+
-
A
Uygur Türkçesi Sözlüğü
hadash: ağ. bk. yadash.
hadis: a. Tuhaf, garip, acayip.
hadise: a. Hadise, olay.
haduq: bk. harduq.
hafiz: a. Hafız.
haga: a. ağ. bk. hawa.
haganchi: ağ. bk. hawanche.
hajet: a. Hacet, ihtiyaç. Hajiti yoq – İhtiyacı yok.
hajetxana: a.f. Tuvalet.
hajetlik: a.u. Gerekli, ihtiyaçlı, lüzumlu. Hajetlik miqtarda – Gerekli miktarda.
hajetmen: a.f. Muhtaç.
hajetsiz: a.u. Gereksiz, lüzumsuz.
haji: a. din. Hacı.
hajiz: a. ağ. bk. ajiz.
hak: f. Kireç. Chilanghan hak – Sulanmış kireç. Chilanmighan hak – Sulanmamış kireç.
hakawur: Kibirli, kendini beğenmiş.
hakawurluq: Kibirlilik; kendini beğenmişlik.
hakim: a. Hakim.
hakimiyet: a. Hakimiyet. Hakimiyet organliri – Hakimiyet kurumlan.
hakimiyetsizlik: a.U Hakimiyetsizlik.
hakimliq: a.u. Hakimlik. Hakimliq qilmaq – Hakimlik etmek.
hakkak: f. ağ. bk. neqish.
hakkakchi: f. ağ. bk. neqqash.
haklatmaq: f.u. (haklimaq'tan) Badana yaptırmak.
hakliq: f.u. Kireçli.
haklimaq: f.u. Badana yapmak.
haktash: f.u. Kireç.
haqaret: a. Hakaret. Haqaret qilmaq – Hakaret etmek.
haqaretligenlik: a.u. Hakaret etme hali.
haqaretlik: Hakaretli.
haqaretlimek: a.u. Hakaret etmek.
hal-ehwal: a. Hal hatır. Hal-ehwal sorimaq – Hal hatır sormak.
hala: ağ. bk. hoyla.
halak: a. Ölüm, mahvolma, yok olma, yıkım. Halak qilmaq – Yok etmek; mahvetmek.
halaket: a. Ölüm, mahvolma, yok olma, yıkım. Halaketke uchrimaq – Ölüm ile karşılaşmak.
halaketlik: a.u. Mahvedici, felaketli, meşum, öldürücü, tehlikeli.
halal: a. Helal. Halal mal – Helal mal. Halalim – Eşim; nikahlı eşim.
halallash: a.u. Hak verme; temize çıkarma.
halalliq: a.u. Namusluluk, doğruluk, dürüstlük, samimilik.
halallimaq: a.u. Hak vermek; temize çıkarmak.
halawet: a. Zevk, lezzet, rahat, mutlu. Japanimu, halawetnimu teng körmek – Meşakkati da, rahatı da beraber görmek.
halawetlik: a.u. Lezzetli, zevkli, rahat, mutlu, hoşnut.
halbuki: a.u. Halbuki, oysa.
haldash: ağ. bk. aldash.
halem: a. ağ. bk. alem.
halet: a. Durum, vaziyet. U méni qiyin halette qaldurdi – O beni zor duruma soktu.
halga: ağ. bk. halwa.
halqa: a. Halka, çember; ortası boş daire.
halqimaq: Geçmek, atlamak, üzerinden geçmek.
halqish: ağ. bk. alqish.
halliq: a.u. Varlıklı; hali vakti yerinde. Halliq aililer – Varlıklı aileler.
halreng: Pembe renk.
halsirash: Yorulma, yorgun düşme.
halsiratmaq: (halsirimaq'tan) Yormak, kuvvetsizlendirmek.
halsirimaq: Yorulmak, kuvvetsizlenmek; yorgun düşmek.
halsiz: a.u. Yorgun, kuvvetsiz, zayıf.
halsizlandurmaq: a.u. (halsizlanmaq'tan); bk. halsizlatmaq.
halsizlanmaq: a.u. Kuvvetsizlenmek; yorgun düşmek.
halsizlatmaq: (halsizlanmaq'tan) Yormak, zayıflatmak, yorgun düşürmek, kuvvetsizlendirmek.
halsizlik: Kuvvetsizlik, yorgunluk.
halwa: a. Helva.
halwichi: a.u. Helvacı.
hamacha: Teyze, hala.
hamaqet: a. Aptal, ahmak, budala.
hamaqetlik: a.u. Aptallık, ahmaklık, budalalık.
haman: f. Hemen; hemen hemen.
hamane: f. Ergeç, eninde sonunda, an, esna, bir anda. Hamane kelmeydu – Eninde sonunda gelmeyecek.
hamanem: a.u. Hep bir, ergeç.
hambal: a. bk. hammal.
hamildar: a.f. Hamile, gebe. Hamildar bolmaq – Hamile olmak.
hamildarliq: a.f.u. Hamilelik, gebelik.
hamile: a. Hamile, gebe.
hamiy: a. Hami, destekleyen, arka.
hamiyliq: a.u. Hamilik. Hamiyliq körsetmek – Hamilik yapmak; desteklemek.
hammal: a. Hamal, küfeci.
hammam: a. Hamam. Hammamgha chüshmek – Hamama girmek.
hammamchi: a.u. Hamamcı.
hamut: f. ağ. bk. amut.
han'git: zool. Akbaba.
handiga: f. ağ. bk. handiwa.
handiwa: Mala, sürgü.
hang: Ağzı açık, mıymıntı.
hang-tang: Şaşakalma. Hang-tang bolmaq – Şaşakalmak; aklı durmak.
hangga: Erkek eşek.
hanggit: bk. han'git.
hangkaymaq: Aval aval bakmak. Hangqiyip qalmaq – Aval aval etrafına bakıp durmak.
hangqiyish: Aval aval bakma.
hangrash: Anırma, bağırma, hıçkırma.
hangratmaq: (hangrimaq'tan) Anırtmak, bağırtmak.
hangrimaq: Anırmak, bağırmak, hıçkırmak. Éshek hangraydu – Eşek anırır.
hangwaqmaq: Ağzım açıp bakmak; şaşkın şaşkın bakmak.
hangwaqti: Ağzı açık, seyirci, mıymıntı.
hangwaqtiliq: Ağzı açıklık, mıymıntılık.
hangwéqish: Ağzını açıp bakış; şaşkın şaşkın bakış.
hapash: Hapash qilmaq – Sırtına almak; birisini sırtında kaldırmak.
hara: bk. here.
haraq: a. Rakı, votka.
haraq-sharap: a. Rakı ve şarap.
haraqxana: a.f. Rakı içilen yer; meyhane.
haraqxor: a.f. Rakıcı, alkolik, içki müptelası.
haraqxorluq: a.f.u. Alkolizm, içki müptelalığı.
haram: a. Haram. Haram ölmek – Gebermek, mürdolmak. Haram oy – Kötü niyet. Haram oyluq – Kötü niyetli.
haramxor: a.f. bk. haramtamaq.
haramxorluq: a.f.u. bk. haramtamaqliq.
haramliq: a.u. Alçaklık, namussuzluk. Haramliq qilmaq – Namussuzluk etmek.
haramtamaq: a.u. Otlakçı, asalak.
haramtamaqliq: Otlakçılık, asalaklık.
haramzade: a.f. 1. Gara meşru çocuk 2. Namussuz, hergele.
haramzadiliq: a.f.u. Namussuzluk, alçaklık.
hararet: a. Hararet, sıcaklık, ateş.
harduq: Yorgunluk, bitkinlik. Harduq almaq – Dinlenmek.
hardurmaq: (harmaq'tan) Yormak, yorgunluk vermek. Nahayiti hardurding de – Çok yordun ya.
hardurush: Yorma; yorgunluk verme.
harghanliq: Yorgunluk.
harghuzmaq: Yormak, yorgunluk vermek.
harghuzuwetmek: bk. harghuzmaq.
harghuzush: Yorma, yorgunluk verme.
harimi: Gayri meşrü çocuk 2. Hileli madrabaz.
harmaq: Yorulmak. Harmang! – Kolay gelsin!
harmas: Yorulmaz; yorulmak bilmeyen.
harmas-talmas: bk. harmas.
harmasliq: Yorulmazlık.
harmastin: Yorulmadan.
harmastin-talmastin: bk. harmastin.
harmay-talmay: Yorulmadan; bıkmadan.
harsiz: a.u. Arsız, şerefsiz.
harsizliq: a.u. Arsızlık, şerefsizlik.
harwa: a. Araba. Kötek harwa – İki tekerlekli ağaç araba; iki tekerlekli at arabası. Qala harwa – Öküz arabası. Éshek harwa – Eşek arabası. Atni harwidin chiqardingmu? – Atı arabadan çıkardın mı? Harwa kira qilmaq – Araba kiralamak; araba tutmak.
harwichi: Arabacı.
harwikesh: a.f. bk. harwichi.
harwikeshlik: a.f.u. Arabacılık. Harwikeshlik qilmaq – Arabacılık yapmak.
harwiliq: a.u. Arabalı. Harwiliq kelmek – Araba ile gelmek.
hasa: a. Deynek, ince sopa.
hasil: a. Hasıl; meydana gelen. Hasil bolmaq – Hasıl olmak.
hasilat: a. Hasılat, kazanç, ürün.
hasildar: a.f. Verimli, bereketli.
hasildarliq: a.f.u. Verimlilik, mahsuldarlık.
hasilsiz: a.u. Verimsiz, bereketsiz.
hasirap-hömüdep: a.u. Kuvvetten düşerek; zorluklar içinde.
hasiratmaq: a.u. (hasirimaq'tan) Yormak, yorgunluk vermek.
hasirighanliq: a.u. Yorgunluk, bitkinlik.
hasirimaq: a.u. Yorulmak.
hawa: a. Hava. Hawa rayi – Hava durumu. Hawa buzulup turuptu – Hava durumu iyi değil; hava bozuk. Hawa issiq – Hava sıcak.
hawajaz: a.f. ağ. Uçak.
hawajazi: a.f. ağ. Uçak.
hawale: f. Havale. U bu ishni sizge hawale qildi – O bu işi size havale etti.
hawanche: f. Havan, döveç.
hawapayiz: a.r. ağ. Uçak.
hawareng: a.f. Gök renk, mavi.
hawasiz: a.u. Havasız.
hawasizliq: a.u. Havasızlık.
hawlash: Havlama.
hawlashmaq: Havlaşmak; çok köpeklerin havlaması.
hawlatmaq: (hawlimaq'tan) Havlatmak.
hawlimaq: Havlamak.
hawluqmaq: Koşuşmak 2. Telaşlanmak.
hawluqturmaq: (hawluqmaq'tan) Şaşırtmak, koşturmak.
hawshumaq: Havlamak.
hawshush: Havlama.
hawshutmaq: (hawshumaq'tan) Havlatmak.
hawuz: a. Havuz.
hawza: a. Havuz. Donbas kömür hawzisi – Donbas kömür yatağı.
hashar: a. Gönüllü yardımlaşma.
hasharchi: a.u. Gönüllü karşılıklı yardımlaşan.
hasharet: a. Böcek. Zererlik hasharetler – Zararlı böcekler.
hashkara: f. ağ. bk. ashkara.
hashkarilimaq: f.u. bk. ashkarilimaq.
hashqalla: Bravo! Aferin!
hay!: ünl. Hey!
hay-hay: ünl. Hey hey.
hay-huy: ünl. Hay-huy dégiche – Hemen, bir anda.
haya: a. Haya, utanma, ar, yüz, utanç.
hayajan: f. Heyecan. Hayajangha kelmek – Heyecanlanmak.
hayajanlanmaq: f.u. Heyecanlanmak.
hayan: a. Fayda, menfaat, çıkar.
hayankesh: a.f. Alıp faydasına satan, tüccar.
hayasiz: Hayasız, arsız, utanmaz.
hayasizliq: a.u. Hayasızlık, arsızlık.
hayat: a. Hayat. Hayat köchürmek – Hayatı sürdürmek; yaşamak.
hayat-mamat: a. Ölüm kalım. Hayat-mamat mesilisi – Ölüm kalım meselesi.
hayatbexsh: a.f. Hayat dolu; hayat veren; hayat-bahş.
hayatchan: a.u. Uzun ömürlü; hayat kuvveti olan.
hayatchanliq: a.u. Uzun ömürlülük.
hayatiy: a. Hayatî.
hayatkeshlik: a.f.u. Hayatî, dirimlik.
hayatsiz: a.u. Hayatsız.
hayatsizliq: a.u. Hayatsızlık.
haydaq: Dağıtma 2. Hız, sürat 3. Kovulma, sürülme, sürgün.
haydaqchi: Sürücü.
haydalmaq: Kovulmak, sürülmek 2. Tarla sürmek; tarla açmak.
haydash: Kovma, dağıtma, sürme, açma; bk. haydimaq.
haydimaq: Kovmak, dağıtmak, sürmek. Atlami haydighin – Atları sür. 2. Sürmek, açmak. Yer haydimaq – Tarla sürmek (açmak).
haydiwetmek: Kovalamak, sürmek; sürgüne göndermek.
haydighuchi: Sürücü. Mashinini haydighuchi – Araba sürücü.
haydighuzmaq: (haydimaq'tan) Sürdürtmek.
hayem: a. ağ. bk. ayem.
hayidash: ağ. bk. herilesh.
hayt-huyt: Hayt-huyt dégiche – Hemen, bir anda.
haywa: a. ağ. bk. harwa.
haywan: a. Hayvan. Haywanlar dunyasi – Hayvanlar dünyası. Öy haywini – Ev hayvanı; evcil hayvanlar.
haywanat: a. Hayvanat, hayvanlar. Haywanat dunyasi – Hayvanat dünyası. Haywanat bégi – Hayvanat bahçesi.
haywanatchiliq: a.u. Kürük hayvanı yetiştiriciliği.
haywanchi: a.u. Hayvan çiftliği işçisi.
haywanlashmaq: a.u. Hayvan gibi olmak; canavar olmak.
haywanliq: a.u. Hayvanlık, canavarlı.
haywansiman: a.u. Canavar görünüşlü, hayvani.
hazagiche: a.u. Bir süre. Bir hazaghiche – Bir süre.
hazidar: a.f. Yaslı, müsibetli.
hazidarliq: a.f.u. Yaslılık, müsibet hali.
hazir: a. 1. Şimdi 2. Hazır. Hazir bolmaq – Hazır olmak. Hazirgha qeder – Şimdiye kadar. Hazir pul – Peşin para. Hazir qilmaq – Hazırlamak. Hazir bol! – Hazır ol!
hazirche: a.f. Şimdilik.
hazirgha: a.u. Şimdilik.
hazirghiche: a.u.f. Şimdiye kadar.
hazirjawap: a. Hazırcevap.
hazirjawapliq: a.u. Hazırcevaplık.
hazirqi: a.u. Şimdiki. Hazirqi zamanda – Şimdiki zamanda; günümüzde. Hazirqi adem – Şimdiki adam. Hazirqi zamandiki – Günümüzdeki. Hazirqi zaman péli – Şimdiki zaman fiili.
hazirlanmaq: a.u. Hazırlanmak. Yolgha hazirlanmaq – Yola hazırlanmak.
hazirlashmaq: a.u. Hazırlaşmak; beraber hazırlamak.
hazirlatmaq: a.u. (hazirlimaq'tan) Hazırlatmak.
hazirliq: a.u. Hazırlık. Hazirliq körmek – Hazırlık yapmak.
hazirlimaq: a.u. Hazırlamak. Ders hazirlimaq – Ders hazırlamak.
hazirliwalmaq: a.u. Hazırlamak.
he: Evet, iyi 2. ünl. Hadi. He dégiche – Hemen anında.
he-hu: He-hu dégiche – Hemen, anında.
he-huchi: Kışkırtan, kışkırtıcı.
he-huchiliq: Kışkırtıcılık; kışkırtma hali.
Hebesh: a. Habeş. Hebesh ayili – Habeş kadını. Hebesh xelqi – Habeş halkı.
hebib: a. kit. Dost, ahbap.
heddi: a. Sınır, hudut. Heddin ashmaq – Aşırılık, sınırı geçmek. Heddin tashqiri – Aşırı derecede.
heddi-hésap: a. Sınır, hudut. Heddi-hésawi yoq – Çok, hesapsız çok, sınırsız.
heddi-hésapsiz: a.u. Hesapsız, çok.
hede: Abla; büyük kız kardeş.
hedep: Aralıksız, durmadan; ardı arası kesilmeden.
hedis: a. Hadis.
hediye: a. Hediye, armağan.
hej: a. Hac. Hechge bérish – Hacca gitme (gidiş). Hej qilmaq – Hac yapmak.
hejep: a. Hayret, hayret etmek; bk. ejeplinish
hejilesh: a.u. Heceleme.
hejilimek: a.u. Hecelemek.
hejim: a. Hacim. Hejmi zor – Hacmi büyük. Hejmi keng idish – Hacmi geniş kap (kutu).
hejimsiz: a.u. Hacimsiz.
hejindik: a.u. Hacimli.
hejr: a. kit. Ayrılık, veda.
hejwi: a. Hicviye.
hejwiy: a. Hicvi. Hejwiy zhurnal – Hicvi dergi.
hezhdihar: f. ağ. bk. ejdiha.
heq: a. Hak. Mende néme heqqing bar? – Bende ne hakkın var? Ish heqqi – İş hakkı.
heq-naheq: a.f.a. Hak ve haksızlık.
heqemsaye: f. Komşu, bitişik.
heqiqet: a. Hakikat, gerçek. Ishning heqiqiti – İşin gerçeği.
heqiqetchi: a.u. Hakikati seven; adaletten yana.
heqiqetlimek: a.u. Tetkik etmek; meydana çıkarmak.
heqiqiten: Hakikaten, hakkıyla, gerçekten.
heqiqiy: a. Hakiki, gerçek, doğru. Heqiqiy dost – Gerçek dost.
heqiqiyliq: a.u. Gerçeklik, doğruluk.
heqqani: a. Haklı, adil. Heqqani ish – Haklı iş.
heqqaniyet: a. Hakkaniyet, adalet.
heqqaniyetperwer: a.f. Adaletten yana; hakikati seven.
heqqaniyetperwerlik: a.f.u. Adaleti sevme hali; hakikati sevme hali.
heqqaniyetsiz: a.u. Haksız, hakikatsiz.
heqqaniyetsizlik: a.u. Haksızlık.
heqqide: Hakkında. Gep kim heqqide? – Söz kimin hakkında?
heqliq: a.u. Haklı. Heqliq bolmaq – Haklı olmak.
heqsiz: a.u. Haksız. Heqsiz éyplesh – Haksız suçlama.
heqsizliq: a.u. Haksızlık.
heqte: a.u. Hakkında, konuda. Bu hekte – Bu konuda.
helekchilik: a.u. Gaile, sıkıntılı iş.
helep: Vıcık karışım; vıcık yem.
helqim: Gırtlak. Jéni helqimigha kelgende – Canı gırtlağına geldiğinde.
hem: f. Hem, ve. Men hem sen – Ben ve sen. Men hem barimen – Ben de gideceğim.
hemde: f.u. Hem de, bir de.
hemdem: f. Dost, ahbap.
hemdemlik: f.u. Dostluk, ahbaplık.
hemek: Ekmek türü.
hemelchi: Şırınga.
hemesir: f.a. Çağdaş, aynı devreye ait.
hemxizmet: f.a. İş arkadaşı, mesai arkadaşı.
hemian: f. Para kesesi.
hemjins: f.a. Hemcins, aynı cinsten.
hemjinslik: f.a.u. Hemcinslik; aynı cinsten olma hali.
hemkar: f. Meslektaş.
hemkarlashmaq: f.u. Yardımlaşmak, işbirliği etmek, mensubu olmak.
hemkarliq: İşbirliği, yardımlaşma.
hemkarlishish: f.u. Yardımlaşma, mensubu olma.
hemmeslek: f.u. Hemfikir, gaye ortaklığı, ülküdeş.
hemmesleklik: f.a.u. Hemfikirlik, gaye ortaklığı.
hemmeylen: f.u. Hepimiz.
hemnepes: f.a. Arkadaş, yoldaş.
hemnepeslik: f.a.u. Arkadaşlık, yoldaşlık.
hempikir: f.a. Hemfikir.
hempikirlik: f.a.u. Hemfikirlik.
hemra: f. 1. Yoldaş, yol arkadaşı 2. Peyk, uydu.
hemraliq: f.u. Yol arkadaşlığı, yoldaşlık.
hemsat: Hemen, derhal.
hemsöhbet: f.a. Muhatap.
hemsöhbetlik: f.a.u. Muhatap olma hali.
hemsheher: f. Hemşeri.
hemsheherlik: f.u. Hemşerilik.
hemshire: f. Hemşire.
henniwasi: Hepsi. Henniwasi sizge bolsun – Hepsi sizin olsun.
hepileshmek: Elde etmeğe çalışmak; rica etmek, yalvarmak.
heps: a. Hapis. Hepske almaq – Hapsetmek.
hepsxana: a.f. Hapishane, ceza evi.
hepte: f. Hafta. Bir hepte ichide – Bir hafta içinde.
heptilik: f.u. Haftalık. Ikki heptilik – İki haftalık. Heptilik zhurnal – Haftalık dergi.
her: f. Her. Her kim – Herkes. Her kimde – Herkeste. Her qachan – Her zaman. Her ikkilisi – İkisi de. Her qisma – Her türlü. Her yil – Her yıl. Her kün – Her gün. Her yerde – Her yerde. Her halda – Her halde. Her ikki – Her iki. Her ikkimiz – Her ikimiz.
herbir: f.u. Herbir.
herbiri: Herbiri.
herbiy: a. Askerî. Herbiy unwan – Askerî unvan. Herbiy hizmetchi – Askerî görevli. Herbiy septin boshanmaq – Askerî görevden çekilmek.
herbiyleshmek: a.u. Askerîleşmek.
herbiyleshtürmek: a.u. (herbiyleshmek'ten) Askerîleştirmek.
herbiyleshtürüsh: a.u. Askerîleştirme.
herwaxit: f.a. Her zaman.
herchend: f. Gerçi, fakat.
herdayim: f. Her zaman.
herdem: f. Her an.
herem: a. tar. Harem. Herem aghisi – Harem ağası.
hergiz: f. Hiçbir zaman.
herhalda: f.a.u. Herhalde.
herxil: f. Her türlü.
herxilliq: f.u. Her türlülük, değişik.
herichi: Testereci, bıçkıcı.
heriket: a. Hareket. Heriketke keltürmek – Harekete geçirmek. Heriketke kelmek – Harekete geçmek. Heriketke keltürgüchi küchler – Harekete geçiren güçler. Heriket etmek – Hareket etmek. Herikettiki armiye – Hareketteki ordu. Qarshi heriket – Karşı hareket.
heriketchan: a.u. Hareketli, dinamik, faal.
heriketchanliq: a.u. Hareketlilik, dinamiklik, faallik.
heriketchilik: a.u. Hareket, harekette bulunmak.
heriketlendürgüchi: a.u. Hareketlendiren; harekete geçiren. Heriketlendürgüchi küchler – Harekete geçiren güçler.
heriketlendürmek: Hareketlendirmek.
heriketlenmek: Hareketlenmek.
heriketsiz: a.u. Hareketsiz.
heriketsizlik: a.u. Hareketsizlik.
herilenmek: Bıçkılanmak; testere ile kesilmek.
herilesh: Bıçkılama, testere ile kesme.
heriletmek: (herilimek'ten) Bıçkılatmak; testere ile kestirmek.
herilimek: Bıçkılamak, testere ile kesmek.
herjayda: f.u. Her yerde.
herkayerde: f.u. Her yerde.
herkayerdin: f.u. Her yerden.
herket: a. bk. heriket.
herkim: f.u. Herkes, her hangi biri.
herqachan: f.u. Her zaman.
herqanche: f.u. Her ne kadar.
herqandaq: f.u. Her hangi.
herqayaqqa: f.u. Her tarafa.
herqayaqta: f.u. Her tarafta.
herqaygha: f.u. ağ. bk. herqayaqqa.
herqaysi: Herkes, herhangi biri.
hernéme: f.u. Her şey.
herpmu-herp: a.u.a. Harfi harfına. Herpmu-herp terjime – Harfi harfına çevri.
hertereplime: f.a.u. Etraflıca, her taraftan, enine boyuna.
hertürlük: f.u. Her türlü.
heryaqlima: f.u. Her yönüyle.
herzaman: f. Her zaman.
hesel: a. Bal. Hesel berisi – Bal ansı.
hesen-hüsen: a. Gökkuşağı. Hesen-hüsendek rengdar – Gökkuşağı gibi renkli.
heset: a. Haset, gıpta, kıskançlık. Heset qilmaq – Haset etmek.
hesetchi: a.u. Hasetçi, haset eden, kıskanan.
hesetlik: a.u. Hasetlik, kıskançlık.
hesret: a. Hasret. Hesret chekmek – Hasret çekmek.
hesretleshmek: a.u. Hasretleşmek; dertleşmek.
hesretlik: a.u. Hasretli, dertli, üzgün.
hesse: a. 1. Defa, kere, kez, sefer 2. Pay, hisse.
hessilik: a.u. Hisseli.
hesh-pesh: Hesh-pesh dégiche – Hemen, bir anda.
heshem: a. Bezeme, süsleme, ziynet. Heshem qilmaq – Bezemek, süslemek.
heshemet: a. Muhteşem, parlak.
heshemetlik: a.u. Muhteşemlik, parlaklık.
heshkipichek: bot. Gündüzsefası, kahkaha çiçeği, çit sarmaşığı.
hetta: a. Hatta, bile.
hettiginey: ünl. Yazık, heyhat, ne çare.
hewes: a. Heves, istek. Hewes qilmaq – İstemek.
heweskar: a.f. İstekli, talip, gönüllü, hevesli.
heweskarliq: a.f.u. İsteklilik, gönüllülük, heveslilik.
heweslendürmek: a.u. (heweslenmek'ten) Heveslendirmek; isteğini uyandırmak.
heweslenmek: a.u. Heveslenmek, istek hissetmek.
hey'et: a. Heyet, kurul, komisyon. Teptish hey'iti – Teftiş kurulu.
heydekchi: Süren, iten, teşvik eden, kışkırtan, dürten; bk. haydaqchi.
heydekchilik: Sürmek, itmek, teşvik etmek, kışkırtmak.
heydiha: bk. ejdiha.
heyel: Gecikme, geç kalma. Heyel qilip qalmaq – Gecikmek.
heyellenmek: Gecikmek; acele etmemek.
heykel: a. Heykel.
heykelche: a.f. Büst, göğüs.
heykelchi: a.u. Heykeltıraş.
heykeltarash: a.f. bk. heykelchi.
heykeltarashliq: a.f.u. Heykeltıraşlık.
heyran: a. Heyran. Heyran bolmaq – Heyran olmak.
heyranliq: a.u. Heyranlik; heyran olma hali. Heyranliq ichide qaldim – Heyran oldum.
heyret: a. Hayret. Heyrette qalmaq – Hayret etmek.
heywet: a. Muhteşem, azametli, görkemli.
heywetlik: a.u. Muhteşem, azametli, görkemli.
heyyar: a. Sayrımsak, riyakar, iki yüzlü, sahte tavırlı adam.
heyyarliq: a.u. Riyakarlık, iki yüzlülük. Heyyarliq qilmaq – Riyakarlık etmek.
hezep: a. ağ. bk. ejep.
hezer: a. kit. Yavaş, dikkat. Hezer qil! – Dikkate t!
hezil: a. Şaka, latife. Hezil qilmaq – Şaka yapmak. Hezil qilip qutulmaq – Şaka ile kurtulmak.
hezilkesh: a.f. Şakacı.
hezilkeshlik: a.f.u. Şakacılık.
hezilleshmek: a.u. Şakalaşmak.
hezim: a. Hazım, sindirim. Hezim qilmaq – Hazmetmek, sindirmek.
hezin: a. Hazin, keder, elem.
hezinlik: a.u. Kederli, elemli, üzgün.
hezret: a. tar. Hazret. Hezretliri – Hazreti.
héch: f. Hiç. Héch bolmisa – Hiç olmazsa.
héchbir: f.u. Hiçbir. Héchbir sewepsiz – Hiçbir sebep olmadan.
héchkim: f.u. Hiçkim.
héchqachan: f.u. Hiçbir zaman.
héchqandaq: f.u. Hiçbir türlü.
héchqayaqqa: f.u. Hiçbir tarafa.
héchqayaqtin: f.u. Hiçbir taraftan.
héchqaysi: f.u. Hiçbiri, hiçbirsi. Héchqaysimiz – Hiçbirimiz.
héchqeyerde: f.u. Hiçbir yerde.
héchqeyerdin: f.u. Hiçbir yerden.
héchqeyerge: f.u. Hiçbir yere.
héchqisi: Héchqisi yoq – Birşey değil; önemli değil.
héchnede: f.u. Hiçbir yerde.
héchnedin: Hiçbir yerden.
héchnege: f.u. Hiçbir yere.
héchnerse: f.u. Hiçbir şey.
héchnéme: f.u. Hiçbir şey.
héchnémige: f.u. Hiçbir şeye. Héchnémige yarimaydu – Hiçbir şeye yaramaz.
héchwaxtta: f.u. Hiçbir zaman.
héchyaqqa: f.u. Hiçbir tarafa.
héchyerde: f.u. Hiçbir yerde.
héchyerge: f.u. Hiçbir yere.
héjaymaq: Gülümsemek, tebessüm etmek.
héjaytmaq: (héjaymaq'tan) Gülümsetmek, tebessüm ettirmek.
héjik: Hece.
héjiklimek: Hecelemek.
héjir: Kilden yapılmış kase (kap).
héjiyish: Gülümseme, tebessüm etme.
hékaye: a. Hikâye, ökü.
hékayichi: a.u. Hikâyeci.
hékayichilik: a.u. Hikâyecilik.
hékmet: a. Hikmet, bilgelik.
hékmetlik: a.u. Hikmetli. Hékmetlik sözler – Hikmetli sözler.
héqide: ağ. bk. eqide.
héqighdash: ağ. bk. öpkilesh.
héle: a. Hile. Héle ishletmek – Hile kullanmak. Héle qilmaq – Hile yapmak.
héle-neyreng: a.f. Hile ve oyun.
héli: Daha, da, bir de, daha da, biraz önce. Héliraq bérip keldim – Biraz önce gidip döndüm. Belidin helighe – Ardarda; sık sık.
héliger: a.f. Hilekar, hileci.
héligerchilik: a.f.u. Hilekarlık, hilecilik.
héligerlerche: a.f. Hileci gibi.
héligerlik: a.f.u. Hilecilik, hilekarlık.
hélighichila: Şu ana kadar.
héliqi: Deminki, sözü geçen, adı geçen, zikredilen.
hélila: Demin; biraz önce.
hélile: Bir tür ilaç bitkisi.
hélimu: Şimdi de, iyi ki.
héliraqta: Biraz önce. Héliraqta u méni yoqlap keldi – Biraz önce o beni ziyaret etti.
hémishe: f. Daima, her zaman.
hémishem: f.u. bk. hémishe.
hémishemki: f.u. Her zamanki.
héris: a. Hırs, aç gözlü.
hérisliq: a.u. Hırslık, aç gözlülük.
hérish: (harmaq'tan) Yorulma.
hésap: a. Hesap. Hesap mashinisi – Hesap makinesi. Ottura hesap bilen – Ortalama.
hésapchi: a.u. Muhasebeci.
hésapchiliq: a.u. Muhasebecilik.
hésaplaghliq: a.u. Hesaplanmış.
hésaplanmaq: a.u. Hesaplanmak; sayılmak. U birinchi oqughuchi dep hésaplinidu – O birinci öğrenci sayılır.
hésaplash: Hesaplama, sayma.
hésaplashmaq: a.u. Hesaplaşmak.
hésaplatmaq: (hésaplimaq'tan) Hesaplatmak, saydırmak.
hésapliq: a.u. Hesaplı, sayılı.
hésaplimaq: a.u. Hesaplamak, saymak.
hésapsiz: a.u. Hesapsız.
hésawat: a. Hesap verme, defter tutma. Hésawat deptiri – Hesap defteri.
hésip: a. Sucuk.
hétiqash: Yadırgama, çekinme, sıkıntıya düşme.
hétiqimaq: Yadırgamak, çekinmek, sıkıntıya düşmek.
héyit: a. Bayram. Qurban héyiti – Kurban bayramı.
héyit-ayem: a. Bayram ve tatil. Héyit-ayemlerde – Bayram ve tatillerde.
héyitlashmaq: a.u. Bayramlaşmak.
héyitlatmaq: a.u. (héyitlimaq'tan) Bayramlaşmaya götürmek.
héyitliq: a.u. Bayramlık.
héyitlimaq: a.u. Bayramlaşmak.
hézi: Hézi bolmaq – Sakınmak, korunmak. Jéninggha hézi bol! – Kendine iyi bak!
hid: Koku. Hidi chiqti – Kokusu çıktı.
hidlik: Kokulu.
hidsiz: Kokusuz.
hidsizlik: Kokusuzluk.
hijaq: Şakacı, alaycı, çok gülen.
hijamet: a. t. Kan alma, hacamat.
hijran: a. Hicran, ayrılık acısı.
Hijriy: a. Hicri. Hijriy yil – Hicri yıl.
hildam: ağ. bk. ildam.
hillet: a. Suç, itham, kabahat. Hillet qoymaq – Suçlamak.
himaye: a. Himaye. Himaye qilmaq – Himaye etmek.
himayichi: a.u. Himaye eden, koruyan, koruycu.
himayisiz: a.u. Himayesiz.
himayisizlik: a.u. Himayesizlik.
himirish: Sokuşturma, tıkıştırma.
himirmek: Sokuşturmak, tıkıştırmak.
himleshmek: Sıklaşmak, sıkı yanaşmak.
himleshtürmek: (himleshmek'ten) Sıklaştırmak.
himmet: a. Himmet, lutuf.
himmetlik: a.u. Himmetli, lutuflu.
himmetsiz: a.u. Himmetsiz, lutufsuz.
himmetsizlik: a.u. Himmetsizlik, lutufsuzluk.
Hind: Hind. Hind ayili – Hind kadını. Hind xelqi – Hind halkı. Hind tili – Hind dili.
Hindistan: Hindistan.
Hindistanliq: Hindistanlı. Hindistanliq qiz – Hindistanlı kız.
hinggaymaq: Dişlerini göstermek.
hinggaytmaq: (hinggaymaq'tan) Dişlerini göstertmek.
hirjaymaq: bk. héjaymaq.
his: a. His, duygu. His qilmaq – Hissetmek. Tughma his – Doğuştan gelen duygu.
hisdash: a.u. Mütesanit, dayanışık.
hisdashliq: a.u. Mütesanit olarak, dayanışarak.
hissiyat: a. His, duygu.
ho: bk. hor.
hoduqmaq: Telaşlanmak, heyecanlanmak.
hoduqturmaq: (hoduqmaq'tan) Telaşlandırmak, heyecanlandırmak.
hoduqush: Telaşlanma, heyecanlanma.
hokukshunas: a.u. Hukukçu, adliyeci.
hoquq: a. Hukuk. Shayiam hoquqi – Seçim hukuku. Grazhdanliq hoquqi – Vatandaşlık hukuku. Hoquq bermek – Hukuk vermek.
hoquqiy: a. Hukukî. hukuka ait. Hokuki mesttiler – Hukukî meseleler.
hoquqluq: a.u. Hukuklu. Teng hoquqluq – Eşit hukuklu. Toluq hoquqluq wekil – Tam hukuklu vekil.
hoquqsiz: a.u. Hukuksuz.
hoquqsizliq: a.u. Hukuksuzluk.
hoquqshunasliq: a.f.u. Hukukçuluk, adliyecilik.
hoqush: zool. Hüthüt, çavuş kuşu.
hola: a. Avlu. Holigha chiqmaq – Avluya çikmak.
holuq: Buharlı. Horluq polo – Buharlı pilav.
holuqma: Telaşlı olma, telaşlı oluş.
holuqmaq: Telaşlanmak, acele etmek.
holuqturmaq: (holuqmaq'tan) Şaşırtmak, endişelendirmek, korkutmak.
honan: bk. hornan.
honnaq: ağ. bk. boghma.
hopat: a. ağ. bk. wapat.
hor: Buhar. Horgha aylanmaq – Buhar haline gelmek.
hordalmaq: Buğulanmak.
hordatmaq: Buhara vermek, buhar çıkarmak.
hornan: Buharda pişirilmiş ekmek.
horun: Tembel, haylaz, uyuşuk.
horunlashmaq: Tembelleşmek. Horunlushup ketmek – Tembelleşevermek.
horunluq: Tembellik, haylazlık, uyuşukluk. Horunluq qilmaq – Tembellik etmek.
hosma: bot. Bir tür bitki, yaprağından mıcıklanarak çıkarılan su, kaşı karartmak için, hanımlar tarafından kaşlarına sürülür.
hosul: a. Ürün, verim. Hosuli kem – Verimsiz.
hosuldar: a.f. Verimli.
hosuldarliq: a.f.u. Verimlilik. Hosuldarliqni ashurush – Verimliliği yükseltme.
hosulluq: a.u. Verimli.
hosulsiz: a.u. Verimsiz.
hosulsizliq: a.u. Verimsizlik.
hosh: f. bk. hush.
hoyla: f. Avlu. Hoylining arqisi – Avlunun arkası.
hoyla-aram: f. Ev ve avlu; inşaat.
hödde: a. Höddige almaq – Üstlenmek; sorumluluğu üstlenmek.
höddiger: a.f. Sorumlu.
höddigerlik: a.f.u. Sorumluluk, taahhüt.
höddisidin: a.u. Höddisidin chiqmaq – Yerine getirmek; gerçekleştirmek; sona erdirmek.
hödek: ağ. bk. ördek.
höjjet: a. Hüccet, belge, vesika.
höjjetlik: a.u. Belgelere dayanan.
hökmüral: a.f. ağ. bk. hökümran.
höküm: a. Hüküm. Höküm qilmaq – Hükmetmek, emretmek. Höküm sürmek – Hüküm sürmek.
hökümdar: a.f. Hükümdar, amir, buyurucu.
hökümdarliq: a.f.u. Hükümdarlık, amirlik. Hökümdarliq qilmaq – Hükümdarlık yapmak; amirlik yapmak.
hökümname: a.f. Hükümname, karar.
hökümran: a.f. Hükümran. Hökümran partiye – Hükümran parti.
hökümranliq: a.f.u. Hükümranlık. Hökümranliq qilmaq – Hükümranlık etmek.
höküreng: Dörtnal. Höküreng tashlap chapmaq – Dörtnal koşturmak.
höküresh: Böğürme, anırma, uğuldama, bağırma.
hökürimek: Böğürmek, anırmak, uğuldamak, bağırmak. Hökürüp yighlimaq – Hıçkırarak ağlamak.
höküz: Öküz.
höl: f. Islak, nemli, yaş, rutubetli. Höl bolmaq – Islanmak.
hölchilik: f.u. Islaklık, nemlik, yağmurlu hava; vıcık çamur; sulu sepkenli.
höldimek: f.u. bk. höllimek.
hölesh: bk. yölesh.
höllenmek: f.u. Islanmak.
hölletmek: (höllimek'ten) Islattırmak.
höllimek: f.u. Islatmak, nemlendirmek.
höllük: f.u. Rutubet, nem, yaşlı.
hömeymek: Gözlerini fal taşı gibi açmak.
hömür: a. bk. ömür.
hömüyüsh: Gözlerini fal taşı gibi açma.
höplesh: Sıvı bir şeyi yutma.
höplimek: Sıvı bir şeyi yutmak.
höpüp: zool. Hüthüt, çavuş kuşu.
hörmet: a. Hürmet, saygı. Hörmet körsetmek – Saygı göstermek.
hörmeten: a. kit. Saygıyla.
hörmetlesh: a.u. Saygı gösterme.
hörmetligüchi: a.u. Saygı gösteren.
hörmetlik: a.u. Saygılı.
hörmetlimek: a.u. Saygı göstermek.
hörmetperest: a.f. İkbalperest.
hörmetperestlik: a.f.u. İkbalperestlik.
hörmetsiz: a.u. Saygısız.
hörmetsizlik: a.u. Saygısızlık.
hösn: a.Güzellik, letafet, yakışıklılık.
hösnxet: a.f. Kaligrafi.
hösnlük: a.u. Güzel, sevimli, latif, yakışıklı.
höshine: Omuz.
hötel: ağ. bk. yötel.
hözür: a. Huzur, rahat. Hözür qilmaq – Rahatlamak. Hözürini körmek – Rahatını görmek.
hözür-halawet: a. Rahat, sükünet, huzur, memnuniyet, hoşnutluk, zevk, lezzet.
hözürlenmek: a.u. Ferahlık duymak, dinlenmek, rahatlamak.
hujra: a. Oda, yatak odası.
hujum: a. Hücum, saldırı, taarruz. Hawa hujumi – Hava saldırısı. Hujum qilmaq – Saldırmak.
hul: Temel, esas. Binaning hulini qurmaq – Binanın temelini atmak.
hulimaq: Ulumak.
hurrek: Yumru, şiş, tümür 2. mec. Namussuz, arsız, vicdansız.
hurreklik: Namussuzluk, arsızlık, vicdansızlık.
huwlash: Uluma.
huwlimaq: Ulumak.
hush: f. Şuur, bilinç, akıl. Hushtin ketmek – Bayılmak. Késel hushigha keldimu? – Hasta kendine geldi mi?
hushqitquch: Düdük.
hushqitmaq: Islak çalmak; düdüğü öttürmek.
hushsiz: f.u. Şuursuz, bayılmış, kendini kaybetmiş. Késel hushsiz yatidu – Hasta şuursuz yatıyor.
hushsizliq: f.u. Şuursuzluk, baygınlık.
hushyar: f. Uyanık, gözü açık. Hushyar bolmaq – Uyanık olmak.
hushyarliq: f.u. Uyanıklık. Hushyarliq körsetmek – Uyanıldık göstermek.
huzur: a. Bulunma. Huzuringizda – Huzurunuzda.
hüjeyrilik: a.u. Hücreli.
hül: Kızgın hava, yakıcı sıcak.
hülüldimek: Alev alev yanmak; tutuşup yanmak.
hüner: f. Hüner, sanat, ustalık.
hünerlik: f.u. Hünerli, sanatı olan.
hünersiz: f.u. Hünersiz, sanatsız. Hünersiz yigit – Hünersiz erkek.
hünerwen: f.u. Usta, zanaatçı, sanatçı.
hünerwenlik: f.u. Ustalık, sanatçılık, zanaatçılık.
hüppide: Hemen, aniden, birden bire, ansızın. Oyni hüppide ot aldi – Evi aniden yangın sardı.
hüpüp: ağ. bk. höpüp.
hürbagh: Çiçekli bahçe.
hürkek: Ürkek. Hürkek at – Ürkek at.
hürkeklik: Ürkeklik.
hürkümek: Ürkmek. Etim hürküp ketti – Atım ürküverdi.
hürküsh: Ürkme.
hürkütmek: (hürkümek'ten) Ürkütmek.
hürkütüwetmek: Ürkütüvermek.
hürkütüsh: Ürkütme.
hürlük: a.u. Hür olma hali.
hürmet: a. bk. hörmet.
hürpeymek: Saçların karmakarışık olması 2. Tiksinmek.
hürpeytmek: (hürpeymek'ten) 1. Saçlarını karmakarışık yapmak 2. Tiksindirmek.
hürriyet: a. Hürriyet, erkinlik.
hürriyetperwer: a.f. Hürriyetperver, hürriyetsever.
hürriyetperwerlik: a.f.u. Hürriyetperverlik, hürriyetseverlik.
hüseyni: a. Bir üzüm türü.
hüshtek: Islık, ötme. Hüshtek chalin aq – Islık çalmak. xa …
xa: Ya da, ya. Xa u yerde, xa bu yerde – Ya orada, ya burada.
xada: f. Sırık. Xada tash – Kaya.
xadiliq: Arızalı, pürüzlü, tepe tepe, tümseklerle örtülü, girintili çıkıntılı. Xadiliq yer – Tümseklerle örtülü yer.
xadim: a. Faaliyet adamı; militan; memur, işçi. Ilmiy xadim – İlim adamı.
xadime: a. Kadın memur, kadın işçi.
xaditash: f.u. Kaya.
xaduk: Dört tekerlekli araba.
xahish: f. İstek, arzu, emel, heves.
xahlimaq: f.u. bk. xalimaq.
xain: a. Hain. Xainlerche – Hainlerce. Weten xaini – Vatan haini.
xainane: f. Hainane, haincesine. Xainane rewishte – Haincesine.
xainliq: a.u. Hainlik. Xainliq qilmaq – Hainlik etmek.
xajjajliq: a.u. mec. Gaddarlık, kabalık, sertlik.
xajo: ç. Karabibere benzer bir baharat.
xajo-xujo: ç.u. Baharat.
xaqan: Hakan, kağan.
xaqanliq: Hakanlık, kağanlık.
xal: f. Ben.
xalas: a. Kurtuluş, kurtarma. Xalas bolmaq – Kurtarılmak. Xalas qilmaq – Kurtarmak.
xalash: İsteme.
xalat: a. Cüppe.
xalayiq: a. Halk.
xaldar: f. Benli.
xali: f. Boş, serbest. U mu xatadin xali emes – O da hatasız değil. Ihtimaldin xali emes – İhtimali yok değil. Xali qilmaq – Boşaltmak. Xali sözleshmek – Özel konuşmak; başkalarının bulunmadığı yerde konuşmak.
xaliganche: f.u. İstediği kadar. Xalighanche dem aldim – İstediğim kadar dinlendim.
xalijay: f. Tuvalet.
xalimaq: f.u. İstemek.
xalimasliq: f.u. İstemezlik.
xalimastin: f.u. İstemeden.
xalis: a. Halis, objektif, tarafsız.
xalisane: a.f. Objektif olarak, tarafsız olarak.
xalisliq: a.u. Objektiflik, tarafsızlık.
xaliwash: Dördül erişte çorbası.
xalta: Torba. Chilim xaltisi – Tütün torbası.
xaltiliq: zool. Keseli. Xaltiliq qarghu chashqan – Keseli köstebek.
xaltiliqlar: Keseliler.
xalwa: a. Helva.
xalwap: ağ. Halı, kilim; bk. gilem.
xalwapchi: ağ. Halıcı, kilimci; bk. gilemchi.
xalwapchiliq: ağ. Halıcılık, kilimcilik; bk. gilemchilik.
xalwichi: Helvacı.
xam: f. Ham, çiğ, olgunlaşmamış. Xam alma – Olgunlaşmamış elma. Xam süt – Çiğ süt. Xam eshya – Ham madde. Xam chut qilmaq – Tahmin etmek, farzetmek. Xam qaymaq – Çiğ kaymak.
xaman: f. Harman. Xaman waxtida – Harman vaktinde; biçim vaktinde. Xaman tepmek – Harman dövmek.
xamanchi: Harmancı.
xambap: ağ. bk. bapkar.
xamchut: f. Tahmin, farz, varsayım. Xamchut qilmaq – Tahmin etmek, farzetmek.
xamiki: f. Yaş, nemli.
xamliq: f.u. 1. Hamlık, olgun olmama hali 2. Tecrübesizlik, acemilik, toyluk.
xamush: f. 1. Suskun, durgun 2. Kederli, mahzun.
xamushluq: Suskunluk, durgunluk 2. Kederlilik, mahzunluk.
xamut: r. Hamut, koşum.
xan: Han.
xan'gül: bot. Bir çiçek adı.
xana: f. Hane, ev, oda. Dersxana – Dershane. Konsulxana – Konsolosluk.
xang: ç. Ocak; maden ocağı, kömür ocağı. Kömür xéngi – Kömür ocağı.
xangchi: ç.u. Madenci, maden ocağı işçisi. Dangdar xangchi – Ünlü madenci.
xangdu: ç. bot. Soya.
xangga: ç. bot. Hıyar, salatalık; bk. terxemek.
xangza: ç. Evlek. Xangzilap térimek – Evlek yaparak ekmek.
xanidan: Hanedan, sülale.
xaniqa: f. Derviş ve sofuların barındığı yer.
xanim: Hanım, bayan 2. Bayan öğretmen; bk. xénim.
xaniweyran: f. Harabe, enkaz, yıkıntı. Xaniweyran bolmaq – Yıkılmak; viran olmak; harabe haline gelmek.
xaniweyranchiliq: f.u. Perişanlık, yıkım.
xaniweyranliq: f.u. Perişanlık, yıkım.
xanqizi: Uğur böceği.
xanliq: Hanlık.
xanu-man: f. Aile, ev.
xanzade: Prens, şehzade.
xapa: a. Kederli, mahzun, hüzünlü, üzüntülü, hasretli. Xapimen – Üzgünüm. Xapa bolmaq – Kederlenmek. Xapa qilmaq – Üzmek.
xapambash: Uzun tüylü.
xapichiliq: a.u. Kederlilik.
xapiliq: a.u. Üzüntü, keder. Xapiliqta qalmaq – Kederli olmak.
xarabat: a. Harabe, enkaz, yıkıntı.
xarabe: a. Harabe, enkaz, yıkıntı. Xarabe qilmaq – Yıkmak; tahrip etmek.
xarabizar: a.f. Harabe, enkaz, yıkıntı.
xarabizarliq: a.u. Harabe, enkaz, yıkıntı.
xaraktér: r. Karakter, özellik.
xaraktérlik: r.u. Karakteristik, ayırıcı, kendine özgü, tipik.
xaram: a. bk. haram.
xaramzade: f. bk. haramzade.
xarap: a. Harabe, enkaz, yıkıntı. Xarap qilmaq – Yıkmak, viran etmek. Xarap bolmaq – Viran olmak; perişan olmak. Halim xarap – Halim perişan.
xaraplanmaq: Harap olmak; viran olmak.
xaraplashmaq: a.u. Harabe haline gelmek; viran olmak. Halim xarapliship ketti – Bitkin bir hale geldim.
xarapliq: a.u. Harap olma hali. Iqtisadiy xarapliq – İktisadî çöküntü.
xaraplinish: Harap olma; viran olma.
xaraplishish: a.u. Harabe haline gelme.
xaret: ağ. Dülger, doğramacı; bk. yaghachchi.
xarij: a. Dış, haricî.
xariji: a. Dış, haricî. Xariji dölet – Yabancı devlet. Xariji memliket – Yabancı ülke. Xariji soda – Dış ticaret. Xariji munasiwet – Dış ilişki.
xarlanmaq: Hor görülmek, aşağılanmak.
xarlash: Hor görme.
xarlashmaq: Hor olmak, aşağılanmak.
xarlatmaq: (xarlimaq'tan) Aşağılatmak, hor gördürmek.
xarliq: f.u. Horluk; hor olma hali. Xarliq tartmaq – Hor olmak. Xarliq körmek – Hor olmak. Xarliqqa salmaq – Hor duruma düşürmek. Xarliqta ömür kechürmek – Hor durumda ömür geçirmek.
xarlimaq: f.u. Hor görmek.
xarlinish: f.u. Hor olma.
xarlitish: f.u. Aşağılatma, hor gördürme.
xarman: f. bk. xaman.
xarsangtash: f.u. Granit taşı.
xartildash: Horlama, horuldama 2. Gürültü çıkarma.
xartildatmaq: (xartildimaq'tan) Gürültü çıkartmak.
xartildimaq: Horlamak, horuldamak 2. Gürültü çıkarmak.
xaru-zar: f. 1. Fakir, yoksul, sefil 2. Tahkir, tezlil, hakirlik.
xas: a. Has. Manga xas – Bana has. Xas isim – Özel isim.
xase: a. 1. Kalikot (-tu) 2. Madampol.
xasing: ç. bot. Yerfıstığı.
xasiyet: a. Özellik, hususiyet, değer. Buning bir xasiyiti bar – Bunun bir özelliği var. Buning xasiyiti némide? – Bunun özelliği (değeri) neyinde?
xasiyetlik: a.u. Değerli, özelliği olan.
xasiyetsiz: a.u. Özelliği yok, değersiz.
xasiyetsizlik: a.u. Değersizlik.
xata: a. Hata. Basma xatasi – Matbaa hatası; baskı hatası. Xata qilmaq – Hata yapmak. Xata anglimaq – Yanlış anlamak.
xatalashqan: a.u. Hata yapmış.
xatalashmaq: a.u. Hata etmek, yanılmak.
xatalashturmaq: a.u. (xatalashmaq'tan) Yanıltmak.
xataliq: a.u. Yanlışlık. Xataliq ötküzmek – Hata yapmak, yanılmak.
xatasiz: a.u. Hatasız.
xatasizliq: a.u. Hatasızlık.
xatime: a. Son, nihayet. Xatime bermek – Son vermek, sonuçlandırmak.
xatire: a. Hatıra, anı, akıl. Xatiride tutmaq – Akılda tutmak. Xatiremde bar – Aklımda. Xatiremde yoq – Aklımda yok. Xatiremdin chiqiptu – Unutmuşum. Xatiridin chikarmaq – Unutmak. Xatiringdin chiqarma! – Unutma! Xatiringgha al – Hatırla, esle. Xatirige chüshmek – Hatırlamak. Xatirige keltürmek – Hatırlamak. Xatire deptiri – Hatıra defteri. Xatire mimarisi – Anıt, abide. Xatire küni – Anma günü.
xatirjem: a. Telaşsız, sakin, emin, rahatça. Xatirjem bolung – Emin olun, telaşlanmayın. Xatirjem qilmaq – Teskin etmek, yatıştırmak.
xatirjemlenmek: a.u. Emin olmak, rahatlamak, sakin olmak.
xatirjemlik: a.u. Eminlik, rahatlık, sakinlik, telaşsızlık.
xatirjemlinish: a.u. Emin olma, rahatlama, sakin olma.
xatirjemsiz: a.u. Telaşlı, endişeli. Xatirjemsiz halda – Telaşlı halde.
xatirjemsizlenmek: a.u. Telaşlanmak, endişelenmek, emin olamamak. Mundaq sharayitta adem xatirjemsizlinip kétidu – Böyle vaziyette insan telaşlanıyor.
xatirjemsizlinish: a.u. Telaşlanma, endişelenme, emin olmama.
xatirlash: a.u. Hatırlama, anma, akla getirme.
xatirlatmaq: a.u. (xatirlimaq'tan) Hatırlatmak, uyarmak.
xatirlimaq: a.u. Hatırlamak, akla getirmek, anmak.
xatirlitish: a.u. Hatırlatma, uyarma.
xatun: ağ. bk. xotun.
xawatir: a. Endişe, telaş, alârm. Xawatir bolmaq – Endişelenmek.
xawp: bk. xewp.
xayal: a. bk. xiyal.
xayish: f. bk. xahish.
xazan: f. Sonbahar, güz. Xazan bolmaq – Sararmak, solup sararmak.
xex: a. bk. xelq.
xezhlimek: a.u. ağ. bk. xerjlimek.
xeq: a. bk. xelq.
xelayiq: a. bk. xalayiq.
xelipe: a. tar. Halife.
xelipilik: a.u. Halifelik.
xelkperwer: a.f. Halkperver, halksever.
xelq: a. Halk. Xotun xelq – Kadın milleti. Xelq égiligi – Halk ekonomisi. Xelq edibiyati – Halk edebiyatı. Xelq aghzida – Halk ağzında. Xelq sözi – Halk sözü. Özliring qandaq xelqsila – Nasıl bir insansınız.
xelqara: a.u. Uluslararası, beynelmilel. Xelqara weziyet – Uluslararası vaziyet.
xelqaraliq: a.u. Uluslararası, beynelmilel. Xelqaraliq munasiwetler – Uluslararası ilişkiler.
xelqchi: a.u. Halksever, halkperver.
xelqchil: a.u. Halksever, demokrat.
xelqchiliq: a.u. Halkçılık, demokrasi.
xelqperwerlik: a.f.u. Halkçılık, halkseverlik.
xelpe: a. tar. Öğretmen.
xelpesh: Temel atma.
xem: Ceza, ceza vermek. Xem qilmaq – Cezalandırmak.
xemdiye: a. bk. tarix.
xemek: f. bot. Tane bağlamış yumurtalık; ham; olmamış; yeşil.
xemel: a. bk. hemel.
xemse: a. Hamse, beş.
xendek: a. Hendek.
xenjer: f. Hançer.
xenjerlimek: f.u. Hançerlemek.
Xenzu: ç. Çinli, Çin milleti. Xenzu tili – Çin dili.
xenzuchiliq: ç.u. Çin milliyetçiliği. Chong Xenzuchiliq – Büyük Çin milliyetçiliği.
xenzuleshmek: ç.u. Çinlileşmek.
xenzushunas: ç.f. Sinolog.
xenzushunasliq: ç.f.u. Sinoloji.
xep!: ünl. Ne çare!
xeplimek: Korkutmak, tehdit etmek.
xeprük: Balgam. Xeprük tükürmek – Balgam tükürmek.
xepshük: Sus, yavaş.
xerajet: a. bk. xirajet.
xerite: a. Harita.
xerj: a. Masraf, gider. Xerj qilmaq – Masraf etmek.
xerjletmek: a.u. (xerjlimek'ten) Masraflandırmak.
xerjlimek: a.u. Harcamak, masraf etmek.
xesis: a. Hasis, cimri.
xesislik: a.u. Hasislik, cimrilik. Xesislik qildi – Cimrilik etti.
xeste: a. 1. Hasta 2. Yorgunluk, bitkinlik.
xestixane: f. Hastahane.
xestilenmek: f.u. Hastalanmak.
xestilik: f.u. Hastalık.
xeshek: f. Kuru ot.
xeshke: Güceniklik, dargınlık.
xeshlenmek: a.u. Harcanmak.
xeshlesh: a.u. Harcama.
xeshletmek: a.u. (xeshlimek'ten) Harcatmak.
xeshlimek: a.u. Harcamak; bk. xerjlimek.
xet: a. Mektup, yazı. Chirayliq xet – Güzel yazı. Uning xéti yaman – Onun yazısı çirkin (kötü). Xet-sawatliq adem – Okuma yazması var adam. Xet-sawati yoq adem – Okuma yazması yok adam. Xet-sawat chiqarmaq – Okuma yazma öğrenmek. Salam xet – Mektup. Xet-xewer – Mektup ve haber. Kara xet – İhbarname. Xet sandughi – Mektup sandığı. Til xet – Makbuz, senet. Toxtam xet – ağ. tutanak, kararname.
xet-xewer: Mektup ve haber.
xet-pet: a.u. Mektup gibi bir şeyler.
xetche: a.f. Küçük mektup.
xetchek: a.u. Mektup gibi bir şeyler.
xetchi: a.u. Yazıcı, tahsildar.
xetchilik: a.u. Yazıcılık.
xeter: a. Tehlike. Xewp-xeter – Tehlike. Xéyim-xeter – Tehlike.
xeterlik: a.u. Tehlikeli. Xeterlik weziyet – Tehlikeli vaziyet.
xetersiz: a.u. Tehlikesiz.
xetersizlik: Tehlikesizlik.
xetir: a. bk. xatire.
xetleshmek: a.u. Mektuplaşmak.
xetligüchi: a.u. Yazan, not eden.
xetlimek: a.u. Yazmak, not etmek. Ular hemme nersini xetlep ketti – Onlar her şeyi not etti.
xetme: Son, tamam. Xetmi Kuran – Kuranı okuyup tamamlamak (hatim indirmek).
xetname: a.f. Belge, vesika, senet.
xetne: a. Sünnet, sünnet etmek. Xetne qilmaq – Sünnet etmek. Xetne toy – Sünnet düğünü.
xettat: a. Hattat; güzel yazı üstadı.
xettatliq: Hattatlık.
xewer: a. 1. Haber. Xewer almaq – Haber almak. Xewer élip turmaq – Her zaman haberdar olmak. Xewer bermek – Haber vermek. Xewer qilmaq – Haber vermek. Xewirim yoq – Haberim yok. Néme xewer bar? – Ne haber var? 2. gr. Yüklem. Ige, xewerdin tüzülgen jümle – Özne ve yüklemden yapılmış cümle.
xewerchi: a.u. Haberci.
xewerdar: a.f. Haberdar. Xewerdar qilmaq – Haberdar etmek.
xewerdarliq: a.f.u. Haberdar olma hali.
xewerlendürmek: a.u. Haber vermek.
xewerleshmek: a.u. Haberleşmek.
xewersiz: a.u. Habersiz. Hich némidin xewersiz adem – Hiçbir şeyden habersiz adam. U xewersiz yoqap ketti – O habersiz kayboldu.
xewersizlik: a.u. Habersizlik.
xewp: a. Tehlike. Xewp salmaq – Tehlike göstermek.
xewp-xeter: a. Tehlike. Xewp-xeterge uchrimaq – Tehlike ile karşılaşmak.
xewplenmek: a.u. Tehlike hissetmek, endişelenmek.
xewplik: a.u. Tehlikeli.
xewplinish: a.u. Endişelenme.
xewpsiz: a.u. Tehlikesiz.
xewpsizlik: a.u. Tehlikesizlik, emniyet. Dölet xewpsizligini saqlash orunliri – Devlet emniyetini koruma kurumları.
xey: ç. Kumaştan yapılmış Çin ayakkabı. Lata xey – Kumaş ayakkabı.
xeygüen: ç. Gümrük.
xeylik: ç.u. Ayakkabılı. Sériq xeylik ayal – Sarı ayakkabılı kadın.
xeyr: a. 1. Sadaka 2. İyilik, hayır 3. Elveda, hoşçakal.
xeyr-ihsan: a. İyilik, hayır ihsan.
xeyrchi: a.u. Dilenci.
xeyrchilik: a.u. Dilencilik.
xeyrxah: a.f. Hayırhah, iyilik.
xeyrxahliq: a.f.u. İyilik yapma hali.
xeyrleshmek: a.u. Vedalaşmak.
xeyrlik: a.u. Hayırlı. Xeyrlik bolsun – Hayırlı olsun.
xeyrlishish: a.u. Vedalaşma.
xeyrsiz: a.u. Hayırsız, iyiliği yok. Xeyrsiz mal – İyiliği yok mal.
xezine: a. Hazine, hazna.
xezinichi: a.u. Hazinedar, haznedar.
xezinidar: a.f. Hazinedar, haznedar.
xezinidarliq: a.f.u. Hazinedarlık, haznedarlık.
xéchil: a. bk. xijil.
xéjir: Katır, bardo.
xéqirimaq: Böğürmek.
xéli: f. Çok, epey. Xéli waxt boldi – Epey zaman oldu. Xéli köp – Epey çok. Xélidin béri – Epeydir. Yéshim xéligha yetti – Yaşım epey ilerledi.
xélila: f.u. Epey, bir sürü, çokça.
xémir: f. Hamur.
xémirturush: Maya; hamur mayası.
xénim: Hanım.
xéridar: f. Müşteri.
xéridarlar: Müşteriler.
xéridarliq: f.u. Müşterilik.
xéyim-xeter: Kaza ve tehlike. Mallarni xéyim-xeterdin saqlash – Malları kaza ve tehlikeden koruma.
xézin: a. Hazin. Xezin awaz – Hazin bir ses; kederli ses.
xidim: t. Trahom.
xixidimaq: Kahkaha atmak.
xijalet: a. Utanç, sıkılma. Xijalet tartmaq – Utanmak. Xijalet bolmaq – Utanmak; sıkımak.
xijaletchilik: a.u. İhtiyaç, zaruret, sıkıntı, yoksulluk.
xijaletlik: a.u. Mahcubiyet, şaşkınlık. Özini xijaletliktin chiqirish üchün – Kendini mahcubiyetten kurtarmak için.
xijil: a. Utanç, mahcubiyet. Xijil bolmaq – Utanmak. Xijil qilmaq – Utandırmak. U sel xijil bolghandek qildi – O biraz utanmış gibi oldu.
xijilliq: a.u. Utangaçlık, sıkılganlık, mahcubiyet. Xijilliq ichide – Mahcubiyet içinde.
xiqirimaq: Böğürmek.
xil: f. Tür, çeşit. Her xil – Her türlü. Nechche xil – Birkaç türlü. Almining bir xili – Elmanın bir türü. U öz xiligha erge chiqiptu – O kendine uygun biri ile evlenmiş. Bir xil qiliwétish – Ayrı hale getirme.
xilap: a. Hilaf, aykın, zıt, aksi.
xilapliq: a.u. Aksilik, zıtlık, aykırılık.
xillanmaq: f.u. Ayıklanmak, seçilmek.
xillash: Ayıklama, seçme.
xillatmaq: (xillimaq'tan) f.u. Ayıklatmak, seçtirmek.
xilliq: Muhtelif, türlü, çeşitli, değişik. Köp xilliq égilik – Çok türlü ekonomi. Xilmu-xilliq – Çeşitlilik.
xillimaq: f.u. Seçmek.
xilmu-xil: Çeşitli.
xilmu-xilliq: f.u. Çeşitlilik.
xilwet: a. Boğuk, belirsiz, yalnızlık. Xilwetke kirmek – Yalnız yaşamak.
xilwetxana: a.f. Manastır hücresi.
ximiye: r. Kimya. Ximiye fakultéti – Kimya fakültesi.
ximiyilik: r.u. Kimyasal. Ximiyilik analiz – Kimyasal analiz.
ximiyiwiy: r.a. Kimyasal, kimyevi. Ximiyiwiy oghut – Kimyasal gübre.
ximyeger: r.f. Kimyacı.
xine: f. Kına. Xine qoymaq – Kına yakmak.
xinechöp: f.u. bot. Liken.
xingze: ç. Kayısı. Xingze derixi – Kayısı ağacı.
xirajet: a. Masraf.
xire: f. Donuk. Xire qilmaq – Gölgede bı rakmak.
xirildatmaq: (xirildimaq'tan) Huylandırmak, kızdırmak.
xirildimaq: Böğürmek 2. Horuldamak.
xirileshmek: f.u. Donuk olmak, gölgelenmek.
xirileshtürmek: f.u. (xirileshmek'ten) Donuklaştırmak, gölge düşürmek.
xirilik: f.u. Donukluk, sönüklük.
xirqirimaq: bk. xiqirimaq.
xirlashmaq: Çekişmek, kavga etmek, sövüp saymak.
xirman: f. bk. xaman.
xirurg: r. Operatör, cerrah.
xirurgiye: r. Cerrahi, operatörlük.
xirurgiyiliq: r.u. Cerrahi, operatörlük.
xislet: a. Vasıf, hassa, özellik.
xisletlik: a.u. 1. Nitelik 2. özel iyi karakter.
xishchi: f.u. Kerpiççi.
xishchiliq: f.u. Kerpiççilik.
xitaben: a. Hitaben; birinin yüzüne söyleyerek. Xelqqe xitaben – Halka hitaben.
xitap: a. Hitap.
xitapname: a.f. Beyanname.
Xitay: Çinli. Xitay güli – Pat (-tı).
xitildash: Kahkaha atma.
xitildimaq: Kahkaha atmak.
xiyal: a. Hayal. Xiyalgha chommaq – Hayala dalmak. Xiyal sürmek – Hayal etmek; hayala dalmak. Xiyal deryasigha chomup kettim – Hayal nehrine daldım. Xam xiyal – Ham hayal; boş hayal. Xiyalimgha keldi – Aklıma geldi.
xiyalchan: Hayalci.
xiyalchanliq: a.u. Hayalcilik.
xiyaliliq: a.u. Hayalciük.
xiyaliy: a. Hayalî.
xiyalkesh: a.f. Hayalci.
xiyalkeshlik: a.f.u. Hayalcilik.
xiyallanmaq: a.u. Hayala dalmak.
xiyalperest: a.f. Hayalperest.
xiyalperestlik: a.f.u. Hayalperestlik.
xiyanet: a. Hıyanet, ihanet.
xiyanetchi: a.u. Hıyanet eden.
xiyanetchilik: a.u. Hıyanet etme hali.
xiyanetkar: a.f. Hıyanetkar.
xiyanetkarane: a.f. Hıyanetkarane.
xiyanetkarliq: a.f.u. Hıyanetlik.
xiyanetlik: a.u. Hıyanetlik.
xiyawan: f. tar. İki yanı ağaçlı yol; park yolu.
Xizir: Hızır.
xizmet: a. Hizmet. Xizmet qilmaq – Hizmet etmek. Xizmet heqqi – Hizmet hakki. Xizmet waxti – Hizmet vakti; iş vakti. Xizmitingizde bolay – Hizmetinizi yapayım.
xizmetchi: a.u. Memur, işçi. Öy xizmetchisi – Ev işçisi.
xizmetchilik: a.u. Memurlük, işçilik.
xizmetdash: a.u. İş arkadaşı; mesai arkadaşı.
xizmetkar: a.f. İşçi.
xizmetkarliq: a.f.u. İşçilik. Xizmetkarliq qilmaq – İşçilik yapmak.
xo: ç. 1. 64 kilo ağırlığındaki ölçü birimi. 2. 64 kilo tohumun ekildiği tarla alanı.
xoxenze: ç. Yiğit, kahraman.
xoja: f. 1. Sahip, patron, mal sahibi 2. Sayın, muhterem, saygıdeğer.
xojam: f.u. Sayın, muhterem, saygıdeğer.
xojayin: f. Sahip.
xojayinliq: f.u. Sahiplik. Xojayinliq qilmaq – Sahip çıkmak; sahip olmak.
xojen: ç. Roket, füze. Sün'i hemraning xojini – Uydu rokei.
xojiliq: f.u. Ekonomi. Xelq xojilighi – Halk ekonomisi. Yéza xojilighi – Köy ekonomisi.
xojisiz: f.u. Sahipsiz.
xojisizliq: f.u. Sahipsizlik.
xojuyun: f. ağ. bk. xojayin.
xolum: Xolum-xoshna – Komşu.
xoma: ağ. bk. gülqaq.
xoncha: f. Fincan tabağı.
xop: f. İyi, olur.
xorash: Yıpranma, azalma, zayıflama.
xoratmaq: (xorimaq'tan) Yıpratmak.
xoraz: f. Horoz.
xorazwaz: f. Horoz dövüştürmeyi seven.
xorazwazliq: f.u. Horoz dövüştürmeyi sevme hali.
xorimaq: Yıpranmak, azalmak, zayıflamak. Xorimas polat xenjer – Yıpranmaz çelik hançer.
xorjun: bk. xurjun.
xorlanmaq: Rezil olmak, hakaret edilmek.
xorlimaq: f.u. Hor görmek.
xorluq: f.u. Yüzkarası, rezalet, ayıp. Xorluqta turmaq – Sürünmek; manasız bir hayat sürmek. Uning xorlughi ötüp ketti – O canımı sıktı (usandırdı).
xoruldimaq: Horuldamak. Xoruldap uxlimaq – Horuldayıp uyumak.
xorutush: Yıpratma.
xoshal: f. bk. xushal.
xoshamet: f. bk. xushamet.
xoshang: ç. Yağda kavrulmuş mantı.
xoshlashmaq: f.u. bk. xushlashmaq.
xoshna: f. Komşu. Xoshna memliket – Komşu ülke. Xolum-xoshnilar – Komşular.
xoshnichiliq: f.u. Komşuluk; komşu olma hali.
xoshnidar: f. Komşu.
xoshnidarchiliq: f.u. Komşuluk; komşu olma hali. Yaxshi xoshnidarchiliq munasiwiti – İyi komşuluk ilişkisi.
xoshniliq: f.u. Komşuluk.
xotek: Sıpa.
xoteklimek: Eşeğin yavrulaması.
xotun: Kadın. Xotun almaq – Kadın almak; evlenmek. Xotun qoymaq – Kadım boşamak. Xotun-bala – Kadın ve çocuk. Xotun-qizlar – Kadın ve kızlar.
xotunluq: Kadınlı. Köp xotunluq – Çok kadınlı. Xotunluqqa bermek – Kocaya vermek. Xotunluqqa almaq – Eş olarak almak.
xotunperest: u.f. Kadın düşkünü.
xotunperestlik: Kadın düşkünlüğü.
xotunsiz: Kadınsız, bekar.
xotunsizliq: Kadınsızlık, bekarlık.
xotunwaz: u.f. Kadın düşkünü; bk. xotunperest.
xotunwazliq: u.f.u. Kadın düşkünlüğü; bk. xotunperestlik.
xoyma: Pek, çok, tamamen, büsbütün. Tagh shamili xoyma illiq – Dağ rüzgarı çok ılık. Güller xoyma échilip ketti – Çiçekler çok güzel açılıverdi. Xoyma yoghan – Çok da büyük.
xoymu: bk. xoyma.
Xristiyan: r. Hıristiyan. Xristiyan dini – Hıristiyan dini.
Xristiyanliq: r.u. Hıristiyanlık.
xrom: r. kim. Krom.
xronométr: r. Kronometre.
xuadani: ç. Triko (bir tür kumaş).
Xuda: f. Tanır, Allah. Xudadek körmek – Tanır gibi görmek. Xuda heqqi – Allah aşkına. Xuda körsetmisun! – Allah göstermesin. Xudagha tapshurmaq – Allaha ısmarlamak. Xuda ursun – Allah kahretsin.
Xudaperest: f. Sofu, dindar.
Xudaperestlik: f.u. Sofuluk, dindarlık.
Xudasiz: f.u. Allahsız, ateist, Tanırsız, Tanrı tanımaz.
Xudasizliq: f.u. Ateistlik, Tanırsızlık, Allahsızlık, Tanrı tanımazlık.
Xudawend: f. Tanır, Allah.
Xuday: f. Tanrı, Allah.
Xudaya: f. Tanırm, Allahım.
Xudayitaala: Tanrı, Allah.
xudbin: f. Bencil, hodkâm.
xudbinlik: f.u. Bencillik.
xuddi: f. Aynı, tıpkı. Xuddi özi – Tıpta kendisi. Xuddi shu chaghda – Aynı o zaman.
xuduk: Şüphe, vesvese.
xuduksirash: Şüphelenme; vesveseye düşme.
xuduksirimaq: Şüphelenmek; vesveseye düşmek.
xuju: ç. Karabiber.
xulase: a. Sonuç. Xulase chikarmaq – Sonuçlandırmak. Xulasigha kelmek – Sonuca varmak.
xulasilanmaq: a.u. Sonuçlanmak.
xulasilash: a.u. Sonuçlandırma.
xulasilimaq: a.u. Sonuçlandırmak.
xuligan: r. Terbiyesiz, küstah, kavgacı.
xuliganliq: r.u. Terbiyesizlik, küstahlık.
xulq: a. Hulk, huy, tabiat, karakter.
xulqliq: a.u. İyi huylu.
xulqsiz: a.u. Huylu, hırçın, huysuz.
xulqsizliq: a.u. Huysuzluk. Xulqsizliq qilmaq – Huysuzluk yapmak.
xuluq: a. bk. xulq.
xulumatang: ç. Karışık, anlamsız. Uning xulumatang sözidin yer astigha patimen – Onun anlamsız sözlerinden utanıyorum.
xumar: f. İhtiras, tutku. Xumar bolmaq – Tutulmak. Xumardin chiqqiche – Tutku çözülene kadar. Xumardin chikmaq – Tutkuyu çözmek. Xumardin tarqimaq – Tutkuyu dağıtmak. Méni yarim tashlap ketti bashqining xumarigha – Beni yarım bırakaverdi başkasının aşkına.
xumarlashmaq: f.u. Tutsaklaşmak. Xumarlashqan kara közler – Tutsaklaşmış kara gözler.
xumarlashtumaq: f.u. (xumarlashmaq'tan) Tutsaklaştmnak.
xumarlashturush: f.u. Tutsaklaştırma.
xumarliq: f.u. Tutsaklık; tutsaklı. Xumarlik köz – Tutsaklı göz.
xumarlishish: f.u. Tutsaklaşma.
xumche: f. Çanak, kap, çömlek.
xumdan: f. Çömlekçi ocağı.
xumdanchi: f.u. Çömlekçi.
xumdanchiliq: f.u. Çömlekçilik.
xummar: f. bk. xumar.
xumper: f. Haylaz.
xumre: f. Çamurdan yapılmış kap; kil kap.
xumsa: ağ. bk. xunise.
xun: f. Kan.
xunggan: ağ. bk. xangga.
xunxar: f. Hunhar.
xunxarliq: f.u. Hunharlık.
xunise: Hunsa; çifte cinsiyetli.
xunriz: f. Katil.
xunsiz: f.u. Kansız. Xunsiz chiray – Kansız sima.
xunsizliq: f.u. Katillik.
xunük: f. Çirkin.
xunüklenmek: f.u. Çirkinleşmek.
xunüklinish: f.u. Çirkinleşme.
xunüklük: f.u. Çirkinlik.
xupiyane: a.f. Gizli halde.
xupiye: a. Gizli.
xupiyilik: a.u. Gizlilik.
xupsenmek: Aldırmamak; önemsememek.
xupten: f. Gece. Xupten namazi – Gece namazı; yatsı namazı.
xurapat: a. Hurafe.
xurapatchi: a.u. Batıl inanışlı.
xurjun: Heybe.
xurma: f. Hurma. Xurma derexti – Hurma ağacı. Xurma reft – Kahverengi.
xursunmaq: İçler çekmek; ahlar çekmek.
xurshid: f. Güneş.
xuruj: a. Çıkış, hücum, düşmanca çıkış.
xuruldash: Horuldama.
xuruldimaq: Horuldamak.
xurum: r. Krom. Xurum ötük – Kromlu çizme.
xususen: a. Bilhassa, özellikle.
xususiy: a. Hususi, özel. Xususiy soda – Özel ticare. Xususiy mülük – Özel mülk. Xususiy égilik – Özel ekonomi.
xususiyet: a. Özellik, ayrıcalık.
xususiylik: a.u. Özellik, hususiylik.
xususta: a.u. Hakkında, konuda. Bu xususta – Bu konuda. Uning xususida – Onun hakkında.
xush: f. Hoş, iyi. Xush awaz – Hoş ses; güzel ses. Xush körmek – Hoş görmek. Xush qilmaq – Hoşlandırmak. U könglümni xush qildi – O beni sevindirdi. Xush kepsiz – Hoş geldiniz. Xush qélinglar – Hoşçakalın. Xush emse – Elveda; hoşçakalın. Bu söz ularning qulighigha xush yaqmidi – Bu söz onların hoşuna gitmedi.
xushal: f.a. Memnun, sevinçli. Xushal qilmaq – Memnun etmek. Xushal bolmaq – Memnun olmak. Xushalmen – Memnunum.
xushal-xuram: f.a. Memnun, sevinçli.
xushal-xuramliq: f.a.u. Memnuniyet, sevinç.
xushalliq: f.a.u. Memnuniyet, sevinç. Xushalliq bilen – Memnuniyetle; sevinçle.
xushamet: f. Kompliman, pohpohlama, dalkavukluk, yaltaklık. Xushamet söz – Nazik söz. Xushamet qilmaq – Yaltaklanmak.
xushametchi: f.u. Dalkavuk.
xushametchilik: f.u. Dalkavukluk. Xushametchilik qilmaq – Dalkavukluk yapmak.
xushametgöy: f. Pohpohçu, dalkavuk.
xushametgöylük: f.u. Pohpohçuluk, dalkavukluk.
xushbext: f.a. Saadet, mutluluk, bahtiyarlık.
xushbextlik: f.a.u. Mutlüluk, bahtiyarlık.
xushboy: f. Hoş kokulu; güzel koku saçan.
xushchaqchaq: Neşeli, güler yüzlü.
xushchaqchaqliq: f.u. Neşelilik, güler yüzlülük.
xushgöy: f. Hoş, tatlı.
xushhal: f.a. bk. xushal.
xushxet: f.a. Güzel yazı.
xushxetliq: f.u. Güzel yazılı.
xushxewer: f.a. Müjde; sevinç verici haber.
xushxuluq: f.a. Terbiyeli, görgülü.
xushxuy: f. Neşeli, sevinçli.
xushxuyluq: f.u. Neşelilik, sevinçlilik.
xushqamet: f.a. Çelimli, endamlı, boyu bosu yerinde.
xushqametlik: f.a.u. bk. xushqamet.
xushlanmaq: f.u. Sevinmek, hoşnut olmak.
xushlashmaq: f.u. Vedalaşmak.
xushlimaq: f.u. Sevmek, sevindirmek.
xushluq: f.u. Hoşnutluk.
xushlunush: f.u. Sevinme, hoşnut olma.
xushlushush: f.u. Vedalaşma.
xushmuamile: f.a. Hoş muamele; iyi ilişki.
xushmuamililik: f.a.u. Hoş muameleli; iyi ilişkili.
xushnut: f. Hoşnut, memnun.
xushnutluq: f.u. Hoşnutluk, memnunluk.
xushpichim: f.u. Mevzun, zarif, muntazam.
xushroy: f. Güzel, ilgi çekici.
xushroyluq: f.u. Güzellik, ilgi çekicilik.
xushtar: f. Aşık, tutkun, meftun, sevdalı. Xushtar bolmaq – Aşık olmak.
xushtarliq: f.u. Aşıklık, sevdalık.
xushtebiet: f.a. Neşeli, sevinçli.
xushtebietlik: f.a.u. Neşelilik, sevinçlilik.
xushwaxt: f.a. Memnun, sevinçli.
xushyaqmas: Tembel, avare, haylaz.
xutbe: a. Hutbe.
xutmu: a. ağ. bk. qutup.
xuy: f. Huy, karakter. Xuyi yaman adem – Huysuz adam. Shu atning bir yaman xuyi bar – Şu atın bir kötü huyu var. Xulqi-xuyi mulayim qiz – Hulkı, huyu mülâyim kız.
xuy-peyli: f.a.u. Karakter ve niyet. Xuypeyli yaman adem – Karakter ve niyeti kötü adam.
xuyluq: f.u. Huylu.
Xuyzu: ç. Döngen, Çin Müslümanı.
iane: a. y.d. İane. Iane toplimaq – İane toplamak. Iane qilmaq – İane etmek.
ibadet: a. İbadet. Ibadet qilmaq – İbadet etmek.
ibadetxana: a.f. İbadethane.
ibare: a. İbare.
ibaret: a. İbaret. Shuningdin ibaret – Şundan ibaret.
ibaytin: Deminden. Ibaytin béri – Deminden beri.
iblis: a. İblis.
iblisane: a.f. İblisçe.
ibn: a. Oğlu. Ibn Sina – İbn Sina (Sina oğlu).
Ibraniy: a. İbranî. Ibraniy dini – İbranî dini.
ibret: a. İbret. Ibret almaq – İbret almak.
ibretlik: a.u. İbretli.
ich: İç. Ich sürmek – İç sürmek, ishal olmak. Ichim qatti – Kabız oldum. Ichi ötti – İçi sürdü. Ichim aghridi – Kamım ağrıdı. Öy ichi – Aile efradı; evdekiler; çoluk çocuk.
ichek: Barsak.
ichide: İçinde. Bir yil ichide – Bir yıl içinde. Ichtin chiqqan düshmen – İçten çıkan düşman. Ichimde – İçimde. Ichimdin chiqqan bala – Doğurduğum çocuk. Ichidin – İçinden. Ichige – İçine. Öz ichige alidu – Kendi içine alacak. Ichi qara – Kötü niyetli. Ichim échildi – Ferahladım, sevindim. Ichi kawak (qawaq) – içi boş. Mulayim kara közliri ichige oltaghan – Mülayim siyah gözleri içine çökmüş. Aghzining ichide – Ağzının içinde. Ich aghirtmaq – Acımak. Ich pushmaq – Canı sıkılmak; içi sıkılmak. Ich köymek – Acımak, merhamet etmek. U ichide oylidi – O kendi kendine düşündü.
ichimlik: İçki, içilen şey. Ichimlik ichmek – İçki içmek.
ichish: İçme.
ichkergi: İçeri, dahilî.
ichki: Dahilî, içe ait. Ichki aghriklar – İç hastalıklar. Ichki kiyim – İç çamaşır, iç elbise.
ichkilik: İçki. Ichkilik ichmek – İçki içmek. Ichkilikke bérilip ketmek – İçki düşkünlüğü.
ichkiri: İçeri. Memliketning ichkirisige – Ülkenin içerisine. Ichkiride – İçeride.
ichkirilesh: İçerleme.
ichkirilimek: İçerlemek.
ichköynek: İç gömlek, gecelik.
ichkülük: bk. ichkilik.
ichküzmek: (ichmek'ten) İçirmek.
ichküzülmek: Içirilmek.
ichküzülüsh: İçirilme.
ichküzüsh: İçirme.
ichqoyun-tashqoyun: İç içe olmak; sıkı dostluk; kardeşçe yakınlık. Rehberlerning amma bilen ichqoyun-tashqoyun bolushi – Liderlerin toplum ile iç içe olması.
ichmek: İçmek.
ichtirmek: (ichmek'ten) İçirmek.
idare: a. İdare. Öz-özini idare qilish – Kendi kendini idare etme. Herbiy xizmet idarisi – Askerî hizmet idaresi. Gézit idarisi – Gazete idaresi. Idare qilguchi – İdare eden. Idare qilmaq – İdare etmek.
iddia: a. İddia.
idéal: r. İdeal, ülkü.
idéalist: r. İdealist, ülkücü.
idéalizm: r. İdealizm, ülkücülük.
idéallashturmaq: r.u. Ülkü haline getirmek; ülküleştirmek.
idrek: a. İdrak.
idreklik: a.u. Zeki, hassas.
idreksiz: a.u. İdrak edemeyen.
idreksizlik: a.u. Kavrayış zayıflığı, anlayışsızlık.
ige: İye, sahip. Banka igisi – Banka sahibi. Chong yer igisi – Büyük toprak ağsı. Sen'et igisi – Sanat sahibi. Qelem igisi – Yazar, edip. Talant igisi – Yetenek sahibi. Bu chong ehmiyetke ige – Bunun önemi çok büyük. 2. Fail, özne.
igek: Eğe.
igellimek: Ele geçirmek, zaptetmek, gaspetmek, zorla almak, işgal etmek.
igermek: Eğirmek, bükmek.
igichi: ağ. Büyük kız kardeş; bk. acha ve hede.
igidar: u.f. Sahip, malik, iye.
igidarchiliq: u.f.u. Sahiplik, iyelik.
igidarliq: u.f.u. Sahiplik, iyelik.
igisiz: Sahipsiz, iyesiz. Igisiz qalmaq – Sahipsiz kalmak. 2. gr. Öznesiz, failsiz. Igisiz péil – Öznesiz fiil. Igisiz jümle – Öznesiz cümle.
igisizlik: Sahipsizlik, iyesizlik.
igitek: Tortu.
igne: bk. yingne.
ighwa: a. Kışkırtma, provokasyon, fesat.
ighwachi: a.u. Fesatçı, kışkırtıcı.
ighwagerchilik: a.f.u. Kışkırtma hali; fesat hali.
ihanet: a. İhanet.
ihate: a. İhate; kenarım kuşatma.
ihfiyatkarliq: a.f.u. bk. ihtiyatchanliq.
ihsan: a. İhsan.
ihtimal: a. İhtimal. Ihtimaldin yiraq – Olasılığı çok az. Her ihtimalgha qarshi – Her ihtimala karşı.
ihtiram: a. İhtiram.
ihtiras: a. İhtiras.
ihtirasliq: a.u. İhtiraslı.
ihtisham: a. İhtişam, görkem.
ihtishamliq: a.u. Görkemli.
ihtiyaj: a. İhtiyaç.
ihtiyajliq: a.u. İhtiyaclı, lüzumlu.
ihtiyat: a. İhtiyat. Ihtiyat qilmaq – İhtiyat etmek.
ihtiyatchan: a.u. İhtiyatlı, dikkatli.
ihtiyatchanliq: a.u. İhtiyatlı olma hali.
ihtiyatkar: a.f. bk. ihtiyatchan.
ihtiyatliq: a.u. İhtiyatlı, dikkatli.
ihtiyatsiz: a.u. İhtiyatsız, dikkatsiz.
ihtiyatsizliq: a.u. İhtiyatsızlık, dikkatsizlik.
ixchem: Derli toplu. Öz pikrini ixchemghina bildürmek – Kendi fikrini derli toplu halde anlatmak.
ixchemleshmek: Derli toplu hale gelmek.
ixchemleshtürmek: (ixchemleshmek'ten) Derli toplu hale getirmek.
ixchemleshtürüsh: Derli toplu hale getirme.
ixchemlik: Derli toplu olma hali.
ixlas: a. İhlas, içtenlik. Ixlasimni qaytardi – İtimadım kalmadı. Ixlas qilmaq – İhlas ile; içtenlikle. Ixlas qoyup ishlidim – Özenle çalıştım. Bu ishke méning ixlasim yoq – Bu işi sevmiyorum.
ixlasliq: a.u. İstekli, gönüllü.
ixlassiz: a.u. İsteksiz, gönülsüz.
ixlassizliq: İsteksizlik, gönülsüzlük.
ixtidar: a. İktidar, kabiliyet, yetenek.
ixtilal: a. İhtilal.
ixtilap: a. İhtilap, zıddiyet, karşıt.
ixtilapliq: a.u. Zıddiyetli, zıddiyetlik, karşıtlı, karşıtlık.
ixtisas: a. İhtisas.
ixtisaslashmaq: a.u. İhtisaslaşmak.
ixtisasliq: a.u. İhtisas sahibi; mütehassıs.
ixtisat: a. İktisat, ekonomi.
ixtisatchi: a.u. İktisatçı.
ixtisatchil: a.u. Tasarrufa meyil; para biriktirmeye meyil.
ixtisatchiliq: a.u. Tasarrufa meyillik; para biriktirmeye meyillik.
ixtiyar: a. İrade, istem. U méning ixtiyarimda – O benim irademe bağh. Ixtiyar özemde – Nasıl istersem öyle olur; Kimseye bağlı değilim. Ixtiyaring – Nasıl istersen.
ixtiyariy: a. İstekli, isteyerek, gönüllü. Ixtiyariy türde – İstekli halde; gönüllü olarak. Ixtiyar özengde – İstediğini yap. Öz ixtiyarigha almaq – Kendi iradesine bağlamak. Öz ixtiyari bilen – Kendi iradesiyle. Öz ixtiyarigha qoymaq – Kendi haline bırakmak.
ixtiyarliq: a.u. İsteklilik, serbestlik, gönüllülük.
ixtiyarsiz: a.u. İstemeyerek, zorla. Ixtiyarsiz heriket – İstenilmeyen hareket. Ixtiyarsiz rewishte – İstemeyerek.
ixtiyarsizliq: a.u. İrade dışı, isteksizlik.
ijabet: a. İcabet.
ijabiy: a. Müspet, olumlu.
ijadiiy: a. Yapıcı.
ijadiyet: a. Yaratıcılık.
ijadiyetchanliq: a.u. Yaratıcı yeteneğinin yüksekliği.
ijare: a. Kira. Ijarigha alghuchi – Kiracı. Ijare heqqi – Kira hakkı. Yer ijarisi – Yer (toprak) kirası. Ijarigha almaq – Kiraya almak. Ijarigha bermek – Kiraya vermek. Ijarigha qoymaq – Kiraya koymak.
ijarichi: a.u. Kiracı.
ijaridar: a.f. Kiracı.
ijarikesh: a.f. Kiracı.
ijat: a. Yaratma. Ijat qilghuchi – Yaratıcı.
ijatchan: a.u. Yaratıcı.
ijatchanliq: a.u. Yaratıcılık.
ijatchi: a.u. Yaratıcı.
ijatkar: a.f. Yaratıcı.
ijatkarliq: a.f.u. Yaratıcılık.
ijaze: a. bk. ijazet.
ijazet: a. Ruhsat, izin. Ijazet bermek – İzin vermek.
ijra: a. İcra. Ijra qilmaq – İcra etmek. Ijra qilghuchi – İcra eden.
ijrachi: a.u. İcra eden.
ijraiye: a. Yürütme. Ijralye komitéti – Yürütme komitesi.
ijtihat: a. Çalışkanlık, gayret.
ijtihatliq: a.u. Çalışkan, gayretli.
ijtimaiy: a. İçtimaî, toplumsal.
ijtimaiyet: a. İçtimaiyat.
ikkeylen: İkimiz, ikisi, iki kişi.
ikki: İki. Ikkimiz – İkimiz. Ikkilisi – İkisi de. Ikki hesse – İki hisse. Ikkisi – İkisi. Ikkidin bir – Bir bölü iki. Ikkisidin biri – İkisinden biri. Ikki ayliq – İki aylık. Ikki yilliq – İki yıllık. Ikki yaqlima – İki taraflama. Ikkige böldüm – İkiye böldüm. Bir-ikki heptidin keyin – Bir iki haftadan sonra. Ikki yüzlük – İki yüzlü, riyakar. Ikki yüzlimichilik – İki yüzlülük. Ikki tayin – Belli değil, bilinmeyen, meçhul, belirsiz.
ikki-ikkidin: İkişer ikişer.
ikkilen: İkimiz, ikisi, iki kişi.
ikkilik: İkili.
ikkilisi: İkisi de. Ikkilisi ketti – İkisi de gitti.
ikkinchi: İkinci. Ikkinchi derijilik – İkinci dereceli.
ikkinchidin: İkinci olarak.
ikkizek: İkiz.
iqlim: a. İklim.
iqrar: a. Tanıma, itiraf. Ikrar bolmaq – Tanımak, itiraf etmek.
Ilah: a. Tanrı.
Ilahiy: a. Tanrısal.
Ilahiyet: a. İlahiyat, Tanrı bilimi.
ilaj: a. Çare, araç, deva, ilaç, em. Muning birer ilaji barmu? – Bunun bir çaresi var mı? Ilaj yoq – Çare yok. Ilajim yoq – Çarem yok. Ilajini körmek – Çaresini bulmak. Néme ilajing bar? – Ne çaren var?
ilajsiz: a.u. Çaresiz. Ilajsiz keldim – Çaresiz geldim.
ilajsizliq: a.u. Çaresizlik. Ilajsizliqtin razi boldum – Çaresizlikten razı oldum.
ilan: a. bk. élan.
ildam: Çabuk, hızlı. Ildam poyiz – Hızlı tren.
ildamlash: Hızlanma.
ildamlatmaq: (ildamlimaq'tan) Hızlandırmak.
ildamliq: Çabukluk, hızlılık. Ildamliq bilen – Hızla.
ildamlimaq: Hızlanmak.
ildamlitish: Hızlandırma.
ildamraq: ağ. Biraz daha hızlı.
ildurmaq: Astırmak.
ileshmek: Karışmak.
ileshtürmek: (ileshmek'ten) Karıştırmak.
ilgek: İlmek.
ilgiche: İğ.
ilgiri: Daha önce, daha erken 2. İleri. Ilgiri qarap – İleriye bakarak. Atisidin qarghish alghan ilgiri kelmes – Atasından beddua alan kimsenin bahtı açık olmaz.
ilgiri-kéyin: Hiçbir zaman; asla. Ilgiri-kéyin mundaq ishni qilmang – Asla böyle bir işi yapmayın.
ilgirilesh: İlerleme.
ilgirilik: Üstünlük, avantaj.
ilgirilimek: İlerlemek.
ilgüch: Askı.
ilghar: Öncü, ilerici. Bizning ilgharlirimiz – Bizim öncülerimiz.
ilgharliq: Öncülük.
ilghash: Seçme, ayıklama.
ilghimaq: Seçmek, ayıklamak.
ilham: a. İlham. Ilham bergüchi – İlham veren. Ilham almaq – İlham almak.
ilhambexsh: a.f. İlham veren. Ilhambexsh sözler – İlham veren sözler.
ilhamchi: a.u. İlhamcı, coşturan.
ilhamlandurmaq: a.u. (ilhamlanmaq'tan) İlham vermek, coşturmak.
ilhamlanmaq: a.u. İlham almak.
ilighliq: Asılı. Ilighliq turuptu – Asılı duruyormuş.
ilik: İlik. Omurtqa ilighi – Belkemiği iliği.
ilim: a. İlim, bilim.
ilimaq: Ilımak, ışımak.
ilimdar: a.f. Bilgili, okumuş.
ilimdarliq: a.f.u. Bilgililik.
ilimlik: a.u. Bilgili.
ilimsiz: a.u. Bilgisiz.
ilimsizlik: a.u. Bilgisizlik.
ilinmaq: İlişmek, takılmak. Béliq qarmaqqa ilindi – Balık oltaya takıldı. Ilinip qalmaq – Takılıp kalmak. Ilinip turmaq – Asılı durmak. Közge ilinidighan nerse – Göze çarpan şey. Közge ilinmaq – Göze çarpmak. Közüm oyqugha ilindi – Yeni uyudum; Yeni uykuya daldım.
iliwélish: İlişme, takılıverme.
ilishish: Karışma, katılma.
ilitmaq: (ilimaq'tan) Ilıtmak, ısıtmak.
iliwalmaq: İlişmek, takılıvermek.
iljaymaq: Gülümsemek, tebessüm etmek.
ilk: El, kol. Ilkimizde – Elimizde. Mal-dölitim ilkimdin ketti – Malım mülküm elimden gitti (malımı-mülkümü kaybettim).
ilqa: Yılkı.
ilqichi: Yılkı çobanı.
ilqichiliq: Yılkıcılık; yılkı sürüsü ile meşgul olma işi.
illet: Çıban, kançıbanı.
illetlik: Hasta. Illetlik jay – Hastalı yer.
illiq: Ilık, sıcak. Illiqqina külüp qoydi miyighida – Sıcak bir gülümsedi. Közge illiq körünüdu – Göze sıcak gözüküyor.
illiqliq: Ilıklık, sıcaklık.
illitish: Ilıtma, ısıtma.
illitmaq: (ilimaq'tan) Ilıtmak, ısıtmak.
ilmaq: Asmak. U meni közge ilmaydu – O beni hor görüyor.
ilman: Ilık. Ilman su – Ilık su.
ilmichi: Örgü örücü, oyacı.
ilmichilik: Trikotaj işi.
ilmiy: a. İlmî, bilimsel. Ilmiy kéngesh – Bilimsel şura.
ilpet: a. Dost, arkadaş.
ilpetchilik: a.u. Dostluk, arkadaşlık.
ilpetleshmek: a.u. Dostlaşmak, arkadaş olmak.
ilpiz: Bars; bk. qaplan.
iltija: a. İltica, rica, istek.
iltimas: a. İltimas. Iltimas qilmaq – İltimas etmek.
iltimaschi: a.u. İltimas eden.
iltimasname: a.f. Dilekçe.
iltipat: a. İltifat. Iltipat körsetmek – İltifat etmek; iltifat göstermek.
iltipatlik: a.u. İltifatlı.
iltipatsiz: a.u. İltifatsız. Iltipatsiz qaldurmaq – İltifat etmemek.
iltipatsizliq: a.u. İltifatsızlık.
ilwiz: Böbür, babur, leopar.
ima: İma, işaret. Ima qilmaq – İma etmek, işaret etmek.
imam: a. İmam.
imamliq: a.u. İmamlık. Imamliq qilmaq – İmamlık yapmak.
iman: a. İman. Imanimiz kamil – İmanımız kamil. Iman keltürmek – Müslüman olmak (imana gelmek).
imanliq: a.u. İmanh.
imansiz: a.u. İmansız.
imansizliq: a.u. İmansızlık.
imaret: a. İmaret. Imaret salmaq – İmaret yapmak.
imaretchi: a.u. Mimar.
imaretchilik: a.u. Mimarlık.
imir-chimir: Hafif dalgalar, kamaşma.
imkan: a. İmkan. Imkani bolsa – İmkanı olsa. Imkani yoq – İmkanı yok.
imkaniyet: a. İmkaniyet.
imkansiz: a.u. İmkansız.
imkansizliq: a.u. İmkansızlık.
imla: a. İmla. Imla kaidiliri – İmla kaideleri (kuralları).
imlash: İma etme, işaret etme.
imliq: gr. Ünlem, nida.
imlimaq: İşaret etmek. Imlap qichqarmaq – İşaret ederek çağırmak.
impérator: r. İmparator.
impératorluq: r.u. İmparatorluk.
impérialist: r. Emperyalist.
impérializm: r. Emperyalizm.
import: r. İthalât.
importluq: r.u. İthalât için hazırlanmış. Importluq mal – İthalât için hazırlanmış mal.
imraq: ağ. bk. amraq.
imtihan: a. İmtihan, sınav. Imtihan almaq – İmtihan yapmak. Imtihan bermek – İmtihan olmak. Imtihandin ötmek – İmtihandan geçmek.
imtiyaz: a. İmtiyaz.
imtiyazliq: a.u. İmtiyazlı.
imza: a. İmza. Imza qoymaq – İmza atmak. Bu uning öz imzasi – Bu onun kendi imzası.
imzalimaq: a.u. İmzalamak.
in: İn.
In'gliz: İngiliz. In'gliz ayili – İngiliz kadım. In'gliz tili – İngiliz dili.
inabet: a. bk. inawet.
inaq: Dost, barışçı, barışçıl, barışsever. Inaq ishleymiz – Barış içinde çalışıyoruz. Inaq yashimaq – Dostça yaşamak, dostça geçinmek.
inaqlashmaq: Dost olmak, barışmak.
inaqliq: Dostluk, mutabakat.
inawet: a. Güven, itimat, itibar, inanma. Inawetke almaq – İtimat etmek, güvenmek.
inawetlik: a.u. İtibarlı, güvenilir.
inawetsiz: a.u. Güvensiz, itibarsız.
inawetsizlik: a.u. İtimatsızlık, güvensizlik, itibarsızlık.
inayet: a. Lutuf, meyil.
inchik: İnce, zarif.
inchike: bk. inchik.
inchikilik: İncelik, titizlik. Inchikilik bilen ishlen'gen plan – Titizlikle yapılmış plan.
inchikilimek: İnceltmek; titizlikle araştırmak.
inchiklimek: bk. inchikilimek.
indesh: Seslenme; bk. ündesh.
indikmek: Suluk kesilmek; bk. endikmek.
indimek: Seslenmek; bk. ündimek.
indin: Öbürgün (yarın değil).
indinqi: Öbürgünkü.
indinliq: Öbürgünlük.
industriyileshtürmek: r.u. Sanayileştirmek.
inek: İnek.
ingek: Çene.
inggen: Deve.
ingiwash: ağ. Elbise, giysi, üst.
ingichke: ağ. İnce.
ingichkilik: İncelik.
ingichkilimek: İnceltmek, incelemek.
ingishmek: Eğilmek.
ingishtürmek: (ingishmek'ten) İğmek, eğmek.
ingrimaq: İnlemek.
ini: Küçük erkek kardeş.
inichke: bk. inchike.
injiq: Kaprisli, takılma, kafa tutma.
injiqliq: Kaprislilik, kafa tutma.
injiqlimaq: İnlemek, sinirlenmek.
Injil: a. İncil.
inju: İnci.
inzhénér: r. Mühendis. Tagh inzhénéri – Maden mühendisi.
inzhénérlik: r.u. Mühendislik.
inkar: a. İnkar. Inkar qilmaq – İnkar etmek.
inkas: a. İnkas, yankı. Inkas qilmaq – İnkas etmek; yankı vermek.
inqilap: a. İhtilâl, devrim, inkılâp.
inqilapchi: a.u. İhtilâlci, devrimci, inkılâpçı.
inqilapchil: a.u. Devrimcilik.
inqilapchiliq: a.u. Devrimcilik.
inqilawiy: a. İnkılaba özgü. Inqilawiy heriket – Devrim faaliyeti.
inqilawiylashmaq: a.u. Devrimcilik.
inqiraz: a. Batma, düşme, meşum, yok olma.
insan: a. İnsan, kişi.
insanchiliq: a.u. Kişilik. Insanchilighi yoq adem – Kişiliği yok adam.
insaniy: a. İnsanî, insanca.
insaniyet: a. İnsaniyet. Insaniyet alimi – İnsanlık alemi.
insaniyetchilik: a.u. Kişilik. Insaniyetchilighi yoq adem – Kişiliği yok adam.
insaniyetperwer: a.f. İnsancıl, insan seven.
insaniyetsizlik: a.u. İnsaniyetsizlik, merhametsizlik.
insanperwer: a.f. İnsancıl, insan seven, hümanist.
insap: a. İnsaf. Insap qilmaq – İnsaflı olmak.
insapliq: a.u. İnsaflı.
insapsiz: a.u. İnsafsız.
insapsizliq: a.u. İnsafsızlık.
institut: r. Enstitü. Sherqshunasliq instituti – Şarkiyat (Doğu bilimleri) enstitüsü. Ilmiy-tekshürüsh instituti – Araştırma enstitüsü. Pédagogika instituti – Eğitim enstitüsü.
inwéntar: r. Demirbaş, avadanlık, envanter. Inwéntar qilmaq – Envantere geçirmek; envanter kontrolü.
insha: a. Yaratma, kurma, meydana getirme, hazırlama, inşa.
inshaalla: a. İnşaallah.
inshaat: a. İnşaat.
intayin: Gayet, çok, pek. Intayin yaxshi – Çok iyi; gayet iyi.
intérnatsional: r. Uluslararası, beynelmilel, enternasyonal.
intérnatsionalist: r. Enternasyonalizm taraflısı.
intérnatsionalistik: r. Uluslararası, beynelmilel.
intérnatsionalizm: r. Enternasyonalizm.
intérnatsionalliq: r.u. Enternasyonalizm taraftarlığı.
intiqam: a. İntikam. Intiqam almaq – İntikam almak.
intiqamchi: a.u. İntikamcı.
intilmek: Hamle, dalga, hız.
intizam: a. İntizam. Emgek intizami – Çalışma intizamı; iş intizamı.
intizamsiz: a.u. İntizamsız.
intizamsizliq: a.u. İntizamsızlık.
intizar: a. İntizar, bekleme. Intizar bolmaq – İntizar olmak.
intizarliq: a.u. İntizar olmak.
ioshuruq: Gizlilik, saklılık.
ipade: a. İfade. Ipade etmek – İfade etmek.
ipadilash: a.u. İfade etme.
ipadilimaq: a.u. İfade etmek.
ipar: Misk.
iplas: a. Kirli, alçak. Iplas adem – Alçak insan.
iplaslashmaq: Kirlenmek; alçaklaşmak.
ippet: a. İffet.
iptira: a. İflira. Iptira qilmaq – İftira etmek.
iptirachi: a.u. İftiracı.
iptirachiliq: İftiracılık.
irade: a. İrade. Iradisi küchlük – İradesi güçlü.
iradilik: a.u. İradeli. Iradilik kishi – İradeli kişi.
iradisiz: a.u. İradesiz.
iradisizlik: a.u. İradesizlik.
Iran: f. İran. Iran tilliri – İran dilleri.
Iranliq: f.u. İranlı.
irghaq: Çengel.
irghatmaq: (irghimaq'tan) Atlatmak, sıçratmak.
irghay: bot. Hanımeli.
irghimaq: Atlamak, sıçramak. Irghip ötmek – Atlayıp geçmek. Irghip minmek – Sıçrayıp binmek (ata).
irghitmaq: Bir yana atmak; kenara atmak.
irimchik: Sütün kaynatılması ile yapılan bir çeşit peynir.
irinchek: Tembel.
irkit: Süt suyu (bir çeşit süt ürünü).
irq: a. Irk.
irqchi: a.u. Irkçı.
irqchiliq: a.u. Irkçılık.
irqiy: a. Irkî; ırka ait.
irpan: a. İrfan. Ilim-irpan – İlim ve irfan.
irsiyet: a. İrsiyet.
is: Koku 2. Duman. Is tegmek – Dumanla zehirlenmek.
isen: ağ. bk. isen'ge.
isen'ge: Gelecek yıl.
isildimaq: Cızırdamak.
isim: a. İsim, ad. Xas isim – Has isim. Isimi jismige muwapiq bolsun – İsmi cismine uygun olsun.
isimlik: a.u. İsimli. Mamut isimlik bir kishi – Mahmut isimli bir kişi. Saylighuchilarning isimlighi – Seçmenlerin listesi.
isimsiz: a.u. İsimsiz.
isinmaq: Isınmak.
isit: Yazık!
isitqina: Yazık!
isitma: Sıcak 2. Isıtma.
iskenje: f. Kıskaç içine almak, baskı, işkence.
iskenjewil: Bir tür bitki, ilaç olarak kullanılır.
isket: a. Şekil, biçim, model.
isketlik: a.u. Güzel, gösterişli, yakışıklı.
iskilat: r. Ambar, depo.
iskilatchi: r.u. Ambar memuru.
iskimek: Koklamak.
iskine: Keski, kalem.
iskiripka: r. Viyolon, keman.
iskiripkichi: r.u. Keman çalan kimse.
iskripka: r. Keman.
isqitmaq: Islık çalmak.
islah: Arlslah, düzeltme, tamir.
islahet: a. Islahat, düzeltme işleri. Yer islahiti – Toprak ıslahatı.
islahetchi: a.u. Islahatçı.
islahetchilik: a.u. Islahatçılık.
Islam: a. İslam.
Islamiyet: a. İslamiyet.
islash: İsleme, iste kurutma.
isliq: Dumanlı.
islimaq: Dumanlamak. Islighan gösh – Dumanlatılmış et.
Ispan: İspanya. Ispan ayili – İspanya kadını.
ispanliq: İspanyalı.
ispat: a. İspat, kanıtlama.
ispatlash: a.u. İspatlama, kanıtlama.
Israiliye: a. İsrail.
israp: a. İsraf. Israp qilmaq – İsraf etmek.
israpchi: a.u. İsraf eden.
israpchiliq: a.u. İsrafa kaçmak.
israpger: a.f. İsraf eden.
israpgerchilik: a.f.u. İsrafa kaçmak.
israpxor: a.f. Tutumsuz, savurgan.
israpxorluq: a.f.u. Tutumsuzluk, savurganlık.
israpliq: a.u. bk. israpxorluq.
isriq: Günlük, buhur.
isriqdimaq: Tütsülemek.
issiq: Isı, sıcak. U közümge issiq köründi – Gözüme sıcak göründü.
issiq-soghuq: Sıcakhk derecesi.
issiqchan: Sık sık ateşi yükselen kişi.
issiqchanliq: Ateş yükselme hassası.
issiqliq: Sıcaklık.
issiqlimaq: Terlemek.
issitquch: Isıtan alet.
issitmaq: Isıtmak.
issiz: Dumansız.
ist: Yazık. Nadangha éytqan ist sözüm – Cahile söylenmiş sözüme yazık.
istakan: r. Bardak.
istansa: r. İstasyon.
istanse: r. bk. stansiye.
istek: İstek.
ister-istimes: İster istemez.
istesh: İsteme 2. Arama.
istibdat: a. İstibdat.
istibdatchi: a.u. Müstebit hükümdar, mutlak hükümdar, zorba.
istidat: a. İstidat, yetenek.
istidatliq: a.u. Yetenekli.
istihsal: a. Yapma, yapılma.
istixkam: a. Kale.
istikamet: a. İkamet; bir yerde yaşaırfa.
istiklal: a. İstiklâl, bağımsızlık.
istiqbal: a. İstikbal, rastlama.
istiqbalsiz: a.u. Istikbalsız; geleceği olmayan.
istiqlaliyet: a. Bağımsızlık.
istil: r. Üslup, tarz, stil. Istil tüzütüsh – Tarzı düzeltme.
istila: a. İstilâ. Istila qilmaq – İstilâ etmek.
istilachi: a.u. İstilâcı.
istilachiliq: a.u. İstilâcı olma durumu.
istilah: a. Istılah, terim.
istimal: a. Tüketim. Keng istimal malliri – Çok tüketim malları.
istipa: a. İstifa. Istipa bermek – İstifa etmek.
istirahet: a. İstirahat, dinlenme. Istirahet qilmaq – Dinlenmek. Istirahet öyi – Dinlenme evi.
istisna: a. İstisna.
istisnasiz: a.u. İstisnasız.
istqina: Yazık!
isyan: a. İsyan, ayaklanma. Isyan chiqarmaq – İsyan etmek. Isyan kötermek – Ayaklanmak.
isyanchi: İsyancı, isyan eden.
isyanchiliq: a.u. İsyankârlık, baş kaldıncılık.
isyankar: a.f. İsyancı. Isyankar poéziye – Ateşli şür; devrimci şür; asi ruhlu şür.
iwimek: Yumuşamak, gevşemek.
ish: İş. Ish béshigha chiqmaq – İş başı yapmak. Uning héchbir ishi yoq – Onun hiçbir işi yok. Sizge bir ishim chüshti – Sizden bir ricam var. Qolidin héchqandaq ish kelmeydu – Elinden hiçbir iş gelmiyor. Ish tashlash veya ish tashlimaq – Grev. Ish heqqi – İş hakkı. Ishqa ashurmaq – Becermek, gerçekleştirmek. Ishtin qalmaq – İşe gidememek. Ishqa pishshiq – İşe alışkın; becerikli.
ishare: a. İşaret.
isharet: a. bk. ishare.
ishchan: Çalışkan.
ishchanlik: Çalışkanlık.
ishchi: İşçi. Ishchi ayal – İşçi kadın. Qara ishchi – Vasıfsız işçi. Ishchi küchi – İşçi gücü.
ishek: bk. éshek.
ishekchi: Eşekçi, eşek çalıştıran.
ishekchilik: Eşekçilik, eşek çalıştırma işi.
ishen'güsiz: Aldatıcı; inanılır değil.
ishench: İnanç. Men ishenchimni yoqattim – Ben inancımı kaybettim. 2. Güven. Ishenchim yoq – Güvenim yok.
ishenche: bk. ishench.
ishenchi: bk. ishench.
ishenchlik: Güvenilir. Ishenchlik kishi – Güvenilir kişi. Ishenchlik bolmaq – Güvenilir olmak.
ishenchsiz: Güvenilmez, emin olmayan.
ishenchsizlik: İnançsızlık 2. Güvensizlik, güvenilmezlik.
ishendürerlik: İnandırıcı. Ishendürerlik délil – İnandırıcı delil.
ishendürmek: İnandırmak.
ishenmek: İnanmak, güvenmek. Ishen'gim kelmeydu – Güvenmek istemiyorum; güvenemiyorum. Men pütünley ishenmes bolup qaldim – Ben büsbütün güvenmez oldum. Öz küchimge ishinimen – Kendi gücüme güveniyorum.
ishenmeslik: İnançsızlık, güvensizlik; ikna edici olmayan.
isheshlik: bk. ishenchlik.
ishghal: a. İşgal.
ishghaliyet: a. İşgalcilik.
ishghaliyetchi: a.u. İşgalci.
ishghaliyetchilik: a.u. İşgal işi.
ishxana: u.f. Kalem, kalem odası.
ishik: Kapı. Arqa ishik – Arka kapı. Men ishigingdin öttüm – Ben senin kapının önünden geçtim.
ishinich: bk. ishinish.
ishinish: İnanma, güven, inanç, emniyet, itimat. Ishinishim kérek – Güvenmem lazım. Din'ge ishinish erkinlighi – Dinî inanç özgürlüğü.
ishitmek: İşitmek, duymak.
ishq: a. Aşk, sevgi. Ishqim tüshti – Sevdim.
ishqilimaq: Oğmak, oğalamak, sürtmek.
ishqimaq: Oğmak, ovmak, oğuşturmak.
ishqiwaz: a.f. Meraklı, hevesli, aşklı, düşkün.
ishqiwazliq: Meraklılık, şevklilik, heveslilik.
ishqiy: a. Aşklık, aşktaşlık.
ishlemchan: Çalışkan, faal.
ishlemchi: Çalışan, işçi.
ishlepchiqirish: Üretim, istihsal. Ishlepchiqirish küchliri – Üretim güçleri. Ishlepchiqirish plani – Üretim planı. Ishlepchiqirish quralliri – Üretim aletleri. Ishlepchiqirish münasiwetliri – Üretim münasebetleri.
ishlimek: İşlemek, çalışmak. Ishlep chiqarmaq – Üretmek. Ishlep chiqarghuchi – Üreten.
ishret: a. Eğlence, keyif meclisi, zevk, lezzet.
ishsizlik: İşsizlik.
ishshek: Şişek.
ishshiq: Şişkinlik, şiş, ur, tümör.
ishshimek: Şişmek.
ishshish: Şişme, işsiz İşsiz.
isht: Köpek. Isht balisi – Köpek yavrusu, enik. Tayghan isht – Tazı köpeği. Lalma isht – Serseri köpek.
ishtan: İç donu.
ishtanbagh: Donun ip kemeri.
ishtanchan: Sadece donlu (pantalonsuz).
ishtbéliq: Ufak yenilmez balık. 2. Ayı balığı.
ishtergüzmek: (ishtermek'ten) İttirmek.
ishtermek: İtmek. Ishtirip chüshürmek – İtip in dirmek. Ishtirip kirgüzmek – İtip içeri ye sokmak. Ishtirip chiqarmaq – İtip çıkarmak.
ishtey: a. İştah. Ishteyim qachti – İştaham kesildi. Ishtéyim échilip ketti – İştaham açılıverdi.
ishteylik: a.u. İştahalı.
ishteysiz: a.u. İştahasız.
ishteysizlik: a.u. İştahasızlık.
ishtxana: u.f. Av köpekleri kulübesi.
ishtixa: a. bk. ishtey.
ishtik: Hızlı, çabuk. Ishtik shamal – Hızlı rüzgar. Ishtik mangidighan – Hızlı yürüyen. Ishtik ötüdighan mal – Hızlı satılan mal. Baziri ishtik – Müşterisi çok.
ishtiklik: Hızlılık, çabukluk.
ishtiklimek: Hızlanmak.
ishtimalchi: a.u. Tüketici.
ishtirak: a. İştirak, katılma.
ishtirakchi: a.u. İştirak eden, katılan.
ishtirmek: İtmek.
ishtiyaq: a. İhtiras, tutku, düşkünlük, tiryakilik, ihtiraslı aşk. Bu qizgha ishtiyaqim chüshti – Bu kızı sevdim.
ishtiyaqmen: a.f. Hırslı, istekli, susamış.
ishtiyaqmenlik: a.f.u. İsteklilik, hırslılık.
ishtlik: Kötülük, huysuzluk, köpeklik.
ishtpiti: Köpek kenesi.
ishttik: bk. ishtik.
it: bk. isht.
itaetchan: a.u. İtaatli.
itaetchanliq: a.u. İtaatlilik.
itaetkar: a.f. İtaatli.
itaetlik: a.u. İtaatli.
itaetsiz: a.u. İtaatsiz.
itaetsizlik: a.u. İtaatsizlik.
itaét: a. İtaat.
Italyan: r. İtalyan. Italyan tili – İtalyan dili. Italyan xelqi – İtalyan halkı.
itelgü: Maymul kuşu.
itiqat: a. İtikat.
itlik: bk. ishtlik. Itlik qilmaq – Birine karşı alçaklık yapmak.
ittermek: İtmek, dürtmek.
ittihat: a. İttihat.
ittipaq: a. İttifak. Sowét Ittipaqi – Sovyetler Birliği.
ittipaqdash: a.u. Bağlaşık, müttefik. Ittipaqdash jümhüriyet – Cumhuriyetler birliği.
ittipaqlashmaq: a.u. İttifak olmak; birleşmek; anlaşmak.
ittipaqsiz: a.u. Ittifaksız, geçimsiz.
ittirish: İtme.
Iyul: r. Temmuz.
Iyun: r. Haziran.
iz: İz. Izi yoq – İzi yok. Izigha chüshmek – Takip etmek. Izigha salmaq – Rayına oturtmak. Uning izigha chüshtuq – Onu takip etmeye koyulduk. U izsiz yoqaldi – O belirtisiz kayıplara karıştı. Izimu qalmaptu – İzi bile kalmamış. Izdin chiqmaq – Raydan çıkmak.
iz'har: a. İzhar. Iz'har qilmaq – İzhar etmek.
iza: a. Öfke, hiddet, utanma. Iza tartmaq – Utanmak. Iza tartquzmaq – Utandırmak. Iza tartarliq ish – Utanacak iş.
izah: a. İzah. Izah bermek – İzah etmek.
izahat: a. İzahat.
izahlash: a.u. İzah etme.
izahname: a.f. İzahname, izah mektubu.
izchi: bk. izchil.
izchil: Sürekli, istikrarlı. Izchil rewishte – İstikrarlı halde.
izchillashturmaq: Sürekli hale getirmek.
izchilliq: Süreklilik, istikrarlılık.
izdenmek: Aranmak.
izdetküzmek: (izdetmek'ten) Arattırmak.
izdetmek: (izdimek'ten) Aratmak.
izdesh: Arama.
izdimek: Aramak.
izdinish: Aranma.
izditish: (izdimek'ten) Aratma.
ize: Sonra. Andin ize – Ondan sonra. Andin kéyin ize – Ondan sonra.
izghiriq: Tipi, kar fırtınası.
izghirin: İliklere işleyen soğuk; şiddetli soğuk. Izghirin soghuq – Şiddetli soğuk.
izghirinlik: Şiddetli soğuğun hali.
izghirmaq: İliklere işleyen soğuk.
izlenggü: Zayıflık, cılızlık.
izlimek: Aramak. Izlep tapmaq – Arayıp bulmak. Izlep yürmek – Arayıp durmak.
izme: Düğüm, ilmek (-ği). Taghar-tagharda, izmisi bilen teng qachilanghan bughday – Çuvallarda ilmeğine kadar doldurulmuş buğday.
izna: Kontur, çevre çizgisi, çevre.
iznaq: r. İşaret, alamet.
izne: Deryaning iznisi – Nehir yatağı.
izsiz: İzsiz, belgesiz, belirtisiz. Izsiz yoqalmaq – Belirtisiz kaybolmak.
izzet: a. Saygı, hürmet. Izzet qilmaq – Saygı göstermek.
izzetligüchi: a.u. Saygı gösteren.
izzetlik: a.u. Saygın.
izzetlimek: a.u. Saygı göstermek.
ja: ç. Sahte, yalan, doğru olmayan. Ja adem – Sahte adam. Ja gep – Yalan söz. Ja gep qilmang – Yalan söylemeyin.
jabduq: Demirbaş, alet, mutfak takımı. Öy jabdughi – Ev eşyası. Dixanchiliq jabduqliri – Çiftçilik aletleri. Éger-jabduq – Eyer takımı.
jabduqlimaq: Donatmak. Eskerni jabduqlimaq – Askeri donatmak. Yolgha jabduqlimaq – Yol hazırlığı yapmak.
jabduqluq: Aletli, silahlı, donatılmış.
jabduqsiz: Aletsiz, silahsız, donatılmamış.
jabduqsizlandurmaq: Aletsizlendirmek, silahsızlandırmak.
jabdumaq: bk. jabduqlimaq.
jabdutmaq: Donatmak; yolculuk hazırlıkları yaptırmak.
jaben: ç. Ek çalışma. Bugün jaben qilayli – Bugün ek çalışma yapalım.
jaduchi: f.u. bk. jaduger.
jaduger: f. Büyücü, sihirbaz.
jadugerlik: f.u. Büyücülük, sihirbazlık.
jagh: Elmacık kemiği.
jaghal: ağ. bk. echkü.
jahalet: a. Cehalet.
jahaletperest: a.f. Cehalet taraftan, obskürantizm.
jahaletperestlik: a.f.u. Obskürantizm.
jahan: f. Cihan, dünya. Jahan soqushi – Dünya savaşı.
jahan'gir: f. Cihangir, fatih, emperyalist.
jahan'girlik: f.u. Cihangirlik, emperyalizm. Jahan'girlik urush – Emperyalist savaşı.
jahandarchiliq: f.u. Yaşama mücadelesi. Birer jahandarchiliq qilip jan baqarmiz – Yaşama mücadelesi vererek geçinip gideriz.
jahankezdi: f.u. Seyyah, gezmen.
jahaz: a. Cihaz. Yaxshi jahazliq öy – İyi cihazlanmış ev.
jahazlanmaq: a.u. Cihazlanmak.
jahil: a. Cahil.
jahilane: a.f. Cahil gibi. Jahilane qarshiliq körsetmek – Cahil gibi direnmek.
jahillanmaq: a.u. Cahillanmak.
jahillik: Cahillik. Jahillik qilmaq – Cahillik etmek.
jaiz: a. Caiz, makbul, meşru. Eger jaiz bolsa – Eğer caiz olursa.
jaja: a. bk. jaza.
jakarchi: Haberci, duyuran, ilan eden.
jakarlanmaq: İlan edilmek.
jakarlash: bk. jakarlimaq.
jakarlatmaq: (jakarlimaq'tan) İlan ettirmek.
jakarlimaq: İlan etmek, duyurmak.
jaq-juq: Sarsıntılı, sarsan. Jaq-juq yol – Sarsıntılı yol.
jalaq-juluq: Sarsıntı, sarsan. Jalaq-juluq yol – Sarsıntılı yol.
jalaqlash: bk. jalaqlimaq.
jalaqlatmaq: (jalaqlimaq'tan) Sarsmak.
jalaqlimaq: Sarsılmak.
jalap: a. Fahişe, orospu, fuhuş.
jalapliq: a.u. Fahişelik, orospuluk. Jalapliq qilmaq – Fahişelik yapmak.
jalappez: a.f. Sefih, çapkın.
jalappezlik: a.f.u. Çapkınlık.
Jalayir: Calayır (Bir Türk kabilesinin adı).
jaliq: ç.u. Plancılık, sahtekârlık. Jaliq qilmaq – Sahtekârlık yapmak.
jallap: a. Vurguncu; deri ve yün gibi ham malları alıp satan kimse.
jallapliq: a.u. Vurgunculuk; deri ve yün gibi ham malları alıp satma işi.
jallat: a. Cellat.
jallatliq: a.u. Cellatlık.
jamae: a. Toplum.
jamaet: a. Toplum.
jamaetchi: a.u. Toplumcu.
jamaetchiliq: a.u. Toplumculuk.
jamaqa: Yabanî ot, arsız bitki.
jamal: a. Güzellik, yakışıklılık. Aydek jamali kündin kün'ge qurushqa bashlidi – Ay gibi güzelliği günden güne solmaya başladı.
jami: a. Cami.
jan: f. Can. Tirik jan – Yaşayan. Jéni yoq – Canı yok. Ular nechche jan? – Onlar kaç nüfus? Jan moma – Canım anneannem. Jan almaq – Can almak. Jan ayimay – Canım esirgemeden. Achchighidin jéni chiqip ketti – Çok kızdı, çok öfkelendi. Jan üzmek – Ölmek. Jéni aghzigha kélip qaldi – Canı ağzına geliverdi. Jan baqmaq – Geçinmek. Janning bériche – Canla başla. Jan bermek – Ölmek. Jan talashmaq – Can çekişmek. Jan kirgüzmek – Can yermek. Jan kirmek – Canlanmak. Jangha tégmek – Bıkmak, usanmak, bezmek, can sıkmak. Jan küydürmek – Acımak. Jéni chiqti – Canı çıktı. Jéning chiqsun! – Canın çıksın! Jénimdin toydum – Canımdan bezdim. Jénimni pida qilimen – Canımı feda edeceğim. Yérim jan – Yarım canlı, hasta. Uni jénimdek körümen – Onu canım kadar seviyorum. Men uni jénimdek yaxshi körümen – Ben onu canım gibi seviyorum. Jénining bériche ishlidi – Canla başla çalıştı. Jandin qechken – Canını kıyan. Bir jan bir ten bolup yashimaq – Tek vücut olarak yaşamak. Düshmen jan-jehli bilen qarshiliq körsetmekte – Düşman bütün gücü ile direnmekte. U öz jenini saqlaydu – O canını koruyor.
jan-dil: Can ve gönül. Jan-dil bilen – Canla başla.
jan-janwar: f. Bütün canlılar. Jan-janwarlar barlighi uyquda – Bütün canlılar uykuda.
jan-ten: Can ve ten. Jan-ten bilen – Canla başla.
janan: f. Canan, dilber, sevgili, gözde, gözbebeği.
janané: f. Dilber, sevgili, gözde, gözbebeği.
janap: a. Cenab. Reisi jümhür janapliri – Reisi cumhur cenapları.
janbaz: a.f. Cambaz.
janbazliq: Cambazlık.
jandar: f. Canlı.
jangdu: ç. Fasulye.
janggal: f. Orman. Qélin janggal – Koyu orman.
janggalliq: Ormanlık.
janggüén: ç. Başkan, vali.
jangildash: bk. jangildimaq.
jangildatmaq: (jangildimaq'tan) Çıngırdatmak, zil çalmak.
jangildimaq: Çıngırdamak.
jangjal: f. Kavga, skandal.
jangjalchi: f. Kavgacı.
jangjallashmaq: f.u. Kavga etmek.
jangjallashturmaq: f.u. (jangjallashmaq'tan) Birbirine düşürmek.
jangjallashturush: f.u. bk. jangjallashturmaq.
jangjung: ç. General.
jangjunggül: ç.f. Bir çiçek adı.
janijan: f. Dilber, sevgili, sevimli, aziz.
janjal: bk. jangjal.
janküyer: f.u. Candan seven; candan acıyan.
janküyerlik: f.u. Candan sevme hali; candan acıma hali.
janlandurmaq: f.u. Canlandırmak.
janlanmaq: Canlanmak.
janliq: f.u. Canlı. Janliq tebiet – Canlı varlık. Janliq misal – Canlı örnek. Köp janliq aile – Çok nüfuslu aile.
janliqliq: f.u. Canlılık.
janlinish: bk. janlanmaq.
janpidalik: Fedekarlık.
jansiz: f.u. Cansız. Jansiz tebiet – Cansız varlık.
jansizlandurmaq: Cansızlandırmak.
jansizlanmaq: Cansızlanmak.
jansizliq: Cansızlık.
janu-dil: bk. jan-dil.
janu-ten: bk. jan-ten.
janwar: f. Canlı, yaşayan.
japa: a. Cefa. Japa qilmaq – Cefa etmek. Japa tartmaq veya japa chekmek – Cefa çekmek.
japa-emgek: a.u. Cefa ve emek.
japa-musheqket: a. Cefa ve meşakkat.
japakesh: a.f. Cefakeş, çevir ve cefa çeken.
japakeshlik: a.f.u. Cefa çekme hali.
japaliq: Meşakkatli, zahmetli. Japaliq xizmet – Zahmetli hizmet. Japalik turmush – Meşakkatli hayat.
japalimaq: Azap vermek, birine çektirmek.
japsa: Japsa rende – Planya, uzun rende.
japsar: Japsar keltürmek – İki tahtayı yan yana birleştirmek, yapıştırmak.
japsarlimaq: bk. japsar.
jar: f. Haber, salık, müjde, çağırma, davet, nida. Jar salmaq – Sesli duyurmak; boru sesi gibi ses çıkarmak.
jaraft: Seda, ses.
jarahet: a. Cerahat.
jarahetlenmek: a.u. Cerahatlenmek.
jarahetlesh: a.u. bk. jarahetlimek.
jarahetlimek: a.u. Cerahetlemek.
jarang-jurung: Çın çın (metal eşyaların taklidi sesi).
jaranglatkuzmaq: (jaranglimaq'tan) Çıngırdattırmak.
jaranglatmaq: (jaranglimaq'tan) Çıngırdatmak.
jarangliq: Sedalı. Jarangliq tawush – Sedalı ses.
jaranglimaq: Çıngırdamak. Jaranglap ketti – Çıngırdayıverdi.
jarangsiz: Sedasız. Jarangsiz tawush – Sedasız ses.
jarchi: f.u. tar. Tellal, münadi.
jarchiliq: f.u. Tellallık, münadilik.
jarehetlik: a.u. Cerahetli.
jari: a. Yürürlük, cereyan, uygulama. Jari qilmaq – Yürürlüğe koymak. Démokratiyini toluq jari qilish – Demokrasiyi tam uygulama.
jariye: a. Cariye.
jasaret: a. Cesaret, yiğitlik. Jasaret qilmaq – Cesaret etmek.
jasaretlik: a.u. Cesaretli. Jesaretlik bilen – Cesaret ile.
jasaretsiz: a.u. Cesaretsiz.
jasaretsizlik: a.u. Cesaretsizlik. Jasaretsizlik qilmaq – Cesaretsizlik etmek.
jasus: a. Casus, ajan.
jasusxana: Casusluk merkezi.
jasusluk: a.u. Casusluk. Jasusluk qilmaq – Casusluk yapmak.
jawaben: a. Cevap olarak, cevabında.
jawang: ç. Çiftlik koşum takımı.
jawap: a. Cevap. Sual we jawap – Soru ve cevap. Jawap qayturmaq – Cevap vermek. Jawapqa tartmaq – Sorguya çekmek. Jawap berseng kétimen – Cevap verirsen gideceğim. Jawap xet – Cevap mektubu.
jawapker: a.f. Sorumlu, mesul. Men jawapkermen – Şen sorumluyum. Jawapker xetchi – Mesul katip.
jawapkerchilik: a.f.u. Sorumluluk, mesuliyet.
jawapkerlik: a.f.u. Sorumluluk. Jawapkerliktin qorqmaq – Sorumluluktan korkmak. Jawapkerlikke tartmaq – Sorguya çekmek.
jawapkersizlik: a.f.u. Sorumsuzluk, mesuliyetsizlik.
jawapname: a.f. Cevapname.
jawapsiz: a.u. Cevapsız.
jawapsizliq: a.u. Cevapsızlık.
jawigha: Yapağı.
jawur: Tekne, leğen.
jay: f. Yer, mekân, yöre, mesken, yurt. Öy-jay – Mesken, yurt. Jayigha keltürmek – Yerine getirmek. Jay-jaylargha – Yer yerine. Öz yénidin manga jay berdi – Kendi yanından bana yer verdi. Qora-jay – Mesken,yurt, avlu. Ish jayida – İş yerinde. Jayida étilghan söz – Yerinde söylenmiş söz.
jay-maqam: Mekân, yurt, mesken.
jaylanmaq: f.u. Yerleştirilmek, düzenlenmek, son verilmek.
jaylash: bk. jaylimaq.
jaylashmaq: f.u. Yerleşmek.
jaylashturmaq: f.u. (jaylashmaq'tan) Yerleştirmek, yurtlandırmak, düzene koymak, tanzim etmek, bitirmek, son vermek.
jaylimaq: f.u. Hazırlamak, bitirmek, düzene koymak, son vermek. Yolgha yéterlik ozuq jaylap alduq – Yola yeterli erzak hazırladık.
jaylishiwalmaq: f.u. Yerleşmek.
jayra: Oklu kirpi.
jazalanmaq: a.u. Cezalanmak.
jazalighuchi: a.u. Cezalandırıcı.
jazaliq: a.u. Cezalı.
jazalimaq: a.u. Cezalamak.
jazalinish: a.u. Cezalanma.
jazane: a. Faizli ödünç. Jazanigha bermek – Faizli ödünç vermek. Jazanigha almaq – Faizli ödünç almak.
jazanixor: a.f. Murabahacı, tefeci.
jazanixorluq: a.f.u. Murabahacılık, tefecilik.
jazasiz: a.u. Cezasız.
jazibe: a. Cazibe.
jazibilik: a.u. Cazibeli.
jazilanmaq: a.u. Cezalanmak.
jazilash: bk. jazilimaq.
jazilimaq: a.u. Cezalamak.
jebhe: a. Cephe.
jebir: a. Zulüm. Jebir qilmaq – Zulüm etmek.
jebirlenmek: a.u. Zorlanmak, zulüm görmek.
jebirlesh: a.u. bk. jebirlimek.
jebirligüchi: a.u. Zalim, zulüm eden.
jebirlik: a.u. Zor, meşakkatli.
jebirlimek: a.u. Zulüm etmek, zorlamak.
jebr: a. tar. bk. jebir.
jebriy: a. Zorla, cebren.
jebru-japa: a. Meşakkat, çile, ıstırap, azap.
jebru-sitem: a.f. Ağırlık, ezgi, zulüm.
jebru-zulum: a. Ağırlık, ezgi, zulüm.
jed: a. Ced, büyük baba.
jeddal: a. efs. Korkunç yaratık.
jede: Eyersiz, eyerlenmemiş. Jede atliq bir kishi – Eyersiz atlı bir kişi.
jedid: bk. jédid.
jedwel: a. Liste, tabela, program. Ders jedwili – Ders programı.
jehalet: a. bk. jahalet.
jehd: a. Cehd. Jehd qilmaq – Cehd etmek.
jehennem: a. Cehennem.
jehet: a. Cihet, taraf. Shu jekettin – Şu bakımdan. Her jekettin – Her taraftan. Emili jekettin – Gerçek bakımından, amelî cihetten.
jehl: a. Hiddet, öfke, gazap, kızgınlık. Jehlim chiqti – Öfkelendim.
jelgür: Yankesiçi; bk. yanchuqchi.
jelp: a. Celp, çekmek, celbetmek. Jelp qilmaq – Celbetmek. U méning diqqitimni jelp qildi – O benim dikkatimi çekti.
jem: a. Toplam. Jem qilmaq – Toplamak.
jem'iyet: a. Toplum, cemiyet. Qizil Yérim Ay Jemiyiti – Kızılay Kurumu. Kishilik jem'iyiti – İnsanlık; insan toplumu.
jem'iyetchi: a.u. Toplumcu.
jem'iyetchilik: a.u. Toplumculuk, cemiyetçilik.
jemilesh: bk. jémilimek.
jemlenmek: a.u. Toplanmak.
jemlesh: bk. jemlimek.
jemleshmek: a.u. Toplanmak.
jemleshtürmek: a.u. Toplamak.
jemletmek: Toplatmak.
jemligüchi: a.u. Toplayıcı.
jemlimek: a.u. Toplamak.
jeng: f. Cenk, savaş. Jeng meydani – Savaş alanı. Jengge kirmek – Savaşa girmek. Jeng qilmaq – Savaşmak.
jengchi: a.u. Asker, savaşçı, cenkçi. Ténchliq jengchisi – Barış için savaşan; barış taraftan.
jenggiwar: f. Cengaver.
jenggiwarane: f. Cengaverane.
jenggiwarliq: f.u. Cengaverlik.
jengname: f. Savaş vakayinamesi, savaş destanı.
jennet: a. Cennet.
jennetlik: a.u. Cennetli. Atam jennetlik shundaq aytar édi – Atam cennetli şöyle derdi.
jenübi-gherbiy: Güneybatı.
jenübi-sherqi: Güneydoğu.
jenübiy: a. Güney. Memlikitimizning jenübiy qismi – Ülkemizin güney kısmı.
jenüp: a.Güney.
jenüplük: a.u. Güneyli.
jerahet: a. bk. jarahet.
jerimane: a.f. Ceza parası.
jeryan: a. Cereyan, süreç, süre. Besh yil jeryanida – Beş yıllık bir süre içinde. Ish jeryanida – İş süresi içinde.
jeset: a. Ceset, ölü, leş.
jesurane: a.f. Cesurane, cesurluk.
jesür: a. Cesur, yürekli.
jesürlik: a.u. Cesurluk. Jesürlik körsetmek – Cesurluk etmek.
jewher: a. Mücevher, elmas vesaire gibi kıymetli taşlar.
jewir: bk. jebir.
jewlan: a. Hareket, haykırı, coşma. Jeylan qilmaq – Harekete geçmek; coşmak.
jeynek: Dirsek. Ong jeynigige tirelgen halde – Sağ dirseğine dayanmış halde.
jeynekdimek: Dirseklemek.
jeyren: Antilop.
jezibe: a. Esirme, kendisinden geçme.
jezm: a. Metanetle, kesinlikle, sağlamca.
jezmen: a. Muhakkak, şüphesiz, mutlaka, elbette.
jezmiye: Geri alınmaz, kesin, kati, geri gelmez.
jédid: a. Cedid, yeni. Usuli jédid – Usulu cedid.
jédidchi: a.u. Cedidci.
jédidchilik: a.u. Cedidcilik.
jékimek: Vurgulamak, kuvvetlendirmek, teyit etmek.
jékirish: bk. jékirmek.
jékirmek: Azarlamak, sövmek.
jékish: bk. jékimek.
jéle: ç. Sinirlilik. Jéle qilmaq – Sinirlendirmek. Jéle bolmaq – Sinirlenmek.
jémet: a. Akraba, soy. Ata jémeti – Ata akrabası. Ana jémeti – Ana akrabası.
jémetlik: a.u. Bir jémetlik – Akraba, aynı soydan.
jémilimek: Sitem etmek, kınamak, ayıplamak.
jénim: Canım, değerlim. Jénim balam – Canım çocuğum.
jérimane: a.f. Para cezası.
jések: Koruma, muhafaza, himaye.
jésekchi: Muhafız, koruyucu.
jésekchilik: Muhafızlık, koruyuculuk. Jésekchilik qilmaq – Muhafızlık yapmak.
jésmek: Korumak, muhafaza etmek.
jiawshu: ç. Profesör.
jiddi: a.Ciddi.
jiddileshmek: a.u. Ciddileşmek, ciddi olmak.
jiddilik: a.u. Ciddilik.
jiddiyet: a. Ciddiyet.
jiddiyetlik: a.u. Ciddilik.
jidel: a. Kavga, skandal. Jidel chiqarmaq – Kavga çıkarmak. Jidel qilmaq – Kavga etmek.
jidelchi: a.u. Kavgacı.
jidelkesh: a.f. Kavgacı.
jidelkeshlik: a.f.u. Kavgacılık.
jidelleshmek: a.u. Kavgalaşmak.
jidelleshtürmek: a.u. Aralarını açmak, bozuşturmak.
jidelleshtürüsh: bk. jidelleshtürmek.
jidelletmek: a.u. Hızlandırmak.
jidellishish: bk. jidelleshmek.
jidellitish: bk. jidelletmek.
jigde: Yiğde.
jigdilik: Yiğdelik.
jigdizar: u.f. Yiğdelik.
jiger: f. Ciğer. Qara jiger – Kara ciğer. Jiger reng – Ciğer rengi, koyu kırmızı.
jigerlik: Şiddetli, sert, coşkun.
jigit: bk. yigit.
jighghida: Yürigim jighghida qilip qaldi – Ödüm koptu.
jighildimaq: Titremek.
jihaz: a. Cihaz. Öy jihazliri – Ev cihazları.
jiq: Çok. U tawaqta jiq ash epkeldi – O tabakta çok yemek getirdi.
jiqqida: Pek çok.
jiqlash: bk. jiqlimaq.
jiqlatquzmaq: Çoğalttırmak.
jiqlatmaq: Çoğaltamk.
jiqliq: Çokluk. Ishning jiqlighi – İşin çokluğu.
jiqlimaq: Çoğaltmak, doldurmak.
jild: a. Cilt. Birinchi jild – Birinci cilt.
jildlenmek: a.u. Ciltlenmek.
jildlesh: a.u. bk. jildlimek.
jildletmek: a.u. Ciltletmek.
jildlik: a.u. Ciltli. Köp jildlik – Çok ciltli.
jildlimek: a.u. Ciltlemek.
jilekti: Irgat, işçi.
jilgha: Çukurluk 2. Dere, ırmak.
jilghiliq: Derelik.
jilqa: Yılkı; bk. yilqa.
jillekchilik: Irgatlık. Jillekchilik qilmaq – Irgatlık yapmak.
jilwe: f. 1. Parıltı, pırıltı. 2. Güzel hareket 3. Cilve, nazlı nazlı.
jilwilenmek: f.u. Cilvelenmek.
jilwilik: f.u. Cilveli. Jilwilik asman – Cilveli gök.
jim: Sakin, suskun, sessiz. Jim turmaq – Susmak.
jim-jit: Sakin, sessiz. Jim-jit boldi – Sustu, sessiz hale geldi.
jim-jitliq: Sessizlik. Jim-jitliq höküm süretti – Sessizlik hüküm sürüyordu.
jimbil: Buharda ekmek pişirmek için kullanılan bir tür mutfak aleti.
jimghur: Kapalı kutu, içini belli etmez, gizli. Jimghur adem – Kapalı adam; sessiz sırrını belli etmeyen adam.
jimiki: a.f. Bütün, hep. Wetenning jimiki yéride – Vatanın bütün yerinde.
jimiqdimaq: Susmak, sesini kesmek.
jimiqish: bk. jimiqmaq.
jimiqmaq: Cılızlaşmak, eriyip gitmek.
jimiqturmaq: Kırmak, öldürmek, yoketmek, silip süpürmek, mahvetmek, bitirmek. Öyde bar-yoqni jimiqturup ketti – Evde olan her şeyi bitirip gitti.
jimiqturulmaq: Bitirilmek, yokedilmek, susturulmak, düzene koyulmak.
jimiqturulush: bk. jimiqturulmaq.
jimiqturush: bk. jimiqturmaq.
jimilimek: Çıkışmak, uzun uzadıya nasihat etmek.
jimirlash: bk. jimirlimaq.
jimirlimaq: Parıldamak, ışıldamak.
jimliq: Sessizlik.
jimmide: Sessizce, sessiz. Etrap jimmide – Etraf sessiz.
jin: a. Cin. Jinim tutti – Cinler başıma geldi.
jin-sheytan: a. Cin-şeytan.
jinayet: a. Cinayet. Jinayet qilmaq – Cinayet işlemek.
jinayetchi: a.u. Cani, uruş herbiy cinayetçi savaş suçlusu.
jinayetkar: a.f. Cani.
jinayetkarane: a.f.u. Canice, canicesine.
jinayetkarliq: a.f.u. Cinayet mahiyetinde olma.
jinayetlik: a.u. Cani, caniyane.
jinayi: a. Cinayi. Jinayi heriket – Cinai hareket.
jinayiliq: a.u. Cinayet mahiyetinde olma.
jinaza: a. Cenaze. Jinaza oqumaq – Cenaze namazı kılmak.
jindek: a.u. Biraz, bir an, birazcık. Jindek oynap alay – Biraz oynayım.
jindi: Deli. Jindi bolup qalmaq – Delirmek, deli olmak.
jindixana: a.u.f. Tımarhane, akıl hastalıkları hastahanesi.
jindilik: Delilik.
jineste: Vişne.
jinggildetmek: Çalmak, çıngırdatmak.
jinggilek: Çıngırak, küçük çan.
jingghimaq: Fışkırmak.
jinglash: ç.u. bk. jinglimaq.
jinglatmaq: ç.u. (jinglimaq'tan) Yarım kiloluk Çin ağırlık birimi ile tarttırmak.
jingli: ç. Müdür, başkan.
jinglimaq: Yarım kiloluk Çin ağırlık birimi ile tartmak.
jingmoma: ç. Buharda pişirilen ekmek; bk. hornan.
jingmoza: ç. Macun, mazut.
jinis: a. Cins, tür, soy. Tagh jinisliri – Kaya; toprak tabakası.
jinislik: a.u. Soylu. Yaxshi jinislik at – Cins at; cinsi iyi olan at.
jinissiz: a.u. Cinsi olmayan, cinssiz; soysuz.
jinissizlik: a.u. Cinssizlik.
jinlik: a.u. Deli, mecnun, manyak.
jinsiy: a. Cinsi. Jinsiy alaqe – Cinsi ilişki.
jipleshken: Birleşik, müşterek.
jipleshmek: Birleşmek.
jiplishish: bk. jipleshmek.
jipsa: Birleşik, birleşmiş. Jipsa keltürmek – Birleştirmek.
jipsilashturmaq: Birleştirmek.
jipsilimaq: Yaklaştırmak, çekmek.
jira: Çukurluk.
jiraliq: Dağlık arazi.
jirén: Sarışın, al donlu. Jirén at – Sarışın at.
jirim: Fidan; bk. köchet. Jirim tikmek – Fidan dikmek.
jirim-jirim: Delik deşik.
jiring-jurung: Çıngırdak.
jiringlatmaq: Çıngırdatmak.
jiringlimaq: Çıngırdamak, çalmak. Kongghuraq jiringlidi – Zil çaldı.
jiris: Jiris nan – Kepekli ekmek.
jirtaq: Trahomalı, göz hastalığı.
jisim: a. Cisim.
jisimsiz: a.U Cisimsiz.
jismaniy: a. Cismani, fiziki.
jismiy: a. Cismen, cisim olarak.
jiyek: Şerit, şıçandişi, kenar, zıh. Jiyek tutmaq – Kenar yapmak.
jiyeklik: Kenarlı.
jiyeklimek: Kenar yapmak.
jiyeksiz: Kenarsız.
jiyen: Yeğen.
jizildimaq: takl. Cizildamak.
jogha: ağ. bk. jüme.
joghday: Devenin baş yünü.
jolash: ç.u. bk. jolimaq.
jolimaq: ç.u. Buyurmak, emretmek, ısmarlamak (sadece yemek için lokantada kullanılır).
jonimaq: Yonmak.
jonush: bk. jonimaq.
jorimaq: Mırıldamak 2. Yormak, düş yormak.
jorish: bk. jorimaq.
jotangchi: ç.u. Kavgacı, yaygaracı.
jotangchiliq: ç.u. Kavgacılık, yaygaracılık.
jotu: ç. Kazma.
jowap: a. bk. jawap.
jöher: a. bk. göher.
jöhergül: Pat(tı).
jölesh: ç.u. bk. jölimek.
jölimek: ç.u. Sayıklamak.
jön: Basit, normal 2. Becerikli, makul, değerli. Jön söz – Akla uygun söz. Jöni kelgende – Uygun bir zamanda.
jöndelmek: Onarılmak.
jöndesh: bk. jöndimek.
jöndetküzmek: (jöndimek'ten) Onartmak.
jöndetküzüsh: bk. jöndetküzmek.
jöndetmek: Onartmak.
jöndimek: Onarmak.
jöndülüsh: bk. jöndelmek.
jöndütüsh: bk. jöndetmek.
jönelmek: Gitmek, yollanmak, sevkedilmek.
jönesh: bk. jönimek.
jönetmek: Göndermek, yollamak, sevketmek, postalamak.
jönimek: Gitmek, yollatılmak, çıkmak.
jönlik: Akıllı, zeki, dürüst, doğru.
jönsiz: Kalitesiz, adi.
jöre: Arkadaş, yoldaş.
jörilik: Arkadaşlık, yoldaşlık.
jötu: ç. bk. jotu.
jöylesh: bk. jöylimek.
jöylimek: İftira etmek, saçmalamak, sayıklamak.
ju: ç. Dokuz (Kışa ait olan 81 günün ilk dokuz günü. Bu dokuz gün aralığın sonuna rastlar).
judaliq: f.u. Ayrılık.
judiger: f. Büyücü, sihirbaz, üfürükçü.
judigerlik: f.u. Büyücülük, sihirbazlık, üfürükçülük.
judun: Fena hava, yağmurlu hava.
judun-chapqun: Yağışlı hava. Qandaq judun-chapqunlar bolsimu, bir künmu sawighini qaldurghan emes – Nasıl bir yağışlı hava olsa bile bir gün dahi dersini bırakmış değil.
judunluq: Yağışlı.
juga: ağ. bk. juwa.
jugalduruz: ağ. bk. juwalduruz.
jugaz: f. bk. juwaz.
jugazchi: f.u. bk. juwazchi.
jugh: Vücut, beden, vücut yapısı.
jughghida: Ürperti. Tenim jughghida qilip ketti – Vücudum ürperiverdi.
jughlash: bk. jughlimaq. Meblegh jughlash – Sermaye biriktirme.
jughlimaq: Biriktirmek, toplamak.
jughrapiy: a. Coğrafî.
jughrapiye: a. Coğrafya. Jughrapiye derslighi – Coğrafya ders kitabı.
jughuldash: bk. jughuldimaq.
jughuldimaq: Ürpermek. Tenliri jughuldap ketti – Vücudu ürperiverdi.
juje: bk. chöje.
juju: ç. Dokuz dokuz (Kışa ait olan 81 gün).
jul: Eski, delik deşik.
jul-jul: Eski, yıpranmış, delik deşik.
juldatqa: Yırtık pırtık giysi.
juljurimaq: Eskimek, yıpranmak. Juljurap ketken peshmet – Yıpranmış ceket.
juluq: Eskimiş, harap. Julughi chiqqan – Eskimiş, harap olmuş.
juluq-juluq: Eskimiş, harap olmuş.
julum-julum: Yırtık pırtık, yırtılmış.
julun: Omurilik.
jumghaqsüt: bk. ashköki.
jumhuriyet: r. Cumhuriyet. Jungxua Xelq Jumhuriyiti – Çin Halk Cumhuriyeti.
jumu?: Olur mu? Evet mi? Tépiship béringlar jumu? – Bulmaya çalışın, olur mu?
Junggoluq: ç.u. Çinli, Çin vatandaşı. Junggoluq méhmanlar – Çinli misafirler.
Junggoshunas: ç.f. Sinolog.
Junggoshunasliq: ç.f.u. Sinoloji.
Jungxua: ç. Çin. Jungxua Xelq Jumhuriyiti – Çin Halk Cumhuriyeti.
jungkurush: bk. jungqarmaq. Jungqurush byurosi – Jcra kurumu.
jungqarmaq: Yerine getirmek, gerçekleştirmek, icra etmek.
Jungyi: ç. Çin tabipliği.
jur: Karaca.
jurin: ç. Reis.
jusey: ç. Bir çeşit yeşil sebze.
jut: Soğuk ve kardan dolayı hayvanların ölüm olayı. 2. Kaygan buz, yolların buz bağlaması.
jutaqash: bk. jutaqimaq.
jutaqimaq: Aç kalmak.
jutchiliq: Açlık.
jutluq: bk. jutchiliq.
juwa: Kürk; kışlık palto.
juwalduruz: Büyük iğne, çuvaldız.
juwan: f. Genç evlenmiş hanım. Qiz-juwanlar – Kız ve hanımlar.
juwawa: ç. Mantı.
juwaz: f. Yayık, yağ çıkarma tezgahı.
juwazchi: f.u. Yayık işçisi; yağ çıkarma tezgahında çalışan kimse.
juwazxana: f. Yayık evi; yağ çıkarma tezgâh yeri.
juwazkesh: f. bk. juwazchi.
juwazkeshlik: f.u. Yayık işi.
jushi: ç. Reis. Hökümet jushishi – Hükümet reisi.
jushqun: Coşkun.
jushqunluq: Coşkunluk.
jüda: f. Ayrılık. Jüda bolmaq – Ayrılmak. Dilberdin jüda bolmaq – Dilberden ayrılmak.
jüdeng: Zayıf, bitkin.
jüdenggü: Zayıf, bitkin.
jüdenggülük: Zayıflık, bitkinlik.
jüdenglik: bk. jüdenggülük.
jüdesh: bk. jüdimek.
jüdetmek: (jüdimek'ten) Zayıflatmak.
jüdigen: Zayıf, bitkin.
jüdimek: Zayıflamak, bitkin hale gelmek. Jüdep ketmek – Zayıflayıvermek.
jüdütüsh: bk. jüdetmek.
Jühüt: a. Yehudiler, Yehud.
jüjem: Üzüm. Jüjem derixi – Üzüm ağacı.
jüme: a. 1. Cuma, haftanın beşinci günü 2. Hafta. Bir jümedin kiyin – Bir haftadan sonra.
jümek: Musluk. Samuwar jümigi – Semaver musluğu.
jümhüriyet: a. Cumhuriyet. Xelq jümhüriyiti – Halk cumhuriyeti.
jümle: a. gr. 1. Cümle. Bash jümle – Baş cümle. Egeshme jümle – Ek cümle. 2. Hep, bütün, cümleten. Jümle xelq – Bütün halk.
jümlidin: a.u. Cümleten. Shu jümlidin – Şuna ait, şunun gibi.
jüp: f. Çift, eş. Bir jüp paypaq – Bir çift çorap. Jüp tuyaqliq – Çift tırnaklı (toynaklı).
jüpchaq: f. Çift tekerlek.
jüplenmek: f.u. Çiftlenmek.
jüplesh: f.u. bk. jüplimek.
jüpleshmek: f.u. Çiftleşmek.
jüpleshtürmek: f.u. (jüpleshmek'ten) Çiftleştirmek.
jüpleshtürüsh: bk. jüpleshtürmek.
jüpletmek: (jüplimek'ten) Çiftletmek.
jüplik: f.u. Çiftli.
jüplimek: f.u. Çiftlemek.
jüplinish: f.u. bk. jüplenmek.
jüret: a. Cüret. Jüret qilmaq – Cüret etmek.
jüretlendürmek: a.u. (jüretlenmek'ten) Cüretlendirmek.
jüretlenmek: a.u. Cüretlenmek.
jüretlik: a.u. Cüretli.
jüretsiz: a.u. Cüretsiz.
jüretsizlik: a.u. Cüretsizlik.
jüweynimek: Lanet etmek; lanet okumak. Jüweynimek ketkür – Lanetlemek.
jüziy: a. Cüz'î.
jüziylik: a.u. Cüz'î olma hali.
zhurnal: r. Dergi. Siyasiy we edibiy zhurnal – Siyasi ve edebi dergi.
kabinét: r. Oda, çalışma odası.
kabise: a. bk. kebise.
kachat: Tokat. Kachat yémek – Tokat yemek.
kachatlash: Tokatlama.
kachatlimaq: Tokatlamak.
kadang: Büyük kuru meyve sepeti. 2. Yaşlı, koca. Kadang xoraz – Koca horoz.
kadangliq: İhtiyarlık, yaşlılık.
Kadét: r. Kadet. Kadétlar partiyisi – Kadetlar partisi.
kadr: r. Personel. Ilmiy kadr – Akademik personel.
kadrliq: r.u. Memurluk. Kadrliqqa kobul qilish – Memurluğa kabul etme.
kaféxana: r.f. Kahvehane.
kahin: a. Papaz, rahib.
kahinliq: a.u. Papazlık, rahiblik.
kaila-pachaq: f.u. Kelle bacak.
kajliq: İnatçılık, harınlık.
kazh: Harın, dik başlı, ters.
kazhul: r. İşlenmiş keçi derisi.
kaka: Erkek cinsel organı.
kakilimaq: Yumurtlamak; bk. tuxumlimaq.
kakirash: Bağırarak ağlama.
kakirimaq: Bağırmak, bağırarak ağlamak.
kakkuk: zool. Guguk.
kakkuklimaq: Ötmek (guguğun ötmesi).
kaqche: Taze olgun meyve.
kala: İnek. Qala térisi – İnek derisi. Qala éghili – İnek ağılı. Séghin qala – Sağılan inek. Kala yili – Sığır yılı (hayvan yıl takvimine göre 1973, 1985, 1997, 2009, 2021 yılları sığır yılıdır).
kalampay: Beceriksiz, hantal, ağır kanlı.
kalampayliq: Becerisizlik, hantallık, ağır kanlılık.
kalash: r.Kaloş, ayak lastiği.
kalcharash: Çarpık olma.
kalcharatmaq: (kalcharimaq'tan) Çarpık etmek.
kalcharimaq: Çarpık olmak.
kalchaymaq: Giyilip genişlemek.
kalchaytish: Giyerek genişletme.
kalchaytmaq: (kalchaymaq'tan) Giyerek genişletmek.
kalchiyish: Giyilip genişleme.
kalek: ağ. bk. jimbil.
kaléndar: r. Takvim. Üstel kaléndiri – Masa takvimi.
kalla: f. Baş, kafa. Qalla söngigi – Kafatası, baş kemiği.
kallakéser: f.u. Haydut, Ali kıran baş kesen.
kallap: a. Düzenbaz, hilekar, herif.
kallek: Parça, lokma, dilim. Bir kallek qent – Bir parça şeker.
kalligi: Ökçe; bk. pashna.
kalligir: ağ. bk. kalligi.
kallighuraz: f. Horoz dövüştürme sırasındaki haykınş.
kalpuk: Dudak.
kalte: f. Kısa. Qalte qilmaq – Kısa yapmak.
kaltekche: u.f. Küçük sopa, küçük dayak, dayakça.
kalteklenmek: Sopa ile dövülmek.
kalteklesh: Sopa ile dövme.
kaltekletmek: (kalteklimek'ten) Sopa ile dövdürmek.
kalteklimek: Sopa ile dövmek.
kaltilash: f.u. Kısaltma.
kaltilatmaq: f.u. (kaltilimaq'tan) Kısalttırmak.
kaltilimaq: Kısaltmak.
kaluy: Çile, tura, kangal.
kalwa: Mıymıntı.
kalwilashmaq: Tilim kalwilishidu – Dilim dolaşıyor.
kalwiliq: Mıymıntı olma hali.
kalwutun: Sırma ipi.
kama: Oyuk, çukur, boşluk. Chishning kamili – Dişin oyuğu.
kamaq: Dişi olmayan ağız.
kamal: a. Kemal, erginlik, olgunluk. Kamalgha yetküzmek – Olgunlaştırmak.
kamalche: f. Bif tür çalgı aleti.
kamalek: Yay.
kamalet: a. Kemalet. Kamaletke yetmek – Olgunlaşmak.
kamaletlik: a.u. Olgunluk, erginlik, kemal.
kamfora: r. Kafur, kafuru.
kamil: a. Kamil, mükemmel, olgun.
kamilliq: a.u. Kamil olma hali, bütünlük, mükemmellik, olgunluk.
kamsitmaq: bk. kemsitmek.
kana: zool. Kene, kasırga.
kanap: Keten.
kanar: f. Şerit, sıçandişi, kenar.
kanarliq: f.u. Kenarlı.
kanchi: f.u. Madenci, maden işçisi.
kandidat: r. Aday.
kang: ç. Ocağın yatmağa yarar çıkıntısı.
kangka: t. Plik (-ği).
kangluchur: ç. Tenis.
kangshang: ç. Evin yatmak için kullanılan kaldırım yeri.
kangshimaq: Havlamak, ürmek. kangshimaq pis kokmak.
kangza: Sepet.
kanto: ç. Hırsız.
kap: Taklidî ses. Kap etmek – Damlamak, sızmak.
kapalet: a. Kefalet. Kapalet bermek – Kefalet etmek.
kapaletlik: a.u. Kefalet edilmiş.
kapaletname: a.f. Kefalet-name.
kapam: Lokma.
kapir: a. ağ. Kafir.
kapital: r. Kapital, sermaye.
kapitalist: r. Kapitalist.
kapitalistik: r. Kapitalizme ait. Kapitalistik tüzüm – Kapitalist toplum düzeni.
kapitalizm: r. Kapitalizm.
kapitan: r. Yüzbaşı, kaptan.
kapitanliq: r.u. Yüzbaşılık, kaptanlık.
kapkap: bot. Yabanî hindiba.
kapshash: Çene çalma.
kapshimaq: Çene çalmak.
kapur: a. tar. Kara, siyah.
kapusta: r. Lahana.
kar: f. İş, çalışma. Kar qilmaq – İşlemek. Kardin chiqmaq – İşten çıkmak; yararsız hale gelmek. Kari chaghliq – Önemli değil. Karim néme – Bana ne. Karim yoq – Bana ne; hiç. Uning méning bilen kari bolmidi – Onun benimle ilgisi olmadı.
karamet: a. Önceden haber verme; kehanet. Karamet égisi – Kehanet sahibi.
karametlik: a.u. Sihirli, büyülü.
karbun: Karbun gazi – Karbun gazı.
karek: f. Gırtlak.
karxana: f. İşletme, tesis, fabrika.
kariz: f. Yer altı su kanalı, kuyu.
karnay: f. Orkestra. Karnay chalmaq – Orkestra çalmak.
karnaychi: f.u. Orkestra çalan.
karol: r. Kral, hükümdar.
karolluq: r.u. Krallık.
kartograf: r. Kartograf.
karwan: f. Kervan. Karwan saray – Kervan saray.
karwanchi: f.u. Kervancı.
karwat: r. Kerevet. Sim karwat – Telli kerevet.
kasapet: a. Kirletme, pisleme, berbat.
kasapetlik: a.u. Kirlilik, pislik, berbat olma hali.
kasat: f. Kesat, durgunluk.
kasatchiliq: Kesatlık, durgunluk. Bazar kasatchilighi – Çarşı durgunluğu.
kasipchilik: a.u. Zanaatçılık.
kasiwal: ağ. bk. ékek.
kaska: Şakacı, maskara.
kaskas: bk. kaska.
kaskiliq: Gevezelik, dedikodu.
kassa: r. Kasa. Amanet kassisi – Emanet kasası.
kassir: r. Kasyer, veznedar.
kassirliq: r.u. Kasyerlik, veznedarlık.
kastum: r. Ceket.
kashal: Karışık, karmakarışık, anlaşılmaz.
kashat: Peltek, şımarıkça konuşan kimse.
kashatlash: Peltek peltek konuşma.
kashatlighuchi: Peltek.
kashatlimaq: Peltek peltek konuşmak.
kashila: Engel, mania, güçlük, müşkülat.
kashin: f. Çini.
kashki: f. İse, şayet, eğer. Kashki körmigen bolsam – Şayet görmemiş olsam.
kat: Büyük sandık.
katawash: ağ. bk. yingnaghuch.
katek: Kafes. Toxu katigi – Tavuk kafesi.
katek-katek: Kare kare; kareli.
kateklik: Kareli. Kateklik depter – Kareli defter.
katibat: a. tar. Yazıhane. Katibat bashqarmisi – Yazı işleri başkanlığı.
katip: a. Sekreter.
katipchiliq: a.u. Sekreterlik; yazı işleri.
katiplik: a.u. Sekreterlik, yazı işleri.
Katolik: r. Katolik. Katolik dini – Katolik dini.
Katolikliq: Ku. Katoliklik.
katta: Büyük. Kattilar – Büyükler.
katta-katta: Büyük büyük.
katta-kichik: Büyük küçük.
katta-kichiklik: Büyük küçüklük.
kattiliq: Büyüklük. Bu ötük manga kattiliq qilidu – Bu çizme bana büyük gelir.
kawa: Kabak (-ği).
kawak: Oyuk, boşluk. Ichi kawak – İçi boş. 2. t. Kavern.
kawakliq: Boşluk, esassızlık, önemsizlik.
kawap: f. Kebap.
kawapchi: f.u. bk. kawappez.
kawapdan: Kebap pişiren alet.
kawappez: f. Kebapçı.
kawappezlik: f.u. Kebapçılık.
kawchuk: r. Kauçuk.
kayaqqa: Nereye.
kayimaq: Kınamak, sitem etmek.
kayish: Kınama, sitem etme.
kaypang: ç. Çekmece.
kazzap: a. 1. Yalancı 2. Şarlatan, kaltaban.
kazzapliq: Yalancılık 2. Şarlatanlık.
-ke: Yön eki. Derexke – Ağaca.
kebi: Gibi.
kebise: a. Kebise. Kebise yil – Kebise yıl (bir gün fazlası olan yıl ki, şubat 29 çeker).
kech: Geç, gece. Kechkiche – Geceye kadar; devamlı. Kech-axsham bolghanda – Gece olduğunda. Kech kirgiche – Geceye kadar. Kech kirdi – Gece oldu. Etidin kech kirgiche – Sabahtan akşama kadar. Kechke yéqin – Akşama doğru. Kech yoruq – Gece aydın. Kech bolmaq – Gece olmak. Kech kirmek – Gece olmak. Kech saette – Geç saatta. Kech qalmaq – Geç kalmak.
kechki: Akşamki. Kechki tamaq – Akşamki yemek.
kechkirish: Akşam olma.
kechkirmek: Akşam olmak. Kim kechkirdi – Akşam oldu.
kechkurunlughi: Gecede, gece vaktinda.
kechkurunluq: Gece, gecede. Kechqurunluk ghiza – Akşam yemeği.
kechküzmek: (kechmek'ten); bk. kechtürmek.
kechqurun: Gece vakti.
kechqurunda: Gecede; gece vaktinda.
kechqurunqi: Gecedeki.
kechlik: Gecelik.
kechmish: Geçmiş. Kechmishte – Geçmişte.
kechte: Gecede.
kechürmek: bk. kéchirmek.
kedxuda: Çavuş, başçavuş.
kehriwa: f. Kehribar.
kexlik: ağ. bk. keklik.
kejip: Gergef, kasnak (-ğı).
kekemétin: u.a. Çapa, kazma.
keki: Balta.
kekichek: Küçük balta.
kekire: Acı 2. bot. Çavdar mahmuzu.
keklik: zool. Keklik.
keklikwaz: u.f. Keklikbaz; keklik ile meşgul olan kimse.
kekre: bk. kekire.
keldi-ketti: Gelen giden. Keldi-ketti gep – Önemsiz sözler; boş laflar.
kelgindi: Yabancı.
kelgüsi: Gelecek.
kelgüside: Gelecekte.
kelgüzmek: (kelmek'ten) Getirmek.
kelgüzüsh: Getirme.
kelkün: Kabarma, akıp gelme, sel, taşkın.
kelmek: Gelmek. Élip kelmek – Getirmek. Yürüp kelmek – Yürüyerek gelmek. Qaytip kelmek – Geri dönmek. Kélip turmaq – Gelmek; yer almak; vuku olmak. Kélip kétip yürmek – Uğramak; sık sık gelmek. Bizning terepkimu kélip ket – Bize de uğra. Yéqin kelmek – Yakın gelmek. Yenip kelmek – Geri dönmek. Kéler yil – Gelecek yıl. Kélidighan yili – Gelecek yıl. Yaz kélishi bilenla – Yazın gelmesiyle beraber. Küz kélishi bilenla – Güzün gelmesiyle beraber. Tughri keldi – Rastladı; Uygun oldu. Uyqum keldi – Uykum geldi. Eske kelmek – Akla gelmek. Özige kelgini yoq – Ayıkmadı. Xiyalimgha keldi – Aklıma geldi. Dégenliri kelsun – Dediğiniz olsun. Qolumdin kelmeydu – Elimden gelmiyor. Qolungdin kelgenni qil – Elinden geldiğini yap.
kelmeslik: Gelmezlik.
kelse-kelmes: Yersiz, önemsiz. Kelse-kelmes sözler – Boş laflar; yersiz söylenmiş sözler.
keltürmek: (kelmek'ten) Getirmek. Gösht keltürmek – Et getirmek. Qolgha keltürmek – Ele geçirmek. Heriketke keltürmek – Hareketlendirmek. Köz aldigha keltürmek – Göz önüne getirmek.
keltürüsh: Getirme.
kem-kem: Eksik.
kem-kuta: f. Eksik, kusur.
kem-quwwet: f.u. Kuvvetsiz, zayıf.
kembighel: f. Fakir, yoksul.
kembighelchilik: f.u. Fakirlik, yoksulluk.
kembighelleshken: f.u. Yoksullaşmış.
kembighelleshmek: f.u. Yoksullaşmak.
kembighelleshtürmek: (kembighelleshmek'ten) Fakirleştirmek, yoksullaştırmak.
kembighellik: f.u. Yoksulluk. Kembighellikte yashimaq – Yoksullukta yaşamak.
kemchet: Samur. Kemchet tumaq – Samur kürklü baş kabı.
kemchil: f.u. Eksik, az.
kemchilik: f.u. Kusur, eksiklik.
kemchiliksiz: f.u. Kusursuz, eksiksiz.
kemchillik: f.u. Açıklık, sıkıntı, yokluk, eksiklik.
kemchimek: Ölçmek.
kemchin: f.u. Yetersiz, az.
kemchinlik: f.u. Yetersizlik, azlık.
kemde: Mushu kemde – Şu anda.
kemdidar: f. Az görünmek; nadir bulunmak. Kem didar bolup kettingiz – Seyrek görünüyorsunuz.
kemen: Kement.
kemer: f. Kemer.
kemgep: f. Az sözlü.
kemgeplik: f.u. Az sözlülük.
kemgiche: Mushu kemgiche – Şu ana kadar.
kemilek: Yay.
kemlesh: f.u. bk. kémeytish.
kemlik: f.u. Eksiklik. Kemlik qilmaq – Eksik olmak.
kempe: ağ. Pelin, akpelin.
kempir: Yaşlı kadın, nine.
kempirlik: Yaşlılık (kadın yaşlılığı).
kempüt: r. Şeker, şekerleme, bonbon,.
kemsitilmek: f.u. Aşağılanmak; hor görülmek.
kemsitish: f.u. Aşağılama; hor görme.
kemsitmek: f.u. Aşağılamak; hor görmek.
kemsheymek: Eğilmek, bükülmek.
kemsheytmek: (kemsheymek'ten) Eğmek, bükmek.
kemshük: Bükük.
kemter: f.u. Alçak gönüllü; mütevazı, kibirsiz.
kemterin: kit. Alçak gönüllü; mütavazı.
kemtük: Kusur, noksan, eksiklik, aksaklık, pürüz. Tili kemtük – Konuşması kekemeli.
kemzul: r. Ceket.
kenare: f. Kenar, kıyı.
kendir: Keten, kendir, kenevir. Kendir yéghi – Kendir yağı.
keng: Geniş. Keng kocha – Geniş cadde. Ichi keng – İçi geniş. Köngli keng adem – Gönlü geniş adam.
kengchilik: Bolluk, bereket 2. Erkinlik, özgürlük, serbestlik. Kengchilik qilmaq – Serbest bırakmak.
kengletmek: bk. kéngeytmek.
kenglik: Geriışlik. Kochining kengligi – Caddenin genişliği. Bu kiyim manga kenglik qilidu – Bu elbise bana büyük olur.
kengrichilik: Bolluk, bereket.
kengtasha: Geniş, büyük.
keniz: bk. kenizek.
kenizek: tar. Saraydaki köle kızlar.
kenji: Küçük, sonuncu. Kenji oghlum – Küçük oğlum.
kent: Kent; büyük köy; kasaba.
kepe: Kulübe, köylü kulübesi.
kepez: bk. kéwez.
kepil: a. Kefil. Kepil bolmaq – Kefil olmak.
kepilik: ağ. Kelebek.
kepin: a. Kefen.
kepkür: f. Kevgir.
keplesh: (keplimek'ten) Kapatma, tıkama.
kepleshmek: Tıkanmak.
kepleshtürmek: (kepleshmek'ten) Tıkandırmak.
kepleshtürüsh: Tıkandırma.
keplimek: Kapatmak, tıkamak.
kepshelesh: Lehimleme.
kepshelimek: Lehimlemek.
kepter: f. Güvercin.
kepterwaz: f. Güvercin ile meşgul olan kimse.
kepterxana: f. Güvercinlik, güvercin yuvası.
kepük: ağ. bk. körük.
keriwa: ağ. bk. kehriwa.
kerk: zool. Gergedan.
kerke: Cüce, bodur, bücür.
kermek: Açmak 2. Düzeltmek, doğrultmak 3. Germek 4. Kabartmak. Kökrek kérip – Göğüsünü kabartıp.
kerre: a. Kere, defa, kez, sefer.
kesek: ağ. Kerpiç.
kesik: Kesik.
kesil: Üzül-késil – Kesin halde, katî.
kesilish: Kesilme.
kesip: a. Meslek. Ata kespi – Ata mesleği.
kesipchi: a.u. Zanaatçı, esnaf. Kesipchiler uyushmisi – Esnaflar derneği (sendikasi).
kesipdash: a.u. Meslektaş.
kesipdashliq: Meslektaşlık.
kesir: a. Kesir. Addiy kesirler – Bayağı kesirler. Onluq kesirler – Ondalık kesirler.
keskin: Keskin, sivri, ciddi. Keskin weziyet – Ciddi vaziyet; ciddi ortam.
keskinleshmek: Keskinleşmek, sivrileşmek, ciddileşmek.
keskinleshtürmek: (keskinleshmek'ten) Keskinleştirmek, sivrileştirmek, ciddileştirmek.
keskinleshtürüsh: Keskinleştirme, sivrileştirme, ciddileştirme.
keskinlik: Keskinlik, sivrilik, ciddilik.
kesküzmek: (kesmek'ten) Kestirmek.
kesküzüsh: Kestirme.
keslen: bk. keslenchük.
keslenchük: zool. Kertenke, kertenkeler.
kesmek: Kesmek. Késip tashlimaq – Keşivermek. Yette ölchep bir kes – Yedi ölç bir kes. Otun kesmek – Odun kesmek. Sözni kesmek – Sözü kesmek; söze müdahale etmek. Késip ötmek – Doğrudan doğruya geçmek. Késip chüshmek – Keserek inmek.
kesp: a. bk. kesip.
kespiy: a. Meslekî; meslekle ilgili. Kespiy orun – Meslekle ilgili kutum.
kewser: a. Cennet pınarı.
keshp: a. Keşif. Keshp qilmaq – Keşfetmek.
keshpiyat: a. Keşfiyyat.
keshpiyatchi: a.u. Keşfeden, yaratan.
keshpiyatchiliq: a.u. Keşfiyyatçılık, yaratıcılık.
keshte: İşleme. Keshte yaghliq – İşleme örtü.
keshtilenmek: İşleme yapılmak.
keshtiletmek: (keshtilimek'ten) İşleme yaptırmak.
keshtilik: İşlemeli.
keshtilimek: İşleme yapmak.
ketken: Pek, çok, aşın. Ketken haraqxor – Çetin içici, çok içen, rakı düşkünü.
ketkülük: Némancha yoqap ketkülük? – Niye o kadar kaybolmak?
ketküzmek: (ketmek'ten) Kaçırmak, gidermek, silmek. Pürsetni ketküzmek – Fırsatı kaçırmak. Daghni ketküzmek – Lekeyi silmek.
ketküzüsh: Kaçırma, giderme, silme.
ketmek: Gitmek. Ket! – Git! U nege ketti? – Nereye gitti? Ketmisem bolmas – Gitmezsem olmaz. Ketseng kétiwegin – Gitmek istersen git. Kélip-kétip yürüng – Ara sıra gel; uğra. Bu ishke köp pul ketti – Bu işe çok para harcandı. Dagh ketti – Leke silindi. Uyqugha ketti – Uyudu. Élip ketti – Götürdü. Qorqup ketti – Korktu. Cheksiz ketken étizlar – Uçsuz bucaksız tarlalar. Qurup ketkür! – Mahvol! Lanet olsun! Ketken haraqxor – Çetin içici; rakı düşkünü. Özidin ketti veya hoshidin ketti – Bayıldı.
ketmen: Çapa. Ketmen chapmaq – Çapa ile yer kazmak.
ketmenchi: Çapacı; iyi çapa kullanan kimse.
keydürmek: ağ. bk. kiydürmek.
keygülük: Giyilir, giyilebilir. Keygüligi qalmighan – Giyilebilecek değil.
keygüzmek: bk. kiygüzmek.
keyki: ağ. bk. keki.
keymek: ağ. bk. kiymek.
keyni: Arkası. Keyni put – Arka ayak.
keyni-keynidin: Arka arkaya; ardarda.
keynide: Arkasında.
keynidin: Arkasından.
keynige: Arkasına, ardına. Keynige tartmaq – Geriye çekmek.
keyp: a. Keyif. U keypimni buzdi – O keyfimi bozdu.
keypchilikte: a.u. Serhuşlukta.
keypiyat: a. Keyfiyet. Söhbet dostane we semimiy keypiyatta ötti – Sohbet dostça ve samimi halde geçti.
keyplenmek: a.u. Keyiflenmek, neşelenmek, hoşlanmak.
keyplik: a.u. Neşeli, keyfi yerinde.
keypsiz: a.u. Keyifsiz.
keypsizlenmek: a.u. Keyifsizlenmek.
keypsizlik: a.u. Keyifsizlik.
keypu-sapa: a. Keyif ve sefa.
keyze: ç. Evlek. Keyze qilmaq – Evlek yapmak.
kezdürmek: (kezmek'ten) Gezdirmek.
kezdürüsh: Gezdirme.
kezgüchi: Gezen, gezip dolaşan.
kezmek: Gezmek.
kéche: Gece. Bir kéchisi – Bir gecesi. Edibiyat kéchisi – Edebiyat gecesi (şöleni).
kéche-kündüz: Gece gündüz.
kéchek: Kiyim-kéchek – Elbise, giysi, giyim kuşam.
kéchiche: Sabaha kadar. Kéchiche yighlitip chiqti – Sabaha kadar ağlattı.
kéchik: Geçit.
kéchikish: Gecikme.
kéchikmek: Gecikmek.
kéchiktürmek: (kéchikmek'ten) Geciktirmek. Kéchiktürüp bolmaydighan ish – Geciktirilmesi imkansız iş. Kéchiktürmestin – Geciktirmeden.
kéchiktürmey: Geciktirmeden.
kéchiktürülmek: Geciktirilmek.
kéchiktürüsh: Geciktirme.
kéchilep: Geceleyin, gece boyunca.
kéchilik: Gecelik.
kéchirerlik: Affedilir derecede; bağışlanabilir.
kéchirilmeslik: Affedilmezlik, bağışlanmazlık.
kéchirim: Af. Kéchirim sorimaq – Af dilemek.
kéchirish: Affetme, bağışlama.
kéchirme: Heyecan, duygu. Ichki kéchirme – Duygu.
kéchirmek: Affetmek. Kéchirisiz! – Affedin! Kéchiring! – Affedin!
kéchirmeslik: Affetmezlik, bağışlamazlık. Kéchirmeslik eyp – Bağışlanmaz ayıp.
kéchisi: Gecesi.
kékech: Kekeme, dilsiz.
kékechlik: Kekemelik, dilsizlik.
kékechlimek: Kekelemek.
kékesh: bk. kékech.
kékirik: Geğirti, geğirme.
kékirish: Geğirme.
kékirmek: Geğirmek.
kékirtek: Boğaz. Qizil kékirtek – Kırmızı boğaz.
kékirtmek: (kékirmek'ten) Geğirtmek.
kékiymek: ağ. bk. kékirmek.
kélengsiz: Ağır, kaba. Kélengsiz adem – Ağır adam.
kélengsizlik: Ağırlık, kabalık.
kéler: Gelecek. Kéler yil – Gelecek yıl.
kélerki: Gelecek. Kélerki kün – Gelecek gün.
kélesi: bk. kélerki.
kélichek: Gelecek. Kélichekte – Gelecekte.
kélidighan: Gelecek. Kélidighan yil – Gelecek yıl. Kélidighan zaman – Gelecek zaman.
kélim-kétim: Gelen giden. Kélim-kétimi köp öy – Gelen gideni (misafiri) çok ev (aile).
kélin: Gelin. Qizim sanga éytay, kélinim sen angla – d. Kızım sana söyleyim, gelinim sen dinle.
kélinchek: Gelin 2. Yeni evli gelin (genç gelin).
kéliwara: Ahmak.
kéliwarliq: Ahmaklık.
kélishelmeslik: Uzlaşmazlık, anlaşmazlık.
kélishim: Anlaşma, sözleşme, uzlaşma. Kélishimge kelmek – Anlaşmak.
kélishimchan: Uzlaşabilir, uyumlu.
kélishimchanliq: Uzlaşabilme hali; uyum sağlama hali.
kélishish: Gelme, beraber gelme 2. Anlaşma 3. Yakışma.
kélishken: Boylu boslu 2. Güzel, yakışıklı.
kélishkenlik: Boylu boslu olma hali 2. Güzellik, yakışıklılık.
kélishkür: Tuhaf adam; garip adam.
kélishmek: Gelmek; beraber gelmek 2. Anlaşmak 3. Yakışmak.
kélishmes: Yakışmaz, çirkin.
kélishmeslik: Aksilik, ihtilaf, geçimsizlik.
kélishmigen: Uygunsuz, tuhaf, gülünç. Alla qandaq kélishmigen ish – Bir türlü tuhaf iş. 2. Yakışmamış.
kélishmigenlik: Saçmalık, aksilik, tuhaflık 2. Yakışmamışlık.
kélishtürgüchi: Aracı.
kélishtürmek: (kélishmek'ten) 1. Uzlaştırmak 2. Yakıştırmak.
kélishtürülmek: Uzlaştırılmak 2. Yakıştırılmak.
kélishtürüsh: Uzlaştırma 2. Yakıştırma.
kémalche: f. ağ. Keman yayı.
kéme: Gemi. Yelkenlik kéme – Yelkenli gemi.
kémeygüchi: mat. Eksilen.
kémeymek: Eksilmek, azalmak.
kémeytilish: Eksiltilme, azaltılma.
kémeytilmek: Eksiltilmek, azaltılmak.
kémeytiwetmek: Eksiltivermek, azaltıvermek.
kémeytiwétish: Eksiltiverme, azaltıverme.
kémeytish: Eksiltme, azaltma.
kémeytmek: (kémeymek'ten) Eksiltmek, azaltmak.
kémichi: Gemici.
kémichilik: Gemicilik. Kémichilik zawodi – Gemicilik fabrikası.
kémimek: bk. kémeymek.
kémirish: Kemirme.
kémirmek: Kemirmek.
kémirtish: Kemirtme.
kémirtmek: (kémirmek'ten) Kemirtmek.
kémisazliq: u.f.u. bk. kémichilik.
kémish: Eksilme, azalma.
kémitmek: bk. kémeytmek.
kémiyish: Eksilme, azalma. Deryada sunin kémiyishi – Nehirde suyun azalması.
kéngesh: Öğüt, danışma, akıl 2. Meclis 3. Kurul 4. Şura. Ilmiy kéngesh – İlmî şura. Herbiy kéngesh – Askerî şura. Kéngesh sorimaq – Danışmak.
kéngeshme: Kurul. Iqtisadiy kéngeshme – İktisadî işler kurulu.
kéngeshmek: Danışmak, konuşmak.
kéngeymek: Genişlemek.
kéngeytilgen: Genişletilmiş. Kéngeytilgen mejlis – Genişletilmiş toplantı (oturum).
kéngeytilmek: Genişletilmek.
kéngeytish: Genişletme.
kéngeytmek: (kéngeymek'ten) Genişletmek.
kéngeytürmek: bk. kéngeytmek.
kéngeytürülmek: Genişletilmek.
kéngishish: Danışma, konuşma.
kénizek: f. bk. kenizek.
képek: Kepek. Bashning képigi – Başın (saçın) kepeği.
képekleshmek: Kepekleşmek.
képeklik: Kepekli.
képen: a. Kefen.
képenlesh: a.u. Kefenleş.
képenletmek: a.u. (képenlimek'ten) Kefenletmek.
képenlimek: Kefenlemek.
képilek: bk. képinek.
képillik: a.u. Kefillik. Képillik bermek – Kefil olmak.
képinek: Kelebek.
képinlik: a.u. Kefenlik.
kér: Açık kahve rengi (genelde at rengi için kullanılır).
kérek: Gerek, lazım. Kérigi bar – Gerekli. Kérigi yok – Gereksiz. Néme kérigi bar? – Ne gereği var. Kérek bolghanda – Gerektiğinde. Kérigiche éling – Gerektiği kadar alın. Kétishim kérek – Gitmem gerek. Kérektin chiqip qalmaq – Yıpranmak, yorulmak, işe yaramamak. Néme kérek? – Ne gerek?
kérek-yaraq: Donatı, teçhizat.
kéreklik: Gerekli.
kéreksiz: Gereksiz.
kéreksizlik: Gereksizlik.
kérilish: Gergin olma, gerinme.
kérilmek: Gergin olmak, gerinmek.
kérish: Germe.
kérmek: Germek.
kérosin: r. Gaz yağı. Kérosin lampa – Gaz yağı lambası.
kértik: Kesme, kertme, kertik, kesik.
kések: Parça; ham tuğla.
késel: Hasta. Késel tartmaq – Hastalanmak.
késelxana: u.f. Hastahane.
késellenmek: Hastalanmak.
késellik: Hastalık.
késellinish: Hastalanma.
késelmen: u.f. Hastalı, sağlıksız.
késelmenlik: u.f.u. Hastalık; hasta olma hali.
késilmek: Kesilmek.
késim: Kesim.
késindi: Kesinti, kırıntı, kırpıntı.
késir: Kabahat, suç. Uning késiridin – Onun kabahatından.
késirlik: Kabahatli, suçlu.
késiwalmaq: Kesmek, kesivermek, kestiğini almak.
késiwetmek: Kesivermek.
késiwétish: Kesiverme.
késiwur: Yankesici.
késish: Kesme.
kétim: Kırık, parça, kalıntı, kırıntı.
kétish: Gitme, gidiş. Aldida kétish – Önde gitme.
kétishmek: Beraber gitmek.
kéwez: Pamuk, ham pamuk.
kéwezlik: Pamuk tarlası.
kéyek: ağ. bk. kérek.
kéyin: Sonra 2. Arka, geri. Kéyin chekinmek – Geriye çekilmek. Kéyin ketmek – Geriye gitmek. Keynide – Gerisinde. Keynimde – Arkamda. Keyningge qara – Arkana bak. Keynide qalmaq – Gerisinde kalmak. Ishikning keynide turup turung – Kapının arkasında bekleyin. Kéyin yanmaq – Geri dönmek. Kéyin yandurmaq – Geri çevirmek.
kéyinche: Sonra.
kéyinki: Sonraki. Kéyinki yillarda – Sonraki yıllarda. Buningdin kéyinki – Bundan sonraki.
kéyinsige: Sonra.
kézik: t. Tifo, tifüs.
kézinek: ağ. bk. kenizek.
kézish: Gezme, geziş.
kibirdar: a.f. Kibirli.
kibirdarliq: a.f.u. Kibirlilik.
kichik: Küçük. Kichik oghlum – Küçük oğlum. Kichik xotun – Kuma.
kichikine: Küçücük.
kichiklenmek: Küçülmek.
kichikleshmek: Küçülmek.
kichikletmek: (kichiklimek'ten) Küçültmek.
kichiklik: Küçüklük. Kichiklik qilmaq – Çocukluk etmek, küçüklük etmek.
kichiklimek: Küçülmek.
kichkine: Küçük.
kichkinilik: Küçüklük.
kigiz: Keçe. Kigiz qalpaq – Keçeden yapılmış baş kabı; keçe kalpak.
kikirdek: Boğaz.
kiler: ağ. Kertenke.
kilogram: r. Kilogram, kilo.
kilogramliq: r.u. Kilogramlık, kiloluk.
kilométr: r. Kilometre.
kilométrliq: r.u. Kilometrelik. Ikki min'g kilométrliq tömür yol – İki bin kilometrelik demir yol.
kilowat: r. Kilovat. Kilowat saet – Kilovat saat.
kiltang: Reze.
kim: Kim. U kim? – O kim? Kimde? – Kimde? Kimsen? – Kimsin? Kim bolmisun – Kim olursa olsun.
kimdur: Kimdir.
kimerse: tar. Şey, nesne.
kimxap: f. Simli kumaşla yapılmış palto.
kimlik: Kimlik. Uning kimligini bilmeymen – Onun kim olduğunu bilmiyorum.
kinaye: a. Kinaye. Kinaye qilmaq – Kinaye yoluyla söylemek.
kinayilik: a.u. Kinayeli.
kindik: anat. Göbek. Kindik anisi – Göbek annesi (göbeğini kesen kadın).
kinesh: Kasvet, hüzün, gönül kırıklğı.
kinez: r. Prens.
kinezlik: r.u. Prenslik.
kinimek: Kasvet, hüzün, gönül kırıklığı.
kinishka: r. Küçük defter; banka defteri.
kino: r. Sinema. Renglik kino – Renkli sinema. Kino körmek – Sinema seyretmek.
kinoxana: r.f. Sinema salonu.
kinolashturmaq: r.u. Sinemalaştırmak; sinema haline getirmek.
kipaye: a. Kifaye, kifayet, yetişir.
kipayilenmek: a.u. Yeterli olmak.
kipik: ağ. bk. kirpik.
kir: Kir 2. Çamaşır (kirli çamaşır). Kir yuymaq – Çamaşır yıkamak. Qulaq kiri – Kulak kiri.
kira: f. Kira. Kiragha almaq – Kiralamak; kirada oturtmak. Kiragha qoymaq – Kiraya vermek.
kirakesh: f. Arabacı, mekkareci.
kirakeshlik: f.u. Arabacılık, mekkarecilik.
kirchi: Çamaşırcı kadın.
kirgürmek: ağ. bk. kirgüzmek.
kirgüzdürmek: Girdirtmek; içine sokturtmak.
kirgüzmek: (kirmek'ten) Girdirmek; içine sokturmak. Ishqa kirgüzmek – İşe yerleştirmek. Urup kirgüzmek – Döverek içeri sokmak. Ishtirip kirgüzmek – İterek içeri sokmak. Jan kirgüzmek – Can vermek; canlandırmak. Qolgha kirgüzmek – Ele geçirmek.
kirgüzüsh: Girdirme.
kirgüzüshmek: Beraber içeri girdirmek (sokmak).
kirxana: u.f. Çamaşırhane.
kirlenmek: Kirlenmek.
kirlesh: Kirlenme.
kirleshtürmek: Kirletmek.
kirletmek: (kirlimek'ten) Kirletmek.
kirlik: Çarşaf; yorgan çarşafı.
kirlimek: Kirlemek.
kirlinish: Kirlenme.
kirlitiwetmek: Kirletivermek.
kirmek: Girmek. Ichkiri kiring – İçeri girin. Kirip almaq – Girmek. Xizmetke kirmek – İşe girmek. Egher méning gépimge kirgen bolsang – Eğer benim sözümü dinleseydim. U on yashqa kirdi – O on yaşa girdi. Ununggha jan kirdi – Ona can girdi. Béshigha aq kirgen – Saçı ağarmış; saçma ak düşmüş. Qerizge kirdim – Borca girdim. Kech kirdi – Akşam oldu.
kirpe: zool. Kirpi.
kirpich: Kerpiç.
kirpik: Kirpik. Kirpik qaqmay tangni atquzdum – Sabaha kadar uyumadım.
kirpiktik: Kirpikli; bol ve uzun kirpiğe sahip olma hali.
kise: Cep.
kislorod: r. Oksijen.
kish: Tavuğu kuvalamak için kullanılan taklidî ses.
kishen: Zincir (ayağa vurulan zincir). Kishen salmaq – Zincir vurmak.
kishenlenmek: Zincirlenmek.
kishenlesh: Zincir vurma.
kishenletmek: (kishenlimek'ten) Zincir vurdurmak.
kishenlimek: Zincir vurmak.
kishi: Kişi, adam. Xotun kishi – Kadın. Kishi bolghan kishining kishi bilen ishi bar, kishi bolmighan kishining kishi bilen néme ishi bar – Ancak kişiliği olan kişi, kişi ile ilgilenir.
kishin: Kışın.
kishmish: Kuru üzüm.
kishnesh: Kişneme. Kishneshke bashlimaq – Kişnemeye başlamak.
kishnimek: Kişnemek. Atlar kishneydu – Atlar kişner.
kishoghal: ağ. bk. küyoghul.
kitap: a. Kitap. Hésap kitabi – Hesap kitabı.
kitapche: a.u. Kitapçe; küçük kitap.
kitapxana: a.f. Kitap evi.
kiydürmek: (kiymek'ten) Giydirmek.
kiygüzmek: bk. kiydürmek.
kiygüzüsh: Giydirme.
kiyik: zool. Giyik.
kiyilmek: Giyilmek.
kiyim: Giyim, giysi, giyim kuşam.
kiyim-kéchek: Giyim kuşam.
kiyimlik: Giyim kuşam için kullanılan ku maş.
kiyindürmek: Giyindirmek.
kiyindürülmek: Giyindirilmek.
kiyinishmek: Beraber giyimlerini giymek.
kiyinmek: Giyinmek.
kiyish: Giyme.
kiymek: Giymek.
kiyoghlan: ağ. bk. küyoghul.
klassik: r. Klasik. Klassik eserler – Klasik eserler.
klassikiliq: r.u. Klasik, klasik olan.
knez: r. Prens.
knezlik: r.u. Prenslik; prens olma hali.
kochash: Engel olma, karıştırma.
kochimaq: Engel olmak, karıştırmak.
kodang: Çukur, kuyu.
kokat: Yeşillik, bitki. Loyla kokat – bot. karapazı, kazayağı.
kokurash: Dökülme 2. Şırıldama, guruldama.
kokurimaq: Dökülmek 2. Şırıldamak, guruldamak.
kolanmaq: Kurcalanmak, oyulmak, açılmak.
kolash: Kurcalama, oyma, açma.
kolashmaq: Beraber kurcalamak; beraber oymak; beraber açmak.
kolashturmaq: Oymak, karıştırmak. 2. Araştırmak, bilmeye çalşmak.
kolatquzmaq: bk. kolatmaq.
kolatquzush: Kurcalatma, oydurma, açtırma.
kolatmaq: (kolimaq'tan) Kurcalatmak, oydurmak, açtırmak.
koldurma: Küçük çan; çınçın, çıngırak.
kolxoz: r. Kolhoz; kollektif çiftlik.
kolimaq: Kurcalamak, kazmak, oymak, açmak. Kolap chiqarmaq – Kazıp çıkarmak.
kolléktip: r. Topluluk.
kolun: Ateş yeri.
kolunush: Kurcalanma, oyulma, açılma.
kolushush: Beraber kurcalama; beraber oyma, beraber açma.
kolutush: Kurcalatma, oydurma, açtırma.
komanda: r. Kumanda, emir. Komanda qilmaq – Emir vermek.
komandir: r. Komutan.
kombayn: r. Kombayn.
kombaynchi: r.u. Kombayn makinisti.
kombinat: r. Kombina, fabrika.
komédiye: r. Komedya, komedi.
koméndant: Komutan. Bash komandan – Baş komutan.
koméndantliq: Kumutanlık. Koméndantliq qilmaq – Kumutanlık yapmak.
komissar: r. Komiser.
komissiye: r. Komisyon, encümen. Teptish konnssiyisi – Teftiş komisyonu.
komitét: r. Komite. Partiye komitéti – Parti komitesi.
kommuna: r. Komün. Parizh Kommunisi – Paris Komünü.
kommunist: r. Komünist. Kommunistlar partiyisi – Komünist partiyisi.
kommunizm: r. Komünizm.
kompartiye: r. Komünist Partisi.
kompozitor: r. Kompozitör, besteci, bestekar.
kompozitorluk: r.u. Kompozitörlük, bestecilik, bestekarlık.
komprador: r. Komprador. Komprador burzhuaziye – Komprador burjuvazi.
komsomol: r. Komsomol.
kon'grés: f. Kurultay, kongre. Pütün dunya tinchliq kon'grési – Bütün dünya barış kurultayı.
kona: f. Eski. Kona til – Eski dil. Kona sheher – Eski şehir. Kona jem'iyet – Eski toplum.
koniliq: f.u. Eskilik.
koniratmaq: f.u. (konirimaq'tan). Eskitmek, yıpratmak.
konirighan: f.u. Eskimiş.
konirimaq: f.u. Eskimek.
konkrét: Sarih, açık. Konkrét mesililer – Açık meseleler.
konsért: Konser. Konsért qoyup bermek – Konser vermek.
konsérwa: r. Konserve. Konsérwa qilmaq – Konserve yapmak.
konsérwator: r. Tutucu, muhafazakar. Konsérwatorlar Partiyisi – Muhafazakarlar Partisi.
konsérwatorluq: r.u. Muhafazakarlık, tutuculuk.
konsul: f. Konsolos. Bash konsul – Baş konsolos.
konsulxana: f. Konsolosluk.
kontrol: r. Kontrol, denet.
kontrolsiz: r.u. Kontrolsuz.
konwért: r. Zarf.
koopératiw: r. bk. kopiratip.
kopiratip: r. Kooperatif.
kopiratipchi: r.u. Kooperatifta çalışan.
kopiratipchilik: r.u. Koopetatifleşme hali.
kopiratsiye: r. Kooperatif.
kopiratsiyileshmek: r.u. Kooperatifleşmek. v.
kopiratsiyileshtürmek: r.u. (kopiratsiyileshmek'ten) Kooperaüfleştirmek.
kor: Kör. Kor bolmaq – Kör olmak. Kor qilmaq – Kör etmek.
kora: Tepsi.
korluq: f.u. 1. Körlük 2. Uzağı görmezlik.
korpus: r. Kısım, bölük.
korréktor: r. Düzeltici.
kosa: Köse. Aldar Kosa – Aldatıcı Köse (Türkistan efsanelerinde aldatıcı ve güldürücü fıkraların kahramanı).
kota: f. Kısa. Kota ömürlik – Kısa ömürlü.
kotuldaq: Homurdanan, hırçın, homurdanma huyu olan.
kotuldaqliq: Homurdanma huyu.
kotuldash: Homurdanma, mırıldama.
kotuldatmaq: (kotuldimaq'tan) Mırıldatmak.
kotuldimaq: Mırıldamak, homurdanmak.
koya: ağ. Maşrapa; büyük bira bardağı.
koychen: ç. Lira, para.
koyza: ç. Kelepçe.
koza: Tepsi; bk. kora.
koza-koza: Koza-koza qilmaq – Kışkırtmak.
kwadrat: r. Kare.
köchet: Fide 2. Fidan. Köchet tikmek – Fidan dikmek.
köchetxana: u.f. Fidelik, fidanlık.
köchetzar: u.f. Ağaçlık, ormanlık.
köchetzarliq: u.f.u. bk. köchetzar.
köchiküy: Ara sokak, yan sokak, küçük ve dar sokak.
köchme: Taşınan, taşınılabilir. Köchme mülük – Seyyar mülk; taşınılan mülk.
köchmek: Taşınmak, göç etmek. Yéngi jaygha köchtüm – Yeni yere (eve) taşındım.
köchmen: Göçmen. Köchmenler – Göçmenler.
köchmenchi: Göçebe.
köchmenlik: Göçebelik.
köchmes: Taşınmaz, sabit. Köchmes mülük – Taşınmaz mülk.
köchürme: Kopya. Qutadghu Bilikning erep élipbéside yézilghan köchürmisi – Kutadgu Bilik'in Arap alfabesi ile yazılmış kopyası.
köchürmek: Geçirmek 2. Göç ettirmek, taşındırmak 3. Kopya etmek.
köchürtmek: (köchürmek'ten) 1. Göç ettirtmek, taşmdırtmak 2. Kopya vermek.
köchürtülmek: Göç ettirilmek; taşmdırtılmak 2. Kopya verilmek.
köchürtüsh: Göç ettirme; taşındırtma 2. Kopya verme.
köchürüwalmaq: Kopya etmek.
köchürüwetmek: Geçirmek, taşındırmak, yerini değiştirmek, göç ettirmek.
köchürüwélish: Kopya etme.
köchürüwétish: Geçirme, taşındırma, yerini değiştirme, göç ettirme.
köchürüsh: Geçirme 2. Göç ettirme; taşındırma 3. Kopya etme.
köchürüshmek: Beraber taşındırmak 2. Beraber kopya yapmak.
köchüsh: Taşınma, göç etme.
köchüsh-konush: Göç etme, taşınma.
köde: ağ. bk. piyaz.
kögen: ağ. Güvercin; bk. kepter.
kögilek: ağ. bk. köynek.
kögüm: ağ. Görüşme, buluşma, randevu.
köxse: ağ. bk. kökse.
köxtat: ağ. bk. köktat.
kökche: Bir tür kavun.
kökchi: Sebzeci.
kökchilik: Sebzecilik.
kökdat: u.f. Küf, küf bağlamak.
kökeltey: İnatçı, harın, aksi; bk. kökeme.
kökelteylik: İnatçılık, harınlık, aksilik.
kökeme: İnatçı, harın, aksi; bk. kökeltey.
kökentey: bk. kökének.
kökergen: Küflenmiş.
kökermek: Yeşermek, yeşillenmek 2. Sapsarı kesilmek 3. Küf tutmak.
kökertilmek: Yeşillendirilmek, ağaçlandırılmak.
kökertish: Ağaçlandırma; yeşil sahalar kurma.
kökertmek: Ağaçlandırmak; yeşil sahalar kurmak.
kökének: zool. Bozdoğan.
kökhütel: ağ. bk. kökyötel.
kökkük: ağ. bk. kakkuk.
kökqagha: zool. Mavi karga.
köklek: ağ. bk. köklem.
köklem: Bahar. Köklem kélip delderexler yashardi – Baharın gelmesiyle ağaçlar yeşillendi. Köklemde – Baharda.
köklemki: Bahardaki; bahara ait. Köklemki térilghu – Bahardaki ekin.
kökmek: ağ. Geyik; bk. bugha.
kökmet: ağ. bk. jeyren.
köknar: Haşhaş.
köknarchi: Narkotik tiryakisi.
kökput: ağ. Sincap; bk. tiyin.
kökrek: Göğüs; bk. kökse.
kökse: Göğüs. Köksüm échildi – İçim rahatladı.
kökséghiz: bot. Sakız ağacı.
kökshal: t. Kazıklı humma.
köktalghu: ağ. bk. dumbaqchi.
köktash: Göztaşı, bakır sülfatı.
köktat: Sebze. Köktat baziri – Sebze pazarı.
köktatchi: Pazarcı, sebzeci.
köktatchiliq: Pazarcılık, sebzecilik.
köktatlik: Sebze bahçesi.
köktérek: Ak kavak.
kökwéshi: Mirab (tarladaki sulama işlerinin sorumlusu).
köküklimek: Guguk kuşunun ötmesi.
kökül: Kuşların gagası üstündeki ur.
köküle: Lüle, zülüf, bürçük, kakül. Béshingda köküleng bolsam – Başındaki kakülün olsam.
kökümtül: Mavimsi 2. Yeşillik.
köküntü: bk. kökümtül.
kökürüsh: bk. kökermek.
köküsh: Mavimsi 2. Yeşillik.
kökütüsh: ağ. bk. körsütüsh.
köküyün: At sineği, iviz.
kökya: ağ. Yaban eşeği.
kökyötel: t. boğmaca.
kölche: Evlek.
kölchi: ağ. bk. béliqchi.
kölem: Hacim, oylum, uzam, kaplam, şümul.
kölemlik: Hacimli.
kölenggüch: Silüet.
kölengke: Gölge. Kölengke chüshürmek – Gölge yapmak.
kölengkilik: Gölgeli.
kölge: ağ. Ağaç kömürü.
kömdürmek: (kömmek'ten) 1. Gömdürmek 2. Defnettirmek.
kömdürüsh: Gömdürme 2. Defnettirme.
kömech: Kömech qazan – Mangal, mısır kalburu.
kömek: Yardım. Kömek bermek – Yardım etmek.
kömekchi: Yardımcı.
kömekdash: bk. kömekchi.
kömekdashliq: Yardım etme hali.
kömeklishish: Yardımlaşma.
kömmek: Gömmek 2. Defnetmek.
kömmeqonaq: Mısır.
kömmeqonaqliq: Mısır tarlası.
kömtürmek: Çevirmek; tersine koymak; altım üstüne getirmek.
kömtürtmek: (kömtürmek'ten) Çevirtmek; altını üstüne getirtmek.
kömtürtüsh: Çevirtme; altını üstüne getirtme.
kömtürülmek: Çevrilmek; altını üstüne getirilmesi; ters koyulmak. Qéyighim kömtürülüp ketti – Kayığım alt üst oldu; Kayığım ters çevrildi.
kömtürülüsh: Çevrilme; alt üst olma; ters koyulma.
kömülmek: Gömülmek 2. Defnedilmek.
kömülüsh: Gömülme 2. Defnedilme.
kömür: Kömür. Tash kömür – Taş kömür. Yaghach kömür – Ağaç kömürü.
kömürchek: anat. Kıkırdak.
kömürcheklik: Kıkırdaklı.
kömürchilik: Kömürcülük.
kömürmek: Devirmek; altını üstüne ters çevirmek. Düm kömürmek – Ters devirmek.
kömürtmek: (kömürmek'ten) Devirtmek; altım üstüne ters çevirtmek.
kömürtüsh: Devirtme; altını üstüne ters çevirtme.
kömürülmek: Devrilmek; ters çevrilmek.
kömürülüsh: Devrilme; ters çevrilme.
kömürüsh: Devirme; altını üstüne ters çevirme.
kömüwetmek: Gömüvermek 2. Defnedivermek. Hemme yaqni qar kömüwetti – Her taraf karla gömülüverdi.
kömüwétish: Gömüverme 2. Defnediverme.
kömüsh: Gömme 2. Defnetme.
kömüshmek: Beraber gömmek 2. Beraber defnetmek.
kömzek: Tepsi.
kön: Deri (işlenmiş deri). Kön zawodi – Deri fabrikası.
könchi: Sepici.
könchilik: Sepicilik.
köndileng: Enine. Köndilingige kesmek – Enine kesmek.
köndürmek: (könmek'ten) 1. İkna etmek, inandırmak, kandırmak 2. Alıştırmak. Atni aran köndürdüm – Atı zorla alıştırdım.
köndürüsh: İkna etme, inandırma, kandırma 2. Alıştırma. Asaw atni köndürüsh – Kullanılmamış atı alıştırma.
könek: ağ. bk. köynek.
könelge: Ekşimiş süt mayası.
könglek: bk. köynek.
köngnek: ağ. bk. köynek.
köngül: Gönül. Ak köngül – Saf, temiz kalpli. Ala köngül – Tarafgir, samimiyetsiz. Uning sözliri könglümni yumshatti – Onun sözleri içimi rahatlattı. Köngülni yérim qilmaq – Mahzun olmak; gamlı olmak. Köngüldiki ish – İstenilen iş; arzu edilen iş. Könglümge keldi – Hissettim. Köngül kötermek – Eğlenmek; neşelenmek. Undaq qilishni könglüm kötermeydu – Öyle yapmayı istemem. Könglüm kötürüldi – Neşelendim. Köngül sowutmaq – Bıktırmak. Köngül qalmaq – Kırılmak, küsmek. Könglüm qaytti – Bıktım. Köngül qoymaq – Dikkat etmek. Könglüm tindi – Emin oldum; rahatladım. Könglüm chüshti – Gözüm kestirdi. Köngülni hosh qilmaq – Sevinmek; hoşlanmak. Köngli hosh – Neşeli, sevinçli. Könglüm tartmaydu – İstemiyorum. Köngülge tegmek – Rahatsız etmek; tiksindirmek. Könglüm toydi – Kanaat ettim. Könglüm sezdi – Hissettim. Köngül buzmaq – Bozulmak. Könglüngge püküp qöy – Aklında olsun. Köngül tartmaq – Arzu etmek; istemek. Köngül éytmaq – Başsağlığı dilemek. Köngül bermek – Gönül vermek; kendini vermek. Köngül bölmek – Dikkat etmek. Köngül almaq – Sevindirmek. Köngülge almaq – İncinmek, gücenmek, darılmak. Köngül aynimaq – Mide bulanmak. Könglüm aynidi – Midem bulandı. Köngül achmaq – Eğlenmek, neşelenmek. Köngül aghritmaq – Kırmak; rencide etmek. U könglümni aghritti – O gönlümü kırdı. Köngli yérim adem – Gönlü kırık adam. Könglüm toq – Eminim, memnunum. Könglüm bar – Gönlüm var. Könglüm yoq – Gönlüm yok. Könglü yumshaq adem – Yumuşak gönüllü adam. Könglide – Gönlünde. Köngüldikidek – Gönüldeki gibi. Chin köngüldin – İçtenlik; samimi olarak. Sap köngül – Saflık. Qara köngül – Kötü niyetli. Qalghan köngül – Kırılmış gönül.
köngülchek: Başkalarının isteklerine hoşgörü ile bakan.
köngülcheklik: Başkalarının isteklerine hoşgörü ile bakma hali.
köngülchen: İyi yürekli, safdilli, temiz yürekli.
köngülchenlik: İyi yüreklilik, safdillilik, temiz yüreklilik.
köngülchimek: Takdirle muamele etmek; beğenmek.
köngüllük: Gönüllü, istekli. Aq köngüllük – Saflık, iyi niyetlilik.
köngülsiz: İsteksiz.
köngülsizlenmek: İstememek, isteksizlik, beğenmemek.
köngülsizlik: İsteksizlik, beğenmeme hali.
könmek: Alışmak. Men endi köndüm – Artık alıştım. Qandaq sözge könmeydighan ademsen – Nasıl bir söz dinlemez adamsın.
könmeslik: Alışmazlık, uyumsuzluk.
könükme: Alıştırma.
könükmek: Alışmak.
könükmigen: Alışmamış.
könüktürmek: (könükmek'ten) Alıştırmak.
könüktürüsh: Alıştırma.
könüküsh: Alışma.
könülleshmek: Sevmek.
könüsh: Alışma.
köp: Çok. Xéli köp – Epey çok. Köptin köp – Çoktan çok, pek çok. Köprek hallarda – Bir çok durumda. Köp yaxshi adem – Çok iyi adam. Köptin béri – Çoktan beri, uzun zamandan bu yana. Köpni körgen – Başından çok olaylar geçirmiş tecrübeli.
köpchilik: Çoğunluk. Köpchilik waxtta – Çoğu zaman. Köpchilik bolmaq – Çoğunluk olmak.
köpchük: Eyer yastığı.
köpech: ağ. bk. körpe.
köpeygüch: Çoğalan.
köpeygüchi: mat. Çarpılan.
köpeymek: Çoğalmak, artmak. Köpüyüp ketmek – Çoğalmak; çoğalıvermek.
köpeytilish: Çoğaltılma.
köpeytilmek: Çoğaltılmak, artırılmak.
köpeytish: Çoğaltma.
köpeytküchi: mat. Çarpan.
köpeytmek: (köpeymek'ten). Çarpmak.
köpeytürmek: bk. köpeytmek.
köpeytürüsh: Çarpma.
köpgine: Birçok.
köpxaniliq: u.f.u. Çok basamaklı. Köpxaniliq san – Çok basamaklı sayı.
köplep: Çok, bol bol, büyük miktarda.
köpleshmek: Çoğalmak.
köpligen: Birçok, çok çok. Köpligen xelq – Birçok halk.
köplük: Çokluk. Köplük san – Çokluk sayı.
köpmek: Kabarmak, şişmek.
köprük: bk. körük.
köptürme: Abartma, şişirilme. Köptürme gep – Abartılmış söz.
köptürmek: (köpmek'ten) Abartmak, şişirmek. Köptürüp sözlimek – Abartarak söylemek.
köptürüsh: bk. köptürme.
köpük: Köpük.
köpüklenmek: Köpüklenmek.
köpükletmek: Köpükletmek.
köpünche: Çoğu zaman, çoğu halde.
köpüngke: Tombul, şişman, tıknaz.
köpüngkilik: Tombulluk, şişmanlık, tıknazlık.
köpüsh: Kabarma, şişme.
köpüyüsh: Çoğalma, artma.
köre: Göre. Élinghan xeberlerge köre – Alınmış haberlere göre.
körelmek: Görebilmek. Körelmeydu – Göremiyor; çekemiyor. Körelmigenliktin – Göremeyince; çekemeyince.
körelmeslik: Çekememek, gıpta, kıskanmak, haset 2. Kin beslemek.
köreng: Kibirli; kurumlu; çalımlı; kendini beğenmiş.
körenglesh: Kibirlenme.
körenglik: Kibirlilik; kendini beğenmişlik.
körenglimek: Kibirlenmek.
körgezme: Sergi.
körgülük: Kader, alın yazısı 2. Sonuç, netice.
körk: Güzellik, yakışıklılık.
körkem: Güzel, yakışıklı, gösterişli. Körkem bina – Güzel bina. Körkem jay – Güzel yer.
körkemleshmek: Güzelleşmek.
körkemleshtürmek: Güzelleştirmek.
körkemlik: Güzellik, gösterişli.
körmek: Görmek. Aldin körmek – Önceden görmek. Yiraqtin körmek – Uzaktan görmek. Körmeske salmaq – Görmezlikten gelmek. Körüdighan némisi bar? – Görülecek neyi var? Kürersen – Görürsün. Körmey qalmaq – Görmemek. Körüp qalmaq – Görmek. Körüp chiqmaq – Gözden geçirmek. Körgende – Gördüğünde. Körgen-bilgenlirimning hemmisini éyttim – Gördüklerimin, bildiklerimin hepsini söyledim. Körüp kéley – Görüp döneyim. Erzen körmek – Ucuz bulmak (ucuz zannetmek). Ewzel körmek – Tercih etmek. Oqup körmek – Okumak. Bala körmek – Çocuklu olmak. Dewlet körmek – Zengin olmak. Zerer körmek – Zarar görmek. Kün körmek – Yaşamak; geçinmek. Yaman körmek – Nefret etmek; sevmemek. U meni körelmeydu – O beni çekemiyor. Ozengdin kör! – Kendinden gör! Éghir körmisingiz – Size bir zahmet. Körmigen künüm qalmidi – Çekmediğim zahmetler kalmadı. Köpni körgen – Başından çok işler geçen. Körgen küningni unutma – Geçmişini unutma. Yaxshi bolsa özidin, yaman bolsa bashqidin körüdu – İyi olsa kendinden, kötü olsa başkasından görüyor.
körneklik: Görülür.
körpe-chüshek: Yatak takımı.
körpe-yastuq: Döşek ve yastık; yatak takımı.
körpez: coğr. Körfez, liman.
körpiche: Oturmak için kullanılan küçük döşek.
körsetküch: İşaret, cetvel 2. Karne.
körsetküzmek: Göstermek.
körsetküzüsh: Gösterme.
körsetme: Belirti, işaret. Körsetme qurallar – İşaret aletleri.
körsetmek: Göstermek. Örnek körsetmek – Örnek göstermek. Yol körsetmek – Yol göstermek. Qarshilik körsetmek – İtiraz etmek. Yardem körsetmek – Yardım etmek. Delil qörsetmek – Delil göstermek. Men sanga körsütümen! – Ben sana gösteririm!
körsütüsh: Gösterme, gösteriş.
körsütüshmek: Beraber göstermek; karşılıklı göstermek.
körükche: u.f. İskele.
körüm: Ya ölüm ya körüm – Ya ölüm ya kalım.
körümlik: Görülen, görülür.
körümsiz: Çirkin 2. Gösterişsiz 3. Değersiz, önemsiz 4. Biçimsiz.
körümsizlik: Çirkinlik 2. Biçimsizlik.
körün'gidek: Görülür, görülebilir. Körün'gidek yerde – Görülebilir yerde.
körünerlik: Görülür, göze çarpan. Közge körünerlik adem – Dikkate değer adam.
körünmek: Görünmek. U yiraqtin köründi – O uzaktan göründü. Körünüp turudu – Görülüyor. Némidur körün'gendek boludu – Nedir bir şey görünür gibi. Körünidighan – Görülebilir. U körünmes bolup ketti – O epeydir görünmüyor. Közge az körünüdu – Seyrek gözükür. Közümge körünme! – Defol! Doxturgha körünmek – Doktora görünmek. Qiziq köründi – Meraklı, çekici. Körün'gen ademge – Herkese. Körün'gen nersige urunma – Görülen herşeye dokunma. Körün'gen yerde – Görüldüğü yerde. Közge körün'gen ishi yoq – Önemli işi yok.
körünmes: Görünmez.
körünmeslik: Görünmezlik.
körünüsh: Görünme, görünüş. Körünüshte – Bakarken. Sheherning umumiy körünüshi – Şehrin umumi görünüşü.
körüsh: Görme, görüş. Aw körüsh – Adet, aybaşı, hayız.
körüshmek: Görüşmek. Körüshkiche – Görüşene kadar. Yüz körüshmek – Görüşmek.
körüshtürmek: (körüshmek'ten) Görüştürmek.
kösey: Ateş kancası; fırın kancası.
köshendi: Çiğnemik; ağız tütünü.
köshesh: Geviş getirme; geviş getiriş.
köshimek: Geviş getirmek.
köshüke: Perde, örtü.
köten: Anüs, makat 2. Rektum.
kötergüch: Asansör, montşarj, palanga.
kötergüzmek: Yüklemek.
kötergüzüsh: Yükleme.
köterme: Toprak set, kaldırım.
kötermek: Kaldırmak. Biraz kötermek – Biraz kaldırmak. Yuqiri kötermek – Yukarı kaldırmak. Unche kötürüwetmeng – O kadar yüceltmeyin. U héch söz kötermeydu – O çok alıngan; Onun söylentiye hiç tahammülü yok. Kir kötermeydighan matériyal – Çabuk kirlenen eşya (kumaş). Qasqiningni köter! – Çekil! Git!
kötertküzmek: bk. kötertmek.W.
kötertmek: (kötermek'ten) Kaldırtmak.
kötertürmek: bk. kötermek.
kötürenggu: Yüksek. Kötürenggu awaz bilen – Yüksek sesle.
kötürülmek: Yükselmek, kaldırılmak. Baha kötürüldi – Fiyat yükseldi.
kötürülüsh: Yükselme, kaldırılma, yükseliş.
kötürüm: Kötürüm. Kötürüm bolup qalmaq – Kötürüm olmak; çok zayıflamak.
kötürüsh: Kaldırma,.
kötürüshmek: Beraber kaldırmak.
köwük: Köpük. Sopun köwügi – Sabun köpüğü.
köwükche: Köpükçük; ufak köpükler.
köwükdetmek: (köwükdimek'ten) Köpük letmek.
köwükdimek: Köpüklenmek.
köwükjigen: Tombul, yumuşak.
köwüklendürmek: (köwüklenmek'ten) Köpüklendirmek.
köwüklenmek: Köpüklenmek.
köwükleshmek: bk. köwüklenmek.
köwüklük: Köpüklü.
köydegi: ağ. bk. küydürge.
köydürge: bk. küydürge.
köydürmek: Yakmak, ateşe verme. Jan köydürüp ishlimek – Özenerek çalışmak.
köydürtmek: (köydürmek'ten) Yaktırmak; ateşe verdirmek.
köydürülmek: Yakılmak.
köydürüwetmek: Yakmak; ateşe vermek.
köydürüsh: Yakma.
köyeq: ağ. bk. körük.
köyenchi: Demirci.
köygen: Yanmış.
köygür: Öying köygür! – Evin yansın.
köygüzmek: bk. köydürmek.
köyjük: Lüle taşı.
köylek: ağ. bk. köynek.
köymek: Yanmak. Köyüp bolmaq – Yanıp bitmek. Köyüp ketmek – Yanıvermek. Tünügün kün köydi – Dün güneş tutuldu. Er köygen'ge köyme, el köygen'ge köy – d. Erkeğin sevdiğini sevme, milletin sevdighini sev.
köynek: Gömlek. Ich köynek – İç çamaşır.
köynek-ishtan: İç çamaşır.
köynekchan: Gömlekle; sadece gömlek ile.
köyshimek: Geviş getirmek.
köyük: Yanma, yanık.
köyümchan: Özenli, acıyan, şefkatli.
köyümchanlik: Özeniş, acıma hali, şefkatlilik.
köyünmek: Acımak, esef etmek, şefkat göstermek.
köyünüsh: Acıma, esef, şefkat gösterme.
köyüsh: Yanma.
köz: anat. Göz. Köz perdisi – Göz perdesi. Köz chanighi – Göz çukuru. Közning qarisi – Göz bebeği. Köz göhiri – Göz bebeği. Qoy köz – Elagöz. Xumar köz – Ahu göz. Köz eynek – Gözlük. Közge yash almaq – Gözü yaşarmak. Köz aldida – Göz önünde. Köz aldigha keltürmek – Göz önüne getirmek. Öz közüm bilen kördüm – Kendi gözüm ile gördüm. Közge almasliq – Göze görünmez. Közdin ötküzüsh – Gözden geçirme. Közüm échildi – Gözüm açıldı. Köz échip yumghiche – Göz açıp kapatana kadar. U méni közige ilmaydu – O beni hor görüyor. Köz baghlimaq – Büyülemek, sihirlemek. Köz bolmaq – Göz olmak. Köz boyimaq – Aldatmak. Köz béqishmaq – Birbirine bakmak. Köz tashlimaq – Göz atmak. Köz tegmek – Nazar değmek. Közüng tegmisun! – Nazarın değmesin! Közde tutmaq – Nazarda tutmak. Közüm toymaydu – Gözüm doymuyor. Köz tikmek – Göz dikmek. Közüm torlashti – Gözüm perdelendi. Közüm chüshti – Gözüm düştü. Közge chüshmek – Göze çarpmak; başkalarının dikkatini çekmek. Köz salmaq – Göz atmak. Köz yügürtmek – Göz atmak, bakmak. Közüngge qara! – Önüne bak! Közdin köchürmek – Gözden geçirmek. Köz qismaq – Göz kısmak. Köz quyrughi bilen qarimaq – Göz ucu ile bakmak. Közümdin yoqal! – Defol! Ötkür köz – Keskin göz. Közdin ayrilmaq – Gözden uzaklaşmak. Uning közi osal – Onun gözü kötü. Közüm yaxshi körmeydu – Gözüm iyi görmiyor. Yingnining közi – İğnenin deliği. Köz qoymaq – Göz dikmek. Toqquz köz – anat. kuyruk sokumu kemiği. Köz tiken – bot. mavi diken. Közge körün'gen dewlet erbabi – Ünlü (tanınmış) devlet adamı. Köz baghlighan chaghda – Akşama doğru. Köz qarash – Bakış açısı; nokta-i nazar, bakış, açı. Közümning ochughida – Diriliğimde, hayatımda. Közümiz barda – Diriliğimizde, hayatımızda. Közümizning tirikligide – Diriliğimizde, hayatımızda. Töt köz bilen kütmek – Dört gözle beklemek. Közge körünüp qalmaq – Göze düşmek; göze çarpmak. Uning közi yorudi – O doğurdu. Közüm qiymaydu – Kıyamam. Közüm yetti – İnandım. Közüm yétidu – İnanıyorum. Közüm yetmeydu – İnanmıyorum, sanmıyorum. Közüng yetse – İnanıyorsan.
köz-qulaq: Göz ve kulak. Köz-qulaq bolmaq – Göz kulak olmak.
közche: Delik.
közet: Karakol, gözetlemek. Közet qilmaq – Gözetmek, korumak.
közetchi: Bekçi; gözetmen.
közeynek: Gözlük.
köziche: Gözünün önünde.
közlesh: Göz dikme 2. Nişan alma.
közlimek: Göz dikmek 2. Nişan almak. U öz paydisini közleydu – O kendi çıkarını düşünüyor.
közlük: Gözlü. Bir közlük – Bir gözlü. Közlük üzük – Kaslı yüzük.
köznek: Here köznigi – Petek, vazistas.
közükmek: Doğurmak 2. Gözükmek.
közüküsh: Doğurma 2. Gözükme.
kruzhok: r. Dernek.
kultiwator: r. Kültivatör.
kulup: r. Salon.
kumaq: ağ. Dişsiz ağız.
kumlach: Samanlı kerpiç.
kumurta: bk. kumuta.
kumuta: Böcek, cibin.
kunlük: Günlük. Üch künlük – Üç günlük. Künlük ish – Günlük iş.
kurs: Kurs, sınıf. Sawat chiqirish kursi – Okuma yazma ögrenme kursu. Kisqa müddettik kurs – Kısa süreli kurs.
kursimaq: Uyandırmak, uyarmak.
kuruldash: Vakvaka etme, bağırma.
kuruldimaq: Vakvaka etmek, bağırmak. Kurushka – r. Büyük bardak.
kusa: ağ. Sıra, peyke.
kuta: Kısa. Eqli kuta – Aklı kısa, akılsız.
kutupxana: a.f. Kütüphane, kitaplık. Sheher kutupxanisi – Şehir kütüphanesi.
kuwak: Bos.
kuwaklik: Bosluk.
kuchurlash: Fısıldama, fışırdama.
kuchurlimaq: Fısıldamak, fışırdamak.
kuza: ağ. bk. kömzek.
küch: Güç. Küchi yoq – Gücü yok. Küch bermek – Güç vermek; yardım etmek, desteklemek. Küch chiqarmaq – Kuvvetlerini seferber etmek. Küchüm yetmeydu – Gücüm yetmiyor. Ishlepchiqirish küchliri – Üretim güçleri. Höjjet öz küchini saxlaydu – Senet (belge) geçerliliğini koruyor. Küchtin qalmaq – Gücünü yitirmek. Küchke kirmek – Güçlenmek. Sétiwélish küchi – Satın alma gücü (alım gücü).
küch-quwwet: u.a. Güç ve kuvvet.
küchendürmek: (küchenmek'ten) Zorlamak.
küchendürüsh: Zorlama, zorlaş.
küchenmek: Zorlanmak; kuvvetini germek.
küchep: Zorla, güçlükle; bütün gücü ile. Küchep ishlimek – Bütün gücü ile çalışmak.
küchesh: Kuvvetini germe; zorlama.
kücheymek: Güçlenmek, kuvvetlenmek.
kücheytish: Güçlendirme, kuvvetlendirme.
kücheytküch: Şiddetlendirici, yükseltici, güçlendirici.
kücheytküzmek: bk. kücheytmek.
kücheytküzüsh: Güçlendirme, kuvvetlendirme.
kücheytme: Gübreleme.
kücheytmek: (küçeymek'ten) Güçlendirmek, kuvvetlendirmek.
kücheytürmek: bk. kücheytmek.
kücheytürüsh: Güçlendirme, kuvvetlendirme.
küchimek: Kuvvetini germek. Küchep ketmek – Haddinden fazla çabalamak.
küchlendürmek: (küchlenmek'ten) Güçlendirmek.
küchlenmek: Güçlenmek.
küchlimek: Güçlendirmek.
küchlük: Güçlü. Küchlük dölet – Güçlü devlet.
küchsiz: Güçsüz, kuvvetsiz.
küchsizlendürmek: (küchsizlenmek'ten) Güçsüzlendinnek.
küchsizlendürüsh: Güçsüzlendirmc.
küchsizlenmek: Güçsüzlenmek.
küchsizletmek: (küçsizlimek'ten) Güçsüzlendinnek.
küchsizlik: Güçsüzlük, kuvvetsizlik.
küchsizlimek: Güçsizlenmek.
küchük: Enik, köpek yavrusu 2. Yavru.
küchüklenmek: Dalkavukluk etmek; pohpohlamak.
küchüklesh: Enikleme.
küchüklimek: Eniklemek.
küchüklinish: Dalkavukluk etme; pohpohlama.
küchül: bot. Kardelen (çiçeği).
küchünüsh: Zorlanma; kuvvetini germe.
küchüyüsh: Güçlenme, kuvvetlenme.
küde-körpe: Yatak (takımı) 2. Pılı pırtı, ev eşyası.
küden: ç. Küden tawar – Bir çeşit ipek kumaş.
kükes: ağ. bk. kökrek.
kükkük: bk. kakkuk.
küknewre: Kız torun.
kükü: zool. Kumru.
küküm: Kurumuş gübre tozu.
küküm-talqan: Toz duman. Küküm-talqan qilmaq – Toz duman etmek; darmadağın etmek.
kül: Kül. Düshmenning külini kökke soruduq – Düşmanı darmadağın ettik.
külbe: f. Kulübe.
külche: Çörek.
külchek: Erişte, erişte çorbası.
küldan: Sigara tablası.
küldürerlik: Güldürecek bir tarzda.
küldürmek: Güldürmek.
küldürtmek: (küldürmek'ten) Güldürtmek.
küldürtüsh: Güldürtme.
küldürüsh: Güldürme.
külgünchek: Çok gülen. Külgünchek qizlar – Çok gülen kızlar.
külgüncheklik: Çok gülme hali.
külke: Gülme, gülüş, kahkaha. Külke bolmaq – Alay edilmek. Külke qilmaq – Alay etmek. Külkige qalmaq – Alay olmak. Oyun-külke – Eğlence.
külkilik: Gülünçlü, güldürücü. Külkilik hékaye – Güldürücü hikaye.
külli: a. tar. Bütün, hepsi. Küllisi – Hepsi.
külmek: Gülmek. Kaqaxlap külmek – Kahkaha atmak. Kimdin külüsen? – Kimi alay ediyorsun?
külpet: a. Külfet. Béshimgha yüz xil külpet chüshti – Başıma birçok külfet geldi.
külpetlik: a.u. Külfetli.
külreng: Külrengi, gri, boz, kır. Ach külreng – Açık gri. Toq külreng – Koyu gri.
külrenglik: Külrengi, gri, boz, kır renkli olma hali.
kültük: Beşikle beraber bulunan çocuk lazımlığı. Kültük qar – Kürtün.
külümsiresh: Gülümsemek; bk. külümsirimek.
külümsirimek: Gülümsemek.
külüwetmek: Gülüvermek.
külüsh: Gülme. Külüshke bashlimaq – Gülmeye başlamak.
külüshmeklik: Beraber gülme hali; beraber alay etme hali.
küme: ağ. bk. kömür.
kümesh: ağ. bk. kömüsh.
kümüsh: Gümüş. Kümüsh renglik – Gümüş renkli.
kümüshreng: u.f. Gümüş renk.
kümüshrenglik: u.f.u. Gümüş renkli.
kün: Gün. Ish küni – Mesai günü. Dem élish küni – Dinlenme günü. Burna kün – Evvelki gün. Bügünki künde – Günümüzde. Bir küni – Bir günü. Künlerning biride veya künlerdin bir kün – Gelecekte. Bir kün bir tün – Bir gece gündüz. Bügün ayning qaysi küni? – Bu günün tarihi nedir? U az künning ichide kélidu – O birkaç gün içinde gelecek. Küni burun – Önceden. Kündüz küni – Gündüzün. Ming yashisam bir künche yoq – Bin yaşasam bir gün kadar yok. Kün sanap veya her küni – Her günü. Her künki – Her günkü. Kün patti – Güneş battı. Kün olturdi – Güneş battı. Kün chiqti – Güneş çıktı. Kün tutuldi – Güneş tutuldu. Kün ochuq – Hava açık. Éghir künler – Zor günler. Kün köchürmek – Geçinmek, yaşamak. Kün körmek – Geçinmek, yaşamak. U kün bermeydu – O rahatsız ediyor; O sığdırmıyor. Körgen küning qursun – Zavallı. Körgen künim mana shu – Geçimim iyi değil; İşte böyle geçiniyorum. Körgen küningni unutma – Geçmişini unutma. Körmigen künim qalmidi – Çekmediklerim kalmadı. Béshimgha kün chüshti – Zorluklar içinde kaldım. Dostning dostlighi béshinggha kün chüshkende bilinur – Dostun dostluğu zorluklar ile karşılaştığında bilinir. Künimiz yaman emes – Geçimimiz fena değil. Kün tertiwi – Günün yapılacak işlerinin sırası, gündem.
kün'gey: Güney 2. Güneşli yer.
kün-tün: Gece gündüz.
künchi: Kıskanç, kıskanan.
künchiqish: Doğu. Künchiqish memliketliri – Doğu ülkeleri (devletleri).
künchilik: Kıskançlık. Künchilik qilmaq – Kıskançlık etmek.
kündash: Rakip (kadınlar arasındaki rekabet).
kündashliq: Rekabet (bir kişinin kadınları arasındaki rekabet hali).
künde: Her gün.
kündilik: Gündelik, her günkü. Kündilik turmushqa kéreklik nerse – Günlük gerekli nesne (eşya).
kündora: u.f. Müshil, pürgatif.
kündüz: Gündüz. Kündüz küni – Gündüzün. Kündüz kéling – Gündüz gelin.
kündüzi: Gündüzün; bk. kündüz.
künewre: ağ. bk. aware.
küni-tüni: Gece ve gündüz.
küniburun: Önceden. Shundaq bolushni küniburun bilettim – Öyle olmasını önceden biliyordum.
künide: Gününde.
künige: Gününe, her gün. Künige on som tapimen – Her gün on lira kazanıyorum.
künjüre: Posa, küspe.
künjüt: f. bot. Susam. Künjüt yéghi – Susam yağı.
künlesh: Kıskanma, rekabet etme.
künlimek: Kıskanmak, rekabet etmek.
künpétish: Batı. Künpétishte – Batı tarafta; batıda. Künpétishtin – Batı taraftan; batıdan.
künsanap: Her gün.
küp-kündüz: Küpe gündüz.
küpür: a. Küfür. Küpür sözler – Küfür sözler.
küpürlük: a.u. Küfür etme hali. Küpürlük qilmaq – Küfür etmek.
kürek: Kürek. Tömür kürek – Demir kürek. Yaghach kürek – Ağaç kürek. Kürek chish – Kesici diş.
küreng: Yanık renk; kahve rengi. Küreng at – Yanık renkli at.
kürewetmek: Küreyivermek, küremek.
küreshchan: Mücadeleci. Küreshchan xelq – Mücadeleci halk.
küreshchanliq: Mücadelecilik.
küreshchi: Güreşçi 2. Mücadele veren kimse; savaşçı.
küreshküchi: Savaşan, savaşçı, mücadele veren.
küreshtürmek: (küreshmek'ten II) Güreştirmek.
küreshtürüsh: Güreştirme.
küretmek: (kürimek'ten) Küretmek.
kürgenek: ağ. zool. muymul kuşu.
kürimek: Küremek.
kürke: Gurk, baba hindi.
kürsi: a. Kürsü.
kürük: Kürük toxu – Kuluçka, gurk. Kürük bolmaq – Kuluçkaya yatmak.
kürüklesh: Kuluçkaya yatma.
kürüklimek: Kuluçkaya yatmak.
küsey: Ateş kancası, fırın kancası.
küsük: Erkek köpek.
küsürlesh: bk. küsürlimek.
küsürlimek: Küsürlep külüshmek – Kahkahayı salıvermek.
küsh-küsh: Kışkış (kuşları kovalamak için kullanılan taklidî ses).
küshketmek: bk. küshkürtmek.
küshkitish: bk. küshkürtüsh.
küshkürtmek: Kışkırtmak.
küshkürtüsh: Kışkırtma.
küshküshlesh: Kışkışlama.
küshküshlimek: Kışkışlamak.
küshtünggür: ağ. bk. batur.
kütesh: İyileşmesini sağlama; iyi etme.
kütez: ağ. bk. köten.
kütküchi: Bekleyen.
kütküzmek: (kütmek'ten) Bekletmek, kütküzüş Bekletme.
kütmek: Beklemek. Kütüp turmaq – Beklemek. Kütüp zérikmek – Beklemekten bıkmak. Kütmigende – Beklenmediği bir anda. Kütmigen yerde – Beklenmediği yerde. Aghriqni kütmek – Hastaya bakmak. Kütüp almaq – Karşılamak.
küttürmek: bk. kütküzmek.
kütülmek: Bakılmak, ağırlanmak. Kütülmigen – Beklenilmemiş, bakılmamış. Kütülmigenlik – Beklenilmemişlik, bakılmamışlık.
kütülüsh: Beklenilme, bakılma, ağırlanma.
kütüm: Bakım. Kütümi yoq – Bakımı yok; bakımsız.
kütümek: İyileşmesini sağlamak; iyi etmek.
kütümsiz: Bakımsız. Kütümsiz baq – Bakımsız bahçe.
kütümsizlik: Bakımsızlık.
kütüwalmaq: Karşılamak.
kütüwélish: Karşılama. Yéngi yilni kütüwélish – Yeni yılı karşılama.
kütüsh: Bekleme.
küy: Melodi, ahenk.
küydürge: t. şarbon. Tilingge küydürge chiqsun – küf. Diline şarbon çıksın.
küydürmek: Yakmak, ateşe vermek. Issiq kün küydürüp kétip baridu – Güneşin sıcağı yakıyor. U yürigimni küydürdi – O kalbimi yaktı. Jan küydürmek – İçtenlik, acımak, candan.
küydürülmek: Yakılmak, ateşe verilmek.
küydürülüsh: Yakılma, ateşe verilme.
küydürüwalmaq: Yakmak. Qolumni küydürüwaldim – Elimi yaktım.
küydürüwetmek: Yakmak, ateşe vermek.
küydürüsh: Yakma, ateşe verme.
küyek: Dert, acı, keder, ıstırap, üzüntü.
küyenmek: ağ. bk. körünmek.
küyeshmek: ağ. bk. körüshmek.
küymek: Yanmak. Otqa küymek – Ateşe yanmak. Jan küyer – Acıyan. Aptap küydi – Güneş tutuldu.
küyo: Damat, koca.
küyoghul: Damat.
küyshesh: Uyuşma, tutulma.
küyshetmek: (küyshimek'ten) Uyuşturmak.
küyshimek: Uyuşmak, tutulmak.
küyüghal: ağ. bk. küyoghul.
küyük: Yanık 2. Sevgi.
küyümchan: Seven, acıyan.
küyümchanliq: Sevgi hali, acıma hali.
küyün'genlik: Acımaklık, sevmeklik.
küyünde: Yanmış ağaç.
küyünmek: Acımak, sevmek.
küyünüsh: Acıma, sevme.
küyüsh: Yanma, acıma. Kömürning küyüshi yaxshi – Kömürün yanması iyi.
küz: Güz, sonbahar.
küzde: Sonbaharda.
küzdiki: Sonbahardaki. Közdiki sughurush – Sonbahardaki sulama.
küzem: Sonbahar. Küzem yung – Sonbahar yünü.
küzemki: Sonbahardaki. Küzemki qoy qirkishta – Sonbahadaki koyun kırkıntında.
küzen: Kokarca.
küzet: Koruma, himaye. Küzet qilmaq – Korumak. Küzette turmaq – Koruma görevinde bulunmak.
küzetchi: Bekçi, muhafız.
küzetchilik: Bekçilik, muhafızlık. Küzetchilik qilmaq – Bekçilik yapmak.
küzetmek: Korumak, muhafaza etmek, bekçilik yapmak.
küzge: Güzlük ekin. Küzge bughday – Güzlük buğday.
küzgi: Güzlük ekin. Küzgi haydash – Güzlük ekin tarlasını sürme.
küzlek: Sonbahar barınağı.
küzlügi: Güzün. Küzlügi oqushlar bashlinidu – Güzün okullar açılıyor.
küzlük: Güzlük. Küzlük térilghu – Sonbahar ekini; güzlük ekin.
küzütüsh: Koruma, muhafaza etme, bekçilik yapma.
qabahet: a. Kabahat.
qabahetlik: a.u. Suçlu.
qabil: a. din. bk. qawul.
qabiliyet: a. Kabiliyet.
qabiliyetlik: a.u. Kabiliyetli.
qabiliyetsiz: a.u. Kabiliyetsiz.
qabiliyetsizlik: a.u. Kabiliyetsizlik.
qadaqchi: Çini tamircisi; kırılmış porselen takımlarını yamayan usta.
qadaqchiliq: Çini tamirciliği.
qadalmaq: Takılmak, saplanmak, sokulmak, dikilmek. Qadilip qarimaq – Diklenerek bakmak.
qadash: Takma, saplama, sokma, dikme.
qadashmaq: Takışmak, sokuşmak, saplaşmak. (beraber takmak, beraber sokmak, beraber saplamak).
qadatmaq: (qadimaq'tan) Taktırmak, sokturmak, saplatmak.
qadilish: Takılma, saplanma, sokulma, dikilme.
qadimaq: Takmak, saplamak, sokmak, dikmek. Tügme qadimaq – Düğme takmak.
qadir: a. Kudretli, güçlü. U bu ishqa qadir emes – O bu işi yapamaz.
qah-qah: Kahkaha. Qah-qah sélip külmek – Kahkaha atmak.
qahqahlimaq: Kahkaha atmak.
qaiaymiqanlishish: Kanşma, düzen bozukluğu.
qaide: a. Kaide.
qaja-qucha: Mutfak takımları.
qajuwa: Ağaçtan yapılmış yük eyeri.
qaqach: Kabuk (-ğu); uyuz, yara kabuğu.
qaqachliq: İrinli, cerahatli, çapaklı.
qaqachlimaq: Yara kabuğu olmak.
qaqaxlash: Kahkaha atmak.
qaqaxlashmaq: Kahkaha gülüşmek.
qaqaxlatmaq: (qaqaxlimaq'tan) Kahkaha güldürmek.
qaqaxlimaq: Kahkaha atmak. Qaqaxlap külmek – Kahkaha gülmek.
qaqaxlishish: Kahkaha gülüşme.
qaqaxlitish: Kahkaha güldürme.
qaqalmaq: Boğazına tıkanmak.
qaqas: Çıplak, şallak, gölgesiz, açık, çırılçıplak. Qaqas chöl – Çıplak çöl.
qaqildash: Bağırma, ötme.
qaqildimaq: Bağırmak, ötmek.
qaqilish: Boğazına tıkanma.
qaqir: bk. qaqira.
qaqish: ağ. bk. qéqish.
qaqlimaq: Kurutmak.
qaqmaq: Çakmak, kakmak, vurmak. Mix qaqmaq – Çivi çakmak. U derwazini qaqti – O kapıyı vurdu. Gilem qaqmaq – Halıyı silkelemek. U mörisige qaqti – O omuzuna vurdu. Qanat qaqmaq – Kanat sallamak, uçmak. Kirpik qaqmaq – Göz kırpmak.
qaqrang: Kurumuş. Qaqrang yer – Kurumuş yer.
qaqranglik: Solgun, donuk, cansızlık.
qaqwash: Homurdanan yaşlı kadın.
qaqwashlik: Homurdanma hali; hırçınlık.
qaqshatquch: bk. qaxshatquch.
qaqshatmaq: bk. qaxshatmaq.
qalaqche: u.f. 1. Küçük kürek 2. Kepçe.
qalaqlashmaq: Gerilemek, kültürsüzleşmek, yobazlaşmak.
qalaqliq: Gericilik, yobazlık.
qalaqlishish: Gerileme, kültürsüzleşme, yobazlaşma.
qalawut: ağ. Sırma ipliği.
qalash: Ateş yakma 2. Başka birinden bir şey isteme.
qalayman: bk. qalaymiqan.
qalaymanchiliq: bk. qalaymiqanchiliq.
qalaymiqan: Karışık, düzensiz.
qalaymiqanchiliq: Karışıklık, düzensizlik.
qalaymiqanlashmaq: Karışmak, düzensizlik.
qalaymiqanlashturmaq: (qalaymiqanlashmaq'tan) Karıştırmak, düzeni bozmak.
qalaymiqanlashturush: Karıştırma, düzeni bozma.
qalaymiqanliq: bk. qalaymiqanchiliq.
qalduq: Kalıntı.
qalduqsiz: Kalıntısız.
qaldurmaq: Bırakmak. Héchnerse qaldurmay – Hiçbir şey bırakmadan. Emeldin qaldurmaq – Yürürlükten kaldırmak. Ishtin qaldurmaq – İşten alıkoymak. Köngül qaldurmaq – Gönül kırmak.
qaldurush: Bırakma.
qalghach: Kırlangıç.
qalghini: Kalanı, kalıntısı.
qalghu: Başak kalıntısı.
qalighach: bk. qalghach.
qalighir: ağ. bk. pashna.
qalimaq: Ateş yakmak 2. Başka birinden bir şey istemek.
qalqan: Kalkan. Qulaq qalqini – Kulağın dış yaprağı.
qalqanbez: anat. Kalkan bezi.
qalqansuman: Kalkansı; kalkana benzer.
qalmaq: Kalmak. Yaxshi qéling! – Hoşça kalın! Arqida qalmaq – Geri kalmak. Manga qalghini shu – Bana kalanı şu. Könglüm qaldi – Gönlüm kırıldı. Shuning bilen qalmastin – Öyle olmasına rağmen. Manga qalsa – Bana göre. Uninggha qalghanda – Ona kalırsa. Ayaqtin qalmaq – Yürüyememek. Uyqudin qalmaq – Uyuyamamak. Ikki otturida qaldim – Arada kaldım. Ishtin qalmaq – İşten kalmak; işe gidememek. Tildin qalmaq – Konuşamamak. Aghrighingiz qaldimu? – İyileştiniz mi? Qélip qalmaq – Kalmak, kalıvermek. Oqushtin qalmaq – Okuldan kalmak, okula gidememek.
Qalmaq: Kalmuk. Qalmaq ayili – Kalmuk kadını. Qalmaq tili – Kalmuk dili. Qalmaq qoy – Kalmuk koyunu; bir tür koyun.
qalpaq: Kalpak, şapka.
qalpaqchi: Kalpakçı, şapkacı.
qaltirash: Titreme.
qaltiratmaq: (qaltirimaq'tan) Titretmek.
qaltirimaq: Titremek.
qaltiritish: Titretme.
qaltis: Sağlam, güzel, ünlü 2. Zor, bileşik.
qaltisliq: Sağlamlık, güzellik, ünlülük 2. Zorluk, güçlük.
qaltus: Çıkık, çıkmak.
qalun: Bir tür musiki aleti.
qamaqxana: u.f. Hapishane.
qamal: Kuşatma. Qamal haliti – Kuşatma hali.
qamalmaq: Hapsedilmek 2. Kuşatılmak.
qamash: Hapsetme. Türmige qamash – Hapishaneye hapsetme.
qamashturmaq: (qamashmaq'tan I) Kamaştırmak.
qamatturmaq: (qamatmaq'tan) Hapsettirmek.
qamcha: Kamçı. Qamcha sépi – Kamçı sapı. Qamcha yémek – Kamçı yemek.
qamchi: bk. qamcha.
qamchigül: u.f. Bir tür çiçek adı.
qamchilash: Kamçılama.
qamchilashmaq: Kamçılaşmak.
qamchilatmaq: (qamchilimaq'tan) Kamçılatmak.
qamchilimaq: Kamçılamak; kamçı ile vurmak.
qamchuq: ağ. Ağız.
qamdash: Sağlama, temin etme, garantileme.
qamdimaq: Sağlamak, temin etmek, garantilemek. Kiyim bilen qamdimaq – Giysi ile temin etmek.
qamet: a. Boy, vücut.
qamghaq: bot. Deve dikeni.
qamimaq: Hapsetmek 2. Kuşatmak.
qamlashmaq: Yakışmak, güzel olmak, olmak. Bu ishing qamlashmidi – Bu işin güzel olmadı.
qamlashturmaq: (qamlashmaq'tan) Yakıstırmak, iyisini yapmak, güzelini yapmak. Xetni tolimu qamlashturup yézip berdi – Mektubu güzel bir şekilde yazıp verdi.
qamus: a. Kamus, ansiklopedi.
qamuschi: a.u. Ansiklopedik bilgi sahibi adam.
qamush: ağ. bk. qomush.
qan: Kan. Qan azliq – Kan azlık. Qan aylinishi – Kan dolaşımı. Qangha boyumaq – Kana bulamak. Qan tomur – Kan damarı. Qan shorighuchi – Kan içici. Qan yighlimaq – Kan ağlamak.
qanaet: a. Kanaat. Qanaet qilmaq – Kanaat etmek.
qanaetchan: a.u. Kanaatkar.
qanaetchanliq: a.u. Kanaatkarlık.
qanaetlik: a.u. bk. qanaetchanliq.
qanaetsiz: a.u. Kanaatsiz.
qanaetsizlik: a.u. Kanaatsizlik.
qanal: Kanal. Süweysh qanili – Süveyiş Kanalı.
qanar: Büyük çuval.
qanash: Kanama.
qanat: Kanat. Uchar qanatlar – Kuşlar. Qanat qaqmaq – Kanat sallamak. Qanat chiqarmaq – Kanat çıkarmak. Qanat yaymaq – Açılmak, yayılmak.
qanatlanmaq: Coşmak.
qanatmaq: (qanimaq'tan) Kanatmak. U qolini qanitip aldi – O elini kanattı.
qanatsiz: Kanatsız.
qanche: Kaç, ne kadar. Bir qanche – Birkaç. Qanche turudu? – Fiyatı ne kadar? Qanchidin qanche – Çok çok.
qanche-qanche: Çok çok.
qanchen: Kaç, ne kadar.
qanchiq: bk. qanchuq.
qanchilik: Kaç, ne kadar. Bu yil qanchilik bughday alding? – Bu yıl ne kadar buğday ürünü aldın?
qanchinchi: Kaçıncı.
qanchuq: Kancık köpek, dişi köpek.
qanda: tar. Nerede.
qandagh: bk. qandaq.
qandaghlighi: Nasıl olduğu.
qandaq: Nasıl. Ishler qandaq? – İşler nasıl? Héch qandaq – Hiç. Her qandaq – Her hangi, her türlü. Qandaq kishi bolmisun – Kim olursa olsun. Qandaq qilip bolmisun – Ne yapıp yapıp. Qandaq qilisen? – Ne yapacaksın? Qandaqtu – Nasıldır. Qandaq bolsa shundaq – Nasıl olsa öyle. Qandaq biley – Nasıl bilirim. Qandaqla bolmisun – Nasıl olursa olsun. Qandaqche – Nasıl olup. Qandaq qilip – Ne yapıp. Qandaqlarche – Nasıl olup. Qandaqtur – Nasıldır.
qandin: tar. Nereden.
qandurmaq: (qanmaq'tan) Suya doyurmak, tatmin ettirmek, doyurmak.
qandurush: Suya doyurma, tatmin ettirme, doyurma.
qang: Basarak düzeltme.
qangaltir: Sac, teneke.
qangqimaq: Kabarmak, şişmek 2. Sıçramak.
qangqish: Kabarma, şişme 2. Sıçrama.
qangruq: Hımhım.
qangruqlanmaq: Hımhım etmek.
qangsatmaq: (qangsimaq'tan) Dumanlatılmak, duman çıkarmak.
qangsiq: Duman, tütsü; bk. qériq.
qangsimaq: Dumanlanmak, tütmek.
qangsitish: Dumanlatma, duman çıkarma.
qangsha: bk. qangshar.
qangshar: Burnun kökü.
qangsharliq: Burni qangsharlik – Burun kökü yüksek.
qangtarmaq: bk. qangturmaq.
qangturmaq: Atın dizginini geri çekerek eyerin kaşına takmak; atı otlatmamak.
qangturush: Atın dizginini geri çekerek eyerin kaşına takma; atı otlatmama.
qanxor: u.f. Kaniçici, gaddar.
qanxorluq: u.f.u. Kaniçicilik, gaddarlık.
qanimaq: Kanamak.
qanitish: Kanana, kanatış.
qanliq: Kanlı. Salkin qanliq – Serin kanlı; soğuk kanlı. Qanliq jeng – Kanlı savaş.
qanmaq: Kanmak. Uyqum qandi – Uykuya kandım. Qanghiche yügürmek – Doya doya koşmak.
qansirash: Kan kaybetme.
qansiratmaq: (qansirimaq'tan) Kan kaybettirmek.
qansirimaq: Kan kaybetmek.
qansiritish: Kan kaybettirme.
qansiz: Kansız, soluk, solgun, sararmak, sönük.
qansizlanmaq: Kansızlanmak.
qansizlik: Kansızlık.
qanun: a. Kanun. Asasiy qanun – Anayasa. Qanun chiqarmaq – Kanun çıkarmak. Qanungha muwapiq – Kanuna uygun.
qanunchi: a.u. Hukukçu, hukuk bilgini.
qanunchiliq: a.u. Hukukçuluk.
qanunen: a. Kanuna göre, kanuna esasen.
qanuniy: a. bk. qanunluq.
qanuniyet: a. Kanuniyet.
qanuniyetlik: a.u. Kanunluk; kanuna uygunluk.
qanunlashmaq: a.u. Kanunlaşmak.
qanunlashturmaq: a.u. (qanunlashmaq'tan) Kanunlaştırmak.
qanunlashturush: a.u. Kanunlaştırma.
qanunluq: a.u. Kanunî, yasal, meşru.
qanunsiz: a.u. Kanunsuz.
qanunsizliq: a.u. Kanunsuzluk.
qanunshunas: a.f. Hukukçu.
qanunshunasliq: a.f.u. Hukukçuluk.
qap-qap: Çuval-çuval, çok çuval. Qap-qap bughday – Çok çuvallarda buğday.
qapakchomüch: Süs kabağı.
qapaqwash: Ahmak, kalın kafalı; bk. qapaq bash.
qaparghan: Nasırlı, nasır bağlamış. Qaparghan qollar – Nasırlı eller.
qaparma: Çıkıntılı, kabartılı, tümsekli.
qaparmaq: Kabarmak, şişmek, taşmak.
qapartish: Kabarcık hasıl etme.
qapartqa: Sivilce, ergenlik.
qapartqu: ağ. bk. seynek.
qapartma: Nasır; su toplamış kabarcık.
qapartmaq: (qaparmaq'tan) Kabarcık hasıl etmek.
qapatérek: Titrek kavak.
qapchighay: Boğaz, dağ boğazı.
qapchuq: Çuval, torba.
qapiye: a. Kafiye.
qapiyileshtürmek: (qapiyleshmek'ten) Kafiyelendirmek.
qapiyileshtürülmek: a.u. Kafiyelendirilmek.
qapiyilik: a.u. Kafiyeli.
qapiyleshmek: a.u. Kafiyelenmek.
qapqa: Kapı. Dérize qapqisi – Pencere kapağı.
qapqaq: Kapak. Meshning qapqighi – Sobanın kapağı.
qapqan: Kapan, demir kapan. Qapqangha chüshmek – Kapana düşmek.
qaplan: Kaplan.
qaplash: Kaplama, örtme, kapatma.
qaplashmaq: Kaplama dikiş işine yardımlaşmak 2. Çuvala doldurma işine yardımlaşmak.
qaplatmaq: (qaplimaq'tan) Kapattırmak.
qaplatturmaq: Kapattırmak.
qaplimaq: Kaplamak, örtmek, kapatmak.
qapliwalmaq: Kapatmak, örtmek.
qapsalmaq: Sarılmak, kuşatılmak.
qapsash: Kapsama, sarma, kuşatma.
qapsatmaq: (qapsimaq'tan) Kapsatmak, sardırmak, kuşattırmak.
qapsilish: Sarılma, kuşatılma.
qapsimaq: Kapsamak, sarmak, kuşatmak.
qapsitish: Kapsatma, sardırma, kuşattırma.
qaptal: Böğür, yan, etek, yamac. Tagh qaptili – Dağ eteği. Uning qaptilighimu kelmeydu – O umursamaz.
qapughan: ağ. bk. tutqaq.
qar: Kar. Qar borini – Kar fırtınası. Qar yéghiwatidu – Kar yağıyor. Qar yoli – Kar yolu.
qara: Kara, siyah. Tüm qara – Tüm kara. Qéniq qara – Tüm kara. Qap-qara – Kapkara. Qara bulutlar – Kara bulutlar. Qara chachliq – Siyah saçlı. Qara qash – Kara kaş. Qara qashliq – Kara kaşlı. Qara közlük – Kara gözlü. Qara ish – Amele işi. Qara hizmet – Amele işi. Qara at – Siyah at. Qaraqashqa – Siyah benek. Qara toruq – Koyu kırmızı. Qazangha yoluqsang qarisi yuqar – Kazana değinsen karası bulaşır. Yiraqta bir qara köründi – Uzakta bir şey göründü. Qarigha almaq – Hedefe almak; nişanlamak. Qara tutmaq – Yas tutmak. Qara örük – Erik kurusu. Qara öy – Keçe çadır, göçebe çadırı. Qara ishchi – Amele, hademe. Qara ilan – Siyah yılan. Qara boran – Fırtına. Qara bughday – Çavdar. Qara tal – Söğüt. Qara janggal – Koyu orman. Qara xet – Ölüm haberi; birisinin ölümünden haber veren mektup. Qara chilan topa – Kara toprak. Qara ter – Cok ter. U qara terge chüshti – O çok terledi. Qara terge chüshürmek – Çok terletmek. Qara sulu – Çim. Qara sona – Devedikeni. Qara qarighay – Akçam, köknar. Qara yaghach – Karağaç, karaağaç. Köz karisi – Göz bebeği. Qara qotaz – Bir tür deve. Qara küch – Kaba kuvvet. Qara guruh – Koyu gerici ekip. Qara guruhchi – Koyu gerici. Qara mal – Büyük baş hayvan. Aq-qarini tonughan – Aydın, anlayışlı, bilgili. Ichi qara – İçi kara; kötü niyetli. Bexting qara bolmisun! – Bahtlı ol! Qara soghaq – Ayaz. Qara niyet – Karaniyet, kötü niyetli. Yüzi qara – Yüzü kara, alçak, namussuz. Yörigi qara – Namussuz, dürüst olmayan. Köngli qara – Namussuz, dürüst olmayan. Qara basmaq – Sayıklamak, hezeyan etmek. Qara basqur! – Lanet olsun! Qarangni körsetmeysen? – Neredesin, görünmüyorsun? Qara qilmaq – Karalamak. Qara yuqturmaq – Karaya bulaşmak; karalanmak. Qara künler – Kara günler. Qara seherde – Sabahın köründe.
qaraghoja: Sığırgık. Qaraghoja uwisi – Sığırcık yuvası.
Qaraxaniler: Karahanlılar.
Qaraxitay: Karahıtay.
qarakézik: t. Tifüs, lekeli humma.
qaraköl: Astragan; astragan kürkü; karakül.
qaraküye: bot. Şarbon.
Qaraqalpaq: Karakalpak (bir Türk boyunun adı).
qaraqargha: Kara karga.
qaraqchi: Haydut, yol kesen. Déngiz qaraqchisi – Deniz haydutu.
qaraqchiliq: Haydutluk, yol kesicilik. Qaraqchiliq qilmaq – Haydutluk yapmak.
qaraqoyuqluk: İtişip kakışmak; izdiham.
qaraqumchaq: Esmer, yağız.
qaraqurt: zool. Kara kurt.
qaralmaq: Bakılmak.
qaram: Kaba, kibirli, mağrur, cüretli. Qaram yigit – Cüretli yiğit (delikanlı).
qaramalan: Karışık.
qaramliq: Kabalık, cesurluk, cüretkârlık.
qaramtu: bk. qaramtul. Qaramtu kök – Koyu gök (mavi).
qaramtul: Esmer.
qarangghu: Karanlık. Tang qarangghusi – Sabahın körü. Tüm qarangghu – Büsbütün karanlık. Qarangghu chüshti – Karanlık oldu. Qarangghu qilmaq – Gölgelemek; karanlık yapmak. Qarangghu bazar – Karaborsa. Qarangghu bazar qilmaq – Karaborsa yapmak. Könglüm qarangghu bolup yürüptu – Canım sıkılmaktadır.
qarangghuchiliq: Karanlık.
qarangghulanmaq: Karanlık olmak.
qarangghulashmaq: Karanlık olmak. Közüm qarangghulushup ketti – Başım döndü.
qarangghulatmaq: (qarangghulimaq'tan) Karanlık yaptırmak.
qarangghulimaq: Karanlık yapmak; gölge yapmak.
qarangghuluq: Karanlık. Tün qarangghulughi – Gece karanlığı. Qarangghuluqta – Karanlıkta.
qaranmaq: Bakınmak; durumunu yoklamak.
qarap: Bakarak. Algha qarap – Öne bakarak; öne doğru.
qarar: a. Karar. Bir qarargha kelmek – Karar almak. Qarar qilmaq – Karar vermek. Qarar chiqarmaq – Karar çıkarmak. Qarari yoq – Adem kararsız adam. Qarar tapmaq – Kesinleşmek.
qarargah: a.f. tar. Karargah.
qararsiz: a.u. Kararsız.
qararsizliq: a.u. Kararsızlık.
qaras-qurus: takl. Gıcırtı.
qarash: Bakış, bakma. Bir qarashta – İlk bakışta. Köz qarash – Bakış açısı, görüş, açı.
qarashlik: Ait, bağlı, mensup. U bizge qarashliq – O bize ait.
qarashmaq: Bakışmak, birbirine bakmak.
qarashsiz: Bakımsız. Qarashsiz qalghan bagh – Bakımsız bırakılmış bahçe.
qarashturmaq: (qarashmaq'tan) Araştırmak, izlemek, aramak.
qarashturush: Araştırma, izleme, arama.
Qarataghliq: Karataglık (17. yüzyılda ortaya çıkmış, Doğu Türkistan'daki hocalar ekibinin adı: "Aqtaghliqlar" ve "Qarataghliklar" adını taşıyan bu iki ekip birbirine düşman olarak siyasi sahnede görülmüştür).
qaratquzmaq: (qaratmaq'tan) Baktırmak.
qaratma: Dolanım, dolaşım, deveran.
qaratmaq: (qarimaq'tan) Baktırmak. Aghriqni qaratmaq – Hastayı baktırmak. Yerge qaratmaq – Utandırmak; yüzünü kızartmak.
qarayaghach: Karaağaç.
qaraymaq: Kararmak. Qash qarayghan – Çağda karanlık indiğinde, hava karardığında.
qaraytmaq: (qaraymaq'tan) Karartmak.
qarayturmaq: bk. qaraytmaq.
qarchigha: Aladoğan.
qarchighay: bk. qarchigha.
qarchuk: Göz bebeği. Közning qarchughi – Göz bebeği.
qargha: bk. qagha.
qarghash: Lanetleme, beddua etme.
qarghatmaq: (qarghimaq'tan II) İcbar, zorlama.
qarghay: ağ. Aladoğan.
qarghu: Karga.
qarghuyapilaq: Baykuş.
qari: a. din. Hafız.
qarichilan: Koyu siyah.
qarichiraq: Kandil.
qarichuq: Göz bebeği. Qarichughidek saqlimaq – Göz bebeği gibi korumak.
qaridash: Karalama.
qaridimaq: bk. qarilimaq.
qarighanda: Nispeten, göre. Ötken yilgha qarighanda – Geçen yıla nispeten. Élinghan xewerlerge qarighanda – Alınmış haberlere göre. Uning étishigha qarighanda – Onun söylediğine göre.
qarighay: Çam (ağacı).
qarighayliq: Çamlık. Qarighayliq janggal – Çam ormanı.
qarighayzar: u.f. Çam ormanı.
qarighayzarliq: u.f.u. Çam ormanlığı.
qarighu: Kör, ama. Tughma qarighu – Doğuştan kör. Qarighu bolmaq – Kör olmak. Qarighu üchey – anat. apandis, körbarsak. Qarighu yapilak – zool. puhu kuşu. Qarighu téke – Kör ebe oyunu.
qarighucha: Sığırcık, çekirge kuşu. Ala qarighucha – Alaca sığırcık.
qarighuchiliq: Uning andaq-shundaqlargha qarighuchiligi yoq édi – Onun öylesi ve böylesine bakacak hali yoktu.
qarixana: Kur'an kursu.
qariküreng: Siyah-gri, kurşun rengi.
qariqash: Kara kaş.
qariqat: Siyah frenküzümü.
qariqatliq: Siyah frenküzümlüğü.
qarilanmaq: Karalanmak.
qarilash: Karalama.
qarilatmaq: (qarilimaq'tan) Karalatmak, siyahlatmak.
qariliq: Karalık, siyahlık 2. Yas, müsibet, matem.
qarilimaq: Karalamak.
qarilinish: Karalanma.
qarim: Devrik, yatık. Qarim yaqa – Devrik yaka; yatık yaka.
qarimaqliq: Bakış hali, nazar hali.
qarimastin: Bakmadan. Özige qarimastin – Kendine bakmadan. Héchnémige qarimastin – Hiçbir şeye bakmadan.
qarimu-qarshi: Karşı, karşıt, çelişki.
qarimu-qarshiliq: Karşıtlık, zıtlık, çelişki.
qarimuch: Karabiber.
qarimuq: bot. Karamuk (-ğu).
qarin: Karın; bk. qérin. Qarning toqmu? – Karnın tok mu?
qarisan: t. Şarbon.
qarita: İlgi, atıf, yönelik, doğru. Manga qarita – Bana yönelik.
qaritaz: Anka.
qaritilmaq: Yönünü doğrultmak.
qaritip: Doğru, yönlendirip, atıfta bulunarak. U manga qaritip éytti – O bana atıfta bulunarak söyledi. Yerge qaritip yatquzmaq – Yüzü koyun yatırmak.
qaritish: Baktırma.
qariwetmek: Kıvırmak, çevirmek, bükmek.
qariwétish: Kıvırma, çevirme, bükme.
qariwul: Karakol, nöbetçi.
qariwulxana: u.f. Karakolhane.
qariwulluq: Bekçilik. Qariwulluq qilmaq – Bekçilik yapmak.
qarishish: Birbirine bakma.
qariyagh: bk. qarimay.
qariyaghach: Karağaç, karaağaç.
qariyish: Karayma, siyahlanma. Yer qariyishqa bashlidi – Kar eriyip, yer açılmaya başladı.
qariyüz: Karayüz, alçak herif, namussuz.
qariyüzlük: Alçaklık, namussuzluk.
qarliq: Karlı. Qarliq boran – Karlı fırtına.
Qarluq: Karluk (bir Türk boyunun adı).
qarmaq: Olta, çengel iğne. Qarmaq salmaq – Olta atmak. Qarmaqqa élinmaq – Oltaya yakalanmak; olta yemini kapmak.
qarmash: Kapma, yapışma, yakalama.
qarmimaq: Kapmak, yapışmak, yakalamak.
qarmughuch: Dokunaçlar; duyarga.
qarmush: bk. qarimuch.
qars-qurs: takl. Gıcırdı.
qarsildash: Gıcırdama, şaklama.
qarsildatmaq: (qarsildimaq'tan) Gıcırdatmak, şaklatmak. Barmaqlarni qarsildatmaq – Parmakları şaklatmak.
qarsildimaq: Gıcırdamak, şaklamak.
qarsilditish: Gıcırdatma, şaklatma.
qarsuqan: ağ. Devekuşu; bk. tögiqush.
qarshi: Karşı. Qarshi tesir – Karşı etki. Qarshi zerbe – Karşı darbe. Qarshi hujum – Karşı hücum. Qarshi kélish – Karşı gelme. Qarshi qoymaq – Karşı koymak. Qarshi qoyush – Karşı koyuş. Qarshigha – Karşıya. Qarshi bolmaq – Karşı olmak. Bir-birige qarshi – Birbirine karşı. Qarshi turmaq – Karşı gelmek. Qarshi chiqmaq – Karşı çıkmak. Qarshi kelmek – Karşı gelmek. Qanungha qarshi – Kanuna karşı, kanuna aykırı. Qarshi heriket – Karşı hareket. Qarshi almaq – Karşılamak. Qarshi élish – Karşılama.
qarshida: Karşıda.
qarshilash: Karşılama.
qarshilashmaq: Karşılaşmak.
qarshilashturmaq: (qarshilashmaq'tan) Karşılaştırmak.
qarshilashturush: Karşılaştırma.
qarshiliq: Karşılık. Qarshiliqqa uchrimaq – Karşı tepkiye uğramak. Qarshiliq körsetmek – Direnmek, itiraz etmek. Qarshiliq qilmaq – Karşı koymak.
qarshiliqsiz: Engelsiz, serbest, mâniasız.
qarshilimaq: Karşılamak.
qarshilishish: Karşılaşma.
qarshisida: Karşısında.
qartiwaz: Kumarbaz, kumarcı.
qarughi: ağ. bk. qarighu.
qaruna: ağ. bk. qorultaz.
qarushqu: ağ. bk. böri.
qasi: ağ. bk. qaysi.
qasiwal: ağ. Maşa, kıskaç, pens.
qasqan: Ağaç veya kamıştan yapılmış buhar kazanı; ağaçtan yapılmış buhar tenceresi.
qasnaq: Yan, taraf, yön, cihet. Yolning ikki qasnighida – Yolun iki tarafında.
qasraq: Kabuk (-ğu). Yilanning qasrighi – Yılanın kabuğu. Qasraq tashlimaq – Kabuk atmak.
qassap: a. Kasap.
qassapchiliq: Kasaplık.
qasu: ağ. bk. qaysi.
qat-qat: Katmer katmer.
qata: ağ. Ökçe; bk. pashna.
qatang: Sert, sertçe.
qatangghur: Damarlı, kuru, sinirli 2. Sert, sertçe.
qatangghurluq: Damarlılık, kuruluk, sinirlilik 2. Sertlik, kabalık.
qatangliq: Sertlik. Qatangliq qilmaq – Sertlik etmek.
qatar-qatar: Sıra sıra.
qatarlash: Sıralama.
qatarlashmaq: Sıraya girmek; sıraya geçmek.
qatarlashturmaq: (qatarlashmaq'tan) Sıraya koymak; sıraya geçirmek.
qatarlashturush: Sıraya koyma; sıraya geçirme.
qatarlik: Gibi, yanısıra. Aqsu qatarliq jaylarda – Aksu gibi yerlerde.
qatarlimaq: Sıralamak.
qatarlishish: Sıraya geçme.
qatil: a. Katil, öldüren.
qatillerche: a.u. Katillerce, katiller gibi.
qatilliq: a.u. Katillik. Katillik qilmaq – Katillik etmek.
qatirash: Koşma; hızlı yürüme.
qatiratmaq: (qatirimaq'tan) Koşturmak; hızlı yürütmek.
qatirimaq: Koşmak, hızlı yürümek.
qatiritish: Koşturma; hızlı yürütme.
qatqan: Kurumuş, sertleşmiş, bayatlamış. Qatqan nan – Bayat ekmek.
qatlam: Kat, tabaka. Üstki qatlanida – Üst katta.
qatlamliq: Katmer katmer. Asasiy qatlamliq hökümet orunliri – Alt tabaka hükümet kurumlan.
qatlanma: Katlanır; açılır kapanır. Qatlanma pichaq – Açılır kapanır bıçak.
qatlanmaq: Üst üste gelmek; üst üste yığılmak.
qatlash: Katlama, bükme.
qatlashmaq: Üst üste olmak, bükülmek, kıvrılmak.
qatlatmaq: (qatlimaq'tan) Katlatmak, büktürmek, kıvırtmak, üst üste koydurmak.
qatlima: Kat, tabaka.
qatlimaq: Katlamlak, bükmek, kıvırmak. Qeghezni ikkige qatlidim – Kağıdı ikiye katladım.
qatmal: Durgun.
qatmallik: Durgunluk.
qatmu-qat: Üst üste.
qatnash: Ulaşım. Tömür yol qatnishi – Demir yol ulaşımı. Qatnash yolliri – Ulaşım yollan. Méning bu ishke qatnishim yoq – Benim bu iş ile ilişkim yok.
qatnashchi: İştirak eden, iştirakçi. Yighin qatnashchiliri – Toplantıya katılanlar.
qatnashquchi: İştirakçi.
qatnashmaq: Katılmak, iştirak etmek 2. Beraber katılmak.
qatnashturmaq: (qatnashmaq'tan) Katıldırmak, iştirak ettirmek.
qatnashturulmaq: Katıldırılmak; iştirak ettirilmek.
qatnimaq: Ulaşmak. Poyizlar qatnap turudu – Aralıksız tren ulaşımı var.
qatnishish: Katılma, iştirak etme.
qatrash: Koşma, koşarak yürüme.
qattiq: Katı, sert. Qattiq jisim – Sert cisim. Qattiq chariler – Sert çareler. Qatlik jaza – Sert ceza. Qattiq muamile – Sert muamele. Qattiq jeng – Şiddetli savaş. Qattiq talash – Şiddetli kavga. Qattiq heriket – Şiddetli hareket. Qattiq soghuq – Sert soğuk, ayaz. Qattiq uyqa – Derin uyku. Qattiq uxlaydu – Uykusu derin. Qattiq awaz – Sert ses. Qattiq awaz bilen – Sert bir sesle. Qattiq adem – 1) Sert adam 2) Cimri adam. Baghri qattiq – Bağrı taş. Qattiq elem – Acı öfke. Qattiq turush – Sebatkârlık, direşkenlik. Qattiq qolluq – 1) Serdik 2) Cimrilik. Qattiq turuwalmaq – Israr etmek, direnmek. Qattiq ketmek – Sertleşmek, ileri gitmek, aşın sertleşmek. Qattiq qattiq gep qilmang – Sert konuşmayın.
qattiq-quruq: Kuru.
qattiqchiliq: Qattikchiliq yillar – Ağır yıllar.
qattiqlashmaq: Sertleşmek 2. Kurumak 3. Zorlaşmak.
qattiqliq: Sertlik 2. Cimrilik 3. Yoksulluk, zorluk.
qattiqlishish: Sertleşme 2. Kuruma 3. Zorlaşma.
qatun: ağ. bk. xotun.
qaturmaq: Dondurmak 2. Kurutmak 3. Sertleştirmek. Bash qaturmaq – Kafa çalıştırmak. Béshimni qaturma – Kafamı karıştırma; Zihnimi kurcalama.
qaturulmaq: Dondurulmak 2. Kurutulmak 3. Sertleştirilmek.
qaturulush: Dondurulma 2. Kurutulma 3. Sertleştirilme.
qaturush: Dondurma 2. Kurutma 3. Sertleştirme.
qawaqxana: r.f. Meyhane.
qawan: Erkek domuz, yaban domuzu.
qawash: Havlama, ürüme.
qawighan: Kötü, kindar, öfke dolu. Qawighan isht – Kötü köpek.
qawimaq: Havlamak, ürümek.
qawlanmaq: Kuşatılmak.
qawlash: Kuşatma.
qawlatmaq: (qawlimaq'tan) Çevreletmek, kucaklatmak, kuşattırmak.
qawlimaq: Kuşatmak.
qawsimaq: bk. qapsimaq.
qawul: a. 1. Uygun 2. Sakin, uslu 3. Sağlam, güçlü. Qawul at – Güçlü at.
qawulluq: Uygunluk, usluluk, güçlülük.
qawun: ağ. bk. qoghun.
qawushmaq: Kavuşmak, görüşmek.
qawushturmaq: (qawushmaq'tan) Kavuşturmak, teşekkül ettirmek.
qawushush: Kavuşma, görüşme.
-qa: Yön eki. Bashqa – Başa. Baqqa – Bağa. Qayaqqa? – Nereye?
qach-qach: Toplu kaçış. Birdemde qach-qach bolup ketti – Bir anda toplu kaçış oluverdi.
qacha: Mutfak takımı, kase, kutu, kap. Héjir qacha – Saksı, çorba kaseleri.
qacha-qomuch: Mutfak takımı. Xumdanda pishurulghan qacha-qomuchlar – Kilden yapılmış mutfak takımları.
qacha-qomush: bk. qacha-qomuch.
qacha-quda: Küçük mutfak takımı 2. Kız alan ve kız veren karşılıklı dünür.
qacha-qudiliq: Hem kız alan hem kız veren dünürlük.
qachaq: Kaçak.
qachaqliq: Kaçaklık.
qachan: Ne zaman. Qachanla bolsa – Her zaman. Qachanla bolmisun – Her ne zaman. Qachandin béri? – Ne zamandan beri? U her qachan shundaq – O her zaman şöyle. Her qachan – Her zaman.
qachandur: Ne zamandır.
qachanghiche: Ne zamana kadar.
qachanqi: Ne zamanki. Qachanqi xewer? – Ne zamanki haber?
qachi: bk. qaycha.
qachilanmaq: Doldurulmak, sandıklanmak, sarmalanmak.
qachilash: Doldurma, ambalaj yapma, sandıklama, sarmalama.
qachilatmaq: (qachilimaq'tan) Doldurtmak, ambalaj yaptırmak.
qachilimaq: Doldurmak, ambalaj yapmak, sandıklamak, sarmalamak.
qachqaq: bk. qachqun.
qachqaqliq: bk. qachqunluq.
qachqun: Kaçak, firarı.
qachqunchi: bk. qachqun.
qachqunchiliq: bk. qachqunluq.
qachqunluq: Kaçma hali, firar hali.
qachmaq: Kaçmak. Qéchip qutulmaq – Kaçıp kurtulmak. Qéchip ketmek – Kaçmak. Men ishtin qachmaymen – Ben işten kaçmam.
qachughu: ağ. bk. qarchigha.
qagha: Karga. Qara qagha – Kara karga.
qaghash: bk. qarghash.
qaghdal: Kurnaz, anasının gözü, cin.
qaghdalliq: Kurnazlık.
qaghdalma: bk. qaghdal.
qaghdalmiliq: bk. qaghdalliq.
qaghi: ağ. bk. kazhul.
qaghildatmaq: (qaghildimaq'tan) Bağırtmak.
qaghildimaq: Bağırmak.
qaghjiraq: Kurumuş, kupkuru olmuş.
qaghjirash: Kurup çatlama.
qaghjiratmaq: (qaghjirimaq'tan) Kurutup çatlatmak.
qaghjirimaq: Kurup çatlamak.
qaghjiritish: Kurutup çatlatma.
qaxlanghan: İste veya güneşte kurutulmuş.
qaxlanmaq: Ateşte veya güneşte ısınmak; güneşlenmek, islenmek.
qaxlash: İste kurutma, ateşte kurutma, güneşte kurutma.
qaxlatmaq: (qaxlimaq'tan) İste kurutturmak; ateşte kurutturmak; güneşte kurutturmak.
qaxlimaq: İste kurutmak, ateşte kurutmak, güneşte kurutmak.
qaxlinish: Ateşte ısınma, islenme, güneşlenme.
qaxlitish: İste kurutturma, ateşte kurutturma, güneşte kurutturma.
qaxwash: Geveze, çenesi düşük.
qaxwashliq: Gevezelik, çene düşüklüğü.
qaxshal: Gevşek, dermansız, bitkin, yaşlanmış. Qaxshal bolmaq – Bitkin olmak, dermansız olmak.
qaxshash: Zayıflama, ezilme, perişan olma, ağlama, hıçkırma, çok isteme, can atma.
qaxshatquch: Yıkıcı, yok edici, tahripkar. Qaxshatquch zerbe – Yıkıcı darbe.
qaxshatmaq: (qaxshimaq'tan) 1. Zayıflatmak 2. Ezmek, sarsmak 3. Ağlatmak, perişan etmek.
qaxshimaq: Zayıflamak, ezilmek, perişan olmak, ağlamak, çok istemek, can atmak.
qaxshitish: Zayıflatma 2. Ezme, sarsma 3. Ağlatma, perişan etme.
qash-qapaq: Kaş ve göz kapağı. Qash-qapighingni türme – Suratını bozma.
qasha: Duvar, tahta perde, çit.
qashadimaq: Çitle çevirmek.
qashang: Tembel, miskin, haylaz 2. İnatçı, harın. Qashang at – Harın at. 3. Kör, kesmez, küt. Qashang pichaq – Kör bıçak.
qashanglashmaq: Körleşmek.
qashangliq: Tembellik, haylazlık. 2. İnatçılık, harınlık 3. Körlük, kesmezlik, kütlük.
qasharish: Körleşme, kesmeme, kütleşme.
qasharmaq: Körleşmek, kesmemek, kütleşmek.
qashartish: Körletme, kütletme.
qashartmaq: (qasharmaq'tan) Körletmek, kütletmek.
qashirish: bk. qasharish.
qashqa: Benek, pul. Qashqa at – Benekli at, pullu at. Qara qashqa at – Siyah benekli at. Qashqa bash – Dazlak, cavlak.
qashqaldaq: zool. Su tavuğu.
Qashqari: Kaşgarlı.
qashqiwash: Dazlak, cavlak. Qashqiwash bolup qalmaq – Dazlak olmak.
qashqoghlaq: Porsuk (-ğu).
qashqunchi: ağ. bk. qachqun.
qashlash: Kaşıma.
qashlatmaq: (qashlimaq'tan) Kaşıtmak.
qashlimaq: Kaşımak.
qashlitish: Kaşıtma.
qashshaq: Pinti, pintilik.
qashshaqlashmaq: Fakirleşmek, yoksullaşmak, fukara olmak.
qashshaqliq: Cimrilik, hasislik 2. Kurnazlık.
qashtash: Kaş taşı, süs taşı.
qashyar: Kenar, sahil, kıyı, yaka.
qay: Hangi. Qay terepke barisen? – Hangi tarafa gideceksin?
qayaqtin: Nereden. Kayaqtindur? – Neredendir?
qayan: ağ. Nereye. Qayan ketkinini bilmeymen – Nereye gittiğini bilmiyorum.
qayanda: ağ. Nerede. Atam kayanda yürür? – Atam nerededir?
qayash: Akraba, yakın akraba.
qayashlik: Yakın akrabalık.
qaycha: Makas, sındı.
qaychilash: Makas ile kesme.
qaychilashmaq: Makas ile kesişmek.
qaychilatmaq: (qaychilimaq'tan) Makasla kestirmek.
qaychilimaq: Makasla kesmek.
qayda: ağ. bk. qeyerde.
qaydagh: ağ. bk. qandaq.
qaydaq: ağ. bk. qandaq.
qaydurmaq: Döndürmek. Bash qaydurmaq – Baş döndürmek.
qaydurush: Döndürme.
qayghu: Kaygı, hasret, dert. Qayghu tartmaq – Kaygı çekmek. Qayghugha chökmek – Kaygıya dalmak.
qayghu-dert: u.a. Kaygı ve dert.
qayghu-elem: Kaygı ve elem.
qayghu-hesret: u.a. Kaygı ve hasret.
qayghudash: Hem kaygı; beraber kaygı çeken.
qayghulandurmaq: (qayghulanmaq'tan) Kaygılandırmak.
qayghulanmaq: Kaygılanmak.
qayghuluq: Kaygılı. Qayghuluq xewer – Kaygılı haber.
qayghurmaq: bk. qayghulanmaq.
qayghurtmaq: (qayghurmaq'tan) Kaygı çektirmek; kaygısını çektirmek.
qayghurush: Kaygılanma.
qayghusiz: Kaygısız.
qayghusizlik: Kaygısızlık.
qayil: a. Qayil bolmaq – Boyun eğmek, kabul etmek, razı olmak.
qayirmaq: Geri vermek, iade etmek, geri göndermek. 2. Döndürmek, çevirmek.
qaylash: ağ. bk. qarash.
qaymaqlik: Kaymaklı.
qaymuq: Girdap, su çevrisi.
qaymuqmaq: Şaşırmak, azmak, yolu şaşırmak, dönüp dolaşmak.
qaymuqturmaq: (qaymuqmaq'tan) Zihnini karıştırmak; masal yutturmak.
qaymuqush: Şaşırma, azma, yolu şaşırma, dönüp dolaşma.
qaynaq: Kaynamış 2. Sıcak.
qaynam: Girdap, su çevrisi. Adem qaynimi – Kalabalık, insan denizi.
qaynash: Kaynama.
qaynashmaq: Kaynaşmak, içiçe olmak.
qaynatmaq: (qaynimaq'tan) Kaynatmak.
qaynatturmaq: (qaynatmaq'tan) Kaynattırmak.
qaynatturush: Kaynattırma.
qaynighan: Kaynamış.
qaynimaq: Kaynamak. Qaynap ketmek – 1) Kaynamak 2) Coşmak.
qayraq: Bileği.
qayraqchi: Bileyici.
qayratmaq: (qayrimaq'tan II) Biletmek, keskinleştirtmek.
qayrilish: Dönme, çevrilme, dönülme.
qayrilmaq: Dönmek, çevrilmek, dönülmek. Kün gherpke qayrildi – Güneş batıya döndü. U qayrilip qaridi – O dönüp baktı.
qayrima: Qayrima yaka – Devrik yaka.
qayriwalmaq: Açmak, doğrultmak, bir yana çekmek.
qayrish: Geri verme, iade etme, geri gönderme 2. Döndürme, çevirme.
qaysi: Hangisi. Qaysi waxitta? – Ne zaman? Qaysi küni? – Hangi günü?
qaysibir: Bazı bir. Qaysibirliri – Bazı birleri. Qaysi-qaysiliri – Bazı birleri.
qayta: Tekrar, yine. Qayta ishqa bashlidi – Tekrar işe başladı. Qayta uyushturmaq – Tekrar toplamak; tekrar tesis etmek. Qayta basmaq – Tekrar basmak. Kayta teyyarlimaq – Tekrar hazırlamak. Qayta bashtin – Tekrar baştan. Qayta awaz bermek – Tekrar oy vermek.
qayta-kaytilap: Tekrar tekrar.
qayta-qayta: Tekrar tekrar. Qayta-qayta oylimaq – Tekrar tekrar düşünmek.
qaytarma: İkinci defa, tekrar, geri çevirme. Qaytarma zerbe – Tekrar darbe. Qaytarma hujum – Geri çevirme hücumu.
qaytarmaq: Geri çevirmek, döndürmek; bk. qayturmaq.
qaytidin: Başkadan. Qaytidin ishlimek – Başkadan işlemek. Qaytidin bashlimaq – Başkadan başlamak. Qaytidin oqumaq – Başkadan okumak. Qaytidin imtihan qilish – Başkadan sınav yapma. Qaytidin bahalimaq – Başkadan değerlendirmek. Qaytidin teshkil etmek – Başkadan tesis etmek. Qaytidin yasimaq – Başkadan yapmak.
qaytilanmaq: Tekrarlanmak.
qaytiwashtin: bk. qaytidin.
qaytish: Dönme, geri dönme. Arqigha qaytish – Geri dönme.
qaytquzmaq: (qaytmaq'tan) Geri çevirmek, döndürmek.
qaytmaq: Dönmek, geri dönmek, caymak. Qaytip kelmek – Geri dönmek. Su qaytti – Su alçaldı. Könglüm qaytti – Gönlüm kırıldı. Heqiqetke qaytmaq – Gerçeğe dönmek; gerçeği kabul etmek. Étilghan oq qaytip kelmes – Yaydan çıkan ok geri dönmez. Pikirdin qaytmaq – Fikirden caymak. Sözdin qaytmaq – Sözden caymak. Dunyadin qaytmaq – Ölmek, vefat etmek.
qaytmas: Dönmez, caymaz, gerilemez. Sözidin qaytmas adem – Sözünden caymaz adam.
qaytmasliq: Caymazlık, dönmezlik.
qayturma: Dönüş, geri çevirme.
qayturmaq: Geri çevirmek, döndürmek. Qayturup bermek – Geri vermek. Qayturup almaq – Geri almak. Düshmenning hujumini qayturmaq – Düşmanın hücumunu geri çevirmek. Gep qayturmaq – İtiraz etmek.
qayturulmaq: Döndürülmek, geri çevrilmek.
qayturuwetmek: Geri çevirmek.
qayturuwétish: Geri çevirme.
qayturush: Geri çevirme, döndürme.
qaza: a. Kaza. Qazagha uchrimaq – Kazaya uğramak. Qaza bolmaq – Ölmek. Qaza tapmaq veya qaza qilmaq – Ölmek.
Qazaq: Kazak (bir Türk boyunun adı).
qazan: Kazan. Qazangha néme salsang, chömüshkimu shu chiqidu – d. Kazana ne koysan, kepçeye de şu çıkar. Ash qazan – Mide.
qazan-ayaq-qushuq: Mutfak takımları.
qazan-chömüsh: Kazan ve kepçe.
qazan-qomush: Mutfak takımı.
qazanche: u.f. Tencere.
qazanchi: Kazan ustası.
qazanmaq: Kazanmak. Awroy qazanmaq – Ün kazanmak. Ghelibe qazanmaq – Yenmek, galip olmak.
qazdurmaq: (qazmaq'tan) Kazdırmak.
qazdurush: Kazdırma.
qazi: Kadı, şeyhülislam, yargıç, hakim.
qazihana: tar. Mahkeme, şeyhülislam binası.
qazinish: Kazanma.
qazmaq: Kazmak.
qaznaq: Kiler.
qebih: a. Çirkin, adi, iğrenç, alçak.
qebihlik: a.u. Çirkinlik, alçaklık, iğrençlik, adilik.
qebile: a. Kabile.
qebiliwiy: a. Kabilevî, kabileye ait.
qebilichilik: a.u. Kabilecilik.
qebre: a. Kabir, mezar.
qebristan: Mezar.
qed: a. Boy, duruş. Qed kötermek – Doğrulmak, düzelmek.
qeddi-qamet: a. Boy, vücut. Qeddi-qamiti kélishken – Vücutça güzel (yakışıklı).
qedeh: a. Kadeh. Qedeh kötermek – Kadeh kaldırmak.
qedehche: a.f. Küçük kadeh.
qedem: a. Kadem, adım. Qedem basmaq – Adım atmak; ayak basmak.
qedemlimek: Adımlamak.
qedemmu-qedem: Adım adım.
qeder: a. Kadar. Mektepke qeder – Okula kadar. Mümkin qeder – Mümkün olduğu kadar. Shu qeder chirayliq – O kadar güzel. Bilginim qeder – Bildiğim kadar.
qedimki: a.u. Kadimki, eski.
qedir: a. Kadir. Qedrige yetmek – Değerini bilmek.
qedir-qimmet: a. Kadir ve kıymet.
qedirawal: a. Normal, fena değil, şöyle böyle.
qedirdan: a.f. Kadirdan, kadirşinas.
qedirdanliq: a.f.u. Kadirdanlık, kadirşinaslık.
qedirlik: a.u. Değerli.
qedirlimek: a.u. Değer vermek.
qedirsiz: a.u. Değersiz.
qedirsizlik: a.u. Değersizlik.
qeghez: Kağıt. Qeghez pul – Kağıt para.
qeghezwaz: u.f. Kırtasiyecilik yapan kimse; kırtasiyeci.
qeghezwazliq: u.f.u. Kırtasiyecilik.
qeghish: Kapris.
qeghishlik: Kaprisli.
qeher: a. bk. qehr.
qehet: a. 1. Kıtlık, verimsizlik 2. Açlık 3. Yoksulluk, sıkıntı.
qehetchilik: a.u. 1. Kuraklık 2. Açlık 3. Yoksulluk, sıkıntı.
qehr: a. Hiddet, öfke, gazap, kızgınlık. Qehri yaman – Hiddetli.
qehriman: a.f. Kahraman. Qehriman sheher – Kahraman şehir.
qehrimanane: a.f. Kahramanane, kahramanca.
qehrimanlarche: a.f.u. Kahramanane, yiğitçe.
qehrimanliq: a.f.u. Kahramanlık.
qehrlenmek: a.u. Kızmak, öfkelenmek, hiddetlenmek.
qehrlik: a.u. Hiddetli, öfkeli, kızgın.
qehwe: a. Kahve.
qehwexana: a.f. Kahvehane.
qeqech: Yara kabuğu. Qeqech baghlimaq – Yaranın kabuklanması.
qeqich: Koşum, at takımı.
qelb: a. Kalp, yürek. Chin qelbimdin tebrikleymen – Çandan kutlarım.
qele: Kale; şehir.
qelem: a. Kalem. Qelem qashliq – Kalem kaşlı.
qelemche: Filiz, şürgün. Üzüm qelemchisi – Üzüm filizi.
qelemdan: a.f. Kalemlik, kalem kutusu.
qelemqash: Kalem kaş.
qelempur: Biber 2. Karanfil.
qelemsap: a. Sap (-pı), kabza, kulp, kalem.
qelemtirash: a.u. Açılıp kapanan bıçak.
qelender: f. 1. Çileci 2. Dilenci.
qelenderchilik: f.u. 1. Çilecilik 2. Dilencilik.
qelenderlik: f.u. bk. qelenderchilik.
qeley: Kalay 2. Sac, teneke.
qeleychi: Tenekeci.
qeleychilik: Tenekecilik.
qeleylesh: Lehimleme.
qeleyletmek: (qeleylimek'ten) Lehimletmek; teneke ile kapattırmak.
qeleylimek: Lehimlemek.
qelqe: Tül. Qelqe yaghliq – Tül örtü.
qellapliq: a.u. Aldatma, iğfal, hile. Qellapliq qilmaq – İğfal etmek.
qemer: a. kit. 1. Ay 2. Kamer (kadın adı).
qen: a. bk. qent.
qendalet: a. Şekerleme, pasta.
qendaletchi: a.u. Pastacı.
qendek: a.u. Şekerli kayısı kakı.
qendil: a. Avize.
qent: a. Şeker. Chaqmaq kent – Kesme şeker. Qent qizilchisi – Şeker pancarı. Qenttek – Şeker gibi.
qentdan: a.f. Şekerlik.
qentdil: bk. qentdan.
qentlik: a.u. Şekerli. Qentlik chay – Şekerli çay.
qentlimek: a.u. Şekerlemek.
qepez: a. Kafes.
qepezchi: a.u. Kafes ustası, kafesçi.
qerel: Müddet, süre.
qerelsiz: Süresiz.
qerelsizlik: Süresizlik.
qeriz: a. bk. qerz.
qerz: a. Borç. Qerzge almaq – Borçlanarak almak.
qerzdar: a.f. Borçlu. Qerzdarmen – Borçluyum.
qerzdarliq: a.f.u. Borçluluk. Qerzge bermek – Ödünç vermek. Qerzim bar – Borcum var.
qesem: a. Yemin. Qesem ichmek – Yemin etmek.
qesemxor: a.f. Yemin etme yolu ile çıkar arayan kimse.
qesemxorluq: a.f.u. Yemin etme yolu ile çıkar aramak.
qesemyad: a.f. Ant, yemin. Qesemyad qilmaq – Yemin etmek.
qeside: a. Kaside.
qesr: tar. Saray, hükümdar sarayı.
qest: a. Kasıt. Qest qilmaq – Kastetmek.
qesten: a. Kasıtlı olarak.
qesten'ge: a.u. bk. qesten.
qestleshmek: a.u. Birbirine düşman olmak; arası acık olmak.
qestlik: a.u. Kasıtlı. Qestlik bilen – Kasıtlı halde.
qestlimek: a.u. Kastetmek.
qet'iy: Kesin. Qet'iy rewishte – Kesin halde. Qet'iy köpchilik – Ezici çoğunluk.
qet'iyen: a. Kesinlikle.
qet'iyet: a. Kesinlik, sabit, kararlı.
qet'iyetsiz: a.u. Kararsız.duruksun.
qet'iyetsizlik: Kararsızlık, duruksunluk.
qet'iylik: a.u. Keçilik, kararlılık.
qetre: a. kit. Damla.
qetre-qetre: a. Damla damla.
qewet: Kat, tabaka 2. Çok, fazla. Qewet soghuq – Çok soğuk.
qewet-qewet: Kat kat; tabaka tabaka.
qewetlen'gen: Kat kat olmuş 2. İkinci defa.
qewetlesh: Kat kat yapma; üstüste koyma.
qewetlik: Kadı. On qewetlik – On katlı. Köp qewetlik – Çok katlı.
qewetlimek: Kat kat yapmak; üstüste koymak.
qewetmu-qewet: Kat kat, üstüste.
qewir: a. bk. qebre.
qewre: a. Mezar; bk. qebre.
qewristan: a.f. Mezarlık; bk. qebristan.
qews: a. 1. Gökkuşağı 2. astr. Yay.
qewziyet: kit. t. Beklik, kabız.
qeyerde: Nerede. Qeyerde bolsa shu yerde – Her yerde.
qeyerdin: Nereden. Qeyerdin keldingiz? – Nereden geldiniz? Qeyerdindur – Neredendir.
qeyerge: Nereye. Qeyergidur – Nereyedir.
qeyerlik: Nereli. U özi qeyerlik? – O kendisi nereli?
qeyser: İnatçı, direngen, harın 2. Sebatkar, ısrarlı.
qeyserlik: Direngenlik, harınlık 2. Sebatkarlık.
qeyt: a. Kayıt. Qeyt qilmaq – İşaret koymak, kaydetmek.
qeytsiz: a.u. Kayıtsız, işaretsiz.
qéchi: Hardal.
qéchish: Kaçış, kaçma.
qéchishmaq: Beraber kaçmak.
qédim: a. Kadim, eski. Qédim zamanlarda – Eski zamanlarda.
qédimdin: a.u. Eskiden.
qédimqi: a.u. Kadim, eski. Qédimqi zaman – Eski zaman.
qéqas: Bağırma, bağırtı, çığlık, yüksek ses. Qéqas salmaq – Bağırmak, çığlık atmak.
qéqilish: Kakılma, çakılma, itilme, dışlanma.
qéqilmaq: Kakılmak, çakılmak, itilmek, dışlanmak.
qéqinish: Silkelenme; silkerek üstündeki tozunu çıkarma.
qéqinmaq: Silkelenmek; silkerek üstündeki tozunu çıkarmak.
qéqir: Tuzlak arazi.
qéqirangliq: Tuzlak arazi. Qéqirangliq jay – Tuzlak arazi.
qéqiwalmaq: Biraz içkili olmak; biraz içmek.
qéqiwetmek: Çakmak, kakmak,silkelemek, itmek, dışlamak.
qéqiwélish: Biraz içkili olma; biraz içme.
qéqiwétish: Çakma, kakma, silkeleme, itme, dışlama.
qéqish: Kakma, çakma, itme, dövme, silkeleme.
qéqishish: Beraber kakma, beraber çakma, beraber silkeleme.
qéqishmaq: Beraber kakmak, beraber çakmak, beraber silkelemek.
qéqishturmaq: (qéqishmaq'tan) Silkerek çıkarmak. Bar-yoqini qéqishturup berdim – Hiçbir şey bırakmadan hepsini verdim.
qéqishturush: Silkerek çıkarma.
qélin: Kalın. Qélin kitap – Kalın kitap. 2. Yoğun 3. Yığın 4. Sıkı, koyu.
qélinlash: Kalınlama, şişme 2. Sıklaşma, yoğunlaşma.
qélinlashmaq: Kalınlaşmak, şişmek 2. Sıklaşmak, yoğunlaşmak.
qélinlatmaq: (qélinlimaq'tan) Kalınlatmak.
qélinliq: Kalınlık 2. Sıklık, yoğunluk.
qélinlimaq: bk. qélinlashmaq.
qélip: Kalıp. Bir qélipta – Bir şekilde; aynı halde.
qélipbaz: Şekilci, formalist.
qélipbazliq: Şekilcilik, formalistlik.
qélipchi: Dökümcü, kalıpçı, kalıp yapan usta.
qélipchiliq: Kalıplama, dökme eylemi.
qéliplash: Kalıplama, dökme.
qéliplimaq: Kalıplamak, dökmek.
qélish: Kalma.
qélishish: bk. qélishmaq.
qélishmaq: Umu qélishmaydu – O da eksik değil.
qéniq: Koyu. Qéniq qizil – Koyu kızıl. Qéniq chay – Demli çay.
qéniqarliq: Doyurucu, tatmin edilir. Qéniqarliq jawap – Tatmin edilir cevap.
qénish: Kanma. Sugha qénish – Suya kanma.
qénishmaq: Beraber kanmak.
qépqalghan: Kalmış.
qéri: Yaşlı.
qéri-chüri: Yaşlılar.
qéri-yash: Yaşlı ve genç.
qériq: Acı, eksi.
qériqiz: bot. Dulavratotu.
qériliq: Yaşlılık.
qérimaq: Yaşlanmak. Qérip qalmaq – Yaşlanmak. Qérip ketmek – Yaşlanmak. Qérighanda at tézigi altun körünüdu – d. Yaşlılıkta at tezeği altın görünür.
qérin: Karın. Üchey-qérin – Barsak ve karın.
qérinche: anat. Mide.
qérindashchiliq: bk. qérindashliq.
qérindashliq: Kardeşlik. Qan qérindashliq – Kan kardeşlik. Qérindashliq munasiwetler – Kardeşlik münasebetler. Qérindashliq yardem – Kardeşçe yardım.
qérish: Yaşlanma.
qérishish: İnat etme; aksilik yapma.
qérishquchi: İnatçı, harın, aksi.
qérishmaq: İnat etmek; aksilik yapmak.
qéritish: Yaşlandırma.
qéritmaq: Yaşlandırmak.
qéshida: Yanında. Öyning qéshida – Evin yanında. Qéshimizda – Yanımızda. Méning qéshimda – Benim yanımda. Qéshimda yoq – Yanımda yok.
qéshidin: Yanından.
qéshigha: Yanına. Uning qéshigha keldim – Onun yanma geldim. Qéshinggha al – Yanına al.
qéta: ağ. bk. qéza.
qétighliq: Koşulmuş, takılmış. Harwugha qétighliq turghan xéchir – Arabaya koşulmuş katır.
qétiq: Yoğurt.
qétiqchi: Yoğurtçu, yoğurt satan.
qétilish: Katılma.
qétim: Defa, kere. Bu qétim – Bu defa. Birinchi qétim – İlk defa.
qétimlash: Tekrarlama, hisseleme.
qétin-qat: Tekrar.
qétishturmaq: Karıştırmak.
qétishturush: Karıştırma.
qéydash: ağ. bk. öpkilesh.
qéyiq: Kayık.
qéyiqche: Küçük kayık.
qéyiqchi: Kayıkçı.
qéyiqchiliq: Kayıkçılık, gemicilik.
qéyin-buyan: ağ. dünür; bk. quda.
qéyinliq: Kayınlık, kayın ormanlığı.
qéyinzar: u.f. Kayın ormanı; kayınlık.
qéyinzarliq: u.f.u. Kayın ormanlığı, kayınlık.
qéyishchi: Kayışçı, kayış zanaatçısı.
qéymaq: Dönmek. Béshim qéyip turuptu – Başım dönüyor.
qéynagha: Eşinin ağabeyi.
qéynana: Kaynana.
qéynata: Kaynata, kayın peder.
qéynini: Eşinin küçük erkek kardeşi.
qéza: Atın kaburga yağı 2. Atın kaburgasından yapılmış sucuk.
qézichi: Sucukçu; sucuk yapan veya sucuk satan.
qézichiliq: Sucukçuluk; sucuk satma veya sucuk yapma hali.
qézilish: Kazılma, kazılış.
qézilma: Yer altından çıkarılan şeyler; madenler. Qézilma bayliqliri – Madenler.
qézilmaq: Kazılmak.
qéziwalmaq: Kazıp çıkarmak; kazmak.
qéziwélish: Kazıp çıkarma; kazma.
qézish: Kazma. Kömür qézish ishliri – Kömür madeni işleri.
qézitish: Kazdırma, açtırma.
qézitmaq: (qazmaq'tan) Kazdırmak, açtırmak, kazıp çıkartmak.
qible: a. Batı, kıble.
qibliname: a.f. Pusula.
qicha: bot. Kenevir. Qicha urughi – Kenevir tohumu. Qicha yéghi – Kenevir yağı.
qicharmaq: bk. qichqarmaq.
qichartish: Çağırtma.
qichartmaq: (qicharmaq'tan) Çağırtmak.
qichighlash: Gıdıklama.
qichighlashmaq: Gıdıklaşmak.
qichighlimaq: Gıdıklamak.
qichighlishish: Gıdıklaşma.
qichixlash: bk. ghidighlash.
qichiq: Gıdıklanma.
qichirish: ağ. bk. chaqirish.
qichishish: Kaşınma, kaşıma.
qichishqaq: Uyuz.
qichishmaq: Kaşınmak, kaşımak.
qichishturmaq: (qichishmaq'tan) Kaşındırmak.
qichishturush: Kaşındırma.
qichqarmaq: Çağırmak, davet etmek.
qichqartish: Çağırtma.
qichqartquzmaq: (qichqartmaq'tan) Çağırttırmak.
qichqartquzush: Çağırttırma.
qichqartmaq: (qichqarmaq'tan) Çağırtmak.
qichqazmaq: ağ. bk. qichqarmaq.
qichqirilmighan: Çağırılmamış; davet edilmemiş. Qichqirilmighan méhman – d. davet edilmemiş misafir.
qichqiriwalmaq: Çağırmak, davet etmek.
qichqiriwélish: Çağırma, davet etme.
qichqirish: Çağırma, davet etme.
qichqirishmaq: Bağırışmak, beraber seslenmek. 2. Karşılıklı çağırmak, karşılıklı davet etmek.
qichqirmaq: Çağırmak, davet etmek, seslenmek.
qichqirtish: Çağırtma.
qichqirtmaq: bk. chaqirtmaq.
qichqirturmaq: bk. qichqirtmaq.
qichqirturush: Çağırtma.
qidam: Bükülü, bükük, eğri, iğri büğrü. Qidam keke – Eğri ağaçla saplanmış bir çeşit balta.
qidiq: bk. qitiq ve ghidiq.
qidirmichi: Arayan, gezgin, gezginci.
qigh: Gübre. Qigh tökmek – Gübrelemek. Qoy qighi – Koyun gübresi (koyun tezeği).
qighdash: Gübreleme.
qighdimaq: Gübrelemek.
qighlash: bk. qighdash.
qighliq: Tezeklik, gübrelik, gübrenin bulunduğu yer.
qighlimaq: Gübrelemek.
qix: ağ. bk. qiriq.
qiqas: Yaygara, gürültü. Qiqas salmaq – Yaygara koparmak.
qil: Kıl. U qilning üstide turuptu – Onun durumu tehlikeli. Ular bizdin qilche payda körmeydu – Onlar bizden zerre kadar fayda görmez. Qil tamaq – t. boğaz kanseri.
qilbiname: a.f. ağ. bk. qibliname.
qilwe: a. bk. qible.
qilchaq: Kaba yünlü koyun.
qilchang: Kıllı.
qilchiq: Tüy, ince kıl.
qilchiliq: Zerre kadar. Qilchiliq heq almastin – Zerre kadar hak almadan.
qildiriq: ağ. bk. qiltiriq.
qildurmaq: (qilmaq'tan) Yaptırmak.
qildurush: Yaptırma.
qilghuzmaq: (qilmaq'tan); bk. qildurmaq.
qilghuzush: bk. qildurush.
qilich: Kılıç. Qilich qini – Kılıç kılıfı.
qilichbagh: Kılıç kemeri.
qilichlashmaq: Kılıçla dövüşmek.
qilichliq: Kılıçlı, silahlı.
qilichlishish: Kılıçla dövüşme.
qilichwaz: u.f. Silahşor, silahtar.
qilichwazliq: u.f.u. Silahşorluk, silahtarlık.
qiliksizliq: Kötü alışkanlık, kötü huyluluk.
qiliq: Kılık: 1. Delme, açma, yapma 2. Tarz, itiyat, tavır. Qilighi yaman adem – Kılıksız adam.
qiliqlanmaq: Kendini beğendirmeye çalışmak; cilvelenmek, nazlanmak.
qiliqlinish: Kendini beğendirmeye çalışma; cilvelenme, nazlanma.
qiliqsiz: Kılıksız, kötü alışkanlığı olan, tavırı kötü, tutumu kötü.
qilinish: İşlenme, yapılma.
qilinmaq: İşlenmek, yapılmak.
qilish: Yapma.
qilishish: Beraber yapma.
qilishmaq: Beraber yapmak; yardımlaşmak.
qilqal: a. 1. Gevezelik, dedikodu 2. Tartışma, münakaşa.
qilquruq: Aralıksız, fasılasız, durmadan.
qilmaq: Yapmak, etmek, kılmak. Ow qilmaq – Avlanmak. Söz qilmaq – Söylemek.
qilmish: Suç, kabahat, cinayet.
qilmishliq: Şerir, kötülükçü, cani.
qiltamaq: t. Boğaz kanseri.
qiltiraq: bot. Kılçık.
qiltiriq: Kılçık. Qara qiltiriq bughday – Siyah kılçıklı buğday (buğdayın bir türü).
qiltiriqliq: Kılçıklı. Qiltiriqliq béliq – Kılçıklı balık.
qiltiyek: ağ. bk. qiltiriq.
qilutus: Aladoğan.
qilyash: bot. Dereotu.
qimar: f. Kumar. Qimar oynimaq – Kumar oynamak.
qimarwaz: f. Kumarbaz.
qimarwazliq: f.u. Kumarbazlık.
qimil: Hareket, kımıldama.
qimildash: Kımıldama.
qimildatmaq: (qimildimaq'tan) Kımıldatmak.
qimildimaq: bk. qimirlimaq.
qimilditish: Kımıldatma.
qimir: Qimir etmek – Kımıldamak.
qimir-qimir: Qimir-qimir qilmaq – Kımıldamak.
qimirlash: Kımıldama.
qimirlatmaq: (qimirlimaq'tan) Kımıldatmak.
qimirlimaq: Kımıldamak.
qimirlimas: Kımıldamaz, sabit.
qimirlimasliq: Kımıldamazlık, sabitlik.
qimirlitish: Kımıldatma.
qimiz: Kımız (kısrak sütünden yapılmış içki).
qimmet: a. Paha, pahalı. Qimmet bahaliq – Pahalı fiyat. Qimmet bermek – Değer biçmek, kıymet biçmek. Qimmitini yoqatmaq – Değerini kaybetmek.
qimmetchilik: a.u. Pahalılık.
qimmetlenmek: a.u. Pahalılanmak.
qimmetlesh: a.u. Pahalılanma.
qimmetleshmek: a.u. Pahalılanmak.
qimmetleshtürmek: a.u. (qimmetleshmek'ten) Pahalılaştırmak, fiyatı yükseltmek.
qimmetleshtürüsh: a.u. Pahalılaştırma.
qimmetletmek: (qimmetlimek'ten) Pahalılatmak; fiyatı yükseltmek.
qimmetlik: Pahalı, değerli. Qimmetligim – Değerlim.
qimmetlimek: a.u. Pahalılanmak.
qimmetlitiwetmek: a.u. Pahalılaştırıvermek; fiyatları yükseltivermek.
qin: Kılıf. U qilichni qinigha saldi – O kılıcı kılıfına koydu.
qinalmaq: Istırap çekmek, işkence görmek.
qinash: bk. qinimaq.
qingghaymaq: Eğilmek, düzlüğünü yitirmek, yana eğilmek.
qingghaytish: Eğildirme.
qingghaytmaq: (qingghaymaq'tan) Eğildirmek.
qingghir: Eğri, eğri büğrü, çarpık.
qingghir-qiyshiq: Eğri büğrü, çarpık.
qingghiriq: Düz olmayan, pürüzlü.
qingghirlashmaq: Eğilmek; eğri büğrü hale gelmek; çarpık hale gelmek.
qingghirliq: Eğrilik, çarpıklık.
qingghirlishish: Eğilme, eğri büğrü hale gelme; çarpık hale gelme.
qingghiyish: Eğilme, düzlüğünü yitirme, yana eğilme.
qingngiraq: ağ. bk. qingraq.
qinimaq: Su qinimaq – Suyu salıvermek; suyu bırakmak.
Qipchaq: Kıpçak (kuzeydeki Türk boyu).
qir: Sınır, hudut 2. Yamaç 3. Bozkır, kır.
qiraet: a. Kıraat, okuma.
qiraetxana: a.f. Kıraathane.
qiraw: bk. qiro.
qirchangghu: Lagar beygir 2. Uyuz, kel hastalığı.
qirchangghuluq: Uyuzluk, uyuz olma hali, kel hastalığı.
qirchilma: Ezilmiş, yılgın, sindirilmiş.
qirdurmaq: (qirmaq'tan) Kazdırmak, kestirmek.
qirdurush: Kazdırma, kestirme.
qirgha: Rende, mutfak rendesi.
qirghaq: Kenar, kıyı.
qirghawul: zool. Sülün.
qirghin: Katliam, kınm.
qirghinchiliq: bk. qirghin.
qirghinliq: Katliam ve yağma.
Qirghiz: Kırgız. Qirghiz xelqi – Kırgız halkı.
qirghu: Kazağı.
qirghuch: Kazağı.
qirghuchi: Avcı uçağı.
qirghul: bk. qirghawul.
qirghuy: Aladoğan.
qirghuzmaq: (qirmaq'tan) 1. Kazdırmak, kestirmek. 2. Kırdırmak, yok ettirmek, öldürtmek.
qirghuzush: Kazdırma, kestirme 2. Kırdırma, yok ettirme, öldürtme.
qiriq: Kırk. Qirqini bermek – Ölümünün kırkıncı günü yemek ile yad etmek.
qiriqinchi: Kırkıncı (40).
qirilmaq: Traş edilmek, kazılmak. 2. İmha edilmek.
qirindi: Yonga 2. Kazıntı.
qirinish: Traşlanma.
qirinmaq: Traşlanmak.
qirip-chépish: Toptan imha, toptan yok etme.
qiriwalmaq: Kazımak.
qiriwetmek: Kazımak 2. Toptan imha etmek.
qiriwélish: Kazıma.
qiriwétish: Kazıma 2. Toptan imha etme.
qirish: Kazıma, kesme 2. Traş etme.
qirqayaq: zool. Kırkayak.
qirqiq: Kesilme, budanma.
qirqiqliq: Kırpık saçlı, kesilmiş, budanmış.
qirqilish: Kesilme, budanma.
qirqilmaq: Kesilmek, budanmak.
qirqimaq: Kesmek, budamak.
qirqish: Kesme, budama.
qirqishish: Beraber kesme, beraber kazma.
qirqishmaq: Beraber kesmek, kesişmek, beraber kazmak, kazışmak.
qirqitish: Kestirme, kazdırma.
qirqitquzmaq: (qirqimaq'tan) Kestirmek, kazdırmak.
qirqitquzush: Kestirme, kazdırma.
qirqitmaq: bk. qirqturmaq.
qirqqulaq: bot. Eğreltiotu.
qirqturmaq: Kestirmek, kazdırmak.
qirqturush: Kestirme, kazdırma.
qirlanghan: Yontulmuş, biçilmiş, oyulmuş, tıraş edilmiş.
qirlash: Yonutma, biçimlendirme, tıraş etme.
qirliq: Yontulmuş, biçilmiş, tıraş edilmiş. Alte qirliq – Altı yüzlü.
qirlimaq: Yonutmak, biçimlendirmek, oymak, tıraş etmek.
qirmizi: ağ. Kırmızı, kızıl.
qiro: Kırç, kırağı. Otni qiro basti – Otu kırağı bastı; Bitkiler kırağılandı.
qirowluq: Kırçlı, kırağılı.
qirs: Taklidî ses. Qirs etmek – Çatırdamak, kıtırdamak.
qirsillatmaq: (qirsillimaq'tan) Çatırdatmak, kıtırdatmak.
qirsillimaq: Çatırdamak, kıtırdamak.
qirsiz: Kenarsız, uçsuz bucaksız.
qirt: Geveze, çenebaz, boşboğaz. Özeng bir qirt ékensen – Kendin bir gevezemişsin.
qirt-qirt: Taklidî ses.
qirtillalmaq: (qirtillimaq'tan) Hart hart ettirmek; hart hart kaşınmak.
qirtillimaq: Hart hart etmek.
qirtiwermek: Çene çalmak, gevezelik yapmak.
qirtiwérish: Çene çalma, gevezelik yapma.
qis: Kıt, az, dar. Waxt nahayiti qis – Vakit pek kıt.
qisas: a. Kısas. Qisas almaq – Kısas almak.
qisaschi: a.u. Kısasçı.
Qisasül-Enbiya: a. Kısas-Ul-Enbiya (Rabguzi tarafından 14. yüzyılda Uygurca yazılmış peygamberler hakkındaki hikâye).
qisiq: Kısık, kısılmış. Qisiq köz – Çekik göz.
qisilchaq: Darlık.
qisilish: Kısılış, kısılma.
qisilmaq: Kısılmak. Turmushta qisilmaq – Geçim sıkıntısı çekmek.
qisinchiliq: Sıkışıklık 2. Sıkıntı.
qisir: Kısır. Qisir qalmaq – Kısır olmak.
qisiwalmaq: Sıkıştırmak.
qisiwetmek: Sıkıştırmak, sıkmak.
qisiwétish: Sıkıştırma, sıkma.
qisish: Kısma, sıkma.
qisqa: Kısa. Sözning qisqisi – Sözün kısacası; sonuç olarak. Qisqisi – Kısacası. Qisqiche éytip ber – Kısaca anlat. Uning qoli qisqa – Onun eli kısa; O buna erişemez; O parasız.
qisqach: Makas, kıskaç, maşa.
qisqarmaq: Kısalmak.
qisqartiwetmek: Kısaltıvermek.
qisqartiwétish: Kısaltıverme.
qisqartish: Kısaltma.
qisqartma: Kısaltma. Qisqartma atlar – Kısaltılmış isimler (adlar).
qisqartmaq: (qisqarmaq'tan) Kısaltmak.
qisqarturmaq: Kısaltmak.
qisqarturulmaq: Kısaltılmak.
qisqarturush: Kısaltılma.
qisqiliq: Kısalık.
qisqirish: Kısalma. Künning qisqirishi – Günün kısalması.
qisquch: Sıkmaç, mengene. Qisquch paqa – zool. yengeç.
qism: Kısım, bölük, parça.
qisma-qisma: Türlü; ayrı ayrı 2. Kısmen.
qismen: a. Kısmen.
qismenlik: a.u. Kısmen olma hali.
qismet: a. Kısmet, kader.
qisse: Kıssa, hikâye.
qistaq: Sıkışık, dar, pek yakın.
qistalmaq: Sıkışmak.
qistang: Dar, sıkışık, zor. Qistang tar yol – Kışık dar yol.
qistangliq: Sıkışıklık, darlık.
qistash: Sıkıştırma, zorlama.
qistashmaq: Birbirini sıkıştırmak.
qistatmaq: (qistimaq'tan) Sıkıştırtmak.
qistilish: Sıkışma.
qistimaq: (qismaq'tan I) Sıkıştırmak, zorlamak.
qistishish: Birbirini sıkıştırma.
qistitish: Sıkıştırtma.
qisturghuzmaq: Sıkıştırtmak.
qisturghuzush: Sıkıştırtma.
qisturma: Conta.
qisturmaq: Sıkıştırmak, sıkmak, araya sokmak, araya sıkıştırıp koymak.
qisturulmaq: Lüzumsuz yere sıkışıp girmek.
qisturulush: Lüzumsuz yere sıkışıp girme.
qisturuwalmaq: Sıkıştırmak. Qolumni qisturuwaldim – Elimi sıkıştırdım.
qisturush: Sıkıştırma, sıkma, araya sokma, araya sıkıştırıp koyma.
qish: Kış. Qish chüshti – Kış geldi.
qish-yézi: Kış ve yaz; kış boyu ve yaz boyu; bütün yıl boyu; yıl boyu.
qishiche: Kış boyu.
qishin: ağ. bk. qiyin.
qishqi: Kışa ait.
qishqiche: Kışadek, kışa kadar.
qishqirmaq: ağ. bk. qichqirmaq.
qishlaq: Köy; kırsal kesim.
qishlash: Kışlama, kışı geçirme.
qishlatmaq: (qishlimaq'tan) Kışlatmak, kışı geçirtmek.
qishlighi: Kışın, kış vakti.
qishliq: Kışlık.
qishliqqa: Kışın.
qishlimaq: Kışlamak; kışı geçirmek.
qishlitish: Kışlatma, kışı geçirtme.
qishta: Kışta.
qit'e: a. Kıta. Yawrupa qit'isi – Avrupa kıtası.
qitighur: Kıskanç, gıpta eden.
qitighurluq: Kıskançlık, gıpta etme hali.
qitiq: Gıdık.
qitiqlash: Gıdıklama.
qitiqlimaq: Gıdıklamak.
qitishqaq: ağ. Uyuz.
qiy: ağ. bk. kir.
qiy-chu: takl. Yaygara.
qiy-chuwlashmaq: Yaygara yapmak.
qiy-chuwlishish: Yaygara yapma.
qiya-chiya: Yaygara, yüksek ses, bağırma.
qiyaq: bot. Bir tür yassı ot.
qiyaliq: Kayalık; kaya biçiminde. Qiyaliq qirghak – Kayalık kıyı.
qiyamet: a. din. Kıyamet.
qiyametlik: a.u. Qiyametlik dost – Ebedî dost, ilelebet dost.
qiyangqu: Yaramaz, afacan, haylaz.
qiyangquluq: Yaramazlık, haylazlık.
qiyapet: a. Kıyafet, görünüm. Qiyapiti yaman – Kıyafeti kötü.
qiyapetsiz: a.u. Kıyafetsiz, görünümsüz.
qiyas: a. Kıyas. Qiyas qilmaq – Kıyaslamak.
qiyasiy: a. Kıyaslama, kıyasî.
qiyassiz: a.u. Kıyaslanamaz.
qiyatash: Kaya.
qiydurmaq: (qiymaq'tan I) Kıydırmak, kestirmek. Nikasini qiymaq – Nikahını kıymak.
qiydurush: Kıydırma, kestirme.
qiyghach: Yampır, yampiri, verev olarak. Qiyghach qash – Eğri kaş.
qiyghaq: ağ. bk. qirghaq.
qiyghaqche: Hamuru kesmek için kullanılan kesici diş.
qiyghamcha: Dar dilimli iste kurtulmuş et.
qiyghatmaq: Koşmak, koşuşmak.
qiyghitish: Koşma, koşuşma.
qiyiqliq: İhmalkarlık 2. Kabalık.
qiyildash: bk. qiyildimaq.
qiyildimaq: Qiyildap yighlimaq – Bağırarak ağlamak.
qiyilmaq: Kıyılmak, kesilmek.
qiyin: Zor, güç, karmaşık.
qiyin-qistaq: Zor ve baskı. Qiyin-qistaqqa almaq – Baskı altına almak; zorlamak.
qiyinchiliq: Zorluk, güçlük, karmaşıklık. Öz béshimdin köp qiyinchiliqlar kechürdim – Başımdan çok zorluklar geçirdim.
qiyindi: Parça, bez parçası.
qiyinlashmaq: Zorlaşmak, güçleşmek.
qiyinlashturmaq: (qiyinlashmaq'tan) Zorlaştırmak.
qiyinlashturuwetmek: Zorlaştırıvermek.
qiyinlashturuwétish: Zorlaştırıverme.
qiyinlashturush: Zorlaştırma.
qiyinlatmaq: (qiyinlimaq'tan) Zorlaştırmak.
qiyinliq: Zorluk.
qiyinlimaq: Zorlaşmak, güçleşmek.
qiyinsinish: Zor olduğunu sanma (sanmak).
qiyinsinmaq: Zor olduğunu sanmak.
qiyish: Kesme, kıyma.
qiyje: ağ. bk. kir.
qiyma: Kıyma, 2. Salça.
qiymiqu: Kuzukulağı.
qiynaq: İşkence, ıstırap. Qiynaqqa salmaq – İşkence etmek.
qiynalghu: Istırap, azap, işkence.
qiynawetmek: Istırap çektirmek; işkence etmek.
qiynawétish: Istırap çektirme; işkence etme.
qiynash: Eziyet etme, azap verme, işkence etme.
qiynashmaq: Müşterek birbirine eziyet çektirmek; birbirine azap vermek.
qiynimaq: Eziyet etmek, azap vermek, işkence etmek.
qiynishish: Müşterek birbirine eziyet çektirme; birbirine azap verme.
qiypach: Yampırı, eğri, çarpık.
qiypash: bk. qiypach.
qiyshaymaq: Kaymak, eğilmek, çarpık hale gelmek. Kün gherpke qiyshaydi – Güneş batıya kaydı.
qiyshaytish: Eğme, çarpık hale getirme.
qiyshaytmaq: (qiyshaymaq'tan) Eğmek, çarpık hale getirmek.
qiyshiq: Çarpık, eğri. Qingghir-qiyshiq – Eğri büğrü.
qiyshiqliq: Eğrilik, çarpıklık.
qiyshiyish: Kayma, eğilme, çarpık hale gelme.
qiz: Kız. Qiz almaq – Kız almak. Qiz bermek – Kız vermek. Xotun-qiz – Kadın ve kız.
qizamtul: Kırmızımsı; kırmızıya çalan.
qizarmaq: Kızarmak 2. Utanmak. Uyalghinimdin qizardim – Utandığımdan kızardım.
qizartiwetmek: Kızartıvermek 2. Utandırıvermek; yüzünü kızartıvermek.
qizartiwétish: Kızartıverme 2. Utandınverme; yüzünü kızartıverme.
qizartmaq: (qizarmaq'tan) 1. Kızartmak, kırmızı yapmak 2. Kızartmak, utandırmak.
qizarturmaq: bk. qizartmaq.
qizarturush: Kızartma, kırmızı yapma 2. Kızartma, utandırma.
qizchaq: Küçük kız.
qizdurmaq: (qizimaq'tan) 1. Kızartmak 2. Kavurmak 3. Isıtmak.
qizdurulmaq: Kızartılmak 2. Kavrul mak 3. Isıtılmak.
qizdurulush: Kızartılma 2. Kavrulma 3. Isıtılma.
qizdurush: Kızartma 2. Kavurma 3. Isıtma.
qizghanch: Acı, acıma, merhamet.
qizghanchuq: Kıskanç, gıpta, haset, cimri.
qizghanchuqluq: Kıskançlık, cimrilik.
qizghanmaq: Kıskanmak, gıpta etmek, haset etmek 2. Acımak.
qizghin: Sıcak, yanık, ateşli, yanmış 2. Enerjik, cuşkun, ateşli.
qizghinish: Kıskanma, gıpta etme, haset etme 2. Acıma.
qizghinliq: Sıcaklık, yanıklık 2. Coşkunluk, ateşlilik.
qizghuch: Kırmızımsı, kırmızıya çalan. Qizghuch sériq – Kırmızımsı san.
qizghush-köküsh: Kırmızımsı mavimsi.
qiziqarliq: Zevkli, ilgi çekici, ilginç, çekici, cazip.
qiziqchi: Soytarı, klovn.
qiziqchiliq: Şaka etmek, eğlenmek, alaya almak.
qiziqish: İlgilenme, dikkat etme, zevklenme.
qiziqishish: Beraber ilgilenme.
qiziqishliq: İlginç. Qiziqishliq tughdurmaq – İlgi uyandırmak.
qiziqishmaq: Beraber ilgilenmek.
qiziqliq: Sıcaklık 2. Gülünçlü olma hali.
qiziqmaq: İlgilenmek, dikkat etmek, zevklenmek.
qiziqsindurmaq: (qiziqsinmaq'tan) İlgisini uyandırmak.
qiziqsindurush: İlgisini uyandırma.
qiziqsinish: İlgilenme, dikkat etme.
qiziqsinmaq: İlgilenmek, dikkat etmek.
qiziqsiz: Zevksiz, cazibesiz, ilginç olmayan, çekici olmayan.
qiziqturmaq: (qiziqmaq'tan) İlgisini uyandırmak. Ademni qiziqturidighan eser – Adamın ilgisini çeken eser.
qiziqturush: İlgisini uyandırma.
qizil: Kızıl, kırmızı. Toq qizil – Tüm kızıl, koyu kızıl. Qéniq qizil – Koyu kızıl. Qizil saqal – Kızıl sakal. Qizil bughday – Kızıl buğday (bir tür buğday). Qizil topa – Kızıl toprak. Qizil gül – Kızıl gül. Balamgha qizil chiqti – Çocuğuma kızamık çıktı. Qip-qizil yalghanchi – Büsbütün yalancı.
Qizilbash: Kızılbaş (Şii baş giyişi). Qizilbash yilan – Kızılbaş yılan (yılan türü).
qizilche: Pancar. Qent qizilchisi – Şeker pancarı.
qizilgül: Kızıl gül (çiçek türü).
qizilquyruq: zool. Kızıl kuyruk.
qizillashmaq: Komünistleşmek, kızıllaşmak.
qizillashturmaq: (qizillashmaq'tan) Komünistleştirmek, kızıllaştırmak.
qizilliq: Kızıl olma hali.
qizillishish: Komünistleşme, kızıllaşma.
qizimaq: Işımak, ateşlenmek 2. Coşmak.
qizirish: Kızarma 2. Utanma.
qizirishish: Ağız kavgası yapma.
qizirishmaq: Ağız kavgası yapmak.
qizish: Isıma, ateşlenme.
qizitish: Isıtma 2. Coşturma.
qizitma: t. Sıtma.
qizliq: Kızlık.
qizmaq: Işımak, ateşlenmek.
qobul: a. Kabul. Qobul qilish – Kabul etme. Qobul qilmaq – Kabul etmek.
qobulxana: a.f. Kabul etme evi.
qochaq: bk. qorchaq.
qochimaq: Kurcalamak.
qochqar: Koç. Ikki qochqarning béshi bir qazangha sighmas – d. İki koçun kellesi bir kazana sığmaz.
qochulmaq: Kurcalanmak. Miyem qochulup ketti – Beynim kurcalandı.
qoghdash: Koruma, himaye etme. Tinchliqni qoghdash – Barışı koruma.
qoghdighuchi: Muhafız, koruyucu, bekçi.
qoghdimaq: Korumak, himaye etmek.
qoghlaqchi: Sürücü 2. Takip eden, izleyen, kovalayan.
qoghlandi: Sürgün, menfi.
qoghlandichilik: Kovulma hali; sürülme hali.
qoghlandiliq: Kovulma hali, sürülme hali.
qoghlanmaq: Kovulmak, sürülmek.
qoghlatmaq: (qoghlimaq'tan) Kovdurmak, kovalatmak.
qoghlawetmek: Kovmak, sürmek.
qoghlawétish: Kovma, sürme.
qoghlash: Kovalama, sürme.
qoghlashmaq: Beraber kovalamak.
qoghlighuchi: Kovalayan, süren.
qoghlimaq: Kovalamak, sürmek.
qoghliwetmek: Kovalamak, git demek.
qoghun: Kavun. Yazliq qoghun – Yazlık kavun. Küzlük qoghun – Güzlük kavun. Kökche qoghun – Bir kavun türü. Qoghun qéki – Kavun kakı, kavun kurusu.
qoghunchi: Kavuncu.
qoghunluq: Kavunluk.
qoghushun: Kurşun (Pb belgesi ile gösterilen, yoğunluğu 11,3 olan yumuşak bir eleman).
qoqanchaq: bk. qorqaq.
qoqas: Sıcak kül, ateşli kül.
qoqash: ağ. bk. qorqush.
qoqunchuq: ağ. Korkuluk.
qol: El. Ong qol – Sağ el. Sol qol – Sol el. Qol bermek – El vermek. Quruq kol keldi – Boş el geldi. Qolungni tart – Elini çek. Qol qowushturmaq – El bağlamak. Qol qisish – El sıkma. Qol ishi – El işi. Qol chana – Küçük kızak. Qol saet – El saati. Qol sanaet – El zanaatı. Qol harwa – Küçük araba; el arabası. Qolgha almaq – 1) Ele almak 2) Hapsetmek. Qolgha ügetmek – Ele alıştırmak. Qol tekküzmek – Elle dokunmak. Qol tegmigen – Ellenmemiş. Qol tegmigen orman – Balta girmemiş orman. Ikki qolini burnigha tiqip keldi – Eli boş geldi. Öz qoli bilen yézilghan xet – Kendi eliyle yazılmış mektup. Qol qoydurmaq – İmzalatmak. Qol yazmisi – El yazması. Qol qoymaq – İmzalamak. Kol yaghlik – Mendil. Qol astida – El altında. Qol-ayaq bolmaq – Yardım etmek mec. Qol üzmek – El çekmek. Qol tartmaq – El çekmek. Qol tekkende – Boş vakitta. Qolum tegmeydu – Vaktim yok. Qolgha chüshürmek – Ele geçirmek. Qolgha chüshmek – Yakalanmak. Qoldin bermek – Elden çıkarmak. Pursetni qoldin bermeng – Fırsatı kaçırmayın. Qolgha kirgen – Ele geçen. Qolgha keltürmek – Elde etmek. Qoldin kelmek – Elden gelmek. Qoldin kelgen yardem – Elden gelen yardım. Qoldin kelgiche – Elden geldiği kadar. Qolumdin kelmeydu – Elimde değil; yapamam. Qoli qisqa – Yoksul; parasız. Qoli keng – Cömert, eli açık. Qoldin ketmek – Elden çıkmak.
qol-ayaq: El ayak.
qol-qanat: Dayanacak kimse, arka, yardımcı. Qol-qanat bolmaq – Yardımcı olmak.
qolashmas: Hantal, ağır kanlı.
qolashmaslik: Beceriksizlik, hantallık, ağır kanlılık.
qolay: Kolay, rahat, uygun. Qolay purset – Y uygun fırsat.
qolaylashmaq: Kolaylaşmak, uygun hale gelmek.
qolaylashturmaq: (qolaylashmaq'tan) Kolaylaştırmak; uygun bir hale getirmek.
qolayliq: Kolaylık.
qolaylimaq: Kolaylaştırmak.
qolaysiz: Zor, uygunsuz.
qolaysizliq: Zorluk, uygunsuzluk.
qolbashchi: Başkan, şef, elebaşı, lider.
qolhünerwen: u.a.f. Zanaatçı, esnaf.
qolqap: Eldiven.
qollanma: Rehber, kılavuz, yönetme.
qollanmaq: Kullanmak, istimal etmek.
qollap-quwwetlesh: Destekleme, yardımcı olma.
qollap-quwwetlimek: Desteklemek, yardımcı olmak.
qollash: Destekleme, yardım etme.
qollashmaq: Yardımlaşmak 2. EUni tutmak.
qollimaq: Desteklemek, yardım etmek.
qollunulmaq: Kullanılmak.
qollunulush: Kullanılma.
qollunush: Kullanma.
qollushush: Yardımlaşma 2. Elini tutma.
qolmu-qol: El ele.
qolsiz: Elsiz.
qoltuqlashmaq: Birinin elini tutmak.
qoltuqlimaq: Elini tutmak; yardım etmek.
qoltuqtayaq: Hasta değneği.
qolwaq: Kayık, sandal, tekne.
qolwaqchi: Kayıkçı.
qolyaghliq: Mendil.
qolyazma: El yazması.
qom: a. Kavim, kabile, uruk, boy.
qom-qabile: a. Kavim ve kabile.
qom-qérindash: Kavim ve kardeş.
qomach: Kavrulmuş tahıl (buğday, mısır, darı).
qomarmaq: Koparmak.
qomartish: Kopartma.
qomartmaq: (qomarmaq'tan) Kopartmak.
qomiyish: ağ. bk. qomurush.
qomuch: bk. qomush.
qomurulmaq: Koparılmak, kopmak.
qomurush: Koparma.
qomush: Kamış. Shiker qomushi – Şeker kamışı. Qazan-qomush – Mutfak takımı.
qomushluq: Kamışlık. Qomushluq köl – Kamışlı göl.
qonaqliq: Mısır tarlası.
qonalghu: Konak; geceyi geçirme yeri.
qonchi: Çizme koncu.
qondurmaq: (qonmaq'tan) Kondurmak, geceletmek; geceyi geçirtmek için birini evine almak.
qongaz: ağ. bk. qongghuz.
qongghaz: ağ. bk. qongghuz.
qongghuraq: Zil. Qongghuraq chalmaq – Zil çalmak. Qongghuraq gül – bot. çançiçeği, çadırçiçeği. Qongghuraq tiken – bot. Yabanî gül.
qongghuruq: ağ. bk. qongghuraq.
qongghuz: Böcek (-ği).
qongghuzche: Böcek (-ği).
qongqagha: ağ. bk. ala qargha.
qongnga: İğne, diken.
qongngachaq: ağ. Qongngachaq tiken — bk. qongghuraq tiken.
qongur: Yanık renk, kahve rengi.
qonghaz: ağ. bk. qongghuz.
qonmaq: Konmak. Qush yaghachqa qondi – Kuş ağaca kondu.
qonumsiz: Yerinde durmaz; kurtlu peynir.
qonumsizliq: Yerinde durmazlık.
qonush: Konma.
qopal: Kaba.
qopallashmaq: Kabalaşmak.
qopalliq: Kabalık. Qopalliq qilmaq – Kabalık etmek.
qopallishish: Kabalaşma.
qoparghu: Manivela.
qoparmaq: Koparmak; çekip çıkarmak 2. Yapmak. Tam qoparmaq – Duvar yapmak.
qopartmaq: (qoparmaq'tan) Kalktırmak, yükselttirmek, çıkartmak.
qopmaq: Kalkmak.
qopush: Kalkma, kalkış.
qor: Kuzukulağı.
qora: Avlu, ağıl. At qorasi – At ağılı.
qora-jay: u.f. Çiftlik, ev, mekan.
qoramsaq: Obur, pisboğaz.
qoramsaqliq: Oburluk, pisboğazlık.
qoray: Kurumuş bitki.
qoray-chawa: Kurumuş bitki, kamış (tandıra yakmak için kullanılan kurumuş bitki).
qorayliq: Kamışlık; kurumuş bitkilerin bulunduğu alan.
qordaq: Türlü (yemek).
qorghap: Kale, istihkam.
qorghash: Koruma, himaye etme.
qorghimaq: Korumak, himaye etmek.
qorghudash: ağ. bk. qoghdash.
qorghushun: bk. qoghushun.
qorjun: bk. xorjun.
qorqa-qorqa: Korka korka.
qorqaqliq: Korkaklık.
qorqanchaq: Korkak.
qorqanchaqliq: bk. qorqaqliq.
qorqatquch: Korkuluk.
qorqatmaq: bk. qorqutmaq.
qorqmaq: Korkmak. Qorqup ketmek – Korkuvermek.
qorqmas: Korkmaz. Qorqmastin – Korkmadan.
qorqumsiz: Korkusuz.
qorqunchaq: Korkak.
qorqunchaqliq: Korkaklık.
qorqunuch: Korkunç. U könglümge qorqunuch sélip qoydi – O yüreğime korku saldı.
qorqunuchluq: Korkulu.
qorqunuchsiz: Korkusuz.
qorqush: Korkma.
qorqutmaq: (qorqmaq'tan) Korkutmak.
qorqutuwetmek: Korkutuvermek.
qorqutuwétish: Korkutuverme.
qorqutush: Korkutma.
qorshaw: Kuşatma, çevresinin sanlması. Qorshawgha almaq – Koşatmak.
qorshimaq: Koşatmak.
qorshiwalmaq: Koşatmak, koşatıvermek.
qorshiwélish: Koşatılma.
qorughan: Kavrulmuş.
qoruqchi: Bekçi, muhafız, koruyan.
qoruqlash: Koruma, muhafaza etme, bekçisi olma.
qoruqlimaq: Korumak, muhafaza etmek, bekçisi olmak.
qorul: Römork, nişan, hedef. Qorulgha élish – Nişan alma.
qorultaz: Anka; bk. tazqara.
qorum: bk. qoruma.
qoruma: Kavurma. Qoruma shorpa – Kavrulmuş çorba.
qorunmaq: Çekinmek, sıkılmak.
qorunush: Çekinme, sıkılma.
qorutmaq: (qorumaq'tan I) Kavurtmak.
qoruwetmek: Kavuruvermek; haddinden fazla kızartmak.
qoruwétish: Kavuruverme.
qorushturmaq: Kırıştırmak, buruşturmak.
qorushturulmaq: Kırıştırılmak, buruşturulmak.
qorushturush: Kırıştırma, buruşturma.
qosaq: Karın. Yoghan qosaq – Karnı büyük. Qosaq aghriq – Karın ağrısı. Ach qosaqka – Aç karma. Qosaq ach – Karın aç. Qosaq achmaq – Karın açmak. Qosughum achti – Acıktım; Kamım acıktı. Qosughung toydimu? – Kamın doydu mu? Qosaq baqmaq – Karın doyurmak.
qosaqliq: Karınlı, karnı bükük 2. Gebe, hamile.
qowm: a. bk. qom.
qowuq: Sidik torbası, kavuk.
qowun: ağ. bk. qoghun.
qowurgha: Kaburga, kaburga kemiği.
qowurghuluq: Kanatlı. Ikki qowurghuluq ishik – İki kanatlı kapı.
qowuz: Bir tür saz aleti.
qowzaq: Kabuk, soyuntu. Yaghach qowzighi – Ağaç kabuğu.
qosh: Çift, eş. Qosh chékit – Ast üst iki nokta. Qosh jinislik – Eş cinis. Qosh haydash – Çift sürme. Qorqqangha qosh körüner – d. Korkana çift görünür.
qoshaghliq: Birleşik, bitişik, müşterek.
qoshaqchi: Koşukçu; koşuk söyleyen kimse.
qoshaqchiliq: Koşuk söyleme hali.
qoshatar: Çift namlu tüfek; av tüfeği.
qoshchaq: Çift tekerlek.
qoshchi: Çiftçi.
qoshkézek: Çift, ikiz.
qoshqar: ağ. bk. qochqar.
qoshqollap: İki elle, sevinçle, itirazsız mec.
qoshquda: ağ. bk. qacha-quda.
qoshqun: Eyerin öne gitmesini engellemek için atın kuyruğuna takılan halka şeklindeki kayış.
qoshma: Birleşik. Amérika Qoshma Shtatliri – Amerika Birleşik Devleti. Qoshma axbarat – Birleşik beyanat.
qoshmichi: Muhabbet tellalı.
qoshtimaq: Tırnak (-ğı), tırnak işareti.
qoshturmaq: Kavuşturmak, bir araya getirmek, bağlamak. Qol qoshturmaq – El bağlamak.
qoshturush: Kavuşturma, bir araya getirme, bağlama.
qoshu: Toplama. Qoshu belgüsi – Toplama belgesi.
qoshulma: Karışım, mahlat.
qoshulmaq: Katılmak. Pikringizge qoshulimen – Fikrinize katılıyorum.
qoshulush: Katılma, eklenme.
qoshuma: U qoshumisini türdi – O kaşını çattı; O suratını bozdu.
qoshumcha: gr. Ek. Péil yasighuchi qoshumcha – Fiil yapım eki.
qoshumche: Eklem, ilave, ek. Qoshumche kirin – Ek gelir. Qoshumche ishlepchiqirish – Ek üretim.
qoshun: tar. Ordu, askerî birlik. Chet el qoshunliri – Yabancı ordu. Hawa qoshuni – Hava birliği.
qoshundi: Karışım, mahlut 2. Ek, türev.
qoshuwetmek: Eklemek, karıştırmak, toplamak, birleştirmek.
qoshuwétish: Ekleme, karıştırma, toplama, birleştirme.
qoshush: Koşma, bağlama, ekleme, katma, toplama.
qotan: Ağıl. Qoy qotini – Koyun ağılı.
qotanlimaq: Ay qotanlidi – Ay ışığının ay çevresindeki daire şekli; mehtabın ay çevresinde daire tesis etmesi.
qotaz: zool. Yak (-ğı).
qotuma: ağ. bk. muqawa.
qotumaq: Ekmek.
qotur: Uyuz, çepel.
qoturamut: Armutun bir türü.
qoy-öshki: Koyun ve keçi.
qoyaq: ağ. bk. qoyuq.
qoyash: ağ. bk. qoyush.
qoychi: Koyun çobanı.
qoychiliq: Koyun çiftliği; koyun hayvancılığı.
qoydurmaq: (qoymaq'tan) Koydırmak, bıraktırmak. Xotunini qoydurmaq – Karısını bıraktırmak.
qoydurush: Koydurma, bıraktırma.
qoyghuchi: Koyan, bırakan, yatıran. Pul amanet qoyghuchi – Para yatıran.
qoyghuzmaq: bk. qoydurmaq.
qoyghuzush: bk. qoydurush.
qoyxana: u.f. Koyun ağılı.
qoymaq: Koymak, bırakmak. Ornigha qoymaq – Yerine koymak. Qol qoymaq – İmza atmak. U héch némini qoymidi – O hiçbir şey bırakmadı. Qoysangchu – Boşver, bırak. Yaman adetni qoy! – Kötü alışkanlığı bırak! U kirgili qoymidi – O içeri bırakmadı. Oyun qoymaq – Oyun koymak (sahnedeki gösteri). At qoymaq – Ad koymak, adlandırmak. Köngül qoymaq – Gönül vermek; sevmek. Teyyarlap qoymaq – Hazır hale getirmek.
qoyughluq: Koyulmuş; bırakılmış.
qoyuq: Koyu. Qoyuq süt – Koyu süt. Qoyuq orman – Koyu orman.
qoyuq-shalang: Koyu ve seyrek.
qoyuqlandurmaq: (qoyuqlanmaq'tan) Koyulaştırmak, sıklaştırmak.
qoyuqlanmaq: Koyulaşmak.
qoyuqlashmaq: Koyulaşmak, sıklaşmak.
qoyuqlatmaq: (qoyuqlimaq'tan) Koyulatmak, sıklaştırmak.
qoyuqlimaq: Koyulaşmak, yoğunlaşmak, sıklaşmak.
qoyuqluq: Koyuluk, sıklık, yoğunluk.
qoyuqlushush: Koyulaşma, sıklaşma, yoğunlaşma.
qoyuqlutush: Koyulatma, sıklaştırma, yoğunlaştırma.
qoyuwermek: Bırakıvermek, salıvermek.
qoyuwetmek: bk. qoyuwermek.
qoyuwérish: Bırakıverme, salıverme.
qoyuwétish: bk. qoyuwérish.
qoyush: Koyma, bırakma.
qoza: Kuzu. Qoza térisi – Kuzu derisi. Qoza qulaq – Kuzukulağı.
qozghaq: Kepek (-ği), donra.
qozghalghuch: Çevik, canlı, faal, hareketli.
qozghalma: Taşınır, menkul. Qozghalma mülük – Taşınır mallar.
qozghalmaq: Hareketlenmek, kımıldamak 2. Ayaklanmak, isyan etmek.
qozghalmas: Hareketsiz, kımıldamaz, sabit, durağan.
qozghalmaslik: Sabitlik, hareketsizlik, durağanlık, kımıldamazhk.
qozghash: Hareket ettirme, kımıldatma, oynatma.
qozghatmaq: (qozghimaq'tan) Hareket ettirmek, kımıldattırmak, oynattırmak.
qozghimaq: Hareket ettirmek, kımıldatmak, oynatmak.
qozghulang: Ayaklanma, isyan. Qozghulang kötermek – Ayaklanmak.
qozghulangchi: İsyancı, ayaklanan, asi.
qozghulangchiliq: İsyan hali, ayaklanma hali, asilik.
qozghulush: Hareketlenme, kımıldama 2. Ayaklanma, isyan etme.
qozghutush: Hareket ettirme, kımıldattırma, oynattırma.
qozi: bk. qoza.
qozichaq: Kuzucuk, küçük kuzu.
qoziqulaq: Kuzukulağı.
qozilash: Kuzu doğurma.
qoziliq: Kuzulu. Qoziliq qoy – Kuzulu koyun.
qozilimaq: Koyunun yavrulaması; kuzu doğurmak. Qoy qozilidi – Koyun yavruladı.
qozmaq: Sinirlenmek, kızmak, öfkelenmek, hiddetlenmek.
qozuq: Kazık. Tömür qozuq – Kutup yıldızı.
qozush: Sinirlenme, kızma, öfkelenme, hiddetlenme.
qro: bk. qiro.
qu: ünl. Kuşlan kovalarken kullanılan ünlem.
qubbe: a. tar. Kubbe.
quchaghlash: Kucaklama.
quchaghlashmaq: Kucaklaşmak.
quchaghlatmaq: (quchaghlimaq'tan) Kucaklatmak.
quchaghlimaq: Kucaklamak.
quchaghlitish: Kucaklatma.
quchaghliwalmaq: Kucaklamak.
quchaghliwélish: Kucaklama.
quchaghlishish: Kucaklaşma.
quchaq: Kucak. Quchaq achmaq – Kucak açmak. Bir quchaq otun – Bir kucak odun.
quchaq-quchaq: Kucak kucak; bir çok kucak dolu.
quchqach: bk. qushqach.
quchmaq: Sarmak, kucaklamak.
quchush: Sarma, kucaklama.
quda: Dünür. Quda chüshmek – Dünürleşmek.
quda-baja: Bacanak, kayın.
qudichiliq: Dünürlük, dünür olma hali. Qudichiliq qilmaq – Dünürlük yapmak.
qudilashmaq: Dünürleşmek.
qudilishish: Dünürleşme.
qudret: a. Kudret, kuvvet.
qudretlik: a.u. Kudretli.
qudretsiz: a.u. Kudretsiz.
qudretsizlik: a.u. Kudretsizlik.
quduq: Kuyu. Qan qudughi – Maden ocağı.
quduluq: bk. qudichiliq.
qugha: ağ. bk. qowurgha.
qughun: bk. qoghun.
quzhun: ağ. bk. quyun.
qul: Kul, köle. Qul qilmaq – Köle yapmak.
qula: Kula. Kula at – Kula at.
qulach: ağ. bk. ghulach.
qulaqbagh: Bağ.
qulaqcha: Kürklü kışlık börk; kışlık baş giysisi.
qulaqche: anat. kulakçık (-ğı).
qulaqchin: bk. qulaqcha.
qulashliq: Gelin, nişanlı.
qulchiliq: Kölelik hali.
quldar: u.f. Köle sahibi.
quldarliq: u.f.u. Kölecilik. Quldarliq tüzümi – Kölecilik toplum düzeni. Quldarliq jem'iyeti – Köleci toplum.
qulla: a. bk. qible.
qullap: Bağ, bandaj.
qullash: ağ. bk. qulunlash.
qulpa: ağ. bk. qulup.
qulpu: bk. qulup.
qulpulash: ağ. bk. quluplash.
qult: Taklidî ses. U chayni qult étip ichip qoydi – O çayı lıkır lıkır içiverdi.
qult-qult: Lıkır lıkır.
qululash: ağ. bk. qulunlash.
qulule: Salyangoz 2. Kabuk (-ğu); kavkı 3. Sedef.
qulun: Yasına dolmamış kısrak yavrusu.
qulunlash: bk. qulunlimaq.
qulunlimaq: Kısrağın yavrulaması.
qulup: a. Kilit.
qulupchi: a.u. Kilitçi, kilit ustası.
quluplaghliq: a.u. Kilitli.
quluplanmaq: Kilitlenmek.
quluplash: a.u. Kilitleme.
quluplatmaq: (quluplimaq'tan) Kilitletmek.
quluplimaq: a.u. Kilitlemek.
qum: Kum. Qum shéker – Toz şeker.
qumaq: Kepek (-ği), donra.
qumat: Kumlu toprak.
qumdan: f. ağ. bk. xumdan.
qumghan: El ve yüz yıkamak için kullanılan su kabı.
qumilaq: Koyun veya keçi tezeği (gübresi). Qumilaq salmaq – Tezek veya boncuk ile fal açmak.
qumilaqchi: Falcı.
qumilaqlash: Dışkısını salma (koyun, keçi gibi hayvanlar için).
qumilaqlimaq: Dışkısını salmak (koyun, keçi gibi hayvanlar için).
qumluq: Kumlu. Qumluq yer – Kumlu toprak.
qumra: Çanak (-ğı), kap (-bı), çömlek (-ği), saksı.
qumreng: u.f. Kum renği.
qumri: Kumru.
qumsaq: Qumsaq un – Basit şekilde öğütülmüş un.
qumtash: Kumlu taş.
qumurash: bk. qomurush.
qunduz: zool. Su samuru.
qungghaz: ağ. bk. qongghuz.
qura: ağ. bk. qiro.
quraq: Parça, bez parçası.
qural: Silah. Qolgha qural almaq – Silahlanmak; ele silah almak. Oqush quralliri – Okuma malzemeleri; okul malzemeleri.
qural-jabduq: Silah ve alet.
qural-sayman: Silah ve alet.
qurallandurmaq: (qurallanmaq'tan) Silahlandırmak.
qurallandurulmaq: Silahlandırılmak.
qurallandurulush: Silahlandınlma.
qurallandurush: Silahlandırma.
qurallanmaq: Silahlanmak.
quralliq: Silahlı.
qurallinish: Silahlanma.
quralma: Birleşme.
quralsiz: Silahsız.
quralsizlandurmaq: Silahsızlandırmak.
quralsizlandurush: Silahsızlandırma.
quralsizlanmaq: Silahsızlanmak.
quralsizlinish: Silahsızlanma.
quralslzlandurulmaq: Silahsızlandırılmak.
quramchaq: ağ. Ok kılıfı, ok kuburu.
Quran: a. Kuran.
qurash: Montaj etme, biriktirme, birleştirme.
qurashliq: Montaj edilmiş; biriktirilmiş.
qurashmaq: Beraber montaj etmek; beraber birleştirmek.
qurashturghuchi: Montaj eden; biriktiren.
qurashturmaq: Montaj etmek; biriktirmek.
qurashturulmaq: Montaj edilmek; biriktirilmek.
qurban: a. Kurban. Qurban Héyt – Kurban Bayramı.
qurbanliq: Kurbanlık. Qurbanliq qoy – Kurbanlık koyun.
qurbi: Akran, yaşıt.
qurbi-kurdashlik: Akranlık, yaşıtlık.
qurbiliq: Akranlık, yaşıtlık.
qurdash: Yaşıt. Uning bilen men qurdashmen – Onunla ben yaşıtım; Onunla yaşıtım.
qurdashliq: Yaşıtlık; aynı yaşta olma hali.
qure: Kur'a; kur'a çekmek.
qurghaq: Kuru. Qurghaq rayunlar – Çöl bölgeler.
qurghaqchiliq: bk. qurghaqliq.
qurghaqliq: Kuraklık, kurak olma hali.
qurghu: Aladoğan.
qurghuchi: Kurucu.
qurimaq: Montaj etmek, biriktirmek.
qurlimaq: Satır ile.
qurma: Biriktirme, toplama, karma.
qurmaq: Kurmak, tesis etmek. Qayta qurmaq – Tekrar kurmak.
qurs: Qars-qurs – Çatırtı, gıcırtı.
qursaq: bk. qosaq.
qursaqliq: bk. qosaqliq.
qurshaw: bk. qorshaw.
qurshimaq: bk. qorshimaq.
qurt-qongguz: Kurt ve böcek; bk. qurt-qumursqa.
qurt-qumursqa: Kurt ve böcek.
qurtlatmaq: (qurtlimaq'tan) Kurtlatmak.
qurtlighan: Kurtlamış.
qurtlimaq: Kurtlamak.
qurtluq: Kurtlu. Qurtluq alma – Kurtlu elma.
qurughchiliq: bk. qurghaqchiliq.
qurughdimaq: Kurutmak, kurulamak.
qurughluk: Kara. Qurughluq eskiri – Kara askeri, kara ordusu.
quruqluq: Kuraklık, susuzluk 2. Kara.
quruqtin-quruq: Bos bosuna.
qurulma: Tesisat, donatım.
qurulmaq: Kurulmak, tesis edilmek.
qurultay: Kurultay, kongre.
qurulush: İnşaat. Qurulush matériyalliri – İnşaat malzemeleri.
qurum: İs, kurum.
qurumaq: Kurumak. Qurup ketsun! – Mahvolsun! kahrolsun!
qurushqaq: Çabuk kuruyan; kurumaya elverişli 2. Pinti.
qurutmaq: (qurumaq'tan) Kurutmak. Alma qurutmaq – Elma kurutmak. Üstelning üstini qurut – Masanın üstünü kurula. Biz düshmenni quruttuq – Biz düşmanı yok ettik.
qurutulmaq: Kurutulmak.
qurutulush: Kurutulma.
qurutuwetmek: Kurutuvermek.
qurutuwétish: Kurutuverme.
qurutush: Kurutma.
qusaq: bk. qosaq.
qusiqaghriq: ağ. bk. tolghaq.
qusqu: Kusuk. Qusqum kélidu – Kusmak istiyorum.
qusmaq: Kusmak. Qan qusmaq – Kan kusmak.
qusturmaq: (qusmaq'tan) Kusturmak.
qusturush: Kusturma.
qusuq: Kusuk.
qusuldash: ağ. bk. pichirlash.
qusuldimaq: ağ. bk. pichirlimaq.
qusur: a. Kusur, eksiklik, noksan. Qusur tapmaq – Kusur bulmak.
qusurluq: a.u. Kusurlu.
qusursiz: Kusursuz.
qusuwetmek: Kusuvermek.
qusuwétish: Kusuverme.
qusush: Kusma.
qush: Kuş. Aq qush – Kuğu. Dölet qushi – Devlet kuşu; baht kuşu.
qushwaz: u.f. Kuşçu; kuşçuluğu seven kimse.
qushwazliq: Kuşçuluk.
qushchaq: Küçük kuş.
qushchi: Kuşçu.
qushchiliq: Kuşçuluk.
qushxana: Mezbaha, salhane.
qushqach: Serçe. Sériq qushkach – Sarı serçe.
qushqun: Eyer kanadının ardına takılan halka, şeklindeki tasma. Eyer atın önüne gitmemesi için atın kuyruğu bu tasmaya sokulur.
qushnach: Kadın hoca (kadın din hocası).
qushush: ağ. bk. tuxumlash.
Bilik: Kutadgu Bilig (Balasagunlu Yusuf tarafından 1069'da Karahanlı Türkçesiyle yazılmış şürli eser).
qutbiy: a. Kutube ait.
qutiche: u.f. Küçük kutu.
qutqa: ağ. bk. momay.
qutqazghuchi: Kurtancı, kurtaran.
qutqazmaq: Kurtarmak.
qutquzush: Kurtarma.
qutquzushmaq: Beraber kurtarmak.
qutquzushush: Beraber kurtarma.
qutluq: Kutlu, uğurlu. Bayrimingiz qutluq bolsun – Bayramınız kutlu olsun.
qutluqlash: Kutlama.
qutluqlimaq: Kutlamak.
qutratquchi: bk. quturtquchi.
qutratmaq: bk. quturtmaq.
qutritish: bk. quturtush.
qutuldash: ağ. bk. pichirlash.
qutuldurghuchi: Kurtarıcı, kurtaran.
qutuldurmaq: Kurtarmak.
qutuldurulmaq: Kurtarılmak.
qutuldurulush: Kurtarılma.
qutuldurush: Kurtarma.
qutulghusiz: Kurtulamaz; kurtulması imkansız.
qutulmaq: Kurtulmak.
qutulush: Kurtulma, kurtuluş.
qutup: a. Kutup. Shimaliy kutup – Kuzy kutubu. Jenubiy qutup – Güney kutubu. Qutup yultuzi – Kutup Yıldızı.
qutupchi: a.u. Kutupçu.
quturghan: Kudurmuş.
quturmaq: Kudurmak.
quturtquchi: Kışkırtan.
quturtquchluq: Kışkırtma hali.
quturtmaq: (quturmaq'tan) Kışkırtmak.
quturtush: Kışkırtma.
quturush: Kudurma.
quwa: Çekiç, tokmak. Quwa burun – Büyük burun.
quwaq: ağ. bk. qawaq.
quwlimaq: ağ. bk. qoghlimaq.
quwluq: Kurnazlık. Quwlughi yoq adem – Hilesiz adam.
quwluq-shumluq: Kurnazlık, hilebazlık.
quwugha: ağ. bk. qowurgha.
quwwet: a. Kuvvet, güç.
quwwetlendürmek: a.u. (quwwetlenmek'ten) Kuvvetlendirmek.
quwwetlendürüsh: a.u. Kuvvetlendirme.
quwwetlenmek: a.u. Kuvvetlenmek.
quwwetlesh: a.u. Destekleme.
quwwetlik: a.u. Kuvvetli, güçlü.
quwwetlimek: a.u. Desteklemek. Qullap-quwwetliguchi – Destekleyici.
quwwetlinish: a.u. Kuvvetlenme.
quwwetsiz: a.u. Kuvvetsiz, güçsüz.
quwwetsizlendürmek: a.u. (quwwetsizlenmek'ten) Kuvvetsizlendirmek.
quwwetsizlendürüsh: a.u. Kuvvetsizlendirme.
quwwetsizlenmek: Kuvvetsizlenmek.
quy: Kolan için kurdele.
quyash: Güneş.
quyashliq: Güneşli.
quydurmaq: (quymaq'tan I) Döktürmek, akıttırmak, boşalttırmak.
quydurush: Döktürme, akıttırma, boşalttırma.
quyqa: Baş derisi.
quyma: Dökme, döküm.
quymichilik: Döküm işi; kalıplama işi.
quyruq: Kuyruk. Quyrughi üzülmestin ötüyatqan mashinilar – Arkası kesilmeden geçmekte olan arabalar. Köz quyrughi bilen qarimaq – Göz ucu ile bakmak; göz kıyısı ile bakmak. Étigi quyruqtin bügünki öpke ela – Yarınki kuyruktan (kuyruk yağı) bugünkü akciğer iyi.
quyruqchi: Kuyrukçu; arkadan takip eden; geri kalan; başkalarını takip eden.
quyruqchiliq: Arkadan takip etme hali; başkalarını takip etme hali.
quyruqluq: Kuyruklu. Quyruqluq yultuz – Kuyruklu yıldız.
quytmaq: ağ. bk. qurutmaq.
quyuq: ağ. bk. quyruq.
quyulmaq: Dökülmek, akıtılmak, boşaltılmak. Bu derya kölge quwuludu – Bu nehir göle dökülür.
quyulush: Dökülme, akıtılma, boşaltılma.
quyumchaq: anat. Kuyruk sokumu.
quyun: Kasırga, urağan.
quyunmaq: Yıkanmak; suya girmek; banyo yapmak.
quyuntaz: Kasırga.
quyunush: Yıkanma; suya girme; banyo yapma.
quyush: Dökme, akıtma.
quz: ağ. bk. teskey.
quzghun: Kuzgun.
quzuq: ağ. Kerevet, karyola.
-la: Vurgu, tekit anlamını veren ek. Birdinla – Birdenbire, ani. Bir özemla bilimen – Sadece kendim bilirim. Lipla qilip ötmek – Hızlı geçmek. Hemmila yerde – Bütün yerde.
labdur: Filiz üzüm. Anisi labdur xotun, balisi shirin shéker – Annesi filiz üzüm gibi kadın, çocuğu tatlı şeker.
laborant: r. Asistan, lâborant.
laborantlik: r.u. Lâborant işi.
laboratoriye: r. Laboratuvar.
lachiq: Kadın örtüsü.
lachin: Doğan, şahin.
lagér: r. Kamp. Herbiy lagér – Askerî kamp.
laghaylash: Boş gezme; anlamsız dolaşma.
laghaylimaq: Boş gezmek; anlamsız dolaşmak. Laghaylap yürmek – Boş gezmek.
laghir: a. Zayıf, cılız, lağar.
laxma: Soluk, solmuş, gevşek, uyuşuk, ağır kanlı.
laxmiliq: Uyuşukluk, gevşeklik, ağır kanlılık.
laxshigir: f. Kıskaç.
lakaslash: Sallanma, sarsılma.
lakaslatmaq: (lakaslimaq'tan) Sarsmak, perişan etmek.
lakaslimaq: Sallanmak, sarsılmak. Chishlirim lakaslap qaldi – Dişlerim boşadı.
lakaslitish: Sarsma, perişan etme.
lakka: Derisi sölpük.
laklanmaq: r.u. Cilalanmak, laka sürülmek.
laklash: Laka sürme, cilalama.
laklatmaq: r.u. (laklimaq'tan) Laka sürdürmek, cilalatmak.
laklimaq: r.u. Laka sürmek, cilalamak.
laklinish: r.u. Cilalanma, laka sürülme.
laqa-luqa: f. bk. laqqa-luqqa.
laqildash: Sallanma 2. Çalkalanma.
laqildatmaq: (laqildimaq'tan) 1. Sallamak 2. Çalkalamak 3. mec. Aldatmak, oyun etmek, şakaya almak.
laqildimaq: Sallanmak 2. Çalkalanmak.
laqilditish: Sallama 2. Çalkalama 3. mec. Aldatma, oyun etme, şakaya alma.
laqqa-luqqa: f. Eşya. Öyning laqqa-luqqisi – Ev eşyası.
laqpa: ağ. bk. palesh.
lal: f. Dilsiz, sessiz.
lale: a. bot. Lale.
lalizar: a.f. Lale bahçesi.
lalma: Kuduz. Lalma isht – Kuduz köpek. 2. Asalak, otlakçı 3. Serseri, avare 4. Yerinde durmaz.
lalmiliq: Kuduzluk 2. Asalaklık.
lam: (L) Harfi. Lam dep aghzini achmidi – Hiç bir şey demedi; Ses çıkarmadı.
lama: Buda dininin lideri; Buda din adamı.
lamadi: ç. tar. Maden işçisi grup şefi.
lamaizm: r. Lamaizm.
lampa: r. Lamba. Lampa shishisi – Lamba şişesi.
langchiq: Gevşek, uyuşuk, ağır kanlı. Langchiq adem – Ağır kanlı adam.
langchiqliq: Gevşeklik, uyuşukluk, ağır kanlılık.
langqa: Mania, engel 2. mec. Kambur.
langqar: Çit, şarampol 2. Vazo, çiçeklik.
langtu: ç. Demir tokmak.
lanta: ç. Dondurma paça.
lantu: ç. Balta, oduncu baltası.
lapanglimaq: bk. lupanglimaq.
lapas-lapas: Lapas-lapas qilip mangmaq – Salma salma yürümek.
lapaslash: Salına salına yürüme.
lapaslimaq: Salına salına yürümek.
lapcharash: Yassılaşma, yassı hale girme.
lapcharimaq: bk. lapchaymaq.
lapchaymaq: Yassılaşmak, yassı hale girmek. Lapchiyip olturmaq – Elini kolunu açarak oturmak.
lapchi: Övüngen adam, palavracı 2. Yalancı, hilekar.
lapchiyish: Yassılaşma, yassı hale girme.
lapqut: Karşılıklı yardım.
lapqutlashmaq: Karşılıklı yardımlaşmak.
lapqutlishish: Karşılıklı yardımlaşma.
laslash: f.u. Kirletme.
laslashmaq: f.u. Kirlenmek, lekelenmek, bulaşmak.
laslashturmaq: f.u. (laslashmaq'tan) Kirletmek, lekelemek, bulaştırmak.
laslashturush: f.u. Kirletme, lekeleme, bulaştırma.
laslimaq: f.u. Kirletmek, lekelemek, bulaştırmak.
lassida: Kuvvetsizce, dermansızca. U orunduqqa lassida qilip olturdi – O sandalyaya kuvvetsizce oturdu.
lata: Paçavra; kadınların pılı pırtısı.
lataxey: u.ç. bk. latixey.
latapet: a. 1. Letafet, güzellik, yakışıklılık 2. Naziklik, nezaket, incelik.
latapetlik: a.u. 1. Letafetti, güzel, yakışıklı 2. Nazik, nezaketti, ince.
latixey: Kumaştan yapılmış çin ayakkabı.
Latin: Latin. Latin tili – Latin dili.
latinlashmaq: Latinlaşmak.
latipe: a. Fıkra, anekdot. Ependi latipiliri – Nasreddin Hoca fıkraları.
latipurush: f. 1. Paçavracı, eskici 2. Elbise düşkünü.
latipurushluq: f.u. 1. Paçavracılık, eskicilik 2. Elbise düşkünlüğü.
Latish: Letonyalı. Latish ayili – Letonyalı kadın. Latish tili – Letonya dili.
latqa: Dip, alt, nehrin dibi 2. Dip çamuru, lığ.
latqu: bk. latqa.
law: Atlı araba katarı 2. Ağırlık.
lawa: ç. Süprüntü, çöp.
lawazimet: a.Teçhizat. Shoqush lawazimetliri – Askerî teçhizat.
lawazimetchi: a.u. Levazımcı; sağlamakla görevli memur.
lawuldash: Alev alev yanma.
lawuldatmaq: (lawuldimaq'tan) Alev alev yandırmak.
lawuldimaq: Alev alev yanmak.
lawullash: bk. lawuldash.
lawullimaq: bk. lawuldimaq.
lawza: ç. Tatsız; bk. tétiqsiz.
lash: Yosun, bataklık.
lay: f. Çamur, balçık. Lay qilmaq – Bulandırmak. Lay su – Bulanık su.
lay-lay: Şarkı adı.
layaqet: a. 1. Yetenek, kabiliyet 2. Yararlılık, yararlı olma.
layaqetliq: a.u. 1. Yetenekli, kabiliyetli 2. Yararlı.
layaqetsiz: a.u. 1. Yeteneksiz, kabiliyetsiz 2. Yararlı olmayan.
layaqetsizlik: a.u. 1. Yeteneksizlik, kabiliyetsizlik 2. Yararlı olmama hali.
laychi: Sıvacı; bk. suwaqchi.
laychiliq: Sıvacılık. Laychiliq qilmaq – Sıvacılık yapmak.
laydash: ağ. bk. laylitish.
layghezel: İradesiz, azimsiz 2. mec. Avare, serseri.
layghezellik: İradesizlik, azimsizlik 2. mec. Avarelik, serserilik.
layxorek: u.f. zool. Çulluk, bekas.
layihe: a. Proje.
layihilesh: a.u. Proje yapma.
layihilimek: a.u. Proje yapmak.
layiq: a. Layık, uygun. Layiq kelmek – Uygun gelmek. Layiq bolmaq – Uygun olmak.
layiqet: a. ağ. bk. layaqet.
layiqlashqanliq: a.u. Uygunluk, Uygun hale gelmek.
layiqlashmaq: a.u. Uygunlaşmak.
layiqlashturmaq: (layiqlashmaq'tan) Uygunlaştırmak; uygun hal getirmek.
layiqliq: a.u. Uygunluk, layıklık, uygun olma hali.
layiqlimaq: a.u. Uygun hale getirmek.
layiqsiz: a.u. Layıksız, uygunsuz.
layiqsizliq: a.u. Layıksızlık, uygunsuzluk.
layqa: Kirli, bulanık, donuk 2. Kadın cinsel organı.
layqatmaq: Kirletmek, bulandırmak.
layqilimaq: Bulandırmak.
laylanmaq: Kirlenmek, bulanmak, bulanık hale gelmek.
laylash: Kirletme, bulandırma.
laylashmaq: Kirlenmek, bulanmak.
laylatmaq: (laylimaq'tan) Bulandırmak.
layliq: Kirli, bulanık 2. Çamurlu.
laylimaq: Kirletmek, bulandırmak.
laylitish: Bulandırma.
laza: ç. Kırmızı biber.
lazidan: ç.f. Biberlik, biber kutusu.
lazigül: ç.f. bot. Biber çiçeği.
lazijan: ç. Yağ ile kavrulmuş kırmızı biber.
lazimet: a. İhtiyaç. Yol lazimetliri – Yol ihtiyaçları.
lazimetlik: a.u. Lüzumlu, gerekli.
lazimliq: a.u. Gerekli, ihtiyaç, hacet, zaruret.
leb: f. bk. lep.
lebbey: a. Emredersiniz! Buyurun! Nasıl isterseniz? Sizi dinliyorum!
lechek: Kadın baş örtüsü.
leel: a. 1. Yakut 2. mec. Dudak güzelliği.
legen: Leğen.
leglek: zool. Balıkçıl kuşu.
leghmen: Kıymalı makarna.
lexte: Parça, lokma 2. Kan kusmak.
lein: a. Lanetli, melun.
leqem: a. Lakap (lakab).
leqep: a. bk. leqem.
leqme: Lağım kazma. Leqme kolimaq – Lağım kazmak.
leqwa: Kötürüm, paralitik 2. mec. Beceriksiz, hantal, ağır kanlı.
lelenglesh: Gezinme, dolaşma.
lelenglimek: Gezinmek, dolaşmak. Lelenglep yürmek – Boş gezmek.
lenchür: ç. Basketbol. Lenchür oynimaq – Basketbol oynamak.
lenet: a. Lanet. Lenet oqumaq lanet okumak.
lenetlesh: a. u. Lanetleme.
lenetlimek: a.u. Lanetlemek.
lengbéliq: zool. Balina.
lenggerchi: f.u. 1. Demir atan 2. Kervansaraya bakan.
lenggilchaq: Yay, yaylı 2. Eyer, palan.
lengmen: bk. leghmen.
lengmentaxta: zool. Afrika tarla faresi.
lengngide: Aynı anda, bir anda.
lengpu: ç. Fasulya unundan yapılmış soğuk yemek.
leniti: a. Lanet.
lenj: Gevşek adam. Lenj bolmaq – Gevşemek; bitkin bir hale gelmek.
lep: Dudak 2. Kıyı. Deryaning léwide – Nehir kıyısında.
lep-lep: Lep-lep qilmaq – Kanat çırpmak.
lepleshmek: f.u. bk. lewleshmek.
leppaq: ağ. bk. gülenggüch.
lepshish: ağ. bk. dolqunlash.
lerzan: f. 1. Titremek 2. mec. Soğuk. Lerzan shamal – Soğuk rüzgar.
lerze: f. Titreme, titreyiş. Lerzige kelmek – Titremek. Lerzige keltürmek – Titretmek.
lerzen: Lerzen shamal – Esin, sabah, zefir.
lestik: r. Lastik.
let: Let bolmaq – Becerememek, düşmek, mahcup duruma düşmek.
letapet: a. bk. latapet.
letip: a. Latif.
letipe: a. Fıkra, anekdot. Letipe toqumaq – Fıkra söylemek.
letipichi: a.u. Fıkracı, fıkra söyleyen.
lew: ağ. bk. lep.
lewend: f. 1. Mıymıntı 2. Serseri.
lewey: a. ağ. bk. lebbey.
lewiz: a. Söz. Lewzi yaman – Ağzı bozuk.
lewleshgen: f.u. Dudaksıl. Lewleshgen awazlar – Dudaksıl sesler. Lewleshgen qélin boghum – Dudaksıl kalın hece. Lewleshgen inchike boghum – Dudaksıl ince hece.
lewleshgenlik: f.u. Dudaksıllık.
lewleshmek: f.u. Dudaksıl hale gelmek; dudaksıllaşmak.
lewleshmigen: f.u. Dudaksıllaşmamış.
lewlishish: f.u. Dudaksıllaşma.
lesh: Leş.
leshker: f. tar. Asker, savaşçı. Leshker béshi – Komutan.
leshkerga: f. Askerî kamp.
leshlik: Leşli.
lezin: a. bk. lerzen.
leziz: a. bk. lezzetlik.
lezzet: a. 1. Lezzet 2. Tadım.
lezzetlendürmek: a.u. Lezzetli hale getirmek.
lezzetlenmek: a.u. 1. Tadını ala ala yemek 2. Zevk duymak.
lezzetlik: a.u. Lezzetli.
lezzetsiz: a.u. Lezzetsiz.
lezzetsizlik: a.u. Lezzetsizlik.
léwen: Güzel. Léwen qiz – Güzel kız.
léchek: bk. lechek.
léchin: bk. lachin.
légen: bk. legen.
lékin: a. Lâkin, fakat, ancak, ama.
léksika: r. Kelime hâzinesi.
léksikografiye: r. Lügatçilik, sözlükçülük.
léksikologiye: r. Kelimeler bilimi.
léksiye: r. Ders, konferans. Léksiye oqumaq – Konferans vermek.
lépek: bk. lipek.
lépeng: Süratli, hızlı 2. Oynak, tizmezaç.
lépez: Kuşak (-ğı), kemer.
lépildesh: Kımıldama, sallanma, dalgalanma 2. Alevlenme.
lépildetmek: (lépildimek'ten) 1. Kımıldatmak, sallamak, dalgalandırmak 2. Ateşi alevlendirmek.
lépildimek: Kımıldamak, sallanmak, dalgalanmak 2. Alevlenmek.
léyimaq: Bulanmak. Su bashtin léyighan – d. Su baştan bulanmış.
léyish: Bulanma.
léyitish: Bulandırma.
léyitmaq: (léyimaq'tan) Bulandırmak.
Lézgin: r. Lezgin. Lézgin ayili – Lezgin kadını. Lézgin xelqi – Lezgin halkı. Lézgin tili – Lezgin dili.
léziz: a. Leziz, lezzetli, tatlı.
lézizlik: a.u. Lezizlik, lezzetlilik, tatlılık.
libas: a. kit. Askerî teçhizat.
libéral: r. Liberal, aşın müsamaha gösteren.
libéralistliq: r.u. Liberallik, aşırı müsamahakarlık. Libéralistliq qilmaq – Aşırı müsamahakarlık etmek.
libéralizm: Liberalizm.
libéralliq: r.u. Liberallik, erkincilik, aşırı müsamahakarlık.
liching: ağ. bk. lachin.
lift: r. Asansör.
ligen: f. Leğen.
ligo: ç. Bir tür Çin kavunu.
ligua: ç. bk. ligo.
lighir: Çok, pek, aşırı. Lighir semiz gösh – Çok yağlı et.
lighirlash: Titreme, sallanma.
lighirlimaq: Titremek, sallanmak.
lighligh: Bataklık 2. Dalgır, çırpıntı.
lijing: ç. Dikkat! , Hazır ol!
lizha: r. Kayak.
likkide: bk. liqqide.
likle: bk. liqla.
liq: Dolu. Liq tola – Çok dolu. Liq toluq – Tam dolu. Liq tolturmaq – Ağzına kadar doldurmak.
liqanglash: Zıplama.
liqanglatmaq: (liqanglimaq'tan) Sallamak, ırgalamak, çalkalamak.
liqanglimaq: Seke seke gitmek, zıplamak.
liqqide: Hemen, anında. Liqqide bérip keldim – Hemen gidip döndüm.
liqla: bk. liqqide.
liqmu-liq: Dolu, ağzına kadar.
lilla: a. Ey Allahım.
lim: Kiriş, kalas. Öyning lim yaghichi – Evin kalas ağacı.
limche: Cübbe, gömlek.
limon: r. Limon.
limpey: Ahenksiz. Limpey awazlar – Ahenksiz sesler.
limtey: Gövde.
linggichek: Eyerin iskelesi.
linggilchaq: Yay 2. Eyer.
linggiltaxtax: Salıncak.
lingghilchaq: ağ. bk. lingirchaq.
lingxodi: ç. Maden itfaiyesi.
lingildash: Sallanma, kımıldama.
lingildatmaq: (lingildimaq'tan) Sallandırmak, kımıldatmak.
lingildimaq: Sallanmak, kımıldamak.
lingilditish: Sallandırma, kımıldatma.
lingirchaq: Yük eyeri; yük vurma eyeri.
lingjen: ç. Parça, aksam.
lingling: ç. Sallantılı, oynar, kımıldar. Lingling körük – Asma köprü.
lingsi: ç. Maden teknisyeni.
lingshimek: Sallanmak, kımıldamak, titremek.
lingshish: Sallanma, kımıldama, titreme; bk. éghanglash.
lingshitish: Sallandırma, oynatma, kımıldatma.
lingshitmek: (lingshimek'ten) Sallandırmak, oynatmak, kımıldatmak.
lip-lip: Qapighim lip-lip qilip turuptu – Gözümün kapağı seğiriyor.
lipap: a. bk. lipape.
lipape: a. Zarf, mektup zarfı.
lipek: anat. Diz kapağı.
lipez: Erkek kemeri.
lipildimek: bk. lipillimek.
lipillesh: Görünüp kaybolma.
lipillimek: Görünüp kaybolmak.
lipmu-lip: Dolu, ağzına kadar. Lipmu-lip quyup bermek – Ağzına kadar dolduruvermek.
lippide: U lippide körünüp qaldi – O ani görünüverdi; O aniden hasıl oluverdi.
lirik: r. Lirik. Lirik shair – Lirik şair.
lirika: r. Lirik şiirler.
lisan: a. tar. Lisan, dil.
litap: ağ. bk. lipape.
litr: r. Litre.
litrliq: r.u. Litrelik.
Litwaliq: r.u. Litvanyalı. Litwaliq tili – Litvanya dili.
lobi: Fasulye.
loghuldash: bk. lawuldash.
loghuldimaq: bk. lawuldimaq.
loxan: ç. Yaşlı, ihtiyar.
loxgösh: Kemiksiz et.
loxshumaq: Çarpmak, zonklamak. Ikki chekkem loxshuydu – Şakaklarım zonkluyor.
loxshush: Çarpma, zonklama.
lok-lok: Tembel, avare.
lokuldash: Boşuna koşturma.
loq: Kemiksiz; kemiksiz et.
loqichaq: Hörgüç.
loquldash: Sızlama.
loquldimaq: Sızlamak.
lola: Fahişe, orospu.
loli: f. Çingene.
loliliq: Loliliq qilmaq – Dilenmek.
lom: r. Küskü.
lomsa: Beceriksiz.
lomsiliq: Beceriksizlik.
longqa: Havlu; bk. löngge.
longqi: Şişe, matara.
lopoza: ç. Kadın.
Loptuq: Lobnorlu (Lobnor gölü etrafında yaşayan kimse).
loto: ç. Deve.
loyla: Loyla kokat – bot. Karapazı, kazayağı.
loylimash: Bakla.
lozung: ç. tar. 1. Eski Çin'de hükümet görevlisi 2. Başkan.
lök: Geze.
lökcheklerche: Terbiyesizce.
lökcheklik: Terbiyesizlik.
löke: Hörgüç.
löm-löm: Bataklık. Löm-löm chaylar – Bataklık yerler. Löm-löm karwat – Yaylı kerevet.
lömshimek: bk. lömüldimek.
lömüldesh: Kaynama, kaynaşma, bol olma.
lömüldimek: Kaynamak, kaynaşmak, bol olmak.
löngge: Havlu.
lös: ç. Vida.
löshte: Elastiki, esnek.
löshtilik: Elastikilik, esneklik.
lughet: a. Sözlük, lügat. Uyghurche-Türkche lughet – Uygurca-Türkçe Sözlük.
lughiwiy: a. Kelimeler bilimi.
lungqa: bk. longqa.
lupanglash: Beceriksiz hareket etme.
lupanglimaq: Beceriksiz hareket etmek.
luzum: a. Lüzum.
lüntey: ç. Lastik, çember.
lütpen: a. Lütfen.
lütüp: a. kit. Lutuf.
lüyshi: ç. Avukat, dava vekili.