Eski Türkçe Aslı (Latinize) | Günümüze Aktarımı |
HİKMET-130 | |
Muhabbetni küçesini kezgen arif | Muhabbetin sokağını gezen arif |
Yahşi bilür humganlarnı alametin | İyi bilir sadıkların belirtisini |
İradetdin kollarığa harbe alıb | İradeden ellerine harbe alıp |
Def’in eyler mazarratnıng selametin | Defin eyler zararlının selametini |
| |
Andağ âşık ayakığa başın koysa | Öyle aşık ayağına başını koysa |
Bina koymay nefs hevânı közin oysa | Birşey bırakmadan nefs-hevanın gözünü oysa |
Şevk şarabın içib tâki ruhı kansa | Şevk şarabın içip ta ki ruhu kansa |
Heç ağzıdın salmaz tevbe nedâmetin | Hiç dilinden bırakmaz tevbe pişmanlığını |
| |
Yolın tabıb bâtın közi açılganlar | Yolunu bulup bâtın gözü açılanlar |
Hâr u hasdek ayağ astı yançılganlar | Hâr uhas gibi ayak altına serilenler |
Berg-i güldek solub tozub saçılgânlar | Gül yaprağı gibi solup kuruyup saçılanlar |
Eralmaz ol halâyıknıng melametin | Eremez o kulun melametine |
| |
Sufi kerek bâtınını kılsa sâfi | Sufi gerek bâtınını eylese safi |
Taat kılsa mânende-i Bişr-i Hâfi | İbadet eylese Bişr-i Hâfi misali |
Andın songra va'desiğe bolar vâfi | Ondan sonra vadesine olur vefalı |
Bişek körer her kim keşf ü kerâmetin | Şüphesiz görür herkes keşif ve kerametini |
| |
"Ricalün la tulhihim" deb aytdı Hudâ | "Ricalün fa tülhihim" deyip söyledi Allah |
Oşal merdân mâsivâdın bolur cüda | O yiğit masivadan olur ayrı |
Zikrin aytıb her nefesde olsa revâ | Zikrini deyip her nefesde olsa hazır |
Tapar her dem ğavsü'l-ğıyas celâletin | Bulur her zaman gavslar gavsı celaletini |
| |
Lâhed arâ mürid eger makam tutsa | Kabir içre mürid eğer makam tutsa |
Dervişlikde kırk tört makam andın ötse | Dervişlikte kırkdört makam ondan geçse |
Şeyhmen teyu binâ koyub otnı yutsa | Şeyhim deyip ortaya çıkıp ateşi yutsa |
Bimeşakkat tapmaz iman halâvetin | Meşakkatsiz bulmaz iman hoşluğunu |
| |
Devr ayağı yetib keldi ey bihaber | Devr ayağı yetip geldi ey habersiz |
İçrür koymaz neçe eger kılsang hazer | İçirir koymaz nice eğer çekinsen |
Vâ hasretâ imânıngda köptür hatar | Vah yazık imanında çoktur tehlike |
Kutulmazsan bermey anı emânetin | Kurtulamazsın vermedikçe onun emanetini |
| |
Kul Hâce Ahmed zâhir a'ma yol adaştı | Kul Hoca Ahmed zâhir âmâsı yolu şaşırdı |
Taliblerni suhbetiden yırak kaçtı | Taliplerin sohbetinden uzak kaçtı |
Karıb çöküb Hakk yolığa aklı şaştı | İhtiyarlayıp çöküp Hakk yoluna aklı şaştı |
Tangla barsa körmez kömi ferâğatın | Seherle varsa görmez körün feragatini... |