Eski Türkçe Aslı (Latinize) | Günümüze Aktarımı |
HİKMET-62 | |
Hâlık'ımnı izlermen tün-kün cehân içinde | Hâlık'ımı ararım gece gündüz cihan içinde; |
Tört yanımdın yol indi kevn ü mekân içinde | Dört yanımdan yol indi evren ve mekân içinde. |
| |
Törtdin yettiğe yettim tokkuznı güzar ettim | Dörtten yediye yettim, dokuzu geçip gittim, |
Ondın ikkige keldim çerh-i keyvân içinde | Ondan ikiye geldim çerh-i keyvan içinde. |
| |
Üçyüzaltmış suv keçtim törtyüzkırktört tağ aştım | Üçyüzaltmış su geçtim, dörtyüzkırkdört dağ aştım, |
Vahdet şarâbın içtim tüştüm meydân içinde | Vahdet şarabını içtim, düştüm meydan içinde. |
| |
Çunku tüştüm meydânğa meydânnı tolakördüm | Çünkü düştüm meydana, meydanı dolu gördüm, |
Yüzming ârifni sordum barça cevlân içinde | Yüz bin arifi sordum, bütün cevlan içinde. |
| |
Gevvâs bahrıga kirdim vücûd şehrini kezdim | Dalgıç denizine girdim, varlık şehirini gezdim, |
Dürni sadefde kördüm gevhernî kân içinde | İnciyi sedefte gördüm, cevheri hazine içinde. |
| |
Arş u Kürsi'ni yürdüm Levh u Kalem'ni kördüm | Arş ve Kürsü'yü yürüdüm, Levh ve Kalem i gördüm, |
Vücud şehrini kezdim aytdım bu cân içinde | Varlık şehrini gezdim, söyledim bu can içinde. |
| |
Gânnı kördüm cânânda ışkın kördüm meydânda | Canı gördüm cânanda, aşkı gördüm meydanda, |
Aşıklarnıng meydânı cümle bostân içinde | Aşıkların meydanı cümle bostan içinde, |
| |
Erni kördüm ergeştim istedigimni sordum | Eri gördüm erleştim, istediğimi sordum, |
Barçası sende dedi kaldım hayrân içinde | Hepsi sende dedi, kaldım hayret içinde, |
| |
Hayrân boluban kaldım bî-hûş boluban taldım | Hayran olarak kaldım, şuursuz olarak daldım, |
Özümni derdge saldım taptım dermân içinde | Kendimi derde saldım, buldum derman içinde. |
| |
Seyr ister mi bülbül açılıbdır kızıl gül | Seyr ister mi bülbül açılmıştır kızıl gül |
Her gülni hali körme gülni gülzar içinde | Her gülü uzak görme gülü gül bahçesi içinde. |
| |
Miskin Hâce Ahmed cânı hem gevherdir hem kânı | Miskîn Hoca Ahmed canı, hem cevherdir hem hazine, |
Cümle anıng mekânı ol lâ-mekân içinde | Herşey O'nun mekânı, O lâmekan içinde. |