| Eski Türkçe Aslı (Latinize) | Günümüze Aktarımı |
| HİKMET-138 | |
| Arif âşık cân mülkide elem tartsa | Arif âşık can yurdunda elem çekse, |
| On sekkiz ming kamuğ alem gülgül bolur | On sekiz bin bütün evren gül bahçesi olur. |
| Köngül kuşı şevk kanatın tokup uçsa | Gönül kuşu şevk kanadını çırpıp uçsa, |
| Cümle vücud yâdın sayrar bülbül bolur | Bütün varlık yâdını söyler bülbül olur. |
| | |
| Muhabbetni meydânığa özin salsa | Muhabbetin meydanına kendisini koysa |
| Marifetni meydanıga özin ursa | Mârifetin meydanına kendini vursa |
| Sırr şarâbın içip âşık rûhı kansa | Sır şarabını içip âşık ruhu kansa, |
| Meveddetni gülzârıda huş gül bolur | Meveddettin gülzarında hoş gül olur. |
| | |
| Erenleri Hak yâdıdın gafil bolmas | Erenleri Hak yâdından gâfil olmaz; |
| "Ricalün lâ tülhihim" der Hâliku'n-nâs | "Ricâlun lâ tulhihim" der Hâlıku'n-nâs |
| Eren yolın tutkan hergiz yolda kalmas | Eren yolunu tutan aslâ yolda kalmaz; |
| Ol hazretde sır esrârı makbûl bolur | O hazrette sır esrarı makbul olur. |
| | |
| "Elest" hamrın kimge berse oşal sâki | "Elest" şarabını kime verse o sâki, |
| Bilâ-müdâm içip asrar mengü bâki | Devamlı içip saklar ölümsüz baki; |
| Tenin cânın küydürüb şevk ihrâkı | Tenini canını yakarak şevk ihrakı; |
| İçden küyer yıkılıb hem kül bolur | İçten yanar yıkılarak hem kül olur. |
| | |
| Zâhirini atı birle bezegenler | Dışını adı ile bezeyenler, |
| Bâtınların otu birle tüzegenler | İçlerini ateşi ile düzenleyenler, |
| Şevk otını iç köngülge kezegenler | Şevk ateşini gönülün içine yerleştirenler |
| Mâsivâ birle kaçan meşğul bolur | Masîvâ ile ne zaman meşgul olur? |
| | |
| Tarikatdur bu yol atın bilse derviş | Tarikattir bu yol, adını bilse derviş, |
| Ma'rifetni metâ'ıdın alsa derviş | Mârifetin mallarından alsa derviş, |
| Özge yollar bâd-ı hevâ sansa derviş | Başka yollar kötülük yeli; sansa derviş, |
| Hakikatnı meydânıda er ol bolur | Hakikatin meydanında er o olur. |
| | |
| Kattığlanıp Kul Hâce Ahmed yolğa kirgil | Dayanarak Kul Hoca Ahmed, yola gir |
| Kulnı körseng kulı bolup ma'nâ sorgıl | Kulu görsen, kulu olup mânâ sor |
| Yâ İlâhim rûzı kılsa manâ algıl | Yâ İlâhım, nasip kılsa, mânâ al |
| Ma'nâ sorap manâ algan çın kul olur | Mâna sorup mâna alan gerçek kul olur... |