Bir ay toldı atlığ er erdi tetig, eşitti bu çavığ itindi itig
Ay-Toldı adında zeki bir adam vardı, ki hükümdarın bu şöhretini işitti ve ona gitmek üzere hazırlıklarını yaptı.
Yegit erdi oğlan kılınçı amul, ukuşluğ biliglig hem öglüg köñül
Sakin tabiatli, akıllı, bilgili, zeki ve iyi gönüllü genç bir delikanlı idi.
Yüzi körklüg erdi körüp köz kamar, sözi yumşak erdi tili tuz tamar
Yüzü, bakınca, göz kamaştıracak kadar güzel idi, sözü sert değildi, fakat doğru söylerdi.
Kamuğ törlüg erdem tükel ögrenip, yorır erdi erdem eligke alıp
Her türlü fazileti tam olarak öğrenmiş idi, hiç bir zaman fazileti elden bırakmazdı.
Öziñe bakıp aydı men me bu kün, tümen erdemim birle elde burun
Bir gün kendisine bakarak, şöyle dedi:—Ben de bugün, sayısız faziletlerim ile, memlekette ileri gelenlerdenim.
Negüke yorır-men bu yerde kuruğ, iligke barayın kılayın tapuğ
Burada niçin boşuna vakit geçiriyorum, hükümdarın yanına gideyim ve onun hizmetine gireyim.
İligke tusulsun bu erdemlerim, açınsun meniñ kitsü emgeklerim
Hükümdara bu faziletlerimin faydası dokunsun, o bana ihsanda bulunsun, benim de üzüntülerim sona ersin.
Ukuşluğ biliglig beg ermiş amul, tiler ermiş erdem idilerin ol
O akıllı, bilgili, yumuşak huylu bir bey imiş ve faziletli insanları ararmış.
Ukuş kadrini hem ukuşluğ bilir, bilig satsa bilge biliglig alır
Aklın kıymetini yine akıllı bilir, âlimin sattığı bilgiyi de bilgili alır.
Sözin aydı şâir muñar meñzetü, tili lafz birle añar yañzatu
Şâirin söylemiş olduğu şu söz de bu mealdedir ve aynı fikri ifâde eder:
Bilig kıymetini biliglig bilir, ukuşka ağırlık biligdin kelir
Bilginin kıymetini bilgili bilir, akıla hürmet bilgiden gelir.
Negü bilge telve bilig kadrini, bilig kayda bulsa biliglig alır
Bilginin kıymetini deli nereden bilecek, bilgiyi, nerede bulursa, bilgili alır.
Bu ay toldı itti kör at ton tolum, ayur köndüreyin tapuğka yolum
Bu Ay-Toldı böylece atını, esvabını ve silâhını hazırladı : — Onun hizmetine doğru yola çıkayım— dedi.
Öziñe kerekin itindi itig, eligke yüz urdı bu bilge tetig
Bu âlim ve zeki insan lüzumlu hazırlıklarını tamamladı ve hükümdara doğru yöneldi.
Yana aydı mundın barur-men turup, ilig tapğıña bu özüm yüz urup
Bir de düşündü : — Hükümdarın hizmerine girmek üzere buradan kalkıp, gidiyorum.
Ğariblık yerinde kerek bolğa neñ, bu elgim tarusa sarığ kılğa eñ
Gurbet elde insana mal lâzım olur, elim daralırsa, bu benim yüzümü sarartır.
İdi ked katığ bu ğariblık işi, ğariblıkta yañlur talu er başı
Bu gurbet hâli insana çok ağır gelir, gurbette çok meziyetli insanlar dahi ne yapacaklarını şaşırırlar.
Seziksiz kerek bolğa altun kümüş, özüm işleteyin tese-men üküş
Kendime bir muhit edinebilmem için, bana, şüphesiz, çok altın ve gümüş lâzım olacak.
Negü ter eşit emdi bilgi teñiz, sözin yañzatur körse kızğu meñiz
Dinle, şimdi bilgisi deryalar gibi derin olan ne der, dikkat edersen, hayatından memnun insan bu sözü buna benzetir.
Kim erse tapuğka kireyin tese, iki neñ kerek bil söz aydım kese
Hizmete girmek isteyen kimse için, hiç şüphesiz, şu iki şey elzemdir.
Tiriglik kerek bir tuçı igsizin, tapınsa kıyıksız yarutsa yüzin
Doğruluk ile hizmet edip, yüzünü ağartmak için, insana lâzım olan şeylerden biri, hastalıksız geçen hayattır.
Takı bir sav altun kerek ay tetig, anı işletip etse özke itig
Ey zeki insan, bunlardan biri de, yerinde kullanmak ve sarfetmek için elde bulunması icap eden som altındır.
Anıñda basala yarar bu tapuğ, munı bilse bolmaz bu beklig kapuğ
Hizmet ancak o zaman bir işe yarar t insan bunu bilirse, bu kapı ona kilitli kalmaz.
Kötürdi sav altun kümüş neñ tavar, ayur öz muñadsa maña bu yarar
Ay-Toldı : — Başım darda kalırsa, bana lâzım olur — diye, yanına som altın, gümüş, eşya ve mal aldı.
Evindin turup çıktı keldi berü, bir ança yorıyu bir ança turu
Kalkıp, evinden çıktı, kâh yürüyüp, kâh konaklayarak, yoluna devam etti.
Kelip tegdi ilig-turur orduka, ögi köñli kolmış tilek ârzûka
Nihayet hükümdarın bulunduğu şehre vâsıl oldu, can ve gönülden istediği arzusuna kavuştu.
Kirip kend içinde tiledi tüşün, tüşün bulmadı kör tarudı ajun
Şehrin içine girip, inecek bir yer aradı, arayıp-bulamaytnca da dünya ona dar geldi.
Muñadtı muyanlıkta tüşti barıp, keçe yattı anda tünedi serip
Canı sıkıldı, nihayet gidip, bir imarethaneye indi ve orada yatarak, sabırla geceyi geçirdi.
Negü ter eşitgil ukuşluk bilip, saña sözledi söz biligdin alıp
Dinle, şimdi akıllı ne der, bu sözü sana bilerek ve bilgiden elde ederek söylemiştir.
İdi ters bolur kör bilişmez kişi, kalın yat ara kirse yalñuz başı
Yalnız başına yabancı bir kalabalık arasına giren ve tanıdığı olmayan insanın hâli çok fena olur.
İdi sarp bolur bu yañı kelgüçi, bilişi yok erse muñadsa tuçı
Tanıdığı olmayan kimse, yabancı bir yerde dâima can sıkıntısı içinde kalır ve çok güç bir duruma düşer.
Bilişmez kişiler karağu sanı, karağu yorık yazsa sökme anı
Tanıdığı olmayan insan kör gibidir, kör yolunu şaşırırsa, onu ayıplama.
Kişi kirmedük ilke kirse kalı, kelin teg bolur er ağın teg tili
însan bilmediği bir memlekete girince, gelin gibi olur ve dili tutulur.
Yatığ yarlıkağıl içür ber yegü, ümeg edgü tutğıl ay bilge bügü
Yabancının kusurunu bağışla, onu yedir ve içir, ey âlim hakîm, misafire iyi muamele et.
Yatığ edgü tutsa yarur er közi, ümeg edgü tutsa yadıldı sözi
Yabancıya karşı iyi davranan kimsenin yüzü güler, misafire iyi muamele edenin şöhreti yayılır.
Kişike kerek tegme yerde biliş, biliş birle itlür kamuğ törlüg iş
insana her yerde tanıdık lâzımdır, her türlü iş tanıdık vâsıtası ile yoluna girer.
Bu ay toldı ança yorıdı bu yañ, ğariblık sakınçı sarığ kıldı eñ
Ay-Toldı bir müddet böyle vakit geçirdi, gariplik içinde düşünedüşüne yüzü sarardı.
Bilişti yeme ol kişiler bile, otağ tuttı özke yarudı küle
O da nihayet bâzı kimseler ile tanıştı, kendisine bir oda tuttu ve yüzü gülmeğe başladı.
Yeme tuttı iş tuş yakın kıldı öz, uluğka kiçigke açuk tuttı yüz
Eş, dost edindi, onlara yaklaştı, büyüğe ve küçüğe güler yüz gösterdi.
Bu ay toldı özke kör itti işig, adaş tutdı anda bir atlığ kişig
Ay-Toldı bir gün ileri-gelen biri ile ahbap oldu, onu dost edindi ve işlerini o na danıştı.
Adaş tuttı ay toldı edgü kişi, küsemiş atı erdi edgü işi
Ay-Toldı'nın bu dostunun adı Küsemiş idi, insanlara iyilik etmeği kendisine iş edinmişti.
Añar açtı ay toldı köñli sözi, ne ermiş tileki kim ermiş özi
Ay-Toldı ona sırrını açtı, kendisinin kim ve dileğinin ne olduğunu söyledi.
Yerindin bu elke nelük kelmişin, ayu berdi barça özi bilmişin
Memleketinden kalkıp, buraya niçin geldiğini, kendisinin neler bildiğini, hepsini ona anlattı.
İligke yakın hâs hâcib erdi bir, atı ersig ilig bile sözke sır
Hükümdara yakın bir has hâcib var idi, çok merd bir insandı ve hükümdarın mahrem-i esrarı idi.
Küsemiş añar bardı bir kün turup, sözin sözledi sözke ul tüp urup
Küsemiş bir gün kalkıp, ona gitti ve münâsip bir giriş yaparak, meseleden bahsetti.
Ayıttı bu hâcib sözin yetrürek, tileki ne ermiş takı bütrürek
Bu hâcib onun sözünü dikkatle dinledi ve ahbabının ne istediğini iyice soruşturdu.
Küsemiş ayu berdi barça sözin, ne erdi tileki kim ermiş özin
Küsemiş onun bütün söylediklerini, dileğinin ne ve kendisinin kim olduğunu bir-bir anlattı.
Hacib cevabı Küsemişke
HÂCİBİN KÜSEMİŞ'E CEVABI
Hâcib aydı aşnu maña kelsüni, köreyin anı men meni körsüni
Hâcib:—Önce o bana gelsin, ben onu bir göreyim, o da beni görsün — dedi.
Yana ukturayın iligke bu söz, kayu kün körüñü kaçan kelgü öz
Sonra ben bu meseleyi hükümdara arzedeyim, ne vakit geleceği ve hangi gün huzura çıkacağı tâyin edilsin.
Küsemiş sözi Aytoldıka
KÜSEMİŞ'İN AY-TOLDI'YA SÖZÜ
Küsemiş turup çıktı andın yana, kelip aydı ay toldı tuğdı küne
Küsemiş oradan kalkıp, dışarı çıktı ve gelip. : —Ey Ay-Toldı, sana gün doğdu — dedi —
Yorı bar biliş emdi hâcib bile, tilekiñ negü erse andın tile
Sen şimdi hâcibin yanına gidip, onunla tanış, dileğin ne ise, kendisinden iste.
Seni körsü bilsü eşitsü sözüñ, tilekiñ ne erse tilin ay özüñ
Seni görsün, tanısın, sözünü dinlesin, ne istediğini sen ona kendin bildir.
Añar sözledim men sözüñni neçe, takı mende yegrek sen ayğıl aça
Her ne kadar ben ona senin söylediklerini anlattım ise de, kendin bunu benden daha iyi izah eder ve anlatırsın.
İdi yakşı aymış tili köñli tüz, körü barsa yetrü köni ök bu söz
Içi-dışı bir olan insan çok yerinde söylemiş, iyice dikkat edilirse, bu söz pek doğrudur;
Kişi sözler ök kör kişiniñ sözi, kişide bağırsak öz işke özi
Bir kimsenin arzusunu anlatmağa bir başkası da tavassut edebilir, fakat insanın kendisi kendi işine başkasından daha yakındır.
Neçe ked kişi bolsa özke yakın, özinde bağırsak bolurmu sakın
Ne kadar iyi ve yakın bir insan olursa-olsun, düşün, insana başkası kendisinden daha candan olabilir mi.
Bağırsak tilese özüñke özüñ, özüñde bağırsak yok ol kes sözüñ
Eğer kendine candan bağlı birini arıyorsan, sözün kısası, kendinden daha candan birini bulamazsın.
Tonın kedti ay toldı turdı örü, küsemiş bile çıktı bardı naru
Ay-Toldı yerinden kalktı ve elbisesini giydi, çıkıp, Küsemiş ile birlikte oraya gitti.
Kapuğka tegip tüşti kirdi yorıp, körü aldı hâcib kişisi kelip
Kapıya gelip, attan indiler ve yürüyerek, içeri girdiler, hâcibin adamı gelip, onları karşıladı.
Küsemış kirip tuştı yandru çıkıp, alıp kirdi hâcib taparu okıp
Küsemiş içeri girip, hâcib ile görüştü, sonra çıkıp, onu alarak, hâcıbin yanına götürdü.
Körü aldı hâcib orun berdi tör, isig sözledi söz tilin yakşı kör
Hâcib karşıladı ve baş-köşede ona yer gösterdi, güzel ve samimî sözler söyledi.
Hacib suali Aytoldıka
HÂCİBİN AY-TOLDI'YA SUÂLİ
Ayıttı hâcib emdi köñlüñ neteg, kelip kayda tüştüñ ne ornuñ neteg
Hâcib sordu : — Nasılsın, gönlün hoş mu, burada nereye indin, yerin nasıl?
Bilişiñ ne barmu adaş ya kadaş, körügli ne barmu yegü içgü aş
Akraban, dostun veya tanıdığın var mı, yiyeceğin, içeceğin ve bakanın varmı?
Yana ma ayıttı tilekiñ ne ol, negü iş kılur sen kerekiñ ne ol
Yine tekrar sordu : — Dileğin nedir, ne iş yaparsın, bir şeye ihtiyâcın varmı ?
Aytoldı cevabı Hacibka
AY-TOLDI'NIN HÂCİBE CEVABI
Bu ay toldı aydı ay hâcib kutı, eşittim bu kün toğdı ilig atı
Ay-Toldı cevap verdi:-— Ey devletli hâcip, ben bu hükümdar Kün-Toğdı'nın adını duydum.
Eşittim yıraktın anıñ çavını, biligin ukuşın silig savını
Uzaktan onun şöhretini, bilgisini, aklını ve mülayim sözler ile gönül aldığını işittim.
Özüm ârzûladı anıñ tapğıña, tapınğalı keldim anıñ kapğıña
Ona hizmet etmeği arzuladım, kapısında hizmet için buraya geldim.
Körüp sevdi hâcib bu ay toldını, tilinde yorıttı kamuğ ögdini
Hâcib bu Ay-Toldı'yi gördü ve sevdi, onu çok medih ve sena etti.
Yüzi körki kılkı kılınçı özi, kamuğ yakşı kördi tili uz sözi
Yüzünü, kıyafetini, tavır ve hareketini, şahsını, sözünü, konuşmasını, hepsini iyi ve güzel buldu.
İdi sevdi köñlün anı tapladı, ilig tapğıña bu yarağay tedi
Onu çok ve gönülden sevdi, Leğendi, onu hükümdarın hizmetine lâyık gördü.
Negü ter eşitgil sevitmiş kişi, sevitse kişi kör mün erdem başı
Dinle, kendisini sevdiren insan ne der, insan kendisini sevdirirse, onun kusuru en büyük fazilet telâkki edilir.
Kimi sevse aybı kör erdem bolur, kimi sevmese erdem öktem bolur
insan kimi severse, onun kusuru fazilet olur, kimi sevmezse, onun fazileti kusur görünür.
Bu sözke tanukı munu keldi söz, okığıl munı sen ayâ edgü öz
Şu söz buna şahit olarak gelmiştir, ey iyi insan, sen bunu oku.
Köñül kimni sevse mün erdem bolur, kamuğ tetrüsi oñ kokuzı tolur
Gönül kimi severse, onun kusuru fazilet olur, bütün ters işleri doğru ve eksikleri tam görünür.
Köñül kimni sevse kamuğı sevüg, körür közke ursa körünmez bolur
Gönül kimi severse, onun her şeyi sevimli olur, gören göze vursa, o bile kötü görülmez.
Hacib cevabı Aytoldıka
HÂCİBİN AY-TOLDI'YA CEVABI
Yanut berdi hâcib kör ay toldıka, ayur emdi ivme maña tur baka
Hâcip Ay-Toldı'ya cevap verdi ve dedi:—Şimdi acele etme, bu işi bana bırak.
Men aşnu ayayın iligke sözüñ, ne ermiş tilekiñ kim ermiş özüñ
Ben önce senin sözünü, dileğinin ne olduğunu, kim olduğunu hükümdara arzedeyim.
Seni bilsü ötrü yüzüñ körsüni, uçuz tutmasunı ağır tutsunı
Seni tanısın, bir de yüzünü görsün ve sana lâyık olduğun kıymeti versin.
Saña men kerekiñ baka turğa-men, kamuğ işleriñni seve kılğa-men
Senin için gerekli olan şeyleri ben takip edeceğim ve bütün işlerini severek yapacağım.
Üküş edgü sözler tilin sözledi, işiñ itge-men tep katığ kur badı
Pek çok iyi sözler söyledi ve : — işini yapacağım — diye kat'î söz verdi.
Bu yañlığ bolur bu kişi edgüsi, kişi edgüsi ol bodun yüdgüsi
insanların iyisi böyle olur, halkın yükünü hafifleten kimse insanların iyisidir.
Negü ter eşitgil bodun başlar er, kamuğ işni yetrü körüp işler er
Dinle, halkı idare eden ve her işi iyice araştırdıktan sonra yapan insan ne der.
Kimiñ devleti baş kötürse örü, kamuğ edgü kılğu bodunka törü
Halkın içinde yükselip, ikbâle eren insan halka hep iyi kanunlar tatbik etmelidir.
Kimiñ elgi bolsa bodunka uzun, silig bolğu kılkı kılınçı tüzün
Kim halka hâkim olursa, onun tabiati yumuşak, tavır ve hareketi asîlâne olmalıdır.
Yorık bolsa kimiñ bodunka sözi, süçig tutğu til söz me kodkı özi
Halk içinde kim nüfuz sahibi olursa, onun dili ve sözü tatlı olmalı, kendisi tevâzû göstermelidir.
Yayığ ol bu devlet eter hem buzar, ne irsel-turur terk irikse tezer
Bu devlet dönektir, hem yapar, hem bozar, o kararsızdır da, bıkarsa, çabuk kaçar.
Bu kutka ınanma usa edgü kıl, bu kün munda erse yarın anda bil
Bu ikbâle inanma, elinden gelirse iyilik et, bil ki, ikbâl bugün sende ise, yarın başkasındadır.
Bu kutka küvenme ay kut bulğuçı, keligli-turur kut yana barğuçı
Ey ikbâl bulan, bu ikbâle güvenme, gelen ikbâl, bir gün olur, gider.
Ay devlet idisi bu devlet bile, turayın tese tur sen edgü tile
Ey devlet sahibi, sen İkbâlinin devamını istersen, onun devamı müddetince sen de iyilik etmekte devam et.
Saña tegse beglik uluğluk ok a, kiçiglik anuk tut özüñ bolğuka
Sana beylik ve büyüklük erişirse, bu devlet içinde saç ve sakalının ağarması için, kendini küçük tut ve mütevâzi ol.
Yana aydı hâcib sen emdi yorı, sevinçin tirilgil badıñ kut kurı
Hâcib sözüne şöyle devam etti: — Sen imdi gönlünü hoş tut, artık devlet kuşağını kuşandın.
Sen az ivme işler üdiñe tutuğ, üdi kelse açlur bu beklig kapuğ
Sen bir az sabret, her işin müsait bir zamanı vardır, vakti gelince, kapalı kapılar açılır.
Yeme yakşı aymış biliglig sözi, biliglig sözi körse barçın tözi
Yine bilgili ne güzel söylemiş, bilen insanın sözü, dikkat edersen, değerli bir metâa benzer.
Kayu işke ivse uzar keç kalur, ive kılmış işler ökünçlüg bolur
Hangi işte acele edilirse, o iş uzar ve gecikir, acele yapılan işler peşimanlık ile neticelenir.
Üdiñe küdezgü işig ivmegü, kamuğ iş üdinde bolur ay bügü
Acele etmemek ve işin zamanını beklemek lâzımdır, ey hakîm, her iş zamanı gelince olur.
Aytoldı cevabı Hacibka
AY-TOLDI'NIN HÂCİBE CEVABI
Eşitti bu ay toldı barça sözüg, ayur serneyin men tutayın özüñ
Ay-Toldı bütün bu sözleri dinledi ve dedi:— O hâlde ben sabır edeyim ve bekleyeyim.
Meni kördi hâcib sözüm tıñladı, yarağı körü tursu vaktı üdi
Hâcib beni gördü ve sözlerimi dinledi, ne yapmak lâzım geldiğini ve ne zaman yapılacağını kendisi tâyin etsin.
Kayu üdte hâcib tilese meni, ol üdte keleyin tedi söz küni
Hâcib beni ne zaman isterse, ben onun tâyin edeceği gün ve saatte geleyim.
Turup çıktı ay toldı andın yana, eviñe kelip kirdi yazdı ton a
Ay-Toldı kalkıp, oradan çıktı, evine döndü ve içeri girip, soyundu.
Hâcib kördi ay toldı kılkı yañı, erende adınsığ kişide öñi
Hâcib Ay-Toldı'nın başka insanlardan farklı olduğunu ve bir başka hâl ve tavra sahip bulunduğunu gördü.
Ayur körmişim yok bu yañlığ kişi, biliglig ukuşluğ bodunda başı
Kendi-kendisine dedi:— Ben böyle bilgili, akıllı ve halk arasında bu kadar seçkin bir insan görmedim.
Bu mundağ kişiler bolur idi kız, bu kız kızlıkı kıldı kız atı kız
Bu gibi insanlar çok nâdir olur, nâdirliğinden dolayıdır ki, nâdire kız adı verilmiştir.
Kayu neñ kız erse uş ol neñ küsüş, küsüş neñ tilep bulmaz emger üküş
Hangi şey nâdir ise, o şey azizdir, insan aziz olan bir şeye mâlik olmak için çok zahmet çeker de onu yine elde edemez.
Bu mundağ kişiler iligke kerek, iligke kerek neñ kör ilke kerek
Hükümdar için bu gibi insanlar lâzımdır, hükümdara lâzım olan, memleket için de elzemdir.
Kamuğka tusulur kör erdemlig er, bu erdem bile er tilek ârzû yer
Bak, meziyetli insanın her kese faydası dokunur, bu meziyet ile insan bütün arzularına nail olur.
Üdi boldı hâcib iligke sözin, aça aydı ay toldı kılkı tözün
Zamanı geldi, hâcib hükümdara meseleyi açarak, Ay-Toldı'nın hâlini tavrını ve asaletini arzetti.
Ayu berdi kılkın kılınçı yañın, sayu berdi bilgin ukuşı teñin
Onun hâl ve tavrını, tabiatini birer-birer anlattı, akılı ile mütenâsip olan bilgisini bir-bir saydı.
İlig cevabı Hacibka
HÜKÜMDARIN HÂCİBE CEVABI
Eşitti ilig aydı keldür kanı, kayuda-turur bir köreyin anı
Hükümdar bunu duydu ve : — Getir, hani, nerededir, onu bir göreyim — dedi —
Tiler erdim emdi bu yañlığ kişig, udu barsa kılsa bu beglik işig
Bu devlet işini görecek ve takip edecek tam böyle bir insanı ben de şimdi arıyordum.
Tilek barça buldum bu ol bir sözüm, bu yañlığ kişike muñadur özüm
Bütün istediklerimi elde ettim, tek bir arzum kalmıştı, böyle bir insana çok ihtiyacım vardır.
Yorı bar okığıl anı sen maña, tapuğka köründür ay ersig toña
Haydi arslanım, yürü, git, sen onu bana çağır, huzuruma getir.
Turup çıktı hâcib kapuğka tegip, bir oğlan yügürtti tilin söz ıdıp
Hâcip kalkıp, çıktı, kapıya gelip, bir iç-oğlanı koşturarak, haber saldı.
Bu oğlan yügürdi tegürdi sözi, tonın kedti turdı sevinçin özi
Oğlan koştu ve sözü ona ulaştırdı, Ay-Toldı sevinçle kalktı, giyindi.
Atın mindi keldi kapuğka tüşüp, yorıp utru hâcib okıdı tuşup
Atına bindi, gelip, kapıya indi, hâcip karşı çıkıp, onu içeri aldı.
Ağırladı hâcib orun berdi tör, edeb birle ay toldı oldurdı kör
Hâcib ona saygı gösterdi ve baş-köşede yer verdi, Ay-Toldı edep ile yerine oturdu.
Hâcib kirdi ilig tapa yüz urup, iligke ötündi adakın turup
Hâcib dönüp, hükümdarın huzuruna girdi ve ayakta durarak, keyfiyeti ona arzetti.
İlig cevabı Hacibka
HÜKÜMDARIN HÂCİBE CEVÂBI
İlig aydı ünde maña kirsüni, köreyin anı men meni körsüni
Hükümdar : — Onu bana çağır, gelsin, beni görsün, ben de onu göreyim — dedi.
Hâcib çıktı aydı ay ay toldı tur, tapuğka körüngil kutuñ badı kur
Hâcib çıktı ve:—Ey Ay-Toldı, buyur hükümdarın huzuruna gir, artık talihin yaver oldu — dedi.