Eski Türkçe Aslı (Latinize) | Günümüze Aktarımı |
HİKMET-88 | |
Muhabbetni câmın içib raks eylegen | Muhabbetin kadehini içip rakseyleyen |
Divâneliğ makâmığa kirdi dostlar | Divanelik makamına girdi dostlar. |
Aç u tokluk sûd u ziyân hiç bilmegen | Aç ve tokluk, kâr ve zarar hiç bilmeyen |
Sermest bolup raks u semâ urdı dostlar | Sarhoş olup raks ve sema yaptı dostlar. |
| |
Raks u semâ urganlarga dünyâ harâm | Raks ve sema yapanlara dünya haram |
Ehl ü ayâl hânumândın keçti tamâm | Çoluk-çocuk, ev-barktan geçti tamam |
Seher vaktda Hakk'a sığnıp yığlar müdâm | Seher vakti Hakk'a sığınıp ağlar daima |
Andın songra raks u semâ urdı dostlar | Ondan sonra raks ve sema yaptı dostlar. |
| |
Raks u semâ urgan aşık özin bilmes | Raks ve sema yapan aşık kendini bilmez |
Bîhuş yürer dünya malın kolğa almas | Şuursuz yürür dünya malını ele almaz |
Yüzming âdem taksir dese mağrur bolmas | Yüzbin adam "affet" dese mağrur olmaz |
Dünya tefip raks u semâ urdı dostlar | Dünyayı tepip raks ve sema yaptı dostlar |
| |
Dünyâ tefmey raks u semâ urgan câhil | Dünya tepmeden ıaks ve sema yapan cahil |
Hak yâdını bir dem aytmay yürür ğafil | Hakk yâdını bir an demeyip, yürür gafil |
Dervişmen der dünyâ sarı köngli mâyil | Dervişim der, dünyaya doğru gönlü eğilimli; |
Dünya üçün raks u semâ urdı dostlar | Dünya için raks ve sema yaptı dostlar |
| |
Özdin ketmey raks u semâ urmak hata | Kendinden geçmeyip raks ve sema yapmak hata; |
Sübhân İgem anga kılmas imân atâ | Sübhan Melik'im ona kılmaz iman armağan |
Tâat kılsa dillerini kılmas safa | İbadet eylese, günüllerini eylemez safâ; |
Riyâ kılıp raks u semâ urdı dostlar | Riyâ eyleyip raks ve sema yaptı dostlar. |
| |
Vay uşandağ nâdânlardın ümit kılmang | Vay şöyle cahillerden ümid eylemeyin |
Feyz fütûh alurmen dep yügrüp almang | Feyz ve fetih alırım deyip yürüyüp almayın |
Nefsi uluğ şer'i buzuğ veli bilmeng | Nefsi büyük, şeriatı bozuk veli bilmeyin |
Şeytan lain nohta urmay mindi dostlar | Lanetli şeytan gem vurmadan bindi dostlar |
| |
Özdin ketmey raks eylese Allah bizâr | Kendinden geçmeden raks eylese, Allah şikayetçi |
Semâıdın yer tebrenip tartkay âzâr | Semasından yer hareketlenip çekince sıkıntı |
Duâ kılay körsetmesün anga didâr | Dua kılayım; göstermesin ona cemal |
Dindin keçip raks u semâ urdı dostlar | Dinden geçip raks ve sema yaptı dostlar. |
| |
Divaneliğ galib kelmey sema urar | Divânelik galip gelmeden sema yapar |
Hak Mustafa çehar-yârdın bizâr yörer | Hakk Mustafa ve çehar-yârdan şikayetçi yürür |
Baştın ayağ günahları hazır turar | Baştan ayağa günahları hazır durur |
Günah tilep raks u semâ urdı dostlar | Günah dileyip raks ve sema yaptı dostlar. |
| |
Şibli âşık semâ urdı pertev körüp | Şibli âşık sema eyledi nurgörüp |
Mustafa’nı hâzır körüp seval sorup | Mustafa’yı hazır görüp, soru sorup |
Dünyâ ukbın arka taşlap közin yumup | Dünya derdini arkada bırakıp gözünü yumup |
Andağ kullar raks u semâ urdı dostlar | Öyle kullar raks ve sema yaptı dostlar. |
| |
Şibli âşık yığlab aydı "Eyâ Resul | Şibli âşık ağlayıp dedi: 'Ey Rasül |
Bi-tâkatmen semâ ursam hem men melul" | Tâkatsizim, sema yapsam, ben de melul..." |
Resül aydı "İnşâallâh kılğay kabul" | Resul dedi: "İnşaallah, eyleye kabul...' |
Ruhsat tilep raks u semâ urdı dostlar | Ruhsat dileyip raks ve sema yaptı dostlar. |
| |
Kul Hace Ahmed raks u semâ her kimge yok | Kul Hoca Ahmed, raks ve sema herkese yok |
Taklid birle ursa semâ kirgey tamuğ | Taklit ile yapsa sema, gire cehenneme |
Bu rivâyet pinhan erdi aytsam kamuğ | Bu rivayet gizli idi, söylesem hepsini |
Haknı tapıp raks u semâ urdı dostlar | Hakkı bulup raks ve sema yaptı dostlar. |