+
-
A
Uygur Türkçesi Sözlüğü
hadash
: ağ. bk. yadash.
hadis
: a. Tuhaf, garip, acayip.
hadise
: a. Hadise, olay.
haduq
: bk. harduq.
hafiz
: a. Hafız.
haga
: a. ağ. bk. hawa.
haganchi
: ağ. bk. hawanche.
hajet
: a. Hacet, ihtiyaç. Hajiti yoq – İhtiyacı yok.
hajetxana
: a.f. Tuvalet.
hajetlik
: a.u. Gerekli, ihtiyaçlı, lüzumlu. Hajetlik miqtarda – Gerekli miktarda.
hajetmen
: a.f. Muhtaç.
hajetsiz
: a.u. Gereksiz, lüzumsuz.
haji
: a. din. Hacı.
hajiz
: a. ağ. bk. ajiz.
hak
: f. Kireç. Chilanghan hak – Sulanmış kireç. Chilanmighan hak – Sulanmamış kireç.
hakawur
: Kibirli, kendini beğenmiş.
hakawurluq
: Kibirlilik; kendini beğenmişlik.
hakim
: a. Hakim.
hakimiyet
: a. Hakimiyet. Hakimiyet organliri – Hakimiyet kurumlan.
hakimiyetsizlik
: a.U Hakimiyetsizlik.
hakimliq
: a.u. Hakimlik. Hakimliq qilmaq – Hakimlik etmek.
hakkak
: f. ağ. bk. neqish.
hakkakchi
: f. ağ. bk. neqqash.
haklatmaq
: f.u. (haklimaq'tan) Badana yaptırmak.
hakliq
: f.u. Kireçli.
haklimaq
: f.u. Badana yapmak.
haktash
: f.u. Kireç.
haqaret
: a. Hakaret. Haqaret qilmaq – Hakaret etmek.
haqaretligenlik
: a.u. Hakaret etme hali.
haqaretlik
: Hakaretli.
haqaretlimek
: a.u. Hakaret etmek.
hal-ehwal
: a. Hal hatır. Hal-ehwal sorimaq – Hal hatır sormak.
hala
: ağ. bk. hoyla.
halak
: a. Ölüm, mahvolma, yok olma, yıkım. Halak qilmaq – Yok etmek; mahvetmek.
halaket
: a. Ölüm, mahvolma, yok olma, yıkım. Halaketke uchrimaq – Ölüm ile karşılaşmak.
halaketlik
: a.u. Mahvedici, felaketli, meşum, öldürücü, tehlikeli.
halal
: a. Helal. Halal mal – Helal mal. Halalim – Eşim; nikahlı eşim.
halallash
: a.u. Hak verme; temize çıkarma.
halalliq
: a.u. Namusluluk, doğruluk, dürüstlük, samimilik.
halallimaq
: a.u. Hak vermek; temize çıkarmak.
halawet
: a. Zevk, lezzet, rahat, mutlu. Japanimu, halawetnimu teng körmek – Meşakkati da, rahatı da beraber görmek.
halawetlik
: a.u. Lezzetli, zevkli, rahat, mutlu, hoşnut.
halbuki
: a.u. Halbuki, oysa.
haldash
: ağ. bk. aldash.
halem
: a. ağ. bk. alem.
halet
: a. Durum, vaziyet. U méni qiyin halette qaldurdi – O beni zor duruma soktu.
halga
: ağ. bk. halwa.
halqa
: a. Halka, çember; ortası boş daire.
halqimaq
: Geçmek, atlamak, üzerinden geçmek.
halqish
: ağ. bk. alqish.
halliq
: a.u. Varlıklı; hali vakti yerinde. Halliq aililer – Varlıklı aileler.
halreng
: Pembe renk.
halsirash
: Yorulma, yorgun düşme.
halsiratmaq
: (halsirimaq'tan) Yormak, kuvvetsizlendirmek.
halsirimaq
: Yorulmak, kuvvetsizlenmek; yorgun düşmek.
halsiz
: a.u. Yorgun, kuvvetsiz, zayıf.
halsizlandurmaq
: a.u. (halsizlanmaq'tan); bk. halsizlatmaq.
halsizlanmaq
: a.u. Kuvvetsizlenmek; yorgun düşmek.
halsizlatmaq
: (halsizlanmaq'tan) Yormak, zayıflatmak, yorgun düşürmek, kuvvetsizlendirmek.
halsizlik
: Kuvvetsizlik, yorgunluk.
halwa
: a. Helva.
halwichi
: a.u. Helvacı.
hamacha
: Teyze, hala.
hamaqet
: a. Aptal, ahmak, budala.
hamaqetlik
: a.u. Aptallık, ahmaklık, budalalık.
haman
: f. Hemen; hemen hemen.
hamane
: f. Ergeç, eninde sonunda, an, esna, bir anda. Hamane kelmeydu – Eninde sonunda gelmeyecek.
hamanem
: a.u. Hep bir, ergeç.
hambal
: a. bk. hammal.
hamildar
: a.f. Hamile, gebe. Hamildar bolmaq – Hamile olmak.
hamildarliq
: a.f.u. Hamilelik, gebelik.
hamile
: a. Hamile, gebe.
hamiy
: a. Hami, destekleyen, arka.
hamiyliq
: a.u. Hamilik. Hamiyliq körsetmek – Hamilik yapmak; desteklemek.
hammal
: a. Hamal, küfeci.
hammam
: a. Hamam. Hammamgha chüshmek – Hamama girmek.
hammamchi
: a.u. Hamamcı.
hamut
: f. ağ. bk. amut.
han'git
: zool. Akbaba.
handiga
: f. ağ. bk. handiwa.
handiwa
: Mala, sürgü.
hang
: Ağzı açık, mıymıntı.
hang-tang
: Şaşakalma. Hang-tang bolmaq – Şaşakalmak; aklı durmak.
hangga
: Erkek eşek.
hanggit
: bk. han'git.
hangkaymaq
: Aval aval bakmak. Hangqiyip qalmaq – Aval aval etrafına bakıp durmak.
hangqiyish
: Aval aval bakma.
hangrash
: Anırma, bağırma, hıçkırma.
hangratmaq
: (hangrimaq'tan) Anırtmak, bağırtmak.
hangrimaq
: Anırmak, bağırmak, hıçkırmak. Éshek hangraydu – Eşek anırır.
hangwaqmaq
: Ağzım açıp bakmak; şaşkın şaşkın bakmak.
hangwaqti
: Ağzı açık, seyirci, mıymıntı.
hangwaqtiliq
: Ağzı açıklık, mıymıntılık.
hangwéqish
: Ağzını açıp bakış; şaşkın şaşkın bakış.
hapash
: Hapash qilmaq – Sırtına almak; birisini sırtında kaldırmak.
hara
: bk. here.
haraq
: a. Rakı, votka.
haraq-sharap
: a. Rakı ve şarap.
haraqxana
: a.f. Rakı içilen yer; meyhane.
haraqxor
: a.f. Rakıcı, alkolik, içki müptelası.
haraqxorluq
: a.f.u. Alkolizm, içki müptelalığı.
haram
: a. Haram. Haram ölmek – Gebermek, mürdolmak. Haram oy – Kötü niyet. Haram oyluq – Kötü niyetli.
haramxor
: a.f. bk. haramtamaq.
haramxorluq
: a.f.u. bk. haramtamaqliq.
haramliq
: a.u. Alçaklık, namussuzluk. Haramliq qilmaq – Namussuzluk etmek.
haramtamaq
: a.u. Otlakçı, asalak.
haramtamaqliq
: Otlakçılık, asalaklık.
haramzade
: a.f. 1. Gara meşru çocuk 2. Namussuz, hergele.
haramzadiliq
: a.f.u. Namussuzluk, alçaklık.
hararet
: a. Hararet, sıcaklık, ateş.
harduq
: Yorgunluk, bitkinlik. Harduq almaq – Dinlenmek.
hardurmaq
: (harmaq'tan) Yormak, yorgunluk vermek. Nahayiti hardurding de – Çok yordun ya.
hardurush
: Yorma; yorgunluk verme.
harghanliq
: Yorgunluk.
harghuzmaq
: Yormak, yorgunluk vermek.
harghuzuwetmek
: bk. harghuzmaq.
harghuzush
: Yorma, yorgunluk verme.
harimi
: Gayri meşrü çocuk 2. Hileli madrabaz.
harmaq
: Yorulmak. Harmang! – Kolay gelsin!
harmas
: Yorulmaz; yorulmak bilmeyen.
harmas-talmas
: bk. harmas.
harmasliq
: Yorulmazlık.
harmastin
: Yorulmadan.
harmastin-talmastin
: bk. harmastin.
harmay-talmay
: Yorulmadan; bıkmadan.
harsiz
: a.u. Arsız, şerefsiz.
harsizliq
: a.u. Arsızlık, şerefsizlik.
harwa
: a. Araba. Kötek harwa – İki tekerlekli ağaç araba; iki tekerlekli at arabası. Qala harwa – Öküz arabası. Éshek harwa – Eşek arabası. Atni harwidin chiqardingmu? – Atı arabadan çıkardın mı? Harwa kira qilmaq – Araba kiralamak; araba tutmak.
harwichi
: Arabacı.
harwikesh
: a.f. bk. harwichi.
harwikeshlik
: a.f.u. Arabacılık. Harwikeshlik qilmaq – Arabacılık yapmak.
harwiliq
: a.u. Arabalı. Harwiliq kelmek – Araba ile gelmek.
hasa
: a. Deynek, ince sopa.
hasil
: a. Hasıl; meydana gelen. Hasil bolmaq – Hasıl olmak.
hasilat
: a. Hasılat, kazanç, ürün.
hasildar
: a.f. Verimli, bereketli.
hasildarliq
: a.f.u. Verimlilik, mahsuldarlık.
hasilsiz
: a.u. Verimsiz, bereketsiz.
hasirap-hömüdep
: a.u. Kuvvetten düşerek; zorluklar içinde.
hasiratmaq
: a.u. (hasirimaq'tan) Yormak, yorgunluk vermek.
hasirighanliq
: a.u. Yorgunluk, bitkinlik.
hasirimaq
: a.u. Yorulmak.
hawa
: a. Hava. Hawa rayi – Hava durumu. Hawa buzulup turuptu – Hava durumu iyi değil; hava bozuk. Hawa issiq – Hava sıcak.
hawajaz
: a.f. ağ. Uçak.
hawajazi
: a.f. ağ. Uçak.
hawale
: f. Havale. U bu ishni sizge hawale qildi – O bu işi size havale etti.
hawanche
: f. Havan, döveç.
hawapayiz
: a.r. ağ. Uçak.
hawareng
: a.f. Gök renk, mavi.
hawasiz
: a.u. Havasız.
hawasizliq
: a.u. Havasızlık.
hawlash
: Havlama.
hawlashmaq
: Havlaşmak; çok köpeklerin havlaması.
hawlatmaq
: (hawlimaq'tan) Havlatmak.
hawlimaq
: Havlamak.
hawluqmaq
: Koşuşmak 2. Telaşlanmak.
hawluqturmaq
: (hawluqmaq'tan) Şaşırtmak, koşturmak.
hawshumaq
: Havlamak.
hawshush
: Havlama.
hawshutmaq
: (hawshumaq'tan) Havlatmak.
hawuz
: a. Havuz.
hawza
: a. Havuz. Donbas kömür hawzisi – Donbas kömür yatağı.
hashar
: a. Gönüllü yardımlaşma.
hasharchi
: a.u. Gönüllü karşılıklı yardımlaşan.
hasharet
: a. Böcek. Zererlik hasharetler – Zararlı böcekler.
hashkara
: f. ağ. bk. ashkara.
hashkarilimaq
: f.u. bk. ashkarilimaq.
hashqalla
: Bravo! Aferin!
hay!
: ünl. Hey!
hay-hay
: ünl. Hey hey.
hay-huy
: ünl. Hay-huy dégiche – Hemen, bir anda.
haya
: a. Haya, utanma, ar, yüz, utanç.
hayajan
: f. Heyecan. Hayajangha kelmek – Heyecanlanmak.
hayajanlanmaq
: f.u. Heyecanlanmak.
hayan
: a. Fayda, menfaat, çıkar.
hayankesh
: a.f. Alıp faydasına satan, tüccar.
hayasiz
: Hayasız, arsız, utanmaz.
hayasizliq
: a.u. Hayasızlık, arsızlık.
hayat
: a. Hayat. Hayat köchürmek – Hayatı sürdürmek; yaşamak.
hayat-mamat
: a. Ölüm kalım. Hayat-mamat mesilisi – Ölüm kalım meselesi.
hayatbexsh
: a.f. Hayat dolu; hayat veren; hayat-bahş.
hayatchan
: a.u. Uzun ömürlü; hayat kuvveti olan.
hayatchanliq
: a.u. Uzun ömürlülük.
hayatiy
: a. Hayatî.
hayatkeshlik
: a.f.u. Hayatî, dirimlik.
hayatsiz
: a.u. Hayatsız.
hayatsizliq
: a.u. Hayatsızlık.
haydaq
: Dağıtma 2. Hız, sürat 3. Kovulma, sürülme, sürgün.
haydaqchi
: Sürücü.
haydalmaq
: Kovulmak, sürülmek 2. Tarla sürmek; tarla açmak.
haydash
: Kovma, dağıtma, sürme, açma; bk. haydimaq.
haydimaq
: Kovmak, dağıtmak, sürmek. Atlami haydighin – Atları sür. 2. Sürmek, açmak. Yer haydimaq – Tarla sürmek (açmak).
haydiwetmek
: Kovalamak, sürmek; sürgüne göndermek.
haydighuchi
: Sürücü. Mashinini haydighuchi – Araba sürücü.
haydighuzmaq
: (haydimaq'tan) Sürdürtmek.
hayem
: a. ağ. bk. ayem.
hayidash
: ağ. bk. herilesh.
hayt-huyt
: Hayt-huyt dégiche – Hemen, bir anda.
haywa
: a. ağ. bk. harwa.
haywan
: a. Hayvan. Haywanlar dunyasi – Hayvanlar dünyası. Öy haywini – Ev hayvanı; evcil hayvanlar.
haywanat
: a. Hayvanat, hayvanlar. Haywanat dunyasi – Hayvanat dünyası. Haywanat bégi – Hayvanat bahçesi.
haywanatchiliq
: a.u. Kürük hayvanı yetiştiriciliği.
haywanchi
: a.u. Hayvan çiftliği işçisi.
haywanlashmaq
: a.u. Hayvan gibi olmak; canavar olmak.
haywanliq
: a.u. Hayvanlık, canavarlı.
haywansiman
: a.u. Canavar görünüşlü, hayvani.
hazagiche
: a.u. Bir süre. Bir hazaghiche – Bir süre.
hazidar
: a.f. Yaslı, müsibetli.
hazidarliq
: a.f.u. Yaslılık, müsibet hali.
hazir
: a. 1. Şimdi 2. Hazır. Hazir bolmaq – Hazır olmak. Hazirgha qeder – Şimdiye kadar. Hazir pul – Peşin para. Hazir qilmaq – Hazırlamak. Hazir bol! – Hazır ol!
hazirche
: a.f. Şimdilik.
hazirgha
: a.u. Şimdilik.
hazirghiche
: a.u.f. Şimdiye kadar.
hazirjawap
: a. Hazırcevap.
hazirjawapliq
: a.u. Hazırcevaplık.
hazirqi
: a.u. Şimdiki. Hazirqi zamanda – Şimdiki zamanda; günümüzde. Hazirqi adem – Şimdiki adam. Hazirqi zamandiki – Günümüzdeki. Hazirqi zaman péli – Şimdiki zaman fiili.
hazirlanmaq
: a.u. Hazırlanmak. Yolgha hazirlanmaq – Yola hazırlanmak.
hazirlashmaq
: a.u. Hazırlaşmak; beraber hazırlamak.
hazirlatmaq
: a.u. (hazirlimaq'tan) Hazırlatmak.
hazirliq
: a.u. Hazırlık. Hazirliq körmek – Hazırlık yapmak.
hazirlimaq
: a.u. Hazırlamak. Ders hazirlimaq – Ders hazırlamak.
hazirliwalmaq
: a.u. Hazırlamak.
he
: Evet, iyi 2. ünl. Hadi. He dégiche – Hemen anında.
he-hu
: He-hu dégiche – Hemen, anında.
he-huchi
: Kışkırtan, kışkırtıcı.
he-huchiliq
: Kışkırtıcılık; kışkırtma hali.
Hebesh
: a. Habeş. Hebesh ayili – Habeş kadını. Hebesh xelqi – Habeş halkı.
hebib
: a. kit. Dost, ahbap.
heddi
: a. Sınır, hudut. Heddin ashmaq – Aşırılık, sınırı geçmek. Heddin tashqiri – Aşırı derecede.
heddi-hésap
: a. Sınır, hudut. Heddi-hésawi yoq – Çok, hesapsız çok, sınırsız.
heddi-hésapsiz
: a.u. Hesapsız, çok.
hede
: Abla; büyük kız kardeş.
hedep
: Aralıksız, durmadan; ardı arası kesilmeden.
hedis
: a. Hadis.
hediye
: a. Hediye, armağan.
hej
: a. Hac. Hechge bérish – Hacca gitme (gidiş). Hej qilmaq – Hac yapmak.
hejep
: a. Hayret, hayret etmek; bk. ejeplinish
hejilesh
: a.u. Heceleme.
hejilimek
: a.u. Hecelemek.
hejim
: a. Hacim. Hejmi zor – Hacmi büyük. Hejmi keng idish – Hacmi geniş kap (kutu).
hejimsiz
: a.u. Hacimsiz.
hejindik
: a.u. Hacimli.
hejr
: a. kit. Ayrılık, veda.
hejwi
: a. Hicviye.
hejwiy
: a. Hicvi. Hejwiy zhurnal – Hicvi dergi.
hezhdihar
: f. ağ. bk. ejdiha.
heq
: a. Hak. Mende néme heqqing bar? – Bende ne hakkın var? Ish heqqi – İş hakkı.
heq-naheq
: a.f.a. Hak ve haksızlık.
heqemsaye
: f. Komşu, bitişik.
heqiqet
: a. Hakikat, gerçek. Ishning heqiqiti – İşin gerçeği.
heqiqetchi
: a.u. Hakikati seven; adaletten yana.
heqiqetlimek
: a.u. Tetkik etmek; meydana çıkarmak.
heqiqiten
: Hakikaten, hakkıyla, gerçekten.
heqiqiy
: a. Hakiki, gerçek, doğru. Heqiqiy dost – Gerçek dost.
heqiqiyliq
: a.u. Gerçeklik, doğruluk.
heqqani
: a. Haklı, adil. Heqqani ish – Haklı iş.
heqqaniyet
: a. Hakkaniyet, adalet.
heqqaniyetperwer
: a.f. Adaletten yana; hakikati seven.
heqqaniyetperwerlik
: a.f.u. Adaleti sevme hali; hakikati sevme hali.
heqqaniyetsiz
: a.u. Haksız, hakikatsiz.
heqqaniyetsizlik
: a.u. Haksızlık.
heqqide
: Hakkında. Gep kim heqqide? – Söz kimin hakkında?
heqliq
: a.u. Haklı. Heqliq bolmaq – Haklı olmak.
heqsiz
: a.u. Haksız. Heqsiz éyplesh – Haksız suçlama.
heqsizliq
: a.u. Haksızlık.
heqte
: a.u. Hakkında, konuda. Bu hekte – Bu konuda.
helekchilik
: a.u. Gaile, sıkıntılı iş.
helep
: Vıcık karışım; vıcık yem.
helqim
: Gırtlak. Jéni helqimigha kelgende – Canı gırtlağına geldiğinde.
hem
: f. Hem, ve. Men hem sen – Ben ve sen. Men hem barimen – Ben de gideceğim.
hemde
: f.u. Hem de, bir de.
hemdem
: f. Dost, ahbap.
hemdemlik
: f.u. Dostluk, ahbaplık.
hemek
: Ekmek türü.
hemelchi
: Şırınga.
hemesir
: f.a. Çağdaş, aynı devreye ait.
hemxizmet
: f.a. İş arkadaşı, mesai arkadaşı.
hemian
: f. Para kesesi.
hemjins
: f.a. Hemcins, aynı cinsten.
hemjinslik
: f.a.u. Hemcinslik; aynı cinsten olma hali.
hemkar
: f. Meslektaş.
hemkarlashmaq
: f.u. Yardımlaşmak, işbirliği etmek, mensubu olmak.
hemkarliq
: İşbirliği, yardımlaşma.
hemkarlishish
: f.u. Yardımlaşma, mensubu olma.
hemmeslek
: f.u. Hemfikir, gaye ortaklığı, ülküdeş.
hemmesleklik
: f.a.u. Hemfikirlik, gaye ortaklığı.
hemmeylen
: f.u. Hepimiz.
hemnepes
: f.a. Arkadaş, yoldaş.
hemnepeslik
: f.a.u. Arkadaşlık, yoldaşlık.
hempikir
: f.a. Hemfikir.
hempikirlik
: f.a.u. Hemfikirlik.
hemra
: f. 1. Yoldaş, yol arkadaşı 2. Peyk, uydu.
hemraliq
: f.u. Yol arkadaşlığı, yoldaşlık.
hemsat
: Hemen, derhal.
hemsöhbet
: f.a. Muhatap.
hemsöhbetlik
: f.a.u. Muhatap olma hali.
hemsheher
: f. Hemşeri.
hemsheherlik
: f.u. Hemşerilik.
hemshire
: f. Hemşire.
henniwasi
: Hepsi. Henniwasi sizge bolsun – Hepsi sizin olsun.
hepileshmek
: Elde etmeğe çalışmak; rica etmek, yalvarmak.
heps
: a. Hapis. Hepske almaq – Hapsetmek.
hepsxana
: a.f. Hapishane, ceza evi.
hepte
: f. Hafta. Bir hepte ichide – Bir hafta içinde.
heptilik
: f.u. Haftalık. Ikki heptilik – İki haftalık. Heptilik zhurnal – Haftalık dergi.
her
: f. Her. Her kim – Herkes. Her kimde – Herkeste. Her qachan – Her zaman. Her ikkilisi – İkisi de. Her qisma – Her türlü. Her yil – Her yıl. Her kün – Her gün. Her yerde – Her yerde. Her halda – Her halde. Her ikki – Her iki. Her ikkimiz – Her ikimiz.
herbir
: f.u. Herbir.
herbiri
: Herbiri.
herbiy
: a. Askerî. Herbiy unwan – Askerî unvan. Herbiy hizmetchi – Askerî görevli. Herbiy septin boshanmaq – Askerî görevden çekilmek.
herbiyleshmek
: a.u. Askerîleşmek.
herbiyleshtürmek
: a.u. (herbiyleshmek'ten) Askerîleştirmek.
herbiyleshtürüsh
: a.u. Askerîleştirme.
herwaxit
: f.a. Her zaman.
herchend
: f. Gerçi, fakat.
herdayim
: f. Her zaman.
herdem
: f. Her an.
herem
: a. tar. Harem. Herem aghisi – Harem ağası.
hergiz
: f. Hiçbir zaman.
herhalda
: f.a.u. Herhalde.
herxil
: f. Her türlü.
herxilliq
: f.u. Her türlülük, değişik.
herichi
: Testereci, bıçkıcı.
heriket
: a. Hareket. Heriketke keltürmek – Harekete geçirmek. Heriketke kelmek – Harekete geçmek. Heriketke keltürgüchi küchler – Harekete geçiren güçler. Heriket etmek – Hareket etmek. Herikettiki armiye – Hareketteki ordu. Qarshi heriket – Karşı hareket.
heriketchan
: a.u. Hareketli, dinamik, faal.
heriketchanliq
: a.u. Hareketlilik, dinamiklik, faallik.
heriketchilik
: a.u. Hareket, harekette bulunmak.
heriketlendürgüchi
: a.u. Hareketlendiren; harekete geçiren. Heriketlendürgüchi küchler – Harekete geçiren güçler.
heriketlendürmek
: Hareketlendirmek.
heriketlenmek
: Hareketlenmek.
heriketsiz
: a.u. Hareketsiz.
heriketsizlik
: a.u. Hareketsizlik.
herilenmek
: Bıçkılanmak; testere ile kesilmek.
herilesh
: Bıçkılama, testere ile kesme.
heriletmek
: (herilimek'ten) Bıçkılatmak; testere ile kestirmek.
herilimek
: Bıçkılamak, testere ile kesmek.
herjayda
: f.u. Her yerde.
herkayerde
: f.u. Her yerde.
herkayerdin
: f.u. Her yerden.
herket
: a. bk. heriket.
herkim
: f.u. Herkes, her hangi biri.
herqachan
: f.u. Her zaman.
herqanche
: f.u. Her ne kadar.
herqandaq
: f.u. Her hangi.
herqayaqqa
: f.u. Her tarafa.
herqayaqta
: f.u. Her tarafta.
herqaygha
: f.u. ağ. bk. herqayaqqa.
herqaysi
: Herkes, herhangi biri.
hernéme
: f.u. Her şey.
herpmu-herp
: a.u.a. Harfi harfına. Herpmu-herp terjime – Harfi harfına çevri.
hertereplime
: f.a.u. Etraflıca, her taraftan, enine boyuna.
hertürlük
: f.u. Her türlü.
heryaqlima
: f.u. Her yönüyle.
herzaman
: f. Her zaman.
hesel
: a. Bal. Hesel berisi – Bal ansı.
hesen-hüsen
: a. Gökkuşağı. Hesen-hüsendek rengdar – Gökkuşağı gibi renkli.
heset
: a. Haset, gıpta, kıskançlık. Heset qilmaq – Haset etmek.
hesetchi
: a.u. Hasetçi, haset eden, kıskanan.
hesetlik
: a.u. Hasetlik, kıskançlık.
hesret
: a. Hasret. Hesret chekmek – Hasret çekmek.
hesretleshmek
: a.u. Hasretleşmek; dertleşmek.
hesretlik
: a.u. Hasretli, dertli, üzgün.
hesse
: a. 1. Defa, kere, kez, sefer 2. Pay, hisse.
hessilik
: a.u. Hisseli.
hesh-pesh
: Hesh-pesh dégiche – Hemen, bir anda.
heshem
: a. Bezeme, süsleme, ziynet. Heshem qilmaq – Bezemek, süslemek.
heshemet
: a. Muhteşem, parlak.
heshemetlik
: a.u. Muhteşemlik, parlaklık.
heshkipichek
: bot. Gündüzsefası, kahkaha çiçeği, çit sarmaşığı.
hetta
: a. Hatta, bile.
hettiginey
: ünl. Yazık, heyhat, ne çare.
hewes
: a. Heves, istek. Hewes qilmaq – İstemek.
heweskar
: a.f. İstekli, talip, gönüllü, hevesli.
heweskarliq
: a.f.u. İsteklilik, gönüllülük, heveslilik.
heweslendürmek
: a.u. (heweslenmek'ten) Heveslendirmek; isteğini uyandırmak.
heweslenmek
: a.u. Heveslenmek, istek hissetmek.
hey'et
: a. Heyet, kurul, komisyon. Teptish hey'iti – Teftiş kurulu.
heydekchi
: Süren, iten, teşvik eden, kışkırtan, dürten; bk. haydaqchi.
heydekchilik
: Sürmek, itmek, teşvik etmek, kışkırtmak.
heydiha
: bk. ejdiha.
heyel
: Gecikme, geç kalma. Heyel qilip qalmaq – Gecikmek.
heyellenmek
: Gecikmek; acele etmemek.
heykel
: a. Heykel.
heykelche
: a.f. Büst, göğüs.
heykelchi
: a.u. Heykeltıraş.
heykeltarash
: a.f. bk. heykelchi.
heykeltarashliq
: a.f.u. Heykeltıraşlık.
heyran
: a. Heyran. Heyran bolmaq – Heyran olmak.
heyranliq
: a.u. Heyranlik; heyran olma hali. Heyranliq ichide qaldim – Heyran oldum.
heyret
: a. Hayret. Heyrette qalmaq – Hayret etmek.
heywet
: a. Muhteşem, azametli, görkemli.
heywetlik
: a.u. Muhteşem, azametli, görkemli.
heyyar
: a. Sayrımsak, riyakar, iki yüzlü, sahte tavırlı adam.
heyyarliq
: a.u. Riyakarlık, iki yüzlülük. Heyyarliq qilmaq – Riyakarlık etmek.
hezep
: a. ağ. bk. ejep.
hezer
: a. kit. Yavaş, dikkat. Hezer qil! – Dikkate t!
hezil
: a. Şaka, latife. Hezil qilmaq – Şaka yapmak. Hezil qilip qutulmaq – Şaka ile kurtulmak.
hezilkesh
: a.f. Şakacı.
hezilkeshlik
: a.f.u. Şakacılık.
hezilleshmek
: a.u. Şakalaşmak.
hezim
: a. Hazım, sindirim. Hezim qilmaq – Hazmetmek, sindirmek.
hezin
: a. Hazin, keder, elem.
hezinlik
: a.u. Kederli, elemli, üzgün.
hezret
: a. tar. Hazret. Hezretliri – Hazreti.
héch
: f. Hiç. Héch bolmisa – Hiç olmazsa.
héchbir
: f.u. Hiçbir. Héchbir sewepsiz – Hiçbir sebep olmadan.
héchkim
: f.u. Hiçkim.
héchqachan
: f.u. Hiçbir zaman.
héchqandaq
: f.u. Hiçbir türlü.
héchqayaqqa
: f.u. Hiçbir tarafa.
héchqayaqtin
: f.u. Hiçbir taraftan.
héchqaysi
: f.u. Hiçbiri, hiçbirsi. Héchqaysimiz – Hiçbirimiz.
héchqeyerde
: f.u. Hiçbir yerde.
héchqeyerdin
: f.u. Hiçbir yerden.
héchqeyerge
: f.u. Hiçbir yere.
héchqisi
: Héchqisi yoq – Birşey değil; önemli değil.
héchnede
: f.u. Hiçbir yerde.
héchnedin
: Hiçbir yerden.
héchnege
: f.u. Hiçbir yere.
héchnerse
: f.u. Hiçbir şey.
héchnéme
: f.u. Hiçbir şey.
héchnémige
: f.u. Hiçbir şeye. Héchnémige yarimaydu – Hiçbir şeye yaramaz.
héchwaxtta
: f.u. Hiçbir zaman.
héchyaqqa
: f.u. Hiçbir tarafa.
héchyerde
: f.u. Hiçbir yerde.
héchyerge
: f.u. Hiçbir yere.
héjaymaq
: Gülümsemek, tebessüm etmek.
héjaytmaq
: (héjaymaq'tan) Gülümsetmek, tebessüm ettirmek.
héjik
: Hece.
héjiklimek
: Hecelemek.
héjir
: Kilden yapılmış kase (kap).
héjiyish
: Gülümseme, tebessüm etme.
hékaye
: a. Hikâye, ökü.
hékayichi
: a.u. Hikâyeci.
hékayichilik
: a.u. Hikâyecilik.
hékmet
: a. Hikmet, bilgelik.
hékmetlik
: a.u. Hikmetli. Hékmetlik sözler – Hikmetli sözler.
héqide
: ağ. bk. eqide.
héqighdash
: ağ. bk. öpkilesh.
héle
: a. Hile. Héle ishletmek – Hile kullanmak. Héle qilmaq – Hile yapmak.
héle-neyreng
: a.f. Hile ve oyun.
héli
: Daha, da, bir de, daha da, biraz önce. Héliraq bérip keldim – Biraz önce gidip döndüm. Belidin helighe – Ardarda; sık sık.
héliger
: a.f. Hilekar, hileci.
héligerchilik
: a.f.u. Hilekarlık, hilecilik.
héligerlerche
: a.f. Hileci gibi.
héligerlik
: a.f.u. Hilecilik, hilekarlık.
hélighichila
: Şu ana kadar.
héliqi
: Deminki, sözü geçen, adı geçen, zikredilen.
hélila
: Demin; biraz önce.
hélile
: Bir tür ilaç bitkisi.
hélimu
: Şimdi de, iyi ki.
héliraqta
: Biraz önce. Héliraqta u méni yoqlap keldi – Biraz önce o beni ziyaret etti.
hémishe
: f. Daima, her zaman.
hémishem
: f.u. bk. hémishe.
hémishemki
: f.u. Her zamanki.
héris
: a. Hırs, aç gözlü.
hérisliq
: a.u. Hırslık, aç gözlülük.
hérish
: (harmaq'tan) Yorulma.
hésap
: a. Hesap. Hesap mashinisi – Hesap makinesi. Ottura hesap bilen – Ortalama.
hésapchi
: a.u. Muhasebeci.
hésapchiliq
: a.u. Muhasebecilik.
hésaplaghliq
: a.u. Hesaplanmış.
hésaplanmaq
: a.u. Hesaplanmak; sayılmak. U birinchi oqughuchi dep hésaplinidu – O birinci öğrenci sayılır.
hésaplash
: Hesaplama, sayma.
hésaplashmaq
: a.u. Hesaplaşmak.
hésaplatmaq
: (hésaplimaq'tan) Hesaplatmak, saydırmak.
hésapliq
: a.u. Hesaplı, sayılı.
hésaplimaq
: a.u. Hesaplamak, saymak.
hésapsiz
: a.u. Hesapsız.
hésawat
: a. Hesap verme, defter tutma. Hésawat deptiri – Hesap defteri.
hésip
: a. Sucuk.
hétiqash
: Yadırgama, çekinme, sıkıntıya düşme.
hétiqimaq
: Yadırgamak, çekinmek, sıkıntıya düşmek.
héyit
: a. Bayram. Qurban héyiti – Kurban bayramı.
héyit-ayem
: a. Bayram ve tatil. Héyit-ayemlerde – Bayram ve tatillerde.
héyitlashmaq
: a.u. Bayramlaşmak.
héyitlatmaq
: a.u. (héyitlimaq'tan) Bayramlaşmaya götürmek.
héyitliq
: a.u. Bayramlık.
héyitlimaq
: a.u. Bayramlaşmak.
hézi
: Hézi bolmaq – Sakınmak, korunmak. Jéninggha hézi bol! – Kendine iyi bak!
hid
: Koku. Hidi chiqti – Kokusu çıktı.
hidlik
: Kokulu.
hidsiz
: Kokusuz.
hidsizlik
: Kokusuzluk.
hijaq
: Şakacı, alaycı, çok gülen.
hijamet
: a. t. Kan alma, hacamat.
hijran
: a. Hicran, ayrılık acısı.
Hijriy
: a. Hicri. Hijriy yil – Hicri yıl.
hildam
: ağ. bk. ildam.
hillet
: a. Suç, itham, kabahat. Hillet qoymaq – Suçlamak.
himaye
: a. Himaye. Himaye qilmaq – Himaye etmek.
himayichi
: a.u. Himaye eden, koruyan, koruycu.
himayisiz
: a.u. Himayesiz.
himayisizlik
: a.u. Himayesizlik.
himirish
: Sokuşturma, tıkıştırma.
himirmek
: Sokuşturmak, tıkıştırmak.
himleshmek
: Sıklaşmak, sıkı yanaşmak.
himleshtürmek
: (himleshmek'ten) Sıklaştırmak.
himmet
: a. Himmet, lutuf.
himmetlik
: a.u. Himmetli, lutuflu.
himmetsiz
: a.u. Himmetsiz, lutufsuz.
himmetsizlik
: a.u. Himmetsizlik, lutufsuzluk.
Hind
: Hind. Hind ayili – Hind kadını. Hind xelqi – Hind halkı. Hind tili – Hind dili.
Hindistan
: Hindistan.
Hindistanliq
: Hindistanlı. Hindistanliq qiz – Hindistanlı kız.
hinggaymaq
: Dişlerini göstermek.
hinggaytmaq
: (hinggaymaq'tan) Dişlerini göstertmek.
hirjaymaq
: bk. héjaymaq.
his
: a. His, duygu. His qilmaq – Hissetmek. Tughma his – Doğuştan gelen duygu.
hisdash
: a.u. Mütesanit, dayanışık.
hisdashliq
: a.u. Mütesanit olarak, dayanışarak.
hissiyat
: a. His, duygu.
ho
: bk. hor.
hoduqmaq
: Telaşlanmak, heyecanlanmak.
hoduqturmaq
: (hoduqmaq'tan) Telaşlandırmak, heyecanlandırmak.
hoduqush
: Telaşlanma, heyecanlanma.
hokukshunas
: a.u. Hukukçu, adliyeci.
hoquq
: a. Hukuk. Shayiam hoquqi – Seçim hukuku. Grazhdanliq hoquqi – Vatandaşlık hukuku. Hoquq bermek – Hukuk vermek.
hoquqiy
: a. Hukukî. hukuka ait. Hokuki mesttiler – Hukukî meseleler.
hoquqluq
: a.u. Hukuklu. Teng hoquqluq – Eşit hukuklu. Toluq hoquqluq wekil – Tam hukuklu vekil.
hoquqsiz
: a.u. Hukuksuz.
hoquqsizliq
: a.u. Hukuksuzluk.
hoquqshunasliq
: a.f.u. Hukukçuluk, adliyecilik.
hoqush
: zool. Hüthüt, çavuş kuşu.
hola
: a. Avlu. Holigha chiqmaq – Avluya çikmak.
holuq
: Buharlı. Horluq polo – Buharlı pilav.
holuqma
: Telaşlı olma, telaşlı oluş.
holuqmaq
: Telaşlanmak, acele etmek.
holuqturmaq
: (holuqmaq'tan) Şaşırtmak, endişelendirmek, korkutmak.
honan
: bk. hornan.
honnaq
: ağ. bk. boghma.
hopat
: a. ağ. bk. wapat.
hor
: Buhar. Horgha aylanmaq – Buhar haline gelmek.
hordalmaq
: Buğulanmak.
hordatmaq
: Buhara vermek, buhar çıkarmak.
hornan
: Buharda pişirilmiş ekmek.
horun
: Tembel, haylaz, uyuşuk.
horunlashmaq
: Tembelleşmek. Horunlushup ketmek – Tembelleşevermek.
horunluq
: Tembellik, haylazlık, uyuşukluk. Horunluq qilmaq – Tembellik etmek.
hosma
: bot. Bir tür bitki, yaprağından mıcıklanarak çıkarılan su, kaşı karartmak için, hanımlar tarafından kaşlarına sürülür.
hosul
: a. Ürün, verim. Hosuli kem – Verimsiz.
hosuldar
: a.f. Verimli.
hosuldarliq
: a.f.u. Verimlilik. Hosuldarliqni ashurush – Verimliliği yükseltme.
hosulluq
: a.u. Verimli.
hosulsiz
: a.u. Verimsiz.
hosulsizliq
: a.u. Verimsizlik.
hosh
: f. bk. hush.
hoyla
: f. Avlu. Hoylining arqisi – Avlunun arkası.
hoyla-aram
: f. Ev ve avlu; inşaat.
hödde
: a. Höddige almaq – Üstlenmek; sorumluluğu üstlenmek.
höddiger
: a.f. Sorumlu.
höddigerlik
: a.f.u. Sorumluluk, taahhüt.
höddisidin
: a.u. Höddisidin chiqmaq – Yerine getirmek; gerçekleştirmek; sona erdirmek.
hödek
: ağ. bk. ördek.
höjjet
: a. Hüccet, belge, vesika.
höjjetlik
: a.u. Belgelere dayanan.
hökmüral
: a.f. ağ. bk. hökümran.
höküm
: a. Hüküm. Höküm qilmaq – Hükmetmek, emretmek. Höküm sürmek – Hüküm sürmek.
hökümdar
: a.f. Hükümdar, amir, buyurucu.
hökümdarliq
: a.f.u. Hükümdarlık, amirlik. Hökümdarliq qilmaq – Hükümdarlık yapmak; amirlik yapmak.
hökümname
: a.f. Hükümname, karar.
hökümran
: a.f. Hükümran. Hökümran partiye – Hükümran parti.
hökümranliq
: a.f.u. Hükümranlık. Hökümranliq qilmaq – Hükümranlık etmek.
höküreng
: Dörtnal. Höküreng tashlap chapmaq – Dörtnal koşturmak.
höküresh
: Böğürme, anırma, uğuldama, bağırma.
hökürimek
: Böğürmek, anırmak, uğuldamak, bağırmak. Hökürüp yighlimaq – Hıçkırarak ağlamak.
höküz
: Öküz.
höl
: f. Islak, nemli, yaş, rutubetli. Höl bolmaq – Islanmak.
hölchilik
: f.u. Islaklık, nemlik, yağmurlu hava; vıcık çamur; sulu sepkenli.
höldimek
: f.u. bk. höllimek.
hölesh
: bk. yölesh.
höllenmek
: f.u. Islanmak.
hölletmek
: (höllimek'ten) Islattırmak.
höllimek
: f.u. Islatmak, nemlendirmek.
höllük
: f.u. Rutubet, nem, yaşlı.
hömeymek
: Gözlerini fal taşı gibi açmak.
hömür
: a. bk. ömür.
hömüyüsh
: Gözlerini fal taşı gibi açma.
höplesh
: Sıvı bir şeyi yutma.
höplimek
: Sıvı bir şeyi yutmak.
höpüp
: zool. Hüthüt, çavuş kuşu.
hörmet
: a. Hürmet, saygı. Hörmet körsetmek – Saygı göstermek.
hörmeten
: a. kit. Saygıyla.
hörmetlesh
: a.u. Saygı gösterme.
hörmetligüchi
: a.u. Saygı gösteren.
hörmetlik
: a.u. Saygılı.
hörmetlimek
: a.u. Saygı göstermek.
hörmetperest
: a.f. İkbalperest.
hörmetperestlik
: a.f.u. İkbalperestlik.
hörmetsiz
: a.u. Saygısız.
hörmetsizlik
: a.u. Saygısızlık.
hösn
: a.Güzellik, letafet, yakışıklılık.
hösnxet
: a.f. Kaligrafi.
hösnlük
: a.u. Güzel, sevimli, latif, yakışıklı.
höshine
: Omuz.
hötel
: ağ. bk. yötel.
hözür
: a. Huzur, rahat. Hözür qilmaq – Rahatlamak. Hözürini körmek – Rahatını görmek.
hözür-halawet
: a. Rahat, sükünet, huzur, memnuniyet, hoşnutluk, zevk, lezzet.
hözürlenmek
: a.u. Ferahlık duymak, dinlenmek, rahatlamak.
hujra
: a. Oda, yatak odası.
hujum
: a. Hücum, saldırı, taarruz. Hawa hujumi – Hava saldırısı. Hujum qilmaq – Saldırmak.
hul
: Temel, esas. Binaning hulini qurmaq – Binanın temelini atmak.
hulimaq
: Ulumak.
hurrek
: Yumru, şiş, tümür 2. mec. Namussuz, arsız, vicdansız.
hurreklik
: Namussuzluk, arsızlık, vicdansızlık.
huwlash
: Uluma.
huwlimaq
: Ulumak.
hush
: f. Şuur, bilinç, akıl. Hushtin ketmek – Bayılmak. Késel hushigha keldimu? – Hasta kendine geldi mi?
hushqitquch
: Düdük.
hushqitmaq
: Islak çalmak; düdüğü öttürmek.
hushsiz
: f.u. Şuursuz, bayılmış, kendini kaybetmiş. Késel hushsiz yatidu – Hasta şuursuz yatıyor.
hushsizliq
: f.u. Şuursuzluk, baygınlık.
hushyar
: f. Uyanık, gözü açık. Hushyar bolmaq – Uyanık olmak.
hushyarliq
: f.u. Uyanıklık. Hushyarliq körsetmek – Uyanıldık göstermek.
huzur
: a. Bulunma. Huzuringizda – Huzurunuzda.
hüjeyrilik
: a.u. Hücreli.
hül
: Kızgın hava, yakıcı sıcak.
hülüldimek
: Alev alev yanmak; tutuşup yanmak.
hüner
: f. Hüner, sanat, ustalık.
hünerlik
: f.u. Hünerli, sanatı olan.
hünersiz
: f.u. Hünersiz, sanatsız. Hünersiz yigit – Hünersiz erkek.
hünerwen
: f.u. Usta, zanaatçı, sanatçı.
hünerwenlik
: f.u. Ustalık, sanatçılık, zanaatçılık.
hüppide
: Hemen, aniden, birden bire, ansızın. Oyni hüppide ot aldi – Evi aniden yangın sardı.
hüpüp
: ağ. bk. höpüp.
hürbagh
: Çiçekli bahçe.
hürkek
: Ürkek. Hürkek at – Ürkek at.
hürkeklik
: Ürkeklik.
hürkümek
: Ürkmek. Etim hürküp ketti – Atım ürküverdi.
hürküsh
: Ürkme.
hürkütmek
: (hürkümek'ten) Ürkütmek.
hürkütüwetmek
: Ürkütüvermek.
hürkütüsh
: Ürkütme.
hürlük
: a.u. Hür olma hali.
hürmet
: a. bk. hörmet.
hürpeymek
: Saçların karmakarışık olması 2. Tiksinmek.
hürpeytmek
: (hürpeymek'ten) 1. Saçlarını karmakarışık yapmak 2. Tiksindirmek.
hürriyet
: a. Hürriyet, erkinlik.
hürriyetperwer
: a.f. Hürriyetperver, hürriyetsever.
hürriyetperwerlik
: a.f.u. Hürriyetperverlik, hürriyetseverlik.
hüseyni
: a. Bir üzüm türü.
hüshtek
: Islık, ötme. Hüshtek chalin aq – Islık çalmak. xa …
xa
: Ya da, ya. Xa u yerde, xa bu yerde – Ya orada, ya burada.
xada
: f. Sırık. Xada tash – Kaya.
xadiliq
: Arızalı, pürüzlü, tepe tepe, tümseklerle örtülü, girintili çıkıntılı. Xadiliq yer – Tümseklerle örtülü yer.
xadim
: a. Faaliyet adamı; militan; memur, işçi. Ilmiy xadim – İlim adamı.
xadime
: a. Kadın memur, kadın işçi.
xaditash
: f.u. Kaya.
xaduk
: Dört tekerlekli araba.
xahish
: f. İstek, arzu, emel, heves.
xahlimaq
: f.u. bk. xalimaq.
xain
: a. Hain. Xainlerche – Hainlerce. Weten xaini – Vatan haini.
xainane
: f. Hainane, haincesine. Xainane rewishte – Haincesine.
xainliq
: a.u. Hainlik. Xainliq qilmaq – Hainlik etmek.
xajjajliq
: a.u. mec. Gaddarlık, kabalık, sertlik.
xajo
: ç. Karabibere benzer bir baharat.
xajo-xujo
: ç.u. Baharat.
xaqan
: Hakan, kağan.
xaqanliq
: Hakanlık, kağanlık.
xal
: f. Ben.
xalas
: a. Kurtuluş, kurtarma. Xalas bolmaq – Kurtarılmak. Xalas qilmaq – Kurtarmak.
xalash
: İsteme.
xalat
: a. Cüppe.
xalayiq
: a. Halk.
xaldar
: f. Benli.
xali
: f. Boş, serbest. U mu xatadin xali emes – O da hatasız değil. Ihtimaldin xali emes – İhtimali yok değil. Xali qilmaq – Boşaltmak. Xali sözleshmek – Özel konuşmak; başkalarının bulunmadığı yerde konuşmak.
xaliganche
: f.u. İstediği kadar. Xalighanche dem aldim – İstediğim kadar dinlendim.
xalijay
: f. Tuvalet.
xalimaq
: f.u. İstemek.
xalimasliq
: f.u. İstemezlik.
xalimastin
: f.u. İstemeden.
xalis
: a. Halis, objektif, tarafsız.
xalisane
: a.f. Objektif olarak, tarafsız olarak.
xalisliq
: a.u. Objektiflik, tarafsızlık.
xaliwash
: Dördül erişte çorbası.
xalta
: Torba. Chilim xaltisi – Tütün torbası.
xaltiliq
: zool. Keseli. Xaltiliq qarghu chashqan – Keseli köstebek.
xaltiliqlar
: Keseliler.
xalwa
: a. Helva.
xalwap
: ağ. Halı, kilim; bk. gilem.
xalwapchi
: ağ. Halıcı, kilimci; bk. gilemchi.
xalwapchiliq
: ağ. Halıcılık, kilimcilik; bk. gilemchilik.
xalwichi
: Helvacı.
xam
: f. Ham, çiğ, olgunlaşmamış. Xam alma – Olgunlaşmamış elma. Xam süt – Çiğ süt. Xam eshya – Ham madde. Xam chut qilmaq – Tahmin etmek, farzetmek. Xam qaymaq – Çiğ kaymak.
xaman
: f. Harman. Xaman waxtida – Harman vaktinde; biçim vaktinde. Xaman tepmek – Harman dövmek.
xamanchi
: Harmancı.
xambap
: ağ. bk. bapkar.
xamchut
: f. Tahmin, farz, varsayım. Xamchut qilmaq – Tahmin etmek, farzetmek.
xamiki
: f. Yaş, nemli.
xamliq
: f.u. 1. Hamlık, olgun olmama hali 2. Tecrübesizlik, acemilik, toyluk.
xamush
: f. 1. Suskun, durgun 2. Kederli, mahzun.
xamushluq
: Suskunluk, durgunluk 2. Kederlilik, mahzunluk.
xamut
: r. Hamut, koşum.
xan
: Han.
xan'gül
: bot. Bir çiçek adı.
xana
: f. Hane, ev, oda. Dersxana – Dershane. Konsulxana – Konsolosluk.
xang
: ç. Ocak; maden ocağı, kömür ocağı. Kömür xéngi – Kömür ocağı.
xangchi
: ç.u. Madenci, maden ocağı işçisi. Dangdar xangchi – Ünlü madenci.
xangdu
: ç. bot. Soya.
xangga
: ç. bot. Hıyar, salatalık; bk. terxemek.
xangza
: ç. Evlek. Xangzilap térimek – Evlek yaparak ekmek.
xanidan
: Hanedan, sülale.
xaniqa
: f. Derviş ve sofuların barındığı yer.
xanim
: Hanım, bayan 2. Bayan öğretmen; bk. xénim.
xaniweyran
: f. Harabe, enkaz, yıkıntı. Xaniweyran bolmaq – Yıkılmak; viran olmak; harabe haline gelmek.
xaniweyranchiliq
: f.u. Perişanlık, yıkım.
xaniweyranliq
: f.u. Perişanlık, yıkım.
xanqizi
: Uğur böceği.
xanliq
: Hanlık.
xanu-man
: f. Aile, ev.
xanzade
: Prens, şehzade.
xapa
: a. Kederli, mahzun, hüzünlü, üzüntülü, hasretli. Xapimen – Üzgünüm. Xapa bolmaq – Kederlenmek. Xapa qilmaq – Üzmek.
xapambash
: Uzun tüylü.
xapichiliq
: a.u. Kederlilik.
xapiliq
: a.u. Üzüntü, keder. Xapiliqta qalmaq – Kederli olmak.
xarabat
: a. Harabe, enkaz, yıkıntı.
xarabe
: a. Harabe, enkaz, yıkıntı. Xarabe qilmaq – Yıkmak; tahrip etmek.
xarabizar
: a.f. Harabe, enkaz, yıkıntı.
xarabizarliq
: a.u. Harabe, enkaz, yıkıntı.
xaraktér
: r. Karakter, özellik.
xaraktérlik
: r.u. Karakteristik, ayırıcı, kendine özgü, tipik.
xaram
: a. bk. haram.
xaramzade
: f. bk. haramzade.
xarap
: a. Harabe, enkaz, yıkıntı. Xarap qilmaq – Yıkmak, viran etmek. Xarap bolmaq – Viran olmak; perişan olmak. Halim xarap – Halim perişan.
xaraplanmaq
: Harap olmak; viran olmak.
xaraplashmaq
: a.u. Harabe haline gelmek; viran olmak. Halim xarapliship ketti – Bitkin bir hale geldim.
xarapliq
: a.u. Harap olma hali. Iqtisadiy xarapliq – İktisadî çöküntü.
xaraplinish
: Harap olma; viran olma.
xaraplishish
: a.u. Harabe haline gelme.
xaret
: ağ. Dülger, doğramacı; bk. yaghachchi.
xarij
: a. Dış, haricî.
xariji
: a. Dış, haricî. Xariji dölet – Yabancı devlet. Xariji memliket – Yabancı ülke. Xariji soda – Dış ticaret. Xariji munasiwet – Dış ilişki.
xarlanmaq
: Hor görülmek, aşağılanmak.
xarlash
: Hor görme.
xarlashmaq
: Hor olmak, aşağılanmak.
xarlatmaq
: (xarlimaq'tan) Aşağılatmak, hor gördürmek.
xarliq
: f.u. Horluk; hor olma hali. Xarliq tartmaq – Hor olmak. Xarliq körmek – Hor olmak. Xarliqqa salmaq – Hor duruma düşürmek. Xarliqta ömür kechürmek – Hor durumda ömür geçirmek.
xarlimaq
: f.u. Hor görmek.
xarlinish
: f.u. Hor olma.
xarlitish
: f.u. Aşağılatma, hor gördürme.
xarman
: f. bk. xaman.
xarsangtash
: f.u. Granit taşı.
xartildash
: Horlama, horuldama 2. Gürültü çıkarma.
xartildatmaq
: (xartildimaq'tan) Gürültü çıkartmak.
xartildimaq
: Horlamak, horuldamak 2. Gürültü çıkarmak.
xaru-zar
: f. 1. Fakir, yoksul, sefil 2. Tahkir, tezlil, hakirlik.
xas
: a. Has. Manga xas – Bana has. Xas isim – Özel isim.
xase
: a. 1. Kalikot (-tu) 2. Madampol.
xasing
: ç. bot. Yerfıstığı.
xasiyet
: a. Özellik, hususiyet, değer. Buning bir xasiyiti bar – Bunun bir özelliği var. Buning xasiyiti némide? – Bunun özelliği (değeri) neyinde?
xasiyetlik
: a.u. Değerli, özelliği olan.
xasiyetsiz
: a.u. Özelliği yok, değersiz.
xasiyetsizlik
: a.u. Değersizlik.
xata
: a. Hata. Basma xatasi – Matbaa hatası; baskı hatası. Xata qilmaq – Hata yapmak. Xata anglimaq – Yanlış anlamak.
xatalashqan
: a.u. Hata yapmış.
xatalashmaq
: a.u. Hata etmek, yanılmak.
xatalashturmaq
: a.u. (xatalashmaq'tan) Yanıltmak.
xataliq
: a.u. Yanlışlık. Xataliq ötküzmek – Hata yapmak, yanılmak.
xatasiz
: a.u. Hatasız.
xatasizliq
: a.u. Hatasızlık.
xatime
: a. Son, nihayet. Xatime bermek – Son vermek, sonuçlandırmak.
xatire
: a. Hatıra, anı, akıl. Xatiride tutmaq – Akılda tutmak. Xatiremde bar – Aklımda. Xatiremde yoq – Aklımda yok. Xatiremdin chiqiptu – Unutmuşum. Xatiridin chikarmaq – Unutmak. Xatiringdin chiqarma! – Unutma! Xatiringgha al – Hatırla, esle. Xatirige chüshmek – Hatırlamak. Xatirige keltürmek – Hatırlamak. Xatire deptiri – Hatıra defteri. Xatire mimarisi – Anıt, abide. Xatire küni – Anma günü.
xatirjem
: a. Telaşsız, sakin, emin, rahatça. Xatirjem bolung – Emin olun, telaşlanmayın. Xatirjem qilmaq – Teskin etmek, yatıştırmak.
xatirjemlenmek
: a.u. Emin olmak, rahatlamak, sakin olmak.
xatirjemlik
: a.u. Eminlik, rahatlık, sakinlik, telaşsızlık.
xatirjemlinish
: a.u. Emin olma, rahatlama, sakin olma.
xatirjemsiz
: a.u. Telaşlı, endişeli. Xatirjemsiz halda – Telaşlı halde.
xatirjemsizlenmek
: a.u. Telaşlanmak, endişelenmek, emin olamamak. Mundaq sharayitta adem xatirjemsizlinip kétidu – Böyle vaziyette insan telaşlanıyor.
xatirjemsizlinish
: a.u. Telaşlanma, endişelenme, emin olmama.
xatirlash
: a.u. Hatırlama, anma, akla getirme.
xatirlatmaq
: a.u. (xatirlimaq'tan) Hatırlatmak, uyarmak.
xatirlimaq
: a.u. Hatırlamak, akla getirmek, anmak.
xatirlitish
: a.u. Hatırlatma, uyarma.
xatun
: ağ. bk. xotun.
xawatir
: a. Endişe, telaş, alârm. Xawatir bolmaq – Endişelenmek.
xawp
: bk. xewp.
xayal
: a. bk. xiyal.
xayish
: f. bk. xahish.
xazan
: f. Sonbahar, güz. Xazan bolmaq – Sararmak, solup sararmak.
xex
: a. bk. xelq.
xezhlimek
: a.u. ağ. bk. xerjlimek.
xeq
: a. bk. xelq.
xelayiq
: a. bk. xalayiq.
xelipe
: a. tar. Halife.
xelipilik
: a.u. Halifelik.
xelkperwer
: a.f. Halkperver, halksever.
xelq
: a. Halk. Xotun xelq – Kadın milleti. Xelq égiligi – Halk ekonomisi. Xelq edibiyati – Halk edebiyatı. Xelq aghzida – Halk ağzında. Xelq sözi – Halk sözü. Özliring qandaq xelqsila – Nasıl bir insansınız.
xelqara
: a.u. Uluslararası, beynelmilel. Xelqara weziyet – Uluslararası vaziyet.
xelqaraliq
: a.u. Uluslararası, beynelmilel. Xelqaraliq munasiwetler – Uluslararası ilişkiler.
xelqchi
: a.u. Halksever, halkperver.
xelqchil
: a.u. Halksever, demokrat.
xelqchiliq
: a.u. Halkçılık, demokrasi.
xelqperwerlik
: a.f.u. Halkçılık, halkseverlik.
xelpe
: a. tar. Öğretmen.
xelpesh
: Temel atma.
xem
: Ceza, ceza vermek. Xem qilmaq – Cezalandırmak.
xemdiye
: a. bk. tarix.
xemek
: f. bot. Tane bağlamış yumurtalık; ham; olmamış; yeşil.
xemel
: a. bk. hemel.
xemse
: a. Hamse, beş.
xendek
: a. Hendek.
xenjer
: f. Hançer.
xenjerlimek
: f.u. Hançerlemek.
Xenzu
: ç. Çinli, Çin milleti. Xenzu tili – Çin dili.
xenzuchiliq
: ç.u. Çin milliyetçiliği. Chong Xenzuchiliq – Büyük Çin milliyetçiliği.
xenzuleshmek
: ç.u. Çinlileşmek.
xenzushunas
: ç.f. Sinolog.
xenzushunasliq
: ç.f.u. Sinoloji.
xep!
: ünl. Ne çare!
xeplimek
: Korkutmak, tehdit etmek.
xeprük
: Balgam. Xeprük tükürmek – Balgam tükürmek.
xepshük
: Sus, yavaş.
xerajet
: a. bk. xirajet.
xerite
: a. Harita.
xerj
: a. Masraf, gider. Xerj qilmaq – Masraf etmek.
xerjletmek
: a.u. (xerjlimek'ten) Masraflandırmak.
xerjlimek
: a.u. Harcamak, masraf etmek.
xesis
: a. Hasis, cimri.
xesislik
: a.u. Hasislik, cimrilik. Xesislik qildi – Cimrilik etti.
xeste
: a. 1. Hasta 2. Yorgunluk, bitkinlik.
xestixane
: f. Hastahane.
xestilenmek
: f.u. Hastalanmak.
xestilik
: f.u. Hastalık.
xeshek
: f. Kuru ot.
xeshke
: Güceniklik, dargınlık.
xeshlenmek
: a.u. Harcanmak.
xeshlesh
: a.u. Harcama.
xeshletmek
: a.u. (xeshlimek'ten) Harcatmak.
xeshlimek
: a.u. Harcamak; bk. xerjlimek.
xet
: a. Mektup, yazı. Chirayliq xet – Güzel yazı. Uning xéti yaman – Onun yazısı çirkin (kötü). Xet-sawatliq adem – Okuma yazması var adam. Xet-sawati yoq adem – Okuma yazması yok adam. Xet-sawat chiqarmaq – Okuma yazma öğrenmek. Salam xet – Mektup. Xet-xewer – Mektup ve haber. Kara xet – İhbarname. Xet sandughi – Mektup sandığı. Til xet – Makbuz, senet. Toxtam xet – ağ. tutanak, kararname.
xet-xewer
: Mektup ve haber.
xet-pet
: a.u. Mektup gibi bir şeyler.
xetche
: a.f. Küçük mektup.
xetchek
: a.u. Mektup gibi bir şeyler.
xetchi
: a.u. Yazıcı, tahsildar.
xetchilik
: a.u. Yazıcılık.
xeter
: a. Tehlike. Xewp-xeter – Tehlike. Xéyim-xeter – Tehlike.
xeterlik
: a.u. Tehlikeli. Xeterlik weziyet – Tehlikeli vaziyet.
xetersiz
: a.u. Tehlikesiz.
xetersizlik
: Tehlikesizlik.
xetir
: a. bk. xatire.
xetleshmek
: a.u. Mektuplaşmak.
xetligüchi
: a.u. Yazan, not eden.
xetlimek
: a.u. Yazmak, not etmek. Ular hemme nersini xetlep ketti – Onlar her şeyi not etti.
xetme
: Son, tamam. Xetmi Kuran – Kuranı okuyup tamamlamak (hatim indirmek).
xetname
: a.f. Belge, vesika, senet.
xetne
: a. Sünnet, sünnet etmek. Xetne qilmaq – Sünnet etmek. Xetne toy – Sünnet düğünü.
xettat
: a. Hattat; güzel yazı üstadı.
xettatliq
: Hattatlık.
xewer
: a. 1. Haber. Xewer almaq – Haber almak. Xewer élip turmaq – Her zaman haberdar olmak. Xewer bermek – Haber vermek. Xewer qilmaq – Haber vermek. Xewirim yoq – Haberim yok. Néme xewer bar? – Ne haber var? 2. gr. Yüklem. Ige, xewerdin tüzülgen jümle – Özne ve yüklemden yapılmış cümle.
xewerchi
: a.u. Haberci.
xewerdar
: a.f. Haberdar. Xewerdar qilmaq – Haberdar etmek.
xewerdarliq
: a.f.u. Haberdar olma hali.
xewerlendürmek
: a.u. Haber vermek.
xewerleshmek
: a.u. Haberleşmek.
xewersiz
: a.u. Habersiz. Hich némidin xewersiz adem – Hiçbir şeyden habersiz adam. U xewersiz yoqap ketti – O habersiz kayboldu.
xewersizlik
: a.u. Habersizlik.
xewp
: a. Tehlike. Xewp salmaq – Tehlike göstermek.
xewp-xeter
: a. Tehlike. Xewp-xeterge uchrimaq – Tehlike ile karşılaşmak.
xewplenmek
: a.u. Tehlike hissetmek, endişelenmek.
xewplik
: a.u. Tehlikeli.
xewplinish
: a.u. Endişelenme.
xewpsiz
: a.u. Tehlikesiz.
xewpsizlik
: a.u. Tehlikesizlik, emniyet. Dölet xewpsizligini saqlash orunliri – Devlet emniyetini koruma kurumları.
xey
: ç. Kumaştan yapılmış Çin ayakkabı. Lata xey – Kumaş ayakkabı.
xeygüen
: ç. Gümrük.
xeylik
: ç.u. Ayakkabılı. Sériq xeylik ayal – Sarı ayakkabılı kadın.
xeyr
: a. 1. Sadaka 2. İyilik, hayır 3. Elveda, hoşçakal.
xeyr-ihsan
: a. İyilik, hayır ihsan.
xeyrchi
: a.u. Dilenci.
xeyrchilik
: a.u. Dilencilik.
xeyrxah
: a.f. Hayırhah, iyilik.
xeyrxahliq
: a.f.u. İyilik yapma hali.
xeyrleshmek
: a.u. Vedalaşmak.
xeyrlik
: a.u. Hayırlı. Xeyrlik bolsun – Hayırlı olsun.
xeyrlishish
: a.u. Vedalaşma.
xeyrsiz
: a.u. Hayırsız, iyiliği yok. Xeyrsiz mal – İyiliği yok mal.
xezine
: a. Hazine, hazna.
xezinichi
: a.u. Hazinedar, haznedar.
xezinidar
: a.f. Hazinedar, haznedar.
xezinidarliq
: a.f.u. Hazinedarlık, haznedarlık.
xéchil
: a. bk. xijil.
xéjir
: Katır, bardo.
xéqirimaq
: Böğürmek.
xéli
: f. Çok, epey. Xéli waxt boldi – Epey zaman oldu. Xéli köp – Epey çok. Xélidin béri – Epeydir. Yéshim xéligha yetti – Yaşım epey ilerledi.
xélila
: f.u. Epey, bir sürü, çokça.
xémir
: f. Hamur.
xémirturush
: Maya; hamur mayası.
xénim
: Hanım.
xéridar
: f. Müşteri.
xéridarlar
: Müşteriler.
xéridarliq
: f.u. Müşterilik.
xéyim-xeter
: Kaza ve tehlike. Mallarni xéyim-xeterdin saqlash – Malları kaza ve tehlikeden koruma.
xézin
: a. Hazin. Xezin awaz – Hazin bir ses; kederli ses.
xidim
: t. Trahom.
xixidimaq
: Kahkaha atmak.
xijalet
: a. Utanç, sıkılma. Xijalet tartmaq – Utanmak. Xijalet bolmaq – Utanmak; sıkımak.
xijaletchilik
: a.u. İhtiyaç, zaruret, sıkıntı, yoksulluk.
xijaletlik
: a.u. Mahcubiyet, şaşkınlık. Özini xijaletliktin chiqirish üchün – Kendini mahcubiyetten kurtarmak için.
xijil
: a. Utanç, mahcubiyet. Xijil bolmaq – Utanmak. Xijil qilmaq – Utandırmak. U sel xijil bolghandek qildi – O biraz utanmış gibi oldu.
xijilliq
: a.u. Utangaçlık, sıkılganlık, mahcubiyet. Xijilliq ichide – Mahcubiyet içinde.
xiqirimaq
: Böğürmek.
xil
: f. Tür, çeşit. Her xil – Her türlü. Nechche xil – Birkaç türlü. Almining bir xili – Elmanın bir türü. U öz xiligha erge chiqiptu – O kendine uygun biri ile evlenmiş. Bir xil qiliwétish – Ayrı hale getirme.
xilap
: a. Hilaf, aykın, zıt, aksi.
xilapliq
: a.u. Aksilik, zıtlık, aykırılık.
xillanmaq
: f.u. Ayıklanmak, seçilmek.
xillash
: Ayıklama, seçme.
xillatmaq
: (xillimaq'tan) f.u. Ayıklatmak, seçtirmek.
xilliq
: Muhtelif, türlü, çeşitli, değişik. Köp xilliq égilik – Çok türlü ekonomi. Xilmu-xilliq – Çeşitlilik.
xillimaq
: f.u. Seçmek.
xilmu-xil
: Çeşitli.
xilmu-xilliq
: f.u. Çeşitlilik.
xilwet
: a. Boğuk, belirsiz, yalnızlık. Xilwetke kirmek – Yalnız yaşamak.
xilwetxana
: a.f. Manastır hücresi.
ximiye
: r. Kimya. Ximiye fakultéti – Kimya fakültesi.
ximiyilik
: r.u. Kimyasal. Ximiyilik analiz – Kimyasal analiz.
ximiyiwiy
: r.a. Kimyasal, kimyevi. Ximiyiwiy oghut – Kimyasal gübre.
ximyeger
: r.f. Kimyacı.
xine
: f. Kına. Xine qoymaq – Kına yakmak.
xinechöp
: f.u. bot. Liken.
xingze
: ç. Kayısı. Xingze derixi – Kayısı ağacı.
xirajet
: a. Masraf.
xire
: f. Donuk. Xire qilmaq – Gölgede bı rakmak.
xirildatmaq
: (xirildimaq'tan) Huylandırmak, kızdırmak.
xirildimaq
: Böğürmek 2. Horuldamak.
xirileshmek
: f.u. Donuk olmak, gölgelenmek.
xirileshtürmek
: f.u. (xirileshmek'ten) Donuklaştırmak, gölge düşürmek.
xirilik
: f.u. Donukluk, sönüklük.
xirqirimaq
: bk. xiqirimaq.
xirlashmaq
: Çekişmek, kavga etmek, sövüp saymak.
xirman
: f. bk. xaman.
xirurg
: r. Operatör, cerrah.
xirurgiye
: r. Cerrahi, operatörlük.
xirurgiyiliq
: r.u. Cerrahi, operatörlük.
xislet
: a. Vasıf, hassa, özellik.
xisletlik
: a.u. 1. Nitelik 2. özel iyi karakter.
xishchi
: f.u. Kerpiççi.
xishchiliq
: f.u. Kerpiççilik.
xitaben
: a. Hitaben; birinin yüzüne söyleyerek. Xelqqe xitaben – Halka hitaben.
xitap
: a. Hitap.
xitapname
: a.f. Beyanname.
Xitay
: Çinli. Xitay güli – Pat (-tı).
xitildash
: Kahkaha atma.
xitildimaq
: Kahkaha atmak.
xiyal
: a. Hayal. Xiyalgha chommaq – Hayala dalmak. Xiyal sürmek – Hayal etmek; hayala dalmak. Xiyal deryasigha chomup kettim – Hayal nehrine daldım. Xam xiyal – Ham hayal; boş hayal. Xiyalimgha keldi – Aklıma geldi.
xiyalchan
: Hayalci.
xiyalchanliq
: a.u. Hayalcilik.
xiyaliliq
: a.u. Hayalciük.
xiyaliy
: a. Hayalî.
xiyalkesh
: a.f. Hayalci.
xiyalkeshlik
: a.f.u. Hayalcilik.
xiyallanmaq
: a.u. Hayala dalmak.
xiyalperest
: a.f. Hayalperest.
xiyalperestlik
: a.f.u. Hayalperestlik.
xiyanet
: a. Hıyanet, ihanet.
xiyanetchi
: a.u. Hıyanet eden.
xiyanetchilik
: a.u. Hıyanet etme hali.
xiyanetkar
: a.f. Hıyanetkar.
xiyanetkarane
: a.f. Hıyanetkarane.
xiyanetkarliq
: a.f.u. Hıyanetlik.
xiyanetlik
: a.u. Hıyanetlik.
xiyawan
: f. tar. İki yanı ağaçlı yol; park yolu.
Xizir
: Hızır.
xizmet
: a. Hizmet. Xizmet qilmaq – Hizmet etmek. Xizmet heqqi – Hizmet hakki. Xizmet waxti – Hizmet vakti; iş vakti. Xizmitingizde bolay – Hizmetinizi yapayım.
xizmetchi
: a.u. Memur, işçi. Öy xizmetchisi – Ev işçisi.
xizmetchilik
: a.u. Memurlük, işçilik.
xizmetdash
: a.u. İş arkadaşı; mesai arkadaşı.
xizmetkar
: a.f. İşçi.
xizmetkarliq
: a.f.u. İşçilik. Xizmetkarliq qilmaq – İşçilik yapmak.
xo
: ç. 1. 64 kilo ağırlığındaki ölçü birimi. 2. 64 kilo tohumun ekildiği tarla alanı.
xoxenze
: ç. Yiğit, kahraman.
xoja
: f. 1. Sahip, patron, mal sahibi 2. Sayın, muhterem, saygıdeğer.
xojam
: f.u. Sayın, muhterem, saygıdeğer.
xojayin
: f. Sahip.
xojayinliq
: f.u. Sahiplik. Xojayinliq qilmaq – Sahip çıkmak; sahip olmak.
xojen
: ç. Roket, füze. Sün'i hemraning xojini – Uydu rokei.
xojiliq
: f.u. Ekonomi. Xelq xojilighi – Halk ekonomisi. Yéza xojilighi – Köy ekonomisi.
xojisiz
: f.u. Sahipsiz.
xojisizliq
: f.u. Sahipsizlik.
xojuyun
: f. ağ. bk. xojayin.
xolum
: Xolum-xoshna – Komşu.
xoma
: ağ. bk. gülqaq.
xoncha
: f. Fincan tabağı.
xop
: f. İyi, olur.
xorash
: Yıpranma, azalma, zayıflama.
xoratmaq
: (xorimaq'tan) Yıpratmak.
xoraz
: f. Horoz.
xorazwaz
: f. Horoz dövüştürmeyi seven.
xorazwazliq
: f.u. Horoz dövüştürmeyi sevme hali.
xorimaq
: Yıpranmak, azalmak, zayıflamak. Xorimas polat xenjer – Yıpranmaz çelik hançer.
xorjun
: bk. xurjun.
xorlanmaq
: Rezil olmak, hakaret edilmek.
xorlimaq
: f.u. Hor görmek.
xorluq
: f.u. Yüzkarası, rezalet, ayıp. Xorluqta turmaq – Sürünmek; manasız bir hayat sürmek. Uning xorlughi ötüp ketti – O canımı sıktı (usandırdı).
xoruldimaq
: Horuldamak. Xoruldap uxlimaq – Horuldayıp uyumak.
xorutush
: Yıpratma.
xoshal
: f. bk. xushal.
xoshamet
: f. bk. xushamet.
xoshang
: ç. Yağda kavrulmuş mantı.
xoshlashmaq
: f.u. bk. xushlashmaq.
xoshna
: f. Komşu. Xoshna memliket – Komşu ülke. Xolum-xoshnilar – Komşular.
xoshnichiliq
: f.u. Komşuluk; komşu olma hali.
xoshnidar
: f. Komşu.
xoshnidarchiliq
: f.u. Komşuluk; komşu olma hali. Yaxshi xoshnidarchiliq munasiwiti – İyi komşuluk ilişkisi.
xoshniliq
: f.u. Komşuluk.
xotek
: Sıpa.
xoteklimek
: Eşeğin yavrulaması.
xotun
: Kadın. Xotun almaq – Kadın almak; evlenmek. Xotun qoymaq – Kadım boşamak. Xotun-bala – Kadın ve çocuk. Xotun-qizlar – Kadın ve kızlar.
xotunluq
: Kadınlı. Köp xotunluq – Çok kadınlı. Xotunluqqa bermek – Kocaya vermek. Xotunluqqa almaq – Eş olarak almak.
xotunperest
: u.f. Kadın düşkünü.
xotunperestlik
: Kadın düşkünlüğü.
xotunsiz
: Kadınsız, bekar.
xotunsizliq
: Kadınsızlık, bekarlık.
xotunwaz
: u.f. Kadın düşkünü; bk. xotunperest.
xotunwazliq
: u.f.u. Kadın düşkünlüğü; bk. xotunperestlik.
xoyma
: Pek, çok, tamamen, büsbütün. Tagh shamili xoyma illiq – Dağ rüzgarı çok ılık. Güller xoyma échilip ketti – Çiçekler çok güzel açılıverdi. Xoyma yoghan – Çok da büyük.
xoymu
: bk. xoyma.
Xristiyan
: r. Hıristiyan. Xristiyan dini – Hıristiyan dini.
Xristiyanliq
: r.u. Hıristiyanlık.
xrom
: r. kim. Krom.
xronométr
: r. Kronometre.
xuadani
: ç. Triko (bir tür kumaş).
Xuda
: f. Tanır, Allah. Xudadek körmek – Tanır gibi görmek. Xuda heqqi – Allah aşkına. Xuda körsetmisun! – Allah göstermesin. Xudagha tapshurmaq – Allaha ısmarlamak. Xuda ursun – Allah kahretsin.
Xudaperest
: f. Sofu, dindar.
Xudaperestlik
: f.u. Sofuluk, dindarlık.
Xudasiz
: f.u. Allahsız, ateist, Tanırsız, Tanrı tanımaz.
Xudasizliq
: f.u. Ateistlik, Tanırsızlık, Allahsızlık, Tanrı tanımazlık.
Xudawend
: f. Tanır, Allah.
Xuday
: f. Tanrı, Allah.
Xudaya
: f. Tanırm, Allahım.
Xudayitaala
: Tanrı, Allah.
xudbin
: f. Bencil, hodkâm.
xudbinlik
: f.u. Bencillik.
xuddi
: f. Aynı, tıpkı. Xuddi özi – Tıpta kendisi. Xuddi shu chaghda – Aynı o zaman.
xuduk
: Şüphe, vesvese.
xuduksirash
: Şüphelenme; vesveseye düşme.
xuduksirimaq
: Şüphelenmek; vesveseye düşmek.
xuju
: ç. Karabiber.
xulase
: a. Sonuç. Xulase chikarmaq – Sonuçlandırmak. Xulasigha kelmek – Sonuca varmak.
xulasilanmaq
: a.u. Sonuçlanmak.
xulasilash
: a.u. Sonuçlandırma.
xulasilimaq
: a.u. Sonuçlandırmak.
xuligan
: r. Terbiyesiz, küstah, kavgacı.
xuliganliq
: r.u. Terbiyesizlik, küstahlık.
xulq
: a. Hulk, huy, tabiat, karakter.
xulqliq
: a.u. İyi huylu.
xulqsiz
: a.u. Huylu, hırçın, huysuz.
xulqsizliq
: a.u. Huysuzluk. Xulqsizliq qilmaq – Huysuzluk yapmak.
xuluq
: a. bk. xulq.
xulumatang
: ç. Karışık, anlamsız. Uning xulumatang sözidin yer astigha patimen – Onun anlamsız sözlerinden utanıyorum.
xumar
: f. İhtiras, tutku. Xumar bolmaq – Tutulmak. Xumardin chiqqiche – Tutku çözülene kadar. Xumardin chikmaq – Tutkuyu çözmek. Xumardin tarqimaq – Tutkuyu dağıtmak. Méni yarim tashlap ketti bashqining xumarigha – Beni yarım bırakaverdi başkasının aşkına.
xumarlashmaq
: f.u. Tutsaklaşmak. Xumarlashqan kara közler – Tutsaklaşmış kara gözler.
xumarlashtumaq
: f.u. (xumarlashmaq'tan) Tutsaklaştmnak.
xumarlashturush
: f.u. Tutsaklaştırma.
xumarliq
: f.u. Tutsaklık; tutsaklı. Xumarlik köz – Tutsaklı göz.
xumarlishish
: f.u. Tutsaklaşma.
xumche
: f. Çanak, kap, çömlek.
xumdan
: f. Çömlekçi ocağı.
xumdanchi
: f.u. Çömlekçi.
xumdanchiliq
: f.u. Çömlekçilik.
xummar
: f. bk. xumar.
xumper
: f. Haylaz.
xumre
: f. Çamurdan yapılmış kap; kil kap.
xumsa
: ağ. bk. xunise.
xun
: f. Kan.
xunggan
: ağ. bk. xangga.
xunxar
: f. Hunhar.
xunxarliq
: f.u. Hunharlık.
xunise
: Hunsa; çifte cinsiyetli.
xunriz
: f. Katil.
xunsiz
: f.u. Kansız. Xunsiz chiray – Kansız sima.
xunsizliq
: f.u. Katillik.
xunük
: f. Çirkin.
xunüklenmek
: f.u. Çirkinleşmek.
xunüklinish
: f.u. Çirkinleşme.
xunüklük
: f.u. Çirkinlik.
xupiyane
: a.f. Gizli halde.
xupiye
: a. Gizli.
xupiyilik
: a.u. Gizlilik.
xupsenmek
: Aldırmamak; önemsememek.
xupten
: f. Gece. Xupten namazi – Gece namazı; yatsı namazı.
xurapat
: a. Hurafe.
xurapatchi
: a.u. Batıl inanışlı.
xurjun
: Heybe.
xurma
: f. Hurma. Xurma derexti – Hurma ağacı. Xurma reft – Kahverengi.
xursunmaq
: İçler çekmek; ahlar çekmek.
xurshid
: f. Güneş.
xuruj
: a. Çıkış, hücum, düşmanca çıkış.
xuruldash
: Horuldama.
xuruldimaq
: Horuldamak.
xurum
: r. Krom. Xurum ötük – Kromlu çizme.
xususen
: a. Bilhassa, özellikle.
xususiy
: a. Hususi, özel. Xususiy soda – Özel ticare. Xususiy mülük – Özel mülk. Xususiy égilik – Özel ekonomi.
xususiyet
: a. Özellik, ayrıcalık.
xususiylik
: a.u. Özellik, hususiylik.
xususta
: a.u. Hakkında, konuda. Bu xususta – Bu konuda. Uning xususida – Onun hakkında.
xush
: f. Hoş, iyi. Xush awaz – Hoş ses; güzel ses. Xush körmek – Hoş görmek. Xush qilmaq – Hoşlandırmak. U könglümni xush qildi – O beni sevindirdi. Xush kepsiz – Hoş geldiniz. Xush qélinglar – Hoşçakalın. Xush emse – Elveda; hoşçakalın. Bu söz ularning qulighigha xush yaqmidi – Bu söz onların hoşuna gitmedi.
xushal
: f.a. Memnun, sevinçli. Xushal qilmaq – Memnun etmek. Xushal bolmaq – Memnun olmak. Xushalmen – Memnunum.
xushal-xuram
: f.a. Memnun, sevinçli.
xushal-xuramliq
: f.a.u. Memnuniyet, sevinç.
xushalliq
: f.a.u. Memnuniyet, sevinç. Xushalliq bilen – Memnuniyetle; sevinçle.
xushamet
: f. Kompliman, pohpohlama, dalkavukluk, yaltaklık. Xushamet söz – Nazik söz. Xushamet qilmaq – Yaltaklanmak.
xushametchi
: f.u. Dalkavuk.
xushametchilik
: f.u. Dalkavukluk. Xushametchilik qilmaq – Dalkavukluk yapmak.
xushametgöy
: f. Pohpohçu, dalkavuk.
xushametgöylük
: f.u. Pohpohçuluk, dalkavukluk.
xushbext
: f.a. Saadet, mutluluk, bahtiyarlık.
xushbextlik
: f.a.u. Mutlüluk, bahtiyarlık.
xushboy
: f. Hoş kokulu; güzel koku saçan.
xushchaqchaq
: Neşeli, güler yüzlü.
xushchaqchaqliq
: f.u. Neşelilik, güler yüzlülük.
xushgöy
: f. Hoş, tatlı.
xushhal
: f.a. bk. xushal.
xushxet
: f.a. Güzel yazı.
xushxetliq
: f.u. Güzel yazılı.
xushxewer
: f.a. Müjde; sevinç verici haber.
xushxuluq
: f.a. Terbiyeli, görgülü.
xushxuy
: f. Neşeli, sevinçli.
xushxuyluq
: f.u. Neşelilik, sevinçlilik.
xushqamet
: f.a. Çelimli, endamlı, boyu bosu yerinde.
xushqametlik
: f.a.u. bk. xushqamet.
xushlanmaq
: f.u. Sevinmek, hoşnut olmak.
xushlashmaq
: f.u. Vedalaşmak.
xushlimaq
: f.u. Sevmek, sevindirmek.
xushluq
: f.u. Hoşnutluk.
xushlunush
: f.u. Sevinme, hoşnut olma.
xushlushush
: f.u. Vedalaşma.
xushmuamile
: f.a. Hoş muamele; iyi ilişki.
xushmuamililik
: f.a.u. Hoş muameleli; iyi ilişkili.
xushnut
: f. Hoşnut, memnun.
xushnutluq
: f.u. Hoşnutluk, memnunluk.
xushpichim
: f.u. Mevzun, zarif, muntazam.
xushroy
: f. Güzel, ilgi çekici.
xushroyluq
: f.u. Güzellik, ilgi çekicilik.
xushtar
: f. Aşık, tutkun, meftun, sevdalı. Xushtar bolmaq – Aşık olmak.
xushtarliq
: f.u. Aşıklık, sevdalık.
xushtebiet
: f.a. Neşeli, sevinçli.
xushtebietlik
: f.a.u. Neşelilik, sevinçlilik.
xushwaxt
: f.a. Memnun, sevinçli.
xushyaqmas
: Tembel, avare, haylaz.
xutbe
: a. Hutbe.
xutmu
: a. ağ. bk. qutup.
xuy
: f. Huy, karakter. Xuyi yaman adem – Huysuz adam. Shu atning bir yaman xuyi bar – Şu atın bir kötü huyu var. Xulqi-xuyi mulayim qiz – Hulkı, huyu mülâyim kız.
xuy-peyli
: f.a.u. Karakter ve niyet. Xuypeyli yaman adem – Karakter ve niyeti kötü adam.
xuyluq
: f.u. Huylu.
Xuyzu
: ç. Döngen, Çin Müslümanı.
iane
: a. y.d. İane. Iane toplimaq – İane toplamak. Iane qilmaq – İane etmek.
ibadet
: a. İbadet. Ibadet qilmaq – İbadet etmek.
ibadetxana
: a.f. İbadethane.
ibare
: a. İbare.
ibaret
: a. İbaret. Shuningdin ibaret – Şundan ibaret.
ibaytin
: Deminden. Ibaytin béri – Deminden beri.
iblis
: a. İblis.
iblisane
: a.f. İblisçe.
ibn
: a. Oğlu. Ibn Sina – İbn Sina (Sina oğlu).
Ibraniy
: a. İbranî. Ibraniy dini – İbranî dini.
ibret
: a. İbret. Ibret almaq – İbret almak.
ibretlik
: a.u. İbretli.
ich
: İç. Ich sürmek – İç sürmek, ishal olmak. Ichim qatti – Kabız oldum. Ichi ötti – İçi sürdü. Ichim aghridi – Kamım ağrıdı. Öy ichi – Aile efradı; evdekiler; çoluk çocuk.
ichek
: Barsak.
ichide
: İçinde. Bir yil ichide – Bir yıl içinde. Ichtin chiqqan düshmen – İçten çıkan düşman. Ichimde – İçimde. Ichimdin chiqqan bala – Doğurduğum çocuk. Ichidin – İçinden. Ichige – İçine. Öz ichige alidu – Kendi içine alacak. Ichi qara – Kötü niyetli. Ichim échildi – Ferahladım, sevindim. Ichi kawak (qawaq) – içi boş. Mulayim kara közliri ichige oltaghan – Mülayim siyah gözleri içine çökmüş. Aghzining ichide – Ağzının içinde. Ich aghirtmaq – Acımak. Ich pushmaq – Canı sıkılmak; içi sıkılmak. Ich köymek – Acımak, merhamet etmek. U ichide oylidi – O kendi kendine düşündü.
ichimlik
: İçki, içilen şey. Ichimlik ichmek – İçki içmek.
ichish
: İçme.
ichkergi
: İçeri, dahilî.
ichki
: Dahilî, içe ait. Ichki aghriklar – İç hastalıklar. Ichki kiyim – İç çamaşır, iç elbise.
ichkilik
: İçki. Ichkilik ichmek – İçki içmek. Ichkilikke bérilip ketmek – İçki düşkünlüğü.
ichkiri
: İçeri. Memliketning ichkirisige – Ülkenin içerisine. Ichkiride – İçeride.
ichkirilesh
: İçerleme.
ichkirilimek
: İçerlemek.
ichköynek
: İç gömlek, gecelik.
ichkülük
: bk. ichkilik.
ichküzmek
: (ichmek'ten) İçirmek.
ichküzülmek
: Içirilmek.
ichküzülüsh
: İçirilme.
ichküzüsh
: İçirme.
ichqoyun-tashqoyun
: İç içe olmak; sıkı dostluk; kardeşçe yakınlık. Rehberlerning amma bilen ichqoyun-tashqoyun bolushi – Liderlerin toplum ile iç içe olması.
ichmek
: İçmek.
ichtirmek
: (ichmek'ten) İçirmek.
idare
: a. İdare. Öz-özini idare qilish – Kendi kendini idare etme. Herbiy xizmet idarisi – Askerî hizmet idaresi. Gézit idarisi – Gazete idaresi. Idare qilguchi – İdare eden. Idare qilmaq – İdare etmek.
iddia
: a. İddia.
idéal
: r. İdeal, ülkü.
idéalist
: r. İdealist, ülkücü.
idéalizm
: r. İdealizm, ülkücülük.
idéallashturmaq
: r.u. Ülkü haline getirmek; ülküleştirmek.
idrek
: a. İdrak.
idreklik
: a.u. Zeki, hassas.
idreksiz
: a.u. İdrak edemeyen.
idreksizlik
: a.u. Kavrayış zayıflığı, anlayışsızlık.
ige
: İye, sahip. Banka igisi – Banka sahibi. Chong yer igisi – Büyük toprak ağsı. Sen'et igisi – Sanat sahibi. Qelem igisi – Yazar, edip. Talant igisi – Yetenek sahibi. Bu chong ehmiyetke ige – Bunun önemi çok büyük. 2. Fail, özne.
igek
: Eğe.
igellimek
: Ele geçirmek, zaptetmek, gaspetmek, zorla almak, işgal etmek.
igermek
: Eğirmek, bükmek.
igichi
: ağ. Büyük kız kardeş; bk. acha ve hede.
igidar
: u.f. Sahip, malik, iye.
igidarchiliq
: u.f.u. Sahiplik, iyelik.
igidarliq
: u.f.u. Sahiplik, iyelik.
igisiz
: Sahipsiz, iyesiz. Igisiz qalmaq – Sahipsiz kalmak. 2. gr. Öznesiz, failsiz. Igisiz péil – Öznesiz fiil. Igisiz jümle – Öznesiz cümle.
igisizlik
: Sahipsizlik, iyesizlik.
igitek
: Tortu.
igne
: bk. yingne.
ighwa
: a. Kışkırtma, provokasyon, fesat.
ighwachi
: a.u. Fesatçı, kışkırtıcı.
ighwagerchilik
: a.f.u. Kışkırtma hali; fesat hali.
ihanet
: a. İhanet.
ihate
: a. İhate; kenarım kuşatma.
ihfiyatkarliq
: a.f.u. bk. ihtiyatchanliq.
ihsan
: a. İhsan.
ihtimal
: a. İhtimal. Ihtimaldin yiraq – Olasılığı çok az. Her ihtimalgha qarshi – Her ihtimala karşı.
ihtiram
: a. İhtiram.
ihtiras
: a. İhtiras.
ihtirasliq
: a.u. İhtiraslı.
ihtisham
: a. İhtişam, görkem.
ihtishamliq
: a.u. Görkemli.
ihtiyaj
: a. İhtiyaç.
ihtiyajliq
: a.u. İhtiyaclı, lüzumlu.
ihtiyat
: a. İhtiyat. Ihtiyat qilmaq – İhtiyat etmek.
ihtiyatchan
: a.u. İhtiyatlı, dikkatli.
ihtiyatchanliq
: a.u. İhtiyatlı olma hali.
ihtiyatkar
: a.f. bk. ihtiyatchan.
ihtiyatliq
: a.u. İhtiyatlı, dikkatli.
ihtiyatsiz
: a.u. İhtiyatsız, dikkatsiz.
ihtiyatsizliq
: a.u. İhtiyatsızlık, dikkatsizlik.
ixchem
: Derli toplu. Öz pikrini ixchemghina bildürmek – Kendi fikrini derli toplu halde anlatmak.
ixchemleshmek
: Derli toplu hale gelmek.
ixchemleshtürmek
: (ixchemleshmek'ten) Derli toplu hale getirmek.
ixchemleshtürüsh
: Derli toplu hale getirme.
ixchemlik
: Derli toplu olma hali.
ixlas
: a. İhlas, içtenlik. Ixlasimni qaytardi – İtimadım kalmadı. Ixlas qilmaq – İhlas ile; içtenlikle. Ixlas qoyup ishlidim – Özenle çalıştım. Bu ishke méning ixlasim yoq – Bu işi sevmiyorum.
ixlasliq
: a.u. İstekli, gönüllü.
ixlassiz
: a.u. İsteksiz, gönülsüz.
ixlassizliq
: İsteksizlik, gönülsüzlük.
ixtidar
: a. İktidar, kabiliyet, yetenek.
ixtilal
: a. İhtilal.
ixtilap
: a. İhtilap, zıddiyet, karşıt.
ixtilapliq
: a.u. Zıddiyetli, zıddiyetlik, karşıtlı, karşıtlık.
ixtisas
: a. İhtisas.
ixtisaslashmaq
: a.u. İhtisaslaşmak.
ixtisasliq
: a.u. İhtisas sahibi; mütehassıs.
ixtisat
: a. İktisat, ekonomi.
ixtisatchi
: a.u. İktisatçı.
ixtisatchil
: a.u. Tasarrufa meyil; para biriktirmeye meyil.
ixtisatchiliq
: a.u. Tasarrufa meyillik; para biriktirmeye meyillik.
ixtiyar
: a. İrade, istem. U méning ixtiyarimda – O benim irademe bağh. Ixtiyar özemde – Nasıl istersem öyle olur; Kimseye bağlı değilim. Ixtiyaring – Nasıl istersen.
ixtiyariy
: a. İstekli, isteyerek, gönüllü. Ixtiyariy türde – İstekli halde; gönüllü olarak. Ixtiyar özengde – İstediğini yap. Öz ixtiyarigha almaq – Kendi iradesine bağlamak. Öz ixtiyari bilen – Kendi iradesiyle. Öz ixtiyarigha qoymaq – Kendi haline bırakmak.
ixtiyarliq
: a.u. İsteklilik, serbestlik, gönüllülük.
ixtiyarsiz
: a.u. İstemeyerek, zorla. Ixtiyarsiz heriket – İstenilmeyen hareket. Ixtiyarsiz rewishte – İstemeyerek.
ixtiyarsizliq
: a.u. İrade dışı, isteksizlik.
ijabet
: a. İcabet.
ijabiy
: a. Müspet, olumlu.
ijadiiy
: a. Yapıcı.
ijadiyet
: a. Yaratıcılık.
ijadiyetchanliq
: a.u. Yaratıcı yeteneğinin yüksekliği.
ijare
: a. Kira. Ijarigha alghuchi – Kiracı. Ijare heqqi – Kira hakkı. Yer ijarisi – Yer (toprak) kirası. Ijarigha almaq – Kiraya almak. Ijarigha bermek – Kiraya vermek. Ijarigha qoymaq – Kiraya koymak.
ijarichi
: a.u. Kiracı.
ijaridar
: a.f. Kiracı.
ijarikesh
: a.f. Kiracı.
ijat
: a. Yaratma. Ijat qilghuchi – Yaratıcı.
ijatchan
: a.u. Yaratıcı.
ijatchanliq
: a.u. Yaratıcılık.
ijatchi
: a.u. Yaratıcı.
ijatkar
: a.f. Yaratıcı.
ijatkarliq
: a.f.u. Yaratıcılık.
ijaze
: a. bk. ijazet.
ijazet
: a. Ruhsat, izin. Ijazet bermek – İzin vermek.
ijra
: a. İcra. Ijra qilmaq – İcra etmek. Ijra qilghuchi – İcra eden.
ijrachi
: a.u. İcra eden.
ijraiye
: a. Yürütme. Ijralye komitéti – Yürütme komitesi.
ijtihat
: a. Çalışkanlık, gayret.
ijtihatliq
: a.u. Çalışkan, gayretli.
ijtimaiy
: a. İçtimaî, toplumsal.
ijtimaiyet
: a. İçtimaiyat.
ikkeylen
: İkimiz, ikisi, iki kişi.
ikki
: İki. Ikkimiz – İkimiz. Ikkilisi – İkisi de. Ikki hesse – İki hisse. Ikkisi – İkisi. Ikkidin bir – Bir bölü iki. Ikkisidin biri – İkisinden biri. Ikki ayliq – İki aylık. Ikki yilliq – İki yıllık. Ikki yaqlima – İki taraflama. Ikkige böldüm – İkiye böldüm. Bir-ikki heptidin keyin – Bir iki haftadan sonra. Ikki yüzlük – İki yüzlü, riyakar. Ikki yüzlimichilik – İki yüzlülük. Ikki tayin – Belli değil, bilinmeyen, meçhul, belirsiz.
ikki-ikkidin
: İkişer ikişer.
ikkilen
: İkimiz, ikisi, iki kişi.
ikkilik
: İkili.
ikkilisi
: İkisi de. Ikkilisi ketti – İkisi de gitti.
ikkinchi
: İkinci. Ikkinchi derijilik – İkinci dereceli.
ikkinchidin
: İkinci olarak.
ikkizek
: İkiz.
iqlim
: a. İklim.
iqrar
: a. Tanıma, itiraf. Ikrar bolmaq – Tanımak, itiraf etmek.
Ilah
: a. Tanrı.
Ilahiy
: a. Tanrısal.
Ilahiyet
: a. İlahiyat, Tanrı bilimi.
ilaj
: a. Çare, araç, deva, ilaç, em. Muning birer ilaji barmu? – Bunun bir çaresi var mı? Ilaj yoq – Çare yok. Ilajim yoq – Çarem yok. Ilajini körmek – Çaresini bulmak. Néme ilajing bar? – Ne çaren var?
ilajsiz
: a.u. Çaresiz. Ilajsiz keldim – Çaresiz geldim.
ilajsizliq
: a.u. Çaresizlik. Ilajsizliqtin razi boldum – Çaresizlikten razı oldum.
ilan
: a. bk. élan.
ildam
: Çabuk, hızlı. Ildam poyiz – Hızlı tren.
ildamlash
: Hızlanma.
ildamlatmaq
: (ildamlimaq'tan) Hızlandırmak.
ildamliq
: Çabukluk, hızlılık. Ildamliq bilen – Hızla.
ildamlimaq
: Hızlanmak.
ildamlitish
: Hızlandırma.
ildamraq
: ağ. Biraz daha hızlı.
ildurmaq
: Astırmak.
ileshmek
: Karışmak.
ileshtürmek
: (ileshmek'ten) Karıştırmak.
ilgek
: İlmek.
ilgiche
: İğ.
ilgiri
: Daha önce, daha erken 2. İleri. Ilgiri qarap – İleriye bakarak. Atisidin qarghish alghan ilgiri kelmes – Atasından beddua alan kimsenin bahtı açık olmaz.
ilgiri-kéyin
: Hiçbir zaman; asla. Ilgiri-kéyin mundaq ishni qilmang – Asla böyle bir işi yapmayın.
ilgirilesh
: İlerleme.
ilgirilik
: Üstünlük, avantaj.
ilgirilimek
: İlerlemek.
ilgüch
: Askı.
ilghar
: Öncü, ilerici. Bizning ilgharlirimiz – Bizim öncülerimiz.
ilgharliq
: Öncülük.
ilghash
: Seçme, ayıklama.
ilghimaq
: Seçmek, ayıklamak.
ilham
: a. İlham. Ilham bergüchi – İlham veren. Ilham almaq – İlham almak.
ilhambexsh
: a.f. İlham veren. Ilhambexsh sözler – İlham veren sözler.
ilhamchi
: a.u. İlhamcı, coşturan.
ilhamlandurmaq
: a.u. (ilhamlanmaq'tan) İlham vermek, coşturmak.
ilhamlanmaq
: a.u. İlham almak.
ilighliq
: Asılı. Ilighliq turuptu – Asılı duruyormuş.
ilik
: İlik. Omurtqa ilighi – Belkemiği iliği.
ilim
: a. İlim, bilim.
ilimaq
: Ilımak, ışımak.
ilimdar
: a.f. Bilgili, okumuş.
ilimdarliq
: a.f.u. Bilgililik.
ilimlik
: a.u. Bilgili.
ilimsiz
: a.u. Bilgisiz.
ilimsizlik
: a.u. Bilgisizlik.
ilinmaq
: İlişmek, takılmak. Béliq qarmaqqa ilindi – Balık oltaya takıldı. Ilinip qalmaq – Takılıp kalmak. Ilinip turmaq – Asılı durmak. Közge ilinidighan nerse – Göze çarpan şey. Közge ilinmaq – Göze çarpmak. Közüm oyqugha ilindi – Yeni uyudum; Yeni uykuya daldım.
iliwélish
: İlişme, takılıverme.
ilishish
: Karışma, katılma.
ilitmaq
: (ilimaq'tan) Ilıtmak, ısıtmak.
iliwalmaq
: İlişmek, takılıvermek.
iljaymaq
: Gülümsemek, tebessüm etmek.
ilk
: El, kol. Ilkimizde – Elimizde. Mal-dölitim ilkimdin ketti – Malım mülküm elimden gitti (malımı-mülkümü kaybettim).
ilqa
: Yılkı.
ilqichi
: Yılkı çobanı.
ilqichiliq
: Yılkıcılık; yılkı sürüsü ile meşgul olma işi.
illet
: Çıban, kançıbanı.
illetlik
: Hasta. Illetlik jay – Hastalı yer.
illiq
: Ilık, sıcak. Illiqqina külüp qoydi miyighida – Sıcak bir gülümsedi. Közge illiq körünüdu – Göze sıcak gözüküyor.
illiqliq
: Ilıklık, sıcaklık.
illitish
: Ilıtma, ısıtma.
illitmaq
: (ilimaq'tan) Ilıtmak, ısıtmak.
ilmaq
: Asmak. U meni közge ilmaydu – O beni hor görüyor.
ilman
: Ilık. Ilman su – Ilık su.
ilmichi
: Örgü örücü, oyacı.
ilmichilik
: Trikotaj işi.
ilmiy
: a. İlmî, bilimsel. Ilmiy kéngesh – Bilimsel şura.
ilpet
: a. Dost, arkadaş.
ilpetchilik
: a.u. Dostluk, arkadaşlık.
ilpetleshmek
: a.u. Dostlaşmak, arkadaş olmak.
ilpiz
: Bars; bk. qaplan.
iltija
: a. İltica, rica, istek.
iltimas
: a. İltimas. Iltimas qilmaq – İltimas etmek.
iltimaschi
: a.u. İltimas eden.
iltimasname
: a.f. Dilekçe.
iltipat
: a. İltifat. Iltipat körsetmek – İltifat etmek; iltifat göstermek.
iltipatlik
: a.u. İltifatlı.
iltipatsiz
: a.u. İltifatsız. Iltipatsiz qaldurmaq – İltifat etmemek.
iltipatsizliq
: a.u. İltifatsızlık.
ilwiz
: Böbür, babur, leopar.
ima
: İma, işaret. Ima qilmaq – İma etmek, işaret etmek.
imam
: a. İmam.
imamliq
: a.u. İmamlık. Imamliq qilmaq – İmamlık yapmak.
iman
: a. İman. Imanimiz kamil – İmanımız kamil. Iman keltürmek – Müslüman olmak (imana gelmek).
imanliq
: a.u. İmanh.
imansiz
: a.u. İmansız.
imansizliq
: a.u. İmansızlık.
imaret
: a. İmaret. Imaret salmaq – İmaret yapmak.
imaretchi
: a.u. Mimar.
imaretchilik
: a.u. Mimarlık.
imir-chimir
: Hafif dalgalar, kamaşma.
imkan
: a. İmkan. Imkani bolsa – İmkanı olsa. Imkani yoq – İmkanı yok.
imkaniyet
: a. İmkaniyet.
imkansiz
: a.u. İmkansız.
imkansizliq
: a.u. İmkansızlık.
imla
: a. İmla. Imla kaidiliri – İmla kaideleri (kuralları).
imlash
: İma etme, işaret etme.
imliq
: gr. Ünlem, nida.
imlimaq
: İşaret etmek. Imlap qichqarmaq – İşaret ederek çağırmak.
impérator
: r. İmparator.
impératorluq
: r.u. İmparatorluk.
impérialist
: r. Emperyalist.
impérializm
: r. Emperyalizm.
import
: r. İthalât.
importluq
: r.u. İthalât için hazırlanmış. Importluq mal – İthalât için hazırlanmış mal.
imraq
: ağ. bk. amraq.
imtihan
: a. İmtihan, sınav. Imtihan almaq – İmtihan yapmak. Imtihan bermek – İmtihan olmak. Imtihandin ötmek – İmtihandan geçmek.
imtiyaz
: a. İmtiyaz.
imtiyazliq
: a.u. İmtiyazlı.
imza
: a. İmza. Imza qoymaq – İmza atmak. Bu uning öz imzasi – Bu onun kendi imzası.
imzalimaq
: a.u. İmzalamak.
in
: İn.
In'gliz
: İngiliz. In'gliz ayili – İngiliz kadım. In'gliz tili – İngiliz dili.
inabet
: a. bk. inawet.
inaq
: Dost, barışçı, barışçıl, barışsever. Inaq ishleymiz – Barış içinde çalışıyoruz. Inaq yashimaq – Dostça yaşamak, dostça geçinmek.
inaqlashmaq
: Dost olmak, barışmak.
inaqliq
: Dostluk, mutabakat.
inawet
: a. Güven, itimat, itibar, inanma. Inawetke almaq – İtimat etmek, güvenmek.
inawetlik
: a.u. İtibarlı, güvenilir.
inawetsiz
: a.u. Güvensiz, itibarsız.
inawetsizlik
: a.u. İtimatsızlık, güvensizlik, itibarsızlık.
inayet
: a. Lutuf, meyil.
inchik
: İnce, zarif.
inchike
: bk. inchik.
inchikilik
: İncelik, titizlik. Inchikilik bilen ishlen'gen plan – Titizlikle yapılmış plan.
inchikilimek
: İnceltmek; titizlikle araştırmak.
inchiklimek
: bk. inchikilimek.
indesh
: Seslenme; bk. ündesh.
indikmek
: Suluk kesilmek; bk. endikmek.
indimek
: Seslenmek; bk. ündimek.
indin
: Öbürgün (yarın değil).
indinqi
: Öbürgünkü.
indinliq
: Öbürgünlük.
industriyileshtürmek
: r.u. Sanayileştirmek.
inek
: İnek.
ingek
: Çene.
inggen
: Deve.
ingiwash
: ağ. Elbise, giysi, üst.
ingichke
: ağ. İnce.
ingichkilik
: İncelik.
ingichkilimek
: İnceltmek, incelemek.
ingishmek
: Eğilmek.
ingishtürmek
: (ingishmek'ten) İğmek, eğmek.
ingrimaq
: İnlemek.
ini
: Küçük erkek kardeş.
inichke
: bk. inchike.
injiq
: Kaprisli, takılma, kafa tutma.
injiqliq
: Kaprislilik, kafa tutma.
injiqlimaq
: İnlemek, sinirlenmek.
Injil
: a. İncil.
inju
: İnci.
inzhénér
: r. Mühendis. Tagh inzhénéri – Maden mühendisi.
inzhénérlik
: r.u. Mühendislik.
inkar
: a. İnkar. Inkar qilmaq – İnkar etmek.
inkas
: a. İnkas, yankı. Inkas qilmaq – İnkas etmek; yankı vermek.
inqilap
: a. İhtilâl, devrim, inkılâp.
inqilapchi
: a.u. İhtilâlci, devrimci, inkılâpçı.
inqilapchil
: a.u. Devrimcilik.
inqilapchiliq
: a.u. Devrimcilik.
inqilawiy
: a. İnkılaba özgü. Inqilawiy heriket – Devrim faaliyeti.
inqilawiylashmaq
: a.u. Devrimcilik.
inqiraz
: a. Batma, düşme, meşum, yok olma.
insan
: a. İnsan, kişi.
insanchiliq
: a.u. Kişilik. Insanchilighi yoq adem – Kişiliği yok adam.
insaniy
: a. İnsanî, insanca.
insaniyet
: a. İnsaniyet. Insaniyet alimi – İnsanlık alemi.
insaniyetchilik
: a.u. Kişilik. Insaniyetchilighi yoq adem – Kişiliği yok adam.
insaniyetperwer
: a.f. İnsancıl, insan seven.
insaniyetsizlik
: a.u. İnsaniyetsizlik, merhametsizlik.
insanperwer
: a.f. İnsancıl, insan seven, hümanist.
insap
: a. İnsaf. Insap qilmaq – İnsaflı olmak.
insapliq
: a.u. İnsaflı.
insapsiz
: a.u. İnsafsız.
insapsizliq
: a.u. İnsafsızlık.
institut
: r. Enstitü. Sherqshunasliq instituti – Şarkiyat (Doğu bilimleri) enstitüsü. Ilmiy-tekshürüsh instituti – Araştırma enstitüsü. Pédagogika instituti – Eğitim enstitüsü.
inwéntar
: r. Demirbaş, avadanlık, envanter. Inwéntar qilmaq – Envantere geçirmek; envanter kontrolü.
insha
: a. Yaratma, kurma, meydana getirme, hazırlama, inşa.
inshaalla
: a. İnşaallah.
inshaat
: a. İnşaat.
intayin
: Gayet, çok, pek. Intayin yaxshi – Çok iyi; gayet iyi.
intérnatsional
: r. Uluslararası, beynelmilel, enternasyonal.
intérnatsionalist
: r. Enternasyonalizm taraflısı.
intérnatsionalistik
: r. Uluslararası, beynelmilel.
intérnatsionalizm
: r. Enternasyonalizm.
intérnatsionalliq
: r.u. Enternasyonalizm taraftarlığı.
intiqam
: a. İntikam. Intiqam almaq – İntikam almak.
intiqamchi
: a.u. İntikamcı.
intilmek
: Hamle, dalga, hız.
intizam
: a. İntizam. Emgek intizami – Çalışma intizamı; iş intizamı.
intizamsiz
: a.u. İntizamsız.
intizamsizliq
: a.u. İntizamsızlık.
intizar
: a. İntizar, bekleme. Intizar bolmaq – İntizar olmak.
intizarliq
: a.u. İntizar olmak.
ioshuruq
: Gizlilik, saklılık.
ipade
: a. İfade. Ipade etmek – İfade etmek.
ipadilash
: a.u. İfade etme.
ipadilimaq
: a.u. İfade etmek.
ipar
: Misk.
iplas
: a. Kirli, alçak. Iplas adem – Alçak insan.
iplaslashmaq
: Kirlenmek; alçaklaşmak.
ippet
: a. İffet.
iptira
: a. İflira. Iptira qilmaq – İftira etmek.
iptirachi
: a.u. İftiracı.
iptirachiliq
: İftiracılık.
irade
: a. İrade. Iradisi küchlük – İradesi güçlü.
iradilik
: a.u. İradeli. Iradilik kishi – İradeli kişi.
iradisiz
: a.u. İradesiz.
iradisizlik
: a.u. İradesizlik.
Iran
: f. İran. Iran tilliri – İran dilleri.
Iranliq
: f.u. İranlı.
irghaq
: Çengel.
irghatmaq
: (irghimaq'tan) Atlatmak, sıçratmak.
irghay
: bot. Hanımeli.
irghimaq
: Atlamak, sıçramak. Irghip ötmek – Atlayıp geçmek. Irghip minmek – Sıçrayıp binmek (ata).
irghitmaq
: Bir yana atmak; kenara atmak.
irimchik
: Sütün kaynatılması ile yapılan bir çeşit peynir.
irinchek
: Tembel.
irkit
: Süt suyu (bir çeşit süt ürünü).
irq
: a. Irk.
irqchi
: a.u. Irkçı.
irqchiliq
: a.u. Irkçılık.
irqiy
: a. Irkî; ırka ait.
irpan
: a. İrfan. Ilim-irpan – İlim ve irfan.
irsiyet
: a. İrsiyet.
is
: Koku 2. Duman. Is tegmek – Dumanla zehirlenmek.
isen
: ağ. bk. isen'ge.
isen'ge
: Gelecek yıl.
isildimaq
: Cızırdamak.
isim
: a. İsim, ad. Xas isim – Has isim. Isimi jismige muwapiq bolsun – İsmi cismine uygun olsun.
isimlik
: a.u. İsimli. Mamut isimlik bir kishi – Mahmut isimli bir kişi. Saylighuchilarning isimlighi – Seçmenlerin listesi.
isimsiz
: a.u. İsimsiz.
isinmaq
: Isınmak.
isit
: Yazık!
isitqina
: Yazık!
isitma
: Sıcak 2. Isıtma.
iskenje
: f. Kıskaç içine almak, baskı, işkence.
iskenjewil
: Bir tür bitki, ilaç olarak kullanılır.
isket
: a. Şekil, biçim, model.
isketlik
: a.u. Güzel, gösterişli, yakışıklı.
iskilat
: r. Ambar, depo.
iskilatchi
: r.u. Ambar memuru.
iskimek
: Koklamak.
iskine
: Keski, kalem.
iskiripka
: r. Viyolon, keman.
iskiripkichi
: r.u. Keman çalan kimse.
iskripka
: r. Keman.
isqitmaq
: Islık çalmak.
islah
: Arlslah, düzeltme, tamir.
islahet
: a. Islahat, düzeltme işleri. Yer islahiti – Toprak ıslahatı.
islahetchi
: a.u. Islahatçı.
islahetchilik
: a.u. Islahatçılık.
Islam
: a. İslam.
Islamiyet
: a. İslamiyet.
islash
: İsleme, iste kurutma.
isliq
: Dumanlı.
islimaq
: Dumanlamak. Islighan gösh – Dumanlatılmış et.
Ispan
: İspanya. Ispan ayili – İspanya kadını.
ispanliq
: İspanyalı.
ispat
: a. İspat, kanıtlama.
ispatlash
: a.u. İspatlama, kanıtlama.
Israiliye
: a. İsrail.
israp
: a. İsraf. Israp qilmaq – İsraf etmek.
israpchi
: a.u. İsraf eden.
israpchiliq
: a.u. İsrafa kaçmak.
israpger
: a.f. İsraf eden.
israpgerchilik
: a.f.u. İsrafa kaçmak.
israpxor
: a.f. Tutumsuz, savurgan.
israpxorluq
: a.f.u. Tutumsuzluk, savurganlık.
israpliq
: a.u. bk. israpxorluq.
isriq
: Günlük, buhur.
isriqdimaq
: Tütsülemek.
issiq
: Isı, sıcak. U közümge issiq köründi – Gözüme sıcak göründü.
issiq-soghuq
: Sıcakhk derecesi.
issiqchan
: Sık sık ateşi yükselen kişi.
issiqchanliq
: Ateş yükselme hassası.
issiqliq
: Sıcaklık.
issiqlimaq
: Terlemek.
issitquch
: Isıtan alet.
issitmaq
: Isıtmak.
issiz
: Dumansız.
ist
: Yazık. Nadangha éytqan ist sözüm – Cahile söylenmiş sözüme yazık.
istakan
: r. Bardak.
istansa
: r. İstasyon.
istanse
: r. bk. stansiye.
istek
: İstek.
ister-istimes
: İster istemez.
istesh
: İsteme 2. Arama.
istibdat
: a. İstibdat.
istibdatchi
: a.u. Müstebit hükümdar, mutlak hükümdar, zorba.
istidat
: a. İstidat, yetenek.
istidatliq
: a.u. Yetenekli.
istihsal
: a. Yapma, yapılma.
istixkam
: a. Kale.
istikamet
: a. İkamet; bir yerde yaşaırfa.
istiklal
: a. İstiklâl, bağımsızlık.
istiqbal
: a. İstikbal, rastlama.
istiqbalsiz
: a.u. Istikbalsız; geleceği olmayan.
istiqlaliyet
: a. Bağımsızlık.
istil
: r. Üslup, tarz, stil. Istil tüzütüsh – Tarzı düzeltme.
istila
: a. İstilâ. Istila qilmaq – İstilâ etmek.
istilachi
: a.u. İstilâcı.
istilachiliq
: a.u. İstilâcı olma durumu.
istilah
: a. Istılah, terim.
istimal
: a. Tüketim. Keng istimal malliri – Çok tüketim malları.
istipa
: a. İstifa. Istipa bermek – İstifa etmek.
istirahet
: a. İstirahat, dinlenme. Istirahet qilmaq – Dinlenmek. Istirahet öyi – Dinlenme evi.
istisna
: a. İstisna.
istisnasiz
: a.u. İstisnasız.
istqina
: Yazık!
isyan
: a. İsyan, ayaklanma. Isyan chiqarmaq – İsyan etmek. Isyan kötermek – Ayaklanmak.
isyanchi
: İsyancı, isyan eden.
isyanchiliq
: a.u. İsyankârlık, baş kaldıncılık.
isyankar
: a.f. İsyancı. Isyankar poéziye – Ateşli şür; devrimci şür; asi ruhlu şür.
iwimek
: Yumuşamak, gevşemek.
ish
: İş. Ish béshigha chiqmaq – İş başı yapmak. Uning héchbir ishi yoq – Onun hiçbir işi yok. Sizge bir ishim chüshti – Sizden bir ricam var. Qolidin héchqandaq ish kelmeydu – Elinden hiçbir iş gelmiyor. Ish tashlash veya ish tashlimaq – Grev. Ish heqqi – İş hakkı. Ishqa ashurmaq – Becermek, gerçekleştirmek. Ishtin qalmaq – İşe gidememek. Ishqa pishshiq – İşe alışkın; becerikli.
ishare
: a. İşaret.
isharet
: a. bk. ishare.
ishchan
: Çalışkan.
ishchanlik
: Çalışkanlık.
ishchi
: İşçi. Ishchi ayal – İşçi kadın. Qara ishchi – Vasıfsız işçi. Ishchi küchi – İşçi gücü.
ishek
: bk. éshek.
ishekchi
: Eşekçi, eşek çalıştıran.
ishekchilik
: Eşekçilik, eşek çalıştırma işi.
ishen'güsiz
: Aldatıcı; inanılır değil.
ishench
: İnanç. Men ishenchimni yoqattim – Ben inancımı kaybettim. 2. Güven. Ishenchim yoq – Güvenim yok.
ishenche
: bk. ishench.
ishenchi
: bk. ishench.
ishenchlik
: Güvenilir. Ishenchlik kishi – Güvenilir kişi. Ishenchlik bolmaq – Güvenilir olmak.
ishenchsiz
: Güvenilmez, emin olmayan.
ishenchsizlik
: İnançsızlık 2. Güvensizlik, güvenilmezlik.
ishendürerlik
: İnandırıcı. Ishendürerlik délil – İnandırıcı delil.
ishendürmek
: İnandırmak.
ishenmek
: İnanmak, güvenmek. Ishen'gim kelmeydu – Güvenmek istemiyorum; güvenemiyorum. Men pütünley ishenmes bolup qaldim – Ben büsbütün güvenmez oldum. Öz küchimge ishinimen – Kendi gücüme güveniyorum.
ishenmeslik
: İnançsızlık, güvensizlik; ikna edici olmayan.
isheshlik
: bk. ishenchlik.
ishghal
: a. İşgal.
ishghaliyet
: a. İşgalcilik.
ishghaliyetchi
: a.u. İşgalci.
ishghaliyetchilik
: a.u. İşgal işi.
ishxana
: u.f. Kalem, kalem odası.
ishik
: Kapı. Arqa ishik – Arka kapı. Men ishigingdin öttüm – Ben senin kapının önünden geçtim.
ishinich
: bk. ishinish.
ishinish
: İnanma, güven, inanç, emniyet, itimat. Ishinishim kérek – Güvenmem lazım. Din'ge ishinish erkinlighi – Dinî inanç özgürlüğü.
ishitmek
: İşitmek, duymak.
ishq
: a. Aşk, sevgi. Ishqim tüshti – Sevdim.
ishqilimaq
: Oğmak, oğalamak, sürtmek.
ishqimaq
: Oğmak, ovmak, oğuşturmak.
ishqiwaz
: a.f. Meraklı, hevesli, aşklı, düşkün.
ishqiwazliq
: Meraklılık, şevklilik, heveslilik.
ishqiy
: a. Aşklık, aşktaşlık.
ishlemchan
: Çalışkan, faal.
ishlemchi
: Çalışan, işçi.
ishlepchiqirish
: Üretim, istihsal. Ishlepchiqirish küchliri – Üretim güçleri. Ishlepchiqirish plani – Üretim planı. Ishlepchiqirish quralliri – Üretim aletleri. Ishlepchiqirish münasiwetliri – Üretim münasebetleri.
ishlimek
: İşlemek, çalışmak. Ishlep chiqarmaq – Üretmek. Ishlep chiqarghuchi – Üreten.
ishret
: a. Eğlence, keyif meclisi, zevk, lezzet.
ishsizlik
: İşsizlik.
ishshek
: Şişek.
ishshiq
: Şişkinlik, şiş, ur, tümör.
ishshimek
: Şişmek.
ishshish
: Şişme, işsiz İşsiz.
isht
: Köpek. Isht balisi – Köpek yavrusu, enik. Tayghan isht – Tazı köpeği. Lalma isht – Serseri köpek.
ishtan
: İç donu.
ishtanbagh
: Donun ip kemeri.
ishtanchan
: Sadece donlu (pantalonsuz).
ishtbéliq
: Ufak yenilmez balık. 2. Ayı balığı.
ishtergüzmek
: (ishtermek'ten) İttirmek.
ishtermek
: İtmek. Ishtirip chüshürmek – İtip in dirmek. Ishtirip kirgüzmek – İtip içeri ye sokmak. Ishtirip chiqarmaq – İtip çıkarmak.
ishtey
: a. İştah. Ishteyim qachti – İştaham kesildi. Ishtéyim échilip ketti – İştaham açılıverdi.
ishteylik
: a.u. İştahalı.
ishteysiz
: a.u. İştahasız.
ishteysizlik
: a.u. İştahasızlık.
ishtxana
: u.f. Av köpekleri kulübesi.
ishtixa
: a. bk. ishtey.
ishtik
: Hızlı, çabuk. Ishtik shamal – Hızlı rüzgar. Ishtik mangidighan – Hızlı yürüyen. Ishtik ötüdighan mal – Hızlı satılan mal. Baziri ishtik – Müşterisi çok.
ishtiklik
: Hızlılık, çabukluk.
ishtiklimek
: Hızlanmak.
ishtimalchi
: a.u. Tüketici.
ishtirak
: a. İştirak, katılma.
ishtirakchi
: a.u. İştirak eden, katılan.
ishtirmek
: İtmek.
ishtiyaq
: a. İhtiras, tutku, düşkünlük, tiryakilik, ihtiraslı aşk. Bu qizgha ishtiyaqim chüshti – Bu kızı sevdim.
ishtiyaqmen
: a.f. Hırslı, istekli, susamış.
ishtiyaqmenlik
: a.f.u. İsteklilik, hırslılık.
ishtlik
: Kötülük, huysuzluk, köpeklik.
ishtpiti
: Köpek kenesi.
ishttik
: bk. ishtik.
it
: bk. isht.
itaetchan
: a.u. İtaatli.
itaetchanliq
: a.u. İtaatlilik.
itaetkar
: a.f. İtaatli.
itaetlik
: a.u. İtaatli.
itaetsiz
: a.u. İtaatsiz.
itaetsizlik
: a.u. İtaatsizlik.
itaét
: a. İtaat.
Italyan
: r. İtalyan. Italyan tili – İtalyan dili. Italyan xelqi – İtalyan halkı.
itelgü
: Maymul kuşu.
itiqat
: a. İtikat.
itlik
: bk. ishtlik. Itlik qilmaq – Birine karşı alçaklık yapmak.
ittermek
: İtmek, dürtmek.
ittihat
: a. İttihat.
ittipaq
: a. İttifak. Sowét Ittipaqi – Sovyetler Birliği.
ittipaqdash
: a.u. Bağlaşık, müttefik. Ittipaqdash jümhüriyet – Cumhuriyetler birliği.
ittipaqlashmaq
: a.u. İttifak olmak; birleşmek; anlaşmak.
ittipaqsiz
: a.u. Ittifaksız, geçimsiz.
ittirish
: İtme.
Iyul
: r. Temmuz.
Iyun
: r. Haziran.
iz
: İz. Izi yoq – İzi yok. Izigha chüshmek – Takip etmek. Izigha salmaq – Rayına oturtmak. Uning izigha chüshtuq – Onu takip etmeye koyulduk. U izsiz yoqaldi – O belirtisiz kayıplara karıştı. Izimu qalmaptu – İzi bile kalmamış. Izdin chiqmaq – Raydan çıkmak.
iz'har
: a. İzhar. Iz'har qilmaq – İzhar etmek.
iza
: a. Öfke, hiddet, utanma. Iza tartmaq – Utanmak. Iza tartquzmaq – Utandırmak. Iza tartarliq ish – Utanacak iş.
izah
: a. İzah. Izah bermek – İzah etmek.
izahat
: a. İzahat.
izahlash
: a.u. İzah etme.
izahname
: a.f. İzahname, izah mektubu.
izchi
: bk. izchil.
izchil
: Sürekli, istikrarlı. Izchil rewishte – İstikrarlı halde.
izchillashturmaq
: Sürekli hale getirmek.
izchilliq
: Süreklilik, istikrarlılık.
izdenmek
: Aranmak.
izdetküzmek
: (izdetmek'ten) Arattırmak.
izdetmek
: (izdimek'ten) Aratmak.
izdesh
: Arama.
izdimek
: Aramak.
izdinish
: Aranma.
izditish
: (izdimek'ten) Aratma.
ize
: Sonra. Andin ize – Ondan sonra. Andin kéyin ize – Ondan sonra.
izghiriq
: Tipi, kar fırtınası.
izghirin
: İliklere işleyen soğuk; şiddetli soğuk. Izghirin soghuq – Şiddetli soğuk.
izghirinlik
: Şiddetli soğuğun hali.
izghirmaq
: İliklere işleyen soğuk.
izlenggü
: Zayıflık, cılızlık.
izlimek
: Aramak. Izlep tapmaq – Arayıp bulmak. Izlep yürmek – Arayıp durmak.
izme
: Düğüm, ilmek (-ği). Taghar-tagharda, izmisi bilen teng qachilanghan bughday – Çuvallarda ilmeğine kadar doldurulmuş buğday.
izna
: Kontur, çevre çizgisi, çevre.
iznaq
: r. İşaret, alamet.
izne
: Deryaning iznisi – Nehir yatağı.
izsiz
: İzsiz, belgesiz, belirtisiz. Izsiz yoqalmaq – Belirtisiz kaybolmak.
izzet
: a. Saygı, hürmet. Izzet qilmaq – Saygı göstermek.
izzetligüchi
: a.u. Saygı gösteren.
izzetlik
: a.u. Saygın.
izzetlimek
: a.u. Saygı göstermek.
ja
: ç. Sahte, yalan, doğru olmayan. Ja adem – Sahte adam. Ja gep – Yalan söz. Ja gep qilmang – Yalan söylemeyin.
jabduq
: Demirbaş, alet, mutfak takımı. Öy jabdughi – Ev eşyası. Dixanchiliq jabduqliri – Çiftçilik aletleri. Éger-jabduq – Eyer takımı.
jabduqlimaq
: Donatmak. Eskerni jabduqlimaq – Askeri donatmak. Yolgha jabduqlimaq – Yol hazırlığı yapmak.
jabduqluq
: Aletli, silahlı, donatılmış.
jabduqsiz
: Aletsiz, silahsız, donatılmamış.
jabduqsizlandurmaq
: Aletsizlendirmek, silahsızlandırmak.
jabdumaq
: bk. jabduqlimaq.
jabdutmaq
: Donatmak; yolculuk hazırlıkları yaptırmak.
jaben
: ç. Ek çalışma. Bugün jaben qilayli – Bugün ek çalışma yapalım.
jaduchi
: f.u. bk. jaduger.
jaduger
: f. Büyücü, sihirbaz.
jadugerlik
: f.u. Büyücülük, sihirbazlık.
jagh
: Elmacık kemiği.
jaghal
: ağ. bk. echkü.
jahalet
: a. Cehalet.
jahaletperest
: a.f. Cehalet taraftan, obskürantizm.
jahaletperestlik
: a.f.u. Obskürantizm.
jahan
: f. Cihan, dünya. Jahan soqushi – Dünya savaşı.
jahan'gir
: f. Cihangir, fatih, emperyalist.
jahan'girlik
: f.u. Cihangirlik, emperyalizm. Jahan'girlik urush – Emperyalist savaşı.
jahandarchiliq
: f.u. Yaşama mücadelesi. Birer jahandarchiliq qilip jan baqarmiz – Yaşama mücadelesi vererek geçinip gideriz.
jahankezdi
: f.u. Seyyah, gezmen.
jahaz
: a. Cihaz. Yaxshi jahazliq öy – İyi cihazlanmış ev.
jahazlanmaq
: a.u. Cihazlanmak.
jahil
: a. Cahil.
jahilane
: a.f. Cahil gibi. Jahilane qarshiliq körsetmek – Cahil gibi direnmek.
jahillanmaq
: a.u. Cahillanmak.
jahillik
: Cahillik. Jahillik qilmaq – Cahillik etmek.
jaiz
: a. Caiz, makbul, meşru. Eger jaiz bolsa – Eğer caiz olursa.
jaja
: a. bk. jaza.
jakarchi
: Haberci, duyuran, ilan eden.
jakarlanmaq
: İlan edilmek.
jakarlash
: bk. jakarlimaq.
jakarlatmaq
: (jakarlimaq'tan) İlan ettirmek.
jakarlimaq
: İlan etmek, duyurmak.
jaq-juq
: Sarsıntılı, sarsan. Jaq-juq yol – Sarsıntılı yol.
jalaq-juluq
: Sarsıntı, sarsan. Jalaq-juluq yol – Sarsıntılı yol.
jalaqlash
: bk. jalaqlimaq.
jalaqlatmaq
: (jalaqlimaq'tan) Sarsmak.
jalaqlimaq
: Sarsılmak.
jalap
: a. Fahişe, orospu, fuhuş.
jalapliq
: a.u. Fahişelik, orospuluk. Jalapliq qilmaq – Fahişelik yapmak.
jalappez
: a.f. Sefih, çapkın.
jalappezlik
: a.f.u. Çapkınlık.
Jalayir
: Calayır (Bir Türk kabilesinin adı).
jaliq
: ç.u. Plancılık, sahtekârlık. Jaliq qilmaq – Sahtekârlık yapmak.
jallap
: a. Vurguncu; deri ve yün gibi ham malları alıp satan kimse.
jallapliq
: a.u. Vurgunculuk; deri ve yün gibi ham malları alıp satma işi.
jallat
: a. Cellat.
jallatliq
: a.u. Cellatlık.
jamae
: a. Toplum.
jamaet
: a. Toplum.
jamaetchi
: a.u. Toplumcu.
jamaetchiliq
: a.u. Toplumculuk.
jamaqa
: Yabanî ot, arsız bitki.
jamal
: a. Güzellik, yakışıklılık. Aydek jamali kündin kün'ge qurushqa bashlidi – Ay gibi güzelliği günden güne solmaya başladı.
jami
: a. Cami.
jan
: f. Can. Tirik jan – Yaşayan. Jéni yoq – Canı yok. Ular nechche jan? – Onlar kaç nüfus? Jan moma – Canım anneannem. Jan almaq – Can almak. Jan ayimay – Canım esirgemeden. Achchighidin jéni chiqip ketti – Çok kızdı, çok öfkelendi. Jan üzmek – Ölmek. Jéni aghzigha kélip qaldi – Canı ağzına geliverdi. Jan baqmaq – Geçinmek. Janning bériche – Canla başla. Jan bermek – Ölmek. Jan talashmaq – Can çekişmek. Jan kirgüzmek – Can yermek. Jan kirmek – Canlanmak. Jangha tégmek – Bıkmak, usanmak, bezmek, can sıkmak. Jan küydürmek – Acımak. Jéni chiqti – Canı çıktı. Jéning chiqsun! – Canın çıksın! Jénimdin toydum – Canımdan bezdim. Jénimni pida qilimen – Canımı feda edeceğim. Yérim jan – Yarım canlı, hasta. Uni jénimdek körümen – Onu canım kadar seviyorum. Men uni jénimdek yaxshi körümen – Ben onu canım gibi seviyorum. Jénining bériche ishlidi – Canla başla çalıştı. Jandin qechken – Canını kıyan. Bir jan bir ten bolup yashimaq – Tek vücut olarak yaşamak. Düshmen jan-jehli bilen qarshiliq körsetmekte – Düşman bütün gücü ile direnmekte. U öz jenini saqlaydu – O canını koruyor.
jan-dil
: Can ve gönül. Jan-dil bilen – Canla başla.
jan-janwar
: f. Bütün canlılar. Jan-janwarlar barlighi uyquda – Bütün canlılar uykuda.
jan-ten
: Can ve ten. Jan-ten bilen – Canla başla.
janan
: f. Canan, dilber, sevgili, gözde, gözbebeği.
janané
: f. Dilber, sevgili, gözde, gözbebeği.
janap
: a. Cenab. Reisi jümhür janapliri – Reisi cumhur cenapları.
janbaz
: a.f. Cambaz.
janbazliq
: Cambazlık.
jandar
: f. Canlı.
jangdu
: ç. Fasulye.
janggal
: f. Orman. Qélin janggal – Koyu orman.
janggalliq
: Ormanlık.
janggüén
: ç. Başkan, vali.
jangildash
: bk. jangildimaq.
jangildatmaq
: (jangildimaq'tan) Çıngırdatmak, zil çalmak.
jangildimaq
: Çıngırdamak.
jangjal
: f. Kavga, skandal.
jangjalchi
: f. Kavgacı.
jangjallashmaq
: f.u. Kavga etmek.
jangjallashturmaq
: f.u. (jangjallashmaq'tan) Birbirine düşürmek.
jangjallashturush
: f.u. bk. jangjallashturmaq.
jangjung
: ç. General.
jangjunggül
: ç.f. Bir çiçek adı.
janijan
: f. Dilber, sevgili, sevimli, aziz.
janjal
: bk. jangjal.
janküyer
: f.u. Candan seven; candan acıyan.
janküyerlik
: f.u. Candan sevme hali; candan acıma hali.
janlandurmaq
: f.u. Canlandırmak.
janlanmaq
: Canlanmak.
janliq
: f.u. Canlı. Janliq tebiet – Canlı varlık. Janliq misal – Canlı örnek. Köp janliq aile – Çok nüfuslu aile.
janliqliq
: f.u. Canlılık.
janlinish
: bk. janlanmaq.
janpidalik
: Fedekarlık.
jansiz
: f.u. Cansız. Jansiz tebiet – Cansız varlık.
jansizlandurmaq
: Cansızlandırmak.
jansizlanmaq
: Cansızlanmak.
jansizliq
: Cansızlık.
janu-dil
: bk. jan-dil.
janu-ten
: bk. jan-ten.
janwar
: f. Canlı, yaşayan.
japa
: a. Cefa. Japa qilmaq – Cefa etmek. Japa tartmaq veya japa chekmek – Cefa çekmek.
japa-emgek
: a.u. Cefa ve emek.
japa-musheqket
: a. Cefa ve meşakkat.
japakesh
: a.f. Cefakeş, çevir ve cefa çeken.
japakeshlik
: a.f.u. Cefa çekme hali.
japaliq
: Meşakkatli, zahmetli. Japaliq xizmet – Zahmetli hizmet. Japalik turmush – Meşakkatli hayat.
japalimaq
: Azap vermek, birine çektirmek.
japsa
: Japsa rende – Planya, uzun rende.
japsar
: Japsar keltürmek – İki tahtayı yan yana birleştirmek, yapıştırmak.
japsarlimaq
: bk. japsar.
jar
: f. Haber, salık, müjde, çağırma, davet, nida. Jar salmaq – Sesli duyurmak; boru sesi gibi ses çıkarmak.
jaraft
: Seda, ses.
jarahet
: a. Cerahat.
jarahetlenmek
: a.u. Cerahatlenmek.
jarahetlesh
: a.u. bk. jarahetlimek.
jarahetlimek
: a.u. Cerahetlemek.
jarang-jurung
: Çın çın (metal eşyaların taklidi sesi).
jaranglatkuzmaq
: (jaranglimaq'tan) Çıngırdattırmak.
jaranglatmaq
: (jaranglimaq'tan) Çıngırdatmak.
jarangliq
: Sedalı. Jarangliq tawush – Sedalı ses.
jaranglimaq
: Çıngırdamak. Jaranglap ketti – Çıngırdayıverdi.
jarangsiz
: Sedasız. Jarangsiz tawush – Sedasız ses.
jarchi
: f.u. tar. Tellal, münadi.
jarchiliq
: f.u. Tellallık, münadilik.
jarehetlik
: a.u. Cerahetli.
jari
: a. Yürürlük, cereyan, uygulama. Jari qilmaq – Yürürlüğe koymak. Démokratiyini toluq jari qilish – Demokrasiyi tam uygulama.
jariye
: a. Cariye.
jasaret
: a. Cesaret, yiğitlik. Jasaret qilmaq – Cesaret etmek.
jasaretlik
: a.u. Cesaretli. Jesaretlik bilen – Cesaret ile.
jasaretsiz
: a.u. Cesaretsiz.
jasaretsizlik
: a.u. Cesaretsizlik. Jasaretsizlik qilmaq – Cesaretsizlik etmek.
jasus
: a. Casus, ajan.
jasusxana
: Casusluk merkezi.
jasusluk
: a.u. Casusluk. Jasusluk qilmaq – Casusluk yapmak.
jawaben
: a. Cevap olarak, cevabında.
jawang
: ç. Çiftlik koşum takımı.
jawap
: a. Cevap. Sual we jawap – Soru ve cevap. Jawap qayturmaq – Cevap vermek. Jawapqa tartmaq – Sorguya çekmek. Jawap berseng kétimen – Cevap verirsen gideceğim. Jawap xet – Cevap mektubu.
jawapker
: a.f. Sorumlu, mesul. Men jawapkermen – Şen sorumluyum. Jawapker xetchi – Mesul katip.
jawapkerchilik
: a.f.u. Sorumluluk, mesuliyet.
jawapkerlik
: a.f.u. Sorumluluk. Jawapkerliktin qorqmaq – Sorumluluktan korkmak. Jawapkerlikke tartmaq – Sorguya çekmek.
jawapkersizlik
: a.f.u. Sorumsuzluk, mesuliyetsizlik.
jawapname
: a.f. Cevapname.
jawapsiz
: a.u. Cevapsız.
jawapsizliq
: a.u. Cevapsızlık.
jawigha
: Yapağı.
jawur
: Tekne, leğen.
jay
: f. Yer, mekân, yöre, mesken, yurt. Öy-jay – Mesken, yurt. Jayigha keltürmek – Yerine getirmek. Jay-jaylargha – Yer yerine. Öz yénidin manga jay berdi – Kendi yanından bana yer verdi. Qora-jay – Mesken,yurt, avlu. Ish jayida – İş yerinde. Jayida étilghan söz – Yerinde söylenmiş söz.
jay-maqam
: Mekân, yurt, mesken.
jaylanmaq
: f.u. Yerleştirilmek, düzenlenmek, son verilmek.
jaylash
: bk. jaylimaq.
jaylashmaq
: f.u. Yerleşmek.
jaylashturmaq
: f.u. (jaylashmaq'tan) Yerleştirmek, yurtlandırmak, düzene koymak, tanzim etmek, bitirmek, son vermek.
jaylimaq
: f.u. Hazırlamak, bitirmek, düzene koymak, son vermek. Yolgha yéterlik ozuq jaylap alduq – Yola yeterli erzak hazırladık.
jaylishiwalmaq
: f.u. Yerleşmek.
jayra
: Oklu kirpi.
jazalanmaq
: a.u. Cezalanmak.
jazalighuchi
: a.u. Cezalandırıcı.
jazaliq
: a.u. Cezalı.
jazalimaq
: a.u. Cezalamak.
jazalinish
: a.u. Cezalanma.
jazane
: a. Faizli ödünç. Jazanigha bermek – Faizli ödünç vermek. Jazanigha almaq – Faizli ödünç almak.
jazanixor
: a.f. Murabahacı, tefeci.
jazanixorluq
: a.f.u. Murabahacılık, tefecilik.
jazasiz
: a.u. Cezasız.
jazibe
: a. Cazibe.
jazibilik
: a.u. Cazibeli.
jazilanmaq
: a.u. Cezalanmak.
jazilash
: bk. jazilimaq.
jazilimaq
: a.u. Cezalamak.
jebhe
: a. Cephe.
jebir
: a. Zulüm. Jebir qilmaq – Zulüm etmek.
jebirlenmek
: a.u. Zorlanmak, zulüm görmek.
jebirlesh
: a.u. bk. jebirlimek.
jebirligüchi
: a.u. Zalim, zulüm eden.
jebirlik
: a.u. Zor, meşakkatli.
jebirlimek
: a.u. Zulüm etmek, zorlamak.
jebr
: a. tar. bk. jebir.
jebriy
: a. Zorla, cebren.
jebru-japa
: a. Meşakkat, çile, ıstırap, azap.
jebru-sitem
: a.f. Ağırlık, ezgi, zulüm.
jebru-zulum
: a. Ağırlık, ezgi, zulüm.
jed
: a. Ced, büyük baba.
jeddal
: a. efs. Korkunç yaratık.
jede
: Eyersiz, eyerlenmemiş. Jede atliq bir kishi – Eyersiz atlı bir kişi.
jedid
: bk. jédid.
jedwel
: a. Liste, tabela, program. Ders jedwili – Ders programı.
jehalet
: a. bk. jahalet.
jehd
: a. Cehd. Jehd qilmaq – Cehd etmek.
jehennem
: a. Cehennem.
jehet
: a. Cihet, taraf. Shu jekettin – Şu bakımdan. Her jekettin – Her taraftan. Emili jekettin – Gerçek bakımından, amelî cihetten.
jehl
: a. Hiddet, öfke, gazap, kızgınlık. Jehlim chiqti – Öfkelendim.
jelgür
: Yankesiçi; bk. yanchuqchi.
jelp
: a. Celp, çekmek, celbetmek. Jelp qilmaq – Celbetmek. U méning diqqitimni jelp qildi – O benim dikkatimi çekti.
jem
: a. Toplam. Jem qilmaq – Toplamak.
jem'iyet
: a. Toplum, cemiyet. Qizil Yérim Ay Jemiyiti – Kızılay Kurumu. Kishilik jem'iyiti – İnsanlık; insan toplumu.
jem'iyetchi
: a.u. Toplumcu.
jem'iyetchilik
: a.u. Toplumculuk, cemiyetçilik.
jemilesh
: bk. jémilimek.
jemlenmek
: a.u. Toplanmak.
jemlesh
: bk. jemlimek.
jemleshmek
: a.u. Toplanmak.
jemleshtürmek
: a.u. Toplamak.
jemletmek
: Toplatmak.
jemligüchi
: a.u. Toplayıcı.
jemlimek
: a.u. Toplamak.
jeng
: f. Cenk, savaş. Jeng meydani – Savaş alanı. Jengge kirmek – Savaşa girmek. Jeng qilmaq – Savaşmak.
jengchi
: a.u. Asker, savaşçı, cenkçi. Ténchliq jengchisi – Barış için savaşan; barış taraftan.
jenggiwar
: f. Cengaver.
jenggiwarane
: f. Cengaverane.
jenggiwarliq
: f.u. Cengaverlik.
jengname
: f. Savaş vakayinamesi, savaş destanı.
jennet
: a. Cennet.
jennetlik
: a.u. Cennetli. Atam jennetlik shundaq aytar édi – Atam cennetli şöyle derdi.
jenübi-gherbiy
: Güneybatı.
jenübi-sherqi
: Güneydoğu.
jenübiy
: a. Güney. Memlikitimizning jenübiy qismi – Ülkemizin güney kısmı.
jenüp
: a.Güney.
jenüplük
: a.u. Güneyli.
jerahet
: a. bk. jarahet.
jerimane
: a.f. Ceza parası.
jeryan
: a. Cereyan, süreç, süre. Besh yil jeryanida – Beş yıllık bir süre içinde. Ish jeryanida – İş süresi içinde.
jeset
: a. Ceset, ölü, leş.
jesurane
: a.f. Cesurane, cesurluk.
jesür
: a. Cesur, yürekli.
jesürlik
: a.u. Cesurluk. Jesürlik körsetmek – Cesurluk etmek.
jewher
: a. Mücevher, elmas vesaire gibi kıymetli taşlar.
jewir
: bk. jebir.
jewlan
: a. Hareket, haykırı, coşma. Jeylan qilmaq – Harekete geçmek; coşmak.
jeynek
: Dirsek. Ong jeynigige tirelgen halde – Sağ dirseğine dayanmış halde.
jeynekdimek
: Dirseklemek.
jeyren
: Antilop.
jezibe
: a. Esirme, kendisinden geçme.
jezm
: a. Metanetle, kesinlikle, sağlamca.
jezmen
: a. Muhakkak, şüphesiz, mutlaka, elbette.
jezmiye
: Geri alınmaz, kesin, kati, geri gelmez.
jédid
: a. Cedid, yeni. Usuli jédid – Usulu cedid.
jédidchi
: a.u. Cedidci.
jédidchilik
: a.u. Cedidcilik.
jékimek
: Vurgulamak, kuvvetlendirmek, teyit etmek.
jékirish
: bk. jékirmek.
jékirmek
: Azarlamak, sövmek.
jékish
: bk. jékimek.
jéle
: ç. Sinirlilik. Jéle qilmaq – Sinirlendirmek. Jéle bolmaq – Sinirlenmek.
jémet
: a. Akraba, soy. Ata jémeti – Ata akrabası. Ana jémeti – Ana akrabası.
jémetlik
: a.u. Bir jémetlik – Akraba, aynı soydan.
jémilimek
: Sitem etmek, kınamak, ayıplamak.
jénim
: Canım, değerlim. Jénim balam – Canım çocuğum.
jérimane
: a.f. Para cezası.
jések
: Koruma, muhafaza, himaye.
jésekchi
: Muhafız, koruyucu.
jésekchilik
: Muhafızlık, koruyuculuk. Jésekchilik qilmaq – Muhafızlık yapmak.
jésmek
: Korumak, muhafaza etmek.
jiawshu
: ç. Profesör.
jiddi
: a.Ciddi.
jiddileshmek
: a.u. Ciddileşmek, ciddi olmak.
jiddilik
: a.u. Ciddilik.
jiddiyet
: a. Ciddiyet.
jiddiyetlik
: a.u. Ciddilik.
jidel
: a. Kavga, skandal. Jidel chiqarmaq – Kavga çıkarmak. Jidel qilmaq – Kavga etmek.
jidelchi
: a.u. Kavgacı.
jidelkesh
: a.f. Kavgacı.
jidelkeshlik
: a.f.u. Kavgacılık.
jidelleshmek
: a.u. Kavgalaşmak.
jidelleshtürmek
: a.u. Aralarını açmak, bozuşturmak.
jidelleshtürüsh
: bk. jidelleshtürmek.
jidelletmek
: a.u. Hızlandırmak.
jidellishish
: bk. jidelleshmek.
jidellitish
: bk. jidelletmek.
jigde
: Yiğde.
jigdilik
: Yiğdelik.
jigdizar
: u.f. Yiğdelik.
jiger
: f. Ciğer. Qara jiger – Kara ciğer. Jiger reng – Ciğer rengi, koyu kırmızı.
jigerlik
: Şiddetli, sert, coşkun.
jigit
: bk. yigit.
jighghida
: Yürigim jighghida qilip qaldi – Ödüm koptu.
jighildimaq
: Titremek.
jihaz
: a. Cihaz. Öy jihazliri – Ev cihazları.
jiq
: Çok. U tawaqta jiq ash epkeldi – O tabakta çok yemek getirdi.
jiqqida
: Pek çok.
jiqlash
: bk. jiqlimaq.
jiqlatquzmaq
: Çoğalttırmak.
jiqlatmaq
: Çoğaltamk.
jiqliq
: Çokluk. Ishning jiqlighi – İşin çokluğu.
jiqlimaq
: Çoğaltmak, doldurmak.
jild
: a. Cilt. Birinchi jild – Birinci cilt.
jildlenmek
: a.u. Ciltlenmek.
jildlesh
: a.u. bk. jildlimek.
jildletmek
: a.u. Ciltletmek.
jildlik
: a.u. Ciltli. Köp jildlik – Çok ciltli.
jildlimek
: a.u. Ciltlemek.
jilekti
: Irgat, işçi.
jilgha
: Çukurluk 2. Dere, ırmak.
jilghiliq
: Derelik.
jilqa
: Yılkı; bk. yilqa.
jillekchilik
: Irgatlık. Jillekchilik qilmaq – Irgatlık yapmak.
jilwe
: f. 1. Parıltı, pırıltı. 2. Güzel hareket 3. Cilve, nazlı nazlı.
jilwilenmek
: f.u. Cilvelenmek.
jilwilik
: f.u. Cilveli. Jilwilik asman – Cilveli gök.
jim
: Sakin, suskun, sessiz. Jim turmaq – Susmak.
jim-jit
: Sakin, sessiz. Jim-jit boldi – Sustu, sessiz hale geldi.
jim-jitliq
: Sessizlik. Jim-jitliq höküm süretti – Sessizlik hüküm sürüyordu.
jimbil
: Buharda ekmek pişirmek için kullanılan bir tür mutfak aleti.
jimghur
: Kapalı kutu, içini belli etmez, gizli. Jimghur adem – Kapalı adam; sessiz sırrını belli etmeyen adam.
jimiki
: a.f. Bütün, hep. Wetenning jimiki yéride – Vatanın bütün yerinde.
jimiqdimaq
: Susmak, sesini kesmek.
jimiqish
: bk. jimiqmaq.
jimiqmaq
: Cılızlaşmak, eriyip gitmek.
jimiqturmaq
: Kırmak, öldürmek, yoketmek, silip süpürmek, mahvetmek, bitirmek. Öyde bar-yoqni jimiqturup ketti – Evde olan her şeyi bitirip gitti.
jimiqturulmaq
: Bitirilmek, yokedilmek, susturulmak, düzene koyulmak.
jimiqturulush
: bk. jimiqturulmaq.
jimiqturush
: bk. jimiqturmaq.
jimilimek
: Çıkışmak, uzun uzadıya nasihat etmek.
jimirlash
: bk. jimirlimaq.
jimirlimaq
: Parıldamak, ışıldamak.
jimliq
: Sessizlik.
jimmide
: Sessizce, sessiz. Etrap jimmide – Etraf sessiz.
jin
: a. Cin. Jinim tutti – Cinler başıma geldi.
jin-sheytan
: a. Cin-şeytan.
jinayet
: a. Cinayet. Jinayet qilmaq – Cinayet işlemek.
jinayetchi
: a.u. Cani, uruş herbiy cinayetçi savaş suçlusu.
jinayetkar
: a.f. Cani.
jinayetkarane
: a.f.u. Canice, canicesine.
jinayetkarliq
: a.f.u. Cinayet mahiyetinde olma.
jinayetlik
: a.u. Cani, caniyane.
jinayi
: a. Cinayi. Jinayi heriket – Cinai hareket.
jinayiliq
: a.u. Cinayet mahiyetinde olma.
jinaza
: a. Cenaze. Jinaza oqumaq – Cenaze namazı kılmak.
jindek
: a.u. Biraz, bir an, birazcık. Jindek oynap alay – Biraz oynayım.
jindi
: Deli. Jindi bolup qalmaq – Delirmek, deli olmak.
jindixana
: a.u.f. Tımarhane, akıl hastalıkları hastahanesi.
jindilik
: Delilik.
jineste
: Vişne.
jinggildetmek
: Çalmak, çıngırdatmak.
jinggilek
: Çıngırak, küçük çan.
jingghimaq
: Fışkırmak.
jinglash
: ç.u. bk. jinglimaq.
jinglatmaq
: ç.u. (jinglimaq'tan) Yarım kiloluk Çin ağırlık birimi ile tarttırmak.
jingli
: ç. Müdür, başkan.
jinglimaq
: Yarım kiloluk Çin ağırlık birimi ile tartmak.
jingmoma
: ç. Buharda pişirilen ekmek; bk. hornan.
jingmoza
: ç. Macun, mazut.
jinis
: a. Cins, tür, soy. Tagh jinisliri – Kaya; toprak tabakası.
jinislik
: a.u. Soylu. Yaxshi jinislik at – Cins at; cinsi iyi olan at.
jinissiz
: a.u. Cinsi olmayan, cinssiz; soysuz.
jinissizlik
: a.u. Cinssizlik.
jinlik
: a.u. Deli, mecnun, manyak.
jinsiy
: a. Cinsi. Jinsiy alaqe – Cinsi ilişki.
jipleshken
: Birleşik, müşterek.
jipleshmek
: Birleşmek.
jiplishish
: bk. jipleshmek.
jipsa
: Birleşik, birleşmiş. Jipsa keltürmek – Birleştirmek.
jipsilashturmaq
: Birleştirmek.
jipsilimaq
: Yaklaştırmak, çekmek.
jira
: Çukurluk.
jiraliq
: Dağlık arazi.
jirén
: Sarışın, al donlu. Jirén at – Sarışın at.
jirim
: Fidan; bk. köchet. Jirim tikmek – Fidan dikmek.
jirim-jirim
: Delik deşik.
jiring-jurung
: Çıngırdak.
jiringlatmaq
: Çıngırdatmak.
jiringlimaq
: Çıngırdamak, çalmak. Kongghuraq jiringlidi – Zil çaldı.
jiris
: Jiris nan – Kepekli ekmek.
jirtaq
: Trahomalı, göz hastalığı.
jisim
: a. Cisim.
jisimsiz
: a.U Cisimsiz.
jismaniy
: a. Cismani, fiziki.
jismiy
: a. Cismen, cisim olarak.
jiyek
: Şerit, şıçandişi, kenar, zıh. Jiyek tutmaq – Kenar yapmak.
jiyeklik
: Kenarlı.
jiyeklimek
: Kenar yapmak.
jiyeksiz
: Kenarsız.
jiyen
: Yeğen.
jizildimaq
: takl. Cizildamak.
jogha
: ağ. bk. jüme.
joghday
: Devenin baş yünü.
jolash
: ç.u. bk. jolimaq.
jolimaq
: ç.u. Buyurmak, emretmek, ısmarlamak (sadece yemek için lokantada kullanılır).
jonimaq
: Yonmak.
jonush
: bk. jonimaq.
jorimaq
: Mırıldamak 2. Yormak, düş yormak.
jorish
: bk. jorimaq.
jotangchi
: ç.u. Kavgacı, yaygaracı.
jotangchiliq
: ç.u. Kavgacılık, yaygaracılık.
jotu
: ç. Kazma.
jowap
: a. bk. jawap.
jöher
: a. bk. göher.
jöhergül
: Pat(tı).
jölesh
: ç.u. bk. jölimek.
jölimek
: ç.u. Sayıklamak.
jön
: Basit, normal 2. Becerikli, makul, değerli. Jön söz – Akla uygun söz. Jöni kelgende – Uygun bir zamanda.
jöndelmek
: Onarılmak.
jöndesh
: bk. jöndimek.
jöndetküzmek
: (jöndimek'ten) Onartmak.
jöndetküzüsh
: bk. jöndetküzmek.
jöndetmek
: Onartmak.
jöndimek
: Onarmak.
jöndülüsh
: bk. jöndelmek.
jöndütüsh
: bk. jöndetmek.
jönelmek
: Gitmek, yollanmak, sevkedilmek.
jönesh
: bk. jönimek.
jönetmek
: Göndermek, yollamak, sevketmek, postalamak.
jönimek
: Gitmek, yollatılmak, çıkmak.
jönlik
: Akıllı, zeki, dürüst, doğru.
jönsiz
: Kalitesiz, adi.
jöre
: Arkadaş, yoldaş.
jörilik
: Arkadaşlık, yoldaşlık.
jötu
: ç. bk. jotu.
jöylesh
: bk. jöylimek.
jöylimek
: İftira etmek, saçmalamak, sayıklamak.
ju
: ç. Dokuz (Kışa ait olan 81 günün ilk dokuz günü. Bu dokuz gün aralığın sonuna rastlar).
judaliq
: f.u. Ayrılık.
judiger
: f. Büyücü, sihirbaz, üfürükçü.
judigerlik
: f.u. Büyücülük, sihirbazlık, üfürükçülük.
judun
: Fena hava, yağmurlu hava.
judun-chapqun
: Yağışlı hava. Qandaq judun-chapqunlar bolsimu, bir künmu sawighini qaldurghan emes – Nasıl bir yağışlı hava olsa bile bir gün dahi dersini bırakmış değil.
judunluq
: Yağışlı.
juga
: ağ. bk. juwa.
jugalduruz
: ağ. bk. juwalduruz.
jugaz
: f. bk. juwaz.
jugazchi
: f.u. bk. juwazchi.
jugh
: Vücut, beden, vücut yapısı.
jughghida
: Ürperti. Tenim jughghida qilip ketti – Vücudum ürperiverdi.
jughlash
: bk. jughlimaq. Meblegh jughlash – Sermaye biriktirme.
jughlimaq
: Biriktirmek, toplamak.
jughrapiy
: a. Coğrafî.
jughrapiye
: a. Coğrafya. Jughrapiye derslighi – Coğrafya ders kitabı.
jughuldash
: bk. jughuldimaq.
jughuldimaq
: Ürpermek. Tenliri jughuldap ketti – Vücudu ürperiverdi.
juje
: bk. chöje.
juju
: ç. Dokuz dokuz (Kışa ait olan 81 gün).
jul
: Eski, delik deşik.
jul-jul
: Eski, yıpranmış, delik deşik.
juldatqa
: Yırtık pırtık giysi.
juljurimaq
: Eskimek, yıpranmak. Juljurap ketken peshmet – Yıpranmış ceket.
juluq
: Eskimiş, harap. Julughi chiqqan – Eskimiş, harap olmuş.
juluq-juluq
: Eskimiş, harap olmuş.
julum-julum
: Yırtık pırtık, yırtılmış.
julun
: Omurilik.
jumghaqsüt
: bk. ashköki.
jumhuriyet
: r. Cumhuriyet. Jungxua Xelq Jumhuriyiti – Çin Halk Cumhuriyeti.
jumu?
: Olur mu? Evet mi? Tépiship béringlar jumu? – Bulmaya çalışın, olur mu?
Junggoluq
: ç.u. Çinli, Çin vatandaşı. Junggoluq méhmanlar – Çinli misafirler.
Junggoshunas
: ç.f. Sinolog.
Junggoshunasliq
: ç.f.u. Sinoloji.
Jungxua
: ç. Çin. Jungxua Xelq Jumhuriyiti – Çin Halk Cumhuriyeti.
jungkurush
: bk. jungqarmaq. Jungqurush byurosi – Jcra kurumu.
jungqarmaq
: Yerine getirmek, gerçekleştirmek, icra etmek.
Jungyi
: ç. Çin tabipliği.
jur
: Karaca.
jurin
: ç. Reis.
jusey
: ç. Bir çeşit yeşil sebze.
jut
: Soğuk ve kardan dolayı hayvanların ölüm olayı. 2. Kaygan buz, yolların buz bağlaması.
jutaqash
: bk. jutaqimaq.
jutaqimaq
: Aç kalmak.
jutchiliq
: Açlık.
jutluq
: bk. jutchiliq.
juwa
: Kürk; kışlık palto.
juwalduruz
: Büyük iğne, çuvaldız.
juwan
: f. Genç evlenmiş hanım. Qiz-juwanlar – Kız ve hanımlar.
juwawa
: ç. Mantı.
juwaz
: f. Yayık, yağ çıkarma tezgahı.
juwazchi
: f.u. Yayık işçisi; yağ çıkarma tezgahında çalışan kimse.
juwazxana
: f. Yayık evi; yağ çıkarma tezgâh yeri.
juwazkesh
: f. bk. juwazchi.
juwazkeshlik
: f.u. Yayık işi.
jushi
: ç. Reis. Hökümet jushishi – Hükümet reisi.
jushqun
: Coşkun.
jushqunluq
: Coşkunluk.
jüda
: f. Ayrılık. Jüda bolmaq – Ayrılmak. Dilberdin jüda bolmaq – Dilberden ayrılmak.
jüdeng
: Zayıf, bitkin.
jüdenggü
: Zayıf, bitkin.
jüdenggülük
: Zayıflık, bitkinlik.
jüdenglik
: bk. jüdenggülük.
jüdesh
: bk. jüdimek.
jüdetmek
: (jüdimek'ten) Zayıflatmak.
jüdigen
: Zayıf, bitkin.
jüdimek
: Zayıflamak, bitkin hale gelmek. Jüdep ketmek – Zayıflayıvermek.
jüdütüsh
: bk. jüdetmek.
Jühüt
: a. Yehudiler, Yehud.
jüjem
: Üzüm. Jüjem derixi – Üzüm ağacı.
jüme
: a. 1. Cuma, haftanın beşinci günü 2. Hafta. Bir jümedin kiyin – Bir haftadan sonra.
jümek
: Musluk. Samuwar jümigi – Semaver musluğu.
jümhüriyet
: a. Cumhuriyet. Xelq jümhüriyiti – Halk cumhuriyeti.
jümle
: a. gr. 1. Cümle. Bash jümle – Baş cümle. Egeshme jümle – Ek cümle. 2. Hep, bütün, cümleten. Jümle xelq – Bütün halk.
jümlidin
: a.u. Cümleten. Shu jümlidin – Şuna ait, şunun gibi.
jüp
: f. Çift, eş. Bir jüp paypaq – Bir çift çorap. Jüp tuyaqliq – Çift tırnaklı (toynaklı).
jüpchaq
: f. Çift tekerlek.
jüplenmek
: f.u. Çiftlenmek.
jüplesh
: f.u. bk. jüplimek.
jüpleshmek
: f.u. Çiftleşmek.
jüpleshtürmek
: f.u. (jüpleshmek'ten) Çiftleştirmek.
jüpleshtürüsh
: bk. jüpleshtürmek.
jüpletmek
: (jüplimek'ten) Çiftletmek.
jüplik
: f.u. Çiftli.
jüplimek
: f.u. Çiftlemek.
jüplinish
: f.u. bk. jüplenmek.
jüret
: a. Cüret. Jüret qilmaq – Cüret etmek.
jüretlendürmek
: a.u. (jüretlenmek'ten) Cüretlendirmek.
jüretlenmek
: a.u. Cüretlenmek.
jüretlik
: a.u. Cüretli.
jüretsiz
: a.u. Cüretsiz.
jüretsizlik
: a.u. Cüretsizlik.
jüweynimek
: Lanet etmek; lanet okumak. Jüweynimek ketkür – Lanetlemek.
jüziy
: a. Cüz'î.
jüziylik
: a.u. Cüz'î olma hali.
zhurnal
: r. Dergi. Siyasiy we edibiy zhurnal – Siyasi ve edebi dergi.
kabinét
: r. Oda, çalışma odası.
kabise
: a. bk. kebise.
kachat
: Tokat. Kachat yémek – Tokat yemek.
kachatlash
: Tokatlama.
kachatlimaq
: Tokatlamak.
kadang
: Büyük kuru meyve sepeti. 2. Yaşlı, koca. Kadang xoraz – Koca horoz.
kadangliq
: İhtiyarlık, yaşlılık.
Kadét
: r. Kadet. Kadétlar partiyisi – Kadetlar partisi.
kadr
: r. Personel. Ilmiy kadr – Akademik personel.
kadrliq
: r.u. Memurluk. Kadrliqqa kobul qilish – Memurluğa kabul etme.
kaféxana
: r.f. Kahvehane.
kahin
: a. Papaz, rahib.
kahinliq
: a.u. Papazlık, rahiblik.
kaila-pachaq
: f.u. Kelle bacak.
kajliq
: İnatçılık, harınlık.
kazh
: Harın, dik başlı, ters.
kazhul
: r. İşlenmiş keçi derisi.
kaka
: Erkek cinsel organı.
kakilimaq
: Yumurtlamak; bk. tuxumlimaq.
kakirash
: Bağırarak ağlama.
kakirimaq
: Bağırmak, bağırarak ağlamak.
kakkuk
: zool. Guguk.
kakkuklimaq
: Ötmek (guguğun ötmesi).
kaqche
: Taze olgun meyve.
kala
: İnek. Qala térisi – İnek derisi. Qala éghili – İnek ağılı. Séghin qala – Sağılan inek. Kala yili – Sığır yılı (hayvan yıl takvimine göre 1973, 1985, 1997, 2009, 2021 yılları sığır yılıdır).
kalampay
: Beceriksiz, hantal, ağır kanlı.
kalampayliq
: Becerisizlik, hantallık, ağır kanlılık.
kalash
: r.Kaloş, ayak lastiği.
kalcharash
: Çarpık olma.
kalcharatmaq
: (kalcharimaq'tan) Çarpık etmek.
kalcharimaq
: Çarpık olmak.
kalchaymaq
: Giyilip genişlemek.
kalchaytish
: Giyerek genişletme.
kalchaytmaq
: (kalchaymaq'tan) Giyerek genişletmek.
kalchiyish
: Giyilip genişleme.
kalek
: ağ. bk. jimbil.
kaléndar
: r. Takvim. Üstel kaléndiri – Masa takvimi.
kalla
: f. Baş, kafa. Qalla söngigi – Kafatası, baş kemiği.
kallakéser
: f.u. Haydut, Ali kıran baş kesen.
kallap
: a. Düzenbaz, hilekar, herif.
kallek
: Parça, lokma, dilim. Bir kallek qent – Bir parça şeker.
kalligi
: Ökçe; bk. pashna.
kalligir
: ağ. bk. kalligi.
kallighuraz
: f. Horoz dövüştürme sırasındaki haykınş.
kalpuk
: Dudak.
kalte
: f. Kısa. Qalte qilmaq – Kısa yapmak.
kaltekche
: u.f. Küçük sopa, küçük dayak, dayakça.
kalteklenmek
: Sopa ile dövülmek.
kalteklesh
: Sopa ile dövme.
kaltekletmek
: (kalteklimek'ten) Sopa ile dövdürmek.
kalteklimek
: Sopa ile dövmek.
kaltilash
: f.u. Kısaltma.
kaltilatmaq
: f.u. (kaltilimaq'tan) Kısalttırmak.
kaltilimaq
: Kısaltmak.
kaluy
: Çile, tura, kangal.
kalwa
: Mıymıntı.
kalwilashmaq
: Tilim kalwilishidu – Dilim dolaşıyor.
kalwiliq
: Mıymıntı olma hali.
kalwutun
: Sırma ipi.
kama
: Oyuk, çukur, boşluk. Chishning kamili – Dişin oyuğu.
kamaq
: Dişi olmayan ağız.
kamal
: a. Kemal, erginlik, olgunluk. Kamalgha yetküzmek – Olgunlaştırmak.
kamalche
: f. Bif tür çalgı aleti.
kamalek
: Yay.
kamalet
: a. Kemalet. Kamaletke yetmek – Olgunlaşmak.
kamaletlik
: a.u. Olgunluk, erginlik, kemal.
kamfora
: r. Kafur, kafuru.
kamil
: a. Kamil, mükemmel, olgun.
kamilliq
: a.u. Kamil olma hali, bütünlük, mükemmellik, olgunluk.
kamsitmaq
: bk. kemsitmek.
kana
: zool. Kene, kasırga.
kanap
: Keten.
kanar
: f. Şerit, sıçandişi, kenar.
kanarliq
: f.u. Kenarlı.
kanchi
: f.u. Madenci, maden işçisi.
kandidat
: r. Aday.
kang
: ç. Ocağın yatmağa yarar çıkıntısı.
kangka
: t. Plik (-ği).
kangluchur
: ç. Tenis.
kangshang
: ç. Evin yatmak için kullanılan kaldırım yeri.
kangshimaq
: Havlamak, ürmek. kangshimaq pis kokmak.
kangza
: Sepet.
kanto
: ç. Hırsız.
kap
: Taklidî ses. Kap etmek – Damlamak, sızmak.
kapalet
: a. Kefalet. Kapalet bermek – Kefalet etmek.
kapaletlik
: a.u. Kefalet edilmiş.
kapaletname
: a.f. Kefalet-name.
kapam
: Lokma.
kapir
: a. ağ. Kafir.
kapital
: r. Kapital, sermaye.
kapitalist
: r. Kapitalist.
kapitalistik
: r. Kapitalizme ait. Kapitalistik tüzüm – Kapitalist toplum düzeni.
kapitalizm
: r. Kapitalizm.
kapitan
: r. Yüzbaşı, kaptan.
kapitanliq
: r.u. Yüzbaşılık, kaptanlık.
kapkap
: bot. Yabanî hindiba.
kapshash
: Çene çalma.
kapshimaq
: Çene çalmak.
kapur
: a. tar. Kara, siyah.
kapusta
: r. Lahana.
kar
: f. İş, çalışma. Kar qilmaq – İşlemek. Kardin chiqmaq – İşten çıkmak; yararsız hale gelmek. Kari chaghliq – Önemli değil. Karim néme – Bana ne. Karim yoq – Bana ne; hiç. Uning méning bilen kari bolmidi – Onun benimle ilgisi olmadı.
karamet
: a. Önceden haber verme; kehanet. Karamet égisi – Kehanet sahibi.
karametlik
: a.u. Sihirli, büyülü.
karbun
: Karbun gazi – Karbun gazı.
karek
: f. Gırtlak.
karxana
: f. İşletme, tesis, fabrika.
kariz
: f. Yer altı su kanalı, kuyu.
karnay
: f. Orkestra. Karnay chalmaq – Orkestra çalmak.
karnaychi
: f.u. Orkestra çalan.
karol
: r. Kral, hükümdar.
karolluq
: r.u. Krallık.
kartograf
: r. Kartograf.
karwan
: f. Kervan. Karwan saray – Kervan saray.
karwanchi
: f.u. Kervancı.
karwat
: r. Kerevet. Sim karwat – Telli kerevet.
kasapet
: a. Kirletme, pisleme, berbat.
kasapetlik
: a.u. Kirlilik, pislik, berbat olma hali.
kasat
: f. Kesat, durgunluk.
kasatchiliq
: Kesatlık, durgunluk. Bazar kasatchilighi – Çarşı durgunluğu.
kasipchilik
: a.u. Zanaatçılık.
kasiwal
: ağ. bk. ékek.
kaska
: Şakacı, maskara.
kaskas
: bk. kaska.
kaskiliq
: Gevezelik, dedikodu.
kassa
: r. Kasa. Amanet kassisi – Emanet kasası.
kassir
: r. Kasyer, veznedar.
kassirliq
: r.u. Kasyerlik, veznedarlık.
kastum
: r. Ceket.
kashal
: Karışık, karmakarışık, anlaşılmaz.
kashat
: Peltek, şımarıkça konuşan kimse.
kashatlash
: Peltek peltek konuşma.
kashatlighuchi
: Peltek.
kashatlimaq
: Peltek peltek konuşmak.
kashila
: Engel, mania, güçlük, müşkülat.
kashin
: f. Çini.
kashki
: f. İse, şayet, eğer. Kashki körmigen bolsam – Şayet görmemiş olsam.
kat
: Büyük sandık.
katawash
: ağ. bk. yingnaghuch.
katek
: Kafes. Toxu katigi – Tavuk kafesi.
katek-katek
: Kare kare; kareli.
kateklik
: Kareli. Kateklik depter – Kareli defter.
katibat
: a. tar. Yazıhane. Katibat bashqarmisi – Yazı işleri başkanlığı.
katip
: a. Sekreter.
katipchiliq
: a.u. Sekreterlik; yazı işleri.
katiplik
: a.u. Sekreterlik, yazı işleri.
Katolik
: r. Katolik. Katolik dini – Katolik dini.
Katolikliq
: Ku. Katoliklik.
katta
: Büyük. Kattilar – Büyükler.
katta-katta
: Büyük büyük.
katta-kichik
: Büyük küçük.
katta-kichiklik
: Büyük küçüklük.
kattiliq
: Büyüklük. Bu ötük manga kattiliq qilidu – Bu çizme bana büyük gelir.
kawa
: Kabak (-ği).
kawak
: Oyuk, boşluk. Ichi kawak – İçi boş. 2. t. Kavern.
kawakliq
: Boşluk, esassızlık, önemsizlik.
kawap
: f. Kebap.
kawapchi
: f.u. bk. kawappez.
kawapdan
: Kebap pişiren alet.
kawappez
: f. Kebapçı.
kawappezlik
: f.u. Kebapçılık.
kawchuk
: r. Kauçuk.
kayaqqa
: Nereye.
kayimaq
: Kınamak, sitem etmek.
kayish
: Kınama, sitem etme.
kaypang
: ç. Çekmece.
kazzap
: a. 1. Yalancı 2. Şarlatan, kaltaban.
kazzapliq
: Yalancılık 2. Şarlatanlık.
-ke
: Yön eki. Derexke – Ağaca.
kebi
: Gibi.
kebise
: a. Kebise. Kebise yil – Kebise yıl (bir gün fazlası olan yıl ki, şubat 29 çeker).
kech
: Geç, gece. Kechkiche – Geceye kadar; devamlı. Kech-axsham bolghanda – Gece olduğunda. Kech kirgiche – Geceye kadar. Kech kirdi – Gece oldu. Etidin kech kirgiche – Sabahtan akşama kadar. Kechke yéqin – Akşama doğru. Kech yoruq – Gece aydın. Kech bolmaq – Gece olmak. Kech kirmek – Gece olmak. Kech saette – Geç saatta. Kech qalmaq – Geç kalmak.
kechki
: Akşamki. Kechki tamaq – Akşamki yemek.
kechkirish
: Akşam olma.
kechkirmek
: Akşam olmak. Kim kechkirdi – Akşam oldu.
kechkurunlughi
: Gecede, gece vaktinda.
kechkurunluq
: Gece, gecede. Kechqurunluk ghiza – Akşam yemeği.
kechküzmek
: (kechmek'ten); bk. kechtürmek.
kechqurun
: Gece vakti.
kechqurunda
: Gecede; gece vaktinda.
kechqurunqi
: Gecedeki.
kechlik
: Gecelik.
kechmish
: Geçmiş. Kechmishte – Geçmişte.
kechte
: Gecede.
kechürmek
: bk. kéchirmek.
kedxuda
: Çavuş, başçavuş.
kehriwa
: f. Kehribar.
kexlik
: ağ. bk. keklik.
kejip
: Gergef, kasnak (-ğı).
kekemétin
: u.a. Çapa, kazma.
keki
: Balta.
kekichek
: Küçük balta.
kekire
: Acı 2. bot. Çavdar mahmuzu.
keklik
: zool. Keklik.
keklikwaz
: u.f. Keklikbaz; keklik ile meşgul olan kimse.
kekre
: bk. kekire.
keldi-ketti
: Gelen giden. Keldi-ketti gep – Önemsiz sözler; boş laflar.
kelgindi
: Yabancı.
kelgüsi
: Gelecek.
kelgüside
: Gelecekte.
kelgüzmek
: (kelmek'ten) Getirmek.
kelgüzüsh
: Getirme.
kelkün
: Kabarma, akıp gelme, sel, taşkın.
kelmek
: Gelmek. Élip kelmek – Getirmek. Yürüp kelmek – Yürüyerek gelmek. Qaytip kelmek – Geri dönmek. Kélip turmaq – Gelmek; yer almak; vuku olmak. Kélip kétip yürmek – Uğramak; sık sık gelmek. Bizning terepkimu kélip ket – Bize de uğra. Yéqin kelmek – Yakın gelmek. Yenip kelmek – Geri dönmek. Kéler yil – Gelecek yıl. Kélidighan yili – Gelecek yıl. Yaz kélishi bilenla – Yazın gelmesiyle beraber. Küz kélishi bilenla – Güzün gelmesiyle beraber. Tughri keldi – Rastladı; Uygun oldu. Uyqum keldi – Uykum geldi. Eske kelmek – Akla gelmek. Özige kelgini yoq – Ayıkmadı. Xiyalimgha keldi – Aklıma geldi. Dégenliri kelsun – Dediğiniz olsun. Qolumdin kelmeydu – Elimden gelmiyor. Qolungdin kelgenni qil – Elinden geldiğini yap.
kelmeslik
: Gelmezlik.
kelse-kelmes
: Yersiz, önemsiz. Kelse-kelmes sözler – Boş laflar; yersiz söylenmiş sözler.
keltürmek
: (kelmek'ten) Getirmek. Gösht keltürmek – Et getirmek. Qolgha keltürmek – Ele geçirmek. Heriketke keltürmek – Hareketlendirmek. Köz aldigha keltürmek – Göz önüne getirmek.
keltürüsh
: Getirme.
kem-kem
: Eksik.
kem-kuta
: f. Eksik, kusur.
kem-quwwet
: f.u. Kuvvetsiz, zayıf.
kembighel
: f. Fakir, yoksul.
kembighelchilik
: f.u. Fakirlik, yoksulluk.
kembighelleshken
: f.u. Yoksullaşmış.
kembighelleshmek
: f.u. Yoksullaşmak.
kembighelleshtürmek
: (kembighelleshmek'ten) Fakirleştirmek, yoksullaştırmak.
kembighellik
: f.u. Yoksulluk. Kembighellikte yashimaq – Yoksullukta yaşamak.
kemchet
: Samur. Kemchet tumaq – Samur kürklü baş kabı.
kemchil
: f.u. Eksik, az.
kemchilik
: f.u. Kusur, eksiklik.
kemchiliksiz
: f.u. Kusursuz, eksiksiz.
kemchillik
: f.u. Açıklık, sıkıntı, yokluk, eksiklik.
kemchimek
: Ölçmek.
kemchin
: f.u. Yetersiz, az.
kemchinlik
: f.u. Yetersizlik, azlık.
kemde
: Mushu kemde – Şu anda.
kemdidar
: f. Az görünmek; nadir bulunmak. Kem didar bolup kettingiz – Seyrek görünüyorsunuz.
kemen
: Kement.
kemer
: f. Kemer.
kemgep
: f. Az sözlü.
kemgeplik
: f.u. Az sözlülük.
kemgiche
: Mushu kemgiche – Şu ana kadar.
kemilek
: Yay.
kemlesh
: f.u. bk. kémeytish.
kemlik
: f.u. Eksiklik. Kemlik qilmaq – Eksik olmak.
kempe
: ağ. Pelin, akpelin.
kempir
: Yaşlı kadın, nine.
kempirlik
: Yaşlılık (kadın yaşlılığı).
kempüt
: r. Şeker, şekerleme, bonbon,.
kemsitilmek
: f.u. Aşağılanmak; hor görülmek.
kemsitish
: f.u. Aşağılama; hor görme.
kemsitmek
: f.u. Aşağılamak; hor görmek.
kemsheymek
: Eğilmek, bükülmek.
kemsheytmek
: (kemsheymek'ten) Eğmek, bükmek.
kemshük
: Bükük.
kemter
: f.u. Alçak gönüllü; mütevazı, kibirsiz.
kemterin
: kit. Alçak gönüllü; mütavazı.
kemtük
: Kusur, noksan, eksiklik, aksaklık, pürüz. Tili kemtük – Konuşması kekemeli.
kemzul
: r. Ceket.
kenare
: f. Kenar, kıyı.
kendir
: Keten, kendir, kenevir. Kendir yéghi – Kendir yağı.
keng
: Geniş. Keng kocha – Geniş cadde. Ichi keng – İçi geniş. Köngli keng adem – Gönlü geniş adam.
kengchilik
: Bolluk, bereket 2. Erkinlik, özgürlük, serbestlik. Kengchilik qilmaq – Serbest bırakmak.
kengletmek
: bk. kéngeytmek.
kenglik
: Geriışlik. Kochining kengligi – Caddenin genişliği. Bu kiyim manga kenglik qilidu – Bu elbise bana büyük olur.
kengrichilik
: Bolluk, bereket.
kengtasha
: Geniş, büyük.
keniz
: bk. kenizek.
kenizek
: tar. Saraydaki köle kızlar.
kenji
: Küçük, sonuncu. Kenji oghlum – Küçük oğlum.
kent
: Kent; büyük köy; kasaba.
kepe
: Kulübe, köylü kulübesi.
kepez
: bk. kéwez.
kepil
: a. Kefil. Kepil bolmaq – Kefil olmak.
kepilik
: ağ. Kelebek.
kepin
: a. Kefen.
kepkür
: f. Kevgir.
keplesh
: (keplimek'ten) Kapatma, tıkama.
kepleshmek
: Tıkanmak.
kepleshtürmek
: (kepleshmek'ten) Tıkandırmak.
kepleshtürüsh
: Tıkandırma.
keplimek
: Kapatmak, tıkamak.
kepshelesh
: Lehimleme.
kepshelimek
: Lehimlemek.
kepter
: f. Güvercin.
kepterwaz
: f. Güvercin ile meşgul olan kimse.
kepterxana
: f. Güvercinlik, güvercin yuvası.
kepük
: ağ. bk. körük.
keriwa
: ağ. bk. kehriwa.
kerk
: zool. Gergedan.
kerke
: Cüce, bodur, bücür.
kermek
: Açmak 2. Düzeltmek, doğrultmak 3. Germek 4. Kabartmak. Kökrek kérip – Göğüsünü kabartıp.
kerre
: a. Kere, defa, kez, sefer.
kesek
: ağ. Kerpiç.
kesik
: Kesik.
kesil
: Üzül-késil – Kesin halde, katî.
kesilish
: Kesilme.
kesip
: a. Meslek. Ata kespi – Ata mesleği.
kesipchi
: a.u. Zanaatçı, esnaf. Kesipchiler uyushmisi – Esnaflar derneği (sendikasi).
kesipdash
: a.u. Meslektaş.
kesipdashliq
: Meslektaşlık.
kesir
: a. Kesir. Addiy kesirler – Bayağı kesirler. Onluq kesirler – Ondalık kesirler.
keskin
: Keskin, sivri, ciddi. Keskin weziyet – Ciddi vaziyet; ciddi ortam.
keskinleshmek
: Keskinleşmek, sivrileşmek, ciddileşmek.
keskinleshtürmek
: (keskinleshmek'ten) Keskinleştirmek, sivrileştirmek, ciddileştirmek.
keskinleshtürüsh
: Keskinleştirme, sivrileştirme, ciddileştirme.
keskinlik
: Keskinlik, sivrilik, ciddilik.
kesküzmek
: (kesmek'ten) Kestirmek.
kesküzüsh
: Kestirme.
keslen
: bk. keslenchük.
keslenchük
: zool. Kertenke, kertenkeler.
kesmek
: Kesmek. Késip tashlimaq – Keşivermek. Yette ölchep bir kes – Yedi ölç bir kes. Otun kesmek – Odun kesmek. Sözni kesmek – Sözü kesmek; söze müdahale etmek. Késip ötmek – Doğrudan doğruya geçmek. Késip chüshmek – Keserek inmek.
kesp
: a. bk. kesip.
kespiy
: a. Meslekî; meslekle ilgili. Kespiy orun – Meslekle ilgili kutum.
kewser
: a. Cennet pınarı.
keshp
: a. Keşif. Keshp qilmaq – Keşfetmek.
keshpiyat
: a. Keşfiyyat.
keshpiyatchi
: a.u. Keşfeden, yaratan.
keshpiyatchiliq
: a.u. Keşfiyyatçılık, yaratıcılık.
keshte
: İşleme. Keshte yaghliq – İşleme örtü.
keshtilenmek
: İşleme yapılmak.
keshtiletmek
: (keshtilimek'ten) İşleme yaptırmak.
keshtilik
: İşlemeli.
keshtilimek
: İşleme yapmak.
ketken
: Pek, çok, aşın. Ketken haraqxor – Çetin içici, çok içen, rakı düşkünü.
ketkülük
: Némancha yoqap ketkülük? – Niye o kadar kaybolmak?
ketküzmek
: (ketmek'ten) Kaçırmak, gidermek, silmek. Pürsetni ketküzmek – Fırsatı kaçırmak. Daghni ketküzmek – Lekeyi silmek.
ketküzüsh
: Kaçırma, giderme, silme.
ketmek
: Gitmek. Ket! – Git! U nege ketti? – Nereye gitti? Ketmisem bolmas – Gitmezsem olmaz. Ketseng kétiwegin – Gitmek istersen git. Kélip-kétip yürüng – Ara sıra gel; uğra. Bu ishke köp pul ketti – Bu işe çok para harcandı. Dagh ketti – Leke silindi. Uyqugha ketti – Uyudu. Élip ketti – Götürdü. Qorqup ketti – Korktu. Cheksiz ketken étizlar – Uçsuz bucaksız tarlalar. Qurup ketkür! – Mahvol! Lanet olsun! Ketken haraqxor – Çetin içici; rakı düşkünü. Özidin ketti veya hoshidin ketti – Bayıldı.
ketmen
: Çapa. Ketmen chapmaq – Çapa ile yer kazmak.
ketmenchi
: Çapacı; iyi çapa kullanan kimse.
keydürmek
: ağ. bk. kiydürmek.
keygülük
: Giyilir, giyilebilir. Keygüligi qalmighan – Giyilebilecek değil.
keygüzmek
: bk. kiygüzmek.
keyki
: ağ. bk. keki.
keymek
: ağ. bk. kiymek.
keyni
: Arkası. Keyni put – Arka ayak.
keyni-keynidin
: Arka arkaya; ardarda.
keynide
: Arkasında.
keynidin
: Arkasından.
keynige
: Arkasına, ardına. Keynige tartmaq – Geriye çekmek.
keyp
: a. Keyif. U keypimni buzdi – O keyfimi bozdu.
keypchilikte
: a.u. Serhuşlukta.
keypiyat
: a. Keyfiyet. Söhbet dostane we semimiy keypiyatta ötti – Sohbet dostça ve samimi halde geçti.
keyplenmek
: a.u. Keyiflenmek, neşelenmek, hoşlanmak.
keyplik
: a.u. Neşeli, keyfi yerinde.
keypsiz
: a.u. Keyifsiz.
keypsizlenmek
: a.u. Keyifsizlenmek.
keypsizlik
: a.u. Keyifsizlik.
keypu-sapa
: a. Keyif ve sefa.
keyze
: ç. Evlek. Keyze qilmaq – Evlek yapmak.
kezdürmek
: (kezmek'ten) Gezdirmek.
kezdürüsh
: Gezdirme.
kezgüchi
: Gezen, gezip dolaşan.
kezmek
: Gezmek.
kéche
: Gece. Bir kéchisi – Bir gecesi. Edibiyat kéchisi – Edebiyat gecesi (şöleni).
kéche-kündüz
: Gece gündüz.
kéchek
: Kiyim-kéchek – Elbise, giysi, giyim kuşam.
kéchiche
: Sabaha kadar. Kéchiche yighlitip chiqti – Sabaha kadar ağlattı.
kéchik
: Geçit.
kéchikish
: Gecikme.
kéchikmek
: Gecikmek.
kéchiktürmek
: (kéchikmek'ten) Geciktirmek. Kéchiktürüp bolmaydighan ish – Geciktirilmesi imkansız iş. Kéchiktürmestin – Geciktirmeden.
kéchiktürmey
: Geciktirmeden.
kéchiktürülmek
: Geciktirilmek.
kéchiktürüsh
: Geciktirme.
kéchilep
: Geceleyin, gece boyunca.
kéchilik
: Gecelik.
kéchirerlik
: Affedilir derecede; bağışlanabilir.
kéchirilmeslik
: Affedilmezlik, bağışlanmazlık.
kéchirim
: Af. Kéchirim sorimaq – Af dilemek.
kéchirish
: Affetme, bağışlama.
kéchirme
: Heyecan, duygu. Ichki kéchirme – Duygu.
kéchirmek
: Affetmek. Kéchirisiz! – Affedin! Kéchiring! – Affedin!
kéchirmeslik
: Affetmezlik, bağışlamazlık. Kéchirmeslik eyp – Bağışlanmaz ayıp.
kéchisi
: Gecesi.
kékech
: Kekeme, dilsiz.
kékechlik
: Kekemelik, dilsizlik.
kékechlimek
: Kekelemek.
kékesh
: bk. kékech.
kékirik
: Geğirti, geğirme.
kékirish
: Geğirme.
kékirmek
: Geğirmek.
kékirtek
: Boğaz. Qizil kékirtek – Kırmızı boğaz.
kékirtmek
: (kékirmek'ten) Geğirtmek.
kékiymek
: ağ. bk. kékirmek.
kélengsiz
: Ağır, kaba. Kélengsiz adem – Ağır adam.
kélengsizlik
: Ağırlık, kabalık.
kéler
: Gelecek. Kéler yil – Gelecek yıl.
kélerki
: Gelecek. Kélerki kün – Gelecek gün.
kélesi
: bk. kélerki.
kélichek
: Gelecek. Kélichekte – Gelecekte.
kélidighan
: Gelecek. Kélidighan yil – Gelecek yıl. Kélidighan zaman – Gelecek zaman.
kélim-kétim
: Gelen giden. Kélim-kétimi köp öy – Gelen gideni (misafiri) çok ev (aile).
kélin
: Gelin. Qizim sanga éytay, kélinim sen angla – d. Kızım sana söyleyim, gelinim sen dinle.
kélinchek
: Gelin 2. Yeni evli gelin (genç gelin).
kéliwara
: Ahmak.
kéliwarliq
: Ahmaklık.
kélishelmeslik
: Uzlaşmazlık, anlaşmazlık.
kélishim
: Anlaşma, sözleşme, uzlaşma. Kélishimge kelmek – Anlaşmak.
kélishimchan
: Uzlaşabilir, uyumlu.
kélishimchanliq
: Uzlaşabilme hali; uyum sağlama hali.
kélishish
: Gelme, beraber gelme 2. Anlaşma 3. Yakışma.
kélishken
: Boylu boslu 2. Güzel, yakışıklı.
kélishkenlik
: Boylu boslu olma hali 2. Güzellik, yakışıklılık.
kélishkür
: Tuhaf adam; garip adam.
kélishmek
: Gelmek; beraber gelmek 2. Anlaşmak 3. Yakışmak.
kélishmes
: Yakışmaz, çirkin.
kélishmeslik
: Aksilik, ihtilaf, geçimsizlik.
kélishmigen
: Uygunsuz, tuhaf, gülünç. Alla qandaq kélishmigen ish – Bir türlü tuhaf iş. 2. Yakışmamış.
kélishmigenlik
: Saçmalık, aksilik, tuhaflık 2. Yakışmamışlık.
kélishtürgüchi
: Aracı.
kélishtürmek
: (kélishmek'ten) 1. Uzlaştırmak 2. Yakıştırmak.
kélishtürülmek
: Uzlaştırılmak 2. Yakıştırılmak.
kélishtürüsh
: Uzlaştırma 2. Yakıştırma.
kémalche
: f. ağ. Keman yayı.
kéme
: Gemi. Yelkenlik kéme – Yelkenli gemi.
kémeygüchi
: mat. Eksilen.
kémeymek
: Eksilmek, azalmak.
kémeytilish
: Eksiltilme, azaltılma.
kémeytilmek
: Eksiltilmek, azaltılmak.
kémeytiwetmek
: Eksiltivermek, azaltıvermek.
kémeytiwétish
: Eksiltiverme, azaltıverme.
kémeytish
: Eksiltme, azaltma.
kémeytmek
: (kémeymek'ten) Eksiltmek, azaltmak.
kémichi
: Gemici.
kémichilik
: Gemicilik. Kémichilik zawodi – Gemicilik fabrikası.
kémimek
: bk. kémeymek.
kémirish
: Kemirme.
kémirmek
: Kemirmek.
kémirtish
: Kemirtme.
kémirtmek
: (kémirmek'ten) Kemirtmek.
kémisazliq
: u.f.u. bk. kémichilik.
kémish
: Eksilme, azalma.
kémitmek
: bk. kémeytmek.
kémiyish
: Eksilme, azalma. Deryada sunin kémiyishi – Nehirde suyun azalması.
kéngesh
: Öğüt, danışma, akıl 2. Meclis 3. Kurul 4. Şura. Ilmiy kéngesh – İlmî şura. Herbiy kéngesh – Askerî şura. Kéngesh sorimaq – Danışmak.
kéngeshme
: Kurul. Iqtisadiy kéngeshme – İktisadî işler kurulu.
kéngeshmek
: Danışmak, konuşmak.
kéngeymek
: Genişlemek.
kéngeytilgen
: Genişletilmiş. Kéngeytilgen mejlis – Genişletilmiş toplantı (oturum).
kéngeytilmek
: Genişletilmek.
kéngeytish
: Genişletme.
kéngeytmek
: (kéngeymek'ten) Genişletmek.
kéngeytürmek
: bk. kéngeytmek.
kéngeytürülmek
: Genişletilmek.
kéngishish
: Danışma, konuşma.
kénizek
: f. bk. kenizek.
képek
: Kepek. Bashning képigi – Başın (saçın) kepeği.
képekleshmek
: Kepekleşmek.
képeklik
: Kepekli.
képen
: a. Kefen.
képenlesh
: a.u. Kefenleş.
képenletmek
: a.u. (képenlimek'ten) Kefenletmek.
képenlimek
: Kefenlemek.
képilek
: bk. képinek.
képillik
: a.u. Kefillik. Képillik bermek – Kefil olmak.
képinek
: Kelebek.
képinlik
: a.u. Kefenlik.
kér
: Açık kahve rengi (genelde at rengi için kullanılır).
kérek
: Gerek, lazım. Kérigi bar – Gerekli. Kérigi yok – Gereksiz. Néme kérigi bar? – Ne gereği var. Kérek bolghanda – Gerektiğinde. Kérigiche éling – Gerektiği kadar alın. Kétishim kérek – Gitmem gerek. Kérektin chiqip qalmaq – Yıpranmak, yorulmak, işe yaramamak. Néme kérek? – Ne gerek?
kérek-yaraq
: Donatı, teçhizat.
kéreklik
: Gerekli.
kéreksiz
: Gereksiz.
kéreksizlik
: Gereksizlik.
kérilish
: Gergin olma, gerinme.
kérilmek
: Gergin olmak, gerinmek.
kérish
: Germe.
kérmek
: Germek.
kérosin
: r. Gaz yağı. Kérosin lampa – Gaz yağı lambası.
kértik
: Kesme, kertme, kertik, kesik.
kések
: Parça; ham tuğla.
késel
: Hasta. Késel tartmaq – Hastalanmak.
késelxana
: u.f. Hastahane.
késellenmek
: Hastalanmak.
késellik
: Hastalık.
késellinish
: Hastalanma.
késelmen
: u.f. Hastalı, sağlıksız.
késelmenlik
: u.f.u. Hastalık; hasta olma hali.
késilmek
: Kesilmek.
késim
: Kesim.
késindi
: Kesinti, kırıntı, kırpıntı.
késir
: Kabahat, suç. Uning késiridin – Onun kabahatından.
késirlik
: Kabahatli, suçlu.
késiwalmaq
: Kesmek, kesivermek, kestiğini almak.
késiwetmek
: Kesivermek.
késiwétish
: Kesiverme.
késiwur
: Yankesici.
késish
: Kesme.
kétim
: Kırık, parça, kalıntı, kırıntı.
kétish
: Gitme, gidiş. Aldida kétish – Önde gitme.
kétishmek
: Beraber gitmek.
kéwez
: Pamuk, ham pamuk.
kéwezlik
: Pamuk tarlası.
kéyek
: ağ. bk. kérek.
kéyin
: Sonra 2. Arka, geri. Kéyin chekinmek – Geriye çekilmek. Kéyin ketmek – Geriye gitmek. Keynide – Gerisinde. Keynimde – Arkamda. Keyningge qara – Arkana bak. Keynide qalmaq – Gerisinde kalmak. Ishikning keynide turup turung – Kapının arkasında bekleyin. Kéyin yanmaq – Geri dönmek. Kéyin yandurmaq – Geri çevirmek.
kéyinche
: Sonra.
kéyinki
: Sonraki. Kéyinki yillarda – Sonraki yıllarda. Buningdin kéyinki – Bundan sonraki.
kéyinsige
: Sonra.
kézik
: t. Tifo, tifüs.
kézinek
: ağ. bk. kenizek.
kézish
: Gezme, geziş.
kibirdar
: a.f. Kibirli.
kibirdarliq
: a.f.u. Kibirlilik.
kichik
: Küçük. Kichik oghlum – Küçük oğlum. Kichik xotun – Kuma.
kichikine
: Küçücük.
kichiklenmek
: Küçülmek.
kichikleshmek
: Küçülmek.
kichikletmek
: (kichiklimek'ten) Küçültmek.
kichiklik
: Küçüklük. Kichiklik qilmaq – Çocukluk etmek, küçüklük etmek.
kichiklimek
: Küçülmek.
kichkine
: Küçük.
kichkinilik
: Küçüklük.
kigiz
: Keçe. Kigiz qalpaq – Keçeden yapılmış baş kabı; keçe kalpak.
kikirdek
: Boğaz.
kiler
: ağ. Kertenke.
kilogram
: r. Kilogram, kilo.
kilogramliq
: r.u. Kilogramlık, kiloluk.
kilométr
: r. Kilometre.
kilométrliq
: r.u. Kilometrelik. Ikki min'g kilométrliq tömür yol – İki bin kilometrelik demir yol.
kilowat
: r. Kilovat. Kilowat saet – Kilovat saat.
kiltang
: Reze.
kim
: Kim. U kim? – O kim? Kimde? – Kimde? Kimsen? – Kimsin? Kim bolmisun – Kim olursa olsun.
kimdur
: Kimdir.
kimerse
: tar. Şey, nesne.
kimxap
: f. Simli kumaşla yapılmış palto.
kimlik
: Kimlik. Uning kimligini bilmeymen – Onun kim olduğunu bilmiyorum.
kinaye
: a. Kinaye. Kinaye qilmaq – Kinaye yoluyla söylemek.
kinayilik
: a.u. Kinayeli.
kindik
: anat. Göbek. Kindik anisi – Göbek annesi (göbeğini kesen kadın).
kinesh
: Kasvet, hüzün, gönül kırıklğı.
kinez
: r. Prens.
kinezlik
: r.u. Prenslik.
kinimek
: Kasvet, hüzün, gönül kırıklığı.
kinishka
: r. Küçük defter; banka defteri.
kino
: r. Sinema. Renglik kino – Renkli sinema. Kino körmek – Sinema seyretmek.
kinoxana
: r.f. Sinema salonu.
kinolashturmaq
: r.u. Sinemalaştırmak; sinema haline getirmek.
kipaye
: a. Kifaye, kifayet, yetişir.
kipayilenmek
: a.u. Yeterli olmak.
kipik
: ağ. bk. kirpik.
kir
: Kir 2. Çamaşır (kirli çamaşır). Kir yuymaq – Çamaşır yıkamak. Qulaq kiri – Kulak kiri.
kira
: f. Kira. Kiragha almaq – Kiralamak; kirada oturtmak. Kiragha qoymaq – Kiraya vermek.
kirakesh
: f. Arabacı, mekkareci.
kirakeshlik
: f.u. Arabacılık, mekkarecilik.
kirchi
: Çamaşırcı kadın.
kirgürmek
: ağ. bk. kirgüzmek.
kirgüzdürmek
: Girdirtmek; içine sokturtmak.
kirgüzmek
: (kirmek'ten) Girdirmek; içine sokturmak. Ishqa kirgüzmek – İşe yerleştirmek. Urup kirgüzmek – Döverek içeri sokmak. Ishtirip kirgüzmek – İterek içeri sokmak. Jan kirgüzmek – Can vermek; canlandırmak. Qolgha kirgüzmek – Ele geçirmek.
kirgüzüsh
: Girdirme.
kirgüzüshmek
: Beraber içeri girdirmek (sokmak).
kirxana
: u.f. Çamaşırhane.
kirlenmek
: Kirlenmek.
kirlesh
: Kirlenme.
kirleshtürmek
: Kirletmek.
kirletmek
: (kirlimek'ten) Kirletmek.
kirlik
: Çarşaf; yorgan çarşafı.
kirlimek
: Kirlemek.
kirlinish
: Kirlenme.
kirlitiwetmek
: Kirletivermek.
kirmek
: Girmek. Ichkiri kiring – İçeri girin. Kirip almaq – Girmek. Xizmetke kirmek – İşe girmek. Egher méning gépimge kirgen bolsang – Eğer benim sözümü dinleseydim. U on yashqa kirdi – O on yaşa girdi. Ununggha jan kirdi – Ona can girdi. Béshigha aq kirgen – Saçı ağarmış; saçma ak düşmüş. Qerizge kirdim – Borca girdim. Kech kirdi – Akşam oldu.
kirpe
: zool. Kirpi.
kirpich
: Kerpiç.
kirpik
: Kirpik. Kirpik qaqmay tangni atquzdum – Sabaha kadar uyumadım.
kirpiktik
: Kirpikli; bol ve uzun kirpiğe sahip olma hali.
kise
: Cep.
kislorod
: r. Oksijen.
kish
: Tavuğu kuvalamak için kullanılan taklidî ses.
kishen
: Zincir (ayağa vurulan zincir). Kishen salmaq – Zincir vurmak.
kishenlenmek
: Zincirlenmek.
kishenlesh
: Zincir vurma.
kishenletmek
: (kishenlimek'ten) Zincir vurdurmak.
kishenlimek
: Zincir vurmak.
kishi
: Kişi, adam. Xotun kishi – Kadın. Kishi bolghan kishining kishi bilen ishi bar, kishi bolmighan kishining kishi bilen néme ishi bar – Ancak kişiliği olan kişi, kişi ile ilgilenir.
kishin
: Kışın.
kishmish
: Kuru üzüm.
kishnesh
: Kişneme. Kishneshke bashlimaq – Kişnemeye başlamak.
kishnimek
: Kişnemek. Atlar kishneydu – Atlar kişner.
kishoghal
: ağ. bk. küyoghul.
kitap
: a. Kitap. Hésap kitabi – Hesap kitabı.
kitapche
: a.u. Kitapçe; küçük kitap.
kitapxana
: a.f. Kitap evi.
kiydürmek
: (kiymek'ten) Giydirmek.
kiygüzmek
: bk. kiydürmek.
kiygüzüsh
: Giydirme.
kiyik
: zool. Giyik.
kiyilmek
: Giyilmek.
kiyim
: Giyim, giysi, giyim kuşam.
kiyim-kéchek
: Giyim kuşam.
kiyimlik
: Giyim kuşam için kullanılan ku maş.
kiyindürmek
: Giyindirmek.
kiyindürülmek
: Giyindirilmek.
kiyinishmek
: Beraber giyimlerini giymek.
kiyinmek
: Giyinmek.
kiyish
: Giyme.
kiymek
: Giymek.
kiyoghlan
: ağ. bk. küyoghul.
klassik
: r. Klasik. Klassik eserler – Klasik eserler.
klassikiliq
: r.u. Klasik, klasik olan.
knez
: r. Prens.
knezlik
: r.u. Prenslik; prens olma hali.
kochash
: Engel olma, karıştırma.
kochimaq
: Engel olmak, karıştırmak.
kodang
: Çukur, kuyu.
kokat
: Yeşillik, bitki. Loyla kokat – bot. karapazı, kazayağı.
kokurash
: Dökülme 2. Şırıldama, guruldama.
kokurimaq
: Dökülmek 2. Şırıldamak, guruldamak.
kolanmaq
: Kurcalanmak, oyulmak, açılmak.
kolash
: Kurcalama, oyma, açma.
kolashmaq
: Beraber kurcalamak; beraber oymak; beraber açmak.
kolashturmaq
: Oymak, karıştırmak. 2. Araştırmak, bilmeye çalşmak.
kolatquzmaq
: bk. kolatmaq.
kolatquzush
: Kurcalatma, oydurma, açtırma.
kolatmaq
: (kolimaq'tan) Kurcalatmak, oydurmak, açtırmak.
koldurma
: Küçük çan; çınçın, çıngırak.
kolxoz
: r. Kolhoz; kollektif çiftlik.
kolimaq
: Kurcalamak, kazmak, oymak, açmak. Kolap chiqarmaq – Kazıp çıkarmak.
kolléktip
: r. Topluluk.
kolun
: Ateş yeri.
kolunush
: Kurcalanma, oyulma, açılma.
kolushush
: Beraber kurcalama; beraber oyma, beraber açma.
kolutush
: Kurcalatma, oydurma, açtırma.
komanda
: r. Kumanda, emir. Komanda qilmaq – Emir vermek.
komandir
: r. Komutan.
kombayn
: r. Kombayn.
kombaynchi
: r.u. Kombayn makinisti.
kombinat
: r. Kombina, fabrika.
komédiye
: r. Komedya, komedi.
koméndant
: Komutan. Bash komandan – Baş komutan.
koméndantliq
: Kumutanlık. Koméndantliq qilmaq – Kumutanlık yapmak.
komissar
: r. Komiser.
komissiye
: r. Komisyon, encümen. Teptish konnssiyisi – Teftiş komisyonu.
komitét
: r. Komite. Partiye komitéti – Parti komitesi.
kommuna
: r. Komün. Parizh Kommunisi – Paris Komünü.
kommunist
: r. Komünist. Kommunistlar partiyisi – Komünist partiyisi.
kommunizm
: r. Komünizm.
kompartiye
: r. Komünist Partisi.
kompozitor
: r. Kompozitör, besteci, bestekar.
kompozitorluk
: r.u. Kompozitörlük, bestecilik, bestekarlık.
komprador
: r. Komprador. Komprador burzhuaziye – Komprador burjuvazi.
komsomol
: r. Komsomol.
kon'grés
: f. Kurultay, kongre. Pütün dunya tinchliq kon'grési – Bütün dünya barış kurultayı.
kona
: f. Eski. Kona til – Eski dil. Kona sheher – Eski şehir. Kona jem'iyet – Eski toplum.
koniliq
: f.u. Eskilik.
koniratmaq
: f.u. (konirimaq'tan). Eskitmek, yıpratmak.
konirighan
: f.u. Eskimiş.
konirimaq
: f.u. Eskimek.
konkrét
: Sarih, açık. Konkrét mesililer – Açık meseleler.
konsért
: Konser. Konsért qoyup bermek – Konser vermek.
konsérwa
: r. Konserve. Konsérwa qilmaq – Konserve yapmak.
konsérwator
: r. Tutucu, muhafazakar. Konsérwatorlar Partiyisi – Muhafazakarlar Partisi.
konsérwatorluq
: r.u. Muhafazakarlık, tutuculuk.
konsul
: f. Konsolos. Bash konsul – Baş konsolos.
konsulxana
: f. Konsolosluk.
kontrol
: r. Kontrol, denet.
kontrolsiz
: r.u. Kontrolsuz.
konwért
: r. Zarf.
koopératiw
: r. bk. kopiratip.
kopiratip
: r. Kooperatif.
kopiratipchi
: r.u. Kooperatifta çalışan.
kopiratipchilik
: r.u. Koopetatifleşme hali.
kopiratsiye
: r. Kooperatif.
kopiratsiyileshmek
: r.u. Kooperatifleşmek. v.
kopiratsiyileshtürmek
: r.u. (kopiratsiyileshmek'ten) Kooperaüfleştirmek.
kor
: Kör. Kor bolmaq – Kör olmak. Kor qilmaq – Kör etmek.
kora
: Tepsi.
korluq
: f.u. 1. Körlük 2. Uzağı görmezlik.
korpus
: r. Kısım, bölük.
korréktor
: r. Düzeltici.
kosa
: Köse. Aldar Kosa – Aldatıcı Köse (Türkistan efsanelerinde aldatıcı ve güldürücü fıkraların kahramanı).
kota
: f. Kısa. Kota ömürlik – Kısa ömürlü.
kotuldaq
: Homurdanan, hırçın, homurdanma huyu olan.
kotuldaqliq
: Homurdanma huyu.
kotuldash
: Homurdanma, mırıldama.
kotuldatmaq
: (kotuldimaq'tan) Mırıldatmak.
kotuldimaq
: Mırıldamak, homurdanmak.
koya
: ağ. Maşrapa; büyük bira bardağı.
koychen
: ç. Lira, para.
koyza
: ç. Kelepçe.
koza
: Tepsi; bk. kora.
koza-koza
: Koza-koza qilmaq – Kışkırtmak.
kwadrat
: r. Kare.
köchet
: Fide 2. Fidan. Köchet tikmek – Fidan dikmek.
köchetxana
: u.f. Fidelik, fidanlık.
köchetzar
: u.f. Ağaçlık, ormanlık.
köchetzarliq
: u.f.u. bk. köchetzar.
köchiküy
: Ara sokak, yan sokak, küçük ve dar sokak.
köchme
: Taşınan, taşınılabilir. Köchme mülük – Seyyar mülk; taşınılan mülk.
köchmek
: Taşınmak, göç etmek. Yéngi jaygha köchtüm – Yeni yere (eve) taşındım.
köchmen
: Göçmen. Köchmenler – Göçmenler.
köchmenchi
: Göçebe.
köchmenlik
: Göçebelik.
köchmes
: Taşınmaz, sabit. Köchmes mülük – Taşınmaz mülk.
köchürme
: Kopya. Qutadghu Bilikning erep élipbéside yézilghan köchürmisi – Kutadgu Bilik'in Arap alfabesi ile yazılmış kopyası.
köchürmek
: Geçirmek 2. Göç ettirmek, taşındırmak 3. Kopya etmek.
köchürtmek
: (köchürmek'ten) 1. Göç ettirtmek, taşmdırtmak 2. Kopya vermek.
köchürtülmek
: Göç ettirilmek; taşmdırtılmak 2. Kopya verilmek.
köchürtüsh
: Göç ettirme; taşındırtma 2. Kopya verme.
köchürüwalmaq
: Kopya etmek.
köchürüwetmek
: Geçirmek, taşındırmak, yerini değiştirmek, göç ettirmek.
köchürüwélish
: Kopya etme.
köchürüwétish
: Geçirme, taşındırma, yerini değiştirme, göç ettirme.
köchürüsh
: Geçirme 2. Göç ettirme; taşındırma 3. Kopya etme.
köchürüshmek
: Beraber taşındırmak 2. Beraber kopya yapmak.
köchüsh
: Taşınma, göç etme.
köchüsh-konush
: Göç etme, taşınma.
köde
: ağ. bk. piyaz.
kögen
: ağ. Güvercin; bk. kepter.
kögilek
: ağ. bk. köynek.
kögüm
: ağ. Görüşme, buluşma, randevu.
köxse
: ağ. bk. kökse.
köxtat
: ağ. bk. köktat.
kökche
: Bir tür kavun.
kökchi
: Sebzeci.
kökchilik
: Sebzecilik.
kökdat
: u.f. Küf, küf bağlamak.
kökeltey
: İnatçı, harın, aksi; bk. kökeme.
kökelteylik
: İnatçılık, harınlık, aksilik.
kökeme
: İnatçı, harın, aksi; bk. kökeltey.
kökentey
: bk. kökének.
kökergen
: Küflenmiş.
kökermek
: Yeşermek, yeşillenmek 2. Sapsarı kesilmek 3. Küf tutmak.
kökertilmek
: Yeşillendirilmek, ağaçlandırılmak.
kökertish
: Ağaçlandırma; yeşil sahalar kurma.
kökertmek
: Ağaçlandırmak; yeşil sahalar kurmak.
kökének
: zool. Bozdoğan.
kökhütel
: ağ. bk. kökyötel.
kökkük
: ağ. bk. kakkuk.
kökqagha
: zool. Mavi karga.
köklek
: ağ. bk. köklem.
köklem
: Bahar. Köklem kélip delderexler yashardi – Baharın gelmesiyle ağaçlar yeşillendi. Köklemde – Baharda.
köklemki
: Bahardaki; bahara ait. Köklemki térilghu – Bahardaki ekin.
kökmek
: ağ. Geyik; bk. bugha.
kökmet
: ağ. bk. jeyren.
köknar
: Haşhaş.
köknarchi
: Narkotik tiryakisi.
kökput
: ağ. Sincap; bk. tiyin.
kökrek
: Göğüs; bk. kökse.
kökse
: Göğüs. Köksüm échildi – İçim rahatladı.
kökséghiz
: bot. Sakız ağacı.
kökshal
: t. Kazıklı humma.
köktalghu
: ağ. bk. dumbaqchi.
köktash
: Göztaşı, bakır sülfatı.
köktat
: Sebze. Köktat baziri – Sebze pazarı.
köktatchi
: Pazarcı, sebzeci.
köktatchiliq
: Pazarcılık, sebzecilik.
köktatlik
: Sebze bahçesi.
köktérek
: Ak kavak.
kökwéshi
: Mirab (tarladaki sulama işlerinin sorumlusu).
köküklimek
: Guguk kuşunun ötmesi.
kökül
: Kuşların gagası üstündeki ur.
köküle
: Lüle, zülüf, bürçük, kakül. Béshingda köküleng bolsam – Başındaki kakülün olsam.
kökümtül
: Mavimsi 2. Yeşillik.
köküntü
: bk. kökümtül.
kökürüsh
: bk. kökermek.
köküsh
: Mavimsi 2. Yeşillik.
kökütüsh
: ağ. bk. körsütüsh.
köküyün
: At sineği, iviz.
kökya
: ağ. Yaban eşeği.
kökyötel
: t. boğmaca.
kölche
: Evlek.
kölchi
: ağ. bk. béliqchi.
kölem
: Hacim, oylum, uzam, kaplam, şümul.
kölemlik
: Hacimli.
kölenggüch
: Silüet.
kölengke
: Gölge. Kölengke chüshürmek – Gölge yapmak.
kölengkilik
: Gölgeli.
kölge
: ağ. Ağaç kömürü.
kömdürmek
: (kömmek'ten) 1. Gömdürmek 2. Defnettirmek.
kömdürüsh
: Gömdürme 2. Defnettirme.
kömech
: Kömech qazan – Mangal, mısır kalburu.
kömek
: Yardım. Kömek bermek – Yardım etmek.
kömekchi
: Yardımcı.
kömekdash
: bk. kömekchi.
kömekdashliq
: Yardım etme hali.
kömeklishish
: Yardımlaşma.
kömmek
: Gömmek 2. Defnetmek.
kömmeqonaq
: Mısır.
kömmeqonaqliq
: Mısır tarlası.
kömtürmek
: Çevirmek; tersine koymak; altım üstüne getirmek.
kömtürtmek
: (kömtürmek'ten) Çevirtmek; altını üstüne getirtmek.
kömtürtüsh
: Çevirtme; altını üstüne getirtme.
kömtürülmek
: Çevrilmek; altını üstüne getirilmesi; ters koyulmak. Qéyighim kömtürülüp ketti – Kayığım alt üst oldu; Kayığım ters çevrildi.
kömtürülüsh
: Çevrilme; alt üst olma; ters koyulma.
kömülmek
: Gömülmek 2. Defnedilmek.
kömülüsh
: Gömülme 2. Defnedilme.
kömür
: Kömür. Tash kömür – Taş kömür. Yaghach kömür – Ağaç kömürü.
kömürchek
: anat. Kıkırdak.
kömürcheklik
: Kıkırdaklı.
kömürchilik
: Kömürcülük.
kömürmek
: Devirmek; altını üstüne ters çevirmek. Düm kömürmek – Ters devirmek.
kömürtmek
: (kömürmek'ten) Devirtmek; altım üstüne ters çevirtmek.
kömürtüsh
: Devirtme; altını üstüne ters çevirtme.
kömürülmek
: Devrilmek; ters çevrilmek.
kömürülüsh
: Devrilme; ters çevrilme.
kömürüsh
: Devirme; altını üstüne ters çevirme.
kömüwetmek
: Gömüvermek 2. Defnedivermek. Hemme yaqni qar kömüwetti – Her taraf karla gömülüverdi.
kömüwétish
: Gömüverme 2. Defnediverme.
kömüsh
: Gömme 2. Defnetme.
kömüshmek
: Beraber gömmek 2. Beraber defnetmek.
kömzek
: Tepsi.
kön
: Deri (işlenmiş deri). Kön zawodi – Deri fabrikası.
könchi
: Sepici.
könchilik
: Sepicilik.
köndileng
: Enine. Köndilingige kesmek – Enine kesmek.
köndürmek
: (könmek'ten) 1. İkna etmek, inandırmak, kandırmak 2. Alıştırmak. Atni aran köndürdüm – Atı zorla alıştırdım.
köndürüsh
: İkna etme, inandırma, kandırma 2. Alıştırma. Asaw atni köndürüsh – Kullanılmamış atı alıştırma.
könek
: ağ. bk. köynek.
könelge
: Ekşimiş süt mayası.
könglek
: bk. köynek.
köngnek
: ağ. bk. köynek.
köngül
: Gönül. Ak köngül – Saf, temiz kalpli. Ala köngül – Tarafgir, samimiyetsiz. Uning sözliri könglümni yumshatti – Onun sözleri içimi rahatlattı. Köngülni yérim qilmaq – Mahzun olmak; gamlı olmak. Köngüldiki ish – İstenilen iş; arzu edilen iş. Könglümge keldi – Hissettim. Köngül kötermek – Eğlenmek; neşelenmek. Undaq qilishni könglüm kötermeydu – Öyle yapmayı istemem. Könglüm kötürüldi – Neşelendim. Köngül sowutmaq – Bıktırmak. Köngül qalmaq – Kırılmak, küsmek. Könglüm qaytti – Bıktım. Köngül qoymaq – Dikkat etmek. Könglüm tindi – Emin oldum; rahatladım. Könglüm chüshti – Gözüm kestirdi. Köngülni hosh qilmaq – Sevinmek; hoşlanmak. Köngli hosh – Neşeli, sevinçli. Könglüm tartmaydu – İstemiyorum. Köngülge tegmek – Rahatsız etmek; tiksindirmek. Könglüm toydi – Kanaat ettim. Könglüm sezdi – Hissettim. Köngül buzmaq – Bozulmak. Könglüngge püküp qöy – Aklında olsun. Köngül tartmaq – Arzu etmek; istemek. Köngül éytmaq – Başsağlığı dilemek. Köngül bermek – Gönül vermek; kendini vermek. Köngül bölmek – Dikkat etmek. Köngül almaq – Sevindirmek. Köngülge almaq – İncinmek, gücenmek, darılmak. Köngül aynimaq – Mide bulanmak. Könglüm aynidi – Midem bulandı. Köngül achmaq – Eğlenmek, neşelenmek. Köngül aghritmaq – Kırmak; rencide etmek. U könglümni aghritti – O gönlümü kırdı. Köngli yérim adem – Gönlü kırık adam. Könglüm toq – Eminim, memnunum. Könglüm bar – Gönlüm var. Könglüm yoq – Gönlüm yok. Könglü yumshaq adem – Yumuşak gönüllü adam. Könglide – Gönlünde. Köngüldikidek – Gönüldeki gibi. Chin köngüldin – İçtenlik; samimi olarak. Sap köngül – Saflık. Qara köngül – Kötü niyetli. Qalghan köngül – Kırılmış gönül.
köngülchek
: Başkalarının isteklerine hoşgörü ile bakan.
köngülcheklik
: Başkalarının isteklerine hoşgörü ile bakma hali.
köngülchen
: İyi yürekli, safdilli, temiz yürekli.
köngülchenlik
: İyi yüreklilik, safdillilik, temiz yüreklilik.
köngülchimek
: Takdirle muamele etmek; beğenmek.
köngüllük
: Gönüllü, istekli. Aq köngüllük – Saflık, iyi niyetlilik.
köngülsiz
: İsteksiz.
köngülsizlenmek
: İstememek, isteksizlik, beğenmemek.
köngülsizlik
: İsteksizlik, beğenmeme hali.
könmek
: Alışmak. Men endi köndüm – Artık alıştım. Qandaq sözge könmeydighan ademsen – Nasıl bir söz dinlemez adamsın.
könmeslik
: Alışmazlık, uyumsuzluk.
könükme
: Alıştırma.
könükmek
: Alışmak.
könükmigen
: Alışmamış.
könüktürmek
: (könükmek'ten) Alıştırmak.
könüktürüsh
: Alıştırma.
könüküsh
: Alışma.
könülleshmek
: Sevmek.
könüsh
: Alışma.
köp
: Çok. Xéli köp – Epey çok. Köptin köp – Çoktan çok, pek çok. Köprek hallarda – Bir çok durumda. Köp yaxshi adem – Çok iyi adam. Köptin béri – Çoktan beri, uzun zamandan bu yana. Köpni körgen – Başından çok olaylar geçirmiş tecrübeli.
köpchilik
: Çoğunluk. Köpchilik waxtta – Çoğu zaman. Köpchilik bolmaq – Çoğunluk olmak.
köpchük
: Eyer yastığı.
köpech
: ağ. bk. körpe.
köpeygüch
: Çoğalan.
köpeygüchi
: mat. Çarpılan.
köpeymek
: Çoğalmak, artmak. Köpüyüp ketmek – Çoğalmak; çoğalıvermek.
köpeytilish
: Çoğaltılma.
köpeytilmek
: Çoğaltılmak, artırılmak.
köpeytish
: Çoğaltma.
köpeytküchi
: mat. Çarpan.
köpeytmek
: (köpeymek'ten). Çarpmak.
köpeytürmek
: bk. köpeytmek.
köpeytürüsh
: Çarpma.
köpgine
: Birçok.
köpxaniliq
: u.f.u. Çok basamaklı. Köpxaniliq san – Çok basamaklı sayı.
köplep
: Çok, bol bol, büyük miktarda.
köpleshmek
: Çoğalmak.
köpligen
: Birçok, çok çok. Köpligen xelq – Birçok halk.
köplük
: Çokluk. Köplük san – Çokluk sayı.
köpmek
: Kabarmak, şişmek.
köprük
: bk. körük.
köptürme
: Abartma, şişirilme. Köptürme gep – Abartılmış söz.
köptürmek
: (köpmek'ten) Abartmak, şişirmek. Köptürüp sözlimek – Abartarak söylemek.
köptürüsh
: bk. köptürme.
köpük
: Köpük.
köpüklenmek
: Köpüklenmek.
köpükletmek
: Köpükletmek.
köpünche
: Çoğu zaman, çoğu halde.
köpüngke
: Tombul, şişman, tıknaz.
köpüngkilik
: Tombulluk, şişmanlık, tıknazlık.
köpüsh
: Kabarma, şişme.
köpüyüsh
: Çoğalma, artma.
köre
: Göre. Élinghan xeberlerge köre – Alınmış haberlere göre.
körelmek
: Görebilmek. Körelmeydu – Göremiyor; çekemiyor. Körelmigenliktin – Göremeyince; çekemeyince.
körelmeslik
: Çekememek, gıpta, kıskanmak, haset 2. Kin beslemek.
köreng
: Kibirli; kurumlu; çalımlı; kendini beğenmiş.
körenglesh
: Kibirlenme.
körenglik
: Kibirlilik; kendini beğenmişlik.
körenglimek
: Kibirlenmek.
körgezme
: Sergi.
körgülük
: Kader, alın yazısı 2. Sonuç, netice.
körk
: Güzellik, yakışıklılık.
körkem
: Güzel, yakışıklı, gösterişli. Körkem bina – Güzel bina. Körkem jay – Güzel yer.
körkemleshmek
: Güzelleşmek.
körkemleshtürmek
: Güzelleştirmek.
körkemlik
: Güzellik, gösterişli.
körmek
: Görmek. Aldin körmek – Önceden görmek. Yiraqtin körmek – Uzaktan görmek. Körmeske salmaq – Görmezlikten gelmek. Körüdighan némisi bar? – Görülecek neyi var? Kürersen – Görürsün. Körmey qalmaq – Görmemek. Körüp qalmaq – Görmek. Körüp chiqmaq – Gözden geçirmek. Körgende – Gördüğünde. Körgen-bilgenlirimning hemmisini éyttim – Gördüklerimin, bildiklerimin hepsini söyledim. Körüp kéley – Görüp döneyim. Erzen körmek – Ucuz bulmak (ucuz zannetmek). Ewzel körmek – Tercih etmek. Oqup körmek – Okumak. Bala körmek – Çocuklu olmak. Dewlet körmek – Zengin olmak. Zerer körmek – Zarar görmek. Kün körmek – Yaşamak; geçinmek. Yaman körmek – Nefret etmek; sevmemek. U meni körelmeydu – O beni çekemiyor. Ozengdin kör! – Kendinden gör! Éghir körmisingiz – Size bir zahmet. Körmigen künüm qalmidi – Çekmediğim zahmetler kalmadı. Köpni körgen – Başından çok işler geçen. Körgen küningni unutma – Geçmişini unutma. Yaxshi bolsa özidin, yaman bolsa bashqidin körüdu – İyi olsa kendinden, kötü olsa başkasından görüyor.
körneklik
: Görülür.
körpe-chüshek
: Yatak takımı.
körpe-yastuq
: Döşek ve yastık; yatak takımı.
körpez
: coğr. Körfez, liman.
körpiche
: Oturmak için kullanılan küçük döşek.
körsetküch
: İşaret, cetvel 2. Karne.
körsetküzmek
: Göstermek.
körsetküzüsh
: Gösterme.
körsetme
: Belirti, işaret. Körsetme qurallar – İşaret aletleri.
körsetmek
: Göstermek. Örnek körsetmek – Örnek göstermek. Yol körsetmek – Yol göstermek. Qarshilik körsetmek – İtiraz etmek. Yardem körsetmek – Yardım etmek. Delil qörsetmek – Delil göstermek. Men sanga körsütümen! – Ben sana gösteririm!
körsütüsh
: Gösterme, gösteriş.
körsütüshmek
: Beraber göstermek; karşılıklı göstermek.
körükche
: u.f. İskele.
körüm
: Ya ölüm ya körüm – Ya ölüm ya kalım.
körümlik
: Görülen, görülür.
körümsiz
: Çirkin 2. Gösterişsiz 3. Değersiz, önemsiz 4. Biçimsiz.
körümsizlik
: Çirkinlik 2. Biçimsizlik.
körün'gidek
: Görülür, görülebilir. Körün'gidek yerde – Görülebilir yerde.
körünerlik
: Görülür, göze çarpan. Közge körünerlik adem – Dikkate değer adam.
körünmek
: Görünmek. U yiraqtin köründi – O uzaktan göründü. Körünüp turudu – Görülüyor. Némidur körün'gendek boludu – Nedir bir şey görünür gibi. Körünidighan – Görülebilir. U körünmes bolup ketti – O epeydir görünmüyor. Közge az körünüdu – Seyrek gözükür. Közümge körünme! – Defol! Doxturgha körünmek – Doktora görünmek. Qiziq köründi – Meraklı, çekici. Körün'gen ademge – Herkese. Körün'gen nersige urunma – Görülen herşeye dokunma. Körün'gen yerde – Görüldüğü yerde. Közge körün'gen ishi yoq – Önemli işi yok.
körünmes
: Görünmez.
körünmeslik
: Görünmezlik.
körünüsh
: Görünme, görünüş. Körünüshte – Bakarken. Sheherning umumiy körünüshi – Şehrin umumi görünüşü.
körüsh
: Görme, görüş. Aw körüsh – Adet, aybaşı, hayız.
körüshmek
: Görüşmek. Körüshkiche – Görüşene kadar. Yüz körüshmek – Görüşmek.
körüshtürmek
: (körüshmek'ten) Görüştürmek.
kösey
: Ateş kancası; fırın kancası.
köshendi
: Çiğnemik; ağız tütünü.
köshesh
: Geviş getirme; geviş getiriş.
köshimek
: Geviş getirmek.
köshüke
: Perde, örtü.
köten
: Anüs, makat 2. Rektum.
kötergüch
: Asansör, montşarj, palanga.
kötergüzmek
: Yüklemek.
kötergüzüsh
: Yükleme.
köterme
: Toprak set, kaldırım.
kötermek
: Kaldırmak. Biraz kötermek – Biraz kaldırmak. Yuqiri kötermek – Yukarı kaldırmak. Unche kötürüwetmeng – O kadar yüceltmeyin. U héch söz kötermeydu – O çok alıngan; Onun söylentiye hiç tahammülü yok. Kir kötermeydighan matériyal – Çabuk kirlenen eşya (kumaş). Qasqiningni köter! – Çekil! Git!
kötertküzmek
: bk. kötertmek.W.
kötertmek
: (kötermek'ten) Kaldırtmak.
kötertürmek
: bk. kötermek.
kötürenggu
: Yüksek. Kötürenggu awaz bilen – Yüksek sesle.
kötürülmek
: Yükselmek, kaldırılmak. Baha kötürüldi – Fiyat yükseldi.
kötürülüsh
: Yükselme, kaldırılma, yükseliş.
kötürüm
: Kötürüm. Kötürüm bolup qalmaq – Kötürüm olmak; çok zayıflamak.
kötürüsh
: Kaldırma,.
kötürüshmek
: Beraber kaldırmak.
köwük
: Köpük. Sopun köwügi – Sabun köpüğü.
köwükche
: Köpükçük; ufak köpükler.
köwükdetmek
: (köwükdimek'ten) Köpük letmek.
köwükdimek
: Köpüklenmek.
köwükjigen
: Tombul, yumuşak.
köwüklendürmek
: (köwüklenmek'ten) Köpüklendirmek.
köwüklenmek
: Köpüklenmek.
köwükleshmek
: bk. köwüklenmek.
köwüklük
: Köpüklü.
köydegi
: ağ. bk. küydürge.
köydürge
: bk. küydürge.
köydürmek
: Yakmak, ateşe verme. Jan köydürüp ishlimek – Özenerek çalışmak.
köydürtmek
: (köydürmek'ten) Yaktırmak; ateşe verdirmek.
köydürülmek
: Yakılmak.
köydürüwetmek
: Yakmak; ateşe vermek.
köydürüsh
: Yakma.
köyeq
: ağ. bk. körük.
köyenchi
: Demirci.
köygen
: Yanmış.
köygür
: Öying köygür! – Evin yansın.
köygüzmek
: bk. köydürmek.
köyjük
: Lüle taşı.
köylek
: ağ. bk. köynek.
köymek
: Yanmak. Köyüp bolmaq – Yanıp bitmek. Köyüp ketmek – Yanıvermek. Tünügün kün köydi – Dün güneş tutuldu. Er köygen'ge köyme, el köygen'ge köy – d. Erkeğin sevdiğini sevme, milletin sevdighini sev.
köynek
: Gömlek. Ich köynek – İç çamaşır.
köynek-ishtan
: İç çamaşır.
köynekchan
: Gömlekle; sadece gömlek ile.
köyshimek
: Geviş getirmek.
köyük
: Yanma, yanık.
köyümchan
: Özenli, acıyan, şefkatli.
köyümchanlik
: Özeniş, acıma hali, şefkatlilik.
köyünmek
: Acımak, esef etmek, şefkat göstermek.
köyünüsh
: Acıma, esef, şefkat gösterme.
köyüsh
: Yanma.
köz
: anat. Göz. Köz perdisi – Göz perdesi. Köz chanighi – Göz çukuru. Közning qarisi – Göz bebeği. Köz göhiri – Göz bebeği. Qoy köz – Elagöz. Xumar köz – Ahu göz. Köz eynek – Gözlük. Közge yash almaq – Gözü yaşarmak. Köz aldida – Göz önünde. Köz aldigha keltürmek – Göz önüne getirmek. Öz közüm bilen kördüm – Kendi gözüm ile gördüm. Közge almasliq – Göze görünmez. Közdin ötküzüsh – Gözden geçirme. Közüm échildi – Gözüm açıldı. Köz échip yumghiche – Göz açıp kapatana kadar. U méni közige ilmaydu – O beni hor görüyor. Köz baghlimaq – Büyülemek, sihirlemek. Köz bolmaq – Göz olmak. Köz boyimaq – Aldatmak. Köz béqishmaq – Birbirine bakmak. Köz tashlimaq – Göz atmak. Köz tegmek – Nazar değmek. Közüng tegmisun! – Nazarın değmesin! Közde tutmaq – Nazarda tutmak. Közüm toymaydu – Gözüm doymuyor. Köz tikmek – Göz dikmek. Közüm torlashti – Gözüm perdelendi. Közüm chüshti – Gözüm düştü. Közge chüshmek – Göze çarpmak; başkalarının dikkatini çekmek. Köz salmaq – Göz atmak. Köz yügürtmek – Göz atmak, bakmak. Közüngge qara! – Önüne bak! Közdin köchürmek – Gözden geçirmek. Köz qismaq – Göz kısmak. Köz quyrughi bilen qarimaq – Göz ucu ile bakmak. Közümdin yoqal! – Defol! Ötkür köz – Keskin göz. Közdin ayrilmaq – Gözden uzaklaşmak. Uning közi osal – Onun gözü kötü. Közüm yaxshi körmeydu – Gözüm iyi görmiyor. Yingnining közi – İğnenin deliği. Köz qoymaq – Göz dikmek. Toqquz köz – anat. kuyruk sokumu kemiği. Köz tiken – bot. mavi diken. Közge körün'gen dewlet erbabi – Ünlü (tanınmış) devlet adamı. Köz baghlighan chaghda – Akşama doğru. Köz qarash – Bakış açısı; nokta-i nazar, bakış, açı. Közümning ochughida – Diriliğimde, hayatımda. Közümiz barda – Diriliğimizde, hayatımızda. Közümizning tirikligide – Diriliğimizde, hayatımızda. Töt köz bilen kütmek – Dört gözle beklemek. Közge körünüp qalmaq – Göze düşmek; göze çarpmak. Uning közi yorudi – O doğurdu. Közüm qiymaydu – Kıyamam. Közüm yetti – İnandım. Közüm yétidu – İnanıyorum. Közüm yetmeydu – İnanmıyorum, sanmıyorum. Közüng yetse – İnanıyorsan.
köz-qulaq
: Göz ve kulak. Köz-qulaq bolmaq – Göz kulak olmak.
közche
: Delik.
közet
: Karakol, gözetlemek. Közet qilmaq – Gözetmek, korumak.
közetchi
: Bekçi; gözetmen.
közeynek
: Gözlük.
köziche
: Gözünün önünde.
közlesh
: Göz dikme 2. Nişan alma.
közlimek
: Göz dikmek 2. Nişan almak. U öz paydisini közleydu – O kendi çıkarını düşünüyor.
közlük
: Gözlü. Bir közlük – Bir gözlü. Közlük üzük – Kaslı yüzük.
köznek
: Here köznigi – Petek, vazistas.
közükmek
: Doğurmak 2. Gözükmek.
közüküsh
: Doğurma 2. Gözükme.
kruzhok
: r. Dernek.
kultiwator
: r. Kültivatör.
kulup
: r. Salon.
kumaq
: ağ. Dişsiz ağız.
kumlach
: Samanlı kerpiç.
kumurta
: bk. kumuta.
kumuta
: Böcek, cibin.
kunlük
: Günlük. Üch künlük – Üç günlük. Künlük ish – Günlük iş.
kurs
: Kurs, sınıf. Sawat chiqirish kursi – Okuma yazma ögrenme kursu. Kisqa müddettik kurs – Kısa süreli kurs.
kursimaq
: Uyandırmak, uyarmak.
kuruldash
: Vakvaka etme, bağırma.
kuruldimaq
: Vakvaka etmek, bağırmak. Kurushka – r. Büyük bardak.
kusa
: ağ. Sıra, peyke.
kuta
: Kısa. Eqli kuta – Aklı kısa, akılsız.
kutupxana
: a.f. Kütüphane, kitaplık. Sheher kutupxanisi – Şehir kütüphanesi.
kuwak
: Bos.
kuwaklik
: Bosluk.
kuchurlash
: Fısıldama, fışırdama.
kuchurlimaq
: Fısıldamak, fışırdamak.
kuza
: ağ. bk. kömzek.
küch
: Güç. Küchi yoq – Gücü yok. Küch bermek – Güç vermek; yardım etmek, desteklemek. Küch chiqarmaq – Kuvvetlerini seferber etmek. Küchüm yetmeydu – Gücüm yetmiyor. Ishlepchiqirish küchliri – Üretim güçleri. Höjjet öz küchini saxlaydu – Senet (belge) geçerliliğini koruyor. Küchtin qalmaq – Gücünü yitirmek. Küchke kirmek – Güçlenmek. Sétiwélish küchi – Satın alma gücü (alım gücü).
küch-quwwet
: u.a. Güç ve kuvvet.
küchendürmek
: (küchenmek'ten) Zorlamak.
küchendürüsh
: Zorlama, zorlaş.
küchenmek
: Zorlanmak; kuvvetini germek.
küchep
: Zorla, güçlükle; bütün gücü ile. Küchep ishlimek – Bütün gücü ile çalışmak.
küchesh
: Kuvvetini germe; zorlama.
kücheymek
: Güçlenmek, kuvvetlenmek.
kücheytish
: Güçlendirme, kuvvetlendirme.
kücheytküch
: Şiddetlendirici, yükseltici, güçlendirici.
kücheytküzmek
: bk. kücheytmek.
kücheytküzüsh
: Güçlendirme, kuvvetlendirme.
kücheytme
: Gübreleme.
kücheytmek
: (küçeymek'ten) Güçlendirmek, kuvvetlendirmek.
kücheytürmek
: bk. kücheytmek.
kücheytürüsh
: Güçlendirme, kuvvetlendirme.
küchimek
: Kuvvetini germek. Küchep ketmek – Haddinden fazla çabalamak.
küchlendürmek
: (küchlenmek'ten) Güçlendirmek.
küchlenmek
: Güçlenmek.
küchlimek
: Güçlendirmek.
küchlük
: Güçlü. Küchlük dölet – Güçlü devlet.
küchsiz
: Güçsüz, kuvvetsiz.
küchsizlendürmek
: (küchsizlenmek'ten) Güçsüzlendinnek.
küchsizlendürüsh
: Güçsüzlendirmc.
küchsizlenmek
: Güçsüzlenmek.
küchsizletmek
: (küçsizlimek'ten) Güçsüzlendinnek.
küchsizlik
: Güçsüzlük, kuvvetsizlik.
küchsizlimek
: Güçsizlenmek.
küchük
: Enik, köpek yavrusu 2. Yavru.
küchüklenmek
: Dalkavukluk etmek; pohpohlamak.
küchüklesh
: Enikleme.
küchüklimek
: Eniklemek.
küchüklinish
: Dalkavukluk etme; pohpohlama.
küchül
: bot. Kardelen (çiçeği).
küchünüsh
: Zorlanma; kuvvetini germe.
küchüyüsh
: Güçlenme, kuvvetlenme.
küde-körpe
: Yatak (takımı) 2. Pılı pırtı, ev eşyası.
küden
: ç. Küden tawar – Bir çeşit ipek kumaş.
kükes
: ağ. bk. kökrek.
kükkük
: bk. kakkuk.
küknewre
: Kız torun.
kükü
: zool. Kumru.
küküm
: Kurumuş gübre tozu.
küküm-talqan
: Toz duman. Küküm-talqan qilmaq – Toz duman etmek; darmadağın etmek.
kül
: Kül. Düshmenning külini kökke soruduq – Düşmanı darmadağın ettik.
külbe
: f. Kulübe.
külche
: Çörek.
külchek
: Erişte, erişte çorbası.
küldan
: Sigara tablası.
küldürerlik
: Güldürecek bir tarzda.
küldürmek
: Güldürmek.
küldürtmek
: (küldürmek'ten) Güldürtmek.
küldürtüsh
: Güldürtme.
küldürüsh
: Güldürme.
külgünchek
: Çok gülen. Külgünchek qizlar – Çok gülen kızlar.
külgüncheklik
: Çok gülme hali.
külke
: Gülme, gülüş, kahkaha. Külke bolmaq – Alay edilmek. Külke qilmaq – Alay etmek. Külkige qalmaq – Alay olmak. Oyun-külke – Eğlence.
külkilik
: Gülünçlü, güldürücü. Külkilik hékaye – Güldürücü hikaye.
külli
: a. tar. Bütün, hepsi. Küllisi – Hepsi.
külmek
: Gülmek. Kaqaxlap külmek – Kahkaha atmak. Kimdin külüsen? – Kimi alay ediyorsun?
külpet
: a. Külfet. Béshimgha yüz xil külpet chüshti – Başıma birçok külfet geldi.
külpetlik
: a.u. Külfetli.
külreng
: Külrengi, gri, boz, kır. Ach külreng – Açık gri. Toq külreng – Koyu gri.
külrenglik
: Külrengi, gri, boz, kır renkli olma hali.
kültük
: Beşikle beraber bulunan çocuk lazımlığı. Kültük qar – Kürtün.
külümsiresh
: Gülümsemek; bk. külümsirimek.
külümsirimek
: Gülümsemek.
külüwetmek
: Gülüvermek.
külüsh
: Gülme. Külüshke bashlimaq – Gülmeye başlamak.
külüshmeklik
: Beraber gülme hali; beraber alay etme hali.
küme
: ağ. bk. kömür.
kümesh
: ağ. bk. kömüsh.
kümüsh
: Gümüş. Kümüsh renglik – Gümüş renkli.
kümüshreng
: u.f. Gümüş renk.
kümüshrenglik
: u.f.u. Gümüş renkli.
kün
: Gün. Ish küni – Mesai günü. Dem élish küni – Dinlenme günü. Burna kün – Evvelki gün. Bügünki künde – Günümüzde. Bir küni – Bir günü. Künlerning biride veya künlerdin bir kün – Gelecekte. Bir kün bir tün – Bir gece gündüz. Bügün ayning qaysi küni? – Bu günün tarihi nedir? U az künning ichide kélidu – O birkaç gün içinde gelecek. Küni burun – Önceden. Kündüz küni – Gündüzün. Ming yashisam bir künche yoq – Bin yaşasam bir gün kadar yok. Kün sanap veya her küni – Her günü. Her künki – Her günkü. Kün patti – Güneş battı. Kün olturdi – Güneş battı. Kün chiqti – Güneş çıktı. Kün tutuldi – Güneş tutuldu. Kün ochuq – Hava açık. Éghir künler – Zor günler. Kün köchürmek – Geçinmek, yaşamak. Kün körmek – Geçinmek, yaşamak. U kün bermeydu – O rahatsız ediyor; O sığdırmıyor. Körgen küning qursun – Zavallı. Körgen künim mana shu – Geçimim iyi değil; İşte böyle geçiniyorum. Körgen küningni unutma – Geçmişini unutma. Körmigen künim qalmidi – Çekmediklerim kalmadı. Béshimgha kün chüshti – Zorluklar içinde kaldım. Dostning dostlighi béshinggha kün chüshkende bilinur – Dostun dostluğu zorluklar ile karşılaştığında bilinir. Künimiz yaman emes – Geçimimiz fena değil. Kün tertiwi – Günün yapılacak işlerinin sırası, gündem.
kün'gey
: Güney 2. Güneşli yer.
kün-tün
: Gece gündüz.
künchi
: Kıskanç, kıskanan.
künchiqish
: Doğu. Künchiqish memliketliri – Doğu ülkeleri (devletleri).
künchilik
: Kıskançlık. Künchilik qilmaq – Kıskançlık etmek.
kündash
: Rakip (kadınlar arasındaki rekabet).
kündashliq
: Rekabet (bir kişinin kadınları arasındaki rekabet hali).
künde
: Her gün.
kündilik
: Gündelik, her günkü. Kündilik turmushqa kéreklik nerse – Günlük gerekli nesne (eşya).
kündora
: u.f. Müshil, pürgatif.
kündüz
: Gündüz. Kündüz küni – Gündüzün. Kündüz kéling – Gündüz gelin.
kündüzi
: Gündüzün; bk. kündüz.
künewre
: ağ. bk. aware.
küni-tüni
: Gece ve gündüz.
küniburun
: Önceden. Shundaq bolushni küniburun bilettim – Öyle olmasını önceden biliyordum.
künide
: Gününde.
künige
: Gününe, her gün. Künige on som tapimen – Her gün on lira kazanıyorum.
künjüre
: Posa, küspe.
künjüt
: f. bot. Susam. Künjüt yéghi – Susam yağı.
künlesh
: Kıskanma, rekabet etme.
künlimek
: Kıskanmak, rekabet etmek.
künpétish
: Batı. Künpétishte – Batı tarafta; batıda. Künpétishtin – Batı taraftan; batıdan.
künsanap
: Her gün.
küp-kündüz
: Küpe gündüz.
küpür
: a. Küfür. Küpür sözler – Küfür sözler.
küpürlük
: a.u. Küfür etme hali. Küpürlük qilmaq – Küfür etmek.
kürek
: Kürek. Tömür kürek – Demir kürek. Yaghach kürek – Ağaç kürek. Kürek chish – Kesici diş.
küreng
: Yanık renk; kahve rengi. Küreng at – Yanık renkli at.
kürewetmek
: Küreyivermek, küremek.
küreshchan
: Mücadeleci. Küreshchan xelq – Mücadeleci halk.
küreshchanliq
: Mücadelecilik.
küreshchi
: Güreşçi 2. Mücadele veren kimse; savaşçı.
küreshküchi
: Savaşan, savaşçı, mücadele veren.
küreshtürmek
: (küreshmek'ten II) Güreştirmek.
küreshtürüsh
: Güreştirme.
küretmek
: (kürimek'ten) Küretmek.
kürgenek
: ağ. zool. muymul kuşu.
kürimek
: Küremek.
kürke
: Gurk, baba hindi.
kürsi
: a. Kürsü.
kürük
: Kürük toxu – Kuluçka, gurk. Kürük bolmaq – Kuluçkaya yatmak.
kürüklesh
: Kuluçkaya yatma.
kürüklimek
: Kuluçkaya yatmak.
küsey
: Ateş kancası, fırın kancası.
küsük
: Erkek köpek.
küsürlesh
: bk. küsürlimek.
küsürlimek
: Küsürlep külüshmek – Kahkahayı salıvermek.
küsh-küsh
: Kışkış (kuşları kovalamak için kullanılan taklidî ses).
küshketmek
: bk. küshkürtmek.
küshkitish
: bk. küshkürtüsh.
küshkürtmek
: Kışkırtmak.
küshkürtüsh
: Kışkırtma.
küshküshlesh
: Kışkışlama.
küshküshlimek
: Kışkışlamak.
küshtünggür
: ağ. bk. batur.
kütesh
: İyileşmesini sağlama; iyi etme.
kütez
: ağ. bk. köten.
kütküchi
: Bekleyen.
kütküzmek
: (kütmek'ten) Bekletmek, kütküzüş Bekletme.
kütmek
: Beklemek. Kütüp turmaq – Beklemek. Kütüp zérikmek – Beklemekten bıkmak. Kütmigende – Beklenmediği bir anda. Kütmigen yerde – Beklenmediği yerde. Aghriqni kütmek – Hastaya bakmak. Kütüp almaq – Karşılamak.
küttürmek
: bk. kütküzmek.
kütülmek
: Bakılmak, ağırlanmak. Kütülmigen – Beklenilmemiş, bakılmamış. Kütülmigenlik – Beklenilmemişlik, bakılmamışlık.
kütülüsh
: Beklenilme, bakılma, ağırlanma.
kütüm
: Bakım. Kütümi yoq – Bakımı yok; bakımsız.
kütümek
: İyileşmesini sağlamak; iyi etmek.
kütümsiz
: Bakımsız. Kütümsiz baq – Bakımsız bahçe.
kütümsizlik
: Bakımsızlık.
kütüwalmaq
: Karşılamak.
kütüwélish
: Karşılama. Yéngi yilni kütüwélish – Yeni yılı karşılama.
kütüsh
: Bekleme.
küy
: Melodi, ahenk.
küydürge
: t. şarbon. Tilingge küydürge chiqsun – küf. Diline şarbon çıksın.
küydürmek
: Yakmak, ateşe vermek. Issiq kün küydürüp kétip baridu – Güneşin sıcağı yakıyor. U yürigimni küydürdi – O kalbimi yaktı. Jan küydürmek – İçtenlik, acımak, candan.
küydürülmek
: Yakılmak, ateşe verilmek.
küydürülüsh
: Yakılma, ateşe verilme.
küydürüwalmaq
: Yakmak. Qolumni küydürüwaldim – Elimi yaktım.
küydürüwetmek
: Yakmak, ateşe vermek.
küydürüsh
: Yakma, ateşe verme.
küyek
: Dert, acı, keder, ıstırap, üzüntü.
küyenmek
: ağ. bk. körünmek.
küyeshmek
: ağ. bk. körüshmek.
küymek
: Yanmak. Otqa küymek – Ateşe yanmak. Jan küyer – Acıyan. Aptap küydi – Güneş tutuldu.
küyo
: Damat, koca.
küyoghul
: Damat.
küyshesh
: Uyuşma, tutulma.
küyshetmek
: (küyshimek'ten) Uyuşturmak.
küyshimek
: Uyuşmak, tutulmak.
küyüghal
: ağ. bk. küyoghul.
küyük
: Yanık 2. Sevgi.
küyümchan
: Seven, acıyan.
küyümchanliq
: Sevgi hali, acıma hali.
küyün'genlik
: Acımaklık, sevmeklik.
küyünde
: Yanmış ağaç.
küyünmek
: Acımak, sevmek.
küyünüsh
: Acıma, sevme.
küyüsh
: Yanma, acıma. Kömürning küyüshi yaxshi – Kömürün yanması iyi.
küz
: Güz, sonbahar.
küzde
: Sonbaharda.
küzdiki
: Sonbahardaki. Közdiki sughurush – Sonbahardaki sulama.
küzem
: Sonbahar. Küzem yung – Sonbahar yünü.
küzemki
: Sonbahardaki. Küzemki qoy qirkishta – Sonbahadaki koyun kırkıntında.
küzen
: Kokarca.
küzet
: Koruma, himaye. Küzet qilmaq – Korumak. Küzette turmaq – Koruma görevinde bulunmak.
küzetchi
: Bekçi, muhafız.
küzetchilik
: Bekçilik, muhafızlık. Küzetchilik qilmaq – Bekçilik yapmak.
küzetmek
: Korumak, muhafaza etmek, bekçilik yapmak.
küzge
: Güzlük ekin. Küzge bughday – Güzlük buğday.
küzgi
: Güzlük ekin. Küzgi haydash – Güzlük ekin tarlasını sürme.
küzlek
: Sonbahar barınağı.
küzlügi
: Güzün. Küzlügi oqushlar bashlinidu – Güzün okullar açılıyor.
küzlük
: Güzlük. Küzlük térilghu – Sonbahar ekini; güzlük ekin.
küzütüsh
: Koruma, muhafaza etme, bekçilik yapma.
qabahet
: a. Kabahat.
qabahetlik
: a.u. Suçlu.
qabil
: a. din. bk. qawul.
qabiliyet
: a. Kabiliyet.
qabiliyetlik
: a.u. Kabiliyetli.
qabiliyetsiz
: a.u. Kabiliyetsiz.
qabiliyetsizlik
: a.u. Kabiliyetsizlik.
qadaqchi
: Çini tamircisi; kırılmış porselen takımlarını yamayan usta.
qadaqchiliq
: Çini tamirciliği.
qadalmaq
: Takılmak, saplanmak, sokulmak, dikilmek. Qadilip qarimaq – Diklenerek bakmak.
qadash
: Takma, saplama, sokma, dikme.
qadashmaq
: Takışmak, sokuşmak, saplaşmak. (beraber takmak, beraber sokmak, beraber saplamak).
qadatmaq
: (qadimaq'tan) Taktırmak, sokturmak, saplatmak.
qadilish
: Takılma, saplanma, sokulma, dikilme.
qadimaq
: Takmak, saplamak, sokmak, dikmek. Tügme qadimaq – Düğme takmak.
qadir
: a. Kudretli, güçlü. U bu ishqa qadir emes – O bu işi yapamaz.
qah-qah
: Kahkaha. Qah-qah sélip külmek – Kahkaha atmak.
qahqahlimaq
: Kahkaha atmak.
qaiaymiqanlishish
: Kanşma, düzen bozukluğu.
qaide
: a. Kaide.
qaja-qucha
: Mutfak takımları.
qajuwa
: Ağaçtan yapılmış yük eyeri.
qaqach
: Kabuk (-ğu); uyuz, yara kabuğu.
qaqachliq
: İrinli, cerahatli, çapaklı.
qaqachlimaq
: Yara kabuğu olmak.
qaqaxlash
: Kahkaha atmak.
qaqaxlashmaq
: Kahkaha gülüşmek.
qaqaxlatmaq
: (qaqaxlimaq'tan) Kahkaha güldürmek.
qaqaxlimaq
: Kahkaha atmak. Qaqaxlap külmek – Kahkaha gülmek.
qaqaxlishish
: Kahkaha gülüşme.
qaqaxlitish
: Kahkaha güldürme.
qaqalmaq
: Boğazına tıkanmak.
qaqas
: Çıplak, şallak, gölgesiz, açık, çırılçıplak. Qaqas chöl – Çıplak çöl.
qaqildash
: Bağırma, ötme.
qaqildimaq
: Bağırmak, ötmek.
qaqilish
: Boğazına tıkanma.
qaqir
: bk. qaqira.
qaqish
: ağ. bk. qéqish.
qaqlimaq
: Kurutmak.
qaqmaq
: Çakmak, kakmak, vurmak. Mix qaqmaq – Çivi çakmak. U derwazini qaqti – O kapıyı vurdu. Gilem qaqmaq – Halıyı silkelemek. U mörisige qaqti – O omuzuna vurdu. Qanat qaqmaq – Kanat sallamak, uçmak. Kirpik qaqmaq – Göz kırpmak.
qaqrang
: Kurumuş. Qaqrang yer – Kurumuş yer.
qaqranglik
: Solgun, donuk, cansızlık.
qaqwash
: Homurdanan yaşlı kadın.
qaqwashlik
: Homurdanma hali; hırçınlık.
qaqshatquch
: bk. qaxshatquch.
qaqshatmaq
: bk. qaxshatmaq.
qalaqche
: u.f. 1. Küçük kürek 2. Kepçe.
qalaqlashmaq
: Gerilemek, kültürsüzleşmek, yobazlaşmak.
qalaqliq
: Gericilik, yobazlık.
qalaqlishish
: Gerileme, kültürsüzleşme, yobazlaşma.
qalawut
: ağ. Sırma ipliği.
qalash
: Ateş yakma 2. Başka birinden bir şey isteme.
qalayman
: bk. qalaymiqan.
qalaymanchiliq
: bk. qalaymiqanchiliq.
qalaymiqan
: Karışık, düzensiz.
qalaymiqanchiliq
: Karışıklık, düzensizlik.
qalaymiqanlashmaq
: Karışmak, düzensizlik.
qalaymiqanlashturmaq
: (qalaymiqanlashmaq'tan) Karıştırmak, düzeni bozmak.
qalaymiqanlashturush
: Karıştırma, düzeni bozma.
qalaymiqanliq
: bk. qalaymiqanchiliq.
qalduq
: Kalıntı.
qalduqsiz
: Kalıntısız.
qaldurmaq
: Bırakmak. Héchnerse qaldurmay – Hiçbir şey bırakmadan. Emeldin qaldurmaq – Yürürlükten kaldırmak. Ishtin qaldurmaq – İşten alıkoymak. Köngül qaldurmaq – Gönül kırmak.
qaldurush
: Bırakma.
qalghach
: Kırlangıç.
qalghini
: Kalanı, kalıntısı.
qalghu
: Başak kalıntısı.
qalighach
: bk. qalghach.
qalighir
: ağ. bk. pashna.
qalimaq
: Ateş yakmak 2. Başka birinden bir şey istemek.
qalqan
: Kalkan. Qulaq qalqini – Kulağın dış yaprağı.
qalqanbez
: anat. Kalkan bezi.
qalqansuman
: Kalkansı; kalkana benzer.
qalmaq
: Kalmak. Yaxshi qéling! – Hoşça kalın! Arqida qalmaq – Geri kalmak. Manga qalghini shu – Bana kalanı şu. Könglüm qaldi – Gönlüm kırıldı. Shuning bilen qalmastin – Öyle olmasına rağmen. Manga qalsa – Bana göre. Uninggha qalghanda – Ona kalırsa. Ayaqtin qalmaq – Yürüyememek. Uyqudin qalmaq – Uyuyamamak. Ikki otturida qaldim – Arada kaldım. Ishtin qalmaq – İşten kalmak; işe gidememek. Tildin qalmaq – Konuşamamak. Aghrighingiz qaldimu? – İyileştiniz mi? Qélip qalmaq – Kalmak, kalıvermek. Oqushtin qalmaq – Okuldan kalmak, okula gidememek.
Qalmaq
: Kalmuk. Qalmaq ayili – Kalmuk kadını. Qalmaq tili – Kalmuk dili. Qalmaq qoy – Kalmuk koyunu; bir tür koyun.
qalpaq
: Kalpak, şapka.
qalpaqchi
: Kalpakçı, şapkacı.
qaltirash
: Titreme.
qaltiratmaq
: (qaltirimaq'tan) Titretmek.
qaltirimaq
: Titremek.
qaltiritish
: Titretme.
qaltis
: Sağlam, güzel, ünlü 2. Zor, bileşik.
qaltisliq
: Sağlamlık, güzellik, ünlülük 2. Zorluk, güçlük.
qaltus
: Çıkık, çıkmak.
qalun
: Bir tür musiki aleti.
qamaqxana
: u.f. Hapishane.
qamal
: Kuşatma. Qamal haliti – Kuşatma hali.
qamalmaq
: Hapsedilmek 2. Kuşatılmak.
qamash
: Hapsetme. Türmige qamash – Hapishaneye hapsetme.
qamashturmaq
: (qamashmaq'tan I) Kamaştırmak.
qamatturmaq
: (qamatmaq'tan) Hapsettirmek.
qamcha
: Kamçı. Qamcha sépi – Kamçı sapı. Qamcha yémek – Kamçı yemek.
qamchi
: bk. qamcha.
qamchigül
: u.f. Bir tür çiçek adı.
qamchilash
: Kamçılama.
qamchilashmaq
: Kamçılaşmak.
qamchilatmaq
: (qamchilimaq'tan) Kamçılatmak.
qamchilimaq
: Kamçılamak; kamçı ile vurmak.
qamchuq
: ağ. Ağız.
qamdash
: Sağlama, temin etme, garantileme.
qamdimaq
: Sağlamak, temin etmek, garantilemek. Kiyim bilen qamdimaq – Giysi ile temin etmek.
qamet
: a. Boy, vücut.
qamghaq
: bot. Deve dikeni.
qamimaq
: Hapsetmek 2. Kuşatmak.
qamlashmaq
: Yakışmak, güzel olmak, olmak. Bu ishing qamlashmidi – Bu işin güzel olmadı.
qamlashturmaq
: (qamlashmaq'tan) Yakıstırmak, iyisini yapmak, güzelini yapmak. Xetni tolimu qamlashturup yézip berdi – Mektubu güzel bir şekilde yazıp verdi.
qamus
: a. Kamus, ansiklopedi.
qamuschi
: a.u. Ansiklopedik bilgi sahibi adam.
qamush
: ağ. bk. qomush.
qan
: Kan. Qan azliq – Kan azlık. Qan aylinishi – Kan dolaşımı. Qangha boyumaq – Kana bulamak. Qan tomur – Kan damarı. Qan shorighuchi – Kan içici. Qan yighlimaq – Kan ağlamak.
qanaet
: a. Kanaat. Qanaet qilmaq – Kanaat etmek.
qanaetchan
: a.u. Kanaatkar.
qanaetchanliq
: a.u. Kanaatkarlık.
qanaetlik
: a.u. bk. qanaetchanliq.
qanaetsiz
: a.u. Kanaatsiz.
qanaetsizlik
: a.u. Kanaatsizlik.
qanal
: Kanal. Süweysh qanili – Süveyiş Kanalı.
qanar
: Büyük çuval.
qanash
: Kanama.
qanat
: Kanat. Uchar qanatlar – Kuşlar. Qanat qaqmaq – Kanat sallamak. Qanat chiqarmaq – Kanat çıkarmak. Qanat yaymaq – Açılmak, yayılmak.
qanatlanmaq
: Coşmak.
qanatmaq
: (qanimaq'tan) Kanatmak. U qolini qanitip aldi – O elini kanattı.
qanatsiz
: Kanatsız.
qanche
: Kaç, ne kadar. Bir qanche – Birkaç. Qanche turudu? – Fiyatı ne kadar? Qanchidin qanche – Çok çok.
qanche-qanche
: Çok çok.
qanchen
: Kaç, ne kadar.
qanchiq
: bk. qanchuq.
qanchilik
: Kaç, ne kadar. Bu yil qanchilik bughday alding? – Bu yıl ne kadar buğday ürünü aldın?
qanchinchi
: Kaçıncı.
qanchuq
: Kancık köpek, dişi köpek.
qanda
: tar. Nerede.
qandagh
: bk. qandaq.
qandaghlighi
: Nasıl olduğu.
qandaq
: Nasıl. Ishler qandaq? – İşler nasıl? Héch qandaq – Hiç. Her qandaq – Her hangi, her türlü. Qandaq kishi bolmisun – Kim olursa olsun. Qandaq qilip bolmisun – Ne yapıp yapıp. Qandaq qilisen? – Ne yapacaksın? Qandaqtu – Nasıldır. Qandaq bolsa shundaq – Nasıl olsa öyle. Qandaq biley – Nasıl bilirim. Qandaqla bolmisun – Nasıl olursa olsun. Qandaqche – Nasıl olup. Qandaq qilip – Ne yapıp. Qandaqlarche – Nasıl olup. Qandaqtur – Nasıldır.
qandin
: tar. Nereden.
qandurmaq
: (qanmaq'tan) Suya doyurmak, tatmin ettirmek, doyurmak.
qandurush
: Suya doyurma, tatmin ettirme, doyurma.
qang
: Basarak düzeltme.
qangaltir
: Sac, teneke.
qangqimaq
: Kabarmak, şişmek 2. Sıçramak.
qangqish
: Kabarma, şişme 2. Sıçrama.
qangruq
: Hımhım.
qangruqlanmaq
: Hımhım etmek.
qangsatmaq
: (qangsimaq'tan) Dumanlatılmak, duman çıkarmak.
qangsiq
: Duman, tütsü; bk. qériq.
qangsimaq
: Dumanlanmak, tütmek.
qangsitish
: Dumanlatma, duman çıkarma.
qangsha
: bk. qangshar.
qangshar
: Burnun kökü.
qangsharliq
: Burni qangsharlik – Burun kökü yüksek.
qangtarmaq
: bk. qangturmaq.
qangturmaq
: Atın dizginini geri çekerek eyerin kaşına takmak; atı otlatmamak.
qangturush
: Atın dizginini geri çekerek eyerin kaşına takma; atı otlatmama.
qanxor
: u.f. Kaniçici, gaddar.
qanxorluq
: u.f.u. Kaniçicilik, gaddarlık.
qanimaq
: Kanamak.
qanitish
: Kanana, kanatış.
qanliq
: Kanlı. Salkin qanliq – Serin kanlı; soğuk kanlı. Qanliq jeng – Kanlı savaş.
qanmaq
: Kanmak. Uyqum qandi – Uykuya kandım. Qanghiche yügürmek – Doya doya koşmak.
qansirash
: Kan kaybetme.
qansiratmaq
: (qansirimaq'tan) Kan kaybettirmek.
qansirimaq
: Kan kaybetmek.
qansiritish
: Kan kaybettirme.
qansiz
: Kansız, soluk, solgun, sararmak, sönük.
qansizlanmaq
: Kansızlanmak.
qansizlik
: Kansızlık.
qanun
: a. Kanun. Asasiy qanun – Anayasa. Qanun chiqarmaq – Kanun çıkarmak. Qanungha muwapiq – Kanuna uygun.
qanunchi
: a.u. Hukukçu, hukuk bilgini.
qanunchiliq
: a.u. Hukukçuluk.
qanunen
: a. Kanuna göre, kanuna esasen.
qanuniy
: a. bk. qanunluq.
qanuniyet
: a. Kanuniyet.
qanuniyetlik
: a.u. Kanunluk; kanuna uygunluk.
qanunlashmaq
: a.u. Kanunlaşmak.
qanunlashturmaq
: a.u. (qanunlashmaq'tan) Kanunlaştırmak.
qanunlashturush
: a.u. Kanunlaştırma.
qanunluq
: a.u. Kanunî, yasal, meşru.
qanunsiz
: a.u. Kanunsuz.
qanunsizliq
: a.u. Kanunsuzluk.
qanunshunas
: a.f. Hukukçu.
qanunshunasliq
: a.f.u. Hukukçuluk.
qap-qap
: Çuval-çuval, çok çuval. Qap-qap bughday – Çok çuvallarda buğday.
qapakchomüch
: Süs kabağı.
qapaqwash
: Ahmak, kalın kafalı; bk. qapaq bash.
qaparghan
: Nasırlı, nasır bağlamış. Qaparghan qollar – Nasırlı eller.
qaparma
: Çıkıntılı, kabartılı, tümsekli.
qaparmaq
: Kabarmak, şişmek, taşmak.
qapartish
: Kabarcık hasıl etme.
qapartqa
: Sivilce, ergenlik.
qapartqu
: ağ. bk. seynek.
qapartma
: Nasır; su toplamış kabarcık.
qapartmaq
: (qaparmaq'tan) Kabarcık hasıl etmek.
qapatérek
: Titrek kavak.
qapchighay
: Boğaz, dağ boğazı.
qapchuq
: Çuval, torba.
qapiye
: a. Kafiye.
qapiyileshtürmek
: (qapiyleshmek'ten) Kafiyelendirmek.
qapiyileshtürülmek
: a.u. Kafiyelendirilmek.
qapiyilik
: a.u. Kafiyeli.
qapiyleshmek
: a.u. Kafiyelenmek.
qapqa
: Kapı. Dérize qapqisi – Pencere kapağı.
qapqaq
: Kapak. Meshning qapqighi – Sobanın kapağı.
qapqan
: Kapan, demir kapan. Qapqangha chüshmek – Kapana düşmek.
qaplan
: Kaplan.
qaplash
: Kaplama, örtme, kapatma.
qaplashmaq
: Kaplama dikiş işine yardımlaşmak 2. Çuvala doldurma işine yardımlaşmak.
qaplatmaq
: (qaplimaq'tan) Kapattırmak.
qaplatturmaq
: Kapattırmak.
qaplimaq
: Kaplamak, örtmek, kapatmak.
qapliwalmaq
: Kapatmak, örtmek.
qapsalmaq
: Sarılmak, kuşatılmak.
qapsash
: Kapsama, sarma, kuşatma.
qapsatmaq
: (qapsimaq'tan) Kapsatmak, sardırmak, kuşattırmak.
qapsilish
: Sarılma, kuşatılma.
qapsimaq
: Kapsamak, sarmak, kuşatmak.
qapsitish
: Kapsatma, sardırma, kuşattırma.
qaptal
: Böğür, yan, etek, yamac. Tagh qaptili – Dağ eteği. Uning qaptilighimu kelmeydu – O umursamaz.
qapughan
: ağ. bk. tutqaq.
qar
: Kar. Qar borini – Kar fırtınası. Qar yéghiwatidu – Kar yağıyor. Qar yoli – Kar yolu.
qara
: Kara, siyah. Tüm qara – Tüm kara. Qéniq qara – Tüm kara. Qap-qara – Kapkara. Qara bulutlar – Kara bulutlar. Qara chachliq – Siyah saçlı. Qara qash – Kara kaş. Qara qashliq – Kara kaşlı. Qara közlük – Kara gözlü. Qara ish – Amele işi. Qara hizmet – Amele işi. Qara at – Siyah at. Qaraqashqa – Siyah benek. Qara toruq – Koyu kırmızı. Qazangha yoluqsang qarisi yuqar – Kazana değinsen karası bulaşır. Yiraqta bir qara köründi – Uzakta bir şey göründü. Qarigha almaq – Hedefe almak; nişanlamak. Qara tutmaq – Yas tutmak. Qara örük – Erik kurusu. Qara öy – Keçe çadır, göçebe çadırı. Qara ishchi – Amele, hademe. Qara ilan – Siyah yılan. Qara boran – Fırtına. Qara bughday – Çavdar. Qara tal – Söğüt. Qara janggal – Koyu orman. Qara xet – Ölüm haberi; birisinin ölümünden haber veren mektup. Qara chilan topa – Kara toprak. Qara ter – Cok ter. U qara terge chüshti – O çok terledi. Qara terge chüshürmek – Çok terletmek. Qara sulu – Çim. Qara sona – Devedikeni. Qara qarighay – Akçam, köknar. Qara yaghach – Karağaç, karaağaç. Köz karisi – Göz bebeği. Qara qotaz – Bir tür deve. Qara küch – Kaba kuvvet. Qara guruh – Koyu gerici ekip. Qara guruhchi – Koyu gerici. Qara mal – Büyük baş hayvan. Aq-qarini tonughan – Aydın, anlayışlı, bilgili. Ichi qara – İçi kara; kötü niyetli. Bexting qara bolmisun! – Bahtlı ol! Qara soghaq – Ayaz. Qara niyet – Karaniyet, kötü niyetli. Yüzi qara – Yüzü kara, alçak, namussuz. Yörigi qara – Namussuz, dürüst olmayan. Köngli qara – Namussuz, dürüst olmayan. Qara basmaq – Sayıklamak, hezeyan etmek. Qara basqur! – Lanet olsun! Qarangni körsetmeysen? – Neredesin, görünmüyorsun? Qara qilmaq – Karalamak. Qara yuqturmaq – Karaya bulaşmak; karalanmak. Qara künler – Kara günler. Qara seherde – Sabahın köründe.
qaraghoja
: Sığırgık. Qaraghoja uwisi – Sığırcık yuvası.
Qaraxaniler
: Karahanlılar.
Qaraxitay
: Karahıtay.
qarakézik
: t. Tifüs, lekeli humma.
qaraköl
: Astragan; astragan kürkü; karakül.
qaraküye
: bot. Şarbon.
Qaraqalpaq
: Karakalpak (bir Türk boyunun adı).
qaraqargha
: Kara karga.
qaraqchi
: Haydut, yol kesen. Déngiz qaraqchisi – Deniz haydutu.
qaraqchiliq
: Haydutluk, yol kesicilik. Qaraqchiliq qilmaq – Haydutluk yapmak.
qaraqoyuqluk
: İtişip kakışmak; izdiham.
qaraqumchaq
: Esmer, yağız.
qaraqurt
: zool. Kara kurt.
qaralmaq
: Bakılmak.
qaram
: Kaba, kibirli, mağrur, cüretli. Qaram yigit – Cüretli yiğit (delikanlı).
qaramalan
: Karışık.
qaramliq
: Kabalık, cesurluk, cüretkârlık.
qaramtu
: bk. qaramtul. Qaramtu kök – Koyu gök (mavi).
qaramtul
: Esmer.
qarangghu
: Karanlık. Tang qarangghusi – Sabahın körü. Tüm qarangghu – Büsbütün karanlık. Qarangghu chüshti – Karanlık oldu. Qarangghu qilmaq – Gölgelemek; karanlık yapmak. Qarangghu bazar – Karaborsa. Qarangghu bazar qilmaq – Karaborsa yapmak. Könglüm qarangghu bolup yürüptu – Canım sıkılmaktadır.
qarangghuchiliq
: Karanlık.
qarangghulanmaq
: Karanlık olmak.
qarangghulashmaq
: Karanlık olmak. Közüm qarangghulushup ketti – Başım döndü.
qarangghulatmaq
: (qarangghulimaq'tan) Karanlık yaptırmak.
qarangghulimaq
: Karanlık yapmak; gölge yapmak.
qarangghuluq
: Karanlık. Tün qarangghulughi – Gece karanlığı. Qarangghuluqta – Karanlıkta.
qaranmaq
: Bakınmak; durumunu yoklamak.
qarap
: Bakarak. Algha qarap – Öne bakarak; öne doğru.
qarar
: a. Karar. Bir qarargha kelmek – Karar almak. Qarar qilmaq – Karar vermek. Qarar chiqarmaq – Karar çıkarmak. Qarari yoq – Adem kararsız adam. Qarar tapmaq – Kesinleşmek.
qarargah
: a.f. tar. Karargah.
qararsiz
: a.u. Kararsız.
qararsizliq
: a.u. Kararsızlık.
qaras-qurus
: takl. Gıcırtı.
qarash
: Bakış, bakma. Bir qarashta – İlk bakışta. Köz qarash – Bakış açısı, görüş, açı.
qarashlik
: Ait, bağlı, mensup. U bizge qarashliq – O bize ait.
qarashmaq
: Bakışmak, birbirine bakmak.
qarashsiz
: Bakımsız. Qarashsiz qalghan bagh – Bakımsız bırakılmış bahçe.
qarashturmaq
: (qarashmaq'tan) Araştırmak, izlemek, aramak.
qarashturush
: Araştırma, izleme, arama.
Qarataghliq
: Karataglık (17. yüzyılda ortaya çıkmış, Doğu Türkistan'daki hocalar ekibinin adı: "Aqtaghliqlar" ve "Qarataghliklar" adını taşıyan bu iki ekip birbirine düşman olarak siyasi sahnede görülmüştür).
qaratquzmaq
: (qaratmaq'tan) Baktırmak.
qaratma
: Dolanım, dolaşım, deveran.
qaratmaq
: (qarimaq'tan) Baktırmak. Aghriqni qaratmaq – Hastayı baktırmak. Yerge qaratmaq – Utandırmak; yüzünü kızartmak.
qarayaghach
: Karaağaç.
qaraymaq
: Kararmak. Qash qarayghan – Çağda karanlık indiğinde, hava karardığında.
qaraytmaq
: (qaraymaq'tan) Karartmak.
qarayturmaq
: bk. qaraytmaq.
qarchigha
: Aladoğan.
qarchighay
: bk. qarchigha.
qarchuk
: Göz bebeği. Közning qarchughi – Göz bebeği.
qargha
: bk. qagha.
qarghash
: Lanetleme, beddua etme.
qarghatmaq
: (qarghimaq'tan II) İcbar, zorlama.
qarghay
: ağ. Aladoğan.
qarghu
: Karga.
qarghuyapilaq
: Baykuş.
qari
: a. din. Hafız.
qarichilan
: Koyu siyah.
qarichiraq
: Kandil.
qarichuq
: Göz bebeği. Qarichughidek saqlimaq – Göz bebeği gibi korumak.
qaridash
: Karalama.
qaridimaq
: bk. qarilimaq.
qarighanda
: Nispeten, göre. Ötken yilgha qarighanda – Geçen yıla nispeten. Élinghan xewerlerge qarighanda – Alınmış haberlere göre. Uning étishigha qarighanda – Onun söylediğine göre.
qarighay
: Çam (ağacı).
qarighayliq
: Çamlık. Qarighayliq janggal – Çam ormanı.
qarighayzar
: u.f. Çam ormanı.
qarighayzarliq
: u.f.u. Çam ormanlığı.
qarighu
: Kör, ama. Tughma qarighu – Doğuştan kör. Qarighu bolmaq – Kör olmak. Qarighu üchey – anat. apandis, körbarsak. Qarighu yapilak – zool. puhu kuşu. Qarighu téke – Kör ebe oyunu.
qarighucha
: Sığırcık, çekirge kuşu. Ala qarighucha – Alaca sığırcık.
qarighuchiliq
: Uning andaq-shundaqlargha qarighuchiligi yoq édi – Onun öylesi ve böylesine bakacak hali yoktu.
qarixana
: Kur'an kursu.
qariküreng
: Siyah-gri, kurşun rengi.
qariqash
: Kara kaş.
qariqat
: Siyah frenküzümü.
qariqatliq
: Siyah frenküzümlüğü.
qarilanmaq
: Karalanmak.
qarilash
: Karalama.
qarilatmaq
: (qarilimaq'tan) Karalatmak, siyahlatmak.
qariliq
: Karalık, siyahlık 2. Yas, müsibet, matem.
qarilimaq
: Karalamak.
qarilinish
: Karalanma.
qarim
: Devrik, yatık. Qarim yaqa – Devrik yaka; yatık yaka.
qarimaqliq
: Bakış hali, nazar hali.
qarimastin
: Bakmadan. Özige qarimastin – Kendine bakmadan. Héchnémige qarimastin – Hiçbir şeye bakmadan.
qarimu-qarshi
: Karşı, karşıt, çelişki.
qarimu-qarshiliq
: Karşıtlık, zıtlık, çelişki.
qarimuch
: Karabiber.
qarimuq
: bot. Karamuk (-ğu).
qarin
: Karın; bk. qérin. Qarning toqmu? – Karnın tok mu?
qarisan
: t. Şarbon.
qarita
: İlgi, atıf, yönelik, doğru. Manga qarita – Bana yönelik.
qaritaz
: Anka.
qaritilmaq
: Yönünü doğrultmak.
qaritip
: Doğru, yönlendirip, atıfta bulunarak. U manga qaritip éytti – O bana atıfta bulunarak söyledi. Yerge qaritip yatquzmaq – Yüzü koyun yatırmak.
qaritish
: Baktırma.
qariwetmek
: Kıvırmak, çevirmek, bükmek.
qariwétish
: Kıvırma, çevirme, bükme.
qariwul
: Karakol, nöbetçi.
qariwulxana
: u.f. Karakolhane.
qariwulluq
: Bekçilik. Qariwulluq qilmaq – Bekçilik yapmak.
qarishish
: Birbirine bakma.
qariyagh
: bk. qarimay.
qariyaghach
: Karağaç, karaağaç.
qariyish
: Karayma, siyahlanma. Yer qariyishqa bashlidi – Kar eriyip, yer açılmaya başladı.
qariyüz
: Karayüz, alçak herif, namussuz.
qariyüzlük
: Alçaklık, namussuzluk.
qarliq
: Karlı. Qarliq boran – Karlı fırtına.
Qarluq
: Karluk (bir Türk boyunun adı).
qarmaq
: Olta, çengel iğne. Qarmaq salmaq – Olta atmak. Qarmaqqa élinmaq – Oltaya yakalanmak; olta yemini kapmak.
qarmash
: Kapma, yapışma, yakalama.
qarmimaq
: Kapmak, yapışmak, yakalamak.
qarmughuch
: Dokunaçlar; duyarga.
qarmush
: bk. qarimuch.
qars-qurs
: takl. Gıcırdı.
qarsildash
: Gıcırdama, şaklama.
qarsildatmaq
: (qarsildimaq'tan) Gıcırdatmak, şaklatmak. Barmaqlarni qarsildatmaq – Parmakları şaklatmak.
qarsildimaq
: Gıcırdamak, şaklamak.
qarsilditish
: Gıcırdatma, şaklatma.
qarsuqan
: ağ. Devekuşu; bk. tögiqush.
qarshi
: Karşı. Qarshi tesir – Karşı etki. Qarshi zerbe – Karşı darbe. Qarshi hujum – Karşı hücum. Qarshi kélish – Karşı gelme. Qarshi qoymaq – Karşı koymak. Qarshi qoyush – Karşı koyuş. Qarshigha – Karşıya. Qarshi bolmaq – Karşı olmak. Bir-birige qarshi – Birbirine karşı. Qarshi turmaq – Karşı gelmek. Qarshi chiqmaq – Karşı çıkmak. Qarshi kelmek – Karşı gelmek. Qanungha qarshi – Kanuna karşı, kanuna aykırı. Qarshi heriket – Karşı hareket. Qarshi almaq – Karşılamak. Qarshi élish – Karşılama.
qarshida
: Karşıda.
qarshilash
: Karşılama.
qarshilashmaq
: Karşılaşmak.
qarshilashturmaq
: (qarshilashmaq'tan) Karşılaştırmak.
qarshilashturush
: Karşılaştırma.
qarshiliq
: Karşılık. Qarshiliqqa uchrimaq – Karşı tepkiye uğramak. Qarshiliq körsetmek – Direnmek, itiraz etmek. Qarshiliq qilmaq – Karşı koymak.
qarshiliqsiz
: Engelsiz, serbest, mâniasız.
qarshilimaq
: Karşılamak.
qarshilishish
: Karşılaşma.
qarshisida
: Karşısında.
qartiwaz
: Kumarbaz, kumarcı.
qarughi
: ağ. bk. qarighu.
qaruna
: ağ. bk. qorultaz.
qarushqu
: ağ. bk. böri.
qasi
: ağ. bk. qaysi.
qasiwal
: ağ. Maşa, kıskaç, pens.
qasqan
: Ağaç veya kamıştan yapılmış buhar kazanı; ağaçtan yapılmış buhar tenceresi.
qasnaq
: Yan, taraf, yön, cihet. Yolning ikki qasnighida – Yolun iki tarafında.
qasraq
: Kabuk (-ğu). Yilanning qasrighi – Yılanın kabuğu. Qasraq tashlimaq – Kabuk atmak.
qassap
: a. Kasap.
qassapchiliq
: Kasaplık.
qasu
: ağ. bk. qaysi.
qat-qat
: Katmer katmer.
qata
: ağ. Ökçe; bk. pashna.
qatang
: Sert, sertçe.
qatangghur
: Damarlı, kuru, sinirli 2. Sert, sertçe.
qatangghurluq
: Damarlılık, kuruluk, sinirlilik 2. Sertlik, kabalık.
qatangliq
: Sertlik. Qatangliq qilmaq – Sertlik etmek.
qatar-qatar
: Sıra sıra.
qatarlash
: Sıralama.
qatarlashmaq
: Sıraya girmek; sıraya geçmek.
qatarlashturmaq
: (qatarlashmaq'tan) Sıraya koymak; sıraya geçirmek.
qatarlashturush
: Sıraya koyma; sıraya geçirme.
qatarlik
: Gibi, yanısıra. Aqsu qatarliq jaylarda – Aksu gibi yerlerde.
qatarlimaq
: Sıralamak.
qatarlishish
: Sıraya geçme.
qatil
: a. Katil, öldüren.
qatillerche
: a.u. Katillerce, katiller gibi.
qatilliq
: a.u. Katillik. Katillik qilmaq – Katillik etmek.
qatirash
: Koşma; hızlı yürüme.
qatiratmaq
: (qatirimaq'tan) Koşturmak; hızlı yürütmek.
qatirimaq
: Koşmak, hızlı yürümek.
qatiritish
: Koşturma; hızlı yürütme.
qatqan
: Kurumuş, sertleşmiş, bayatlamış. Qatqan nan – Bayat ekmek.
qatlam
: Kat, tabaka. Üstki qatlanida – Üst katta.
qatlamliq
: Katmer katmer. Asasiy qatlamliq hökümet orunliri – Alt tabaka hükümet kurumlan.
qatlanma
: Katlanır; açılır kapanır. Qatlanma pichaq – Açılır kapanır bıçak.
qatlanmaq
: Üst üste gelmek; üst üste yığılmak.
qatlash
: Katlama, bükme.
qatlashmaq
: Üst üste olmak, bükülmek, kıvrılmak.
qatlatmaq
: (qatlimaq'tan) Katlatmak, büktürmek, kıvırtmak, üst üste koydurmak.
qatlima
: Kat, tabaka.
qatlimaq
: Katlamlak, bükmek, kıvırmak. Qeghezni ikkige qatlidim – Kağıdı ikiye katladım.
qatmal
: Durgun.
qatmallik
: Durgunluk.
qatmu-qat
: Üst üste.
qatnash
: Ulaşım. Tömür yol qatnishi – Demir yol ulaşımı. Qatnash yolliri – Ulaşım yollan. Méning bu ishke qatnishim yoq – Benim bu iş ile ilişkim yok.
qatnashchi
: İştirak eden, iştirakçi. Yighin qatnashchiliri – Toplantıya katılanlar.
qatnashquchi
: İştirakçi.
qatnashmaq
: Katılmak, iştirak etmek 2. Beraber katılmak.
qatnashturmaq
: (qatnashmaq'tan) Katıldırmak, iştirak ettirmek.
qatnashturulmaq
: Katıldırılmak; iştirak ettirilmek.
qatnimaq
: Ulaşmak. Poyizlar qatnap turudu – Aralıksız tren ulaşımı var.
qatnishish
: Katılma, iştirak etme.
qatrash
: Koşma, koşarak yürüme.
qattiq
: Katı, sert. Qattiq jisim – Sert cisim. Qattiq chariler – Sert çareler. Qatlik jaza – Sert ceza. Qattiq muamile – Sert muamele. Qattiq jeng – Şiddetli savaş. Qattiq talash – Şiddetli kavga. Qattiq heriket – Şiddetli hareket. Qattiq soghuq – Sert soğuk, ayaz. Qattiq uyqa – Derin uyku. Qattiq uxlaydu – Uykusu derin. Qattiq awaz – Sert ses. Qattiq awaz bilen – Sert bir sesle. Qattiq adem – 1) Sert adam 2) Cimri adam. Baghri qattiq – Bağrı taş. Qattiq elem – Acı öfke. Qattiq turush – Sebatkârlık, direşkenlik. Qattiq qolluq – 1) Serdik 2) Cimrilik. Qattiq turuwalmaq – Israr etmek, direnmek. Qattiq ketmek – Sertleşmek, ileri gitmek, aşın sertleşmek. Qattiq qattiq gep qilmang – Sert konuşmayın.
qattiq-quruq
: Kuru.
qattiqchiliq
: Qattikchiliq yillar – Ağır yıllar.
qattiqlashmaq
: Sertleşmek 2. Kurumak 3. Zorlaşmak.
qattiqliq
: Sertlik 2. Cimrilik 3. Yoksulluk, zorluk.
qattiqlishish
: Sertleşme 2. Kuruma 3. Zorlaşma.
qatun
: ağ. bk. xotun.
qaturmaq
: Dondurmak 2. Kurutmak 3. Sertleştirmek. Bash qaturmaq – Kafa çalıştırmak. Béshimni qaturma – Kafamı karıştırma; Zihnimi kurcalama.
qaturulmaq
: Dondurulmak 2. Kurutulmak 3. Sertleştirilmek.
qaturulush
: Dondurulma 2. Kurutulma 3. Sertleştirilme.
qaturush
: Dondurma 2. Kurutma 3. Sertleştirme.
qawaqxana
: r.f. Meyhane.
qawan
: Erkek domuz, yaban domuzu.
qawash
: Havlama, ürüme.
qawighan
: Kötü, kindar, öfke dolu. Qawighan isht – Kötü köpek.
qawimaq
: Havlamak, ürümek.
qawlanmaq
: Kuşatılmak.
qawlash
: Kuşatma.
qawlatmaq
: (qawlimaq'tan) Çevreletmek, kucaklatmak, kuşattırmak.
qawlimaq
: Kuşatmak.
qawsimaq
: bk. qapsimaq.
qawul
: a. 1. Uygun 2. Sakin, uslu 3. Sağlam, güçlü. Qawul at – Güçlü at.
qawulluq
: Uygunluk, usluluk, güçlülük.
qawun
: ağ. bk. qoghun.
qawushmaq
: Kavuşmak, görüşmek.
qawushturmaq
: (qawushmaq'tan) Kavuşturmak, teşekkül ettirmek.
qawushush
: Kavuşma, görüşme.
-qa
: Yön eki. Bashqa – Başa. Baqqa – Bağa. Qayaqqa? – Nereye?
qach-qach
: Toplu kaçış. Birdemde qach-qach bolup ketti – Bir anda toplu kaçış oluverdi.
qacha
: Mutfak takımı, kase, kutu, kap. Héjir qacha – Saksı, çorba kaseleri.
qacha-qomuch
: Mutfak takımı. Xumdanda pishurulghan qacha-qomuchlar – Kilden yapılmış mutfak takımları.
qacha-qomush
: bk. qacha-qomuch.
qacha-quda
: Küçük mutfak takımı 2. Kız alan ve kız veren karşılıklı dünür.
qacha-qudiliq
: Hem kız alan hem kız veren dünürlük.
qachaq
: Kaçak.
qachaqliq
: Kaçaklık.
qachan
: Ne zaman. Qachanla bolsa – Her zaman. Qachanla bolmisun – Her ne zaman. Qachandin béri? – Ne zamandan beri? U her qachan shundaq – O her zaman şöyle. Her qachan – Her zaman.
qachandur
: Ne zamandır.
qachanghiche
: Ne zamana kadar.
qachanqi
: Ne zamanki. Qachanqi xewer? – Ne zamanki haber?
qachi
: bk. qaycha.
qachilanmaq
: Doldurulmak, sandıklanmak, sarmalanmak.
qachilash
: Doldurma, ambalaj yapma, sandıklama, sarmalama.
qachilatmaq
: (qachilimaq'tan) Doldurtmak, ambalaj yaptırmak.
qachilimaq
: Doldurmak, ambalaj yapmak, sandıklamak, sarmalamak.
qachqaq
: bk. qachqun.
qachqaqliq
: bk. qachqunluq.
qachqun
: Kaçak, firarı.
qachqunchi
: bk. qachqun.
qachqunchiliq
: bk. qachqunluq.
qachqunluq
: Kaçma hali, firar hali.
qachmaq
: Kaçmak. Qéchip qutulmaq – Kaçıp kurtulmak. Qéchip ketmek – Kaçmak. Men ishtin qachmaymen – Ben işten kaçmam.
qachughu
: ağ. bk. qarchigha.
qagha
: Karga. Qara qagha – Kara karga.
qaghash
: bk. qarghash.
qaghdal
: Kurnaz, anasının gözü, cin.
qaghdalliq
: Kurnazlık.
qaghdalma
: bk. qaghdal.
qaghdalmiliq
: bk. qaghdalliq.
qaghi
: ağ. bk. kazhul.
qaghildatmaq
: (qaghildimaq'tan) Bağırtmak.
qaghildimaq
: Bağırmak.
qaghjiraq
: Kurumuş, kupkuru olmuş.
qaghjirash
: Kurup çatlama.
qaghjiratmaq
: (qaghjirimaq'tan) Kurutup çatlatmak.
qaghjirimaq
: Kurup çatlamak.
qaghjiritish
: Kurutup çatlatma.
qaxlanghan
: İste veya güneşte kurutulmuş.
qaxlanmaq
: Ateşte veya güneşte ısınmak; güneşlenmek, islenmek.
qaxlash
: İste kurutma, ateşte kurutma, güneşte kurutma.
qaxlatmaq
: (qaxlimaq'tan) İste kurutturmak; ateşte kurutturmak; güneşte kurutturmak.
qaxlimaq
: İste kurutmak, ateşte kurutmak, güneşte kurutmak.
qaxlinish
: Ateşte ısınma, islenme, güneşlenme.
qaxlitish
: İste kurutturma, ateşte kurutturma, güneşte kurutturma.
qaxwash
: Geveze, çenesi düşük.
qaxwashliq
: Gevezelik, çene düşüklüğü.
qaxshal
: Gevşek, dermansız, bitkin, yaşlanmış. Qaxshal bolmaq – Bitkin olmak, dermansız olmak.
qaxshash
: Zayıflama, ezilme, perişan olma, ağlama, hıçkırma, çok isteme, can atma.
qaxshatquch
: Yıkıcı, yok edici, tahripkar. Qaxshatquch zerbe – Yıkıcı darbe.
qaxshatmaq
: (qaxshimaq'tan) 1. Zayıflatmak 2. Ezmek, sarsmak 3. Ağlatmak, perişan etmek.
qaxshimaq
: Zayıflamak, ezilmek, perişan olmak, ağlamak, çok istemek, can atmak.
qaxshitish
: Zayıflatma 2. Ezme, sarsma 3. Ağlatma, perişan etme.
qash-qapaq
: Kaş ve göz kapağı. Qash-qapighingni türme – Suratını bozma.
qasha
: Duvar, tahta perde, çit.
qashadimaq
: Çitle çevirmek.
qashang
: Tembel, miskin, haylaz 2. İnatçı, harın. Qashang at – Harın at. 3. Kör, kesmez, küt. Qashang pichaq – Kör bıçak.
qashanglashmaq
: Körleşmek.
qashangliq
: Tembellik, haylazlık. 2. İnatçılık, harınlık 3. Körlük, kesmezlik, kütlük.
qasharish
: Körleşme, kesmeme, kütleşme.
qasharmaq
: Körleşmek, kesmemek, kütleşmek.
qashartish
: Körletme, kütletme.
qashartmaq
: (qasharmaq'tan) Körletmek, kütletmek.
qashirish
: bk. qasharish.
qashqa
: Benek, pul. Qashqa at – Benekli at, pullu at. Qara qashqa at – Siyah benekli at. Qashqa bash – Dazlak, cavlak.
qashqaldaq
: zool. Su tavuğu.
Qashqari
: Kaşgarlı.
qashqiwash
: Dazlak, cavlak. Qashqiwash bolup qalmaq – Dazlak olmak.
qashqoghlaq
: Porsuk (-ğu).
qashqunchi
: ağ. bk. qachqun.
qashlash
: Kaşıma.
qashlatmaq
: (qashlimaq'tan) Kaşıtmak.
qashlimaq
: Kaşımak.
qashlitish
: Kaşıtma.
qashshaq
: Pinti, pintilik.
qashshaqlashmaq
: Fakirleşmek, yoksullaşmak, fukara olmak.
qashshaqliq
: Cimrilik, hasislik 2. Kurnazlık.
qashtash
: Kaş taşı, süs taşı.
qashyar
: Kenar, sahil, kıyı, yaka.
qay
: Hangi. Qay terepke barisen? – Hangi tarafa gideceksin?
qayaqtin
: Nereden. Kayaqtindur? – Neredendir?
qayan
: ağ. Nereye. Qayan ketkinini bilmeymen – Nereye gittiğini bilmiyorum.
qayanda
: ağ. Nerede. Atam kayanda yürür? – Atam nerededir?
qayash
: Akraba, yakın akraba.
qayashlik
: Yakın akrabalık.
qaycha
: Makas, sındı.
qaychilash
: Makas ile kesme.
qaychilashmaq
: Makas ile kesişmek.
qaychilatmaq
: (qaychilimaq'tan) Makasla kestirmek.
qaychilimaq
: Makasla kesmek.
qayda
: ağ. bk. qeyerde.
qaydagh
: ağ. bk. qandaq.
qaydaq
: ağ. bk. qandaq.
qaydurmaq
: Döndürmek. Bash qaydurmaq – Baş döndürmek.
qaydurush
: Döndürme.
qayghu
: Kaygı, hasret, dert. Qayghu tartmaq – Kaygı çekmek. Qayghugha chökmek – Kaygıya dalmak.
qayghu-dert
: u.a. Kaygı ve dert.
qayghu-elem
: Kaygı ve elem.
qayghu-hesret
: u.a. Kaygı ve hasret.
qayghudash
: Hem kaygı; beraber kaygı çeken.
qayghulandurmaq
: (qayghulanmaq'tan) Kaygılandırmak.
qayghulanmaq
: Kaygılanmak.
qayghuluq
: Kaygılı. Qayghuluq xewer – Kaygılı haber.
qayghurmaq
: bk. qayghulanmaq.
qayghurtmaq
: (qayghurmaq'tan) Kaygı çektirmek; kaygısını çektirmek.
qayghurush
: Kaygılanma.
qayghusiz
: Kaygısız.
qayghusizlik
: Kaygısızlık.
qayil
: a. Qayil bolmaq – Boyun eğmek, kabul etmek, razı olmak.
qayirmaq
: Geri vermek, iade etmek, geri göndermek. 2. Döndürmek, çevirmek.
qaylash
: ağ. bk. qarash.
qaymaqlik
: Kaymaklı.
qaymuq
: Girdap, su çevrisi.
qaymuqmaq
: Şaşırmak, azmak, yolu şaşırmak, dönüp dolaşmak.
qaymuqturmaq
: (qaymuqmaq'tan) Zihnini karıştırmak; masal yutturmak.
qaymuqush
: Şaşırma, azma, yolu şaşırma, dönüp dolaşma.
qaynaq
: Kaynamış 2. Sıcak.
qaynam
: Girdap, su çevrisi. Adem qaynimi – Kalabalık, insan denizi.
qaynash
: Kaynama.
qaynashmaq
: Kaynaşmak, içiçe olmak.
qaynatmaq
: (qaynimaq'tan) Kaynatmak.
qaynatturmaq
: (qaynatmaq'tan) Kaynattırmak.
qaynatturush
: Kaynattırma.
qaynighan
: Kaynamış.
qaynimaq
: Kaynamak. Qaynap ketmek – 1) Kaynamak 2) Coşmak.
qayraq
: Bileği.
qayraqchi
: Bileyici.
qayratmaq
: (qayrimaq'tan II) Biletmek, keskinleştirtmek.
qayrilish
: Dönme, çevrilme, dönülme.
qayrilmaq
: Dönmek, çevrilmek, dönülmek. Kün gherpke qayrildi – Güneş batıya döndü. U qayrilip qaridi – O dönüp baktı.
qayrima
: Qayrima yaka – Devrik yaka.
qayriwalmaq
: Açmak, doğrultmak, bir yana çekmek.
qayrish
: Geri verme, iade etme, geri gönderme 2. Döndürme, çevirme.
qaysi
: Hangisi. Qaysi waxitta? – Ne zaman? Qaysi küni? – Hangi günü?
qaysibir
: Bazı bir. Qaysibirliri – Bazı birleri. Qaysi-qaysiliri – Bazı birleri.
qayta
: Tekrar, yine. Qayta ishqa bashlidi – Tekrar işe başladı. Qayta uyushturmaq – Tekrar toplamak; tekrar tesis etmek. Qayta basmaq – Tekrar basmak. Kayta teyyarlimaq – Tekrar hazırlamak. Qayta bashtin – Tekrar baştan. Qayta awaz bermek – Tekrar oy vermek.
qayta-kaytilap
: Tekrar tekrar.
qayta-qayta
: Tekrar tekrar. Qayta-qayta oylimaq – Tekrar tekrar düşünmek.
qaytarma
: İkinci defa, tekrar, geri çevirme. Qaytarma zerbe – Tekrar darbe. Qaytarma hujum – Geri çevirme hücumu.
qaytarmaq
: Geri çevirmek, döndürmek; bk. qayturmaq.
qaytidin
: Başkadan. Qaytidin ishlimek – Başkadan işlemek. Qaytidin bashlimaq – Başkadan başlamak. Qaytidin oqumaq – Başkadan okumak. Qaytidin imtihan qilish – Başkadan sınav yapma. Qaytidin bahalimaq – Başkadan değerlendirmek. Qaytidin teshkil etmek – Başkadan tesis etmek. Qaytidin yasimaq – Başkadan yapmak.
qaytilanmaq
: Tekrarlanmak.
qaytiwashtin
: bk. qaytidin.
qaytish
: Dönme, geri dönme. Arqigha qaytish – Geri dönme.
qaytquzmaq
: (qaytmaq'tan) Geri çevirmek, döndürmek.
qaytmaq
: Dönmek, geri dönmek, caymak. Qaytip kelmek – Geri dönmek. Su qaytti – Su alçaldı. Könglüm qaytti – Gönlüm kırıldı. Heqiqetke qaytmaq – Gerçeğe dönmek; gerçeği kabul etmek. Étilghan oq qaytip kelmes – Yaydan çıkan ok geri dönmez. Pikirdin qaytmaq – Fikirden caymak. Sözdin qaytmaq – Sözden caymak. Dunyadin qaytmaq – Ölmek, vefat etmek.
qaytmas
: Dönmez, caymaz, gerilemez. Sözidin qaytmas adem – Sözünden caymaz adam.
qaytmasliq
: Caymazlık, dönmezlik.
qayturma
: Dönüş, geri çevirme.
qayturmaq
: Geri çevirmek, döndürmek. Qayturup bermek – Geri vermek. Qayturup almaq – Geri almak. Düshmenning hujumini qayturmaq – Düşmanın hücumunu geri çevirmek. Gep qayturmaq – İtiraz etmek.
qayturulmaq
: Döndürülmek, geri çevrilmek.
qayturuwetmek
: Geri çevirmek.
qayturuwétish
: Geri çevirme.
qayturush
: Geri çevirme, döndürme.
qaza
: a. Kaza. Qazagha uchrimaq – Kazaya uğramak. Qaza bolmaq – Ölmek. Qaza tapmaq veya qaza qilmaq – Ölmek.
Qazaq
: Kazak (bir Türk boyunun adı).
qazan
: Kazan. Qazangha néme salsang, chömüshkimu shu chiqidu – d. Kazana ne koysan, kepçeye de şu çıkar. Ash qazan – Mide.
qazan-ayaq-qushuq
: Mutfak takımları.
qazan-chömüsh
: Kazan ve kepçe.
qazan-qomush
: Mutfak takımı.
qazanche
: u.f. Tencere.
qazanchi
: Kazan ustası.
qazanmaq
: Kazanmak. Awroy qazanmaq – Ün kazanmak. Ghelibe qazanmaq – Yenmek, galip olmak.
qazdurmaq
: (qazmaq'tan) Kazdırmak.
qazdurush
: Kazdırma.
qazi
: Kadı, şeyhülislam, yargıç, hakim.
qazihana
: tar. Mahkeme, şeyhülislam binası.
qazinish
: Kazanma.
qazmaq
: Kazmak.
qaznaq
: Kiler.
qebih
: a. Çirkin, adi, iğrenç, alçak.
qebihlik
: a.u. Çirkinlik, alçaklık, iğrençlik, adilik.
qebile
: a. Kabile.
qebiliwiy
: a. Kabilevî, kabileye ait.
qebilichilik
: a.u. Kabilecilik.
qebre
: a. Kabir, mezar.
qebristan
: Mezar.
qed
: a. Boy, duruş. Qed kötermek – Doğrulmak, düzelmek.
qeddi-qamet
: a. Boy, vücut. Qeddi-qamiti kélishken – Vücutça güzel (yakışıklı).
qedeh
: a. Kadeh. Qedeh kötermek – Kadeh kaldırmak.
qedehche
: a.f. Küçük kadeh.
qedem
: a. Kadem, adım. Qedem basmaq – Adım atmak; ayak basmak.
qedemlimek
: Adımlamak.
qedemmu-qedem
: Adım adım.
qeder
: a. Kadar. Mektepke qeder – Okula kadar. Mümkin qeder – Mümkün olduğu kadar. Shu qeder chirayliq – O kadar güzel. Bilginim qeder – Bildiğim kadar.
qedimki
: a.u. Kadimki, eski.
qedir
: a. Kadir. Qedrige yetmek – Değerini bilmek.
qedir-qimmet
: a. Kadir ve kıymet.
qedirawal
: a. Normal, fena değil, şöyle böyle.
qedirdan
: a.f. Kadirdan, kadirşinas.
qedirdanliq
: a.f.u. Kadirdanlık, kadirşinaslık.
qedirlik
: a.u. Değerli.
qedirlimek
: a.u. Değer vermek.
qedirsiz
: a.u. Değersiz.
qedirsizlik
: a.u. Değersizlik.
qeghez
: Kağıt. Qeghez pul – Kağıt para.
qeghezwaz
: u.f. Kırtasiyecilik yapan kimse; kırtasiyeci.
qeghezwazliq
: u.f.u. Kırtasiyecilik.
qeghish
: Kapris.
qeghishlik
: Kaprisli.
qeher
: a. bk. qehr.
qehet
: a. 1. Kıtlık, verimsizlik 2. Açlık 3. Yoksulluk, sıkıntı.
qehetchilik
: a.u. 1. Kuraklık 2. Açlık 3. Yoksulluk, sıkıntı.
qehr
: a. Hiddet, öfke, gazap, kızgınlık. Qehri yaman – Hiddetli.
qehriman
: a.f. Kahraman. Qehriman sheher – Kahraman şehir.
qehrimanane
: a.f. Kahramanane, kahramanca.
qehrimanlarche
: a.f.u. Kahramanane, yiğitçe.
qehrimanliq
: a.f.u. Kahramanlık.
qehrlenmek
: a.u. Kızmak, öfkelenmek, hiddetlenmek.
qehrlik
: a.u. Hiddetli, öfkeli, kızgın.
qehwe
: a. Kahve.
qehwexana
: a.f. Kahvehane.
qeqech
: Yara kabuğu. Qeqech baghlimaq – Yaranın kabuklanması.
qeqich
: Koşum, at takımı.
qelb
: a. Kalp, yürek. Chin qelbimdin tebrikleymen – Çandan kutlarım.
qele
: Kale; şehir.
qelem
: a. Kalem. Qelem qashliq – Kalem kaşlı.
qelemche
: Filiz, şürgün. Üzüm qelemchisi – Üzüm filizi.
qelemdan
: a.f. Kalemlik, kalem kutusu.
qelemqash
: Kalem kaş.
qelempur
: Biber 2. Karanfil.
qelemsap
: a. Sap (-pı), kabza, kulp, kalem.
qelemtirash
: a.u. Açılıp kapanan bıçak.
qelender
: f. 1. Çileci 2. Dilenci.
qelenderchilik
: f.u. 1. Çilecilik 2. Dilencilik.
qelenderlik
: f.u. bk. qelenderchilik.
qeley
: Kalay 2. Sac, teneke.
qeleychi
: Tenekeci.
qeleychilik
: Tenekecilik.
qeleylesh
: Lehimleme.
qeleyletmek
: (qeleylimek'ten) Lehimletmek; teneke ile kapattırmak.
qeleylimek
: Lehimlemek.
qelqe
: Tül. Qelqe yaghliq – Tül örtü.
qellapliq
: a.u. Aldatma, iğfal, hile. Qellapliq qilmaq – İğfal etmek.
qemer
: a. kit. 1. Ay 2. Kamer (kadın adı).
qen
: a. bk. qent.
qendalet
: a. Şekerleme, pasta.
qendaletchi
: a.u. Pastacı.
qendek
: a.u. Şekerli kayısı kakı.
qendil
: a. Avize.
qent
: a. Şeker. Chaqmaq kent – Kesme şeker. Qent qizilchisi – Şeker pancarı. Qenttek – Şeker gibi.
qentdan
: a.f. Şekerlik.
qentdil
: bk. qentdan.
qentlik
: a.u. Şekerli. Qentlik chay – Şekerli çay.
qentlimek
: a.u. Şekerlemek.
qepez
: a. Kafes.
qepezchi
: a.u. Kafes ustası, kafesçi.
qerel
: Müddet, süre.
qerelsiz
: Süresiz.
qerelsizlik
: Süresizlik.
qeriz
: a. bk. qerz.
qerz
: a. Borç. Qerzge almaq – Borçlanarak almak.
qerzdar
: a.f. Borçlu. Qerzdarmen – Borçluyum.
qerzdarliq
: a.f.u. Borçluluk. Qerzge bermek – Ödünç vermek. Qerzim bar – Borcum var.
qesem
: a. Yemin. Qesem ichmek – Yemin etmek.
qesemxor
: a.f. Yemin etme yolu ile çıkar arayan kimse.
qesemxorluq
: a.f.u. Yemin etme yolu ile çıkar aramak.
qesemyad
: a.f. Ant, yemin. Qesemyad qilmaq – Yemin etmek.
qeside
: a. Kaside.
qesr
: tar. Saray, hükümdar sarayı.
qest
: a. Kasıt. Qest qilmaq – Kastetmek.
qesten
: a. Kasıtlı olarak.
qesten'ge
: a.u. bk. qesten.
qestleshmek
: a.u. Birbirine düşman olmak; arası acık olmak.
qestlik
: a.u. Kasıtlı. Qestlik bilen – Kasıtlı halde.
qestlimek
: a.u. Kastetmek.
qet'iy
: Kesin. Qet'iy rewishte – Kesin halde. Qet'iy köpchilik – Ezici çoğunluk.
qet'iyen
: a. Kesinlikle.
qet'iyet
: a. Kesinlik, sabit, kararlı.
qet'iyetsiz
: a.u. Kararsız.duruksun.
qet'iyetsizlik
: Kararsızlık, duruksunluk.
qet'iylik
: a.u. Keçilik, kararlılık.
qetre
: a. kit. Damla.
qetre-qetre
: a. Damla damla.
qewet
: Kat, tabaka 2. Çok, fazla. Qewet soghuq – Çok soğuk.
qewet-qewet
: Kat kat; tabaka tabaka.
qewetlen'gen
: Kat kat olmuş 2. İkinci defa.
qewetlesh
: Kat kat yapma; üstüste koyma.
qewetlik
: Kadı. On qewetlik – On katlı. Köp qewetlik – Çok katlı.
qewetlimek
: Kat kat yapmak; üstüste koymak.
qewetmu-qewet
: Kat kat, üstüste.
qewir
: a. bk. qebre.
qewre
: a. Mezar; bk. qebre.
qewristan
: a.f. Mezarlık; bk. qebristan.
qews
: a. 1. Gökkuşağı 2. astr. Yay.
qewziyet
: kit. t. Beklik, kabız.
qeyerde
: Nerede. Qeyerde bolsa shu yerde – Her yerde.
qeyerdin
: Nereden. Qeyerdin keldingiz? – Nereden geldiniz? Qeyerdindur – Neredendir.
qeyerge
: Nereye. Qeyergidur – Nereyedir.
qeyerlik
: Nereli. U özi qeyerlik? – O kendisi nereli?
qeyser
: İnatçı, direngen, harın 2. Sebatkar, ısrarlı.
qeyserlik
: Direngenlik, harınlık 2. Sebatkarlık.
qeyt
: a. Kayıt. Qeyt qilmaq – İşaret koymak, kaydetmek.
qeytsiz
: a.u. Kayıtsız, işaretsiz.
qéchi
: Hardal.
qéchish
: Kaçış, kaçma.
qéchishmaq
: Beraber kaçmak.
qédim
: a. Kadim, eski. Qédim zamanlarda – Eski zamanlarda.
qédimdin
: a.u. Eskiden.
qédimqi
: a.u. Kadim, eski. Qédimqi zaman – Eski zaman.
qéqas
: Bağırma, bağırtı, çığlık, yüksek ses. Qéqas salmaq – Bağırmak, çığlık atmak.
qéqilish
: Kakılma, çakılma, itilme, dışlanma.
qéqilmaq
: Kakılmak, çakılmak, itilmek, dışlanmak.
qéqinish
: Silkelenme; silkerek üstündeki tozunu çıkarma.
qéqinmaq
: Silkelenmek; silkerek üstündeki tozunu çıkarmak.
qéqir
: Tuzlak arazi.
qéqirangliq
: Tuzlak arazi. Qéqirangliq jay – Tuzlak arazi.
qéqiwalmaq
: Biraz içkili olmak; biraz içmek.
qéqiwetmek
: Çakmak, kakmak,silkelemek, itmek, dışlamak.
qéqiwélish
: Biraz içkili olma; biraz içme.
qéqiwétish
: Çakma, kakma, silkeleme, itme, dışlama.
qéqish
: Kakma, çakma, itme, dövme, silkeleme.
qéqishish
: Beraber kakma, beraber çakma, beraber silkeleme.
qéqishmaq
: Beraber kakmak, beraber çakmak, beraber silkelemek.
qéqishturmaq
: (qéqishmaq'tan) Silkerek çıkarmak. Bar-yoqini qéqishturup berdim – Hiçbir şey bırakmadan hepsini verdim.
qéqishturush
: Silkerek çıkarma.
qélin
: Kalın. Qélin kitap – Kalın kitap. 2. Yoğun 3. Yığın 4. Sıkı, koyu.
qélinlash
: Kalınlama, şişme 2. Sıklaşma, yoğunlaşma.
qélinlashmaq
: Kalınlaşmak, şişmek 2. Sıklaşmak, yoğunlaşmak.
qélinlatmaq
: (qélinlimaq'tan) Kalınlatmak.
qélinliq
: Kalınlık 2. Sıklık, yoğunluk.
qélinlimaq
: bk. qélinlashmaq.
qélip
: Kalıp. Bir qélipta – Bir şekilde; aynı halde.
qélipbaz
: Şekilci, formalist.
qélipbazliq
: Şekilcilik, formalistlik.
qélipchi
: Dökümcü, kalıpçı, kalıp yapan usta.
qélipchiliq
: Kalıplama, dökme eylemi.
qéliplash
: Kalıplama, dökme.
qéliplimaq
: Kalıplamak, dökmek.
qélish
: Kalma.
qélishish
: bk. qélishmaq.
qélishmaq
: Umu qélishmaydu – O da eksik değil.
qéniq
: Koyu. Qéniq qizil – Koyu kızıl. Qéniq chay – Demli çay.
qéniqarliq
: Doyurucu, tatmin edilir. Qéniqarliq jawap – Tatmin edilir cevap.
qénish
: Kanma. Sugha qénish – Suya kanma.
qénishmaq
: Beraber kanmak.
qépqalghan
: Kalmış.
qéri
: Yaşlı.
qéri-chüri
: Yaşlılar.
qéri-yash
: Yaşlı ve genç.
qériq
: Acı, eksi.
qériqiz
: bot. Dulavratotu.
qériliq
: Yaşlılık.
qérimaq
: Yaşlanmak. Qérip qalmaq – Yaşlanmak. Qérip ketmek – Yaşlanmak. Qérighanda at tézigi altun körünüdu – d. Yaşlılıkta at tezeği altın görünür.
qérin
: Karın. Üchey-qérin – Barsak ve karın.
qérinche
: anat. Mide.
qérindashchiliq
: bk. qérindashliq.
qérindashliq
: Kardeşlik. Qan qérindashliq – Kan kardeşlik. Qérindashliq munasiwetler – Kardeşlik münasebetler. Qérindashliq yardem – Kardeşçe yardım.
qérish
: Yaşlanma.
qérishish
: İnat etme; aksilik yapma.
qérishquchi
: İnatçı, harın, aksi.
qérishmaq
: İnat etmek; aksilik yapmak.
qéritish
: Yaşlandırma.
qéritmaq
: Yaşlandırmak.
qéshida
: Yanında. Öyning qéshida – Evin yanında. Qéshimizda – Yanımızda. Méning qéshimda – Benim yanımda. Qéshimda yoq – Yanımda yok.
qéshidin
: Yanından.
qéshigha
: Yanına. Uning qéshigha keldim – Onun yanma geldim. Qéshinggha al – Yanına al.
qéta
: ağ. bk. qéza.
qétighliq
: Koşulmuş, takılmış. Harwugha qétighliq turghan xéchir – Arabaya koşulmuş katır.
qétiq
: Yoğurt.
qétiqchi
: Yoğurtçu, yoğurt satan.
qétilish
: Katılma.
qétim
: Defa, kere. Bu qétim – Bu defa. Birinchi qétim – İlk defa.
qétimlash
: Tekrarlama, hisseleme.
qétin-qat
: Tekrar.
qétishturmaq
: Karıştırmak.
qétishturush
: Karıştırma.
qéydash
: ağ. bk. öpkilesh.
qéyiq
: Kayık.
qéyiqche
: Küçük kayık.
qéyiqchi
: Kayıkçı.
qéyiqchiliq
: Kayıkçılık, gemicilik.
qéyin-buyan
: ağ. dünür; bk. quda.
qéyinliq
: Kayınlık, kayın ormanlığı.
qéyinzar
: u.f. Kayın ormanı; kayınlık.
qéyinzarliq
: u.f.u. Kayın ormanlığı, kayınlık.
qéyishchi
: Kayışçı, kayış zanaatçısı.
qéymaq
: Dönmek. Béshim qéyip turuptu – Başım dönüyor.
qéynagha
: Eşinin ağabeyi.
qéynana
: Kaynana.
qéynata
: Kaynata, kayın peder.
qéynini
: Eşinin küçük erkek kardeşi.
qéza
: Atın kaburga yağı 2. Atın kaburgasından yapılmış sucuk.
qézichi
: Sucukçu; sucuk yapan veya sucuk satan.
qézichiliq
: Sucukçuluk; sucuk satma veya sucuk yapma hali.
qézilish
: Kazılma, kazılış.
qézilma
: Yer altından çıkarılan şeyler; madenler. Qézilma bayliqliri – Madenler.
qézilmaq
: Kazılmak.
qéziwalmaq
: Kazıp çıkarmak; kazmak.
qéziwélish
: Kazıp çıkarma; kazma.
qézish
: Kazma. Kömür qézish ishliri – Kömür madeni işleri.
qézitish
: Kazdırma, açtırma.
qézitmaq
: (qazmaq'tan) Kazdırmak, açtırmak, kazıp çıkartmak.
qible
: a. Batı, kıble.
qibliname
: a.f. Pusula.
qicha
: bot. Kenevir. Qicha urughi – Kenevir tohumu. Qicha yéghi – Kenevir yağı.
qicharmaq
: bk. qichqarmaq.
qichartish
: Çağırtma.
qichartmaq
: (qicharmaq'tan) Çağırtmak.
qichighlash
: Gıdıklama.
qichighlashmaq
: Gıdıklaşmak.
qichighlimaq
: Gıdıklamak.
qichighlishish
: Gıdıklaşma.
qichixlash
: bk. ghidighlash.
qichiq
: Gıdıklanma.
qichirish
: ağ. bk. chaqirish.
qichishish
: Kaşınma, kaşıma.
qichishqaq
: Uyuz.
qichishmaq
: Kaşınmak, kaşımak.
qichishturmaq
: (qichishmaq'tan) Kaşındırmak.
qichishturush
: Kaşındırma.
qichqarmaq
: Çağırmak, davet etmek.
qichqartish
: Çağırtma.
qichqartquzmaq
: (qichqartmaq'tan) Çağırttırmak.
qichqartquzush
: Çağırttırma.
qichqartmaq
: (qichqarmaq'tan) Çağırtmak.
qichqazmaq
: ağ. bk. qichqarmaq.
qichqirilmighan
: Çağırılmamış; davet edilmemiş. Qichqirilmighan méhman – d. davet edilmemiş misafir.
qichqiriwalmaq
: Çağırmak, davet etmek.
qichqiriwélish
: Çağırma, davet etme.
qichqirish
: Çağırma, davet etme.
qichqirishmaq
: Bağırışmak, beraber seslenmek. 2. Karşılıklı çağırmak, karşılıklı davet etmek.
qichqirmaq
: Çağırmak, davet etmek, seslenmek.
qichqirtish
: Çağırtma.
qichqirtmaq
: bk. chaqirtmaq.
qichqirturmaq
: bk. qichqirtmaq.
qichqirturush
: Çağırtma.
qidam
: Bükülü, bükük, eğri, iğri büğrü. Qidam keke – Eğri ağaçla saplanmış bir çeşit balta.
qidiq
: bk. qitiq ve ghidiq.
qidirmichi
: Arayan, gezgin, gezginci.
qigh
: Gübre. Qigh tökmek – Gübrelemek. Qoy qighi – Koyun gübresi (koyun tezeği).
qighdash
: Gübreleme.
qighdimaq
: Gübrelemek.
qighlash
: bk. qighdash.
qighliq
: Tezeklik, gübrelik, gübrenin bulunduğu yer.
qighlimaq
: Gübrelemek.
qix
: ağ. bk. qiriq.
qiqas
: Yaygara, gürültü. Qiqas salmaq – Yaygara koparmak.
qil
: Kıl. U qilning üstide turuptu – Onun durumu tehlikeli. Ular bizdin qilche payda körmeydu – Onlar bizden zerre kadar fayda görmez. Qil tamaq – t. boğaz kanseri.
qilbiname
: a.f. ağ. bk. qibliname.
qilwe
: a. bk. qible.
qilchaq
: Kaba yünlü koyun.
qilchang
: Kıllı.
qilchiq
: Tüy, ince kıl.
qilchiliq
: Zerre kadar. Qilchiliq heq almastin – Zerre kadar hak almadan.
qildiriq
: ağ. bk. qiltiriq.
qildurmaq
: (qilmaq'tan) Yaptırmak.
qildurush
: Yaptırma.
qilghuzmaq
: (qilmaq'tan); bk. qildurmaq.
qilghuzush
: bk. qildurush.
qilich
: Kılıç. Qilich qini – Kılıç kılıfı.
qilichbagh
: Kılıç kemeri.
qilichlashmaq
: Kılıçla dövüşmek.
qilichliq
: Kılıçlı, silahlı.
qilichlishish
: Kılıçla dövüşme.
qilichwaz
: u.f. Silahşor, silahtar.
qilichwazliq
: u.f.u. Silahşorluk, silahtarlık.
qiliksizliq
: Kötü alışkanlık, kötü huyluluk.
qiliq
: Kılık: 1. Delme, açma, yapma 2. Tarz, itiyat, tavır. Qilighi yaman adem – Kılıksız adam.
qiliqlanmaq
: Kendini beğendirmeye çalışmak; cilvelenmek, nazlanmak.
qiliqlinish
: Kendini beğendirmeye çalışma; cilvelenme, nazlanma.
qiliqsiz
: Kılıksız, kötü alışkanlığı olan, tavırı kötü, tutumu kötü.
qilinish
: İşlenme, yapılma.
qilinmaq
: İşlenmek, yapılmak.
qilish
: Yapma.
qilishish
: Beraber yapma.
qilishmaq
: Beraber yapmak; yardımlaşmak.
qilqal
: a. 1. Gevezelik, dedikodu 2. Tartışma, münakaşa.
qilquruq
: Aralıksız, fasılasız, durmadan.
qilmaq
: Yapmak, etmek, kılmak. Ow qilmaq – Avlanmak. Söz qilmaq – Söylemek.
qilmish
: Suç, kabahat, cinayet.
qilmishliq
: Şerir, kötülükçü, cani.
qiltamaq
: t. Boğaz kanseri.
qiltiraq
: bot. Kılçık.
qiltiriq
: Kılçık. Qara qiltiriq bughday – Siyah kılçıklı buğday (buğdayın bir türü).
qiltiriqliq
: Kılçıklı. Qiltiriqliq béliq – Kılçıklı balık.
qiltiyek
: ağ. bk. qiltiriq.
qilutus
: Aladoğan.
qilyash
: bot. Dereotu.
qimar
: f. Kumar. Qimar oynimaq – Kumar oynamak.
qimarwaz
: f. Kumarbaz.
qimarwazliq
: f.u. Kumarbazlık.
qimil
: Hareket, kımıldama.
qimildash
: Kımıldama.
qimildatmaq
: (qimildimaq'tan) Kımıldatmak.
qimildimaq
: bk. qimirlimaq.
qimilditish
: Kımıldatma.
qimir
: Qimir etmek – Kımıldamak.
qimir-qimir
: Qimir-qimir qilmaq – Kımıldamak.
qimirlash
: Kımıldama.
qimirlatmaq
: (qimirlimaq'tan) Kımıldatmak.
qimirlimaq
: Kımıldamak.
qimirlimas
: Kımıldamaz, sabit.
qimirlimasliq
: Kımıldamazlık, sabitlik.
qimirlitish
: Kımıldatma.
qimiz
: Kımız (kısrak sütünden yapılmış içki).
qimmet
: a. Paha, pahalı. Qimmet bahaliq – Pahalı fiyat. Qimmet bermek – Değer biçmek, kıymet biçmek. Qimmitini yoqatmaq – Değerini kaybetmek.
qimmetchilik
: a.u. Pahalılık.
qimmetlenmek
: a.u. Pahalılanmak.
qimmetlesh
: a.u. Pahalılanma.
qimmetleshmek
: a.u. Pahalılanmak.
qimmetleshtürmek
: a.u. (qimmetleshmek'ten) Pahalılaştırmak, fiyatı yükseltmek.
qimmetleshtürüsh
: a.u. Pahalılaştırma.
qimmetletmek
: (qimmetlimek'ten) Pahalılatmak; fiyatı yükseltmek.
qimmetlik
: Pahalı, değerli. Qimmetligim – Değerlim.
qimmetlimek
: a.u. Pahalılanmak.
qimmetlitiwetmek
: a.u. Pahalılaştırıvermek; fiyatları yükseltivermek.
qin
: Kılıf. U qilichni qinigha saldi – O kılıcı kılıfına koydu.
qinalmaq
: Istırap çekmek, işkence görmek.
qinash
: bk. qinimaq.
qingghaymaq
: Eğilmek, düzlüğünü yitirmek, yana eğilmek.
qingghaytish
: Eğildirme.
qingghaytmaq
: (qingghaymaq'tan) Eğildirmek.
qingghir
: Eğri, eğri büğrü, çarpık.
qingghir-qiyshiq
: Eğri büğrü, çarpık.
qingghiriq
: Düz olmayan, pürüzlü.
qingghirlashmaq
: Eğilmek; eğri büğrü hale gelmek; çarpık hale gelmek.
qingghirliq
: Eğrilik, çarpıklık.
qingghirlishish
: Eğilme, eğri büğrü hale gelme; çarpık hale gelme.
qingghiyish
: Eğilme, düzlüğünü yitirme, yana eğilme.
qingngiraq
: ağ. bk. qingraq.
qinimaq
: Su qinimaq – Suyu salıvermek; suyu bırakmak.
Qipchaq
: Kıpçak (kuzeydeki Türk boyu).
qir
: Sınır, hudut 2. Yamaç 3. Bozkır, kır.
qiraet
: a. Kıraat, okuma.
qiraetxana
: a.f. Kıraathane.
qiraw
: bk. qiro.
qirchangghu
: Lagar beygir 2. Uyuz, kel hastalığı.
qirchangghuluq
: Uyuzluk, uyuz olma hali, kel hastalığı.
qirchilma
: Ezilmiş, yılgın, sindirilmiş.
qirdurmaq
: (qirmaq'tan) Kazdırmak, kestirmek.
qirdurush
: Kazdırma, kestirme.
qirgha
: Rende, mutfak rendesi.
qirghaq
: Kenar, kıyı.
qirghawul
: zool. Sülün.
qirghin
: Katliam, kınm.
qirghinchiliq
: bk. qirghin.
qirghinliq
: Katliam ve yağma.
Qirghiz
: Kırgız. Qirghiz xelqi – Kırgız halkı.
qirghu
: Kazağı.
qirghuch
: Kazağı.
qirghuchi
: Avcı uçağı.
qirghul
: bk. qirghawul.
qirghuy
: Aladoğan.
qirghuzmaq
: (qirmaq'tan) 1. Kazdırmak, kestirmek. 2. Kırdırmak, yok ettirmek, öldürtmek.
qirghuzush
: Kazdırma, kestirme 2. Kırdırma, yok ettirme, öldürtme.
qiriq
: Kırk. Qirqini bermek – Ölümünün kırkıncı günü yemek ile yad etmek.
qiriqinchi
: Kırkıncı (40).
qirilmaq
: Traş edilmek, kazılmak. 2. İmha edilmek.
qirindi
: Yonga 2. Kazıntı.
qirinish
: Traşlanma.
qirinmaq
: Traşlanmak.
qirip-chépish
: Toptan imha, toptan yok etme.
qiriwalmaq
: Kazımak.
qiriwetmek
: Kazımak 2. Toptan imha etmek.
qiriwélish
: Kazıma.
qiriwétish
: Kazıma 2. Toptan imha etme.
qirish
: Kazıma, kesme 2. Traş etme.
qirqayaq
: zool. Kırkayak.
qirqiq
: Kesilme, budanma.
qirqiqliq
: Kırpık saçlı, kesilmiş, budanmış.
qirqilish
: Kesilme, budanma.
qirqilmaq
: Kesilmek, budanmak.
qirqimaq
: Kesmek, budamak.
qirqish
: Kesme, budama.
qirqishish
: Beraber kesme, beraber kazma.
qirqishmaq
: Beraber kesmek, kesişmek, beraber kazmak, kazışmak.
qirqitish
: Kestirme, kazdırma.
qirqitquzmaq
: (qirqimaq'tan) Kestirmek, kazdırmak.
qirqitquzush
: Kestirme, kazdırma.
qirqitmaq
: bk. qirqturmaq.
qirqqulaq
: bot. Eğreltiotu.
qirqturmaq
: Kestirmek, kazdırmak.
qirqturush
: Kestirme, kazdırma.
qirlanghan
: Yontulmuş, biçilmiş, oyulmuş, tıraş edilmiş.
qirlash
: Yonutma, biçimlendirme, tıraş etme.
qirliq
: Yontulmuş, biçilmiş, tıraş edilmiş. Alte qirliq – Altı yüzlü.
qirlimaq
: Yonutmak, biçimlendirmek, oymak, tıraş etmek.
qirmizi
: ağ. Kırmızı, kızıl.
qiro
: Kırç, kırağı. Otni qiro basti – Otu kırağı bastı; Bitkiler kırağılandı.
qirowluq
: Kırçlı, kırağılı.
qirs
: Taklidî ses. Qirs etmek – Çatırdamak, kıtırdamak.
qirsillatmaq
: (qirsillimaq'tan) Çatırdatmak, kıtırdatmak.
qirsillimaq
: Çatırdamak, kıtırdamak.
qirsiz
: Kenarsız, uçsuz bucaksız.
qirt
: Geveze, çenebaz, boşboğaz. Özeng bir qirt ékensen – Kendin bir gevezemişsin.
qirt-qirt
: Taklidî ses.
qirtillalmaq
: (qirtillimaq'tan) Hart hart ettirmek; hart hart kaşınmak.
qirtillimaq
: Hart hart etmek.
qirtiwermek
: Çene çalmak, gevezelik yapmak.
qirtiwérish
: Çene çalma, gevezelik yapma.
qis
: Kıt, az, dar. Waxt nahayiti qis – Vakit pek kıt.
qisas
: a. Kısas. Qisas almaq – Kısas almak.
qisaschi
: a.u. Kısasçı.
Qisasül-Enbiya
: a. Kısas-Ul-Enbiya (Rabguzi tarafından 14. yüzyılda Uygurca yazılmış peygamberler hakkındaki hikâye).
qisiq
: Kısık, kısılmış. Qisiq köz – Çekik göz.
qisilchaq
: Darlık.
qisilish
: Kısılış, kısılma.
qisilmaq
: Kısılmak. Turmushta qisilmaq – Geçim sıkıntısı çekmek.
qisinchiliq
: Sıkışıklık 2. Sıkıntı.
qisir
: Kısır. Qisir qalmaq – Kısır olmak.
qisiwalmaq
: Sıkıştırmak.
qisiwetmek
: Sıkıştırmak, sıkmak.
qisiwétish
: Sıkıştırma, sıkma.
qisish
: Kısma, sıkma.
qisqa
: Kısa. Sözning qisqisi – Sözün kısacası; sonuç olarak. Qisqisi – Kısacası. Qisqiche éytip ber – Kısaca anlat. Uning qoli qisqa – Onun eli kısa; O buna erişemez; O parasız.
qisqach
: Makas, kıskaç, maşa.
qisqarmaq
: Kısalmak.
qisqartiwetmek
: Kısaltıvermek.
qisqartiwétish
: Kısaltıverme.
qisqartish
: Kısaltma.
qisqartma
: Kısaltma. Qisqartma atlar – Kısaltılmış isimler (adlar).
qisqartmaq
: (qisqarmaq'tan) Kısaltmak.
qisqarturmaq
: Kısaltmak.
qisqarturulmaq
: Kısaltılmak.
qisqarturush
: Kısaltılma.
qisqiliq
: Kısalık.
qisqirish
: Kısalma. Künning qisqirishi – Günün kısalması.
qisquch
: Sıkmaç, mengene. Qisquch paqa – zool. yengeç.
qism
: Kısım, bölük, parça.
qisma-qisma
: Türlü; ayrı ayrı 2. Kısmen.
qismen
: a. Kısmen.
qismenlik
: a.u. Kısmen olma hali.
qismet
: a. Kısmet, kader.
qisse
: Kıssa, hikâye.
qistaq
: Sıkışık, dar, pek yakın.
qistalmaq
: Sıkışmak.
qistang
: Dar, sıkışık, zor. Qistang tar yol – Kışık dar yol.
qistangliq
: Sıkışıklık, darlık.
qistash
: Sıkıştırma, zorlama.
qistashmaq
: Birbirini sıkıştırmak.
qistatmaq
: (qistimaq'tan) Sıkıştırtmak.
qistilish
: Sıkışma.
qistimaq
: (qismaq'tan I) Sıkıştırmak, zorlamak.
qistishish
: Birbirini sıkıştırma.
qistitish
: Sıkıştırtma.
qisturghuzmaq
: Sıkıştırtmak.
qisturghuzush
: Sıkıştırtma.
qisturma
: Conta.
qisturmaq
: Sıkıştırmak, sıkmak, araya sokmak, araya sıkıştırıp koymak.
qisturulmaq
: Lüzumsuz yere sıkışıp girmek.
qisturulush
: Lüzumsuz yere sıkışıp girme.
qisturuwalmaq
: Sıkıştırmak. Qolumni qisturuwaldim – Elimi sıkıştırdım.
qisturush
: Sıkıştırma, sıkma, araya sokma, araya sıkıştırıp koyma.
qish
: Kış. Qish chüshti – Kış geldi.
qish-yézi
: Kış ve yaz; kış boyu ve yaz boyu; bütün yıl boyu; yıl boyu.
qishiche
: Kış boyu.
qishin
: ağ. bk. qiyin.
qishqi
: Kışa ait.
qishqiche
: Kışadek, kışa kadar.
qishqirmaq
: ağ. bk. qichqirmaq.
qishlaq
: Köy; kırsal kesim.
qishlash
: Kışlama, kışı geçirme.
qishlatmaq
: (qishlimaq'tan) Kışlatmak, kışı geçirtmek.
qishlighi
: Kışın, kış vakti.
qishliq
: Kışlık.
qishliqqa
: Kışın.
qishlimaq
: Kışlamak; kışı geçirmek.
qishlitish
: Kışlatma, kışı geçirtme.
qishta
: Kışta.
qit'e
: a. Kıta. Yawrupa qit'isi – Avrupa kıtası.
qitighur
: Kıskanç, gıpta eden.
qitighurluq
: Kıskançlık, gıpta etme hali.
qitiq
: Gıdık.
qitiqlash
: Gıdıklama.
qitiqlimaq
: Gıdıklamak.
qitishqaq
: ağ. Uyuz.
qiy
: ağ. bk. kir.
qiy-chu
: takl. Yaygara.
qiy-chuwlashmaq
: Yaygara yapmak.
qiy-chuwlishish
: Yaygara yapma.
qiya-chiya
: Yaygara, yüksek ses, bağırma.
qiyaq
: bot. Bir tür yassı ot.
qiyaliq
: Kayalık; kaya biçiminde. Qiyaliq qirghak – Kayalık kıyı.
qiyamet
: a. din. Kıyamet.
qiyametlik
: a.u. Qiyametlik dost – Ebedî dost, ilelebet dost.
qiyangqu
: Yaramaz, afacan, haylaz.
qiyangquluq
: Yaramazlık, haylazlık.
qiyapet
: a. Kıyafet, görünüm. Qiyapiti yaman – Kıyafeti kötü.
qiyapetsiz
: a.u. Kıyafetsiz, görünümsüz.
qiyas
: a. Kıyas. Qiyas qilmaq – Kıyaslamak.
qiyasiy
: a. Kıyaslama, kıyasî.
qiyassiz
: a.u. Kıyaslanamaz.
qiyatash
: Kaya.
qiydurmaq
: (qiymaq'tan I) Kıydırmak, kestirmek. Nikasini qiymaq – Nikahını kıymak.
qiydurush
: Kıydırma, kestirme.
qiyghach
: Yampır, yampiri, verev olarak. Qiyghach qash – Eğri kaş.
qiyghaq
: ağ. bk. qirghaq.
qiyghaqche
: Hamuru kesmek için kullanılan kesici diş.
qiyghamcha
: Dar dilimli iste kurtulmuş et.
qiyghatmaq
: Koşmak, koşuşmak.
qiyghitish
: Koşma, koşuşma.
qiyiqliq
: İhmalkarlık 2. Kabalık.
qiyildash
: bk. qiyildimaq.
qiyildimaq
: Qiyildap yighlimaq – Bağırarak ağlamak.
qiyilmaq
: Kıyılmak, kesilmek.
qiyin
: Zor, güç, karmaşık.
qiyin-qistaq
: Zor ve baskı. Qiyin-qistaqqa almaq – Baskı altına almak; zorlamak.
qiyinchiliq
: Zorluk, güçlük, karmaşıklık. Öz béshimdin köp qiyinchiliqlar kechürdim – Başımdan çok zorluklar geçirdim.
qiyindi
: Parça, bez parçası.
qiyinlashmaq
: Zorlaşmak, güçleşmek.
qiyinlashturmaq
: (qiyinlashmaq'tan) Zorlaştırmak.
qiyinlashturuwetmek
: Zorlaştırıvermek.
qiyinlashturuwétish
: Zorlaştırıverme.
qiyinlashturush
: Zorlaştırma.
qiyinlatmaq
: (qiyinlimaq'tan) Zorlaştırmak.
qiyinliq
: Zorluk.
qiyinlimaq
: Zorlaşmak, güçleşmek.
qiyinsinish
: Zor olduğunu sanma (sanmak).
qiyinsinmaq
: Zor olduğunu sanmak.
qiyish
: Kesme, kıyma.
qiyje
: ağ. bk. kir.
qiyma
: Kıyma, 2. Salça.
qiymiqu
: Kuzukulağı.
qiynaq
: İşkence, ıstırap. Qiynaqqa salmaq – İşkence etmek.
qiynalghu
: Istırap, azap, işkence.
qiynawetmek
: Istırap çektirmek; işkence etmek.
qiynawétish
: Istırap çektirme; işkence etme.
qiynash
: Eziyet etme, azap verme, işkence etme.
qiynashmaq
: Müşterek birbirine eziyet çektirmek; birbirine azap vermek.
qiynimaq
: Eziyet etmek, azap vermek, işkence etmek.
qiynishish
: Müşterek birbirine eziyet çektirme; birbirine azap verme.
qiypach
: Yampırı, eğri, çarpık.
qiypash
: bk. qiypach.
qiyshaymaq
: Kaymak, eğilmek, çarpık hale gelmek. Kün gherpke qiyshaydi – Güneş batıya kaydı.
qiyshaytish
: Eğme, çarpık hale getirme.
qiyshaytmaq
: (qiyshaymaq'tan) Eğmek, çarpık hale getirmek.
qiyshiq
: Çarpık, eğri. Qingghir-qiyshiq – Eğri büğrü.
qiyshiqliq
: Eğrilik, çarpıklık.
qiyshiyish
: Kayma, eğilme, çarpık hale gelme.
qiz
: Kız. Qiz almaq – Kız almak. Qiz bermek – Kız vermek. Xotun-qiz – Kadın ve kız.
qizamtul
: Kırmızımsı; kırmızıya çalan.
qizarmaq
: Kızarmak 2. Utanmak. Uyalghinimdin qizardim – Utandığımdan kızardım.
qizartiwetmek
: Kızartıvermek 2. Utandırıvermek; yüzünü kızartıvermek.
qizartiwétish
: Kızartıverme 2. Utandınverme; yüzünü kızartıverme.
qizartmaq
: (qizarmaq'tan) 1. Kızartmak, kırmızı yapmak 2. Kızartmak, utandırmak.
qizarturmaq
: bk. qizartmaq.
qizarturush
: Kızartma, kırmızı yapma 2. Kızartma, utandırma.
qizchaq
: Küçük kız.
qizdurmaq
: (qizimaq'tan) 1. Kızartmak 2. Kavurmak 3. Isıtmak.
qizdurulmaq
: Kızartılmak 2. Kavrul mak 3. Isıtılmak.
qizdurulush
: Kızartılma 2. Kavrulma 3. Isıtılma.
qizdurush
: Kızartma 2. Kavurma 3. Isıtma.
qizghanch
: Acı, acıma, merhamet.
qizghanchuq
: Kıskanç, gıpta, haset, cimri.
qizghanchuqluq
: Kıskançlık, cimrilik.
qizghanmaq
: Kıskanmak, gıpta etmek, haset etmek 2. Acımak.
qizghin
: Sıcak, yanık, ateşli, yanmış 2. Enerjik, cuşkun, ateşli.
qizghinish
: Kıskanma, gıpta etme, haset etme 2. Acıma.
qizghinliq
: Sıcaklık, yanıklık 2. Coşkunluk, ateşlilik.
qizghuch
: Kırmızımsı, kırmızıya çalan. Qizghuch sériq – Kırmızımsı san.
qizghush-köküsh
: Kırmızımsı mavimsi.
qiziqarliq
: Zevkli, ilgi çekici, ilginç, çekici, cazip.
qiziqchi
: Soytarı, klovn.
qiziqchiliq
: Şaka etmek, eğlenmek, alaya almak.
qiziqish
: İlgilenme, dikkat etme, zevklenme.
qiziqishish
: Beraber ilgilenme.
qiziqishliq
: İlginç. Qiziqishliq tughdurmaq – İlgi uyandırmak.
qiziqishmaq
: Beraber ilgilenmek.
qiziqliq
: Sıcaklık 2. Gülünçlü olma hali.
qiziqmaq
: İlgilenmek, dikkat etmek, zevklenmek.
qiziqsindurmaq
: (qiziqsinmaq'tan) İlgisini uyandırmak.
qiziqsindurush
: İlgisini uyandırma.
qiziqsinish
: İlgilenme, dikkat etme.
qiziqsinmaq
: İlgilenmek, dikkat etmek.
qiziqsiz
: Zevksiz, cazibesiz, ilginç olmayan, çekici olmayan.
qiziqturmaq
: (qiziqmaq'tan) İlgisini uyandırmak. Ademni qiziqturidighan eser – Adamın ilgisini çeken eser.
qiziqturush
: İlgisini uyandırma.
qizil
: Kızıl, kırmızı. Toq qizil – Tüm kızıl, koyu kızıl. Qéniq qizil – Koyu kızıl. Qizil saqal – Kızıl sakal. Qizil bughday – Kızıl buğday (bir tür buğday). Qizil topa – Kızıl toprak. Qizil gül – Kızıl gül. Balamgha qizil chiqti – Çocuğuma kızamık çıktı. Qip-qizil yalghanchi – Büsbütün yalancı.
Qizilbash
: Kızılbaş (Şii baş giyişi). Qizilbash yilan – Kızılbaş yılan (yılan türü).
qizilche
: Pancar. Qent qizilchisi – Şeker pancarı.
qizilgül
: Kızıl gül (çiçek türü).
qizilquyruq
: zool. Kızıl kuyruk.
qizillashmaq
: Komünistleşmek, kızıllaşmak.
qizillashturmaq
: (qizillashmaq'tan) Komünistleştirmek, kızıllaştırmak.
qizilliq
: Kızıl olma hali.
qizillishish
: Komünistleşme, kızıllaşma.
qizimaq
: Işımak, ateşlenmek 2. Coşmak.
qizirish
: Kızarma 2. Utanma.
qizirishish
: Ağız kavgası yapma.
qizirishmaq
: Ağız kavgası yapmak.
qizish
: Isıma, ateşlenme.
qizitish
: Isıtma 2. Coşturma.
qizitma
: t. Sıtma.
qizliq
: Kızlık.
qizmaq
: Işımak, ateşlenmek.
qobul
: a. Kabul. Qobul qilish – Kabul etme. Qobul qilmaq – Kabul etmek.
qobulxana
: a.f. Kabul etme evi.
qochaq
: bk. qorchaq.
qochimaq
: Kurcalamak.
qochqar
: Koç. Ikki qochqarning béshi bir qazangha sighmas – d. İki koçun kellesi bir kazana sığmaz.
qochulmaq
: Kurcalanmak. Miyem qochulup ketti – Beynim kurcalandı.
qoghdash
: Koruma, himaye etme. Tinchliqni qoghdash – Barışı koruma.
qoghdighuchi
: Muhafız, koruyucu, bekçi.
qoghdimaq
: Korumak, himaye etmek.
qoghlaqchi
: Sürücü 2. Takip eden, izleyen, kovalayan.
qoghlandi
: Sürgün, menfi.
qoghlandichilik
: Kovulma hali; sürülme hali.
qoghlandiliq
: Kovulma hali, sürülme hali.
qoghlanmaq
: Kovulmak, sürülmek.
qoghlatmaq
: (qoghlimaq'tan) Kovdurmak, kovalatmak.
qoghlawetmek
: Kovmak, sürmek.
qoghlawétish
: Kovma, sürme.
qoghlash
: Kovalama, sürme.
qoghlashmaq
: Beraber kovalamak.
qoghlighuchi
: Kovalayan, süren.
qoghlimaq
: Kovalamak, sürmek.
qoghliwetmek
: Kovalamak, git demek.
qoghun
: Kavun. Yazliq qoghun – Yazlık kavun. Küzlük qoghun – Güzlük kavun. Kökche qoghun – Bir kavun türü. Qoghun qéki – Kavun kakı, kavun kurusu.
qoghunchi
: Kavuncu.
qoghunluq
: Kavunluk.
qoghushun
: Kurşun (Pb belgesi ile gösterilen, yoğunluğu 11,3 olan yumuşak bir eleman).
qoqanchaq
: bk. qorqaq.
qoqas
: Sıcak kül, ateşli kül.
qoqash
: ağ. bk. qorqush.
qoqunchuq
: ağ. Korkuluk.
qol
: El. Ong qol – Sağ el. Sol qol – Sol el. Qol bermek – El vermek. Quruq kol keldi – Boş el geldi. Qolungni tart – Elini çek. Qol qowushturmaq – El bağlamak. Qol qisish – El sıkma. Qol ishi – El işi. Qol chana – Küçük kızak. Qol saet – El saati. Qol sanaet – El zanaatı. Qol harwa – Küçük araba; el arabası. Qolgha almaq – 1) Ele almak 2) Hapsetmek. Qolgha ügetmek – Ele alıştırmak. Qol tekküzmek – Elle dokunmak. Qol tegmigen – Ellenmemiş. Qol tegmigen orman – Balta girmemiş orman. Ikki qolini burnigha tiqip keldi – Eli boş geldi. Öz qoli bilen yézilghan xet – Kendi eliyle yazılmış mektup. Qol qoydurmaq – İmzalatmak. Qol yazmisi – El yazması. Qol qoymaq – İmzalamak. Kol yaghlik – Mendil. Qol astida – El altında. Qol-ayaq bolmaq – Yardım etmek mec. Qol üzmek – El çekmek. Qol tartmaq – El çekmek. Qol tekkende – Boş vakitta. Qolum tegmeydu – Vaktim yok. Qolgha chüshürmek – Ele geçirmek. Qolgha chüshmek – Yakalanmak. Qoldin bermek – Elden çıkarmak. Pursetni qoldin bermeng – Fırsatı kaçırmayın. Qolgha kirgen – Ele geçen. Qolgha keltürmek – Elde etmek. Qoldin kelmek – Elden gelmek. Qoldin kelgen yardem – Elden gelen yardım. Qoldin kelgiche – Elden geldiği kadar. Qolumdin kelmeydu – Elimde değil; yapamam. Qoli qisqa – Yoksul; parasız. Qoli keng – Cömert, eli açık. Qoldin ketmek – Elden çıkmak.
qol-ayaq
: El ayak.
qol-qanat
: Dayanacak kimse, arka, yardımcı. Qol-qanat bolmaq – Yardımcı olmak.
qolashmas
: Hantal, ağır kanlı.
qolashmaslik
: Beceriksizlik, hantallık, ağır kanlılık.
qolay
: Kolay, rahat, uygun. Qolay purset – Y uygun fırsat.
qolaylashmaq
: Kolaylaşmak, uygun hale gelmek.
qolaylashturmaq
: (qolaylashmaq'tan) Kolaylaştırmak; uygun bir hale getirmek.
qolayliq
: Kolaylık.
qolaylimaq
: Kolaylaştırmak.
qolaysiz
: Zor, uygunsuz.
qolaysizliq
: Zorluk, uygunsuzluk.
qolbashchi
: Başkan, şef, elebaşı, lider.
qolhünerwen
: u.a.f. Zanaatçı, esnaf.
qolqap
: Eldiven.
qollanma
: Rehber, kılavuz, yönetme.
qollanmaq
: Kullanmak, istimal etmek.
qollap-quwwetlesh
: Destekleme, yardımcı olma.
qollap-quwwetlimek
: Desteklemek, yardımcı olmak.
qollash
: Destekleme, yardım etme.
qollashmaq
: Yardımlaşmak 2. EUni tutmak.
qollimaq
: Desteklemek, yardım etmek.
qollunulmaq
: Kullanılmak.
qollunulush
: Kullanılma.
qollunush
: Kullanma.
qollushush
: Yardımlaşma 2. Elini tutma.
qolmu-qol
: El ele.
qolsiz
: Elsiz.
qoltuqlashmaq
: Birinin elini tutmak.
qoltuqlimaq
: Elini tutmak; yardım etmek.
qoltuqtayaq
: Hasta değneği.
qolwaq
: Kayık, sandal, tekne.
qolwaqchi
: Kayıkçı.
qolyaghliq
: Mendil.
qolyazma
: El yazması.
qom
: a. Kavim, kabile, uruk, boy.
qom-qabile
: a. Kavim ve kabile.
qom-qérindash
: Kavim ve kardeş.
qomach
: Kavrulmuş tahıl (buğday, mısır, darı).
qomarmaq
: Koparmak.
qomartish
: Kopartma.
qomartmaq
: (qomarmaq'tan) Kopartmak.
qomiyish
: ağ. bk. qomurush.
qomuch
: bk. qomush.
qomurulmaq
: Koparılmak, kopmak.
qomurush
: Koparma.
qomush
: Kamış. Shiker qomushi – Şeker kamışı. Qazan-qomush – Mutfak takımı.
qomushluq
: Kamışlık. Qomushluq köl – Kamışlı göl.
qonaqliq
: Mısır tarlası.
qonalghu
: Konak; geceyi geçirme yeri.
qonchi
: Çizme koncu.
qondurmaq
: (qonmaq'tan) Kondurmak, geceletmek; geceyi geçirtmek için birini evine almak.
qongaz
: ağ. bk. qongghuz.
qongghaz
: ağ. bk. qongghuz.
qongghuraq
: Zil. Qongghuraq chalmaq – Zil çalmak. Qongghuraq gül – bot. çançiçeği, çadırçiçeği. Qongghuraq tiken – bot. Yabanî gül.
qongghuruq
: ağ. bk. qongghuraq.
qongghuz
: Böcek (-ği).
qongghuzche
: Böcek (-ği).
qongqagha
: ağ. bk. ala qargha.
qongnga
: İğne, diken.
qongngachaq
: ağ. Qongngachaq tiken — bk. qongghuraq tiken.
qongur
: Yanık renk, kahve rengi.
qonghaz
: ağ. bk. qongghuz.
qonmaq
: Konmak. Qush yaghachqa qondi – Kuş ağaca kondu.
qonumsiz
: Yerinde durmaz; kurtlu peynir.
qonumsizliq
: Yerinde durmazlık.
qonush
: Konma.
qopal
: Kaba.
qopallashmaq
: Kabalaşmak.
qopalliq
: Kabalık. Qopalliq qilmaq – Kabalık etmek.
qopallishish
: Kabalaşma.
qoparghu
: Manivela.
qoparmaq
: Koparmak; çekip çıkarmak 2. Yapmak. Tam qoparmaq – Duvar yapmak.
qopartmaq
: (qoparmaq'tan) Kalktırmak, yükselttirmek, çıkartmak.
qopmaq
: Kalkmak.
qopush
: Kalkma, kalkış.
qor
: Kuzukulağı.
qora
: Avlu, ağıl. At qorasi – At ağılı.
qora-jay
: u.f. Çiftlik, ev, mekan.
qoramsaq
: Obur, pisboğaz.
qoramsaqliq
: Oburluk, pisboğazlık.
qoray
: Kurumuş bitki.
qoray-chawa
: Kurumuş bitki, kamış (tandıra yakmak için kullanılan kurumuş bitki).
qorayliq
: Kamışlık; kurumuş bitkilerin bulunduğu alan.
qordaq
: Türlü (yemek).
qorghap
: Kale, istihkam.
qorghash
: Koruma, himaye etme.
qorghimaq
: Korumak, himaye etmek.
qorghudash
: ağ. bk. qoghdash.
qorghushun
: bk. qoghushun.
qorjun
: bk. xorjun.
qorqa-qorqa
: Korka korka.
qorqaqliq
: Korkaklık.
qorqanchaq
: Korkak.
qorqanchaqliq
: bk. qorqaqliq.
qorqatquch
: Korkuluk.
qorqatmaq
: bk. qorqutmaq.
qorqmaq
: Korkmak. Qorqup ketmek – Korkuvermek.
qorqmas
: Korkmaz. Qorqmastin – Korkmadan.
qorqumsiz
: Korkusuz.
qorqunchaq
: Korkak.
qorqunchaqliq
: Korkaklık.
qorqunuch
: Korkunç. U könglümge qorqunuch sélip qoydi – O yüreğime korku saldı.
qorqunuchluq
: Korkulu.
qorqunuchsiz
: Korkusuz.
qorqush
: Korkma.
qorqutmaq
: (qorqmaq'tan) Korkutmak.
qorqutuwetmek
: Korkutuvermek.
qorqutuwétish
: Korkutuverme.
qorqutush
: Korkutma.
qorshaw
: Kuşatma, çevresinin sanlması. Qorshawgha almaq – Koşatmak.
qorshimaq
: Koşatmak.
qorshiwalmaq
: Koşatmak, koşatıvermek.
qorshiwélish
: Koşatılma.
qorughan
: Kavrulmuş.
qoruqchi
: Bekçi, muhafız, koruyan.
qoruqlash
: Koruma, muhafaza etme, bekçisi olma.
qoruqlimaq
: Korumak, muhafaza etmek, bekçisi olmak.
qorul
: Römork, nişan, hedef. Qorulgha élish – Nişan alma.
qorultaz
: Anka; bk. tazqara.
qorum
: bk. qoruma.
qoruma
: Kavurma. Qoruma shorpa – Kavrulmuş çorba.
qorunmaq
: Çekinmek, sıkılmak.
qorunush
: Çekinme, sıkılma.
qorutmaq
: (qorumaq'tan I) Kavurtmak.
qoruwetmek
: Kavuruvermek; haddinden fazla kızartmak.
qoruwétish
: Kavuruverme.
qorushturmaq
: Kırıştırmak, buruşturmak.
qorushturulmaq
: Kırıştırılmak, buruşturulmak.
qorushturush
: Kırıştırma, buruşturma.
qosaq
: Karın. Yoghan qosaq – Karnı büyük. Qosaq aghriq – Karın ağrısı. Ach qosaqka – Aç karma. Qosaq ach – Karın aç. Qosaq achmaq – Karın açmak. Qosughum achti – Acıktım; Kamım acıktı. Qosughung toydimu? – Kamın doydu mu? Qosaq baqmaq – Karın doyurmak.
qosaqliq
: Karınlı, karnı bükük 2. Gebe, hamile.
qowm
: a. bk. qom.
qowuq
: Sidik torbası, kavuk.
qowun
: ağ. bk. qoghun.
qowurgha
: Kaburga, kaburga kemiği.
qowurghuluq
: Kanatlı. Ikki qowurghuluq ishik – İki kanatlı kapı.
qowuz
: Bir tür saz aleti.
qowzaq
: Kabuk, soyuntu. Yaghach qowzighi – Ağaç kabuğu.
qosh
: Çift, eş. Qosh chékit – Ast üst iki nokta. Qosh jinislik – Eş cinis. Qosh haydash – Çift sürme. Qorqqangha qosh körüner – d. Korkana çift görünür.
qoshaghliq
: Birleşik, bitişik, müşterek.
qoshaqchi
: Koşukçu; koşuk söyleyen kimse.
qoshaqchiliq
: Koşuk söyleme hali.
qoshatar
: Çift namlu tüfek; av tüfeği.
qoshchaq
: Çift tekerlek.
qoshchi
: Çiftçi.
qoshkézek
: Çift, ikiz.
qoshqar
: ağ. bk. qochqar.
qoshqollap
: İki elle, sevinçle, itirazsız mec.
qoshquda
: ağ. bk. qacha-quda.
qoshqun
: Eyerin öne gitmesini engellemek için atın kuyruğuna takılan halka şeklindeki kayış.
qoshma
: Birleşik. Amérika Qoshma Shtatliri – Amerika Birleşik Devleti. Qoshma axbarat – Birleşik beyanat.
qoshmichi
: Muhabbet tellalı.
qoshtimaq
: Tırnak (-ğı), tırnak işareti.
qoshturmaq
: Kavuşturmak, bir araya getirmek, bağlamak. Qol qoshturmaq – El bağlamak.
qoshturush
: Kavuşturma, bir araya getirme, bağlama.
qoshu
: Toplama. Qoshu belgüsi – Toplama belgesi.
qoshulma
: Karışım, mahlat.
qoshulmaq
: Katılmak. Pikringizge qoshulimen – Fikrinize katılıyorum.
qoshulush
: Katılma, eklenme.
qoshuma
: U qoshumisini türdi – O kaşını çattı; O suratını bozdu.
qoshumcha
: gr. Ek. Péil yasighuchi qoshumcha – Fiil yapım eki.
qoshumche
: Eklem, ilave, ek. Qoshumche kirin – Ek gelir. Qoshumche ishlepchiqirish – Ek üretim.
qoshun
: tar. Ordu, askerî birlik. Chet el qoshunliri – Yabancı ordu. Hawa qoshuni – Hava birliği.
qoshundi
: Karışım, mahlut 2. Ek, türev.
qoshuwetmek
: Eklemek, karıştırmak, toplamak, birleştirmek.
qoshuwétish
: Ekleme, karıştırma, toplama, birleştirme.
qoshush
: Koşma, bağlama, ekleme, katma, toplama.
qotan
: Ağıl. Qoy qotini – Koyun ağılı.
qotanlimaq
: Ay qotanlidi – Ay ışığının ay çevresindeki daire şekli; mehtabın ay çevresinde daire tesis etmesi.
qotaz
: zool. Yak (-ğı).
qotuma
: ağ. bk. muqawa.
qotumaq
: Ekmek.
qotur
: Uyuz, çepel.
qoturamut
: Armutun bir türü.
qoy-öshki
: Koyun ve keçi.
qoyaq
: ağ. bk. qoyuq.
qoyash
: ağ. bk. qoyush.
qoychi
: Koyun çobanı.
qoychiliq
: Koyun çiftliği; koyun hayvancılığı.
qoydurmaq
: (qoymaq'tan) Koydırmak, bıraktırmak. Xotunini qoydurmaq – Karısını bıraktırmak.
qoydurush
: Koydurma, bıraktırma.
qoyghuchi
: Koyan, bırakan, yatıran. Pul amanet qoyghuchi – Para yatıran.
qoyghuzmaq
: bk. qoydurmaq.
qoyghuzush
: bk. qoydurush.
qoyxana
: u.f. Koyun ağılı.
qoymaq
: Koymak, bırakmak. Ornigha qoymaq – Yerine koymak. Qol qoymaq – İmza atmak. U héch némini qoymidi – O hiçbir şey bırakmadı. Qoysangchu – Boşver, bırak. Yaman adetni qoy! – Kötü alışkanlığı bırak! U kirgili qoymidi – O içeri bırakmadı. Oyun qoymaq – Oyun koymak (sahnedeki gösteri). At qoymaq – Ad koymak, adlandırmak. Köngül qoymaq – Gönül vermek; sevmek. Teyyarlap qoymaq – Hazır hale getirmek.
qoyughluq
: Koyulmuş; bırakılmış.
qoyuq
: Koyu. Qoyuq süt – Koyu süt. Qoyuq orman – Koyu orman.
qoyuq-shalang
: Koyu ve seyrek.
qoyuqlandurmaq
: (qoyuqlanmaq'tan) Koyulaştırmak, sıklaştırmak.
qoyuqlanmaq
: Koyulaşmak.
qoyuqlashmaq
: Koyulaşmak, sıklaşmak.
qoyuqlatmaq
: (qoyuqlimaq'tan) Koyulatmak, sıklaştırmak.
qoyuqlimaq
: Koyulaşmak, yoğunlaşmak, sıklaşmak.
qoyuqluq
: Koyuluk, sıklık, yoğunluk.
qoyuqlushush
: Koyulaşma, sıklaşma, yoğunlaşma.
qoyuqlutush
: Koyulatma, sıklaştırma, yoğunlaştırma.
qoyuwermek
: Bırakıvermek, salıvermek.
qoyuwetmek
: bk. qoyuwermek.
qoyuwérish
: Bırakıverme, salıverme.
qoyuwétish
: bk. qoyuwérish.
qoyush
: Koyma, bırakma.
qoza
: Kuzu. Qoza térisi – Kuzu derisi. Qoza qulaq – Kuzukulağı.
qozghaq
: Kepek (-ği), donra.
qozghalghuch
: Çevik, canlı, faal, hareketli.
qozghalma
: Taşınır, menkul. Qozghalma mülük – Taşınır mallar.
qozghalmaq
: Hareketlenmek, kımıldamak 2. Ayaklanmak, isyan etmek.
qozghalmas
: Hareketsiz, kımıldamaz, sabit, durağan.
qozghalmaslik
: Sabitlik, hareketsizlik, durağanlık, kımıldamazhk.
qozghash
: Hareket ettirme, kımıldatma, oynatma.
qozghatmaq
: (qozghimaq'tan) Hareket ettirmek, kımıldattırmak, oynattırmak.
qozghimaq
: Hareket ettirmek, kımıldatmak, oynatmak.
qozghulang
: Ayaklanma, isyan. Qozghulang kötermek – Ayaklanmak.
qozghulangchi
: İsyancı, ayaklanan, asi.
qozghulangchiliq
: İsyan hali, ayaklanma hali, asilik.
qozghulush
: Hareketlenme, kımıldama 2. Ayaklanma, isyan etme.
qozghutush
: Hareket ettirme, kımıldattırma, oynattırma.
qozi
: bk. qoza.
qozichaq
: Kuzucuk, küçük kuzu.
qoziqulaq
: Kuzukulağı.
qozilash
: Kuzu doğurma.
qoziliq
: Kuzulu. Qoziliq qoy – Kuzulu koyun.
qozilimaq
: Koyunun yavrulaması; kuzu doğurmak. Qoy qozilidi – Koyun yavruladı.
qozmaq
: Sinirlenmek, kızmak, öfkelenmek, hiddetlenmek.
qozuq
: Kazık. Tömür qozuq – Kutup yıldızı.
qozush
: Sinirlenme, kızma, öfkelenme, hiddetlenme.
qro
: bk. qiro.
qu
: ünl. Kuşlan kovalarken kullanılan ünlem.
qubbe
: a. tar. Kubbe.
quchaghlash
: Kucaklama.
quchaghlashmaq
: Kucaklaşmak.
quchaghlatmaq
: (quchaghlimaq'tan) Kucaklatmak.
quchaghlimaq
: Kucaklamak.
quchaghlitish
: Kucaklatma.
quchaghliwalmaq
: Kucaklamak.
quchaghliwélish
: Kucaklama.
quchaghlishish
: Kucaklaşma.
quchaq
: Kucak. Quchaq achmaq – Kucak açmak. Bir quchaq otun – Bir kucak odun.
quchaq-quchaq
: Kucak kucak; bir çok kucak dolu.
quchqach
: bk. qushqach.
quchmaq
: Sarmak, kucaklamak.
quchush
: Sarma, kucaklama.
quda
: Dünür. Quda chüshmek – Dünürleşmek.
quda-baja
: Bacanak, kayın.
qudichiliq
: Dünürlük, dünür olma hali. Qudichiliq qilmaq – Dünürlük yapmak.
qudilashmaq
: Dünürleşmek.
qudilishish
: Dünürleşme.
qudret
: a. Kudret, kuvvet.
qudretlik
: a.u. Kudretli.
qudretsiz
: a.u. Kudretsiz.
qudretsizlik
: a.u. Kudretsizlik.
quduq
: Kuyu. Qan qudughi – Maden ocağı.
quduluq
: bk. qudichiliq.
qugha
: ağ. bk. qowurgha.
qughun
: bk. qoghun.
quzhun
: ağ. bk. quyun.
qul
: Kul, köle. Qul qilmaq – Köle yapmak.
qula
: Kula. Kula at – Kula at.
qulach
: ağ. bk. ghulach.
qulaqbagh
: Bağ.
qulaqcha
: Kürklü kışlık börk; kışlık baş giysisi.
qulaqche
: anat. kulakçık (-ğı).
qulaqchin
: bk. qulaqcha.
qulashliq
: Gelin, nişanlı.
qulchiliq
: Kölelik hali.
quldar
: u.f. Köle sahibi.
quldarliq
: u.f.u. Kölecilik. Quldarliq tüzümi – Kölecilik toplum düzeni. Quldarliq jem'iyeti – Köleci toplum.
qulla
: a. bk. qible.
qullap
: Bağ, bandaj.
qullash
: ağ. bk. qulunlash.
qulpa
: ağ. bk. qulup.
qulpu
: bk. qulup.
qulpulash
: ağ. bk. quluplash.
qult
: Taklidî ses. U chayni qult étip ichip qoydi – O çayı lıkır lıkır içiverdi.
qult-qult
: Lıkır lıkır.
qululash
: ağ. bk. qulunlash.
qulule
: Salyangoz 2. Kabuk (-ğu); kavkı 3. Sedef.
qulun
: Yasına dolmamış kısrak yavrusu.
qulunlash
: bk. qulunlimaq.
qulunlimaq
: Kısrağın yavrulaması.
qulup
: a. Kilit.
qulupchi
: a.u. Kilitçi, kilit ustası.
quluplaghliq
: a.u. Kilitli.
quluplanmaq
: Kilitlenmek.
quluplash
: a.u. Kilitleme.
quluplatmaq
: (quluplimaq'tan) Kilitletmek.
quluplimaq
: a.u. Kilitlemek.
qum
: Kum. Qum shéker – Toz şeker.
qumaq
: Kepek (-ği), donra.
qumat
: Kumlu toprak.
qumdan
: f. ağ. bk. xumdan.
qumghan
: El ve yüz yıkamak için kullanılan su kabı.
qumilaq
: Koyun veya keçi tezeği (gübresi). Qumilaq salmaq – Tezek veya boncuk ile fal açmak.
qumilaqchi
: Falcı.
qumilaqlash
: Dışkısını salma (koyun, keçi gibi hayvanlar için).
qumilaqlimaq
: Dışkısını salmak (koyun, keçi gibi hayvanlar için).
qumluq
: Kumlu. Qumluq yer – Kumlu toprak.
qumra
: Çanak (-ğı), kap (-bı), çömlek (-ği), saksı.
qumreng
: u.f. Kum renği.
qumri
: Kumru.
qumsaq
: Qumsaq un – Basit şekilde öğütülmüş un.
qumtash
: Kumlu taş.
qumurash
: bk. qomurush.
qunduz
: zool. Su samuru.
qungghaz
: ağ. bk. qongghuz.
qura
: ağ. bk. qiro.
quraq
: Parça, bez parçası.
qural
: Silah. Qolgha qural almaq – Silahlanmak; ele silah almak. Oqush quralliri – Okuma malzemeleri; okul malzemeleri.
qural-jabduq
: Silah ve alet.
qural-sayman
: Silah ve alet.
qurallandurmaq
: (qurallanmaq'tan) Silahlandırmak.
qurallandurulmaq
: Silahlandırılmak.
qurallandurulush
: Silahlandınlma.
qurallandurush
: Silahlandırma.
qurallanmaq
: Silahlanmak.
quralliq
: Silahlı.
qurallinish
: Silahlanma.
quralma
: Birleşme.
quralsiz
: Silahsız.
quralsizlandurmaq
: Silahsızlandırmak.
quralsizlandurush
: Silahsızlandırma.
quralsizlanmaq
: Silahsızlanmak.
quralsizlinish
: Silahsızlanma.
quralslzlandurulmaq
: Silahsızlandırılmak.
quramchaq
: ağ. Ok kılıfı, ok kuburu.
Quran
: a. Kuran.
qurash
: Montaj etme, biriktirme, birleştirme.
qurashliq
: Montaj edilmiş; biriktirilmiş.
qurashmaq
: Beraber montaj etmek; beraber birleştirmek.
qurashturghuchi
: Montaj eden; biriktiren.
qurashturmaq
: Montaj etmek; biriktirmek.
qurashturulmaq
: Montaj edilmek; biriktirilmek.
qurban
: a. Kurban. Qurban Héyt – Kurban Bayramı.
qurbanliq
: Kurbanlık. Qurbanliq qoy – Kurbanlık koyun.
qurbi
: Akran, yaşıt.
qurbi-kurdashlik
: Akranlık, yaşıtlık.
qurbiliq
: Akranlık, yaşıtlık.
qurdash
: Yaşıt. Uning bilen men qurdashmen – Onunla ben yaşıtım; Onunla yaşıtım.
qurdashliq
: Yaşıtlık; aynı yaşta olma hali.
qure
: Kur'a; kur'a çekmek.
qurghaq
: Kuru. Qurghaq rayunlar – Çöl bölgeler.
qurghaqchiliq
: bk. qurghaqliq.
qurghaqliq
: Kuraklık, kurak olma hali.
qurghu
: Aladoğan.
qurghuchi
: Kurucu.
qurimaq
: Montaj etmek, biriktirmek.
qurlimaq
: Satır ile.
qurma
: Biriktirme, toplama, karma.
qurmaq
: Kurmak, tesis etmek. Qayta qurmaq – Tekrar kurmak.
qurs
: Qars-qurs – Çatırtı, gıcırtı.
qursaq
: bk. qosaq.
qursaqliq
: bk. qosaqliq.
qurshaw
: bk. qorshaw.
qurshimaq
: bk. qorshimaq.
qurt-qongguz
: Kurt ve böcek; bk. qurt-qumursqa.
qurt-qumursqa
: Kurt ve böcek.
qurtlatmaq
: (qurtlimaq'tan) Kurtlatmak.
qurtlighan
: Kurtlamış.
qurtlimaq
: Kurtlamak.
qurtluq
: Kurtlu. Qurtluq alma – Kurtlu elma.
qurughchiliq
: bk. qurghaqchiliq.
qurughdimaq
: Kurutmak, kurulamak.
qurughluk
: Kara. Qurughluq eskiri – Kara askeri, kara ordusu.
quruqluq
: Kuraklık, susuzluk 2. Kara.
quruqtin-quruq
: Bos bosuna.
qurulma
: Tesisat, donatım.
qurulmaq
: Kurulmak, tesis edilmek.
qurultay
: Kurultay, kongre.
qurulush
: İnşaat. Qurulush matériyalliri – İnşaat malzemeleri.
qurum
: İs, kurum.
qurumaq
: Kurumak. Qurup ketsun! – Mahvolsun! kahrolsun!
qurushqaq
: Çabuk kuruyan; kurumaya elverişli 2. Pinti.
qurutmaq
: (qurumaq'tan) Kurutmak. Alma qurutmaq – Elma kurutmak. Üstelning üstini qurut – Masanın üstünü kurula. Biz düshmenni quruttuq – Biz düşmanı yok ettik.
qurutulmaq
: Kurutulmak.
qurutulush
: Kurutulma.
qurutuwetmek
: Kurutuvermek.
qurutuwétish
: Kurutuverme.
qurutush
: Kurutma.
qusaq
: bk. qosaq.
qusiqaghriq
: ağ. bk. tolghaq.
qusqu
: Kusuk. Qusqum kélidu – Kusmak istiyorum.
qusmaq
: Kusmak. Qan qusmaq – Kan kusmak.
qusturmaq
: (qusmaq'tan) Kusturmak.
qusturush
: Kusturma.
qusuq
: Kusuk.
qusuldash
: ağ. bk. pichirlash.
qusuldimaq
: ağ. bk. pichirlimaq.
qusur
: a. Kusur, eksiklik, noksan. Qusur tapmaq – Kusur bulmak.
qusurluq
: a.u. Kusurlu.
qusursiz
: Kusursuz.
qusuwetmek
: Kusuvermek.
qusuwétish
: Kusuverme.
qusush
: Kusma.
qush
: Kuş. Aq qush – Kuğu. Dölet qushi – Devlet kuşu; baht kuşu.
qushwaz
: u.f. Kuşçu; kuşçuluğu seven kimse.
qushwazliq
: Kuşçuluk.
qushchaq
: Küçük kuş.
qushchi
: Kuşçu.
qushchiliq
: Kuşçuluk.
qushxana
: Mezbaha, salhane.
qushqach
: Serçe. Sériq qushkach – Sarı serçe.
qushqun
: Eyer kanadının ardına takılan halka, şeklindeki tasma. Eyer atın önüne gitmemesi için atın kuyruğu bu tasmaya sokulur.
qushnach
: Kadın hoca (kadın din hocası).
qushush
: ağ. bk. tuxumlash.
Bilik
: Kutadgu Bilig (Balasagunlu Yusuf tarafından 1069'da Karahanlı Türkçesiyle yazılmış şürli eser).
qutbiy
: a. Kutube ait.
qutiche
: u.f. Küçük kutu.
qutqa
: ağ. bk. momay.
qutqazghuchi
: Kurtancı, kurtaran.
qutqazmaq
: Kurtarmak.
qutquzush
: Kurtarma.
qutquzushmaq
: Beraber kurtarmak.
qutquzushush
: Beraber kurtarma.
qutluq
: Kutlu, uğurlu. Bayrimingiz qutluq bolsun – Bayramınız kutlu olsun.
qutluqlash
: Kutlama.
qutluqlimaq
: Kutlamak.
qutratquchi
: bk. quturtquchi.
qutratmaq
: bk. quturtmaq.
qutritish
: bk. quturtush.
qutuldash
: ağ. bk. pichirlash.
qutuldurghuchi
: Kurtarıcı, kurtaran.
qutuldurmaq
: Kurtarmak.
qutuldurulmaq
: Kurtarılmak.
qutuldurulush
: Kurtarılma.
qutuldurush
: Kurtarma.
qutulghusiz
: Kurtulamaz; kurtulması imkansız.
qutulmaq
: Kurtulmak.
qutulush
: Kurtulma, kurtuluş.
qutup
: a. Kutup. Shimaliy kutup – Kuzy kutubu. Jenubiy qutup – Güney kutubu. Qutup yultuzi – Kutup Yıldızı.
qutupchi
: a.u. Kutupçu.
quturghan
: Kudurmuş.
quturmaq
: Kudurmak.
quturtquchi
: Kışkırtan.
quturtquchluq
: Kışkırtma hali.
quturtmaq
: (quturmaq'tan) Kışkırtmak.
quturtush
: Kışkırtma.
quturush
: Kudurma.
quwa
: Çekiç, tokmak. Quwa burun – Büyük burun.
quwaq
: ağ. bk. qawaq.
quwlimaq
: ağ. bk. qoghlimaq.
quwluq
: Kurnazlık. Quwlughi yoq adem – Hilesiz adam.
quwluq-shumluq
: Kurnazlık, hilebazlık.
quwugha
: ağ. bk. qowurgha.
quwwet
: a. Kuvvet, güç.
quwwetlendürmek
: a.u. (quwwetlenmek'ten) Kuvvetlendirmek.
quwwetlendürüsh
: a.u. Kuvvetlendirme.
quwwetlenmek
: a.u. Kuvvetlenmek.
quwwetlesh
: a.u. Destekleme.
quwwetlik
: a.u. Kuvvetli, güçlü.
quwwetlimek
: a.u. Desteklemek. Qullap-quwwetliguchi – Destekleyici.
quwwetlinish
: a.u. Kuvvetlenme.
quwwetsiz
: a.u. Kuvvetsiz, güçsüz.
quwwetsizlendürmek
: a.u. (quwwetsizlenmek'ten) Kuvvetsizlendirmek.
quwwetsizlendürüsh
: a.u. Kuvvetsizlendirme.
quwwetsizlenmek
: Kuvvetsizlenmek.
quy
: Kolan için kurdele.
quyash
: Güneş.
quyashliq
: Güneşli.
quydurmaq
: (quymaq'tan I) Döktürmek, akıttırmak, boşalttırmak.
quydurush
: Döktürme, akıttırma, boşalttırma.
quyqa
: Baş derisi.
quyma
: Dökme, döküm.
quymichilik
: Döküm işi; kalıplama işi.
quyruq
: Kuyruk. Quyrughi üzülmestin ötüyatqan mashinilar – Arkası kesilmeden geçmekte olan arabalar. Köz quyrughi bilen qarimaq – Göz ucu ile bakmak; göz kıyısı ile bakmak. Étigi quyruqtin bügünki öpke ela – Yarınki kuyruktan (kuyruk yağı) bugünkü akciğer iyi.
quyruqchi
: Kuyrukçu; arkadan takip eden; geri kalan; başkalarını takip eden.
quyruqchiliq
: Arkadan takip etme hali; başkalarını takip etme hali.
quyruqluq
: Kuyruklu. Quyruqluq yultuz – Kuyruklu yıldız.
quytmaq
: ağ. bk. qurutmaq.
quyuq
: ağ. bk. quyruq.
quyulmaq
: Dökülmek, akıtılmak, boşaltılmak. Bu derya kölge quwuludu – Bu nehir göle dökülür.
quyulush
: Dökülme, akıtılma, boşaltılma.
quyumchaq
: anat. Kuyruk sokumu.
quyun
: Kasırga, urağan.
quyunmaq
: Yıkanmak; suya girmek; banyo yapmak.
quyuntaz
: Kasırga.
quyunush
: Yıkanma; suya girme; banyo yapma.
quyush
: Dökme, akıtma.
quz
: ağ. bk. teskey.
quzghun
: Kuzgun.
quzuq
: ağ. Kerevet, karyola.
-la
: Vurgu, tekit anlamını veren ek. Birdinla – Birdenbire, ani. Bir özemla bilimen – Sadece kendim bilirim. Lipla qilip ötmek – Hızlı geçmek. Hemmila yerde – Bütün yerde.
labdur
: Filiz üzüm. Anisi labdur xotun, balisi shirin shéker – Annesi filiz üzüm gibi kadın, çocuğu tatlı şeker.
laborant
: r. Asistan, lâborant.
laborantlik
: r.u. Lâborant işi.
laboratoriye
: r. Laboratuvar.
lachiq
: Kadın örtüsü.
lachin
: Doğan, şahin.
lagér
: r. Kamp. Herbiy lagér – Askerî kamp.
laghaylash
: Boş gezme; anlamsız dolaşma.
laghaylimaq
: Boş gezmek; anlamsız dolaşmak. Laghaylap yürmek – Boş gezmek.
laghir
: a. Zayıf, cılız, lağar.
laxma
: Soluk, solmuş, gevşek, uyuşuk, ağır kanlı.
laxmiliq
: Uyuşukluk, gevşeklik, ağır kanlılık.
laxshigir
: f. Kıskaç.
lakaslash
: Sallanma, sarsılma.
lakaslatmaq
: (lakaslimaq'tan) Sarsmak, perişan etmek.
lakaslimaq
: Sallanmak, sarsılmak. Chishlirim lakaslap qaldi – Dişlerim boşadı.
lakaslitish
: Sarsma, perişan etme.
lakka
: Derisi sölpük.
laklanmaq
: r.u. Cilalanmak, laka sürülmek.
laklash
: Laka sürme, cilalama.
laklatmaq
: r.u. (laklimaq'tan) Laka sürdürmek, cilalatmak.
laklimaq
: r.u. Laka sürmek, cilalamak.
laklinish
: r.u. Cilalanma, laka sürülme.
laqa-luqa
: f. bk. laqqa-luqqa.
laqildash
: Sallanma 2. Çalkalanma.
laqildatmaq
: (laqildimaq'tan) 1. Sallamak 2. Çalkalamak 3. mec. Aldatmak, oyun etmek, şakaya almak.
laqildimaq
: Sallanmak 2. Çalkalanmak.
laqilditish
: Sallama 2. Çalkalama 3. mec. Aldatma, oyun etme, şakaya alma.
laqqa-luqqa
: f. Eşya. Öyning laqqa-luqqisi – Ev eşyası.
laqpa
: ağ. bk. palesh.
lal
: f. Dilsiz, sessiz.
lale
: a. bot. Lale.
lalizar
: a.f. Lale bahçesi.
lalma
: Kuduz. Lalma isht – Kuduz köpek. 2. Asalak, otlakçı 3. Serseri, avare 4. Yerinde durmaz.
lalmiliq
: Kuduzluk 2. Asalaklık.
lam
: (L) Harfi. Lam dep aghzini achmidi – Hiç bir şey demedi; Ses çıkarmadı.
lama
: Buda dininin lideri; Buda din adamı.
lamadi
: ç. tar. Maden işçisi grup şefi.
lamaizm
: r. Lamaizm.
lampa
: r. Lamba. Lampa shishisi – Lamba şişesi.
langchiq
: Gevşek, uyuşuk, ağır kanlı. Langchiq adem – Ağır kanlı adam.
langchiqliq
: Gevşeklik, uyuşukluk, ağır kanlılık.
langqa
: Mania, engel 2. mec. Kambur.
langqar
: Çit, şarampol 2. Vazo, çiçeklik.
langtu
: ç. Demir tokmak.
lanta
: ç. Dondurma paça.
lantu
: ç. Balta, oduncu baltası.
lapanglimaq
: bk. lupanglimaq.
lapas-lapas
: Lapas-lapas qilip mangmaq – Salma salma yürümek.
lapaslash
: Salına salına yürüme.
lapaslimaq
: Salına salına yürümek.
lapcharash
: Yassılaşma, yassı hale girme.
lapcharimaq
: bk. lapchaymaq.
lapchaymaq
: Yassılaşmak, yassı hale girmek. Lapchiyip olturmaq – Elini kolunu açarak oturmak.
lapchi
: Övüngen adam, palavracı 2. Yalancı, hilekar.
lapchiyish
: Yassılaşma, yassı hale girme.
lapqut
: Karşılıklı yardım.
lapqutlashmaq
: Karşılıklı yardımlaşmak.
lapqutlishish
: Karşılıklı yardımlaşma.
laslash
: f.u. Kirletme.
laslashmaq
: f.u. Kirlenmek, lekelenmek, bulaşmak.
laslashturmaq
: f.u. (laslashmaq'tan) Kirletmek, lekelemek, bulaştırmak.
laslashturush
: f.u. Kirletme, lekeleme, bulaştırma.
laslimaq
: f.u. Kirletmek, lekelemek, bulaştırmak.
lassida
: Kuvvetsizce, dermansızca. U orunduqqa lassida qilip olturdi – O sandalyaya kuvvetsizce oturdu.
lata
: Paçavra; kadınların pılı pırtısı.
lataxey
: u.ç. bk. latixey.
latapet
: a. 1. Letafet, güzellik, yakışıklılık 2. Naziklik, nezaket, incelik.
latapetlik
: a.u. 1. Letafetti, güzel, yakışıklı 2. Nazik, nezaketti, ince.
latixey
: Kumaştan yapılmış çin ayakkabı.
Latin
: Latin. Latin tili – Latin dili.
latinlashmaq
: Latinlaşmak.
latipe
: a. Fıkra, anekdot. Ependi latipiliri – Nasreddin Hoca fıkraları.
latipurush
: f. 1. Paçavracı, eskici 2. Elbise düşkünü.
latipurushluq
: f.u. 1. Paçavracılık, eskicilik 2. Elbise düşkünlüğü.
Latish
: Letonyalı. Latish ayili – Letonyalı kadın. Latish tili – Letonya dili.
latqa
: Dip, alt, nehrin dibi 2. Dip çamuru, lığ.
latqu
: bk. latqa.
law
: Atlı araba katarı 2. Ağırlık.
lawa
: ç. Süprüntü, çöp.
lawazimet
: a.Teçhizat. Shoqush lawazimetliri – Askerî teçhizat.
lawazimetchi
: a.u. Levazımcı; sağlamakla görevli memur.
lawuldash
: Alev alev yanma.
lawuldatmaq
: (lawuldimaq'tan) Alev alev yandırmak.
lawuldimaq
: Alev alev yanmak.
lawullash
: bk. lawuldash.
lawullimaq
: bk. lawuldimaq.
lawza
: ç. Tatsız; bk. tétiqsiz.
lash
: Yosun, bataklık.
lay
: f. Çamur, balçık. Lay qilmaq – Bulandırmak. Lay su – Bulanık su.
lay-lay
: Şarkı adı.
layaqet
: a. 1. Yetenek, kabiliyet 2. Yararlılık, yararlı olma.
layaqetliq
: a.u. 1. Yetenekli, kabiliyetli 2. Yararlı.
layaqetsiz
: a.u. 1. Yeteneksiz, kabiliyetsiz 2. Yararlı olmayan.
layaqetsizlik
: a.u. 1. Yeteneksizlik, kabiliyetsizlik 2. Yararlı olmama hali.
laychi
: Sıvacı; bk. suwaqchi.
laychiliq
: Sıvacılık. Laychiliq qilmaq – Sıvacılık yapmak.
laydash
: ağ. bk. laylitish.
layghezel
: İradesiz, azimsiz 2. mec. Avare, serseri.
layghezellik
: İradesizlik, azimsizlik 2. mec. Avarelik, serserilik.
layxorek
: u.f. zool. Çulluk, bekas.
layihe
: a. Proje.
layihilesh
: a.u. Proje yapma.
layihilimek
: a.u. Proje yapmak.
layiq
: a. Layık, uygun. Layiq kelmek – Uygun gelmek. Layiq bolmaq – Uygun olmak.
layiqet
: a. ağ. bk. layaqet.
layiqlashqanliq
: a.u. Uygunluk, Uygun hale gelmek.
layiqlashmaq
: a.u. Uygunlaşmak.
layiqlashturmaq
: (layiqlashmaq'tan) Uygunlaştırmak; uygun hal getirmek.
layiqliq
: a.u. Uygunluk, layıklık, uygun olma hali.
layiqlimaq
: a.u. Uygun hale getirmek.
layiqsiz
: a.u. Layıksız, uygunsuz.
layiqsizliq
: a.u. Layıksızlık, uygunsuzluk.
layqa
: Kirli, bulanık, donuk 2. Kadın cinsel organı.
layqatmaq
: Kirletmek, bulandırmak.
layqilimaq
: Bulandırmak.
laylanmaq
: Kirlenmek, bulanmak, bulanık hale gelmek.
laylash
: Kirletme, bulandırma.
laylashmaq
: Kirlenmek, bulanmak.
laylatmaq
: (laylimaq'tan) Bulandırmak.
layliq
: Kirli, bulanık 2. Çamurlu.
laylimaq
: Kirletmek, bulandırmak.
laylitish
: Bulandırma.
laza
: ç. Kırmızı biber.
lazidan
: ç.f. Biberlik, biber kutusu.
lazigül
: ç.f. bot. Biber çiçeği.
lazijan
: ç. Yağ ile kavrulmuş kırmızı biber.
lazimet
: a. İhtiyaç. Yol lazimetliri – Yol ihtiyaçları.
lazimetlik
: a.u. Lüzumlu, gerekli.
lazimliq
: a.u. Gerekli, ihtiyaç, hacet, zaruret.
leb
: f. bk. lep.
lebbey
: a. Emredersiniz! Buyurun! Nasıl isterseniz? Sizi dinliyorum!
lechek
: Kadın baş örtüsü.
leel
: a. 1. Yakut 2. mec. Dudak güzelliği.
legen
: Leğen.
leglek
: zool. Balıkçıl kuşu.
leghmen
: Kıymalı makarna.
lexte
: Parça, lokma 2. Kan kusmak.
lein
: a. Lanetli, melun.
leqem
: a. Lakap (lakab).
leqep
: a. bk. leqem.
leqme
: Lağım kazma. Leqme kolimaq – Lağım kazmak.
leqwa
: Kötürüm, paralitik 2. mec. Beceriksiz, hantal, ağır kanlı.
lelenglesh
: Gezinme, dolaşma.
lelenglimek
: Gezinmek, dolaşmak. Lelenglep yürmek – Boş gezmek.
lenchür
: ç. Basketbol. Lenchür oynimaq – Basketbol oynamak.
lenet
: a. Lanet. Lenet oqumaq lanet okumak.
lenetlesh
: a. u. Lanetleme.
lenetlimek
: a.u. Lanetlemek.
lengbéliq
: zool. Balina.
lenggerchi
: f.u. 1. Demir atan 2. Kervansaraya bakan.
lenggilchaq
: Yay, yaylı 2. Eyer, palan.
lengmen
: bk. leghmen.
lengmentaxta
: zool. Afrika tarla faresi.
lengngide
: Aynı anda, bir anda.
lengpu
: ç. Fasulya unundan yapılmış soğuk yemek.
leniti
: a. Lanet.
lenj
: Gevşek adam. Lenj bolmaq – Gevşemek; bitkin bir hale gelmek.
lep
: Dudak 2. Kıyı. Deryaning léwide – Nehir kıyısında.
lep-lep
: Lep-lep qilmaq – Kanat çırpmak.
lepleshmek
: f.u. bk. lewleshmek.
leppaq
: ağ. bk. gülenggüch.
lepshish
: ağ. bk. dolqunlash.
lerzan
: f. 1. Titremek 2. mec. Soğuk. Lerzan shamal – Soğuk rüzgar.
lerze
: f. Titreme, titreyiş. Lerzige kelmek – Titremek. Lerzige keltürmek – Titretmek.
lerzen
: Lerzen shamal – Esin, sabah, zefir.
lestik
: r. Lastik.
let
: Let bolmaq – Becerememek, düşmek, mahcup duruma düşmek.
letapet
: a. bk. latapet.
letip
: a. Latif.
letipe
: a. Fıkra, anekdot. Letipe toqumaq – Fıkra söylemek.
letipichi
: a.u. Fıkracı, fıkra söyleyen.
lew
: ağ. bk. lep.
lewend
: f. 1. Mıymıntı 2. Serseri.
lewey
: a. ağ. bk. lebbey.
lewiz
: a. Söz. Lewzi yaman – Ağzı bozuk.
lewleshgen
: f.u. Dudaksıl. Lewleshgen awazlar – Dudaksıl sesler. Lewleshgen qélin boghum – Dudaksıl kalın hece. Lewleshgen inchike boghum – Dudaksıl ince hece.
lewleshgenlik
: f.u. Dudaksıllık.
lewleshmek
: f.u. Dudaksıl hale gelmek; dudaksıllaşmak.
lewleshmigen
: f.u. Dudaksıllaşmamış.
lewlishish
: f.u. Dudaksıllaşma.
lesh
: Leş.
leshker
: f. tar. Asker, savaşçı. Leshker béshi – Komutan.
leshkerga
: f. Askerî kamp.
leshlik
: Leşli.
lezin
: a. bk. lerzen.
leziz
: a. bk. lezzetlik.
lezzet
: a. 1. Lezzet 2. Tadım.
lezzetlendürmek
: a.u. Lezzetli hale getirmek.
lezzetlenmek
: a.u. 1. Tadını ala ala yemek 2. Zevk duymak.
lezzetlik
: a.u. Lezzetli.
lezzetsiz
: a.u. Lezzetsiz.
lezzetsizlik
: a.u. Lezzetsizlik.
léwen
: Güzel. Léwen qiz – Güzel kız.
léchek
: bk. lechek.
léchin
: bk. lachin.
légen
: bk. legen.
lékin
: a. Lâkin, fakat, ancak, ama.
léksika
: r. Kelime hâzinesi.
léksikografiye
: r. Lügatçilik, sözlükçülük.
léksikologiye
: r. Kelimeler bilimi.
léksiye
: r. Ders, konferans. Léksiye oqumaq – Konferans vermek.
lépek
: bk. lipek.
lépeng
: Süratli, hızlı 2. Oynak, tizmezaç.
lépez
: Kuşak (-ğı), kemer.
lépildesh
: Kımıldama, sallanma, dalgalanma 2. Alevlenme.
lépildetmek
: (lépildimek'ten) 1. Kımıldatmak, sallamak, dalgalandırmak 2. Ateşi alevlendirmek.
lépildimek
: Kımıldamak, sallanmak, dalgalanmak 2. Alevlenmek.
léyimaq
: Bulanmak. Su bashtin léyighan – d. Su baştan bulanmış.
léyish
: Bulanma.
léyitish
: Bulandırma.
léyitmaq
: (léyimaq'tan) Bulandırmak.
Lézgin
: r. Lezgin. Lézgin ayili – Lezgin kadını. Lézgin xelqi – Lezgin halkı. Lézgin tili – Lezgin dili.
léziz
: a. Leziz, lezzetli, tatlı.
lézizlik
: a.u. Lezizlik, lezzetlilik, tatlılık.
libas
: a. kit. Askerî teçhizat.
libéral
: r. Liberal, aşın müsamaha gösteren.
libéralistliq
: r.u. Liberallik, aşırı müsamahakarlık. Libéralistliq qilmaq – Aşırı müsamahakarlık etmek.
libéralizm
: Liberalizm.
libéralliq
: r.u. Liberallik, erkincilik, aşırı müsamahakarlık.
liching
: ağ. bk. lachin.
lift
: r. Asansör.
ligen
: f. Leğen.
ligo
: ç. Bir tür Çin kavunu.
ligua
: ç. bk. ligo.
lighir
: Çok, pek, aşırı. Lighir semiz gösh – Çok yağlı et.
lighirlash
: Titreme, sallanma.
lighirlimaq
: Titremek, sallanmak.
lighligh
: Bataklık 2. Dalgır, çırpıntı.
lijing
: ç. Dikkat! , Hazır ol!
lizha
: r. Kayak.
likkide
: bk. liqqide.
likle
: bk. liqla.
liq
: Dolu. Liq tola – Çok dolu. Liq toluq – Tam dolu. Liq tolturmaq – Ağzına kadar doldurmak.
liqanglash
: Zıplama.
liqanglatmaq
: (liqanglimaq'tan) Sallamak, ırgalamak, çalkalamak.
liqanglimaq
: Seke seke gitmek, zıplamak.
liqqide
: Hemen, anında. Liqqide bérip keldim – Hemen gidip döndüm.
liqla
: bk. liqqide.
liqmu-liq
: Dolu, ağzına kadar.
lilla
: a. Ey Allahım.
lim
: Kiriş, kalas. Öyning lim yaghichi – Evin kalas ağacı.
limche
: Cübbe, gömlek.
limon
: r. Limon.
limpey
: Ahenksiz. Limpey awazlar – Ahenksiz sesler.
limtey
: Gövde.
linggichek
: Eyerin iskelesi.
linggilchaq
: Yay 2. Eyer.
linggiltaxtax
: Salıncak.
lingghilchaq
: ağ. bk. lingirchaq.
lingxodi
: ç. Maden itfaiyesi.
lingildash
: Sallanma, kımıldama.
lingildatmaq
: (lingildimaq'tan) Sallandırmak, kımıldatmak.
lingildimaq
: Sallanmak, kımıldamak.
lingilditish
: Sallandırma, kımıldatma.
lingirchaq
: Yük eyeri; yük vurma eyeri.
lingjen
: ç. Parça, aksam.
lingling
: ç. Sallantılı, oynar, kımıldar. Lingling körük – Asma köprü.
lingsi
: ç. Maden teknisyeni.
lingshimek
: Sallanmak, kımıldamak, titremek.
lingshish
: Sallanma, kımıldama, titreme; bk. éghanglash.
lingshitish
: Sallandırma, oynatma, kımıldatma.
lingshitmek
: (lingshimek'ten) Sallandırmak, oynatmak, kımıldatmak.
lip-lip
: Qapighim lip-lip qilip turuptu – Gözümün kapağı seğiriyor.
lipap
: a. bk. lipape.
lipape
: a. Zarf, mektup zarfı.
lipek
: anat. Diz kapağı.
lipez
: Erkek kemeri.
lipildimek
: bk. lipillimek.
lipillesh
: Görünüp kaybolma.
lipillimek
: Görünüp kaybolmak.
lipmu-lip
: Dolu, ağzına kadar. Lipmu-lip quyup bermek – Ağzına kadar dolduruvermek.
lippide
: U lippide körünüp qaldi – O ani görünüverdi; O aniden hasıl oluverdi.
lirik
: r. Lirik. Lirik shair – Lirik şair.
lirika
: r. Lirik şiirler.
lisan
: a. tar. Lisan, dil.
litap
: ağ. bk. lipape.
litr
: r. Litre.
litrliq
: r.u. Litrelik.
Litwaliq
: r.u. Litvanyalı. Litwaliq tili – Litvanya dili.
lobi
: Fasulye.
loghuldash
: bk. lawuldash.
loghuldimaq
: bk. lawuldimaq.
loxan
: ç. Yaşlı, ihtiyar.
loxgösh
: Kemiksiz et.
loxshumaq
: Çarpmak, zonklamak. Ikki chekkem loxshuydu – Şakaklarım zonkluyor.
loxshush
: Çarpma, zonklama.
lok-lok
: Tembel, avare.
lokuldash
: Boşuna koşturma.
loq
: Kemiksiz; kemiksiz et.
loqichaq
: Hörgüç.
loquldash
: Sızlama.
loquldimaq
: Sızlamak.
lola
: Fahişe, orospu.
loli
: f. Çingene.
loliliq
: Loliliq qilmaq – Dilenmek.
lom
: r. Küskü.
lomsa
: Beceriksiz.
lomsiliq
: Beceriksizlik.
longqa
: Havlu; bk. löngge.
longqi
: Şişe, matara.
lopoza
: ç. Kadın.
Loptuq
: Lobnorlu (Lobnor gölü etrafında yaşayan kimse).
loto
: ç. Deve.
loyla
: Loyla kokat – bot. Karapazı, kazayağı.
loylimash
: Bakla.
lozung
: ç. tar. 1. Eski Çin'de hükümet görevlisi 2. Başkan.
lök
: Geze.
lökcheklerche
: Terbiyesizce.
lökcheklik
: Terbiyesizlik.
löke
: Hörgüç.
löm-löm
: Bataklık. Löm-löm chaylar – Bataklık yerler. Löm-löm karwat – Yaylı kerevet.
lömshimek
: bk. lömüldimek.
lömüldesh
: Kaynama, kaynaşma, bol olma.
lömüldimek
: Kaynamak, kaynaşmak, bol olmak.
löngge
: Havlu.
lös
: ç. Vida.
löshte
: Elastiki, esnek.
löshtilik
: Elastikilik, esneklik.
lughet
: a. Sözlük, lügat. Uyghurche-Türkche lughet – Uygurca-Türkçe Sözlük.
lughiwiy
: a. Kelimeler bilimi.
lungqa
: bk. longqa.
lupanglash
: Beceriksiz hareket etme.
lupanglimaq
: Beceriksiz hareket etmek.
luzum
: a. Lüzum.
lüntey
: ç. Lastik, çember.
lütpen
: a. Lütfen.
lütüp
: a. kit. Lutuf.
lüyshi
: ç. Avukat, dava vekili.