Eski Türkçe Aslı (Latinize) | Günümüze Aktarımı |
HİKMET-86 | |
Işk sırrını beyân kılsam âşıklarğa | Aşk sırrını beyan eylesem âşıklara, |
Tâkat kılmay başın alıp keter dostlar | Tâkat eylemeyip, başını alıp gider dostlar. |
Tağ u taşga başın urup bi-hud bolup | Dağa, taşa başını vurup, şuursuz olup |
Ehl ü ayâl hânumândın öter dostlar | Çoluk-çocuk, ev-barktan geçer dostlar. |
| |
Işk şiddeti başga tüşse âşık neyler | Aşk şiddeti başa düşse, âşık neyler; |
Bigâneler taşlar atıp anga küler | Yabancılar taşlar atıp ona güler |
Divâne dep başın yarıp kanğa bular | Divane deyip başını yarıp kana bular |
Şâkir bolup hamd u senâ aytar dostlar | Şükreder olup hamd ve senâ söyler dostlar. |
| |
Işksızlarnı hem cânı yok hem imânı | Aşksızların hem canı yok, hem imanı; |
Resûlullâh sözin aydım manâ kanı | Rasulullah sözünü dedim, mânâ hani |
Neçe aytsam eşitküvçi bilgen kanı | Nice desem, işitici, bilen hani? |
Bi-haberge aytsam könglü katar dostlar | Habersize desem, gönlü katılaşır dostlar. |
| |
Işk gevheri tübsiz deryâ içre pinhân | Aşk cevheri dipsiz deniz içinde gizli |
Cândın keçip gevher alğan boldı cânân | Candan geçip cevher alan oldu sevgili |
Bul-hevesler âşıkmen dep yolda kalğan | Heveskarlar âşıkım deyip, yolda kalan; |
Dinlerini pûçek pulğa satar dostlar | Dinlerini değersiz pula satar dostlar. |
| |
Otka köydüm cândın toydum hayrân boldum | Ateşe yandım, candan doydum, hayran oldum, |
Bu neçük ot küymey yanmay biryân oldum | Bu nasıl ateş, tutuşup yanmadan biryan oldum; |
Muhabbetni atın işitip giryân boldum | Muhabbetin adını duyup gözü yaşlı oldum; |
Közi giryân murâdığa yeter dostlar | Gözü yaşlı olan muradına yeter dostlar. |
| |
Zâr yığlaban zâr ingregil rahmı kelsün | Çok ağlayıp, çok inle ki rahmeti gelsin; |
Yol adaşsang rahmı kelip yolğa salsun | Yol şaşırsan, rahmeti gelip yola koysun |
Amin dengler pir-i muğan kolung alsun | Amin deyiniz pir-i kamil elini alsın |
Hizmet kılğan murâdığa yeter dostlar | Hizmet eyleyen muradına yeter dostlar. |
| |
Zamâne hem âhir boldı hoyung ketti | Hem zaman âhir oldu, hoyun gitti; |
Resûlu'llâh vadeleri yavuk yetti | Rasulullah'ın vadeleri yakın yetti |
Hâs kulları yahşı sözge kulak tuttı | Seçkin kulları iyi söze kulak tuttu; |
Yaman kullar kündin künge better dostlar | Kötü kullar günden güne beter dostlar. |
| |
"Küllü yevmin beterün" dedi Hak Mustafa | "Küllü yevmin beterün" dedi Hakk Mustafa; |
Ümmet bolsang kulak salğıl ehl-i vefâ | Ümmet olsan, kulak verin, vefalılar |
Yahşılarnı ecrin berür, bedge cezâ | İyilerin ecrini verir, kötüye ceza |
Kıyâmet kün cezâların tartar dostlar | Kıyamet günü cezalarını çeker dostlar. |
| |
Fâsık, fâcir hevâ kılıp yerni basmas | Fâsık, fâcir günaha girip yeri basmaz |
Rûze namâz kazâ kılıp misvâk asmas | Oruç-namaz kazâ eyleyip misvâk asmaz; |
Resûlullâh sünnetlerin közge ilmes | Resulullah sünnetlerini göze iliştirmez |
Günâhları kündin künge artar dostlar | Günahları günden güne artar dostlar. |
| |
Dünyâdarlar mâlın körüp hevâ kılur | Dünyacılar malını görüp heves eyler |
Menmenlikdin ol davâ-yı Hudâ kılur | Ben-benlikden o Tanrılık iddiası eyler |
Öler vaktda imânıdın cûdâ kılur | Ölür vakitte imanından ayrı eyler |
Cân bererde hasret birle keter dostlar | Can verirken hasret ile gider dostlar. |
| |
Kamuğ dünya yıkkanlarnı vallâh kördüm | Bütün dünyayı yığanları vallahi gördüm; |
Öler vaktda kalaysen dep hâlin sordum | Öleceği vakitte, "Nasılsın" deyip halini sordum; |
Şeytân aytdı imânığa çengel urdum | Şeytan dedi: "İmanına çengel vurdum. " |
Cân çıkarda yığlay yığlay keter dostlar | Can çıkarken ağlaya ağlaya gider dostlar. |
| |
Kul Hâce Ahmed âşık bolsang cânıng küysün | Kul Hoca Ahmed, âşık olsan, canın yansın; |
Sıdkıng birle Allah degil Tengri bilsün | Sıdkın ile Allah de ki Tanrı bilsin; |
Duâ kılğıl mü'min kullar dünyâ koysun | Dua eyle mü'min kullar dünyayı bıraksın; |
Dünyâ koyğân âhiretka yeter dostlar | Dünyayı bırakan âhirete yeter dostlar. |