ad ile, bazılarında ise "Tur Hatun" olarak geçmektedir. )TURHATUNbirl. Tur/hatunTURKAKNöbetçi, bekçiTURKAY1- Turgay 2- Türk/Ay - Kulagu Han’ın oğullarından. (Bazı kayıtlarda, Turgay, bazılarında ise Turkay olarak geçer. )TURKUAteşli, harir, heyecanlıTURKUAZRengi mavi ile (Türk mavisi) özdeş olmuş bir süs taşıTURMUŞÖmür, yaşam, uzun ömürlülük (çocukları sık ölen ailelerin kullandıkları adlardan)TURNALeylek türü, iri ve geniş kanatlı bir kuşTURSUNDursun, Durdu, duran, durmuş vb. yaşam, ömür, uzun ömür - Babür Han dönemi beylerinden (Tursun Muhammed)TURŞAKFiliz, sürgünTURU1- Duru, saf, arık 2- Duran, yaşayan, ömürlü 3- Durgun, sakinTURUBAYbirl. Turu/BayTURUBEKbirl. Turu/BekTURUBUĞAbirl. Turu/BoğaTURUGELDİbirl. Turu/GeldiTURUHANbirl. Turu/HanTURUM1- Yaşam, ömür 2- Sükunet, durgunluk - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Almoğlu ve Karasakal oymakları, dip dedelerindenTURUMTAY1- Turum/Tay 2- Doğan türü, avcı bir kuş - Göktürkler dönemi, beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanTURUŞKANDayanıklı, metanetli, dirençli, uzun ömürlüTURUT1- Yer, yurt, durulan, yaşanılan yer 2- Ömür, yaşamTUSİTGöğün ötesi - . . Şamanist gelenekte, ulu ruhların gittiği yer. Göğün katlarındanTUSKANAkraba, yakın, hısımTUŞGÜLİşaret, iz, nişanTUT1- Yakalayış, kavrayış, saklayış 2- Vuruşma, vuruş, yenme, ezme, koparma 3- Ordu, ordugah 4- Kılıç ve benzeri silahların üzerindeki kir, pasTUTABahşiş, armağanTUTAÇKomşu, yakın, dostTUTAÇIKomşu, yakınTUTAK1- Silah kabzası 2- Saldırı, hücum, taarruz 3- EvlatlıkTUTAKBALAbirl. Tutak/Bala - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTUTAKBAYbirl. Tutak/BayTUTALbirl. Tut/AlTUTAMDemet, buket, desteTUTANElinde bulunduran, yönetimi altında bulunduran - Göktürkler dönemi beylerindenTUTANKAĞAN(Tutun Kağan) birl. Tutan/Kağan - 7. Yüz Avar kağanlarındanTUTARTutucu, hükmediciTUTARHANbirl. Tutar/Han - İlhanlı hanlarından. Kulagu Han’ın oğluTUTAŞ1- Küçük hanım, evin en küçük kızı 2- Bekar, bakire kız 3- KomşuTUTAYbirl. Tut/AyTUTGAK1- İnilti, inleyiş, hüzün 2- Geceleri keşfe çıkan savaş birliğiTUTGANTutucu, fanatikTUTGUÇkahvaltı, kuşluk vakti yenen yemekTUTGUNTutsak, esir, hapis, tutulu, tutulmuş, bağlanmışTUTKUKapama, ele geçirme, bağlama, bağlanmaTUTGUKEsir, hapis, tutsakTUTNAKDestek, arkaTUTNUKTutunulacak nesne, dayak, arka, destekTUTSU1- Vasiyet, öğüt, nasihat 2- BağımlılıkTUTSUKÖğüt, nasihat, vasiyetTUTUEsir, tutsak, rehine 2- Çekici, cazip, güzel 3- Tutuş, savaş, döğüş 4- Ağırbaşlı, mahçup, utangaç 5- Yiğit, batur, döğüşçü 6- Bakan, nazır, valiTUTUALPbirl. Tutu/AlpTUTUBAYbirl. Tutu/BayTUTUGVali, askeri vali - Göktürkler döneminde kullanılan askeri ünvanlardanTUTUHANbirl. Tutu/Han - Timur Kürkan han’ın dedelerindenTUTUK1- Döğüş, savaş, savaşçı 2- Devlet görevlisi, devlete bağlı 3- Evlatlık 4- Büyü, sihir 5-Tutsak, esir, tutulmuş, rehin - 1- Oğuznamede, Türk’ün oğullarından 2- İlhanlılar dönemi, bey ve komutanlarındanTUTUKAYbirl. Tutuk/AyTUTUKERbirl. Tutuk/ErTUTUNTutunulacak nesne, destek, arka, güvenceTUTUNHANbirl. Tutun/HanTUTUNÇ1- Evlat, oğul, uşak 2- Tutunulacak nesne, güvenceTUTUNGUÖğüt, nasihat, vasiyetTUTURGANÖğüt, nasihat, vasiyetTUTURGUÖğüt, nasihat, akılda tutulanTUTUŞ1- Dövüş, savaş 2- Zapt etmek, egemenlik kurmak 3- bağlılık, sadakat 4- Orduyu ve devleti düzene sokmak - Alparslan Han’ın oğullarındanTUTUŞUKDemet, çiçek demeti, buketTUTUTONGAbirl. Tutu/Tonga - Çengiz Kaan’ın Uygur kökenli danışmanı, oğullarının eğitmen ve atabeyi bu ulu kişi, imparatorluğun resmi dilinin "Türkçe" oluşunda ve Türk kültürünün egemen kılınmasında, önemli etken olmuştur.TUYAK1- Dayak, destek, değnek 2- Duyan, işiten, işitici, dikkatli, uyanık - Özbeklerin oymak beylerindenTUYANDuyan, işitenTUYANERbirl. Tuyan/ErTUYGUDuygu, his duyumuTUYGUNDoğan türü bir avcı kuşTUYGUNAYbirl. Tuygun/AyTUYUKDayak, destek, arkaTUYUNSaygın, muteberTUZGUYemek, yoldan geçenlere verilen yemekTUZAKSevgili, sevgili için söylenen sözTUZAĞISevgili, aşık, maşukaTUZGUNArmağan, sunu, bahşişTÜBE1- Tepe, yüksek yer 2- Siper, sütre - Timur Kürkan han dönemi beylerindenTÜBEKTübe, tepeTÜGÜN1- Düğün, bağlılık 2- bahşiş, hediyeTÜGÜZDüz, tam, eksiksiz, mükemmel - İlhanlı hanlarındanTÜKEL1- Tüy, saç, kıl 2- Dik, dikili - Türk mitolojisinde, ağaçtan doğduğuna inanılan kişiTÜKÜN1- Düğün, dernek, toplantı 2- Bahşiş, armağanTÜLAY(Tulay, Talay)TÜLEK1- Zeki, kurnaz, fettan 2- Tüylü, kıllıTÜLEKTİMURbirl. Tülek/Timur - Celayıroğulları beyliği, komutanlarındanTÜLGÜAlaca, renkli bir karga türüTÜLİN1- Ayna 2- Ayın çevresindeki ışık halesiTÜLÜ1- Rica, yakarış 2- Düş, rüyaTÜLÜBAYbirl. Tülü/Bay - Kırgızların, Togay ve Buğu oymakları, dip dedelerindenTÜLÜŞÜcret, değer, emeğin karşılığı alınan karşılıkTÜMEN1- Duman, duman, sis 2- On bin sayısının askeri terminolojideki kullanılışıTÜMENBAYbirl. Tümen/BayTÜNGeceTÜNBAYbirl. Tün/Bay ( Kazak ve Kırgızlarda, yatak, şilte)TÜNEKGece kalınan yerTÜNG1- Gece, gece karanlığı 2- Olağanüstülük, fevkaladelikTÜNGTUDUNbirl. Tüng/Tudun - Göktürkler dönemi vali ve komutanlarındanTUNG YABGU KAĞANbirl. Tüng/Yabgu/Kağan - Batı Göktürkler kağanlarındanTÜNKATARbirl. Tün/Katar - Kırgızların, Togay, Soyak, karata ve Kıtay oymakları, dip dedelerindenTÜNKÜRPeri, melekTÜNTAŞbirl. Tün/Taş - . . Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTÜNTAYbirl. Tün/Tay - Kırgızların, Togay ve Sayak oymakları, dip dedelerindenTÜRSoy, kök, orjin, çeşit, kan, damar, doğuş, yaratılış, oluşTÜRE1- Töre 2- Tigin, prens, şehzadeTÜREBAYbirl. Türe, /BayTÜREBİGEbirl. Türe/BikeTÜREGÜNbirl. Türe/GünTÜREKANbirl. Türe/KanTÜREKARATAYbirl. Türe/Karatay - İlhanlılar devleti, bey ve komutanlarındanTÜRELTüreli, töreye bağlı, töresel, hukuk, hukuki, hukuka uygunTÜRELİTüre sahibi, töreye bağlı, hukuka bağlı - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenTÜREMENTöreye bağlı, töreye göre yaşayanTÜREMENGÜbirl. Türe/MengüTÜRENERTöreye bağlı, töre sahibiTÜREÖZBEYbirl. Türe/Özbey - Mısır-Türk kölemenleri devleti, bey ve komutanlarındanTÜRETAYbirl. Türe/TayTÜRETAYÇUbirl. Türe/Tayçu - İlhanlı devleti hanlarından. Mangu Timur han’ın oğluTÜRETGENYaratıcı, mucit, üretgenTÜRETİMURbirl. Türe/Timur - Mısır-Türk kölemenleri devleti, vali ve komutanlarındanTÜRGİŞUygurların bir kolu olan Türk boyuTÜRİLbirl. Tür/İlTÜRİLÇİKbirl. Tür/İlçik (ilçi, elçi)TÜRKBu kutlu ad, birçok anlamları içinde barındırır. Türeyiş, doğuş, güç, erk, soy, döl, çoğalma, düzen vb. ( Birçok dilbilimci, değişik anlatımlar yapıyormuş gibi görünseler de aslında tek bir şey vardır ortada. O da Töreli, Töreye bağlı, Töreye göre olmuş, Töre ile özdeş, iyilik, güzellik, doğruluk ve düzenlilik içinde yaşayan, bunun için gerektiğinde, mayasından gelen güç ve erkini kullanan kişi ya da kişiler topluluğu, anlamlarını net bir biçimde içinde barındırıyor olması. . ) - Babür Han döneminde bu adla anılan üç ayrı bey vardır. 1- (Molla kadem) Türk 2- (Molla Devlet) Türk 3- (Hacı) Türk (Ali)TÜRKALPbirl. Türk/AlpTÜRK BİLGE KAĞAN(Orhun anıtlarında, Bilge kağan kendini böyle tanıtır. )TÜRKAN(Terken)TÜRKANAKAbirl. Türkan/Aka - İran Salçuklularından, Mehmed Han’ın evdeşiTÜRKAN HATUNbirl. Türkan/Hatun - Harzem hanı Muhammed’in anasıTÜRKAYbirl. Türk/AyTÜRKBÖRİbirl. Türk/BöriTÜRKEKULbirl. Türke/KulTÜRKELbirl. Türk/ElTÜRKERbirl. Türk/ErTÜRKEŞTürgiş (Türke yakın, Türke benzer) - Bilge Kağan dönemi beylerindenTÜRKİLbirl. Türk/İlTÜRKİLİbirl. Türk/İliTÜRKKANbirl. Türk/KanTÜRKMENTürk gibi, Türk adamı, Türk türünden kişi. . . Bu ad, özellikle Oğuz boyundan olan Türkleri anlatmak için, Arap ve İran tarihçileri tarafından kullanılan ve Farsça bir ek ile söylenen "Türkmenend" sözcüğünden kaynaklanıyorsa da, Türkçe’de "Men, Man" ekleri de varolduğundan, pek fazla bir anlam değişikliği olmuyor. Ancak, bu eklerle değerlendirildiğinde ise anlam biraz değişebiliyor ve Uz-man, koca-man, dil-men, vb. sözcükleri gibi mübalağa ve büyüklük ekleriyle, " Büyük Türk, Ulu Türk" gibi bir anlama bürünüyor. Bazı Avrupalı bilim adamları da, Türk Kuman adlarının, karışımından oluşan ve öztürk anlamını içerdiğini söyler. - Babür Han dönemi beylerinden (Türkmen El Fetih)TÜRKSAYbirl. Türk/SayTÜRKSENBirl. Türk/SenTÜRKSOYbirl. Türk/SoyTÜRKŞADbirl. Türk/Şad - İstemi kağan’ın oğullarındanTÜRKTİGİNbirl. Türk/Tigin - Abbasi halifesinin, İdil Bulgarlarına yolladığı, İbn’i yönetimindeki heyetle bulunan Türk beyiTÜRKÜTürk dilinde söylenen, melodi - Otmanlılar döneminde, kırsal alanlarda yaşayan ve Türkçeden başka bir dil konuşmayan topluluklar için kullanılmış bir sözcükTÜRÜDürülmüş, derli, toplu, düzenliTÜRÜNGAktif, faal, çalışkanTÜŞDüş, rüyaTÜŞTEMİZbirl. Tüş/Temiz - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyTÜTSÜGüzel kokulu ot yakarak ortaya çıkarılan kokuTÜTSÜK1- Tütsü, tüten koku 2- Öfkeli, kinci, öç alıcıTÜTÜK1- Güzel ve etkileyici koku, duman, tütme kokusu 2- Düdük, savaşlarda ve savaş talimlerin- de komut vermek için kullanılan düdükTÜZDüz, düzen, kök, esas, kural, bütünlük, doğruluk, uyum, uyumlulukTÜZAPAbirl. Tüz/ApaTÜZE1- Düz, doğru, düzen, kural, uyum, ahenk 2- İdare, yönetim 3- Ulus, topluluk, halk 4- Uyum, uyumluluk, barış, uzlaşı 5- KusursuzlukTÜZBAYbirl. Tüz/bayTÜZBAYKÜÇbirl. Tüz/Bay/Güç - Bütün, hepsi, hepsini içine alanTÜZENDüzen, uyum, kurallar bütünüTÜZENKULUbirl. Tüzen/KuluTÜZLİUyumlu, uygun, düzenli, idareciTÜZLÜGuyum, ahenk, geçimTÜZÜK(Düzük) 1- Düzen, düzülü, sıralı, düzenleme, düzenlenmiş, düzenli, 2- Özel durumlara göre biçimlenmiş kurallar bütünüTÜZÜKERİbirl. Tüzük/EriTÜZÜL1- Düzülü, sıralı, muntazam, disiplinli, hiyerarşik 2- Anlaşmış, anlaşmalıTÜZÜMDüzgünlük, sıra, dizgiTÜZÜN1- Düzen, kural, teamül, gidişat 2- Öz, kök, soy, soylu, seçkin, egemen 3- Uysal, yumuşak huylu ve davranışlı - Abbasiler, (El Muktedi) dönemi, Türk asıllı vali ve komutanTÜZÜNALPbirl. Tüzün/AlpTÜZÜNBAYbirl. Tüzün/BayTÜZÜNBEGÜMbirl. Tüzün/BegümTÜZÜNBEKbirl. Tüzün/Bek - Hamdanoğulları beyliği, bey ve komutanlarındanTÜZÜNBİKEbirl. Tüzün/BikeTÜZÜNBULAKbirl. Tüzün/Bulak - Uygur kağanlığı dönemi beylerindenTÜZÜNERbirl. Tüzün/ErTÜZÜNKULbirl. Tüzün/KulTÜZÜNSELİGbirl. Tüzün/SeligTÜZÜNTAYbirl. Tüzün/TayUBUTAr, edep, tevazu, alçak gönüllülükUCUç, sınırUCASİddia, bahisUCUDYeryüzü, dünyaUCUNUçta, sınırda, kenarda, uçbeyi - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyUÇ1- Son, bitim, sınır, kıyı 2- Aşırılık, ekstrem 3- Herhangi bir nesnenin sivri kısmı 4- Ordu kanadı, kol, cenahUÇA1- Koruma, himaye, arka 2- Uç, sınır, limit 3- Kendini aşmış, yüksek, uluUÇAHANbirl. Uça/Han - Sibir hanlarındanUÇAR1- Haber, havadis 2- Kanıt, delil 3- Göğe yakın, Tanrıya yakın, dindar 4- Uçarı, vurdumduymazUÇARBEGbirl. Uçar/BekUÇARHANbirl. Uçar/hanUÇARKAMbirl. Uçar/Kam - Göktürkler dönemi, bilginlerindenUÇAYbirl. Uç/AyUÇBAYbirl. Uç/BayUÇBEYbirl. Uç/Bey - Sınır karakollarında görev yapan askeri birlik komutanıUÇERbirl. Uç/ErUÇGUN1- Kam, baksı, kendinden geçmiş, tıransa girmiş 2- Kıvılcım, şerereUÇKANUçan, uçucuUÇKARAbirl. Uç/Kara . . Sırtı renkli, kanatları kara bir kuş türüUÇKIRbirl. Uç/KırUÇKUNUçuk, kendinden geçmiş, ateşli, heyecanlıUÇMAGAYbirl. Uçmağ/AyUÇMAĞ(Uçmak) CennetUÇSIZSınırsız, geniş, büyük, alabildiğine. .UÇUBEKbirl. Uçu/BekUÇUKUçmuş, kendinden geçen, mest olan kam, baksıUÇUMAKUçmak, cennetUÇUR1- Devir, dönem 2- Mürşid, şeyhUÇURANMürşid, şeyh, kamUÇURUMSon, uzak, uzak nokta, uçulan, uzaklaşılan, yüksek ve derin dağ yamacı, yarUÇUZbirl. Uç/Uz 1- Alçak gönüllü 2- Basit, kolayUD(Ut) 1- Arka, geri, ardından gitme, takip 2- karşılaşma, çatışma, yenme, utku 3- Uyuma, uyku - Türkmenlerin, Salur ve Yalvaç oymakları, dip dedelerindenUDAR1- Takipçi, peşini bırakmayan, kovalayan 2- Yener, galip gelirUDARSENGÜNbirl. Udar/Sengün - Bilge Kağan’ın bey ve komutanlarındanUDUUykuUDUKUyanık, diriUDUMArd arka, arkası sıraUDUN1- Hüner, beceri 2- Sönmüş, sönük - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyUDUZ1- Mürşit, yol gösteren, ardından gidilen 2- Yollayan, sevk edenUGANKaadir, yaratan ve hükmeden, Ali, yüksek, kudretli - . . Çok eski dönemlerden beri, Tanrı ve Tanrı sıfatı olarak kullanılan bu sözcük, Türklerin ilk Müslüman oldukları dönemlerde de, bir süre Tanrı adı olarak kullanılmıştır.UGANAYbirl. Ugan/AyUGANBERDİbirl. Ugan/Verdi - Babür Han dönemi amiral ve beylerindenUGANBİGEbirl. Ugan/BikeUGANERbirl. Ugan/ErUGINFikir, düşünceUGIŞZeka, üretkenlikUGUZKutlu, mübarekUĞRAK1- başvurulan kişi, bilge ve deneyimli kişi 2- Savaşa giderken, Askerlerin, aile ya da eşyalarını topluca bıraktıkları yer 3- Uğranılan yerUĞRAKALPbirl. Uğrak/AlpUĞRAKBAYbirl. Uğrak/BayUĞRAŞ1- Düşünce, tasarı, iş, çaba, meslek 2- Mücadele, savaşım, savaş, Karşılaşma, karşı karşıya gelmeUĞRAŞIMeslek, iş, çaba, savaşım, geçimUĞRUKSavaşa giderken, askerlerin eşyalarını bıraktıkları yer - Türkmenlerin, Çavdur oymağı, dip dedelerindenUĞRUNYan bakış, gizlice bakışUĞUR1- Baht, talih, iyilik, güzellik, kut, bolluk, bereket 2- Süre, zamanUĞURALUğurlu, kutlu, bahtı açık - Mısır-Türk kölemenleri devleri saray nazırlarındanUĞURAPAbirl. Uğur/ApaUĞURAYbirl. Uğur/AyUĞURBAYBirl. Uğur/BayUĞURBİLbirl. Uğur/BilUĞURÇALbirl. Uğur/Çal (Sürmek, değdirmek) - Türkmenlerin, Yaymut oymağı, dip dedelerindenUĞURKANbirl. Uğur/KanUĞURKULbirl. Uğur/KulUĞURLUKutlu, bereketli, talihliUĞURSAYbirl. Uğur/SayUĞURTANbirl. Uğur/TanUĞURTAŞbirl. Uğur/TaşUĞURTAYbirl. Uğur/TayUĞUŞAkraba, hısım, kan bağıyla birbirine bağlı kişilerden her biriUKANERbirl. Ugan/ErUKUŞZeka, akıl, yetenekUL1- Temel, esas, kök, oluş, oluşum, doğuş 2- İşaret, nişan, izULATemel, esas, esaslıULAÇ1- Ulaştıran, bağlayan, bağlayıcı 2- İsabet 3- Tim, takım, müfrezeULAÇLIUlaştıran, ulak - Türkmenlerin, Karakalpak oymağı, dip dedelerindenULAĞ1- Soy, nesil 2- Maiyet, bütünlük 3- ulak, haberci 4- Bağ, zincirULAK1- Ulaştırıcı, ulaştıran, haberci, bağlantı sahibiULAKBAYbirl. Ulak/BayULAKBAKbirl. Ulak/Bek - Kulagu Han’ın öteki adıULAKBUĞAbirl. Ulak/BoğaULAKÇIHaberci, ulaştırıcı, bağlayıcı, bağlantıULAKÇIHANbirl. Ulakçı/han - Altınordu hanlarından. Batu Han’ın torunuULAKKOCAbirl. Ulak/KocaULAM1- Eklenmiş, katılmış, tim, müfreze 2- Dizi, dizili, bağlı, dizgi 3- yetenek, yetenekli 4- Ululama, selamlama, temennaULAMBAYbirl. Ulam/BayULAMBEKbirl. Ulam/BekULAN1- Bağlayan, bağlayıcı, birleştirici, etkileyici 2- Ulu, ululanmış, saygıdeğer, söz dinleten 3- Taze, tazelik, gençlik, genç, cıvanULANBATURbirl. Ulan/Batur Ünlü ve ulu kahramanULANBAYbirl. Ulan/BayULANDIUlulandı, kutsandı, kutluULANMIŞUlu, kutsal, mübarek, saygıdeğerULAR1- Bağlayan, birleştiren, birleştirici 2- Erkek keklikULAŞ1- Ululuk, ululaşma, yücelik 2- Oluş, temel, kök, soy, soyluluk 3- yetişme, kavuşma Ulaşılacak olan, bağlanılacak olan, ülkü, ideal 4- uluyuş, kurt gibi uluma 5- Savaş uranı, savaş narası 6- Kent, kent arazisi 7- İsabet - Türk mitolojisinde, Dip Yabgu han’ın ve oğlunun vezirliğini yapmış bilge kişiULAŞALPbirl. Ulaş/Alp - Salçuklular dönemi, bey ve komutanlarındanULAŞBAYbirl. Ulaş/BayULAŞBEĞbirl. Ulaş/Beğ - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir Oğuz beyi. Salur Kazan’ın babasıULAŞHANbirl. Ulaş/hanULAŞKANbirl. Ulaş/kanULAŞBÖRİBirl. Ulaş/BöriULAŞBUĞAbirl. Ulaş/BoğaULAŞLU1- Amaçlı, idealist, ne istediğini bilen 2- Ulaşıcı, bağlayıcı, birleştirici 3- Kentli, zengin, varlıklıULAŞTANbirl. Ulaş/TanULATBağlayıcı, birleştiriciULAYbirl. Ul/AyULCA1- Ezeli, eskiden beri var olan 2- Pay, ganimet, savaş ganimetiULCAŞ1- Tazim, ululama, büyükleme 2- Bölüşüm, paylaşım, ganimetULCAŞBAYbirl. Ulcaş/BayULCAŞBEKbirl. Ulcaş/BekULDIZYıldız - Batı Hunları hanlarındanULIÇYavru, yaren, sevilen ve korunanULIÇIMYavru, yavrucakULIGUluma, yakınma, sızlanmaULIŞUluyuş, kurt gibi ulayışULU(Ulug, Uluğ) Yüce, yüksek, mübarekULUAYbirl. Ulu/AyULUCA1- Ululuğa yakın, saygıdeğer, hürmetli 2- Üst düzey yönetici, erk sahibiULUÇ1- Temel, esas, oluş, ulaş 2- Bağ, bağlantı, ilişki 3- Uluyuş, uluma - Salçuklular dönemi, bey ve komutanlarındanULUÇAYbirl. Ulu/ÇayULUGAYbirl. Uluğ/AyULUĞUlu, yüce, mübarekULUĞ CUCİbirl. Uluğ/Cuci - Çengiz Kaan’ın kamı, falcısı ve danışmanı. ( Bazı tarihçiler bu kişinin, "Çengiz Yasaları"nın hazırlanmasına ön ayak olduğunu, Çengiz’e, "Türk Birliği" fikrini verip bunu aşılayan kişi olduğunu yazarlar. . . )ULUĞALPbirl. Ulu/AlpULUĞAYGUÇİbirl. Ulu/Ayguçi - Göktürkler ve özellikle Uygurlar döneminde başbakan ( sadrazam, baş vezir) ünvanı olarak kullanılmıştır.ULUĞBATUbirl. Ulu/BatuULUBAYbirl. Ulu/BayULUĞBEGÜMbirl. Ulu/BegümULUĞBEYbirl. Ulu/Bey - Timuroğulları devleti hanlarından. Timur Kürkan Han’ın torunlarından ve dünyaca ünlü gökbilimci, astrolog ( kendi adına yaptırdığı, gözlem evi (Rasathane) bugün dahi kullanılmaktadır. )ULUĞBİGEbirl. Ulu/BikeULUĞBİLGEbirl. Ulu/BilgeULUĞBİTİGbirl. Ulu/BitigULUĞERbirl. Ulu/ErULUĞERKbirl. Ulu/ErkULUĞERKİNbirl. Ulu/Erkin - Uygurların, Yir Bayırku oymağı, dip dedelerindenULUĞHANbirl. Ulu/hanULUĞKANbirl. Ulu/KanULUĞKUTLUBİLGEKAĞAN- Uygur kağanlarındanULUĞKÜNbirl. Ulu/GünULUĞNOYANbirl. Ulu/Noyan - Çengiz Kaan döneminde "Başkomutanlık" sıfatı olarak kullanılan bir unvanULUĞŞADbirl. Ulu/Şad - İstemi Kağan’ın oğullarındanULUĞTANbirl. Ulu/TanULUĞTARKANbirl. Ulu/Tarkan - Göktürkler, (kara Kağan) dönemi, vezir ve danışmanlarındanULUĞTAYbirl. Ulu/TayULUĞTİMURbirl. Ulu/TimurULUĞTUĞbirl. Ulu/TuğULUĞTÜRKbirl. Ulu/Türk - Oğuznamede Oğuz Kağan’ın vezirlerindenULUĞTÜRKANbirl. Ulu/TerkenULUĞYÜZbirl. Ulu/Yüz - Kazakların, üç ana boyundan biriULUKOYUNbirl. Ulu/Koyun - Yakut destanlarında adı geçen "Ateş Tanrısı"ULUKULbirl. Ulu/KulULUKULİbirl. Ulu/KuliULULAYücelt, yükselt, mübarek kılULUMDebdebe, şaşa, gösterişULUN(Ulan, İlun) Ulu, ululanmışULUNYEGEbirl. Ulun/Yeke Sözü dinlenen, saygı duyulan, bilgi ve deneyimine başvurulan hanım - Çengiz Kaan’ın anasıULUOBAbirl. Ulu/ObaULURAKUlu, kebir, en büyükULUS1- Ul (Temel, kök, esas) dan. . . Ul/Uz 2- Ülüş, bölüm, kesim, topluluk. . . dan boy, halk, millet, budun (Uygurlarda) 3- Sürü, geniş, büyük sürü (Moğollarda) 4- Aynı merkeze, ya da devlete bağlı, yurttaş topluluğu (Türkiye’de) 5- Türkçe’yi, sonradan öğrenerek, Türklerin arasına karışmış, zamanla Türkleşmiş, halk, ya da kişi (Göktürklerde) - Ünlü bilgin, Ali Şir Nevai’nin babasıULUSUbirl. Ulu/SuULUŞPay, bölümULUTANbirl. Ulu/TanULUTARHANbirl. Ulu/tarhan - Abbasiler dönemi, Mısır valisiULUTAŞBirl. Ulu/Taş - Öteki adı da, Kür Han olan bu kişi, Karakıtaylar devletinin kurucusu ve ilk hanı olup, "Türkçülük" düşüncesinin, o dönem koşullarına göre değerlendirildiğinde, ilk fikir babası sayılır.ULUTAYbirl. Ulu/TayULUTOYbirl. Ulu/ToyULUTOYUNbirl. Ulu/Toyun - Yakut destanlarında, kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen TanrıULUYÜZbirl. Ulu/Yüz - Üç ana kazak boyundan biriUMAKIrk, soy, kemikUMANUmutlu, bekleyenUMANÇ1- Umutluluk 2- İntizarUMARUmutluUMARBAYbirl. Umar/bayUMARHANbirl. Umar/Han - Tuna Bulgarları hanlarındanUMARKANbirl. Umar/KanUMAYKoruyucu, şefkatli, iyiliksever - Eski dönem, Tanrıçalarından ( Halen, Altay ve tüm Kuzey Türkleri arasında çocukları sevip, koruduğuna inanılır)UMDIArzu, beklentiUMDUÜmit, ümitliUMUCAUmutlu bekleyişUMUÇRica, yakarış, beklentiUMUG1- Ümit, destek, dayanak 2- Sığınma, ilticaUMUNÇRica, beklentiUMURUmar, ümitli - Aydınoğulları dönemi beylerinden (Umur Bey)UMUŞBeklentiUMUTUmuş, ümit, beklentiUNATDoğru, yerinde, uygun, olgun, yeterliUNGAN(Ungan) 1- Bağlı, bağımlı 2- Bahtiyar, doğru yolda olanUR1- Uğur, baht, mutluluk 2- Vur, vurmak, darbeURAGUTDişi, üretken, tohum, tohumlukURAKOrak, doğrayıcı, biçici - Altınordu hanlarından, Al Çığır’ın oğluURAL1- Vur 2- Or-AlURAN1- Savaş narası, nara 2- Vuran, vurma eyleminde bulunan, döven 3- parola - Başkurtları, oymak beylerindenURANALPbirl. Uran/AlpURANBAYbirl. Uran/BayURANBEKbirl. Uran/BekURANHANbirl. Uran/hanURANKANbirl. Uran/KanURANKILIÇbirl. Uran/KılışURANKULBirl. Uran/KulURANKULUbirl. Uran/KuliURAS1-Kut, baht, mutluluk 2- Ateş bakışlıURAZUras, kut, baht - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenURAZKULbirl. Uraz/KulURAZLIMutlu, bahtiyarURBALAbirl. Ur/BalaURBERKbirl. Ur/BeğURGU(Urku) - Kırgızların, İçgilik oymağı, dip dedelerindenURKANbirl. Ur/KanURKUUğur, baht, talihURKUTİGİNbirl. Urku/Tigin - Göktürkler dönemi prenslerinden. Kürşad’ın yeğeni, Tulu Han’ın oğluURPAK(Urpağ) 1- Evlat, uşak 2- Kibar, nazikURTEKİNbirl. Ur/tekin - Altay destanlarında adı geçen bir beyURTİMURbirl. Ur/Timur - Cuci Han’ın torunlarındanURUĞ(Uruk)URUK1- Boy, ok, ulus 2- Vuruk, vurgunURUKALPbirl. Uruk/AlpURUKAYbirl. Uruk/ayURUKBAYbirl. Uruk/BayURUKBİGEbirl. Uruk/BikeURUKERbirl. Uruk/ErURUL1- Tür, cins 2- ÖrsURULUCins, soyluURUM1- Şeref, onur, haysiyet 2- Meleke, beceri, yatkınlıkURUMDAYPanzehir ve tedavi için kullanılan bir taşURUN1- Orun, şeref, itibar 2- Miktar, adetURUNÇA1- Şerefli, onurlu 2- Emanet, rehinURUNGU1- Şeref, onur, haysiyet, onurlu davranış 2- Eğitim ve talim kılıcıURUNGUŞADbirl. Urungu/Şad - Göktürk prenslerinden. Kürşad’ın oğluURUNKOCAbirl. Urun/Koca - Tuman Han’ın torunlarındanURUS1- Orus, uras, uraz) 2- Uruş, kırış, savaş - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, Bayoğlu ve Aday oymakları, dip dedelerindenURUSİNALbirl. Urus/İnal - Kırgız, oymak beylerindenURUSHANbirl. Urus/han - 1- Oğuznamede Yafes’in oğullarından. Türk’ün kardeşlerinden 2- Kıpçak hanlarından. Cuci Han’ın torunuURUSKUŞbirl. Urus/Kuş - Türkmenlerin, Yaymut ve Bayramşahlı oymakları, dip dedelerindenURUŞVuruş, döğüş, kırış, savaşURUŞALPbirl. Uruş/AlpURUŞBAYbirl. Uruş/BayURUŞBEKbirl. Uruş/BekURUŞHANbirl. Uruş/HanURUŞKANSavaşçı, cengaverURUT1- Aşama, merhale 2- Amaç, maksat, hedefURUZ1- Uraz, uras 2-Vuruş, döğüş - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir bey. Kazan Beğ’in oğlu, Basat’ ın babasıUSÖz, töz, yeti, anlayış gücü, akıl, zeka, uzlukUSALbirl. Us/AlUSALDIbirl. Us/AldıUSALMIŞbirl. Us/AlmışUSANUslu, akıllı, usta, uzmanUSANARbirl. Us/AnarUSANBAYbirl. Usan/BayUSARIbirl. Us/ArıUSARIKbirl. Us/ArıkUSBAYbirl. Us/BayUSBEKbirl. Us/BekUSBOLbirl. Us/Bol . . Dahi, üstün zekalıUSERbirl. Us/ErUSERBAYbirl. Us/ErbayUSLUAkıllı, uzman, üstadUSLUAYbirl. Uslu/AyUSLUGÜNbirl. Uslu/GünUSLUĞ(Uslu)USLUHANbirl. Uslu/HanUSLUMBecerikli, mahirUSLUYDeneyimli, tecrübeliUSUKUslu, akıllı, zekiUSUN1- Uzun, uzman, derin, engin, deneyimli 2- Gerçek, sahihUSUNUZLUĞbirl. Usun/Uzluk - karahanlılar dönemi, vezirlerindenUSUNBAYbirl. Usun/BayUSUNBEKİbirl. Usun/Beki - Çengiz Kaan dönemi (Kökçü’den sonraki) başşamanıUSUNBİGEbirl. Usun/BikeUSUNERbirl. Usun/ErUSUNKOCAbirl. Usun/KocaUŞAKÇocuk, genç, taze, ufaklık, (. . Uş kökünden, dağılma, parçalanma, ufalanma, Farsçadaki Uşşak ile yalnızca ad benzerliği var. Anlamlar farklı. Farsçadaki, Hizmetçi, müstahden. . )UŞUN(Usun)UŞUNKOCA(Usun Koca) - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyUTA1- Tedavi, onarım, tamir, iyileştirme 2- Zafer, galibiyetUTABAYbirl. Uta/BayUTACIDoktor, eczacı, iyileştiriciUTAMAN1- Utkan, galip, muzaffer 2- Eczacı, doktor 3- Edeoli, mahçup, sıkılganUTAN1- Galip, muzaffer 2- Utanma, ar, mahçubiyetUTANGANUtangaç, mahçup, kendi kendini sıkanUTAR1- Yener, utkan, galip 2- İyileştirici 3- Kovalayan, takip eden - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanUTAŞ1- Yardım, imdat 2- Galibiyet, zafer, utku 3- Takip, kovalamaca - karahanlılar dönemi, bey ve komutanlarındanUTGUÇUGalip, muzafferUTKUZafer, galibiyet, yenme, üstün gelme, güçlüklerden sonra ulaşılan mutlu sonUTLU1- Galip, muzaffer 2- Sıkılgan, mahçupUTUGLUGalip, muzafferUTUŞYenme, galibiyet, zaferUTUZbirl. Ut/uzUVUTUtanma duygusu, edep, arUYAN1- Dikkat, itina, dikkatlilik, tedbir 2- İman, inançUYANIKDikkatli, tedbirliUYARUyumlu, uygunUYAVUyanık, fatin, ferasetliUYDAÇIMürşid, yol gösteren, öğretmenUYGAN1- Uyumlu, geçimli, uysal 2- Bağlı, tabi, mutiUYGANBAYbirl. Uygan/BayUYGANBEKbirl. Uygan/BekUYGAR(Uygur) çağdaş, uyumlu, uygun, uyarlı, medeniUYGUAhenk, uyumUYGULUyumluUYGUN1- Yakışıklı, güzel, elverişli 2- Geçimli, dirlikçi, imtizaçlıUYGUR(uygar) - Türk boyları içinde, bu günkü anlamda bir kentleşmeye ilk başlayan Türk boyu. Kağıdı, akapunkturu, matbaayı, tekstil sanayiini ve daha birçok buluşu gerçekleştiren Türk boyuUYGURALPbirl. Uygur/AlpUYGURBAYbirl. Uygur/BayUYGUTUyumlu, ahenkli, uygarUYGUTALPbirl. Uygut/Alp - Otmanlıların ilk dönem bey ve komutanlarındanUYLAŞ1- Uyum, geçim, dirlik, düzen 2- Fikir, düşünce, tefekkürUYLAŞIUyum, geçim, barışUYSALuyumlu, efendi, yumuşak başlı, halim, selimUYTUNKutlu, mübarekUYTUNALPbirl. Uytun/AlpUYTUNAYBirl. Uytun/AyUYTUNBAYbirl. Uytun/bayUYTUNBÖRİbirl. Uytun/BöriUYUMUygunluk, denklik, ahenk, armoniUZUs, öz, erk, yetme, beceri, başarı, açılma, uzama, genişleme, açılım, yayılımUZA1- uzay, genişlik, uzunlık, yaygınlık 2- Eski, eskiye dayalı, kadim, mazi 3- Geçiş, geçitUZAK1- Uzman, usta, sanatkar 2- Güçlü, egemen, başarılıUZAKBAYbirl. Uzak/BayUZAMUzlanmış, ustalaşmış, ustaUZAMIŞKAĞANbirl. Uzamış/Kağan - Göktürk KağanlarındanUZANUzman, usta, akıllı, bilgili, sanatçı, pirUZAYFeza, gök boşluğu, uzamış, genişlemiş, genişUZBEGÜMbirl. Uz/BegümUZBEKbirl. Uz/BekUZBEYbirl. Uz/beyUZBİGEbirl. Uz/BikeUZDUEzeli, çok eski, kadimUZELbirl. Uz/El Usta, maharetli, becerikli, sanat erbabıUZELLİUsta, maharetli, elinden iş gelenUZERbirl. Uz/ErUZERKbirl. Uz/ErkUZHANbirl. Uz/Han - Oğuznamede, Moğol Han’ın dört oğlundan biriUZİLbirl. Uz/İlUZKANbirl. Uz/KanUZHATUNbirl. Uz/HatunUZKULbirl. Uz/KulUZKULİbirl. Uz/KuliUZLUKİhtisas, uzmanlık - Kumanlar dönemi beylerindenUZMAKalifiye, uzman, pirUZMANUsta, pir, otoriteUZTİMURbirl. Uz/Timur - Batu Han’ın torunlarındanUZUGUyanık, dikkatli, müteyakkızUZUN(Usun) 1- Uzman, pir, becerikli, iş bitirici 2- yaygın, geniş 3- kalıcı, daimi - Karakoyunlular devleti hanlarından. Uzun HasanUZUNAYbirl. Uzun/Ay - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyUZUNBAYbirl. Uzun/BayUZUNERbirl. Uzun/ErUZUNERKbirl. Uzun/ErkUZUNGÜNbirl. Uzun/GünUZUNTAYBirl. Uzun/TayUZUNTÖRbirl. Uzun/TörÜÇÜç sayısı. (Türklerin, dokuz, kırk gibi, uğurlu saydığı sayılardan)ÜÇAYbirl. Üç/AyÜÇBAYbirl. Üç/BayÜÇİLbirl. Üç/İl - Sarı Türgişler devleti hanlarındanÜÇKÜNbirl. Üç/GünÜÇOĞULbirl. Üç/Oğul . . Üçüncü oğul - Göktürkler dönemi, beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanÜÇOĞUZbirl. Üç/OğuzÜÇOKbirl. Üç/Ok - Oğuz boylarındanÜÇTAMGAbirl. Üç/Tamga - Kırgızların, Togay ve Girik oymakları, dip dedelerindenÜÇTUĞbirl. Üç/TuğÜÇURUKbirl. Üç/Uruk - Özbek oymak beylerinden. Özbek oymaklarındanÜGE(Üyge) Ünlü, meşhurÜGİTÖğüt, nasihat, propaganda, ajitasyonÜĞDÜLBahşiş, ihsanÜKELGEArmağan, bahşişÜLEGÜBölüm, kısım, payÜLEŞÜRBölüşüm, paylaşım, paylaşımcıÜLGEN1- Ulu, kebir 2- İri, büyük, heybetli, geniş - Eski dönem Tanrılarından ( Türk mitolojisinde İyilik Tanrısı)ÜLGİÖrnek, numuneÜLGÜDÜRÖrnek, numuneÜLGÜTÖrnek, numuneÜLKEBölüm, parça, toprak, diyar, memleket, vatan, yurtÜLKEMÜlke, memleket sevgisiÜLKEN(Ülgen)ÜLKER1- yıldızlar topluluğu, yıldız kümesi 2- Yedi kardeşler de denen bir yıldız grubu 3- Kadife, peşgir, gibi dokumaların üzerindeki, ince tüy, havÜLKER ÇERİĞSavaş hilesi, savaş taktiğiÜLKÜ1- İdeal, hedef, olacağına inanılan. . "Olan, değil, olması gereken. . " 2- Prensip, adet, düstur 10- Üleşme, bölüşme, pay, pay ortaklığıÜLKÜCÜÜlkü sahibi, olması gerekeni düşünenÜLKÜDAŞAynı ülküyü benimseyen ve aynı ülküyü paylaşan kimseÜLKÜERbirl. Ülkü/ErÜLKÜMÜlkü sevgisiÜLKÜSAYBirl. Ülkü/SayÜLÜGLÜTalihli, kısmetli, bahtı açıkÜLÜK(ülüg) Kısmet, nasip, payÜLÜKBULMUŞbirl. Ülük/Bulmuş - Uygur kağanlarının ünvanlarındanÜLÜŞ1- Bölüş, bölüm, bölünen, pay 2- Konuk payı, komşu payı, ailenin ihtiyaçları dışında, konuk- komşu için ayrılan ve saklanan payÜMİTUmut ( Türkçeden Farsçaya geçen bir sözcük)ÜN1- Ses, seda 2- Şöhret, namÜNAL1- Ün/Al 2- İnal (Han soyundan gelen, soylu ve imtiyazlı bey)ÜNALDIbirl. Ün/Aldı Ünlü, meşhurÜNALPbirl. Ün/AlpÜNALTİGİNBirl. Ünal/TiginÜNAYbirl. Ün/AyÜNBAYbirl. Ün/BayÜNDEVNamlı, meşhurÜNERbirl. Ün/Er - Salçuklular (Berk Yaruk han) dönemi bey ve komutanlarındanÜNERBAYbirl. Üner/BayÜNERSALbirl. Üner/SalÜNGELDİbirl. Ün/GeldiÜNKULbirl. Ün/KulÜNKULİbirl. Ün/KuliÜNLÜ1- Meşhur, namlı, tanınmış 2- Gür sesli, sesini duyuranÜNLÜERbirl. Ünlü/ErÜNLÜSOYbirl. Ünlü/SoyÜNSALbirl. Ün/Sal (Salmak. . dan)ÜNSALDIbirl. Ün/SaldıÜNSALMIŞbirl. Ün/SalmışÜNSAYbirl. Ün/SayÜNSEVbirl. Ün/SevÜNSOYbirl. Ün/SoyÜNÜBOLbirl. Ünü/BolÜNVERDİbirl. Ün/VerdiÜREGENBereketli, münbitÜREGİRBolluk, bereket, üretkenlik - Oğuz boylarındanÜREKYürek, kalpÜREKALPbirl. Ürek/AlpÜREKAYbirl. Ürek/AyÜREKBAYbirl. Ürek/BayÜREKBEKbirl. Ürek/bekÜREKLÜCesur, yiğitÜRENTUYUNbirl. Üren/Tuyun - Eski dönem, Yakut Tanrı adlarındanÜRGANKıvılcım, şerareÜRGÜÇKörük, demirci körüğüÜRKDehşeh, korku, çekinceÜRKMEZCesur, korkusuzÜRKMEZHANbirl. Ürkmez/HanÜRKMEZKANbirl. Ürkmez/KanÜRKÜTÜrkütücü, dehşet vericiÜRÜKSüregen, daimiÜRÜNDöl, verim, ekin, üremiş, üretilmiş olanÜRÜNDÜKVerimli, seçkin, güzideÜRÜNDÜLSeçkin, güzideÜRÜNG1- Maneviyat, manevi güç, 2- Temiz, pak, pakizeÜRÜNGAYbirl. Ürüng/Ay - Uygur kağanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanÜSTBUĞAbirl. Üst/Boğa (Üstebuğa) - Çağatay hanlarındanÜSTEGalip, faikÜSTEKÜstün, galip, faikÜSTERbirl. Üst/ErÜSTÜNÜstte olan, galip, faik, muzafferÜSTÜNALPbirl. Üstün/AlpÜSTÜNAYbirl. Üstün/AyÜSTÜNBAYbirl. Üstün/bayÜSTÜNBEKbirl. Üstün/BekÜSTÜNERbirl. Üstün/ErÜSTÜNGÜÜstün gelme, üste çıkma, mertebe atlama, dereceÜSTÜNKOCAbirl. Üstün/Koca - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyÜSTÜNSAYbirl. Üstün/sayÜSTÜNSOYbirl. Üstün/SoyÜTEBAYbirl. Üte/Bay (Ötebay) - Kırgızların, Argın oymağı, dip dedelerindenÜTGÜRHızlı, seri, çabukÜYEN1- İlkeli, özüne bağlı 2- İyilik sever, temiz yürekliÜYGEİyi, yararlı, zararsızÜYGEBİGEbirl. Üygen/BikeÜYGENİyilik dolu, temiz kalpliÜYGENARIKbirl. Üygen/Arık - Altay, Tuva, Sogay destanlarında adı geçen bir TanrıçaÜYGENBEGÜMbirl. Üygen/BegümÜZBEÜzgün, kızgın, dargın, darlanmış, mahzun, sıkıntılıÜZLÜNÇÜĞOlağanüstü, fevkaladeÜZÜTCan, ruh, öz, tinVAR(Bar) Oluş, ortaya çıkış, doğuşVARAKMenzil, varılacak yerVARAN1- Varlıklı, zengin 2- Sonuca ulaşan, erenVARGI1- Varılan yer, sonuç 2- mal, mülkVARHANbirl. Var/han - 1- Doğu Hun devleti hanlarından 2- Çengiz kaan dönemi, Kerayet hanlarındanVARIM1- Servet, mal, mülk 2- Evlilik çağına gelmiş kızVARIMLUEvlilik çağına girmiş kızVARIŞMenzil, varılacak yerVARIŞLIMenzilVARLIG(Varlık) 1- Mevcudiyet, var olma hali 2- Varlık, servet, zenginlik, bütünlük 3- Evren, kainatVAROĞULbirl. Var/OğulVAROLbirl. Var/Ol Uzun ömür dileğiVERDİCömert, eli açık, bağışlayıcı, ihsanda bulunanVERDİ HANbirl. Verdi/Han - Altınordu devleti, hanlarındanVERGİ(Bergi, birgü) 1- Huy, tabiat, yaratılış, aitlik, özellik 2- Haraç, nusum, verilen, ödenen nesneVERİMVeriş, verme, bolluk, bereketVURALbirl. Vur/Al (Almak. . dan)VURGUN1- Vurulmuş, aşık 2- Baskın, ırgalama, yağmalamaVURGUNALPbirl. Vurgun/AlpVURGUNAYbirl. Vurgun/AyVURGUNERbirl. Vurgun/ErVURSAYbirl. Vur/SayVURTUTbirl. Vur/Tut (Tutmak. . dan)VURUŞSavaş, döğüş, kırışYABA(Yapa, yapu) 1- Yapı, oluşum 2- Alet, edevat - Özbeklerin, Üç Uruğ oymağı, dip dedelerindenYABAGUYabgu, genel valiYABALAK(Yablak) Dayanıklı, metin, mütehammilYABAN1- Yabancı, yabani, vahşi 2- Yapan, yapıcıYABASUbirl. Yaba/SuYABAYYapay, yapan, yapıcı, yapılmışYABGU1- Üst düzey yönetici, genel vali 2- Merkeze bağlı, özerk, bölge yöneticisi - Göktürkler döneminde kullanılan ünvanlardanYABGUKAĞANbirl. Yabgu/Kağan - Batı Göktürkleri, kağanlarındanYABIR1- Yapıcı, pozitif kişilikli, aktif, çalışkan 2- Güreşçi, döğüşçü - Altay Türkleri, Tuva oymağı, dip dedelerindenYABIRAYbirl. Yabır/AyYABITYapı, yapıt, eser, mamulatYABLAK HANbirl. (Yabalak Han) Yablak/Han - Sibir HanlarındanYADYabancı, el, değişik, farklıYADA1- Yabancı, yabancılık 2- Büyü, sihir, büyü yapmada kullanılan bir taşYADABÖRİbirl. Yada/BöriYADAÇIYaya, piyadeYADAĞ(yadağ) - Altay Türkleri, Kişiler oymağı, dip dedelerindenYADAKULbirl. Yada/KulYADASAYbirl. Yada/SayYADELbirl. Yad/Er Gurbet, yabancı memleketYADOBAbirl. Yad/ObaYADUYadçı, yad ediciYAGLATalan, yağmaYAĞADURYağış, yağmur, bolluk, bereketYAĞAN(Yagan, yakan) 1- Ucu ateşli ok 2- Yağmur 3- Gökten inen nur 4- Yakın, yar, cananYAĞANALPbirl. Yağan/AlpYAĞANAYbirl. Yağan/AyYAĞANBAYbirl. Yağan/BayYAĞANBEKbirl. Yağan/BekYAĞANBORAbirl. Yağan/BoraYAĞANBUKAbirl. Yağan/BoğaYAĞANERbirl. Yağan/ErYAĞANHANbirl. Yağan/HanYAĞANKULbirl. Yağan/KulYAĞANKULUbirl. Yağan/KuluYAĞANTAYbirl. Yağan/TayYAĞANTEKİNbirl. Yağan/TekinYAĞANTİGİNbirl. Yağan/TiginYAĞANTİMURbirl. Yağan/TimurYAĞDIYağmur, yağanYAĞDIALPbirl. Yağdı/AlpYAĞDIBAYbirl. Yağdı/BayYAĞDIBEKbirl. Yağdı/BekYAĞDIKARbirl. Yağdı/Kar (kar yağarken doğan)YAĞDIKAR HANbirl. Yağdıkar/Han - Kıpçak hanlarındanYAĞDIKAR TUGAYbirl. Yağdıkar/Togay - Babür han dönemi bey ve komutanlarındanYAĞDIBASANbirl. Yağdı/Basan Düşmana baskın yapan, düşmanı yok eden - Danişmendoğulları beyliği, komutanlarından. Gümüş Tekin’in oğluYAĞIBASMIŞbirl. Yağı/Basmış (Yağıbasan) - Salçuklular devleti, bey ve komutanlarındanYAĞIBASTIbirl. Yağı/Bastı (Yağıbasan)YAĞISAVANbirl. Yağı/Savan Düşmanı püskürten, düşmanı kovan, kovalayan - Suriye Salçukluları dönemi, bey ve komutanlarındanYAĞISIYANbirl. Yağı/Sıyan (defeden, kovan) - Salçuklular dönemi, bey ve komutanlarındanYAĞIŞ(Yakız- Yavuz) Kara, yanarak kararmış, karaya çalan mec. Cesur, gözüpek, şiddetli, yaman, yiğitYAĞIZALPbirl. Yağız/AlpYAĞIZAYbirl. Yağız/AyYAĞIZBAYbirl. Yağız/BayYAĞIZERbirl. Yağız/ErYAĞIZHANbirl. Yağız/HanYAĞLAKAR(Yaylakar) birl. Yayla/Kar - 1- Uygur kağanlarının sülale adı 2- Göktürkler dönemi beylerinden, Kürşad’ın kırklarındanYAĞMAGanimet, ganimet paylaşımı, bolluk - Oğuz Kağan dönemi, beylerindenYAĞMIŞYağmakdan - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYAĞMURYağmur yağışı - 1- Göktürkler dönemi, beylerinden Kürşad’ın kırklarından 2- Musul Salçukluları beylerinden, 3- Salçuklular (Alparslan Han) dönemi, bey ve komutanlarındanYAĞMUR HANbirl. Yağmur/HanYAĞMURAYbirl. Yağmur/AyYAĞMURBAYbirl. Yağmur/bayYAĞMURBEGbirl. Yağmur/BegYAĞMURCA1- Sessiz ve kısa süren yağmur 2- Bir geyik türü - Cuci Han’ın oğullarından. Batu Han’ın kardeşiYAĞMURÇAK(Yağmurca)YAĞRIKYakarış, dilek, niyazYAĞRIKÇI1- Yakarıcı, duacı 2- Faydalı, yararlı, işe yarayan - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyYAĞUK(Yavuk) Sevilen, yakınlık duyulan, gönül yakınlığıYAKA1- Sınır, sınır bölgesi 2- Kıyı, sahilYAKACIKDağ eteğiYAKAKUcu ateşli ok - Salçuklulara ad veren, Salçuk beğ’in babasıYAKAN1- Yakıcı, yok edici 2- yağanYAKANERbirl. Yakan/ErYAKARCAYakan, sıcaklığı artıranYAKARIDua, temenni, yakarış, dilekYAKI1- İlaç, em 2- Yakıcı, yakanYAKITYakılan, enerji, ısı kaynağıYAKITİMURbirl. Yakı/Timur - . . Oğuz Kağan’ın torunlarındanYAKŞIYakışıklı, güzel, çekici, yakıcı, uygun, yakışan, doğru, iyi - Salçuklular devleti bey ve komutanlarından. Demirtaş beğ’in oğluYAKŞIALPbirl. Yakşı/AlpYAKŞIBAYbirl. Yakşı/bayYAKŞIBEKbirl. Yakşı/BekYAKŞIERbirl. Yakşı/ErYAKŞILIKİyilik, güzellik, uygunluk - Kırgızların, Togay, Buğu ve Kıdık oymakları, dip dedelerindenYAKŞITAYbirl. Yakşı/TayYAKŞITOGAbirl. Yakşı/TogaYAKŞİHANbirl. Yakşi/Han - İsfandiyaroğulları beyliği, beylerindenYAKTUIşık, meşale, aydınlıkYAKURAYakın, yakınlık duygusuYAKUŞUKYakışıklı, güzel, uygun, uyumluYAKUTYakıt, enerji, yakılan - Halen Sibirya’da yaşamakta olan, en eski Türk boylarındanYAKUTALPbirl. Yakut/AlpYAKUZ(Yağız)YALABIRParlak, parıldayanYALABUKParlak, parlayan, ışık saçanYALAPParlak, ışıltı, ışık saçan - Eski dönem, Tanrı ad ve sıfatlarındanYALAVAlev, yalazYALAVAÇ(Yalvaç) - Türkmenlerin, Salur oymağı, dip dedelerindenYALAZ1- Yalın, çıplak, aleni 2- Yalın, parlak, ışıklı, alevYALAZA(Yalaz)YALAZALPbirl. Yalaz/AlpYALAZAYbirl. Yalaz/AyYALAZBEKbirl. Yalaz/BekYALAZBÖRÜbirl. Yalaz/BöriYALAZBUĞAbirl. Yalaz/BoğaYALAZERbirl. Yalaz/ErYALAZHANbirl. Yalaz/HanYALAZTİMURbirl. Yalaz/TimurYALÇINDik, sarp, yukarıda, ulaşılmazYALÇINAYbirl. Yalçın/AyYALÇINBAYbirl. Yalçın/BayYALÇINERbirl. Yalçın/ErYALÇINKAYAbirl. Yalçın/KayaYALÇINSAYbirl. Yalçın/SayYALÇINTANbirl. Yalçın/TanYALÇINTAŞbirl. Yalçın/TaşYALÇINTAYbirl. Yalçın/TayYALDIR1- Parlak, parlayan 2- Yıldır, yıldıran, caydırıcı, ürkütücüYALDIRALPbirl. Yaldır/AlpYALDIRAN1- Yıldırıcı, caydırıcı, ürkütücü 2- Parlak, parlaklık verenYALDIRAYbirl. Yaldır/AyYALDIRIMYıldırımYALDIZYıldız, ışık saçan parlaklık, parlayan, ışıyan - Gazneliler devleti, beylerindenYALDRUK(Yaldırık) Parlak, parlatılmışYALGINSerap, yanıltıcı, görüntüYALGINAYbirl. Yalgın/AyYALIM1- Ateş, kıvılcım 2- Kılıcın keskin tarafı, ince ağzı 3- Yüksek kayalıkYALIMAYbirl. Yalım/AyYALIMBAYbirl. Yalım/BayYALIMBEKbirl. Yalım/BekYALIMERbirl. Yalım/ErYALIMHANbirl. Yalım/HanYALIN1- Alev, parlaklık 2- Çıplak, net, açıkta olan, açık 3- Kınsız, kılıfsız kılıç 4- Tek başına, yalnız, korumasızYALINALPbirl. Yalın/AlpYALINAYbirl. Yalın/AyYALINBARSbirl. Yalın/BarsYALINBAŞbirl. Yalın/BaşYALINBAYbirl. Yalın/BayYALINBEKbirl. Yalın/BekYALINBÖRİbirl. Yalın/BöriYALINCAYalnız, tek başınaYALINCA HANbirl. Yalınca/Han - Oğuznamede, Tatar Han’ın oğullarındanYALINÇAKFakir, çıplak, garip, korumasız, sahipsizYALINERbirl. Yalın/ErYALINKARAbirl. Yalın/KaraYALINTAŞbirl. Yalın/TaşYALINUZbirl. Yalın/UzYALMAYağmurluk, pelerinYALMAN1- Kılıcın keskin ağzı, kılıcın uç kısmı 2- Eğimli, dik tepeYALTUKYalınlık, yalın olma haliYALUNCUK(Yalınçık, yalınçak) - Dede Korkut dönemi, Dış Oğuz beylerindenYALUNMUŞYalın, çıplak, saf, arınmışYALUYBüyü, tılsım, sihirYALVAÇElçi, resul, nebi, peygamber - 1- Otmanoğullarının dip dedelerinden 2- Çengiz Kaan dönemi, Türkistan valilerindenYAM1- Ulak atı 2- At gibi, ata benzeyen 3- Çöl, kıymıkYAMAÇ1- Bayır, dik yokuş, dağ ya da tepenin herhangi bir yanı 2- karşı, karşısı, öteki tarafYAMAN1- Müthiş, dehşetli, etki ve beceri bakımından olağanüstü 2- kötü, fena, üzücü - Otmanoğullarının dip dedelerindenYAMANHANbirl. Yaman/HanYAMANAYbirl. Yaman/AyYAMANBAYbirl. Yaman/Bay - Kırgızların, Togay, Buğu ve Kıdık oymakları, dip dedelerindenYAMANBEKbirl. Yaman/BekYAMANBÖRÜbirl. Yaman/BöriYAMANBUĞAbirl. Yaman/BoğaYAMANERbirl. Yaman/ErYAMANSAYbirl. Yaman/SayYAMANTİMURbirl. Yaman/TimurYAMÇI1- Ulak, postacı 2- Ulak atı, postacı atı 3- Yağmurluk 4- Kalın, kolsuz yelek, kuzu derisiyle kaplı giysiYAMI1- Ulak atı 2- Çöp, kıymık 3- İtibar, nüfuzYAMTAR1- Yaman, güçlü, kuvvetli 2- Yağmurluk 3- Obur, iştahlı - Göktürkler dönemi, beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanYAMUNDenetleyici, murakıp, müfettişYANAÇI(Yanaç) Canip, candanYANAĞ(Yanak) Yanak, kısım, yanYANAR1- Işıltı, ışık 2- Ateşli, sıcak kanlı, heyecanlıYANARAYbirl. Yanar/AyYANARBAYbirl. Yanar/BayYANARBEKbirl. Yanar/BekYANARBUĞAbirl. Yanar/BoğaYANARDAĞbirl. Yanar/Dağ Volkan - Kırgız oymaklarındanYANARHANbirl. Yanar/HanYANARKANbirl. Yanar/KanYANARKULbirl. Yanar/KulYANARTANbirl. Yanar/TanYANARTAŞbirl. Yanar/TaşYANARTAYbirl. Yanar/TayYANAŞIK1- Ev kızı 2- Evlatlık alınmış, kız çocuğuYANBAŞSadık, bağlı, yakın, yanında, yanı başında, vefakarYANÇ(Yanıç) Hilal, yarım ay biçimindeYANÇIAt zırhıYANÇUK(Yancık) At zırhı, at örtüsüYANÇURbirl. Yan/Çur - Kıpçak hanlarından. Çuci Buğa Han’ın oğluYANDAŞYanında duran, destekleyen, taraftarYANDIKHeybetli, gösterişli, azametliYANDUİnançlı, inanmış, imanlıYANGAK1- Yanak 2- yanık, sevdalı - Türkmenlerin, Göklen oymağı, dip dedelerindenYANGALIsı, hararet, ateş, ateşlilikYANGIBEK(Yengibek) birl. Yangı/Yengi/Beğ - Babür Han dönemi bey ve komutanlarındanYANGIRHazin söz, dokunaklı söz, hazin konuşmaYANICilve, işve, can yakıcılıkYANIKSevdalı, aşık, istekliYANIKERbirl. Yanık/ErYANIŞIK(Yanaşık)YANIT1- Ödül, mükafat 2- KarışıkYANK(Yang) Metod, tarz, usulYANKU(Yankı) Aksi seda, ekoYANKUÇİMübaşir, mahkeme memuruYANTIRŞehla, şehla gözlüYANTUKGösterişli, azametliYANTUTBedel, tazminatYANUÇİnce, zayıf, narinYANUK1- Esmer tenli, kara 2- Tutgun, aşık, sevdalıYANUKAYbirl. Yanuk/AyYANUKBAYbirl. Yanuk/BayYANULMASYanılmaz, deneyimli ve bilgili otoriteYANUT1- Yanıt, karşılık 2- Ödül, mükafatYAPA1- Yaba, yapma, çaba, enerji 2- Bütün, hep, bütünlük 3- VefaYAPAGIYapağıYAPAN1- Yapıcı 2- Yaban, vahşiYAPARYapıcı, üretken, olumluYAPARLIOlumlu, yapıcıYAPIMamul, yapılmışYAPINÇ(Yapınçak) Yapılmış, mamul, üretilmişYAPRAK(Yapurgak) Ağaç ve çiçek yaprağıYAPRAKÇIĞbirl. Yaprak/ÇığYAPSIKMemnuniyet, neşe, meftunlukYAPŞINYapıcı, olumlu, becerikliYAPURGAK(Yaprak)YAR(Yarı) 1- Uçurum, dik bayır 2- Tanzim, tertip, organizasyonYARAGUYarar, fayda, faydalı, yararlıYARAĞ(Yara, yarag) 1- yarar, fayda, faydalı, yararlı 2- Silah, zırh, kalkanYARAŞUKUyumlu, ahenkli, barışseverYARAŞURUygun, münasip, layıkYARATGANYaratan, yaratıcıYARATUYaratma, tertipleme, düzenlemeYARATUNYaratıcı, tertipli, düzenli, örgütlüYARATURYaptırır, yaptırımcı, buyurucu, örgütleyiciYARAYUsta, ehil, beceri sahibiYARAYLIuygun, münasip, yararlıYARBAYbirl. Yar/BayYARÇIOrtak, şerik, hissedarYARDAKYardımcı, asistan, muavin, refikYARGAN1- yararlı, faydalı, güvenilir, yakın 2- Koruyucu, muhafazakar 3- Mahkeme, yüksek mahkemeYARGAN TARKANYargan/Tarkan - Bilge Kağan dönemi beylerindenYARGIHukuk, hüküm, mahkeme, adaletYARGIALPbirl. Yargı/AlpYARGIBAYbirl. Yargı/BayYARGIBEKbirl. Yargı/BekYARGICI(yarguçu, yagıçı, yargıç) Yargıç hakim, yargı mercii - Otmanlıların, ilk dönem bey ve komutanlarındanYARGIÇYargıcı, hakimYARGIÇUYargıçYARGIERbirl. Yargı/ErYARGIHANbirl. Yargı/HanYARGIN(yarkın) 1- Gün ışığı 2- Şimşek, çakın 3- Canan, arkadaş, dost 4- Güleryüzlü, mütebessimYARGITANbirl. Yargı/TanYARGITAYbirl. Yargı/TayYARGUÇİyargıcı, yargıç, hakimYARIM1- Yapıcı, yaparlı 2- yarış, müsabaka 3- Bölüm, bölünmüş - Türkmenlerin, Çavdur oymağı, dip dedelerindenYARIPYarı, yarım, bölük, bölünmüşYARIŞ1- Bölüş, bölüm 2- Müsabaka, karşılıklı, ileriye atılmaYARIZYarıcı, seri, çabuk, hızlıYARKIN(Yargın)YARKINBAYbirl. Yarkın/BayYARKINBEKbirl. Yarkın/BekYARKINERbirl. Yarkın/ErYARLIG1- Bağışlama, acıma 2- Ferman, buyrukYARLIGAÇİnayet, yardım, bağış, merhametYARLIGAMASAcımasız, acımaz, bağışlamazYARLIGAMIŞBağışlayıcı, merhametli, rahmanYARLIGANRahman, bağışlayıcıYARLIGARBağışlayıcıYARLIGASUNBağışlayıcı, rahmanYARLIK1- Esirgeme, bağışlama 2- Buyruk, fermanYARLUĞİrade, istem, buyrukYARLUKMuhtaç, yoksulYARLUKABağış, lütuf, korumaYARMAKAN(Yarmayan) Armağan, hediyeYARP(yarıp) Durgun, sabitYARPAN(Yarban, yarıban) Sabit, sakin, kendi halinde - Kırgızların, Togay, Sarı ve Bağış oymakları, dip dedelerindenYARŞIHissedar, ortakYARTIM1- Kısım, bölük, fırka 2- yardım, inayet, destekYARUK1- Işık, ziya, nur 2- Zırh, koruyucu - Salçuklular dönemi, Halep valilerindenYARUKBAYbirl. Yaruk/Bay - Türkmenlerin, Teke ve Toktamış oymakları, dip dedelerindenYARUKTAŞbirl. Yaruk/Taş - Salçuklular devleti, komutanlarından. Merv valilerindenYARUKTEKİNbirl. Yaruk/Tekin - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYASA(Yasağ, yasak) Yasa, kanun, nizam, kural, kaide, yasakYASABAYbirl. Yasa/BayYASABEKbirl. Yasa/Bek - Otmanoğullarının, dip dedelerindenYASABUĞAbirl. Yasa/Boğa - Kıpçak hanlarındanYASAÇU(Yasacı) 1- Parlamenter, Yasa yapan, yasa koyucu 2- Yasaya bağlı, yasalYASAĞyasak, yasaYASAĞUL(Yasavul)YASAHANbirl. Yasa/hanYASAKULbirl. Yasa/KulYASAKBEK(Yasabek)YASAL1- Disiplin, sıra, saf, ordunun yürüyüş düzeni 2- Yasalara uygun, nizamiYASAN1- Tertip, düzen, tasarı, plan 2- İşaret, alamet, bünyan, kararYASAR(Yasur) yasaya uyan, yasayı uygulayan - Çengiz Kaan’ın Tatar kökenli evdeşiYASATAN1- Yasalara saygılı 2- Yasa/TanYASATURbirl. Yasa/Tur Yasaya bağlı, yasayı uygulayan - İlhanlılar devleti, Anadolu beylerbeyiYASAVULYasayı korumak ve uygulamakla görevli memur. Zabıta, polis - İlhanlılar (Olcaytu Han) dönemi bey ve komutanlarındanYASAVUR(Yasavul)YASGUÇNikap, gizlilikYASUGAN(yasakan) birl. Yasa/Kan - Çengiz Kaan’ın Tatar kökenli evdeşi. (Bazı kaynaklarda "yasdır" olarak geçer)YASUGAY(yesugey, yasakay)YASUN(Yisun, İsun) Doğa, tabiatYASUT(yasıt) Onur, şeref, haysiyetYASVUL(Yasavul) 1- Polis, bekçi 2- MübaşirYAŞYaşam, ömür, dirilik, aydınlık, tazelik, ışımak, gelişim, yeşil, yeşillik, gençlikYAŞAGUÖmür, yaşam, canlılıkYAŞALPbirl. Yaş/AlpYAŞAMHayat, ömür, dirlikYAŞARÖmür, yaşam, hayatta kalış. (çocukları sık ölen, ya da fazla yaşamayan ailelerin, yeni çocuklarına verdikleri, Turan, Turmuş, Tokta vb. adlardan)YAŞAR ALPbirl. Yaşar/alpYAŞARAYbirl. Yaşar/AyYAŞARBAYbirl. Yaşar/BayYAŞARBEKbirl. Yaşar/BekYAŞARŞADbirl. Yaşar/Şad - Göktürk prenslerinden. Kürşad’ın ağabeyiYAŞASAYbirl. Yaşa/SayYAŞASUNbirl. Yaşa/SunYAŞAYbirl. Yaş/AyYAŞERbirl. Yaş/ErYAŞERKbirl. Yaş/ErkYAŞERKEbirl. Yaş/ErkeYAŞIL1- Yeşil renk mec. Tazelik, gençlik, zindelik 2- Yeşillik, çimenlikYAŞIN1- Gizlilik, gizem 2- Şimşek, çakınYAŞIT1- Genç, körpe, taze 2- Eş, denk, eşitYAŞLAKGiz, sır, esrar, gizli kalması gerekenYAŞMUTbirl. Yaş/Mut - Diyarbakır ve Azerbaycan valilikleri de yapmış olan, İlhanlı, prenslerinden. Kulagu Han’ın oğullarındanYAŞRUGiz, gizlilik, gizemYAŞUK1- Işık, ışın, şua 2- Aşkın, aşık, aşmışYAŞURGANKetum, sıkı ağızlı, sır vermezYATAĞAN(yatağan, yatakan) 1- Kama türünde, iki tarafı da kesen bir bıçak 2- Tembel, miskin Borcunu ödemeyen, üstüne yatan (Uygurlarda)YATIYatık, meleke, beceri, el yatkınlığı - Altay Türkleri, Kunanda oymağı, dip dedelerindenYATKINYatık, yatan, uygun, uygunlukYATMANMuti, efendi, uyumlu, itaatkarYATUK1- Yatkın, becerili, meleke sahibi 2- Tembel, ağırkanlı 3- Türklerin İslamiyet’e geçtikten sonraki dönemlerde, göçebe ve şamanist oğuzların, kentlerde yaşayan, Oğuz ve öteki Türk boyları için kullandıkları sıfatlardanYATUK HANbirl. Yatuk/Han - Kazan hanlarındanYAVÇIN(Yatçın) Konuk, yatıya gelen konukYAVGASoy, sop, nesilYAVNIKSevinç, neşeYAVRİZayıf, güçten düşmüşYAVRUZayıf, bakıma muhtaç, ilgi ve bakım bekleyenYAVUKYakın, yakında duran, yakınlık duyulan, sevgiliYAVUZ(Yağız) Kara. Mec. Sert, şiddetli, dehşetli, gözükara, yaman - Otmanlı padişahı 11. Selim’in ünvanlarındanYAVUZHANbirl. Yavuz/hanYAY1- Yaz mevsimi 2- Silah, ok atmaya yarayan, gergin ip, gerginlikYAYAKyaya, piyadeYAYBEGÜMbirl. Yay/BegümYAYBİKEbirl. Yay/BigeYAYBUKAbirl. Yay/BoğaYAYGARUBahar, ilkbahar, yaza doğru giden zamanYAYGINYayık, yayılmışYAYGIR(Yaykır) Uzay, sema, yıldızlar alemiYAYIK1- Yaygın, geniş, genişlemiş 2- Tufan, deprem 3- Altay destanlarında adı geçen, Tanrı Bayülken’in oğullarındanYAYINSerap, feyezanYAYKIRUSema, feza, uzayYAYKUTbirl. Yay/KutYAYLAYaz yeri, yazlık. Bahar, yaz aylarını geçirmek için çıkılan, yüksek dağlık bölgeYAYLAERİbirl. Yayla/Eri Yaylada yada yaylaya çıkarken doğan çocuklar için kullanılan adlardanYAYLAKYayla, yazlık, sayfiye - Nogay hanlığı hanlarından, Nogay Han’ın evdeşi (Yaylak Hatun)YAYLIMYayılım, yayılma yeri, otlak, meraYAYMUTbirl. Yay/Mut Yaz sevinci - Türkmen oymak beylerinden ve oymaklarındanYAYSAYbirl. Yay/SayYAYSEVbirl. Yay/SevYAYSUNbirl. Yay/SunYAYUÇIYayıcı, dağıtıcı, haber yollayan, propaganistYAYUK1- Yayvan, yayık, uçsuz bucaksız, geniş 2- Deprem, yer sarsıntısıYAZALTakı, süs, ziynet, mücevherYAZARBAYbirl. Yazar/BayYAZDIÇAnıt, kitabeYAZGANYazan, yazıcı, yazgıyı tayin eden - Eski dönem Tanrı ad ve sıfatlarındanYAZGANALPbirl. Yazgan/AlpYAZGANAYbirl. Yazgan/AyYAZGANBAYbirl. Yazgan/BayYAZGANBEKbirl. Yazgan/BekYAZGANERbirl. Yazgan/ErYAZGANKULUbirl. Yazgan/KuluYAZGI1- Yazı, kader, mukadderat, alın yazısı 2- Tanrısal, ilahiYAZGU(Yazgı)YAZGULUTalihli, bahtı açıkYAZIÇUYazıcı, katipYAZIMYazgı, mukadderatYAZIN1- Yaz vakti, bahar vakti 2- Kader, alın yazısıYAZINÇKader, alın yazısı, yazgıYAZIR1- Çok ülkeler gezmiş, görmüş 2- Çok ülke fethetmiş, fatih 3- yazar, yazıcı, katip - Dede Korkut dönemi, Oğuz beylerindenYAZUCUALPbirl. Yazucu/AlpYAZUKGünah, ayıp, suçYAZUKERbirl. Yazuk/ErYALIKSUZGünahsızYEDEN1- Yedeği olan, yedeğine alan, tedbirli 2- Yetkin, yeterli, ustaYEDİTAGbirl. Yedi/DağYEDİ URUK(Yedi Uruğ) - Kazakların, Kiçiyüz bölüğü, oymaklarındanYEĞ(Yek, yeke) 1- Yüksek, ala, etfal, iyi, daha iyi 2- Soylu, asil, seçkin, güzide, mümtazYEĞEN1- Yeğ, üstün tutulan, yeğin, yeğlenmiş 2- Kardeş çocuğu (Babası ya da anası ölmüş, ya da uzakta olup da yakın akrabaları tarafından yetiştirilen çocuklar için kullanılan adlardan) 3- Güveyi, damatYEĞEN ALPbirl. Yeğen/AlpYEĞEN SİLİGbirl. Yeğen/Selig - Uygur kağanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanYEĞENAYbirl. Yeğen/AyYEĞENBEKbirl. Yeğen/BekYEĞENBOĞAbirl. Yeğen/BoğaYEĞENBÖRİbirl. Yeğen/BöriYEĞENÇİK(Yeğencik) - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYEĞENERbirl. Yeğen/ErYEĞİN1- Üstün, faik 2- Bereketli 3- Çok güçlü, hızlı, şiddetliYEĞİNHANbirl. Yeğin/HanYEĞİNALPbirl. Yeğin/AlpYEĞİNBAYbirl. Yeğin/BayYEĞİNBEKbirl. Yeğin/BekYEĞİNEK1- Yığınak, küme 2- Üstün, faik, daha iyice - 1- Salçuklular dönemi, bey ve komutanlarından 2- Dede Korkut destanlarında adı geçen bir beyYEĞİNERbirl. Yeğin/ErYEĞİNHANbirl. Yeğin/Han - Çin’de hükümet etmiş, Türk hanlarındanYEĞİNTİMURbirl. Yeğin/TimurYEĞNİ1- hafif 2- Alçak gönüllü, mütevazıYEĞNİK(Yeğni)YEĞREK(Yekrek) Etfal, evla, iyi, üstünYEĞİTAN(Yektan) birl. Yeğ/TanYEKE(Yeğ) - Göktürk beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanYEKE YOSUNbirl. Yeke/Yosun - Uygur kağanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanYEKEBAYbirl. Yeke/BayYEKEBUĞAbirl. Yeke/Boğa - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYEREKOCAbirl. Yeke/Koca - Babür han dönemi, ünlü deniz komutanıYEREKULbirl. Yeke/KulYEKEKÜLÜGbirl. Yeke/Külüg - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYEKREKEvla, iyi, üstün, daha iyiYEKSAYbirl. Yek/SayYEKSEKTedbirli, ihtiyatkarYEKÜL(Yeğül) Yeğni, faik, üstün, muzafferYELRüzgar, esiYELARSLANbirl. Yel/ArslanYELAYbirl. Yel/AyYELBARSbirl. Yel/BarsYELBATUbirl. Yel/BatuYELBATURbirl. Yel/BaturYELBAYbirl. Yel/Bay - Mısır-Türk kölemenleri devleti, bey ve komutanlarındanYELBEKbirl. Yel/BekYELBÖRİbirl. Yel/BöriYELBUĞAbirl. Yel/Boğa - Mısır-Türk kölemenleri devleti, Suriye valisi ve komutanlarındanYELÇİYel gibi, hızlı - . . Timur Kürkan han dönemi, bey ve komutanlarındanYELEÇHavadar, yel alanYELEGENHızlı, süratli, yel gibiYELEĞİNYel alan yer, rüzgarlı yerYELEK1- yel gibi, hızlı 2- Okun arkasına takılan tüy, denge tüyü 3- Kolsuz ve yakasız üst giyeceğiYELEKİN(Yeleğin) Rüzgarlı, yel esen yer, yel alan yerYELEN1- Arzu, istek, dilek 2- FırtınaYELERbirl. Yel/ErYELESYel esintisi, havadar, rüzgarlıYELESDİbirl. Yel/EstiYELESENbirl. Yel/EsenYELESERbirl. Yel/Eser Esintili, havadar, yel esen. .YELESEYbirl. Yel/Esey Yel esintisi - Kırgız oymak beylerindenYELESİbirl. Yel/EsiYELESİNbirl. Yel/EsinYELİMHareket, eylem, devinimYELİN1- Yel uğrağı, yel alan yer 2- Yel değişi, yel temasıYELİNCEbirl. Yel/İnce (Meltem)YELİNCE HANbirl. Yelince/han - Oğuznamede, Boğa Han’ın oğlu. Tatar Han’ın torunuYELİSHavalı, havadar, rüzgarlıYELİZbirl. Yel/İz Havadar, rüzgarlı, havalıYELKARAbirl. Yel/KaraYELKİMHavadar, havası güzel yerYELKİN1- Konuk 2- Hızlı, yol gibiYELKÖK(Yelgök) birl. Yel/Kök, gök - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYELKUTLUĞ(Yelkutlu, Yelkutluk) birl. Yel/KutluğYELMEÖncü, yol gösteren, mihmandarYELSALUbirl. Yel/Salı salmak. . . dan - Yalınçak Han’ın oğullarındanYELSAYbirl. Yel/SayYELSEVbirl. Yel/SevYELTANbirl. Yel/TanYELTAYbirl. Yel/TayYELTEKİNbirl. Yel/Tekin - Abbasiler, (Mu’tasım) dönemi, Fergana valiliği yapmış bir Türk beyiYELTUTARbirl. Yel/TutarYELUZbirl. Yel/UzYEN1- Yenmek, alt etmek 2- Deri 3- Yeni, yenilik, orijinalYENALbirl. Yen/AlYENCİLEKHafif, yeğin, narin, inceYENDÜNTercih, seçim, referansYENERYenmek. . . denYENGİ1- Yeni, orijinal 2- Zafer, utkuYENGİALPbirl. Yengi/AlpYENGİAYbirl. Yengi/AyYENGİBAYbirl. Yengi/BayYENGİBEK(Yangıbek) birl. Yengi/BekYENGİÇAÇAMbirl. Yengi/ÇaçamYENGİÇİCİ(Yengi Çiçim) birl. Yengi/Çiçi-çiçim - . . Babür Han’ın kız yeğeni.YENGİERbirl. Yengi/ErYENİNGalip, muzaffer, utkanYENİSEYbirl. Yeni/SayYENİŞGalebe, galibiyet, utkuYENOLbirl. Yen/OlYENTİMURbirl. Yen/Timur - Yisun Timur Han, dönemi, saray nazırlarından.YENTÜRKalenderYENÜLMutevazı, alçak gönüllüYEPREMAktif, faal, becerikli, çalışkanYER BAYIRKUbirl. Yir/Bay/UrkuYERBEKbirl. Yer/BekYERÇİBaşkan, yol gösteren, mürşid.YERÇİLİGİzci, takipçiYERGİNMahzun, hüzünlü, bitkin, yere bakan, boynu bükükYERİNÜRDurağan, üşengeç, müşkülpesentYERKARAbirl. Yer/Kara (Kara toprak) - Altay destanlarında adı geçen bir beyYERÜNMESHamarat, çalışkan, vurdumduymazYESUGA(Yesuge, yasagay) Yasa, yasak, yasaya bağlı, yasadan yana - Tuman Han’ın oğullarındanYESUGENBAGATURbirl. Yesuken/Bagatur - Karayetler devleti beylerindenYESUGEY(Yasagay) birl. Yasağ/Ay - Çengiz Kaan’ın torunlarından. Kubilay Kaan’ın kardeşiYESUGEY BAGATURbirl. Yasugay/Bagatur - Çengiz Kaan’ın babasıYESUKAN BEGÜMbirl. Yasugan/BegümYESUKEN(Yasuga, yasag, yasa) Yasa, yasak, yasalı, yasaya bağlı - Bahatur Han’ın oğullarındanYESUNTİMUR(Yisun Timur, İsen Timur) - Çengizoğullarının son dönem hanlarındanYEŞİL(Yaşil) 1- Tazelik, taze, körpe 2- Çimen, çimenlikYEŞİMEski dönemlerde, Türklerce kutsanmış, değerli taşYET(yeti, yete) Kudret, kuvvet, güç, yeterlilik, yetenek, beceri, maharetYETEKGaye, emelYETENYeterli, yetkin, ustaYETERYeterli, yetkin, uzman, ustaYETGİN(Yetkin) Çok çocuklu ailelerin, doğan çocuklarının sonuncu olması dileği ile verilen adlardanYETİ1- yetenek, kabiliyet 2- Yetkin, kamil, olgun, becerikli, mükemmel 2- Etki, etkileyici 3- Yitik, kayıp, harcanmış, zayi olmuşYETKİN HANbirl. Yetkin/HanYETİKARA1- Yedi/Kara 2- Yeti/Kara - Yenisey yazıtlarında adı geçen bir beyYETİKAYbirl. Yetik/ayYETİKBARSbirl. Yetik/BarsYETİKBUĞAbirl. Yetik/BoğaYETİKKOCAbirl. Yetik/KocaYETİKOZANbirl. Yetik/OzanYETİKTİMURbirl. Yetik/TimurYETİKULİbirl. Yeti/KuliYETİKUZbirl. Yetik/UzYETİŞGİN(yetişkin) Yetişmiş, olgun, kamil, mükemmel, yetenekliYETİZHazır, amade, yeterli, olgunluğa ermişYETKİSorumluluk, maharet, iş bitirme gücüYETKİN1- yetişkin, ehil, uzman, yeterli 2- Etkileyici, çekici, mükemmelYETKİNALPbirl. Yetkin/alpYETKİNAYbirl. Yetkin/AyYETKİNBAYbirl. Yetkin/bayYETKİNERbirl. Yetkin/ErYETKİNHANbirl. Yetkin/HanYETMENOlgun, gelişkin, uzman, yeterli, yetenekliYEYGÜArmağan, bahşiş, ihsanYEYİ(Yeğ, yeke)YEYİNGalip, kavi, üstte olanYEYNİEhven, iyiYEYREKMakbul, kabul gören, beğeni toplayanYEYTEMEski, kadimYIBAR1- Koku, parfüm 2- Kokulu mumYIĞYığılı, toplu, birikimYIĞAÇ1- Ağaç 2- Erkeklik organı 3-Yığıcı, toplayıcı - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanYIĞAÇHANbirl. Yığaç/Han - İlhanlılar dönemi, beylerindenYIĞAN(Yıkan) 1- Yığıcı 2- YıkıcıYIĞANTEKİNbirl. Yığan/Tekin - Karahanlılar dönemi bey ve komutanlarındanYIĞINBirikim, kitle, yığılı olma hali, yığılmış, istifliYIĞINAKToplum, kitleYIĞINCAGenel, teamül, sosyal kural, toplumun benimseyip uyguladığı kurallarYIĞLINÇ(Yığlınçı) İffetli, edepli, namusluYIĞNAKYığın, yığınak, toplum, cemaatYIĞRIKMahçup, utangaçYIKIN(yığın) Afet, yıkım , zararYIKINÇYıkmış, yıkıcı - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYIKMIŞYıkıcı, devirici, güçlüYILBARSbirl. Yıl/BarsYILDIKUYıldız, yıldız kümesi - Atilay Han’ın son evdeşi. (Bu adı ona Atilay Han vermiş)YILDIRYıldırıcı, ürkütücü, heybetli, dehşetli, şiddetli, gözükara, korkusuzYILDIRALPbirl. Yıldır/AlpYILDIRANÜrkütücü, korkutucu, heybetli, gösterişliYILDIRAYbirl. Yıldır/AyYILDIRBAŞbirl. Yıldır/BaşYILDIRBAYbirl. Yıldır/bayYILDIRBEKbirl. Yıldır/BekYILDIRGANYıldıran, ürküten, korkutan, şaşalı, gösterişliYILDIRHANbirl. Yıldır/hanYILDIRIM(Yaldırım) 1- Berk, yüksek voltajlı elektrik 2- Göz kamaştırıcı, ışık, aşırı parlaklık - Otmanlı hanlarından 1. Bayezit’in ünvanıYILDIRKANbirl. Yıldır/kanYILDIZYaldız, parlak ışık, parlayan, ışıyan - Türk mitolojisinde, Böritiçine’nin oğullarındanYILDIZAYbirl. Yıldız/ayYILDIZERbirl. Yıldız/ErYILDIZHANbirl. Yıldız/han - 1- Oğuz Kağan’ın oğullarından 2- eski dönem TanrıçalarındanYILDURUBerrak, net, temiz, billurYILGIYılma, dehşet, ürküntüYILGINYılmış, ürkek, bezginYILIĞYılgın, yılmış, yılıkYILKI1- At, at yavrusu 2- At sürüsüYILMA1- Yılmaz, azimli, dayanıklı, cesur, korkusuz 2- Dik yokuş, dağ yamacıYILMABEKbirl. Yılma/BekYILMABÖRİbirl. Yılma/BöriYILMABUĞAbirl. Yılma/BoğaYILMASINYılmaz, korkusuzYILMAZGözüpek, korkusuz, batur, dayanıklı, azimliYILMAZBAYbirl. Yılmaz/bayYILMAZERbirl. Yılmaz/erYILTAŞbirl. Yıl/Taş - Altay Türkleri, Kişiler oymağı, dip dedelerindenYILTANbirl. Yıl/TanYILTAYbirl. Yıl/TayYIRAGUYırcı, çalgıcı, enstrüman çalan, müzisyenYIRAKIrak, uzak, mesafeliYIRISol, sol taraf, tek taraf, tek taraflıYIRIM1- Solak 2- Yarım 3- yurt, toprak - Göktürkler dönemi, beylerinden. Kürşad’ın kırklarındanYIŞ(Yaş, yaşıl) Orman, yeşillik içindeki bölgeYIŞIK1- Tulga, demir örgülü tulga 2- ışıkYİBEKAteşli, hararetli, heyecanlıYİGEDayanıklı, kavi, metinYİĞENÇURbirl. Yiğen, yeğen/Çur - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYİĞENEK1- Toplum, kitle, cemaat 2- Yeğen, yeğencik - Salçuklular dönemi, beylerindenYİĞİNDaha iyi, sıkı, dayanıklı, üstün, tercih edilirYİĞİT1- Yeğ, yiğ, iyi, daha iyi, sıkı, sağlam, güçlü, batur, cesur 2- Delikanlı, cıvan, genç 3- Koca, eşYİLUN(Yulun) İri, heybetli, gösterişli, cesimYİLUNTEKİNbirl. Yilun/Tekin - Dokuz Oğuz destanında adı geçen bir bey. Buğu Han’ın torunuYİNALİnalYİNÇKEİnce, zarif, narinYİNÇKELÜNazik, anlayışlı, kibarYİNÇÜ1- İnce, zarif 2- İnciYİNDEKDaimi, ebedi, sürekli, kalıcıYİRYer, toprak, arazi, arz, yeryüzü, dünyaYİRÇİKılavuz, izci, rehber, yer bilen, yer bildirenYİRDEŞYurttaş, hemşehri, aynı toprağı paylaşanYİRDİNÇÜ(Yirtinçü) Evren, kainatYİRGAMesut, mutlu, mutluluk doluYİRTİNÇÜEvren, kainatYİSUN(yasun, yosun) Doğa, tabiat, yeşillik - Çengiz Kaan dönemi bilginlerindenYİSUNAYbirl. Yisun/AyYİSUNBOĞAbirl. Yisun/Boğa - Çağatay hanlarındanYİSUNBUDAKbirl. Yisun/Budak - Uygur yazıtlarında adı geçen bir beyYİSUNERbirl. Yisun/ErYİSUNTİMURbirl. Yisun/Timur - Çağatay hanlarından. Çağatay han’ın torunuYİTERVaris, mirasyediYİTİK1- Yetik, olgun 2- Keskin 3- KayıpYİTİRMİŞYitik, kayıp, kaybetmiş, yoksulYİTÜTMeziyet, maharet, beceriYİZEKAskeri kılavuz, öncüYOĞANAKYığınak, kütleYOĞÇIYoğ’çu, yun yapan, yokluk çeken, yas tutan, yasçıYOĞUNKalın, gür, iri, sık, sıkı, cüsseli, fazla, fazlalaşmış, katılaşmışYOĞUNALPbirl. Yoğun/AlpYOĞUNAYbirl. Yoğun/AyYOĞUNBAYbirl. Yoğun/BayYOKUŞYukarı, yukarı doğru çıkan, dik yol, bayır - Tiyeli Türkleri, oymak beylerindenYOLÜzerinden gidilen. . . mec. 1- Kut, mut, baht, yazgı, kader 2- Örf, adet, töre, gelenek teamül, ilke, tarz, gidişatYOLA1- Örf, adet, usul, erkan 2- Meşale, kandil - Bulgar hanlığı dönemi, bey ve komutanlarındanYOLAÇYol gösterici, mihmandar, rehber, önder, öncüYOLAÇANbirl. Yol/Açan Önder, öncüYOLAÇBEKbirl. Yolaç/BekYOLAÇBÖRİbirl. Yolaç/BöriYOLAÇHANbirl. Yolaç/HanYOLAKbirl. Yol/ak 1- Dürüst, namuslu, temiz 2- Çığır, yenilik, gidişat 3-Kısa yol, kestirme yolYOLALDIbirl. Yol/Aldı 1- İlerleme kaydeden, gelişen, uzman, profesyonel 2- Terbiyeli, yola gelmiş, geleneklerine bağlıYOLAYbirl. Yol/Ay - 1- Kazak hanlığı dönemi, beylerinden (Çariçe Katerina’ya isyanıyla ünlenmiş bir Türk beyi) 2- Manas destanında adı geçen bir beyYOLBAK(Yolbaka, yolbakan) Konuksever, misafirperverYOLBİLİRbirl. Yol/Bilir Görgülü, bilgili, usul erkan sahibiYOLBUĞAbirl. Yol/Boğa - Baybars Han’ın komutanlarındanYOLÇU1- Önder, başkan, şef, lider 2- Peygamber, nebi 3- Gelenekçi, muhafazakar 4- Yolcu, yola çıkmış, yolunda gidenYOLDAM1- Uysal, yola gelen, yolunda giden 2- Usul, metod, tarzYOLDANYOLDAŞAynı yolun yolcusu, aynı yolu paylaşan, aynı yola gönül vermiş, aynı yola baş koymuş, aynı, töre ya da prensipler üzerinde, fikir ve gönül birliği eden, çok yakınlaşmış dost, dava arkadaşıYOLDAŞBEGÜMbirl. Yoldaş/begümYOLERbirl. Yol/ErYOLERİbirl. Yol/Eri 1- Töreye bağlı, edep erkan sahibi, bilgili, deneyimli 2- Tarikat ehli, tarikata ya da bir şeyhe bağlı kişiYOLKULbirl. Yol/KulYOLKULAbirl. Yol/Kula - Kıpçak hanlarından. Toktamış han’ın babası ( Bazı kaynaklarda, "yolkulu" olarak geçiyor. )YOLKULUbirl. Yol/Kulu mec. Töreye ve kurallara bağlı, irşad olmuşYOLLUK(Yolluğ) 1- Kutlu, mübarek 2- Olgun, ergin 3- Halas bulmuş, huzura kavuşmuş, mesut, bahtiyarYOLOĞLUbirl. Yol/Oğlu 1- Fedai, sedengeçti 2- Adak, adanmış, kurban 3- Bağlı, kendini töreye ya da şeyhe bağlamışYOLSAYbirl. Yol/SayYOLSEVbirl. Yol/SevYOLTAYbirl. Yol/Tay - Manas destanında adı geçen bir beyYOLUKARSLANbirl. Yoluk/Arslan - Kırman salçukluları, beylerinden. Melik Arslan’ın oğluYOLUMUsul, kaide, prensipYONATTam, eksiksiz, kusursuzYONCASulu yerlerde yetişen bir bitki türüYONGA(Yonca)YORÇI(Yorçu)YORÇU1- Askeri kılavuz, öncü, yol gösteren 2- Yorumcu, yorumlayan, eleştirmenYORDAM1- Alışkanlık, eğilim, usul, meleke, beceri 2- Jest, eda, işve, nazYORGA(Yurga) Rahvan giden atYORNUKİstirahat, istirahatgah, dinlenme yeriYOSUNBUKAbirl. Yisun/Buğa - Koço Uygurları, prenslerindenYOVAŞ(Yavaş) Çelebi, efendi, ağırbaşlı, halimYÖĞRÜKYörük, göçebeYÖNDEM(Yöntem) Usul, tarz, teamül, töreye uygun biçimde olan - Harzemler devleti beylerindenYÖNET1- Biçim, tarz, yöntem 2- uygun, uyumlu, uysal, geçimliYÖNTEM(Yöndem)YÖNTENUslup, tarz, biçimYÖRGENÇDağ dönemeci, dağ yoluYÖRTEMUsul, biçim, tarzYÖRÜK(Yöğrük, yürük) Yürüyen, yürüyücü, göçen, göçücü, göçebeYÖYENMevsim, sezonYUDUM(Yutmak. . . dan)YUĞAKBir su kuşuYUĞKAİnceYUĞRUŞ(Yukruş, Yukruç) Eskiden, halktan biri olmasına rağmen, gösterdiği performans ve yararlılıklardan sonra, bey mertebesinde değerlendirilerek, devletin üst düzey kademelerinde görev alan kişi.YULA1- Su kaynağı, yerden fışkıran su, göze 2- Işıldak, ışık veren, meşale, kandilYULAK(Yula)YULUAdaletYULYU(Yulu, yuluk, Yulug) 1- Yardımcı, yardımsever, fedakar, adil 2- haraç, cizye, vergi 3- traş, traşlı, bakımlı 4- Yağma, yağmacıYULUĞ TİGİNbirl. Yuluğ/Tigin - Bilge Kağan ve Kül Tigin’in yeğeniYULUĞBİRİMbirl. Yuluğ/Birim - Uygurlar döneminde alınan mahsul vergisiYULUK1- Traşlı, matruş, bakımlı 2- YağmacıYULUK ARSLANbirl. Yuluk/Arslan - Artukoğulları beylerinden. İlgazi Beğ’in oğlu.YULUM1- Fedakar, yardımsever 2- Yolcu, yoluna bağlı, töresine bağlıYULUMHANbirl. Yulum/ Han - Buhara hanlığı, hanlarından.YULUMBAYbirl. Yulum/BayYULUNYolcu, yola gidenYUMMutluluk, neşe, ferahlık, rahatlıkYUMAKYumlu, yumuluYUMLUMutlu, kutlu, mübarek, huzurluYUMRU1- Yumulu, yumuk, yumruk 2- İri, heybetli, gösterişli - Göktürkler dönemi beylerinden. Kürşad’ın kırklarından.YUMUKGül, goncagülYUMUŞ(Yumuç) 1- Söz, öğüt, nasihat 2- Emir, ferman, buyruk 3- Müjde, müjdeli haber 4- Yumuk, yumulmuş, yumrukYUMUŞAYbirl. Yumuş/AyYUMUŞBAYbirl. Yumuş/BayYUMUŞERbirl. Yumuş/ErYUMUŞGABir dağ yemişiYUMUŞHANbirl. Yumuş/HanYUMUTGANYapıcı, birleştirici, pozitif kişilikYUNAKÜzerinde çamaşır döğülen ve yıkanan, büyük taş parçasıYUNMUŞYıkanmış, temiz, titiz, arıkYUNT1- Çadır, oba, ev, yurt, vatan 2- Terbiyesi tamamlanmamış, yarı yabani at 3- Uygarlık, medeniyetYUNTALbirl. Yunt/AlYUNTBAYbirl. Yunt/BayYUNTBİLbirl. Yunt/BilYUNTERbirl. Yunt/ErYUNTSAYbirl. Yunt/SayYURÇI1- Becerikli, mahir 2- Yirçi, yer gösteren, rehberYURDAERbirl. Yurda/ErYURDAKANbirl. Yurda/KanYURDAKULbirl. Yurda/KulYURDUMVatanımYURGARahvan giden at.YURT1- Vatan, kutsanmış toprak 2- Kaynak, asıl, kök 3- Uygarlık, medeniyet 4- Çadır, oba, evYURTALbirl. Yurt/Al (. . almak. . dan)YURTALPbirl. Yurt/AlpYURTANbirl. Yurt/AnYURTAYbirl. Yurt/AyYURTBAYbirl. Yurt/BayYURTBEKbirl. Yurt/BekYURTBİLDİbirl. Yurt/BildiYURTERbirl. Yurt/ErYURTERİbirl. Yurt/EriYURTHANbirl. Yurt/HanYURTKANbirl. Yurt/KanYURTLAKYurt, vatan, sonradan yurt edinilmiş yer, yurtlaştırılmış yer.YURTNOYANbirl. Yurt/Noyan - Nogay hanlığı dönemi, beylerinden.YURTSAYbirl. Yurt/SayYURTSEVbirl. Yurt/SevYUTLUKKayıp, zararYUTUMYudum, damla, tike, parçaYUVANÇTeselliYUVANIŞ(Yuvanç, yavanıç)YÜCEYüksek, ulu, alicenap, haşmetliYÜCELYücelik, ululuk, haşmet.YÜĞNEKAlçak gönüllü, mütevazı. - Dede Korkut destanlarında adı geçen bir bey.YÜĞNÜKSalih, temizYÜĞRÜKYürük.YÜĞÜNTReverans, selamYÜKNÜSecde, secdede olanYÜKSELYükseklik, ululuk, büyüklükYÜKSELAYbirl. Yüksel/AyYÜKSELENUlu, kişi.YÜKSELGÜNbirl. Yüksel/GünYÜKSELİŞBüyüklük, ululuk, ikbalYÜKÜNBaş eğme, saygı duruşu, tazim. ( Kuran’ın ilk çevirisinde, İ. S. 10. Yz. Bu sözcük, "Namaz" karşılığı olarak da kullanılmıştır. )YÜKÜNÇEğilme, reveransYÜKÜNGENEğilen, reverans yapan, saygılıYÜKÜNTÜRBaş eğdirir, diz çöktürür.YÜKÜNÜKEğilme, reveransYÜKÜNÜRİbadet edenYÜLEKOkun arkasındaki, denge tüyü.YÜLEK HANbirl. Yülek/HanYÜLEKBAYbirl. Yülek/BayYÜLEKBEGÜMbirl. Yülek/BegümYÜLEKBİGEbirl. Yülek/BikeYÜNKÜLHafif, narinYÜREDaire, helezon, çemberYÜREĞİRYürekli, cesurYÜREKLİCesur, korkusuz.YÜRİKYaşam, hayat, , ömür, geçim.YÜRÜKALPbirl. Yürük/AlpYÜRÜKBİGEbirl. Yürük/BikeYÜLÜK(Yülek)YÜLÜK ARSLANbirl. Yülük/Arslan - Uygur yazıtlarında adı geçen bir bey.YÜRÜKBİLGEbirl. Yürük/BilgeYÜRÜKERbirl. Yürük/ErYÜRÜKTİMURbirl. Yürük/Timur - Koço Uygurları, prenslerinden.YÜRÜMYaşam, hayat, ömürYÜZAKbirl. Yüz/Ak Masum, günahsız.YÜZAKIbirl. Yüz/Akı Masumiyet, tgemizlik, namus, namusluluk, başarı, beceriYÜZAYbirl. Yüz/AyYÜZBAYbirl. Yüz/BayYÜZBEG(Yüzbek-Yüzbey) birl. Yüz/Beg, bek, bey - Babür Han dönemi bey ve komutanlarından.YÜZBEGÜMbirl. Yüz/BegümYÜZBİKEbirl. Yüz/BikeYÜZHANIMbirl. Yüz/HanımYÜZKARAbirl. Yüz/KaraYÜZLÜG(Yüzlüg, yüzlük) Soylu, dürüst, namuslu.YÜZÜAYbirl. Yüzü/Ay